AKP'ye rağmen evet'e karşı 'AKP yüzünden hayır'
SANDIĞIN ARİFESİNDE 4
Hemen hemen her seçim öncesinde benzer ifadelerle karşılaşırız: “Bu seçimin kaderini kararsızlar belirleyecek!” Belki tüm seçimler için isabetli olan bu tespitin en çok Pazar günü yapılacak referanduma yakıştığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ama ufak bir eklemeyle: “Bu referandumun kaderini kafaları karıştığı için kararsız olan seçmenler belirleyecek.”
Düşünsenize bir yanda CHP, MHP, DP, TKP, ÖDP, İP gibi birbiriyle alakasız, hatta yer yer birbirine zıt partilerin oluşturduğu bir hayır bloğu; karşısında AKP, SP, BBP, DSİP, EDP gibi yine biraraya gelmeleri hayli zor partilerin oluşturduğu bir evet bloğu. Bu arada BDP’nin boykot çağrıları. Sivil topluma baktığımızda da benzer bir cepheleşmeyle karşılaşıyoruz. Üstelik taraflar birbirlerine çok sert eleştiri ve suçlamalarla yükleniyorlar.
Rakiplerinin soyunu sopunu kurcalayanlardan, kendilerinden farklı oy kullanacakların zekalarını, vatan sevgilerini sorgulayana kadar tam bir kördöğüşüne tanık oluyoruz. (Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu’nun, benim gibi kendisini yıllardır tanıyan ve sevenlerde büyük bir şaşkınlığa ve toplumda infiale yol alan, TÜSİAD’a yönelik “konsomatris” yakıştırmasını muhakkak kayda geçirmek lazım.)
Güven oylaması
İnsanların kafasını daha çok karıştıran husus, kampanya boyunca oylanacak olan anayasa paketinin hiç denecek kadar az tartışılması ve referandumun daha yolun başında hükümete yönelik bir güven oylamasına dönüşmesi. Çelişkili gibi görünecek bir yorum yapmak istiyorum: Muhalefet referandumu güven oylamasına dönüştürerek, iktidar partisi de bu meydan okumayı kabul ederek peş peşe hata yaptılar. AKP’nin hatasının geç de olsa farkında olduğunu, Başbakan Erdoğan’ın son günlerde “Evet oyları bana ve partime verilmiş olmayacak” diye ısrar etmesinden anlıyoruz. Lakin şu saatten sonra bu imajı değiştirebilmesi imkansız gibi.
Her ne kadar bu referandum hükümete yönelik bir güven oylaması halini almış olsa da anayasa paketinin hiç mi hiç etkili olmayacağını söyleyemeyiz. Bu bağlamda yazımızın başlığına geçebiliriz. Seçmen içinde tercihini evet, hayır ya da boykottan yana yapmış olanları bir kenara bırakacak olursak, kafası karışıkların önünde iki seçeneğin kaldığını düşünüyorum:
1) Bir grup seçmen, belki de son dakikada AKP’ye rağmen evet diyecek. Yani paketin kendisine olumlu, AKP’nin niyetine kuşkuyla bakıp kötünün iyisi olarak evet demeyi tercih edecekler. “AKP’ye rağmen evet” ile “yetmez ama evet” sloganlarının farklı olduğunu düşünüyorum. “Yetmez ama evet”çiler, büyük ölçüde “statükocu” olarak tanımladıkları hayır cephesine bakarak hareket ediyorlar ve AKP’yi hemen hemen hiç eleştirmiyorlar, eleştirileri varsa da bunları erteliyorlar.
2) Diğer bir grup da paketle pek sorunları bulunmasa, hatta ona olumlu baksalar bile, sırf arkasında AKP olduğu için hayır oyu kullanacağa benziyorlar. Başbakan Erdoğan’ın son günlerde dilini yumuşatmasında “AKP yüzünden hayır” diyecekleri engelleme niyetinin bulunduğu aşikâr, ama örneğin “Hayır diyenler darbecidir” anlamına gelecek sözler sarf etmesi, ülkenin demokratikleşmesini arzulamakla birlikte iktidar partisinin demokrasiyle olan ilişkisine zaten kuşkuyla yaklaşanları daha da kaygılandırıyor.