Referandum ve ülkücü hareket
.
SANDIĞIN ARİFESİNDE 2
Bu referandumun iki kilit partisi olduğunu düşünüyorum: MHP ve BDP. Çünkü, ilk bakışta çelişkili görünüyor ancak her iki partinin tabanlarıyla AKP’nin tabanı birbirlerine epey yakın, hatta yer yer geçişken oldukları da söylenebilir. Daha açmamız gerekirse: Örneğin İç ve Doğu Anadolu’da ya da Karadeniz’de hem muhafazakâr, hem de Türk milliyetçisi kimliğine sahip olan bir seçmen bir seçimde MHP’ye, bir diğerinde AKP’ye (geçmişte bunun yerine FP, RP, hatta MSP’yi bile koyabiliriz) rahatlıkla oy kullanabilir. Yine Güneydoğu’da (bir ölçüde Batı’ya göç etmiş Kürt seçmenlerde) benzer bir durumla karşı karşıyayız: Hem muhafazakârlığa, hem Kürt milliyetçiliğine yakın hatırı sayılır bir seçmen kesimi mevcut ve bunlar da şartlara göre parti tercihlerini değiştirebiliyorlar.
Bu nedenle AKP başta olmak üzere evet cephesi, referandumu garantiye alabilmek ve hayır oylarına fark atabilmek için ülkücülere ve Kürtlere özel önem atfediyorlar. Gözlemlerime göre ağırlığın ülkücü harekete verildiğini söyleyebilirim. Çünkü bu referandum açık bir şekilde önümüzdeki genel seçimlerin bir provası olacak ve genel seçim kampanyasının ana eksenini Kürt sorununun oluşturacağı şimdiden kesinleşmiş durumda. Öyle ki referandum kampanyası bile büyük ölçüde İmralı, Kandil vs. üzerinden sürdürülüyor. Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olmasıyla birlikte CHP’nin Kürt sorununda dilini epey yumuşattığı göz önüne alınacak olursa iktidar partisine en büyük tehdidin MHP’den geldiği açıktır.
MHP’nin, yer yer CHP’den daha fazla hayır’a angaje olmasının AKP’yi şaşırttığını söyleyebiliriz. MHP’den, herhalde cumhurbaşkanlığı seçimindeki gibi daha “nötr” bir pozisyon bekliyorlardı. Bahçeli’nin beklenmedik ölçüde aktif bir şekilde hayır demesi özellikle İç ve Doğu Anadolu ile Karadeniz’de AKP’yi epey sarsıyor.
İkili strateji
Evetçilerin ülkücü tabanda gedik açma stratejilerinin iki eksende yürüdüğünü söyleyebiliriz: 1) MHP yönetiminin ülkücü hareketi layıkıyla temsil etmediği iddiası;
2) MHP’nin CHP ve BDP ile birlikte hareket ederek asli değerlerinden uzaklaştığı iddiası.
Başbakan Erdoğan nasıl Kürt siyasi hareketinin temsilcilerini değil de doğrudan Kürt seçmeni muhatap almaya çalışıyorsa ülkücü hareket için de benzer bir strateji izliyor. Fakat ülkücülük, Kürtlük gibi doğuştan edinilmiş bir kimlik değil. İnsanlar şu ya da bu şekilde kendi iradeleriyle ülkücü oluyorlar ve MHP, Ülkü Ocakları gibi kuruluşlar, kim ne derse desin onların siyasi hareketlerinin iki ana üssü.
Öte yandan, bilmeyenler olabilir, ülkücü hareket tarih boyunca iç çekişmeler, çatışmalar ve tasfiyelere tanıklık etmiştir. Bu nedenle tarihin her anında “küskün”, “kırgın” ülkücüler bulunmuş ve bunlar hareketin merkezine karşı mücadele etmişlerdir. İşte evet cephesi, en çok da Fethullah Gülen cemaatinin yayın organları, ülkenin dört bir yanındaki küskün ülkücüleri ön plana çıkartarak hareketin tabanında gedik açmaya çalışıyorlar.
Ne kadar etkili olur?
Ülkücü hareketi olabildiğince yakından izlemeye çalışan bir gazeteciyim. Şu ana kadar “tabii ki evet” diye ortaya çıkan ülkücü şahsiyetlerden hiçbirinin beni şaşırttığını söyleyemeyeceğim. Benzer bir şekilde, bazılarının adını ilk kez duyduğum (ve hemen unuttuğum) bu kişilerin bu harekette belli bir temsil kabiliyetleri olduğunu veya bir zamanlar böyle bir iktidara sahip olsalar bile bugün koruduklarını düşünmüyorum.
Bununla birlikte evetçilerin bu stratejilerinin tamamıyla boşuna olduğunu söyleyemeyiz zira MHP tabanında Anayasa paketi konusunda kafaları karışık belli bir kesimin olduğunu kestirebiliriz ve bazı ülkücü şahsiyetlerin evet yönündeki çıkışı onları da paketi desteklemeye yöneltebilir.
Bitirirken, kimi yorumcular referandumdan evet de çıksa hayır da çıksa esas kaybedenlerden birinin MHP olacağında ısrarlı. Katılmıyorum: Eğer MHP 12 Eylül’de etkili olduğu bölgelerde güçlü bir şekilde hayır çıkmasını başarabilirse Türkiye’de siyasi hayat tepeden tırnağa değişebilir.
Tabii bu kadar angaje olduğu kampanyada istediği sonucu elde edemezse, Bahçeli liderliğindeki MHP’nin genel seçimlerde işi hayli zor olacaktır.
Yarın: Referandum ve Kürt hareketi