Şampiy10
Magazin
Gündem

Köy evinde hissettiren yer: Uçurtma

Hafta sonunu Gökova’da geçirdim. Benim için huzurun adresidir Gökova. Akyaka’ya olan sevgimi daha önce de yazmıştım. Ama bu kez rotamı Akçapınar’a çevirdim. Biraz ekran detoksu yapmak, biraz doğayla iç içe olmak ama en çok Zeytin’in heyecanına ortak olmak için gittim Akçapınar’a. Cumartesi akşamı Gökova Akçapınar Köyü’nde Uçurtma Otel açıldı.

Sahipleri Murat Kallem ve Gökhan Özgüroğlu. Otelin işletmeciliğini ise Emre Koca ve Zeytin Hanım yapıyor. Emre ve Zeytin’i üç yıldır tanıyorum. Her Gökova’ya gittiğimde birlikte vakit geçirmekten keyif aldığım, her şeyi konuşabileceğim, misafirperverlikleriyle mutlu olduğum kişilerdir. O nedenle onları yalnız bırakmak olmazdı.

Denize botla gidiş

Akçapınar’ın ağaçlı yolunun insana verdiği sonsuz huzurla Uçurtma Otel’e ulaştım. Köyün içinde muhteşem bir otel yapmışlar. Otel demek sanırım fazla resmi yapıyor durumu. Zeytin ve Emre öyle bir ortam yaratmış ki, oraya gittiğinizde köy eviniz olduğunu hissediyorsunuz. 19 odalı butik evinizde sizi önce güler yüz karşılıyor. Sonra yemyeşil bir ortam. Domatesi, salatalığı tarladan kendiniz toplayıp kahvaltınızı hazırlayabilirsiniz. Otelin önünde Azmak var. Botla sizi sahile götürüyor. Kitesurf yani uçurtma sörfü yapanlar kısa sürede sahile ulaşabiliyor.

Traktör DJ kabini

Cumartesi akşamı otelin açılış partisi vardı. Yemek menüsünde köyden Ayşen Teyze’nin yaptığı kapama, sarma ve yoğurtlama... Köy yemeğinin ardından, Emre Koca traktör şeklindeki DJ kabinine geçti ve eğlencenin startını verdi. İşin en güzel yanı da, parti sonunda herkesin etrafı toplamaya yardım etmesiydi. O nedenle Uçurtma’ya otel demek olmaz. Emre ve Zeytin, misafirlerine kendilerini evlerinde hissedeceği bir ortam yaratmış. Uçurtma Otel sizi huzura uçurmaya aday bir yer. Listenize alın, yolunuz Gökova’ya düşerse de tanışmadan ayrılmayın! Dizi ya da filmler için de çok iyi resim veren bir mekan!

Yazının devamı...

İzmir’de setler kuruluyor

Bu sene İzmir dizi seti olacak! Şimdiden dört dizinin seti kuruldu, kuruluyor. Hayat Sevince Güzel, Ildır’da çekiliyor. Aşkın Ege halini anlatıyor. Rengarenk dizisi de İzmir’de çekiliyor. Ünlü bir oyuncunun her şeyden kaçıp, tanınmadığı bir yere sığınmasını ve aşkı bulmasını konu ediniyor. Uğur Yücel ekrana dönüyor. TMC’yle Familya isimli bir dizi hazırlığında olan Yücel’in dizisi de İzmir’de çekilecek. Son olarak Halit Ergenç’in başrolünü oynayacağı ve neredeyse herkesin deneme çekimine girdiği Vatan Haini var. Vatan Haini dizisinin bir bölümü de İzmir’de çekilecek. Artık İstanbul’da dizi çekmek çok zor. İnsanlar ya evlerini vermiyor, ya da hep aynı mahallelerde çekim yapılıyor. Bütün dizilerin resimleri neredeyse aynı. O nedenle İzmir dizilerin yeni adresi oluyor. Umarım yakında İzmir’de de aynı sorun yaşanmaz.

Duyguna sağlık Tolga Güleç!

Bir Tolga Güleç yazısı yazmak şart oldu! Zira Poyraz Karayel dizisinde tabiri caizse döktürüyor. Her ne kadar son derece kötü bir adamı canlandırsa da, ne yapıyor ediyor ve kendisini anlamamızı sağlıyor. Neşet, akıl hastası bir babanın yanında büyümüş. Aile onun için tehlike demek! O nedenle Poyraz’ı tehlike, düşman olarak görüyor. Aşırı zeki, ayrıca sanatçı! İşte en tehlikeli insan türü! Çünkü onunla azıcık ilgilenilse, sevginin ne olduğu öğretilse bambaşka biri olabilir. Ancak sevginin zayıflık olduğu öğretildiğinde en tehlikeli insana dönüşebilecek bir yapısı var. O nedenle de Neşet kötü, hayatta kendisinden alınan sevgi tohumlarını herkesin içinden temizlemek istiyor. Bu kadar zor bir karakteri herkes iyi oynayamaz. Oyuncunun onu anlaması zordur. Üstelik kısa sürede! Tolga Güleç, bu kadar kısa sürede iki yüzlü Neşet’i çıkarması ve layığıyla icra etmesi alkışlanacak bir performans! Duyguna sağlık Tolga Güleç.

Burada Laf Çok yarın başlıyor

Mesut Yar’ın sunumuyla 6 yıldır izlediğimiz Burada Laf Çok, yarın 23.45’te yeni kanalı, Kanal D ekranında görücüye çıkıyor. Yani dizilerimizi bitirip Kanal D’yi açıyoruz. Bakalım, Burada Laf Çok karşımıza hangi konuklarla çıkacak. Zira ben bu yazıyı yazarken hâlâ ilk program konukları açıklanmamıştı. Tanıtımlar keyifli olmuş. Umarım, uzun yıllar izlemeye devam edeceğimiz bir program olur. Çünkü ekranda kaliteli program izlemeye hasret kaldık!

Yazının devamı...

Sezona hangi diziler devam eder?

Henüz eylül dizileri hazır değil! Duyumlarıma göre, çok iç açıcı diziler de çıkmıyor. O nedenle kanallar şu sıralar bu sezon yüzlerini güldüren işlerini devam ettirme kararı almışlar. Star TV; Paramparça ve Kara Sevda’yla yoluna devam ediyor. Kiralık Aşk’a şimdilik devam kararı alınmış. Eğer oyuncularla anlaşma sağlanırsa dizi yeni sezona devam edecek. Ancak dizi reyting kaybederken, oyuncular fahiş fiyatlarda teklifler alırken Kiralık Aşk’ın devam etmesi zor görünüyor. Elçin Sangu ve Barış Arduç’a teklif yağıyor. Özellikle Arduç’a gelen teklifler dudak uçuklatacak türden... Ben Kiralık Aşk’ı çok eleştirmeme rağmen severek izliyorum. Ancak hikâyesi tükenmeye başladı. Tüm koşullar bir araya gelse, iyi bir manevra yapılmazsa seneye devam etse bile kısa sürede yok olur. Muhteşem Yüzyıl-Kösem’de konsept değiştiriyor ve 4. Murat oluyor. O nedenle şu sıralar hummalı bir hazırlık var Tim’s Production’da. Engin Akyürek’e 4. Murat teklif edilmişti. Ancak sonuç negatif. Bakalım, gelecek sezonun kudretli padişahı kim olacak?

HAYAT ŞARKISI, ARKA SOKAKLAR DEVAM

Kanal D; bu sezonun en iyi dizilerinden biri olan Hayat Şarkısı’na gelecek sezon devam edecek. Ancak eylülde başlaması zor. Haziran sonuna kadar dizi devam edecek. Başrol oyuncusu Burcu Biricik temmuzun son haftası evleniyor. Çekimler geç başlar ve dizi büyük ihtimalle ekim ayında ekrana gelir. Poyraz Karayel’e de kanal devam kararı aldı. Ancak oyuncuların sözleşme yenileme dönemi geliyor. Şimdiden hepsine teklifler yağıyor. Hikâye tükenmeye başladı, senarist başka bir yapım şirketiyle anlaştı. Yönetmen de ayrılmak istiyor diye duyumlar geliyor. Poyraz Karayel en sevdiğim dizilerden biri ama sonu kötü olacaksa dimağımızda özel işlerden biri olarak kalmasını tercih ederim. Arka Sokaklar ve Kurtlar Vadisi Pusu eylüle devam ediyor. Tatlı İntikam ve Hayatımın Aşkı’nın akıbetini ise yazın aldıkları reytingler gösterecek.

FOX’UN İŞİ ZOR, GÜN BİRİNCİLİĞİ YOK

Fox TV, eylül adına en zor sınav verecek kanallardan biri. Çünkü Karagül bitiyor. Aşk Yalanı Sever’le istediği başarıyı yakalayamadı. Aynı şekilde Kalbim Yangın Yeri’de olmadı. Kördüğüm kanalı zirveye taşımıyor ama yeni sezonda devam edecek. O Hayat Benim hala kanalı pazar günü ayakta tutuyor. O nedenle o da sezona devam edecek. Aşk Yeniden’e de devam kararı alındığı söyleniyor. Ancak Kiralık Aşk, Poyraz Karayel dizilerinin riski bu dizi için de geçerli. Hikâyesi tükendi, oyunculara teklif yağıyor, reytingleri düşüyor. Senaristleri de yeni sezonda yok. Hikâyede yepyeni bir manevra ve gün değişikliğine gidilmezse yeni sezonda başlasa bile ömrü uzun olmayabilir. Kısacası hiç gün birinciliği olmayan dizilerle yeni sezon açacak Fox. Yeni diziler başlatacağı içinde en riskli konumdaki kanal o.

EN ŞANSLI KANAL ATV

Atv, yeni sezonun en şanslı kanalı. Kırgın Çiçekler, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Yeter gelecek sezona devam edecek. İki gün birincisi dizi var. Kertenkele’de devam edebilir. Yeni sezonda ekrana gelecek bir star işiyle de ses getirir. Show TV’nin durumu Fox kadar zor. Elinde Asla Vazgeçmem dışında sezona devam ettirebileceği iş yok. O nedenle yeni projelere tutunmak zorunda. TRT 1, Seksenler, Yeşil Deniz, Sevda Kuşun Kanadında, Diriliş ve Baba Candır’la yoluna devam ediyor yeni sezonda. Bir de Hangimiz Sevmedik eklenecek bu dizilere... Filinta’nın yerine de yeni bir konsept yıl sonunda başlayacak.

Yazının devamı...

Yaz ekranı romantik komediye doyacak!

Tarih 19 Mayıs ama henüz ortada kanalların yaza hangi işlerle çıkacağı ve oyuncu kadrosunda kimler olduğu tam olarak belli değil! Oysa eskiden her kanal yaza hazırlanmış ve genel müdürü tarafından çoktan bizlere bir yemekle duyurulmuş olurdu. Biz de sizlere aktarırdık. Şimdilik Fox TV’nin iki dizisinden haberdarız. Tanıtımları dönüyor. İlki Hayat Sevince Güzel. Aşkın Ege Hali sloganıyla yola çıkılan dizide; Ekin Mert Daymaz, Algı Eke, Burak Çelik, Öykü Çelik rol alıyor. Baba Ocağı, Düriye’nin Güğümleri, Güzel Köylü ve son olarak Hanım Köylü ekibinin televizyonda açtığı köy komedisi türünün yeni bir örneği. Hatta oyuncuların çoğu bu dizilerde rol alan isimler. Yönetmeni Eray Koçak da. Tanıtımı eğlenceli. Bakalım, ekran iki Ege komedisini kaldıracak mı? Diğer yaz işi de Fox’tan. No:309 isimli dizi nedense insanda bir otelde geçeceği hissi veriyor. Demet Özdemir, Furkan Palalı, Sumru Yavrucuk, Onur Akkaya, Fatma Toptaş’ın rol aldığı diziyle romantik komedi türünü izleyeceğiz. Tanıtım bir düğünle başlıyor ve iki başrol oyuncusu dışında herkes mutlu. Umarım, ilk tanıtımda yüzü gülmeyen Demet Özdemir ve Furkan Palalı seyircinin yüzünü güldürür.

Aşk, sevgi, renk olacak

Gelelim TRT 1’e. Selen Soyder, Can Yaman, Cengiz Bozkurt, Devrim Yakut gibi isimlerin rol aldığı Hangimiz Sevmedik dizisi temmuz ayında başlıyor. Aslında çekimleri çok önceden başladı. Ancak TRT 1 bu yıl yaz ekranını temmuz ayında açma kararı aldı. Dizinin senaryosunu okumuş ve çok beğenmiştim. Merakla beklediğim diziler arasında Hangimiz Sevmedik. Bizi Yeşilçam dönemine götürmesini bekliyorum. Show TV’nin yaz ekranında Aşk Laftan Anlamaz var. Burak Deniz ve Hande Erçel’in başrolünü oynadığı dizi; büyük aşklar nefretle başlarmış sözünü kanıtlayacak. Atv’de Rengarenk dizisi arz-ı endam edecek. Selin Şekerci ve Kaan Taşaner’in rol aldığı dizi, bir oyuncunun hayatını anlatacak.

Sosyete, masal, damat diyecekler

Kanal D, Bodrum Masalı diyecek. Haziran ayında başlayacak dizide; Şevvam Sam, Timuçin Esen, Murat Aygen, Alperen Duymaz, Hilmi Cem, Dilan Deniz Çiçek rol alıyor. Yaz ekranının aile draması Bodrum Masalı. Babalarının iflas etmesiyle hayatları alt üst olan bir ailenin yeni hayatına adapte olmasını konu ediniyor. Basit ama hepimizin hayatından bir kesit var. TV8, 50 Metrekare dizisini almış. Bu yaz ekranda Burak Aksak’ın yazdığı yeni bir komedi izlemek keyifli olacak. Gelelim Star TV’ye… Bu yaz Hanım Köylü devam edecek. Bi Yapım Yüksek Sosyete, Sinegraf Şahane Damat’la Star TV ekranında olacak. Henüz oyuncu seçimleri devam ediyor. Ama ikisi de romantik komedi türünde olacak. Tüm kanallar Ramazan ayı boyunca sezon dizilerini devam ettirecek. O nedenle yaz sezonu temmuz ayında başlayacak. Hazırlık aşamasında olan başka diziler de olabilir. Bu sene sezon tamamen ortadan kalkacak. Ağustos ortasında bir dizi yayına çıkabilir. Bakalım, sezonsuzluk dizi sektörünü ayağa kaldıracak mı?

Yazının devamı...

Hayat var ama sebep yok

Lucky Red Film’in yapımını, Shebnem Askin’ın yapımcılığını, Gökhan Horzum ve Ekin Atalar’ın senaristliğini, Yıldıray Gürgen’in müziklerini, Hakan Kırvavaç’ın (Ketche) yönetmenliğini üstlendiği Hayatımın Aşkı, pazar akşamı Kanal D’de başladı. Hande Doğandemir, Serkan Çayoğlu, Berk Hakman, Zafer Algöz, Zeynep Eronat, Avni Yalçın, Sadi Celil Cengiz, Yonca Evcimik, Deniz Barut, Seda Türkmen, Ayşegül İşsever, Murat Parasayar, Sarp Can Köroğlu, İlay Erkök, Duygu Gök Boztepe, Gizem Terzi ve Özkan Ayalp’in rol aldığı dizi, Tüm Kişiler’de 3.37 reytingle 4’üncü, AB’de 2.82’yle 4’üncü, ABC1’de 2.92’yle 6’ncı oldu. Yayın esnasında uçakta olduğum için tekrarına yetişebildim. Daha önce senaryosunu okumuş, fazla geveze ama akıcı bulmuştum. Kesinlikle işleyen bir tarafı var hikâyenin. Zaten nasıl olmasın ki Hayatımın Aşkı, en sevdiğim romantik komedi filmlerinden birine çok benziyor.

Acı Gerçek’e benziyor

2009 yapımı, Katherine Heigl, Gerard Butler ve Eric Winter’ın başrollerini paylaştığı Ugly Truth (Acı Gerçek) filminde de hayatının aşkını arayan Abby’nin Mike’ın yardımlarıyla Colin’i etkilemesini izlemiştik. Filmi daha fazla açık etmeyeceğim, izlemeyenlerin mutlaka izlemesini öneririm. Ben Hayatımın Aşkı’nın ana çatısını filme benzettim. Hatta Berk Hakman’ın da fazlasıyla Gerard Butler’a benzetildiğine iddiaya girerim. Sorun bir şeye benzemesi değil, zaten bu devirde her şey birbirine benziyor. Ancak okuduğumu ekranda izleyemediğimi söyleyebilirim. Senaryonun gevezeliği dizide de fazla öne çıkmış. Oysa reji bu gevezeliği sahneleri sağarak bize verebilirdi. Mekanlar güzel, laf etmek zor. Ama biz ilk bölüm sadece koca olsun da, ne olursa olsun diyen bir Gökçe izledik.

İddiaya kurban gidebilir

Gökçe’nin bu güzelliğine rağmen neden evde kaldığını anlamadık. Oralar işlense ve seyirciye geçse eminim reyting sonucu başka olurdu. Senaryo kime yazılmış bilemem ama insan Hande Doğandemir gibi güzel bir kıza bakıp adamlar neden bu kıza “Sorun sen de değil, ben de” diyor düşünmeden edemiyor. Filmde Abby, kimsenin katlanamayacağı kadar kontrol manyağıydı. Gökçe’ye de böyle sağlam bir gerekçe bulunsa süper olurmuş. Kaan ve Demir’in derdini de göremedik. Büyük ihtimalle bu bir Türk dizisi olduğu için ilerleyen bölümlerde Gökçe bir iddiaya kurban gidecek. Kısacası ilk bölümü Gökçe’nin yalnızlığına ayırmasına rağmen Hayatımın Aşkı, Gökçe’yi bize tanıtamadı. Komiklik olsun diye komik olan sahneler dışında Gökçe’nin ne istediğini anlamadık. İş desek, hayatının fırsatını Demir’i tavlayarak geçirmeye çalışıyor. Aşk desek, saçmalığın tarihini yazıyor. Romantik komedi ne yazık ki, Türkiye’de çok kolay bir tür olarak algılanıyor. Oysa emin olun, en zor türlerden biridir. Sadece oyuncuların uyumu yetmez, sağlam gerekçelere de ihtiyaçları vardır. Hayatımın Aşkı, ilk bölümünde güzel müzikler, mekanlar, oyuncular ve komikliklerle başladı ama ilerleyen bölümlerde hikayeyi açması gerekiyor. Gökçe’nin çaresiz yalnızlığına bir gerekçe bulmak şart. Aksi taktirde güzel, yetenekli ve ailesi tarafından sevilen Gökçe’nin neden yalnız kaldığını anlamayıp kanal değiştireceğiz. Hep söylediğim gibi romantik komedileri çok severim. İyi bir oyuncu kadrosu elinizde varken, bu işi kurtarmanın yoluna bakın da yazın güzel bir iş izleyelim.

Güle güle Oya Abla!

Olmadı! Oysa ne kadar umutluyduk, “Oya Aydoğan inatçı kadındır, asla pes etmez” dedik. Ancak pazar sabahı acılı haberi aldık. Pazartesi de ona son görevimizi yerine getirdik. Önce CRR’da anma törenine katıldık. Dostları, ailesi ve oğlu Gurur konuştu. Ardından da camiye geçtik. Hınca hınç doluydu camii. Meğer ne çok sevenin varmış Oya Abla. Daha önce yazmıştım. Benim hayatım adımın Oya Aydoğan olarak anlaşılmasıyla geçti. Ben Oya Doğan’ım dedikçe bana Oya Aydoğan diye hitap ederlerdi. Oya Abla’ya her bu anıyı anlattığımda “Oya’cım sence neden hep akıllarına ben geliyorum” diye sorardı. Ona hep “Seni sevdiklerinden” cevabını verirdim. Söylemesi kolaydı ama bunu o camide gördüm. Gerçekten öyleymiş Oya Abla. Sen güler yüzünle, güzel kalbinle herkesin kalbine işlemişsin. Seni tanımayan herkes ailesinden biriymişsin gibi bahsediyordu senden. Şimdi anladım ne demek istediğini... Oya Aydoğan olmak kolay değilmiş. İyi ki tanıdım seni, iyi ki hayat hikâyeni senden dinledim. İyi ki oğluna olan muhteşem sevgine şahit oldum, iyi ki adım seninle karıştırıldı. İyi ki ablam oldun. Mekanın cennet olsun ablacım. Seni asla unutmayacağım, zaten hu mümkün değil!

Yazının devamı...

Seç, beğen, izle!

İşten çıktınız, tüm gün ekonomideki dalgalanma, siyasetteki hareketlilik, iş yerindeki huzursuzluk derken çıkış saatiniz geldi ve eve doğru yol alıyorsunuz. Ama öyle kolay olmayacak bu iş, önce bir trafiğe girmek ve evinize gitmek için Survivor’daki oyunlar gibi uzun süren bir yarışın içine girmek zorundasınız. Eğer sabırlıysanız evinize vardınız. Artık üstünüzden bu ağırlığı atmak istiyorsunuz. Kafanızı dağıtmak, belki biraz gülümsemek istiyorsunuz. Yemeğinizi yediniz ve en büyük eğlenceniz, evinizin diğer bireyi televizyonun karşısına oturdunuz. Seçeneğiniz çok! Haber kanallarında günün olan olaylarını tartışanları izleyebilirsiniz. Ama yeteri kadar yoruldum zaten derseniz, onlarca spor kanalı var. Maç izleyebilir ya da yorumları dinleyebilirsiniz. Hayır, ben daha eğlenceli bir şey isterim derseniz, önünüzde Türk televizyonlarında yayınlanan onlarca dizi ve yarışma seçeneği var.

5 saat aynı içerik

Her kanalda gece yarısını geçene kadar yayınlanan bir diziye ne dersiniz? Koca bir açık büfe var ortada. İsteyene aşk, entrika, dönem, gerilim... Buna da mı burun kıvırıyorsunuz? “Sürekli takip edeceğim bir şey izlemek istemiyorum” dediğinizi duyar gibiyim. Üzülmeyin, Survivor var. Bir adada Gönüllüler, diğer adada Ünlüler. Entrika, rekabet, oyun, arkadan konuşma ne isterseniz bulabilirsiniz. Kaşlarınız mı kalktı? Ama size de bir şey beğendiremiyoruz. Ne istiyorsunuz ki? Akşam 20.00’de başlıyor işte. Yaklaşık 5 saat, aynı içerikle kafanızı dağıtmak için ne kadar emek harcanıyor. Eğlence programı mı? Anladım ben sizi... Doğru eskiden ne güzel programlar vardı. Artık ortada program mı kaldı? Ne yapacaksın izleyici, reyting aslanın midesinde, rekabet çok acımasız.

Burada Laf Çok diyebileceklere!

Beyaz Show, Dada, 3 Adam var. Yeter mi? Tabii ki yetmez. Mesut Yar’ın sunduğu Burada Laf Çok kanal değiştiriyor. CNN Türk’te yayınlanan program artık majör bir kanalda bambaşka bir yarışın içine girecek. Burada Laf Çok’un hafta içi her akşam Kanal D ekranında olması önemli. Eğer bu konsept iş yaparsa, ki inşallah çok güzel olur, ekranda artık başka bir seçenek olacak. Diziler ve Survivor’ın dışında, müzik ve edebiyat dünyasının ürettiklerini de takip edebileceksiniz. Aklınıza yattı galiba! En azından elde var bir değil mi? Ne diyelim, daha çok Burada Laf Çok diyebileceklere! Ekranda onlarca seçeneğiniz var gibi görünse de, ne kadar kısır bir durumda olduğumuz bal gibi ortada! Farklı konseptlere cesaret edebilecek kanalların artması dileğiyle...

Yazının devamı...

Reytingde melodram iş yapıyor

Aslında her kanal yayın akışına koyduğu dizilerin isimleriyle bile konseptini belli ediyor. TRT 1; Yeşil Deniz, Diriliş, Baba Candır, Filinta, Seksenler, Sevda Kuşun Kanadında yayınlıyor. Yani bize ailenin önemini, geçmişin özlemini hatırlatan dizilerinin yanında, kahramanlık temasını işlemeyi tercih ediyor. Show TV; İstanbul Sokakları, Kış Güneşi, Oyunbozan, Asla Vazgeçmem dizileriyle konseptinin melodram olduğunu göstermiş oluyor. Atv; Kırgın Çiçekler, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Aile İşi, Yeter, Kehribar, Kertenkele, Evli ve Öfkeli’yle TRT 1 gibi aile ve kahramanlık vurgusunu yapıyor. Kanal D; bu sene hayat konseptini belirlemiş. Hayat Şarkısı, Hayatımın Aşkı, Tatlı İntikam, Poyraz Karayel, Arka Sokaklar, Kurtlar Vadisi Pusu’yla aşkın geçmiş ve bugün halini, kahramanlık temasını işliyor. Aslında her dizisiyle hayata vurgu yapıyor.

Aşka ilgi azaldı

Fox; Kalbim Yangın Yeri, Karagül, Aşk Yalanı Sever, Aşk Yeniden, Kördüğüm, O Hayat Benim’le yalan ve yer değiştirme konseptiyle gidiyor. Zira; dört dizisinde bu temalar yoğun olarak işleniyor. Star; Paramparça, Kara Sevda, Kiralık Aşk, 46 Yok Olan, Hanım Köylü ve Muhteşem Yüzyıl Kösem’le yayın akışında her türü denemeyi seçen bir kanal. Melodram, dönem, romantik komedi, köy komedisi, psikolojik gerilim... Ama reytingi melodramla yapabiliyor. Kısacası geçen senenin konsepti aşk, bu sene iyi işlenmediği sürece prim yapmıyor. Türkiye her ne kadar farklı türlere kaysa da, sonuçlar melodramın kazandığını gösteriyor.

Uyan artık Oya Abla!

Hayatım boyunca soyadımı tekrarlamak zorunda kaldım. Çünkü ben Oya Doğan’dım ama bu isim ve soyisim herkese tek bir kişiyi hatırlatıyordu: Oya Aydoğan. İlkokulda yoklama yapılırken sıra bana geldiğinde tüm öğretmenlerim Oya Aydoğan diye seslendi bana. Ben susuyordum, beni tam yok yazacakları sırada “Ama benim adım Oya Doğan” diyordum. Bu yetmezmiş gibi Anadolu Liseleri Sınavı’na giriş kağıdım geldi ve üzerinde Oya Aydoğan yazıyordu. 16 yaşıma geldiğimde bir dergiye ilk yazımı göndermiştim. Heyecanla dergiyi aldığımda isim olarak Oya Aydoğan adı yazıyordu. Ne büyük hayal kırıklığı yaşamıştım. Uçak biletlerimi söylemiyorum bile. Benim çocukluk kabusum Oya Aydoğan olmuştu. Yıllar sonra tanıştık. O kadar sevdim ki Oya Abla’yı ona da bu olayı anlattım. Acısını çıkaracağım diye de espri yapmıştım. Oya Abla, dünya tatlısı ve oğlu Gurur’a aşık çok özel bir insan. Bir haftadır hastanede yaşam mücadelesi veriyor. Ciddi anlamda mücadele ediyor. Çünkü inatçı! İyi ki de inatçı! Oya Abla arkasında onun uyanmasını bekleyen bu kadar kişi varken, bu mücadeleyi kazanacaktır. Ama uzamasın Oya Abla, uyan artık! Oturup yine sohbet edelim. Senin o güzel kahkahanı özledik!

Yazının devamı...

Almanya ‘Hangisi Karısı’ dedi

Geçtiğimiz hafta Filinta dizisinde Rus Başkan karakterine hayat veren Engin Seçgin’le tanıştık. Almanya’nın Schweinfurt kentinde yaşayan Seçgin, beni 7 Mayıs’taki Hangisi Karısı oyununa davet etti. Açıkçası çok fazla böyle davet aldığım için çok önemsemedim. Ancak Haldun Dormen’in oyunun süpervizörü olduğunu söylediğinde kendimi uçakta buldum. Çünkü Haldun Dormen, Almanya’daki bir tiyatro topluluğuna destek veriyorsa, orada mutlaka bir ışık vardır diye düşündüm. Cuma günü Almanya’ya geldim. Dormen’le akşama kadar görüşemedik, çünkü o oyuncularıyla provadaydı. Akşam yemeğinde bir araya geldiğimizde The Companies’in hikayesini Seçgin’den dinledik.

800 kişi geldi

The Companies, Almanya Schweinfurt’ta kurulmuş bir tiyatro. Kurucusu Engin Seçgin, isim babası Haldun Dormen. Seçgin, Dormen’in kapısını bir tiyatro kurmak ve oyun koymak için çaldığında elinde kendisinden başka hiçbir oyuncu yokmuş. Bir yılda önce tiyatroyu kurmuş, ardından da diğer oyuncularla çalışmaya başlamış. Oyun, İngiliz komedilerinin en iyi örneklerinden biri olan ve Broadway’de uzun yıllar sahnelenen Hangisi Karısı. 1987 yılında Haldun Dormen’de oynamış. Oynamış diyorum, zira ben onun performansını izleyememiştim. 7 Mayıs’ta diğer konuklar Gül Sunal, Gürkan Uygun, Türk asıllı Alman yönetmen Ahmet Taş’la Schweinfurt Stadthalle Salonu’na girdiğimizde kelimenin tam anlamıyla şoke olduk. Çünkü küçücük bir kasabanın oyununa 800 kişi gelmişti.

Haldun Dormen’e hayran oldum

John Smith’in iki farklı hayatını anlatan Hangisi Karısı’nda Engin Seçgin, Aylin Altergott, Elif Özkök, Bedirhan Bedir, Bekir Şener, Oktay Turkut, Murat Alış, Ali Çinkılıç’ın rol alıyor. Engin Seçgin ve Oktay Turkut dışında tüm kadronun ilk oyunculuk tecrübesiymiş. Ancak Dormen mutfağından geçtikleri için yıllardır sahnedeymiş gibiydiler. Her biri Türkiye için de yeni yüz! Haldun Dormen’le oyun izlemek işin başka bir tecrübesi oldu. Kendisine bir kez daha hayran oldum. Öncelikle hâlâ bitmeyen heyecanı, disiplini, alçak gönüllüğü, kibarlığı, saygısı ve saygınlığıyla onu ne kadar alkışlasak az. Üç günü birlikte geçirdik. Hepimizden daha umut dolu, yaşama sevinci olan, kibar ve samimiydi. İşine olan bağlılığını hepimiz biliyoruz zaten! Başımızdan eksik olmasın Haldun Dormen! Türk tiyatrosunun ona ihtiyacı var.

Dizi sektörü Seçgin’e dikkat!

Engin Seçgin ve eşi Nesrin Seçgin’in Almanya’da bir tiyatro oyununun prömiyeri için yaptıkları hazırlığı çok büyük Türk filmlerinin galasında bile görmedim. Engin Seçgin’in sahne hakimiyeti de görülmeye değerdi. Yeni yüzler arayan dizi sektörünün mutlaka tanıması gereken bir isim. Seçgin Ailesi’ne de misafirperverlikleri ve tiyatroyu idealist bir denemeden profesyonel bir gösteriye çevirmeye çalıştıkları için tebrikler!

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.