Kadın, futboldan anlar mıymış! Öyle afaki konuşmayalım! Ne demişler, “söz uçar, yazı kalır”. “Ben demiştim” demeyi hiç sevmem, ama bu sefer üstüne basa basa söylüyorum: “Ben demiştiiim”. Hem de, Dünya Kupası’nda tek maç oynanmamışken... Dünya Kupası bir toz bulutuyken açıkladım tahminlerimi. Ve söylemesi ayıp, 4’te 4 tutturdum. Hem bu sayfada hem Twitter’da Almanya, Brezilya, Arjantin ve Hollanda’nın yarı final oynayacağını yazdım. Hem de öyle İspanya, Portekiz filan gibi favoriler elendikten sonra değil, daha hakem ilk maçın başlama düdüğünü çalmadan söyledim. Üstelik de futbolun erkek işi olduğunu söyleyen ve kendinden pek emin zat-ı muhterem şahsiyetlerden bir sürü de lâf yedim: “Sen ne anlarsın”, “Geçen kupanın şampiyonu İspanya kalacak tabii, gülerim sana”, “Portekiz favori ama sen ne bilirsin”... Ve daha ne lâflar... Ve şimdi soruyorum kendilerine; “N’olduuuuuu!?” “Almanya-Brezilya karşılıklı gelecek ve Almanya yenecek” bile dedim. Yetmedi, herkes bu dörtlüde Almanya-Hollanda ikilisine final şansı verirken, “Almanya-Arjantin final oynayacak” dedim. Kahkahalarla gülen çok oldu ama bir süre sonra Twitter’dan “hadi tahmin söyle kupon yapıcam” diyenler çoğaldı elbette. Tabii, Almanya’nın 7 gol atacağı tahminlerim arasında yoktu. Açıkçası, üzüldüm. Böyle bir hezimet... Tam da ev sahibiyken... Bugün final günü. Bir Güney Amerika takımının kupayı almasını tercih ederim elbette, ama ilk günkü tahminimin arkasındayım: Almanya kupayı kaldırır! Zaten şu dakikada böyle bir tahmin için müneccim olmak gerekmez. Aksi zaten sürpriz olur. Yine de altını çizmek isterim ki, şampiyon kim olursa olsun bence kupanın yıldızı Kostarika oldu. Kesinlikle ilk 3 içinde yer almayı hakediyorlardı. Eminim futbolseverler, bugünleri hatırladığında Kostarika’nın mücadelesini ve inancını da unutmayacak. Ve 2018 yılına gelindiğinde, kupanın favorisi Kostarika olacak.
Velhasıl Kelâm... 50 kere yazdım gene yazıyorum: Artık bırakın bu “kadınlar anlamaz” lâflarını... Benim umrumda değil, ama kendinize ayıp oluyor. Öyle Twitter’da atıp tutmayla olmuyor. Sonra bir kadın böyle karşınıza çıkıp “Nolduuuuuu, duyamadıııım” diye soruyor. “Efendim? Sesiniz gelmiyor da!”
Brezilya halkı 7-1’lik mağlubiyetten sonra kahroldu. Bu üzüntü, futbol devi olan bir ülkenin kendi evinde kupa hayalleri kurarken 7 tane gol yemesinin yarattığı hezimetten çok daha fazlasıydı. Bu büyük bir acıydı. Varını yoğunu, okuyup büyük adam olsun diye evin küçük oğluna yatıran, ama çocukları 7 dersten çakınca dünyası başına yıkılan bir aile dramıydı onlarınki.
Ekonomileri Almanya’nın yanında yerlerde sürünürken, futbola, takımlarına ve bu kupaya en az rakipleri kadar hatta daha fazla harcamışlardı. Futbolla yaşayan halk bile ayaklanmıştı bu kupaya ayrılan bütçe karşısında. Brezilya için futbol sadece futbol değildi artık. Brezilya halkı haklı olarak ağlıyordu çünkü;
- Kişi başına düşen milli gelir 11 bin dolar civarı iken Almanya’da 45 bin dolar olduğu halde dişinden tırnağından arttırdığını futbola yatırdığı ve yine de hezimete uğradığı için.
- Yüzde 6,5’lık enflasyona karşın Almanya’da bu oran yüzde 1 olmadığına rağmen Almanya kadar futbola yatırım yaptıkları halde darma-duman edildikleri için.
- Halkın geliri Almanların çeyreği kadarken, Milli Takım oyuncularının toplam değeri, Almanya’nınkine denk olduğu halde 7 tane yedikleri için.
- Brezilya Milli Takımı’nın teknik direktörüne, Almanya’dan daha fazla ödediği halde, yine de sahada bu denli telef olduğu için.
- Brezilya kupayı kazansaydı futbolcuların alacağı prim (330 bin euro), Alman futbolcuların (300 bin euro) alacağınkinden fazla olduğu halde açık ara yenildikleri için.
- 2006 yılında zengin Almanya, düzenlediği Dünya Kupası’na 4 milyar dolar harcarken, bu seneki ev sahibi Brezilya, ekonomik durumundaki sıkıntılara bakmadan halkın 10 milyar dolarını harcadığı için.
- Brezilya halkı, kendi milli mücadele ruhunu takımında bulamadığı için.
Ahtapot Paul muyum, neyim
Haberin Devamı