Şampiy10
Magazin
Gündem

Kızım’ın tanıtımı vurdu

TV8’de format izlemeye alışık olan bir kitleyiz. Birkaç defa dizi denemeleri oldu ama başarılı bir sonuç elde edilemedi. Bu sezon herkes format arayışına girmişken TV8 dizilere göz kırptı. Jet Sosyete’yi Star TV’den transfer etti. MedYapım’dan da bence sezonun en iddialı işlerinden birini aldı. My Fair Lady isimli Kore dizisinden uyarlanan dizinin adı Bir Küçük Öykü olarak duyurulmuştu. Ancak son anda Kızım olarak değiştirildi. 10-15 gün içinde yayın hayatına başlayacak dizi TV8’de eğlenceli işler izlemeye alışık olanları bir hayli şaşırtacak. Çünkü bu dizide hepimiz bol bol gözyaşı dökeceğiz. Buğra Gülsoy, Beren Gökyıldız, Leyla Lydia Tuğutlu, Serhat Teoman, Tugay Mercan, Sinem Ünsal ve Suna Selen’in rol aldığı; Banu Bozkurt Kiremitçi ve Irmak Bahçeci’nin uyarladığı, Gökçen Usta’nın yönetmenliğini üstlendiği dizinin ilk tanıtımı cumartesi akşamı yayınlandı.

İzleyicinin güven duyması lazım

Buğra Gülsoy, Beren Gökyıldız ve Leyla Lydia Tuğutlu’yu gördüğümüz tanıtım yaklaşık 2.5 dakika sürüyor. Ama en vurucu kısmını Buğra Gülsoy’un Beren Gökyıldız’ın yanına gittiğinde aldığı cevapla yaşıyoruz. Babası kızının yanına gidiyor, konuşuyor ama kız “Siz kimsiniz?” diye soruyor. İşte o an gözümüz dolmaya başlıyor. Kız kısa bir süre sonra babasını hatırlıyor ve gözyaşınız akmaya başlıyor. Belli ki sık sık hafıza kaybı yaşayan küçük bir kızı ve babasını izleyeceğiz. Tanıtım vurucu, oyuncu kadrosu iyi. Geriye tek kalan şey; kanalın sabrı olacak. Daha önce de yazmıştım. İzleyicinin TV8’de dizi yayınlandığını kabullenmesi için kısa bir süre yeter ama kısa sürede bitirmeyeceğine inanması için güven duyması lazım! Eğer iyi tanıtım ve güven verilirse bu dizi yeni sezonun Kadın’ı olur!

Ushan Çakır katıldı

Yazının devamı...

İstanbullu Gelin merak uyandırdı

İstanbullu Gelin’in üçüncü sezon tanıtım filmi sonunda yayınlandı. Bunu heyecanla beklediğimi itiraf ediyorum. İkinci sezonun son bölümünde yaşanan onca acıya rağmen bize aile olmanın önemini anlatmış, adeta terapi yaparak veda etmişti dizi. Üçüncü sezonda da yüzümüzü gülümseten karelerle açtı. Süreyya ve Faruk’un kızları Yaz’ın nasıl mutlu büyüdüğüne şahit olduk kısacık tanıtımda... Ama son karede öyle bir cümle kurdu ki Yaz, donup kaldık. Kahkaha atan bir çocuk sesinin üstüne “Annemden, babaannemi kendi elleriyle öldüren Süreyya’dan” cümlesi geldi. Bu sezon bizi oldukça hareketli bir İstanbullu Gelin bekliyor. O mutluluğun altından öyle acılar çıkacak ki, gülümsememizin ardından hep gözyaşı akacak gibi görünüyor. İstanbullu Gelin 14 Eylül ya da 21 Eylül Cuma yeni sezonunu açacak. Biz de o vakte kadar merakla bekleyeceğiz.

Demek ki çok fazla ölü var

Çukur dizisinin de ikinci sezon tanıtımı geldi. Karakuzular’ın kim olduğunu gördüğümüz Çukur’un yıkılıp Karakuzular’a dönüştüğünü izlediğimiz vurucu bir tanıtımdı. Berkay Ateş ve Erkan Avcı’nın farklı imajlarıyla katıldığı Çukur’da bu sene çok fazla kan dökülecek. Tanıtımın son karesinde Yamaç’ı perişan halde gördük. Demek ki Çukur’da çok kayıp var. Çukur büyük ihtimalle 17 Eylül Pazartesi akşamı başlayacak. Bize de kalan 15 günde kimler öldü diye tahminde bulunmak kaldı.

2 bölüm gelip devamlı rolü almış

Kalk Gidelim dizisinde Cennet karakterine hayat veren Bengi Ceren Uluğ’la set arasında oturup sohbet ettik. Henüz 19 yaşında Bengi ve İzmir’de yaşıyor. Çocukluk hayali oyuncu olmakmış. İzmir’de bir cast ajansına kayıt yaptırmış. Kalk Gidelim dizisine bölüm oyunculuğu için deneme çekimi göndermiş. Senaryoda 2 bölüm diziye dahil olacak Cennet karakteri için çekimlerin yapıldığı Muğla’ya gelmiş. İlk sahnesi çekilirken çok heyecanlanmış ama sahneleri bittikten sonra haber gelmiş. Senarist Baykut Badem Bengi Ceren Uluğ’un sahnelerini izledikten sonra rolünü artırmış ve Bengi eşyalarını toplayıp devamlı rolü için Muğla’ya gelmiş. Sette herkes acayip bir yetenek diye bahsediyor. Onun da yanakları kızarıyor. Umarım bu saflığını hiç kaybetmez.

Yazının devamı...

Kalk Gidelim’de ‘Kiki challenge’

Hareket halindeki arabadan inip dans ederken çekilen videolarını paylaşan insanların sayısı her geçen gün artıyor. Sosyal medya fenomeni Shiggy’nin başlattığı, şarkının içinde geçen ‘kiki’ sözcüğünden yola çıkılarak adına ‘Kiki challenge’ denilen bu eylemi Türkiye’de ilk kez Hülya Avşar gerçekleştirmişti. Bu modaya şimdi bir dizide eklendi. Staff Film-Eyüp Üstün’ün yapımcılığını, Erkan Nurhan ve Özgür Pak’ın yönetmenliğini, Baykut Badem, Hazan Toma, Oktay Berber’in senaryosunu üstlendiği Kalk Gidelim dizisinden bahsediyorum. TRT 1’de ekrana gelen, Ufuk Özkan, Ayça Varlıer, Erkan Sever, Mehtap Bayrı’nın başrollerini paylaştığı dizide “Kiki challenge” akımına uydu. Ben de buna şans eseri şahit olduğum için biliyorum. Dün çekimleri Muğla’da gerçekleşen Kalk Gidelim setine geldim. Yapım ekibinden Özlem Demirbilek karşıladı beni ve birlikte eski adıyla Pisi şimdiki adıyla Yeşilyurt köyüne gittik. Güzel bir yemek yedikten sonra futbol sahasına doğru yola çıktık.

İki hafta sonra izleyeceksiniz

Sahada iki araba vardı. Biri yeni model, diğeriyse oldukça eski bir arabaydı. Arabaları ise Badegül karakterine hayat veren İlayda Aydın ve Dudu’yu canlandıran Sena Çakır kullanıyordu. Gözlerinde yaramazlık çocukların ifadesi vardı. Yönetmen Özgür Pak’ın “Kayıt” talimatıyla müzik geldi. Köy dizisi son modaya uydu uymasına ama kendisine uyarlayarak... Oyun havası çalmaya başlayınca İlayda ve Sena hareket halindeki arabalardan inip oynamaya başladı. Ben “Kiki challenge”ı çekim bile olsa yüreğim ağzımda izledim. Her an araba çarpacak diye korktum. Ama ortaya çok keyifli görüntüler çıktı, siz bunu iki hafta sonra izleyeceksiniz.

Merve’ye etçi rakip

Yazının devamı...

“Sen kimsin?” tanıtımı dikkat çekti

Tüylerim diken diken olmuş bir halde yazıyorum bu yazıyı... Hala kulağımda o kısık ses konuşuyor ve bana sürekli “Kimsin sen?” diye soruyor. Bir dakikada anlattıklarıyla da beni insanoğlunun karmaşasına sürüklüyor. Son yıllarda izlediğim en etkileyici tanıtım olduğunu söyleyebilirim. Belki de bir yabancı diziden esinlenilmiştir, açıkçası bilmiyorum. Ama bana sadece 58 saniyede inanılmaz yoğun duygular hissettirdiğini ve sorguya ittiğini itiraf edebilirim. Avlu dizisinin yeni sezon tanıtımından bahsediyorum. Bir adet yeşil göze zoomlanmış kamera ve kısık bir ses konuşuyor, adeta iç sesiniz gibi... “Mutlu aileler birbirine benzer. Her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır. Acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir. Vahşi doğa, vahşi doğadır. Annelikse anneliktir. Bıçak saplayıp gönlüne kurtulmak varken kim ister buna katlanmak... Bir an bir ömrü nasıl değiştirir? Bir kayıp; bir ömrü nasıl değiştirir? Sıcak huzurlu yatağında uyurken sen kimsin? Şiddetin ve kaosun ortasında sen kimsin? Kimsin sen? Sevdiğini korumaya çalışırken sen kimsin? Sevdiğini kaybettiğinde sen kimsin? Kimsin sen?” İşte bu son cümleyle kamera açılıyor ve Deniz’in yüzünü görüyoruz. Avlu’da hiçbir şey eskisi gibi olmayacak cümlesiyle bitiyor.

Eline bir kere kan bulaştı

Sorular öyle gerçek bir sorguya itiyor ki seni... Sen kimsin? Mazlum ne zaman zalime dönüşüyor? O sınırda seni suça iten etken şiddetin ve kaosun ortasında kalmak mı? Çocuğun yanındayken kimsin? Peki, o öldürülse ne yaparsın? Katil olmak bu kadar kolay mı? Deniz’in kızı Avlu’da öldürüldü ve o da bu acı karşısında suç işledi. Artık o masum kadından eser kalmadı. Eline bir kere kan bulaştı. Peki, kızının öldürülmesi onu suç işlemek için haklı kılıyor mu? Tabii ki hayır. Ama işte mazlumdan zalime dönüşmek için bir an yetiyor. İçinde bulunduğun koşullar karşısında kim olduğun belirleniyor. Avlu bu sezon bu sorgunun peşinden koşarken bize de bir sürü soru sordurtacak gibi görünüyor?

Çukurova Kara Sevda’ya benziyor

Bir Zamanlar Çukurova’nın rejisine duyduğum hayranlığı daha önce yazmıştım. Yeni gelen tanıtımı izlediğimde gördüm ki, biz yeni bir Kara Sevda dizisiyle karşı karşıyayız. İşin farkı; dönemde ve Adana’da geçmesi. Onun dışında tüm çatışması Kara Sevda’yla aynı... Kara Sevda benim için Kaan Urgancıoğlu’nun Emir Kozcuoğlu performasıyla unutulmazdır. Bu dizide o rolü Mural Ünalmış üstleniyor. Bakalım, o da sıra dışı bir kötü adam ama çılgın aşık olacak mı?

Yazının devamı...

Onur Zuhal’i yendi

Onur Büyüktopçu’nun sunumuyla ekrana gelen Yemekteyiz geçen sezonun en çok konuşulan gündüz kuşağı programları arasına adını yazdırmış ve TV8’i prime-time dışında izlenen bir kanal haline getirmişti. Pazartesi günü program yeni sezonunu açtı. Üstelik karşısında Zuhal Topal vardı. Gündüz kuşağının tecrübeli ismi Zuhal Topal format değişikliğiyle bu kez sofraya oturmuştu. Fox TV’de yeni sezonunu açtı. Onur Yemekteyiz’de, Zuhal ise Sofrada’ydı... Birbirlerinden farklı gibi görünse de birbirine benzeyen çok fazla ortak noktası vardı iki programın... Reytingler gösteriyor ki; izleyici seçimini Onur Büyüktopçu sunduğu Yemekteyiz’den yana kullanmış. Yani Onur Zuhal’i reytingde yenmiş. Aralarında çok ciddi bir fark var. İzleyici; zaten izlediği ve başarılı bulduğu bir programın benzerini mi izlemek istemedi, Zuhal Topal’ı bu formatta mı sevmedi, yoksa programın başladığı duyurulamadı mı onu cuma günü programın bir haftalık performansına baktığımızda göreceğiz. Ama görünen o ki, Yemekteyiz bu sezonda çok konuşulanlar arasına adını yazdıracak.

Söz’ün tanıtımı çıktı

Haziran ayında oldukça vurucu bir sezon finali yapan Söz’ün yeni sezon tanıtımı pazartesi akşamı ekrana geldi. Yavuz’a yeni görevi açıklanmadan önceki halini izlediğimiz tanıtımda Deniz Baysal’ı da ilk kez gördük. Sadece bir bakışını izlememize rağmen Baysal’ın diziye yakıştığını düşünüyorum. Bu sezon bolca onu konuşacağımıza da eminim. Tanıtıma gelince; derdini anlatan ve yeni sezonun yol haritasında neler olacağını birkaç saniyede söyleyen bir tanıtım olmuş. Üçüncü sezonunu açmasına rağmen yorgun bir tavrı da yok Söz’ün. 17 Eylül Pazartesi akşamı yeni sezonuna başlıyor.

Koyun Adaları Savaşı yarın ekranda

Siz de benim gibi belgesel izlemeyi seven biriyseniz yarın akşamı not edin. Savaş Karakaş ve ekibinin sualtı belgeselini yaptığı müthiş bir çalışma var. Osmanlı İmparatorluğu’nun denizlerdeki parlak zaferlerinden biri olan Koyun Adaları Savaşı’na ait kalıntılar tespit edilerek bilimsel incelemeleri yapılmış ve bu anları Karakaş kayıt altına almış. Türkiye karasularında ilk defa bu derinlikte bir arkeolojik çalışmaya imza atılmış. İşte bu büyük zaferin belgeseli 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda yani yarın 23.00’te beIN İZ HD’de “Sudaki İzler” kuşağında yayınlanacak. Benim gibi meraklıları kaçırmasın derim.

Yazının devamı...

Çocuklar Duymasın’a Laz kızı Simay

16 sene, 7 ay, 11 gün önce hayatımıza girdi Çocuklar Duymasın ve bir daha da hiç çıkmadı. Ekrana ara verse bile tekrarlarıyla hayatımızda olmaya devam etti. Neredeyse yayınlanmadığı kanal kalmadı. Her ara verdiğinde bir daha başlamaz dendi ama dönüşü hep muhteşem oldu. Bu sezon tatilden erken döndü. Bayramdan önce yeni sezonun ilk bölümü Kanal D’de başladı. Bu sezonun ana konusu Havuç olacak gibi görünüyor. Çünkü Emre evlenmeye karar verdi. Yani önümüzdeki birkaç bölüm kayınvalide olmayı kabullenemeyen Meltem’i ve onunla uğraşan kayınpeder Haluk’u izleyeceğiz. Emre’nin evlenmek istediği Simay çok renkli karakter. Normal sohbet ederken bir anda Karadeniz şivesiyle konuşmaya başlayıp Laz kızına dönüşüyor. Her an ne yapacağı belli değil. Ekranda böyle karakterler izlemeyi seviyorum. Simay’ın ailesi de bu diziye çok renk katacak, çatışmayı artıracaktır. Gelelim bu sezon Çocuklar Duymasın’dan beklentime... Türk televizyonlarında aile temasına ilgi yüksek bu sezon. Çocuklar Duymasın bu konuda çok büyük bir marka, yukarıda da belirttiğim gibi 16 yıldır hayatımızda... Bence kadroyu biraz genişletip, aile olma hikayelerini artırırlarsa daha uzun süre konuşulmaya devam ederler. Karadenizli dünür ve Laz kızını gelin alma hamlesi farklılıklara rağmen “bir” olduğumuzun iyi bir örneği olacaktır.

Heyecan dorukta

Meral Çetinkaya’nın İstanbullu Gelin dizisine katıldığını ve bizi bu sezon inanılmaz bir oyunculuk düellosunun beklediğini yazmıştım. Ama bu kadarını ben de beklemiyordum. Meral Çetinkaya’nın canlandırdığı Ülfet karakterinin fotoğrafları geldi. Baksanıza siz bu kadına baktığınızda aklınıza Öyle Bir Geçer Zaman ki’deki Hasefe babaanne geliyor mu? Bizimkiler’deki Ayla Hanım desem, ya da Binbir Gece’deki Peride, Muhteşem Yüzyıl: Kösem’deki büyücü İfrit’i hatırlattı mı? Hayır, işte hiçbirini hatırlatmıyor. Styling muhteşem olmuş. Bu farklılık, kendini tekrar etmeyen tavır İstanbullu Gelin’in yeni sezonuna dair heyecanımı artıyor. Esma Sultan ve Ülfet’in arasındaki savaşın kıyasıya geçeceği belli... Bakalım bu savaştan en çok zararı kim alacak?

Necip Memili Çukur’a çok şey katar

Ben de bir başka heyecan yaratan dizi Çukur. Malum sezon finaliyle sanırım bir tek beni vurmadılar. Diziden kimler gitti, kimler kaldı, hikaye nereye evrilecek çok merak ediyorum. Erkan Avcı ve Berkay Ateş’in diziye katıldığı haberi yine iyi bir sezon izleyeceğimizi gösteriyor. Cumali karakteri için ise Necip Memili’nin adı geçiyor. Bence harika olur, çünkü Necip Memili bu ülkenin en iyi oyuncularından biri ve Çukur’a çok şey katar. Bu sezon Çukur’da Karakuzular’ı izleyeceğiz. Onca cenazenin ardından Çukur nasıl ayakta kalacak, hep birlikte göreceğiz.

Yazının devamı...

Tanıtım “Niye gidip Amerikan dizilerini alıyorsunuz? dedirtti

Dünya dizi konusunda öyle bir noktaya geldi ki, izleyiciyi bir şeye inandırmak çok zor. Devamlılıktan senaryoya, görsel efektlerden rejiye herkes dizi uzmanı olmuş durumda... Üstelik teknoloji sayesinde bugün istediğimiz her şeyi yapabilme, istediğimiz diziye istediğimiz zamanda ulaşma imkanına sahibiz. Aksiyondan bilim-kurguya, distopyadan animasyona her türde milyonlarca seçenek varken bana “En sevdiğin dizi hangisi?” diye sorsanız bir saniye bile düşünmeden “This is Us” cevabını veriyorum. Arkadaşlarım Game of Thrones dururken bu cevabı verdiğim için beni fazla romantik buluyor. Çünkü “This is Us” çok basit, çok az oyuncuyla, çok az mekanda geçen ve bir ailenin anlatıldığı bir dizi. Küçücük ama kocaman bir derdi var; aile olmak. Aslında bizim çok yabancısı olduğumuz bir iş değil! Malum biz Süper Baba’yla büyümüş bir kuşağız. Hepimiz Fiko’yu kahramanımız gibi izlemedik mi? İşte ne olduysa Fiko gittikten sonra oldu. Biz Fiko’yu kahramanımız zannederken Firdevs Yöreoğlu gelip hepimizi peşine takıp götürdü. Maceradan maceraya, ihanetten saldırıya yaşamadığımız şey kalmadı. Sonunda ben pes ettim. “Fiko neredesin?” diye söylenirken karşıma “This is Us” çıktı.

Hepimizin ihtiyacı olan şey ailesiyle yüzleşmek

“This is Us”ı ilk izlediğimde bir duygu çok tanıdık gelmişti. Sonra Amerika’da izlenme oranlarına baktığımda gördüm ki yalnız değilim. Bu küçücük diziyi herkes izliyor. Çünkü aslında hepimizin ihtiyacı olan şey ailesiyle yüzleşmek. Hepimizin çocukluktan kalan yaraları var. Üstelik bu yaraların öyle büyük olması da gerekmiyor. Eve şahane bir karne getirdiğin gün kardeşin düştüğü için annen ve babanın seni yeteri kadar tebrik etmemesi bile bir çocuğun gelecekteki hayatında büyük bir yaraya sebep oluyor. İşte bu küçük ama yarası büyük şeylerle örülü hepimizin hayatı... Samimi bir iş gördüğümüzde de bizi oraya götürüyor. Bu uzun uzadıya girizgahı yapma sebebim Fox TV’de başlayacak olan “This is Us” uyarlaması değil. Kanalları geçerken tanıtımını izlediğim ve adeta “Bizim kendi hikayemiz dururken, siz niye gidip Amerikan dizilerini alıyorsunuz ki?” dercesine bir tavrı olan Keşke Hiç Büyümeseydik dizisi... Özellikle ikinci tanıtımını izlerken gözyaşlarımı tutamadım. “Çocuklar babalarını hayatında bir kez sırtında taşır” cümlesini duyup, tabutunu gördükten sonra zaten gözünüz dolmuyorsa orada sorun vardır. Umarım bu dizi o özlediğimiz, pişmanlığını çektiğimiz günlere bizi götürür. Hepimize “Ben nerede yanlış yaptım” dedirtecek, belki de düzeltecek ilhamı verir. En başa dönersek; teknoloji çok ilerledi, kötülük aldı başını gitti, silahlar bir an durmuyor, ekonomi karıştı. Ama hepimizin ihtiyacı ne biliyor musunuz? Hatalar olsa bile bir gün her şeyin düzeleceğine dair bir umut ve güven!

Yazının devamı...

İki kanalın dizi hamlesi

Ekonomi bir yerde hasar almaya başladıysa televizyon sektörünün bundan kaçışı yoktur. Zaten televizyon sektörü uzun süredir bir kriz içindeydi. Bu son krizin ekranı nasıl etkileyeceğini de hep birlikte göreceğiz. Ancak görünen o ki, her kanal artık daha tedbirli ve adımlarını daha sağlam atarak gidecek. Son zamanlarda iki kanal hamleleriyle beni şaşırtıyor. Biri zaten kurulduğundan beri formatlarıyla konuşulan TV8. Herkesin format aradığı bir dönemde dizi yayınlamaya karar verdi. Bunun çok doğru bir hamle olduğunu düşünüyorum. Hatta bir televizyon kanalında drama da olması gerektiğini savunduğum için geç bile kalındı. MF Yapım-Fatih Aksoy-Faruk Bayhan’ın yapımcılığını üstlendiği, My Fair Lady isimli Kore dizisinden uyarlanan Küçük Bir Hikaye’nin başrolünde; Buğra Gülsoy, Leyla Lydia Tuğutlu, Beren Gökyıldız ve Tugay Mercan rol alıyor. TV8’de dizi izleme alışkanlığı olmayan izleyici için bu işin en çok ihtiyacı olan kelime “sabır” olacak. Çünkü diğer kanallar kadar yüksek bir başlangıç yapmayabilir. Kanalın bu dizinin arkasında durup seyirciye dizi konusunda güven vermesi gerektiğini düşünüyorum. Tabii ki kanalın başka dizilerle de çeşitlenmesi gerekiyor.

Her güne dizi var

Beni şaşırtan diğer kanal Show TV. Her zaman konsept bir iş ve bolca format yaptı kanal. Hatta son dönemde en çok format deneyen kanal olduğunu söylersek hata etmiş olmayız. İyi ki de denediler. Ekranda farklı şeyler izlememizi sağladılar. Fakat gelen haberler Show TV’nin bu sezon prototipini dizilerle dolduracağı yönünde... Yani her güne bir dizisi var. Herkesin format yayınlayacağını açıkladığı bir dönemde Show TV’nin bu hamlesi şaşırtıcı. Şu anda zaten Ay Yapım’la Çukur, Süreç Film’le Meleklerin Aşkı ve Yeni Gelin dizileri var ekranda. Mint’in hazırladığı Keşke Hiç Büyümeseydik yakında başlıyor. Fakat yeni sezonda Tims&B Gülperi, Pastel Film Geride Kalan dizilerini hazırlıyor Show TV için... Hatta Ay Yapım’ın bir dizi hazırlığı içinde daha olduğu biliniyor. Büyük ihtimalle Kıvanç Tatlıtuğ’un yeni dizisi de Show TV’de olacak. Görünen o ki; bu zorlu süreç için her kanal bir çıkış yolu hazırladı. Bakalım, Show TV krizi fırsata çevirecek mi? Hep birlikte göreceğiz.

“Yeni Bir Ben” Kanal D’de

Malum en büyük şikayetimiz kendimiziz. Hepimiz fiziğimize o kadar takmış durumdayız ki, düşünün sadece sosyal medyaya fotoğraf yüklemek saatlerimizi alıyor. Bir fotoğrafa bir sürü filtre uygulayıp hayal ettiğimiz yeni bir kendimiz yaratıyoruz. Ancak bu şimdinin değil, her dönemin sorunuydu. O nedenle değişim formatları her zaman, her ülkede izlendi. Hepimizin de ilgisini çekti. Şimdi bu programlara bir yenisi ekleniyor. Kanal D, ‘Yeni Bir Ben’ isimli bir yarışma programına başlıyor. Program, beş farklı kadının hikâyesini baştan yazma iddiası taşıyor. Fiziken ve ruhen yeni biri olmaya ihtiyaç duyan beş kadının psikolojik destek alarak hayatlarındaki eksik duygunun tamamlanmasını hedefleyen programda; modacılar da yarışmacıların fiziksel görünümü için çaba harcayacak. Raşit Bağzıbağlı, Tuvana Büyükçınar ve Şebnem Dönmez’in jüri olduğu program hafta içi her gün ekrana gelecek.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.