5aydır ailemizin beyaz, tüylü ve inanılmaz küçük bir yeni üyesi var. Tonton'u nasıl bulduğumuzu ve köpek almaya karar verirken mutlaka göz önünde tutulması gerekenleri bu sayfada paylaşmıştım. Biz iyice düşünüp taşınıp, küçücük ve bembeyaz bir Maltese'i ailemize kattık. Elbette petshoplardan almadık. Hatta epey bir zaman heyecanla memeden kesilmesini bekledik. Instagram'dan fotoğraflarını paylaştıkça Tonton çok popüler oldu. Hatta artık kendi Instagram hesabı ve bol beğeneni var. Elbette bana sürekli sorular geliyor. Kısaca durumumuzu özetleyeyim: Tüy hiç dökmüyor ve anti allerjik. En fazla 3 kilo olacağı için rahatlıkla yanınızda seyahat edebiliyorsunuz. Egzersiz ihtiyacı çok düşük olduğu için sokağa çıkma ihtiyacı yok. Tuvaletini hastalar ve bebekler için koruyucu örtü olarak kullanılan küçük bir pede yapıyor. Yani, Shih-Tzu ırkıyla birlikte Maltese de bakımı en kolay ve en zahmetsiz köpek cinslerinden biri. Daha önce 17 yıl, 20 kilo ve bir saniye yerinde durmayan Cocker cinsi köpeğim olduğu için bu sefer romantik duygularla değil şartlarımı ve yapabileceklerimi göz önünde bulundurarak seçimimi yaptım. Elbette, en kolay cins bile olsa köpek bakımı kolay değildir. Her şeyden önce bir can sorumluluğu alıyorsunuz. Bizimki tüy dökmüyor ama buna karşın sürekli taramak gerekiyor. Gözleri için de hergün özenli bakım gerekiyor. Ama sevince insana zor gelmiyor. Hatta bu günlük "Tonton bakımları" Ada ve benim için "anti-stress" etkisi yapıyor. Allah ömür versin, çok mutluyuz ailece. Evin enerjisi çok daha güzel şimdi. İyi ki Ada'nın ısrarına dayanamamışız ve hepimizin göz bebeği olan Tonton'u ailemize katmışız.
Kedi evde kalabilir
Can dostlarımızdan bahsederken kedilerden bahsetmezsek olmaz. Kedilerin bakımı, köpeklere göre daha kolay. Evi kaplayan tüylerle baş edebiliyorsanız, sorun yok. Nispeten daha az tüy döken kedi ırkının "Scotish" olduğunu da belitmeliyim. Bir köpeği yarım günden fazla evde yalnız bırakamazsınız ama kediler günlerce yalnız başlarına kendileri idare edebilir. Hele, evin giderine bağlanan ve kendi kendini temizleyen otomatik kedi tuvaletleri ile artık kum temizlemek de yok. Her ne kadar hayvan severler hem kedileri hem köpekleri sevse de gene de "kediciler" ve "köpekçiler" olarak ikiye ayrılıyor. Her iki taraf da en iyi dostun kendi seçimlerine göre, kedi ya da köpek olduğu konusunda ısrar ediyor. Ama bilimadamları, hayvanlar üzerinde yaptıkları araştırmalardan sonra bakın bu tartışmaya nasıl son noktayı koyuyor.
Sahibinin kokusunu tanıyor
Yapılan araştırmalar, insana en iyi dost olan hayvan cinsinin köpek olduğunu ortaya koydu. ABD, Emory Üniversitesi'nde yapılan araştırma, köpeklerin sahibinin kokusunu tanıdığını ispatlanmış. Ayrıca yine Budapeşte'deki Eotvos Lorand Üniversitesi de köpekler ve insanların duygusal sesler karşısında beyinlerinin benzer hareketleri olduğunu tespit etmiş. Yapılan beyin testleri sonucunda, köpekler ve insanlar arasında sözlü bir iletişim olduğu ortaya çıkmış. Köpekler ve sahipleri arasında, tıpkı bir bebek ve anne-babası arasındaki iletişime benzer bir ilişki olduğu saptanmış. Davranış bilimciler de bu tespitleri onaylıyor. Köpeklerin, insanlarla diğer tüm hayvanlardan farklı ve yakın bir ilişki kurduğu, sahiplerinin beyninde, denek olan kişilerin çocuklarının uyardıkları bölümleri uyardıkları ve kendilerinin de sahiplerine anne-baba gibi davrandığı ispatlanmış. Bu durumda, pek çok kişi tarafından alay konusu haline gelen, köpeklerine "kızım-oğlum" diye seslenen ve çocuğu gibi davranan insanlarda bir acayiplik olmadığı böylece kanıtlanmış oluyor. Ayrıca bir başka araştırma ise, köpeklerin, goriller ve orangutanların yani insana en benzer memeli takımı olan primatlar dışında insanla göz teması kurabilen tek hayvan türü olduğu yönünde. Ayrıca Radikalist'teki bir araştırma haberine göre, bakışıp, anlaşabiliyor olmak, sadece insanlarla köpekler arasında olabilen bir özellik. Yale Üniversitesi'nde yapılan araştırmalar da diğerlerini destekliyor. Sonuç olarak bilim; köpekleri çocuklarımız gibi anladığımızı, onların da bizi aileleri olarak gördüğünü söylüyor. Köpeklerini kaybeden insanların acısı, hiç köpek beslememiş insanlar tarafından anlaşılmaz ve abartılı bulunup, acımasızca alay konusu edilebiliyor. Demek ki, kimilerince bu sevgi anlaşılmasa da gerçekliği bilimsel olarak da ispatlandığına göre en azından saygıyı hakediyor.