Her gün bir yerde mafya usulü kavga... Ülkeyi ele geçiren vandalizmin Bodrum’a sıçraması kaçınılmazdı.
Bana sorarsanız dünya üzerindeki en muhteşem coğrafyalardan biri... Her noktası bir cazibe merkezi. Bodrum’un da bu dünyada bir imtihanı var elbette. O da biz Türklerle... Hani İstanbul’un betona gömüldüğünü gördükçe “ah biz kıymetini bilemedik, yabancıların elinde olsaydı adamlar burayı dünyanın gözbebeği yapardı” diyerek içimizden kendimize sövüyoruz ya, işte o hesap, Bodrum da yaratılış itibari sahip olduğu cazibesini bize rağmen korumaya çalışıyor ancak. Neyse ki beyaz küçük evleri ile kendine ait bir mimarisi var da bu ay 7’e vuran depremde tuz buz olmaktan kurtuldu. Ne yazık ki her gün yeni bir koy ranta kurban gidip imara açılıyor ve günden güne Bodrum’da dağ taş beyaza kesiyor. Çarpık yapılaşmadan bıkmış olan biz İstanbul sakinleri için hiç değilse yapılan evlerin naifliği teselli niteliğinde olsa da sorunları dizi dizi çoğalıyor. Çok sevdiğim Hebil- Cennet Koy tarafına geçen gün arkadaşımın teknesi ile gittiğimizde gözlerime inanamadım. Cennet gibi olan bu bakir koyda sıra sıra siteler bitmiş. Son derece kapalı bir koy olduğu için o kadar nüfusu kaldırması mümkün değil ve deniz hızla kirlenmeye mahkum artık. Ne yazık ki, dışardan bakıldığında güzel ev dikmekle bitmiyor iş, Bodrum’un alt yapısı bunca nüfusu kaldırmaya müsait olmadığı gibi yeni yapılan arıtma tesisleri de hatalı yapılıyor. Kendi evimin bulunduğu koya belediye gelip 30 bin kişinin kanalizasyonu için arıtma yaptı. Gelip Bodrum’un en temiz koylarından birini böyle riskli bir iş için seçtiği yetmezmiş gibi onun da sistemini hatalı yaptı; her an devre dışı kalıp kanalizasyonu denize boşaltabiliyor. Başında nöbet tutuyoruz nerdeyse.
Kel başa akıllı kavşak
Trafik deseniz hallaç pamuğu. Avrupa’dan görüp bizdeki trafik ışıklarını kaldırmışlar, al sana kel başa akıllı kavşak! Yahu, biz daha kırmızıda dur, yeşilde geç kuralına adapte olamamış bir ülkeyiz, akıllı kavşaktaki akıl hiç bizim aklımızı tartar mı! Bir de yeni yetme çocuğuna ilk sürüş deneyimini yazlıkta yaşatmaya çabalayan aileler yüzünden acemiler trafiğe çıkınca, tehlikenin boyutları büyüyor. Oysa çok korktuğunuz İstanbul trafiği bile inanın çocuk oyuncağı kalır Bodrum’da araç kullanmanın tehlikesi yanında. Nerden kimin çıktığı belli değil, motorlusu, alkollüsü, acemisi, turisti kördüğüm gibi yollarda çarpışan arabalar gibi ilerlemeye çalışıyor. Denetim mi dediniz? Boşveriniz!
Vandalizm tatilde!
-Her gün bir yerde mafya usulü kavga... Ülkeyi ele geçiren vandalizmin Bodrum’a sıçraması kaçınılmazdı. Türk Bükü’nde silahlı saldırı sırasında ekmek derdindeki 18 yaşındaki komi Furkan yaşamını kaybetti, iki garson ve biri sunucu Jess’in eşi olmak üzere iki müşteri yaralandı. Bu hafta Yalıkavak Marina’da çığlıklar bağırışlar arasından hızla uzaklaştım. Kanunsuz kalan ülkerlerde eşkiyadan geçilmez böyle!
- “Kel başa akıllı kavşak” yazdım ya az önce, izah edeyim. Efendim, Bodrum’daki çok giriş çıkışlı büyük göbekleri “akıllı kavşak” yapmışlar. Tabii kavşağın akıllısı nasıl olur, nasıl kullanılır bilen yok. Bunun için hiçbir zahmetten kaçınılmayıp küçük tabelalara kullanım tarifi yazılmış. Okuma konusunda alerjisi olan bir ülkenin evlatlarının tabeladan trafik tarifi okumasını beklemek ne tür bir iyi niyet acaba! Özellikle, Yalıkavak sapağı, Arap saçı! Bu arada akıllı kavşaklarda, soldan girene yol vermek gerekiyor, aklınızda olsun.
- Marina demişken... Akdeniz’e özgü marina kültürü, tatlı müzikleri, mavi - beyaz çizgileri ve deniz aşığı zarif ama sıcak insanlarıyla tüm dünyada baş tacı. Eh, Yalıkavak Marina da son yıllarda deniz tutkunlarının gözdesi. Bir baktım geçen gün son derece şık bir mekanda avaz avaz müzik eşliğinde dansöz oynatılıyordu. Bütün bir marina, yatlarının içindeki misafirler, farklı mekanlarda kahve eşliğinde sohbete gelenler de oryantalin çın çın öten zillerine ve avaz avaz Arap müziğine maruz kaldı. Eh bizim marina kültürümüz bile eğreti işte! Akdeniz ruhuna, Arap kültürü yeğ bizde!