Biz veliler daha adil bir sınav istiyoruz!

Haberin Devamı

Geçen seneki Seviye Belirleme Sınavı (SBS) puanlar yanlış hesaplandığı için iptal oldu. Bu durum kaosa neden olacağından, MEB acilen tedbir almalı ve çocuklarımızı daha çok strese sokmamalı.

Tam bir yıl önce başladım, cumartesi ve pazar günleri bu sayfada yazmaya. Benim gibi bir acemi için büyük bir zaman... Başlangıçta en büyük endişem, konu sıkıntısı çekmekti. Seyahat, çocuk, fotoğraf gibi her an hayatımda olan konular dışında da paylaşımda bulunmam gerekiyordu elbette. Geçen yıl içinde daha iyi anladım ki bizim ülkemizde yazı yazıyorsanız, çok şeyin sıkıntısını çekebilirsiniz, ama konu sıkıntısı asla! Çoğu hafta, daha ben yazıyı yazarken seçtiğim konuyu gölgede bırakacak yeni bir gündem oluşuyor ve ben yazdığımdan vazgeçmek zorunda kalıyorum. Her gün o kadar çok şey oluyor ki, dünya basınının haftalarını kilitleyecek olan, “Çin’de nükleer başlıklı füze denemesi” bizim ülkemizdeki gündem füzelerinin yanında alelade kalıyor. Durduk yere bir bina çökmesi, Amerika’da olsa dizi filmlere konu olabilecek bir olay iken, bizim için son derece günlük bir haber olarak algılanabiliyor. Emekli öğretmenden sonra bu hafta da emekli hemşire protesto yaptığı için gözaltına alınmışsa, buna şaşırmıyoruz bile. Bakanlar, oğulları, iş adamları yeni skandallarıyla adlarından söz ettiriyorsa, çok da üzerinde durulmaya değer bulmuyoruz. Çünkü bunlar her gün oluyor ve yarın tekrarlanacağından da şüphemiz yok. O yüzden başka ülkelerin yazarlarını uzun süre meşgul edecek bu haftanın konuları, gördüğünüz gibi cümle içinde geçiveriyor da sayfada eni konu yer dahi bulamıyor. Yerimiz dar ama yenimiz değil elbette... Bazı yaşananlar da var ki insan başka hislerle yan yana getirmeye utanıyor. Yaşam hakkına saygı duyulmayanların hatırasına olsun saygısızlık etmemek için bazı isimlerle, başkalarını bir sayfada anmak istemiyor insan. Hiç değilse yazımdaki yeri ömrü gibi kısa olmasın diye, bence haftanın en önemli konusu Kader’in ve aynı kaderi paylaşanların yaşadıklarını yarın anlatmak isterim.

SBS: Sakın Beni Sınama!

Haftanın ortasında bomba patladı. Geçen seneki SBS iptal oldu! SBS dediğimiz, çocukları liseye yerleştirmek için yapılan ve her yıl adı değiştirilip beceriksizliği değişmeyen sınavımız. Açılımı: Seviye Belirleme Sınavı. Ama bana sorarsanız; “Saçma Bir Sınav”, “Sakın Beni Sınama”, “Stres Bizi Sardı” filan gibi de açılabilir. İşte geçen yıl SBS’ye girip aldıkları puana göre liselerine yerleşip, şu günlerde birinci dönemin sonuna gelen öğrencilerin sınavı iptal oldu. Çünkü puanlar yanlış hesaplanmış. Geçen yıl bu olay zaten bir skandala dönüşmüş ve yedi yüz küsür öğrencinin yabancı dil puanı tekrar hesaplanmıştı. Eh nerdeyse bine yakın öğrencide hata varsa diğerlerinde olmayacağı ne malum! Madem kazana kurt düşmüş bir kere, artık kimin kasesinden çıkacağının bir önemi var mı! Çorba, kurtlu demektir o halde! İşte, dananın kuyruğu da bu noktada koptu ve bir milyon iki yüz küsür bin öğrencinin puanları da şüpheli duruma düştü ve yılan hikayesine dönen SBS, arapsaçına döndü. Elbette, MEB hemen bir üst mahkemede itiraz edecek ve ne yapıp edip kazanmaya çalışacak. Aksi halde, zaten bir lisede okuyan öğrencilerin, hak ettikleri okula gitmelerini bu saatten sonra nasıl sağlayacak? Yine de siz siz olun, eğer çocuğunuz geçen yıl SBS sınavına girmiş ise takipçi olun. Alınan haklar geri verilemeyeceğinden, okuyan çocukları başka okula yollayamayacaklar, ama puanlar yeniden hesaplanır ve bir üst sıralamaya hak kazanan çocuklar olursa, ek kontenjanla yatay geçiş yoluna gidilebilir. Elbette tüm bunlar büyük kaosa neden olacağı için, MEB, canını dişine takıp bu skandaldan kurtulmanın bir yolunu bulmaya bakacaktır. İşin fenası, sadece geçen yılki değil, bu yılki sınav da tartışmalı. Zaten, daha en başta yanlış sorular çıkması büyük fiyaskonun habercisiydi. Sanırsınız, kuantum fiziğiyle ilgili doktora sınavı var. Alt tarafı orta mektep fen ve matematik sorusu yahu! 20 soruda nasıl yanlış çıkar, anlamak mümkün değil.

Din soruları iptal edilmeli

Yeni adıyla TEOG yani “Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi” ile ilgili çok detaylı yazılar yazdım defalarca ve yine defalarca çıkacak sorunları anlatmaya çalıştım. Elbette bir eğitimci değilim, ama hedef tahtasına dönüşecek öğrencilerden birinin annesiyim, “Hekimden değil, çekenden sor demişler”, elbette velilere soran yok! Ama ne hikmetse, kıyafetten 4+4+4’e kadar, sınavdan, ödeve kadar, veliler ne dediyse çıktı.

Çünkü, insan en iyi kendi başına gelince anlıyor! Bu yıl da din bilgisi sınavının, karmaşaya neden olacağını eminim tüm veliler en başından biliyordu, ama niyeyse bir tek işin uzmanları kabul etmedi. Geldiğimiz nokta ortada.

Din ve ahlak bilgisi sınavının iptali için süren bir mahkeme var halihazırda.

Ve bu iptal istemi, sınavın uygulanışının anayasal haklara uygun olmayışına dayanıyor. Özetle; bir sınav yapıyorsanız, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hepsini aynı yöntemle değerlendirmek zorunludur. Kimi sınavın bir bölümünden muaf olsun, farklı din mensuplarının çocuklarına farklı puanlama yapılsın dediğiniz an zaten kişiler arası eşitliği ihlal etmiş oluyorsunuz.

Çocukların ailelerinin din hanesi farklı olduğu için, farklı puanlama da bu yüzden yasalara uygun değil aslında. Bakalım mahkeme sonucu ne olacak? Belki din bilgisi ve ahlak sınavı iptal edilecek. Böyle giderse, ilk sınav komple iptal edilip, geçen yılki gibi yıl sonunda tek sınav sistemine dönülürse de şaşırmamak gerekir. Bu belirsizlik çocukları perişan ediyor! Öyle, bakanların çıkıp da “canım çocuklara ne, onlar çalışsın biz bir şekilde ölçeriz bu onları ilgilendirmez” dedikleri gibi de olmuyor hiçbir şey. Bir kere bu çocuklar, bakanlar dahil hiç birimizin çocukluğuna benzemiyor, kusura bakmayın. Anlamak istiyorlar, muhakeme ediyorlar, sorguluyorlar, fikir yürütüyorlar. Evet, bacak kadar boylarıyla haklarını soruyorlar. “Sus” deyince oturmuyorlar, efendice “niye” diye sorup, büyükleri boşa düşürüyorlar. Karşılarındaki bakan da olsa, “peki efendim” diyerek, boyun bükmüyorlar. Yani uzun lafın kısası, bir zamanlar bize yapılabildiği gibi güdülmüyorlar. İyi ki de böyleler, ama arada olan biz velilere oluyor.

Gecesini gündüzüne katarak çalışan çocukların sınav streslerine bir de sınavın iptali, yanlış sorular, yanlış puanlamalar gibi belirsizlikler eklenince, onların haklı isyanını yatıştırmak bize kalıyor. Ama ne yazık ki bizde de sordukları soruların cevapları yok. MEB ne yapacağını, işin içinden nasıl çıkacağını bilmez haldeyken, biz çocuklara bu durumu nasıl açıklayabiliriz ki!

Kimse dinlemeyecek biliyorum ama daha önce bin kere söylediğimi bir kere daha tekrarlıyorum: Daha adil bir seçme-yerleştirme için din bilgisi ve ahlak, inklap tarihi-sosyal ve yabancı dil sınavlarının kalkıp sadece fen bilgisi, okuma-anlama ve matematik dersleriyle değerlendirme yapılması şart!

Benden söylemesi...

DİĞER YENİ YAZILAR