Şampiy10
Magazin
Gündem

Annenin dramı varsa reyting garanti!

Gümüş, Yer Gök Aşk, Karadayı, Kara Para Aşk, Karagül, Kara Yazı, Siyah Beyaz Aşk projelerinin hikaye ve senaryosunda imzası bulunan Sema Ergenekon ve Eylem Canpolat yeni bir projeyle geliyor. Yapımını TİMS&B Productions’ın üstlendiği projenin yönetmen koltuğunda ise Cem Karcı oturuyor. Dizinin adı Gülperi. Nurgül Yeşilçay ve Timuçin Esen’in başrollerini paylaştığı dizinin çekimleri Gaziantep’te gerçekleşiyor. Gülperi; kaybettiği eşinin ailesi tarafından üzerine atılan iftira sebebiyle üç çocuğunu kaybetme eşiğine gelen bir annenin dramını anlatıyor. Eşinin ailesi tarafından zihinleri bulandırılmış ve engel olamadığı için ellerinden kayıp gitmeye başlamış üç çocuğunun kalbini yeniden kazanmak, kendi adını onların diline yeniden “anne” olarak kazımak için savaşan Gülperi’nin bu yolculukta en büyük destekçisi ise avukat Kadir karakteri olacak. Gülperi; Kadir’in desteğiyle karşılaştığı zorluklar karşısında ayakta kalmaya çabalayacak.

Buraya kadar her şey bu projenin tutmasının neredeyse garanti olduğunu söylüyor. Konu annelik olunca bu ülkede akan sular duruyor. Eğer senaryo, reji ve oyunculuklar bir annenin gerçek dramına hizmet ediyorsa reyting garanti! Mesela Kadın dizisi... Bu projede de Kadın’ın mayası var. Fakat Kadın’da Özge Özpirinççi’nin bize sunduğu anne o kadar doğal, o kadar gerçek, o kadar bizden bir karakter ki onu sanki en yakınımızmış gibi kabullendik. Nurgül Yeşilçay da izleyiciye aynı doğallığı geçirebilirse tutmaması için hiçbir sebep yok!

Serhat Kılıç sunacak

Ekranda çocukların olduğu yarışma programları her zaman çok tatlı ve eğlenceli oluyor. Onlardan biri de Kanal D’de ekrana gelen Çok Tatlı programı... Anne ve babaların, çocuklarının çeşitli durumlarda neler yapacağını tahmin ettiği programı Buse Varol sunuyordu. Ancak şimdi bir kan değişimine gidildi ve artık Serhat Kılıç sunacak. Kılıç’ın ekran enerjisi o kadar yüksek ki, programa çok şey katacağı aşikar. Çok tatlı Pazar 16.30’da Kanal D ekranında olacak.

İstanbullu Gelin’e Çakır katıldı

Yazının devamı...

Uzun soluklu dizi yok

Türkiye’de dizi sürelerinin uzamasıyla bölüm sayılarının azaldığı uzun süredir dikkat çeken bir gerçek! Eskiden sezon sezon izlediğimiz dizilerimiz olurdu, şimdi bitmek bilmeyen bölümlerimiz var. Eskiden heyecanlı bölüm finalleri olurdu, gelecek haftayı merakla beklerdik. Şimdi daha bölüm bitmeden gelecek hafta ne olacağını izlediğimiz için merak duygumuzu da yitirdik. Devamlılık duygumuz zaten zamanın koşullarına uymuyor. Bu hafta olan bir olayı haftaya kadar beklemeye kimsenin vakti yok. Malum hepimiz meşgul insanlarız. Dizi süreleri kısalsın düzgün işler izleyelim dedikçe de kimsenin bizi ciddiye aldığı yok. Boşuna ses çıkarıyoruz galiba! Ama bu durumdan kimse kârlı çıkmıyor. Ne kanal, ne yapımcı, ne senarist, ne oyuncu, ne de yönetmen mutlu halinden... Çünkü uzun soluklu iş yapıldığında herkes kazanıyordu. Şimdi tek sezonluk ya da 1.5 sezonluk işler var ekranda... Bunun da kimseye yüksek bir kazancı olmuyor.

Bu çileye son verin!

Fakat Arka Sokaklar gerçeğine baktığımızda ortaya dikkat çeken bir başka şey çıkıyor. Eğer olay devamlılığı taşımayan bir iş yapıyorsanız; episodic; projenizin şansı biraz artıyor. Baksanıza; Söz, Savaşçı, Diriliş Ertuğrul... Hepsi konsept projeler. Ekranda şimdi heyecanı, aksiyonu, draması, komedisi ve en önemlisi merak duygusu yüksek işler izlemeye ihtiyacımız var. Yakında bir sürü yeni dizimiz de olacak. Ama dizileri çok uzun soluklu kılmak bu sürelerle mümkün mü? Çok zor ama imkansız değil! İstanbullu Gelin bunu başarıyor. Ben yine de bayram günü notumu şuraya bırakıyorum. Ey televizyon sektörü; 90-100 dakikaya düşüp sektörde daha kaliteli işler izletmek varken bu çileye artık son verin! Herkese iyi baramlar....

Yazının devamı...

Şarkıcı kız hikayelerinin Yeşilçam’da doktorasını yaptık

Türk ekranlarında iki şeyi anlamıyorum. Birincisi bir dizi ya da format tuttuğu zaman neden tüm ekranı onun benzerlerinin kapladığını... İkincisi de hiç tutmayan işlerin neden ısıtıp ısıtıp önümüze getirildiğini... İkisinin de seyirci sadakatine zarar verdiğini görmemek için kör olmaya gerek yok. Mesela bir dizi ya da program tutuyor. Belli ki, uzun yıllar devam edecek. Ama rakipler hemen atağa geçiyor ve benzerini hatta aynısını yaparak hem kendisine, hem de rakibine zarar veriyor. Sonuç seyirci bölünüyor. İş sıkıyor ve kısa sürede ekrana veda ediyor. Düşünsenize siz pazartesi bir şey izliyorsunuz, benzerini hatta aynısı çarşamba, cuma ve cumartesi yine izliyorsunuz. Sıkılmaz mısınız? Ben sıkılıyorum.

Tanıtım güzel ama heyecan vermiyor

İkinci anlamadığım şey ise; tutmayan bir konseptin sürekli gündeme gelmesi. Mesela bugüne kadar başrol kadın oyuncusunun şarkıcı olmak için yola çıktığı ve başına bir sürü şeyin geldiği ama reytinglerde karşılığını bulamayan bir sürü iş izledik ekranda. Hatta buna son olarak Gülizar dizisini de örnek verebilirim. Yeşilçam’ın en popüler konusu olan gazino hayatı ama alt metinde şöhret ne yazık ki ekranda karşılığını bulamıyor. Yani bugüne kadar ben reyting başarısı kazanmış bir örneğini hatırlamıyorum. Fakat bir şarkıcı konseptli dizimiz daha geliyor, Fox TV’de tanıtımları yayınlanıyor. Dizinin adı: Bir Deli Rüzgar. Tanıtım çok güzel ve kesinlikle dikkat çekiyor ama şarkıcı kız hikayelerinin Yeşilçam’da doktorasını yaptığımız için hiç heyecan vermiyor. Umarım yanılıyorumdur

EKRAN TEKRAR PAZARI GİBİ

DOKUZ günlük bayram tatili başladı. İnsanlar İstanbul’u akın akın terk etti, sahil beldelerine, memleketlerine gittiler. Ama İstanbul giden 7 milyon kişiye rağmen hala çok kalabalık. Ekranlarda tatile çıktı. Tüm kanallarda bayram boyunca sadece dizi tekrarı ve binlerce kez izlediğimiz filmler var. Anlayacağınız bayram ekranı oldukça sönük. Sadece bu akşam TRT 1’de Ege’nin Hamsisi, Kanal D’de Koca Koca Yalanlar yeni bölüm yayınlayacak. Sonra bayram boyunca tekrar pazarına dönecek ekran... Şimdiden herkese iyi bayramlar...

Yazının devamı...

İyiler kazanır ama kötüler konuşulur

Ekranda iyi karakterleri tabii ki hepimiz çok severiz ama işi devam ettirenler kötülerdir. Onlar olmazsa zaten sorun olmaz. Sorun olmayınca da ortaya dizi çıkmaz. O nedenle her dizinin mutlaka bir kötüsü vardır. Ama Erol Taş’lı günleri de geride bıraktık. Yani saf kötü karakterlerin olduğu, sokakta yürüyemediği günleri... Erol Taş defalarca saldırıya uğramıştı, hatırlayın. Uzun zamandır da kötü karakterleri çok boyutlu olarak izliyoruz. “Neden kötü? Onu bu noktaya götüren sebepler neler?” gibi sorulara cevap veriyor karakterler ve bu da seyircinin empati duygusuna hitap ediyor. Sanırım bu konuda verilecek en eski ve güzel örneklerden biri Yaprak Dökümü dizisindeki Ferhunde karakteridir. Kötülükler kraliçesi Ferhunde’nin başına gelenleri izlediğimizde hepimiz onun acısına ortak olmuştuk.

Geçmiş olsun Dolunay!

Ancak şu sıralar bir dizi var ki; sanırım son yıllarda kötü, bu kadar kötü bir karakter izlemedik. TRT 1’e pazar akşamları ekrana gelen Elimi Bırakma dizisindeki Sumru karakterinden bahsediyorum. Dolunay Soysert’in hayat verdiği karakter beni her hafta yerimde hop oturup kaldırıyor. Bayağı sinirleniyorum Sumru’ya... İzleyicinin durumu da benden farklı değil. Hem sosyal medyada, hem de çevremde kimi görsem Sumru’ya beddua ediyor. “Yatacak yerin yok Sumru” cümlesiyle başlayıp uzun bir süre aralıksız beddua ediliyor. Geçtiğimiz günlerde Dolunay Soysert ayağını kırmış. Şimdi sosyal medyada “Beddualar yerini buldu” gibi yorumlar yazılıyor. Dolunay, Sumru karakterine öyle iyi hayat verdi ki, herkesi böyle biri olduğuna inandırdı. İyiler kazanır ama kötüler konuşulur. Çok geçmiş olsun Dolunay, umarım bir an önce sağlığına kavuşursun.

Faruk Teber imzası var

Atv’de bir tanıtıma denk geldim. Zaman nasıl geçti anlamadım, hemen başa sardım tekrar izledim. Yönetmen Faruk Teber imzası olduğuna yemin edebilirdim. Hemen açıp baktım. Dizinin adı Bir Zamanlar Çukurova’da... 1970’lerde geçiyor. Yapımcılığını TİMS&B Productions’ın üstlendiği dizide; Vahide Perçin, Murat Ünalmış, Uğur Güneş, Hilal Altınbilek, Bülent Polat, Sibel Taşçıoğlu, Turgay Aydın, Selin Yeninci, Selin Genç, Polen Emre, Mehmet Kara ve Serpil Tamur rol alıyor. Evet, yanılmamışım Faruk Teber yönetmen koltuğunda oturuyor. O kadar belli ki, sadece tanıtımından bile görüntüye olan saygısını anlıyorsunuz. Aşkı için öldürmeyi göze almış Yılmaz’la, sevgilisi yaşasın diye kendini bir evliliğe hapsetmiş Zülayha’nın hikayesini izleyeceğiz Bir Zamanlar Çukurova’da. Ama arka planda bize geçmişten bugüne uzanan hesaplaşmaları ve paylaşılamayan toprakları da anlatacaklar. Tanıtım etkileyici, umarım izlerken de aynı duyguda oluruz.

Çakır’ı Çukur’da izleyelim

Deniz Çakır’ın Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’dan ayrılmasının ardından hayranları onu Çukur’da görmek istediğini açıkladı. Nasıl olur? Bunu düşünmesi bile heyecan verici! Deniz Çakır kesinlikle Çukur’da olmalı, diziye bambaşka bir ruh katacağını tartışmaya bile gerek yok. Çukur’da çok şey değişiyor. Sezon finalindeki kıyımdan kimler sağ çıkar bilinmez ama Deniz Çakır’a güzel bir rol olabilme ihtimali bence yüksek. Umarım bu istek gerçek olur.

Yazının devamı...

Umut Işığım’ın rejisi merak uyandırdı

Umut Işığım; Kanal D’nin eylül ayında ekrana gelecek dizilerinden biri... Senaryosunda Melis Civelek imzası var. Haliyle merak uyandırıyor. Çünkü Adını Feriha Koydum, Güllerin Savaşı, Asla Vazgeçmem, Yasak Elma gibi çok ses getiren işlerde de onun adı var. Yönetmen koltuğunda Yusuf Pirhasan oturuyor. Bu merakımı beş kat daha artırıyor. Çünkü Pirhasan rejisini çok beğenirim. Ama bugüne kadar melodram türünde bir iş çekmedi. O nedenle ortaya ne çıkaracağını gerçekten çok merak ediyorum. MF Yapım dizisinin yapımcısı. Bu iyi bir prodüksiyon izleyeceğimizin güvencesi. Dizide; Tolgahan Sayışman, Esra Bilgiç Töre, Hazal Subaşı ve Serhat Tutumluer, Cem Uçan, Yağmur Özbasmacı Mermer, Feyza Civelek, Irman Örnek, Selahattin Paşalı, Serpil Gül, Yiğit Tuncay, Özlem Başkaya, Burak Çimen, Nihan Büyükağaç, Hamdi Alp ve konuk oyuncu Alper Saldıran rol alıyor. Kadro da sağlam! Özellikle Tolgahan Sayışman’ın çok ciddi bir kadın izleyici kitlesi var. Siyah İnci dışında başarısızlığı da yok. Herkesin hayatında bir nazar boncuğu vardır. İşlenişine bakmak lazım Gelelim dizinin konusuna... Askerlikten malulen emekli olan Yılmaz, Köyceğiz’in ıssız bir adasında bulunan deniz fenerine yerleşir. Onu Köyceğiz’e bağlayan ilk şey Elif’in hayat sevinci olur. Elif’e aşık olmadan evlenip hayata tutunma kararı aldığında ise yeni ailelerinin tek eksiğinin bir bebek olduğunu biliyordur. Ancak Elif’in peş peşe bebeklerini kaybetmesi, ikisini de perişan eder... Ta ki bir bebeklerinin öldüğü sabah, denizden canlı bir bebek gelene kadar... Elif, bebeği Allah tarafından gönderilen bir hediye olarak alır. Bu tesadüf; Yılmaz, Elif ve kaybolan çocuğunu arayan Derya arasında herkesin hayatını derinlemesine etkileyecek olaylara sebep olur. Konu bildik! Ama nasıl işleneceği önemli, o nedenle bu ekipten ne çıkacağına bakmak lazım. Benim beklentim yüksek! Özellikle Yusuf Pirhasan’ın diziye ne katacağını gerçekten merak ediyorum. Yani işin rejisi ben de acayip merak uyandırdı

CAN KIRIKLARI’NI ÇOK DUYDUM

Bu yaz bir dizinin adını çok duydum. Senaryosunu okumadım ama okuyanların hayran kaldığı, dizide yer alamayanların bir parçasının buruk kaldığını söylediği bir iş: Can Kırıkları. NTC Medya-Mehmet Yiğit Alp’in yapımcılığını üstlendiği, Serkan Birinci’nin yönetmen koltuğuna oturduğu, Sema Ali Erol ve Mahir Erol’un senaryosunu kaleme aldığı dizide; Hande Doğandemir, Seçkin Özdemir, Funda Eryiğit, Alican Yücesoy, Özgür Çevik, Ecem Özkaya, Hazar Motan, Kemal Uçar, Ali İpin ve Demir Karahan rol alıyor. Dizi; Leyla ve Zeynep adlı iki kadın polisin hikayesini ekrana taşıyor. Biri şen şakrak, diğeri ise asık surat olarak tanınan bu iki eski dostun hikayesi duygusallığı yoğun bir aksiyon dizisi olarak tanıtılıyor. Oyuncu kadrosu gayet başarılı. Az kaldı, son bir ay. Okulların açılmasıyla ekran karşısındaki yerimizi alacağız ve dizilere kavuşacağız.

Yazının devamı...

Erkenci Kuş UTC’yi yerinden eder

Erkenci Kuş, her hafta yükselen reytingiyle tartışmasız bu yaza damgasını vurdu. Kış ayında bile alınamayan reytinglere imza atan dizi belli ki sezonda da yerinde kalacak. Yani en azından eylül sezonu açıldığında salı akşamları ekranda Erkenci Kuş olacak. Bu durumda Kadın ve Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizileriyle yarışacaktır. Bir de yeni yarışa katılanlarla...

Peki, Star TV’de salı akşamları ekrana gelen Ufak Tefek Cinayetler’e ne olacak? Yaz ayında başlayan bir dizi eğer beklentinin üzerinde yüksek reytinge imza atarsa sezonda yerini garanti altına alır. Eğer yaz dizisinin reytingi sezonda yayınlanan diziden daha fazlaysa yaz dizisi sezonda o günde kalmaya devam eder. Erkenci Kuş bu reytinglerle devam ederse Ufak Tefek Cinayetler başka bir güne gitmeye mecbur kalacak. Gerçi sezon finali reytingine bakıldığında bile Ufak Tefek Cinayetler’in şu anda gün değiştirdiğini söyleyebiliriz. İşin ilginç tesadüfü ise Ufak Tefek Cinayetler’in senaristi Meriç Acemi’nin aynı zamanda Erkenci Kuş’un özgün hikayesinin sahibi olması. Yani salı akşamı hangi dizi gelirse gelsin hikayesinde Meriç Acemi imzasını taşıyacak.

• UTC: Ufak Tefek Cinayetler.

Müslüm’ü çok merak ediyorum

Müslüm Gürses’in hayatının anlatıldığı “Müslüm” filmi 26 Ekim’de vizyona giriyor. Timuçin Esen’in Gürses’e hayat verdiği filmin senaryosunda Hakan Günday ve Gürhan Özçiftçi imzası var. Ben senaryonun ilk versiyonunu okuma fırsatı bulmuştum. Hakan Günday Müslüm Gürses’in hayatını öyle bir kaleme almıştı ki, sanki bir senaryo okumuyordum, inanılmaz sürükleyici bir kitabın sayfalarını çeviriyordum. Bazı yerlerde durup hıçkırarak ağladım. Senaryoyu gözyaşları ve tebessümle bitirdim. Çok az işi okurken böyle içiniz yanar. Tam öyle bir iş okuduğuma emindim. Bir an önce beyazperdede izlemek için can atıyorum.

Oyunculuk şöleni izleyeceğiz

İstanbullu Gelin, malum hepimizin ailecek izlediği ve çok sevdiği bir dizi. Özellikle ikinci sezonu tek kelimeyle harikaydı. Merakla üçüncü sezonunu bekliyoruz. Sete çıkmaya hazırlanan ekipten de yeni haberler gelmeye başladı. Diziye yeni bir isim katıldı. Esma’nın görümcesi olarak diziye dahil olan isim Meral Çetinkaya... Bu habere ne kadar sevindiğimi anlatamam. Çünkü Çetinkaya yüzünü nereye dönerse ben onu izlemeye asla itiraz etmem. Bizimkiler, Binbir Gece, Öyle Bir Geçer Zaman ki, Urfalıyam Ezelden ve onlarca dizisini severek izledim. Şimdi İstanbullu Gelin’de olmasına çok mutluyum. Çetinkaya dizide; Esma’nın da çocukluk arkadaşı olan Ülfet Kavaklı karakterine hayat verecek. Ülfet; Nişantaşı’nda yaşayan, Pera Mağazaları’nın sahibi, varlıklı ve güçlü bir kadın. Düşünsenize İpek Bilgin ve Meral Çetinkaya’nın sahnelerini... Ortaya oyunculuk şöleni çıkacak. Bize keyifle izlemek kalacak.

Yazının devamı...

Koca Koca Yalanlar’ın konusu hep güncel

Limon Film-Hayri Aslan’ın yapımcılığını, Osman Taşçı-Burcu Alptekin’in yönetmenliğini, Gül Abus Semerci’nin senaristliğini, Jingle TV’nin müziklerini üstlendiği Koca Koca Yalanlar, pazartesi akşamı Kanal D’de başladı. Hakan Yılmaz, Evrim Alasya, Selen Uçer, Pelin Öztekin, Ferdi Sancar, Rüzgar Aksoy, Tuğçe Karabacak, Sertan Erkaçan, Selen Domaç, Doğa Zeynep Doğuşlu, Bartu Mutlu, Berke Mutlu, Elif Dilara Güneş, Müge Bayramoğlu, Tolga Ortancıl, Deniz Kılıç, Furkan Bay, Beril Özcan ve Sacide Taşaner’in rol aldığı dizi; tüm kategorilerde 3’üncü oldu. Gelelim dizinin konusuna; üç çocuk annesi olan Müjgan kocası Ahmet ile birlikte sakin ve düzenli bir hayat yaşamaktadır. Mali müşavir olan Ahmet sabah sekiz, akşam beş çalışan iyi bir aile babasıdır. 17 yıl aynı yastığa baş koyan Müjgan ile Ahmet’in evliliği, Ahmet’in genç ve güzel bir kız olan Sude ile karşılaşmasıyla çatırdamaya başlar. Müjgan başlangıçta kocasının kendisini aldattığına ihtimal vermez. Ancak kocasının da her geçen gün değiştiği gözünden kaçmamaktadır. Sude genç, güzel, hırslı ve zengin bir koca üzerinden istediği yaşama kavuşmak isteyen bir kadındır. Müjgan, yakın arkadaşları Nilgün ve Canan’ın desteğini alarak çetin bir mücadeleye girer. Üç kadın aşk, sadakat ve evlilikleri üzerinden hayatlarını sorgularken, o güne kadar farkına varmadıkları bütün gerçeklerle yüzleşirler.

Konu klişe ama hala popüler

Konu size de çok tanıdık gelmiyor mu? Bence bu ülkede pek çok kadının yaşadığı bir durum ama Koca Koca Yalanlar Amerika’yı yeniden keşfetmiyor. Hatta 1984 yapımı Amerikan filmi Kırmızı Kadın’dan esinlenildiğini söyleyebiliriz. Üstelik o filmin 1985 yılında Aşık Oldum adıyla uyarlaması da yapılmıştı. Şener Şen ve Nevra Serezli başrollerinde oynamıştı. Her zaman ilgi çeken ve çekecek olan bir formattır. Aldatan erkekler ve aldatılan kadınlar. Bu formatta yüzlerce dizi ve film izledik. Konu ne kadar klişe olursa olsun, kaç yıl geçerse geçsin popülaritesini koruyor. Çünkü hala aynı taktikler işliyor. Anlayacağınız; Koca Koca Yalanlar’ın konusu hep güncel!

Ferdi Sancar’ı her zaman izlerim

Koca Koca Yalanlar oyuncu kadrosunu komedi yeteneğiyle adından söz ettiren isimlerden oluşturmuş. Evrim Alasya ve Hakan Yılmaz çok iyi ikili olmuşlar. Ferdi Sancar hangi işte olsa bakarım, yeteneğiyle zaten sizi kendisine bakmaya zorluyor. Selen Uçer’le de olmuşlar. Pelin Öztekin her yıl başka birine dönüşüyor. Zayıfladıkça bambaşka bir kadın oluyor. Onu komediyle tanıdık, sonra dram projelerine yöneldi. Şimdi yeniden komedi demiş. İyi ki demiş. Rüzgar Aksoy’la güzel parter olacaklar. Rejiyi de beğendim. Ancak dizi ilk 40 dakika biraz yerinde saydı. Daha sonra finale kadar ritmi gayet iyiydi. Gelecek hafta bayram tatili başladığı için izlenme oranı nasıl olur bilemem ama bayramda yapılacak bol tekrarla dizi daha fazla dikkat çekecektir. Herkesin emeğine sağlık!

Yazının devamı...

4 Kadın’ın ortak özelliği dobra olmaları

Eğer iyi bir kadro kurulursa kalabalık masa sohbetlerinin olduğu programlara her zaman yoğun ilgi olur. Çünkü herkes birbirine muhalefet eder, ortaya da çok sesli bir masa çıkar. “Çok seslilik” her zaman iyidir. Herkesin bir temsilcisi olur o masada. İzleyici takım tutar gibi masadaki temsilcisini savunur.

Bu uzun girişin sebebi; pazartesi sabahı Kanal D’de başlayacak olan 4 Kadın Zamanı programı. Sadece adı bile merak uyandırıyor. 4 kadın bir masada... Peki onlar kim? Derya Tuna, Hande Ataizi, Seda Akgül ve Eylül Öztürk. Masa daha da merak uyandırmaya başladı bile. Hepsi birbirinden farklı, hepsi bir özelliğiyle aynı. Hepsi dobra olmalarıyla tanınıyor. Yani hazır olalım, bu programda kimse lafını eğip bükmez. Herkes düşündüğünü masaya söyler, ondan sonra başlar tartışma. Sabahlarımız bu atışmaları bekleyerek geçer. Demedi demeyin! 4 Kadın Zamanı, pazartesi sabahı 9.30’dan itibaren hafta içi her sabah ekranda olacak.

Tilbe’nin yerine önerim Candan Erçetin

Gökhan Özoğuz O Ses Türkiye’den ayrıldığını, Acun Ilıcalı Beyazıt Öztürk’le O Ses Türkiye için anlaştıklarını açıkladı. Ardından Yıldız Tilbe cephesinden de ayrılık haberi duyuldu. O Ses Türkiye karışıyor mu? Ortada bu kadar iyi bir program varken ne oldu da yaprak dökümü yaşanıyor? Uzun soluklu programlarda yeniliklere gitmezseniz kendinizi tekrar edersiniz. O nedenle son zamanlarda yaşanan ayrılıkları bir tazelenme olarak yorumlamak lazım! Bu programdan herkes gider, hatta Acun Ilıcalı bile gider. Ancak bu programın değişmeyen iki ismi olur: Murat Boz ve Hadise. Aslında bu yarışmanın fark edilmesi de onların atışmasından sonra başlamadı mı? O nedenle bu sezon Beyazıt Öztürk Acun Ilıcalı’nın yerine moderatör olur. Hadise ve Murat Boz jüri üyeliğine devam eder. Eminim Yıldız Tilbe’nin yerine isim düşünülmüştür ama benden de bir öneri var: Candan Erçetin. Onların Beyaz’la atışmaları bile programa çok şey katar. Umarım keyifli bir sezon olur.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.