Ben orta okul sıralarında oyuncu olmak istediğimi söylediğimde, herkes bana Mars’a bilet almışım muamelesi yapmıştı. Babama , atomu tek elle parçalayacağımı söylesem bu kadar şaşırmazdı herhalde. Derslerim de on numara olduğundan, mimar-mühendis olacağım konusunda şüphe duymayan ailem, uzun bir zaman hevesimin geçmesini bekledi. Nihai neticede mevzuu, kazanmış olduğum Mimarlık Fakültesi’nden kayıt alma aşamasına gelince, durumun ciddiyetine vakıf oldular. Asker babam için zaten oyuncu olmam mevzuu bahis değildi. Tabii şimdi sorduğunuzda bunu asla kabul etmez. Bir oyuncunun babası olduğu için de çok gururlanır. “Kaç baba, çocuğunun ödül törenine katılır; kaç kişiye ödül alan tarafından teşekkür edilir” diye de gözü yaşlı anlatır. Ama işin doğrusu, annem bana destek olmasaydı ben bugün mimardım. Aldığın puana göre meslek seçtiğin ülkemiz eğitim sisteminin eseri, üç boyutlu görebilme yetisi olmayan bir mimar olacaktım maalesef. Annem, benim tutturmalarımdan yıldığından mı yoksa ileri görüşlü olduğundan mı bilmem ama bendeki tutkuya inandığı an, oyuncu olmam konusunda hep destek verdi. Ama eğitim konusunda takıntılı olan ailem, oyunculuğu da mektebi ile öğrenmem konusunda ısrarcı oldu ve böylece konservatuvar sınavına girebildim. Gerisini zaten biliyorsunuz.
Bugün ise çevremde “Çocuğum oyuncu olmak istiyor, ne yapmalıyım?” sorusu ile karşılaşıyorum hemen her gün ve çok da mutlu oluyorum. Artık ailelerin, oyunculuk mesleğini kabullenmiş olmaları, çocuklarını bu konuda destekliyor olmaları bence şahane. Hatta işin ilginç yanı, büyük çoğunluk, çocuğu spor ve sanatla ilgilensin istiyor. Eskinin tersine, doktor-mühendis olmak isteyen gençlere çok acayip bir şey hayal ediyormuş gibi bakılıyor. Kazanması gittikçe zorlaşan üniversite sınavlarının da bu seçimlerde payı var gibi geliyor bana. Bu sebeple bir endişem var: Acaba bu çocukların kaçı gerçekten oyuncu olmak istiyor! Çünkü televizyonun hayatımıza girişi ve dizilerin popülerliği ile ün ve çok para kazanmak için oyuncu olmak isteyen epey gencin olduğuna eminim. Hani parası olmayan bir genç karşısındaki kızın kendine aşık olduğundan emin olur da zengin çocukları “Acaba beni param ve ismim için mi seviyor” kaygısı taşır ya, işte ben de günümüzde oyuncu olmak isteyenlere biraz şüpheci yaklaşıyorum. Ben ve benim dönemimdeki arkadaşlarım oyuncu olmak istediğimizde, TRT dışında kanal yoktu. Ailelerimizin en büyük itiraz sebebi, zaten gelecekte parasız kalacak olmamız korkusuydu. Oyuncu demek nefesi kokarak yaşamak demekti. Her tür zorluğa rağmen seçmiştik biz bu mesleği. Sonradan özel televizyonlar açıldı ve kısmetimize parasal açıdan rahat bir hayat çıktı. Bu bizim şansımızdı. Oysa bugün; bölüm başı alınan paralar, magazin programlarında gördükleri renkli hayat, ün sahibi olmak cezbediyor olabilir mi, “Oyuncu olmak istiyorum” diyenleri. Ya da çocuğunda akademik başarı umudu olmayan aileler, imdat simidi olarak sanata sarılıyor olabilir mi? Aman dikkat! Çünkü çok büyük bir azim ve biraz da yetenek olmadan oyunculuk yoluna çıkmak kızgın demir üzerinde yalın ayak yürümek gibidir. Oyunculuk ego ile yapılan bir iştir ve eğer ruhunuz buna uygun değilse payınıza sürekli acı çekmek düşer. Güzel kız ve yakışıklı delikanlıların dizilerde başrole uzanma ihtimalleri her zaman var ama bunun oyuncu olma hayaliyle ilgisi yok. Küçücük roldeki gerçek bir oyuncunun performansı karşısında ezilmektir bunun cazası. Bir ömür boyu, tıpkı bir lanet gibi peşini bırakmaz kendini eksik hissetmenin kalp acısı.
Çocukların “aslında” neyi istediğini çok iyi anlayıp, eğitim ve kariyer seçimlerine ona göre yön vermek gerekir. “İdare eder” bir bankacı ne hisseder bilmem ama sanatta “ehven-i şer” olmak çok can acıtır.
Çocuğunuz oyuncu olmak istiyorsa şunlara dikkat edin:
-Ders çalışmaktan kaçmak için kendine tutunacak bir alan arıyor olabilir mi? Günümüzün ağırlaşan sınav sistemi, çocukları ve gençleri “kestirmeden “ bir hayat kurma arayışına itiyor. Oyunculuk eğitimini kolay sanmak da bu mesleği çekici kılabiliyor.
-Ün ve para sahibi olmak! “Kim istemez ki” demeyin! Gerçekten oyunculuk hevesinde olan ve hayallerinin başında olan bir oyuncu adayı için para da ün de bir şey ifade etmez, emin olun. Hatta; o yaşlarda dizi oyunculuğu ve şöhrete biraz küçümseyici bakıp, burun kıvırmak, oyuncu olmak istemenin fıtratında vardır. Sadece oyunculuğun kendiyle ilgilenenler için şöhret bir hedef değil, doğal olarak gelen bir “sonuç“ olmalıdır.
-Matematik ve Fen Bilgisi derslerini sevmeyince kendini sanatçı ruhlu sanmak da öğrenci ve velilerin büyük yanılgısı. Tam tersine matematik zekası; başta müzik, sanatın tüm dallarında çok fayda sağlar. Konservatuvarda Teknik Üniversite Mühendislik Bölümü‘nden gelen pek çok arkadaşım vardı. Çok da başarılılardı. Ferhat Göçer de bizim okulda müzik bölümünde okurken aynı zamanda Tıp Fakültesi öğrencisiydi. Sakın, bilimle ilgisi olmayanların sanata yatkın olduğu yanılgısına kapılmayın.
-”Bari oyuncu olsun” kafası! En yaygın yanılgı! Sakın kitap okumaktan kaçan çocuklarınızı oyuncu yapmaya çalışmayın. “ Terlemeden atlet olsun, koşmasın-yorulmasın ama futbolcu olsun “ demekle aynı şey, unutmayın!
-”Whiplash” filmini izleyin ve izletin, yakın bir eğitim sistemine razıysanız, sanat eğitimini seçin
-Karar vermeden önce kurslar ve kamplar aracılığı ile oyunculuk eğitimini deneyin.
Oyuncu olmak isteyenler için kurslar:
Türkiye’de çok seçenek yok ne yazık ki! Keşke lise öğrencilerine yönelik bir bir yaz kampı olsaydı. En bilinen eğitim kurumu; Müjdat Gezen Kültür ve Sanat Merkezi. Craft Oyunculuk Atölyesi, Sadri Alışık Kültür Merkezi, 35 buçuk Akademi, Duru Tiyatro, Erbulak Evi çeşitli atölyeler açarak eğitim veren merkezlerden bazıları.
Amerika: Yatılı yaz kampı olarak Robert Downey Jr’ın da eğitim aldığı “Stagedoor Manor” imkanı olanların kesinlikle katılması gereken yatılı bir oyunculuk kampı. Lise öğrencileri için çok uygun. New York’a 1,5 saat uzaklıkta. Döndüğünde çocuğunuz hala oyuncu olmak istiyorsa, bu yolda devam etsin. Lambda Sahne Oyunculuğu kursu ve Stella Adler yaz drama okulu da oyunculuk eğitimine hazırlık için önemli adresler.