Üniversite sınav maratonu sürerken, bir yandan da yapılacak tercihlerin telaşı sarmış durumda gençleri. Günümüzde, hukuk, tıp, mühendislik gibi pek çok alanı artık önceden deneyimlemek mümkün ama ne ilginçtir ki oyunculuk üzerine eğitim almak isteyen gençler için deneme fırsatı pek yok. Oyuncular nasıl çalışır, nasıl rol çıkarır görmek de çok olası değil. Bu sebeple oyunculuk eğitimi almak isteyen gençler kör atış yapmak zorunda kalıyor ve aslında dışardan pek de tahmin edilemeyecek bir meslekle ilgili karar vermek zorunda kalıyorlar. Lise öğrencileri ile sıkça görüşüyorum ve oyunculuk eğitimi ve mesleği ile ilgili pek çok yanlış bilgi olduğunu görüyorum. Bugün çok kısaca gözlemlerimi paylaşmak ve oyunculuğa niyetli olanların kendini sorgulamasına vesile olmak istiyorum. Ben, oyunculuk eğitimi için karar vermeye çalışan gençleri kabaca üç kategoride görüyorum:
Bari oyuncu olsun!
- Akademik olarak lise eğitimindeki temel dersleri çok parlak olmayıp, kendine çıkış yolu arayarak oyunculuğa merak salanlar ki çoğunluğu bu grup oluşturuyor. Ailelerinden desteği de en çok yine bu kategorideki gençler görüyor. "Nasılsa öyle çok parlak bir yer kazanamaz, bari oyunculukta şansını denesin hiç değilse bir diploması olur" mantalitesindeki aileler, çocuklarından bile daha hevesli davranıyor. Bu gruptaki öğrenciler, "eğlenceli, sosyal, neşeli, sinemaya gitmeyi seven, masa başında çalışmayı sevmeyen ve arkadaş çevresinde popüler" gençler genellikle. Eğer siz de şu ana kadar yazdığımı okuyup "hah işte ben" ya da "tam da benim oğlanı - kızı tarif ediyor" diyorsanız büyük bir hata yapmak üzeresiniz. TV dizilerinde işini hasbel kader tutturup, epey para kazanan bir kaç istisnai örneğe bakıp "o olmuş işte" diyorsanız, hemen bir Milli Piyango almanızı öneririm çünkü istatiksel olarak büyük ikramiyeyi kazanma şansı daha yüksek. Ve emin olun, beni yanıltıp bu şekilde para kazansanız bile mutlu olamazsınız. Çünkü oyunculuk, sizin tarif ettiğiniz eğlenceli ve uçarı bir meslek değil tersine çok acımasız koşullarda çalışma isteyen, ego zedeleyen, can acıtan ve bu acıdan zevk alanların yaptığı delice bir iş. İyi düşünün!
- Aslında kalben oyuncu olmak isteyip, dersleri iyi olduğu için "önce bir normal bölüm - ne demekse normal bölüm- oku da sonra nasılsa bunu yaparsın" diye aileleri tarafından isteği onaylanmayanlar. En acı çekenler bu gruptakiler çünkü hayatları boyu içlerinde bir "acaba" taşımanın yükü altında kalacaklar. Derslerinde başarılı olmanın yani yapabildiklerinin cezasını çekecek onlar. Hayır, sonra da yapamayacaklar ve ertelenmiş hayallerle yaşayacaklar. Gözlemim odur ve kendimden biliyorum ki, üniversitede istediği gibi bir bölüm kazanabilecek olan bir genç, gene de oyuncu olmak istiyorsa mutlaka yeteneği ve oyunculuk sevdasına dair büyük bir sezgisi vardır. Ailelere, sonradan suçlanmaya maruz kalmamaları için gölge etmemelerini tavsiye ederim.
- Kayıtsız şartsız isteyenler, genellikle kendiyle ve yaşamla ilgili bir derdi olan ve çocukluktan itibaren oyunculuğu kafasına koymuş olanlardır. Bu gruptakiler için "şöyle olursa böyle yaparım" gibi stratejiler ya da şartlar yoktur. Hedefe kitlenmişlerdir ve yollarından döndürülmeye çalışılırsa hayatları boyu sorunlu olma eğilimi taşırlar. Onlar için kendilerini gerçekleştirmenin ve ifade etmenin tek yolu sanattır.