Nerde var nahoş ya da acayip bir konuyla ilgili yapılmış istatistik, orda ilk sırada her zaman biz varız. Sosyal medya üzerine yapılan yeni bir araştırmada yine dünya birinciliğini elden bırakmamışız. Bu alanda en son, "Twitter sansürü ile tanınan ülke" seçilmiştik. Bu sefer ise sosyal medyasında "en çok bot" olan ülkeler arasında birinciyiz. Şehirler listesinde ise İstanbul ilk sırada yer alırken, ikincilikte yine Türkiye'den bir şehir var; Ankara. "Bot nedir?" derseniz, "robot" olarak da isimlendirebiliriz. Twitter'ımız, Facebook'umuz , Instagram'ımızdaki yorumlar bile organik değil yani. "Yorumun, sosyal medyanın organiği de olur mu?" demeyin. Kısaca, insan elinden çıkan yorumlar organik oluyor. Robotlar tarafından belli bir fikri manipüle etmek için üretilenler ise enfeksiyona yol açan, bir çeşit "GDO"lu yorumlar oluyor ve hepimizin beynini kirletiyor. Peki bu robotlar ne için kullanılıyor? Elbette siyaset için. Zaten dünya çapında bu araştırmaların yapılmasının sebebi de siyasi manipülasyonu ölçmek. Özellikle Amerika'daki seçimlerin gittikçe hararet kazandığı ve tam bitti derken bir anda Trump'ın puan farkını 1'e indirdiği şu günlerde... Yani, Amerika'da robotlar seçimi nasıl manipüle ediyor diye bakarken en vahim durumun bizde olduğu ortaya çıkmış. Şaşırdık mı? Hayır! Birilerinin işine gelmeyen bir paylaşımda bulunduğunuzda aniden yüzlerce hesap tarafından saldırıya uğradığınızda bilin ki sadece paralı trolleri değil, robotları da kullanıyor siyasiler ve siyasete yön verenler. Siyaseti de geniş çaplı düşünmek gerek. Terör örgütleri ya da dış güçler de kendi robot ordularıyla sosyal medyada iş başında. O yüzden, yazılan saldırgan yorumları, moral bozucu paylaşımları, tehditleri, linç girişimlerini çok da ciddiye almamak lazım yani...
Esas saat dilimi nedir?
"Bu sene kış saati uygulamasına geçmiyoruz" deniyor ya illet oluyorum. "Kış saati" diye bir uygulama zaten yoktur ve hiç olmamıştır. Sonradan icat edilen ve bir uygulama olan "yaz saati"dir. Yani biz şu anda asıl olması gereken saat düzeninden sapıp, bir uygulama olan "yaz saati"ni bir de kışın kullanmaya kalktık. "Yaz saati" dediğimiz, 1895 yılında Yeni Zelendalı bir böcekbilimci tarafından ortaya atılmış bir uygulamadır. Her zamanda tartışmalı olmuştur. Ticaret ve sporda faydaları görülürken, tarım, gece eğlence hayatı gibi alanlarda negatif etkileri olduğu saptanmış. Bu sebeple, kimi ülke kullanmış kimi kullanmamış, kimi ise bazı yıl kullanıp bazı yıl kullanmamayı seçmiş. 45 sene evvel bizim ülkemizde de üç yıl filan yaz saati uygulaması kullanılmamış, o sebepledir ki benim jenerasyonumdaysanız ve internete bakarak yükselen burcunuzu öğrenmeye kalktıysanız yanıldınız. Velhasıl, "yaz saati uygulaması" yapmak iyi midir değil midir, tartışılırken, biz hiç olmayacak bir şey yaparak bu uygulamayı esas saat düzenimiz olarak kabul ettik. Hani, "yaz saati uygulaması yapmıycaz" dense anlamak mümkün çünkü, tarih boyunca kullanılan normal saat akışını kullanıyoruz kışın. Gün ışığından yazın daha çok faydalanmak için sonradan uydurulan yaz saati ise normal saatin bir saat kaydırılmış olanıdır. Aslı dururken, uygulamasını esas almak gibi kafa karıştırıcı bir şey yapıyoruz yani şu anda. Yazlık elbiselerle, kış geçirmeye kalkmak gibi bir şey bu. Üstelik öyle, telefonu otomatikten çıkarmakla da olmuyor. Arabaları da elektirkli aletlerin saatlerini de yılda iki kere düzeltmek gerek bundan böyle. Yurt dışına bağlı bazı istasyonlar ise hepten şaştı. Tabii bunlar dert değil. Bir fayda sağlayacak olsak, her gün düzeltelim saatleri n'olacak! Ama daha kara kış başlamamışken bile, zifiri karanlıkta okula gitmeye çalışan çocukları bekleyen tehlikeleri, umarım yetkililer hesaba katmıştır. Servisle giden çocuklar daha şanslı. Hoş, istatiksel olarak bilindiği gibi karanlıkta trafik kazaları artıyor ve bu durumda çocuklar için de okula giderken kaza riski artmış oluyor. Hadi onları da geçtim, ya okula yürüyerek giden çocuklar? Onların güvenliği için ne gibi tedbirler alınmış acaba? Issız sokakların zift rengi karanlığında okullarına yürüyen küçücük çocuklara ne olacak? Daha bunun doğusu var, varoşları var, köyleri var! Her köşe başında bir çocuk tacizcisi, çocuk katili türemiş olan ülkemizde, çocukları bir de karanlığa atmak... Günden güne daha da karanlığa gömülecek kara kışı, karı, karanlığın zemheri soğuğunu saymıyorum bile. Allah aşkına icat çıkarmayın! Ha ille de ileri geri saat oynatmak istemiyorsanız ona da tamam. O zaman bilim adamlarının sözünü dinleyip, insan doğası için en doğru olduğu ispatlanmış temel saat dilimini seçip -ki onun adı kış saati değildir-, ilkbaharda "yaz saati" uygulamasına geçmeyelim. Ama sonradan uydurulmuş bir saati temel alıp, çoluğu çocuğu karanlığa gömmeyelim.