Yıldan yıla Bodrum’daki değişimi endişe ile izliyorum. Bu pahallılıkla birkaç yıla kalmaz, turistler de elini eteğini çeker diye düşünüyorum. Yalıkavak’taki “Sosyete Pazarı” bu değişimin en belirgin örneği. Bu Perşembe pazarı kolaçan ettim, işte izlenimlerim...
Bir yeri tanımak ve anlamak istiyorsanız, pazarına bakmalısınız. Yurt içinde de yurt dışında da kural değişmez bana göre. Şartlar ne olursa olsun yaşamın durmadığı yerlerdir pazarlar. Bulundukları semtin kültürel yapısını, şehrin pahallılığını hatta ülkenin ekonomik durumunu en iyi pazarlar anlatır. Artan sebze fiyatından, meyvenin çeşitliliğine, elbise modellerinden incik boncuğa kadar her şey belirleyici rol oynar pazardaki. Ülkeler arası farkı bile pazarlarda gözleyebilir insan. Meselâ; İngiltere’nin küçük bir kentindeki pazarda antika fincan çıkar karşınıza, Bodrum pazarında ise kısmet açan tahta kaşık ya da kaynana kovan süpürge... İtalya’da tutturabildiğinedir fiyatlar da Fransa da sanırsınız Allah kelâmı! Satıcısından tezgâh düzenine, ürünlerin renginden çeşidine pazardaki her şey ait olduğu yeri anlatır. Hatta semt pazarında yıldan yıla baş gösteren değişimler de o bölgedeki değişimin aynasıdır. İşte bu yüzden nereye gidersem gideyim önce pazarına göz gezdiririm. “Bana pazarını göster sana yaşadığın yeri anlatayım” derim. Size de tavsiye ederim.
Kazık atmak fıtratımızda var
Yıldan yıla Bodrum’daki değişimi hayretle ve endişe ile izliyorum. Bu pahallılıkla birkaç yıla kalmaz, turistler de elini eteğini çeker diye düşünüyorum. Aziz Yıldırım’ı şaşırtan, Kate Moss’a “el insaf” çektiren yemek hesaplarıyla ilgili hikâyeleri dinledikçe, bize “dolmamızı evde sarıp sahile giderken de yanımıza almak düşer”, diyorum. Kate Moss’un dört kişilik pide ve şaraptan oluşan 7 bin liralık hesabı epey konuşuldu, mâlum. Hadi diyelim şarap pahallıydı ya da Kate Moss’a has özel bir kazıktı. Peki ya her yıl Bodrum’a tatile gelen İngiliz öğretim görevlisinin anlattıklarına ne demeli! Beş kişilik aile birer bira ve balık için 1800 lira hesap ödemiş, yetmemiş dondurmaya da 200 lira vermiş. Aile, yıllardır çok severek geldikleri Bodrum defterini de böylece kapatmaya karar vermiş. Üstelik komşuda bunca kriz varken, o betonlaşmamış cânım Yunan Adaları gittikçe ucuzlarken bizim esnafımız da kendine gelmeli. Sonra, “kan ağlıyoruz, işler kesat” diye şikâyet etmemeli!
Turistler yakında kaçıp gider
Bodrum’un fiyatları bana iyice uçmuş gelince “yanılıyor muyum acaba” diye kendimden şüpheye düştüm ve emin olmak için Yalıkavak pazarını kolaçan etmeye karar verdim. Sebze-meyve her zamanki gibi çok taze ve güzel. Çeşit bol. Fiyatlar değişken ve yine her zaman olduğu gibi sezonun en yüksek vakti olduğu için biraz pahalı. Hemen “yaymacı pazarı“ dediğimiz, elbise- örtü- kumaş- havlu satan en sevdiğim bölüme geçtim. Çeşit bol ve zevkli ürünler var ama fiyatlardaki yükseliş burda da hemen kendini gösteriyor. En fenası, aynı ürüne aynı tezgahta bile farklı fiyat söyleyenler var. Bu da Bodrum’un “tutturabildiğine” fiyat politikasının bir yansıması. Elbette, yıllardır tanıdığım ve düzgün satış prensiplerini koruyan pazarcıları da ayırmak gerek. Bana en acayip gelen ise beğenip fiyat sorduğum birkaç elbisenin “İtalyan” diye pazarlanıyor oluşuydu. Gerçekte ne malı bilemem ama etiketinde de sahiden “Made in Italy” yazıyordu. Yahu nerde bizim “Buldan” kumaştan tülbentten elbiseler deyince de “onlar geçti artık” denmesi ise benim için bardağı taşıran son damla oldu. Gidin İtalya’nın Amalfi bölgesine yıllardır aynı ketenler satılır. Hem de yok satılır! Pazar demek yerellik demektir. O yüzden güzeldir. Turistler de valizlerini yerel kumaşlar ve giysilerle doldurup ülkelerine dönmek, baktıkça tatillerini hatırlamak isterler. Gelelim fiyatlara: Ünlü Amerikan markalarından birinin meşhur ettiği şort mağazada 25 lira iken bizim pazarda 45 lira oluverdi. Ben genellikle Bodrum’da giydiğim elbiselerimi pazardan alırım. Maalesef her yıl hem fiyatlar artıyor hem de kumaşlara sentetik karışıyor. Bu yıl günlük elbiseler 75-80 lira. Neyse ki 35-40 liraya da favorim olan göğsü lastik eteği uçuş uçuş elbiselerden buldum. Bu yıl yine yaymacılardaki ürünlerin renk ve desenlerinin şahane olduğunu itiraf etmeliyim. Hadi hakkını yemeyeyim pazarda bazı şeyler de gerçekten çok ucuz; 5 liraya penye şort-atlet takımlar, 10 liraya bir tarafı peştemal çift taraflı kocaman havlular... Her yıl ya televizyon programıma ya da yazıma konu ederim Yalıkavak pazarını. Bundan 10 yıl evvel “iş yok” diye yakınan pazarcılar bugün dikkatli olmalı! “Nasılsa iş çok” diye düşünüp fiyatları uçurmamalı. Turist dediğin balık gibidir, kaçırıp sonra arkasından ağlamamalı. Benden söylemesi...
Bodrum’dan pazar fiyatları
Domates: 3-3,5 TL
Patlıcan: 1,5 TL
Taze fasulye: 4 TL
Börülce: 2 TL
Deniz Börülcesi: 6 TL
Armut: 5 TL
Kayısı: 7-10 TL
Anjelik: 3-4 TL
Kiraz: 4-6 TL
Elbise: 35-75 TL
Peştemal- havlu: 10-20 TL