Birkaç hafta önceydi... 22 Nisan gecesi... Tarihi çok iyi biliyorum, çünkü ertesi gün Ada'nın doğum günüydü. Ürgüp'te güzel bir yerde yemek yiyorduk, ortada ateş yanıyordu, keyfimiz yerindeydi ve ben birden ağlamaya başladım.
Hem de hıçkıra hıçkıra.. Susturabilene aşkolsun! Bütün suç kızımdaydı! Ne vardı, "Anne ben nasıl
doğmuştum anlatsana" diyecek! Üstelik benim bazı saçmalıklarıma artık alışmış olması lazım. Her
doğum günü öncesi, bana nasıl doğduğunu anlattırır, ben güzel güzel anlatırken bir süre sonra gözyaşlarımı koyveririm. Garsonlar, tükettiğim peçetelerin yerine yenisini yetiştirirken bir yandan da tatlı getirdiler beni oyalamak için ama ben hem tatlımı yedim hem ağlamaya devam ettim. Bir süre sonra yan masalar da bana bakmaya başladı. Tolga, aramızda bir sorun olmadığını belli etmek istercesine, benim ağlamama inat, gülücükler saçmaya kalkıştı. Ada da hesapta etrafa durumu çaktırmamak için beni sarıp sarmaladı. Sanırım, ne kadar acayip göründüğümüzü, gözünüzde canlandırdınız. O anda, beni kim görse, delirmiş olduğumu düşünürdü. Bu hallerime alışkın olan eşim bile hafif şüpheli gözlerle bana bakınca, yanımda benle aynı deliliğe ait birilerine ihtiyaç hissettim ve bir umut, twittera yazdım. Evet bunu yaptım! Bu kadar özel bir anımı bir anda paylaştım. "Yarın kızımın doğum günü ve iki göz iki çeşme ağlıyorum, normal miyim?" yazdım. Ve bir anda sayfam yüzlerce mesajla doldu."Hayır normal değilsin, çünkü annesin" yazmıştı biri.
Sahiden, anne olmak, gittikçe acayipleştiriyor muydu insanı? "Siz de ağlıyor musunuz böyle?" diye sormaya devam edince, anneler dökülüverdi. Yazılanlar, delilikte beni aratmıyordu. Hatta, ben kızımı doğurduğum günü hatırlayıp ağlıyorum diye ağlamaya başlayanlar vardı. Sanal alemdeki bu sulu gözlü paylaşımdan sonra, bir kez daha yalnız olmadığımı hissettim ve durumu kabulettim: Evet biz deliyiz çünkü anneyiz!
Anneler nelere ağlar
- Sokakta bebek görünce, çocuklarının bebekliklerini hatırlayıp, ağlar.
- Gelin damat görünce, büyüyüp evlendiklerini hayal edip, ağlar.
- Ana okuluna başlayınca ağlar.
- İlkokula başlayınca on katı ağlar.
- Bebekken, ayak parmaklarına bakıp, "bezelye kadar bunlar" diye ağlar.
- 36 numara olunca ,"aah ah, ne zaman büyüdü bunlar daha dün bezelyeydi" diye ağlar.
- İlk konuştuğu, oturduğu, emeklediği, yürüdüğü, zaman ağlar.
- Diş çıkardığı zaman ağlar.
- İlk meyvesini yedi diye ağlar.
- Yemek yemedi diye ağlar.
- İlk defa tuvalete "e-e" yapmayı becerdiği zaman ağlar.
- Ana okulundan mezun olduğu zaman ağlar. (Ki aslında böyle bir mezuniyet yoktur.)
- Kendininki bebekken, elalemin çocuğunun mezuniyetine ağlar.
- Kendi çocuğunun mezuniyetinde hepten ağlar.
- Nedensiz ağlar.
- Okumayı söktüğünde, çocuk asrın buluşunu yapmış gibi ağlar.
- En saçma reklamlara ağlar.
- Yeşilçam filmlerine ağlar, haberleri izledikçe, zaten ağlar.
- Bebeklik fotoğrafına baktıkça ağlar.
- Geleceği hayal edip gene ağlar.
- Özleyince ağlar.
- Bir gün yuvadan uçacak diye ağlar.
- Çocuğu ağladığında ağlar.
- Bayramda, düğünde, mezuniyette, kısaca ne zaman özel ve güzel bir şeyler giydirse ağlar.
- İlk işe girince ağlar.
- Evlenince ağlar.
- Torunu olduğunda daha çok ağlar.
- Benim bu yazdıklarımı okurken ağlar.
- Bu satırları yazarken ağlar.
- Bir de, kendi çocukluklarına ağlar anneler.
Bunu kimse bilmez. Hiç gidilmemiş bir yer, çalınmamış bir müzik aleti, giyilmemiş bir elbise, oynanmamış bir oyun, izin verilmemiş bir arkadaş, yarım kalmış bir aşk, hiç söylenmemiş kelimeler saklıdır, o gözyaşında. Ancak bir başka annenin görebildiği, mevsimi geçmiş hayaller süzülür yanaklarda...
Ve her anne, biraz da kendi çocukluğunu temize çeker, çocuğuna yarattığı dünyada.
Anneme çocuk Berna'yı sordum
Anne, ben çok usluydum değil mi?
Çok... Ada kadar olmasa da usluydun.
Ada nerden çıktı şimdi, kendimi soruyorum.
Usluymuşum işte, anneannem öyle derdi hep!
Anneannen, sen torunusun diye öyle görüyordu.
E, Ada da senin torunun, demek sen de o yüzden onu daha uslu buluyorsun...
O başka! Sen biraz şeydin...
Neydim?
Ne bileyim, "hayalci"!
O ne demek şimdi?
Hep hayal alemindeydin, sofrada hayallere dalar, sonra önünde çorba olduğunu unutur, kollarını
kaseye sokardın. Misler gibi okula yollardım, yarım yamalak gelirdin. Önlük yakasını, senin için özel diker, kenarlarını işlerdim, sen okuldan gelirdin yaka yok. Kalem, silgi desen, hak getire...
E anne bayağı şapşal yaptın beni...
E artık adını sen koy! Sonradan açıldın sen. İlkokul 4'üncü sınıfa kadar, ödev de yapmazdın. "Kızım okulda n'aptınız" derdim, uzata uzata "Haaaaatırlaaaaamıyoooruuuum" derdin. "Okumaz" derlerdi senin için, öğretmenlerin. Öyle yani...
Anne ben okul birincisi oldum sonra, hep takdir aldım, onları niye anlatmıyorsun?
E "sonradan açıldın" dedim ya kızım! Ada gibi akıllı değildin başlarda.
Ya anne niye durup durup Ada'ya getiriyorsun lafı, kendi çocuğumu kıskanıcam ha!
Sordun söylüyorum! Bir de ağır kanlıydın sen çok, sonradan böyle cadı gibi oldun.
Asıl Ada ne çok ağır bir bilsen! "Yayık ayranı" diyorum ona, o kadar yani!
Yok senin kadar değil.
Ya anne yapmasana şöyle!
Aaaa ben mi bilicem sen mi? Ben doğurdum seni. Öyle diyorsam öyle! Elli kere seslenirdim de
duymazdın beni. Artık hangi hayal alemindeysen!
"Ben o hayallerim sayesinde bugün oyuncu oldum. Hayallerimi satıyorum şimdi" diyemiyorum tabii.
İtiraf edeyim, ben hâlâ annesinden biraz korkanlardanım. Sessize dinliyorum...
Üzmedin ama beni hiç, Allah için. Hiç laf getirtmedin, ne çevreden ne de okuldan...
Allah razı olsun iyi bir laf ettin benim için...
Bir şey mi dedin!
Bebekken diyorum...
Ah çok güzeldin... Doğduğunda gözlerin mor menekşe rengiydi. "Elizabeth Taylor" gözlü kız diye, hastahanedekiler görmeye gelirdi de sen uyumaktan gözünü açmazdın. Sonra bozuldu böyle göz rengin!
Anne yeşil benim gözüm, fena mı!
Yok fena değil ama menekşe de değil!
Aşkolsun! Sen de benim ergenliğe girmeme izin vermemiştin hatırlıyor musun? Ben sana, "Anne
ergenlikte bunalırmış insan, canım sıkılıyor benim de" demiştim, sen de "Bir sıkarsam senin canını!" demiştin!
Ben! Hiç hatırlamıyorum, demem ben öyle şey! Ayrıca ne yaptıysam iyi yapmışım. Bak etrafına,var mı bir tane daha benim kızım gibisi!
Anne,Her zaman söylerim; benim kızım zekidir diye. Nasıl oldu bilmiyorum, on yaşından sonra bir açıldın sen. Boyunla beraber zekanda serpildi. Hep başarılı oldun. Aldığın her ödülde senden çok ben sevindim. İzlediğim her oyununda koltuklarım kabardı. Gurur duyuyorum seninle bir tanecik kızım.
Ama en çok hangisiyle? Hangi yaptığımı en çok beğendin? En çok gurur duyduğun hangisi?
Ada...
Anneeeeee ...
*
ağlıyoruz...
Evet biz deliyiz, çünkü anneyiz
Haberin Devamı