Geçen hafta, Bodrum’daki kalabalıktan ve hayret verici hesaplardan söz etmiştim. Sonunda da, Bodrum’a Eylül ayı itibari ile gelinmesini tavsiye etmiştim. Hatta, yazıma da Alpay’ın çok sevdiğim “Eylül’de geeeeellll“ şarkı sözünü başlık atmıştım. Haklı olarak, çok sayıda okuyucudan, “Eeee, Eylül’de geldik, sonra?” şeklinde sorular geldi. Malum, önümüzde şahane bir Kurban Bayramı tatili var. Bu yıl, 10 günü kapsayan bayram, Ekim ayının ortasına denk geliyor. İmkanı olan ve seyahat seven pek çok kişi eminim bu süreyi yurt dışında geçirmeyi planlıyordur. Ama aklınızı çelecek bir hatırlatmam var: Eylül ve Ekim aylarının, ülkemizin batı ve güney kıyılarının en güzel dönemi olduğunu unutmayın! Yöre halkının deyişiyle, denizin aynalandığı, sarı sıcakların bastığı günler... Havada yaprak oynamaz bu dönemde. Göl gibi uzanır deniz önünüzde. Şaşırtıcı bir gerçek şudur ki; Temmuz ayında, denizden çıkarken ürperdiğiniz olur da Eylül ve Ekim’de olmaz. Tenhalaşan sokaklarda köy hayatının tadını çıkarmak da ancak bu dönemde mümkündür. Bodrum, Datça, Bozburun, Fethiye cennet köşesidir artık. Benden söylemesi! Ege’nin tadına, Eylül-Ekim’de varılır. Eylül- Ekim dönemi için Bodrum ziyaretçilerine öneriler...
Bodrum merkez
Yaz aylarında kesinlikle uzak durulması gereken Bodrum çarşısı, Eylül ayından itibaren cennettir. Sadece insanın içini ısıtan otantik çarşısında alışveriş yapmak ya da artık gerçek müdavimlerin kaldığı barlarında eğlenmek için değil. Denize girmek için de eşsizdir bu aylar. Yazın insanı boğan sıcakta değil, sonbaharın ilk yarısında gezilmelidir Bodrum Kalesi. Azmakbaşı’na gidince mutlaka Penguen Pastanesi’nde soluklanmak gerekir. Ve yorgunluğu atıp, biraz da serinlemek için, buradan denize giriliverir. Kale’ye doğru yüzmenin keyfi tarifsizdir. Akşam olup da balık yemek isterseniz, eski halin yeni “balıkçılar çarşısı“nı keşfetmelisiniz. Minübüs duraklarının hemen yanında yer alan bir zamanların “Nevizade”si havasındadır burası. Balıkçıdan balığınızı kilo ile alır, lokantadan pişirmesini ister, mezeleri dolaptan seçersiniz. Fiyatlar makul, eğlencesi ve kalabalığı boldur.
Bodrum Marina
Her zaman favorim olan bu mekan, Eylül ve Ekim’in en çok tercih edilen yeridir. Havası her daim güzeldir. Yatch Club, Bodrum’un en keyifli ve nezih eğlence yeridir. Bayram sonuna kadar, Türkiye’nin en iyi müzisyenlerine ev sahipliği yapar. Yediğinizin, içtiğinizin fiyatını öder, ekstra bir ücretle karşılaşmazsınız. Kendini gösterme çabasında insanların değil, deniz tutkunu olanların ve gerçek müzikseverlerin mekanıdır. Eylül sonu, ünlü isimlerin yarıştığı yelkenli yarışları yapılır. Övünmek gibi olmasın, iki yıl üst üste birincilik almışlığım vardır. Bu yıl da bir aksilik olmazsa yarışlara katılmak niyetinde olduğumu belirtip hemen marinanın ucuna doğru yer alan Piere’den bahsetmeliyim. Perşembe-Cuma-Cumartesi günleri hem büyük hayranlık hem de kıskançlık içinde izlediğim Bora Öztoprak sahne alıyor, Bodrum Piere’de. Açıkçası, böyle güçlü ve etkileyici bir sesim ve şarkı söyleme yeteneğim olsun çok isterdim. İtiraf ettim işte: Ben Bora’nın yeteneğini çok kıskanıyorum. Bora’ya eşlik eden Kaan ise, müzisyenliğine artı olarak “benim diyen” komedyenlere taş çıkarıyor. Özetle; iyi müzik ve eğlence bir arada. Mekana gelince; kale avucunuzun içinde, orkestra, sanki teknelerin üzerinde... Müthiş manzara ve insana açık havada olduğunu unutturan nefis ses düzeni... İsteyen, program öncesi yemek de yiyebilir. Sadece yediğinizi, içtiğinizi ödüyorsunuz ve unutulmaz bir gece geçiriyorsunuz. Kurban Bayramı boyunca program var. (Bu arada, Bora’nın sahne aldığı kışlık mekan Nispet, Bağdat Caddesi üzerinde. İstanbullular bu kaçırılmaz programı Nispet’te izleyebilirler.)
Beldeler
Bodrum merkez, Eylül ve Ekim için en ideal yerdir. Ayrıca, marinası olan diğer iki yerleşim, Turgutreis ve Yalıkavak her daim hareketlidir. Türkbükü terk edilmiş gibidir. Buraya sadece “Doğal Dondurma“ için gidilir. Dondurma değil, aşk... Bodrum mandalinalı ve erikli, favorilerim.
Yalıkavak
Bu dönem, Yalıkavak’ta balık yemek için ideal mevsimdir. “Sait” ve “Çardaklı”, favoridir. Sait’in kıyıdaki eski yeri tercihimdir. Diğer bir balıkçı ise, Yalıkavak çarşının sahilindeki “Çardaklı”... Elmalı semizotu ve (mevsimi ise) taze incir tatlısı mutlaka tadılmalı derim. Gününe göre, paella ya da deniz mahsüllü spagetti bulmak da mümkün. Her şey 10 numara! Üstelik hesap da gayet makul. Tabii, mekanın sahibi Mehmet kardeşimize selamımı söylemeyi ihmal etmeyin. Elbette, yemekten sonra Bitez Dondurmacısı’na uğrayıp, Marina’ya doğru yürüyüş yapmak şart. Eğer ev yemekleri isterseniz, “Gülten Abla” yaz kış, çarşının girişindeki yerindedir. Bu yıl açılan “Saray Bosna” köftecisi ise gerçekten nefis.
Ayana
Ortakent’te, tam da Bodrum’a ve Ege’ye yakışan bir balıkçı. Bu yaz açıldı. Kumun üzerinde, mavi-beyaz bir dekorasyon, salaş ama özenli, rahat olduğu kadar bakımlı... Yazın, masalar denizin içinde... Bir dönemin salaş balıkçısı “Palavra”nın yerinde yepyeni ve büyüleyici bir mekan. Dülger kavurma ve Belçika usulü karides, inanılmaz. Eylül-Ekim aylarında denizi de havası da muhteşem olur. Kış için küçük bir bölümü de var. Mutlaka gidin, pişman olmayacaksınız.