Dan Brown’ın aynı isimli kitabından sinemaya uyarlanan “Cehennem”, haftanın filmi olarak karşımıza çıkıyor. “Da Vinci Şifresi” ile dünyanın en çok okunan yazarlarından biri haline gelen Dan Brown, 2013 yılında çıkan kitabı “Cehennem” ile bir anda Türkiye’nin gündemine oturmuştu çünkü ünlü yazarın gizemli macerası bu defa İstanbul’da geçiyordu. Yazar bir süre önce Türkiye’ye gelmiş, ünlü rehberimiz Serhan Güngör ile İstanbul’da gece yarısı plansız bir gezi yapmıştı. İşte o gece, Serhan Güngör, Dan Brown’u etkilemek ve biraz da İstanbul’a dikkatini çekmek için, yazarı Ayasofya, Çemberlitaş ve Yerabatan Sarayı‘na götürmüş, bu tarihi yapılarla ilgili bolca da mistik ve mitolojik efsane anlatmış. İçinden de “Robert Langdon’un bir macerası da İstanbul’da geçse, ne güzel olur” diye geçirmiş.
Dan Brown şifresi turları başladı
Tüm bu hikayeyi çok yakından biliyorum çünkü kitabı piyasaya çıktığı gün almış ve Robert Langdon’un yeni macerasının İstanbul’da geçtiğini, kitapta bir Türk rehberin kahramanımıza Ayasofya ve Yerebatan’ın sırlarını anlattığı bölümü okuyunca Serhan Güngör’ü arayıp bir röportaj yapmış, tüm yaşananları birinci ağızdan öğrenmiştim. İşte o kitap üç yıl sonra şimdi beyazperdede ve elbette İstanbul da öyle. Dan Brown’un ilk kitabı “Da Vinci Şifresi” Paris’te geçiyordu. Ardından filme de çekilince, Paris’te, “Dan Brown’ın Şifresinin İzinden” adı altında turlar başlamıştı. İkinci kitap, “Melekler ve Şeytanlar” için yazar Vatikan’ı seçmişti. Bu defa Dan Brown turizmi İtalya’ya taşınmıştı. Ve şimdi, “Cehennem”de Dan Brown’un şifresi İstanbul’da çözülüyor. Kitaptan sonra, İstanbul’da turlar başlamıştı ama şimdi filmden sonra yoğun biçimde Tarihi Yarımada’mızda “Dan Brown’ın şifresi” turları yeniden başladı. Umut ediyorum ki önümüzdeki aylarda yabancı turistler de Ayasofya ve Yerebatan’ın sırlarını keşfetmek için İstanbul’u mesken tutacak. Açıkçası, terör sebebiyle turizmde çok kan kaybettiğimiz şu günlerde dilerim, büyük bir terör eylemi üzerine kurulu “Cehennem” bize ilaç gibi gelsin ve turistlerin rotaları yeniden ülkemize çevrilsin. Bu arada filmin, ülkemizde, Amerika’dan önce vizyona girmesi de epey dikkat çekici.
Filmin konusunun, insan ırkında bir temizlik yapmak için büyük bir felaket planı üzerine kurulu olduğu düşünülürse, “Cehennem” kapısı olarak İstanbul’un seçilmiş olması ve temizliğin Orta Doğu’yu işaret ediyor olması, savaşla burun buruna olduğumuz şu günlerde, insanın içini biraz ürpertmiyor değil! Acaba ben mi fazla paranoyak düşünüyorum, izleyin kendiniz karar verin.