Beynin şifreleri çözülüyor

Haberin Devamı

Bilim insanları, uzun bir süredir beynin sırlarını çözmeye çalışıyor. Beyni çözmek, bir anlamda insanlığın ve varoluşun sırrını çözmeye yaklaşmak olarak görülüyor. Geçen hafta, hafıza üzerine yapılan son deneylerle ilgili bilimsel bir makale yayınlandı. Bu çalışmanın sonucuna göre; beyne, yapay hâtıra yerleştirmek artık mümkün!
BBC NEWS, bilim yazarı Melissa Hogenboom'un makalesine göre, hafıza hücreleri, beyinde serbest ve dağınık olarak bulunuyor... Kişi, anıları çağırdığında, dağınık olan hafıza hücreleri bir araya gelerek anıyı oluşturuyor. Tıpkı bir cümleyi oluşturan kelimelerin beyinde dağınık durması ve beynin uyarıldığında bunları birleştirip bir cümle oluşturması gibi, hafıza da modüler olarak çalışıyor. Uzun yıllardır, insanlarla yapılan çalışmalar, hatıraların zaman içinde değişkenlik gösterdiğini ve bu yüzden güvenilmez olduğunu gösteriyor. Yine cümle yapısı üzerinden örnek vermek gerekirse; kelimelerin yeri değiştiğinde nasıl cümlenin anlamı değişiyorsa, hafızayı oluşturan hücrelerin uyarımı ve dizilimi değiştiğinde anılar da değişkenlik gösteriyor.
Örneğin; bir kazaya şahit olmuş kişilere, aynı olayla ilgili farklı sorular sorulduğunda, tanıkların her defasında anlatımlarında da farklılıklar olduğu gözleniyor. Bu yüzden, 70'li yıllardan beri, Amerika'da tek bir görgü tanığının ifadesine göre hüküm verilmiyor.
Aile büyüklerinin, anlattıkları anıların yıllar içinde değişkenlik göstermesi veya aynı olayı yaşayan kardeşlerin, hikâyelerinin farklı oluşu da sanırım bu yüzden oluyor.
Kanadalı bir grup araştırmacının, çocuk hafızası üzerine yaptığı açıklamalar da oldukça çarpıcı! Bir bebek doğduğu zaman, beynin hipokamp bölümü hafıza için gayet dinamik bir şekilde çalışıyor. Ama çocuk büyümeye başladığı zaman, sürekli yeni nöronlar oluşuyor, bu durumda hafıza için yer kalmıyor ve beyin, hafızayı siliyor. İşte bu sebeple, insanlar 5 yaşına kadar olan anılarını hatırlamıyor. Buradan da anlaşılacağı gibi, nöron fazlalaşınca hafıza siliniyor ama nöron azalınca hatırlama işlemi gerçekleşiyor.
Bebek farelerin, nöronları azaltılınca, yeniden hatırlayabildikleri belirtiliyor. Kimbilir belki, doğuşumuzda beraberimizde getirip sonra unuttuğumuz kadim bilgiler artık gün ışığına çıkmak için bekliyor!

Hafızaya hükmetmek mümkün...

Bir süredir, bilim insanları, hafıza hücrelerini çağırmak için bir yol bulunursa, beyinde dağınık duran hücreleri istenildiği şekilde aktive edebileceklerini ve böylece hafızaya hükmedebileceklerini savunuyor. RIKEN-MIT Center'ın genetik uzmanı Xu Liu'nun yaptığı son deney, bunun mümkün olabildiğini kanıtlıyor. Sentez yeteneği bakımından insana en yakın hayvan olan fareler üzerinde yapılan deneyde, fare önce mavi kutuya konuluyor ve ışıkla beyin hücreleri uyarılıyor, sonra kırmızı kutuya konuluyor ve aynı ışığı tekrar beyne veriyorlar. Fare kendini yine mavi kutuda zannediyor. Fare kırmızı kutudayken, ayağına elektrik veriyorlar. Fare, tekrar mavi kutuya alındığında, mavi kutuda hiç bir kötü anısı olmadığı hâlde, burda da ayağının altına elektrik verilmişçesine korkuyor. Bu da bize, farenin beyninde, mavi kutuda olmamış sahte bir anı yerleştirildiğini gösteriyor. Xu Liu araştırmasının sonucunda şunları söylüyor: "Eğer anılarımızın hangi nöron grubunda depolandığını bulabilirsek, bunları silmemiz ya da değiştirip yeni (sahte) anı yaratmamız mümkün olur. Bizler, anılarımızı her çağırdığımızda, aslında anılarımız üzerinde değişiklik yapıyoruz. Bunu bazen farkediyoruz, bazen da farketmiyoruz. "

Alzheimer'ın yok edilmesi umudu

Hafızayı oluşturan nöronların ışıkla uyarılabildiğinin keşfedilmesi sonucunda, anıları değiştirmek ya da sahte anı yerleştirmek artık mümkün görünüyor. Genetik olarak, ışığa duyarlı hâle getirilmiş nöronların, kuvvetli lâzerlerle uyarılarak kontrol edilmesi ve bu sayede ışıkla anıların çağırılması ya da yeniden yaratılması işlemine, "Optogenetics" deniyor. Bu buluş, şu sıralar, çeşitli zihinsel hastalıkların yok edilmesi için deneniyor. Londra Üniversitesi'nde, farelerle yapılan çalışmaların epilepsi hastalığı üzerinde olumlu sonuç vermesi, ilerisi için umut kaynağı olarak görülüyor. Oxford Üniversitesi araştırmacıları, optogenetics yöntemi ile, şizofreni, ağır travmalar, alzheimer gibi pek çok hastalığın yok edilebileceğini söylüyor... Elbette bu deneyler şimdilik sadece fareler üzeride uygulanıyor. İlerki yıllarda bu metod bize iyi ya da kötü neler gösterecek şimdiden kestirmek güç. Ama insan, tıpkı filmlerdeki gibi, düşünce gücü ele geçirilmiş bir insanlığa doğru ilerlemekten de korkuyor. "Kötü anıları sildirebilmek" kulağa hoş gelse de, bizi biz yapan acılarımızı ayıklamak, ruha yakın gelmiyor... Yaşanmamış anılar, insana ne katar, elbette kimse bilmiyor. Sonuçları nereye gider bilinmese de Optogenetics, dünyayı değiştirecek bir buluş olarak yoluna hızla devam ediyor.

DİĞER YENİ YAZILAR