Şampiy10
Magazin
Gündem

İki haftadır ağlatan dizi: İçerde

İçerde ter köşe finalleriyle 35 hafta boyunca hayatımızdaydı. Ancak iki haftadır ağlamadan bizi uykuya göndermiyor. Geçen hafta Sarp ve Umut’un kavuşmasını izlerken ağlamaktan perişan olmuştum. Bu hafta Füsun, Mert’in Umut olduğunu öğrenecek diye heyecanla bekledim. Son 8 dakikasında da yine gözyaşı musluğum açılmıştı. Özellikle Füsun’un Umut’a “Sen aç kaldın ben seni besleyemedim. Ben seni korktuğunda teselli edemedim. Ben sana anne olamadım. Ben sana nasıl kızarım” demesiyle gözyaşlarım sel oldu. Biz bu kavuşmayı 37 bölüm boyunca bekledik. Ama hevesimiz kursağımızda kaldı. Çünkü bölüm finali onları izleyen Celal’le bitti. Son iki bölüm hayli acılı geçecek. İçerde finale koşarken bizi de peşine fena halde takacak. İlk bölümde içerde mi yoksa dışarda mı olduğuma karar verememiştim. İkinci bölümden beri İçerde’yim. Benim dizi tarihime tek sezonluk harika bir dizi olarak geçecek. Sarp ve Umut ya da Mert ekranların en iyi kardeşleriydi diye anacağım.

Savaşçı’da sular duruldu mu?

Savaşçı dizisi başladığı günden beri sık sık kulağımıza sette bir gerginlik olduğu haberi geliyordu. Eskişehir, Ankara ve İstanbul’da çekilen, bir haftada yetiştirilen ve çok yoğun çalışılan bir sette zaman zaman gerginlik çıkması da normaldir. Çünkü zamana karşı yarışıyorsunuz. Ancak 55 saat uyutulmadan çalıştırılan başrol oyuncusunu ilk kez duydum. Berk Oktay’dan bahsediyorum. Haftalardır uyumadan, canını dişine takmış çalışıyor. Bu zaten ekrandan belli oluyor. Ne kadar zayıfladığı ve yorgun olduğu oyunundan anlaşılıyor. Fakat iş iyi reyting aldığı için ve herkes inandığı için kimse sesini çıkarmıyordu. Hatta oyuncuların boş vakitlerinde gidip ekibe destek attığını duyuyordum. Ta ki hafta sonu patlayan olaya kadar... İddialar çok güçlü! Berk Oktay set ekibine küfürler savurmuş ve seti terk etmiş. Ben Berk’i yıllardır tanırım. Kibar, saygılı, kendisinden önce ekibini düşünen biridir. Peki, ne oldu da Berk bu hale geldi?

Düşünün Kılıç Timi 55 saat çalışmış. Son sahnelerini beklerken arada başka sahnelerin çekildiğini öğrenmeleri 2 saatlerini alıyor. Sonuç 57 saat uykusuzluk! Haliyle gerginlik ve olayı kaşıyan bazı isimlerle iş medyaya yansıyor. Berk açıklamasında teknik ekibe küfür etmediğini söyledi. Doğrudur! Ama önemli olan sonuçtur. Sonuçta yönetmen Volkan Kocatürk ve ekibi işten ayrıldı. Savaşçı’yı Bülent İşbilen devraldı. Volkan Kocatürk çok sevdiğim ve beğendiğim bir yönetmendir. Savaşçı’yı da olağanüstü çekti. İşin bu kadar kaliteli görünmesindeki katkısı tartışılmaz. Ama 150 dakikalık diziyi yetiştirmek ne yazık ki normal hayatlarında karşılaşsalar birbirlerini çok sevecek ve iyi dost olacak oyuncu ve yönetmeni karşı karşıya getirdi. Umarım bundan sonra her iki tarafta mutlu olur! Bu olay dizi sürelerine bir an önce çeki düzen verilmesi gerektiğinin kanıtıdır.

Yazının devamı...

Aşk Seni Bulur mu?

Hafta sonu elime gazeteci Demet Cengiz’in yeni kitabı Aşk Seni Bulur geçti. Malum havada aşk kokusu var. Geçtiğimiz hafta Demet’in Ayşe Arman’a verdiği röportajdan beri kitabı merak ediyordum. Dün satışa çıktı da okuma fırsatı buldum. Yazarın dili akıcı, o nedenle birkaç saatte kitabı bitiriyorsunuz. Aşk Seni Bulur’u Demet Cengiz otobiyografik kesit olarak tanımlıyor. Kitaptaki tüm karakterler gerçek hayatında var. Zaten kitabın kahramanı da Demet! İlk bakışta bir kadının aldığı duygu darbelerinin ardından dağılmasını ve iyileşme sürecini anlatıyor. Ancak çok derinlerde okuyucuyu kendi içine bakıp, hayatın akışına teslim olmaya davet ediyor. Herkesin hayatında acının geçtiği bir tarzı var. Kimi uyur, kimi eğlenir, kimi depresyona teslim olur. Demet gitmiş. Tokyo’dan Gana’ya kadar gitmiş. Hep geçmesinin yeni bir yolunu aramış. Gittikçe hiçbir yere gitmediğini kendisine gittiğini de anlamış. Zaten kendisini de içsel ve dışsal yolculuklar yapan bir seyyah olarak tanımlıyor. Aşk Seni Bulur, bugünün moda tabiriyle “Aşk bitti” cümlesine kafa tutuyor. Aşkı aradığında değil, onu kabul ettiğinde sana geleceğini söylüyor. Kadınlara ve erkeklere de uzunca listeler veriyor. Beni en çok kuşu takip etmek heyecanlandırdı. Kitabın kapağında, Demet’in dövmesinde ve kitapta bir kuş var. Bakalım, siz de o kuşun şifresini çözebilecek misiniz? Aşk Seni Bulur Sayfa 6 Yayınları’ndan dün çıktı. Kitabı “Sana” ithaf etmiş.

TV detoksum bitti

Birkaç haftadır televizyon detoksu yaptığım için daha az dizi yazıları yazdım. Uzun süredir günde en az 8 saat televizyon izliyorsanız sağlıklı olabilmek için birkaç hafta televizyonla aranıza mesafe koymanız gerekiyor. O zaman beyninizi temizleyip yeniden işinize dönebiliyorsunuz. Aksi taktirde siz de kendinizi tekrar ediyorsunuz. O nedenle ben yılda birkaç hafta ekranla ilişkimize ara veriyorum. Ben de bu dönemi bol bol okuyarak, film izleyerek, oyunlara giderek geçirdim. Beğendiğim kitapları da sizlere önerdim. Ancak detoksum bitti, çarşambadan itibaren dizi eleştirilerimle yine burada olacağım.

Yazının devamı...

Yeni yüzlere şans verin!

Türk dizilerinin yurt dışında ses getirmesi yararımıza oldu olmasına ama bizi bir kısır döngünün içine de soktu. Yabancı izleyici tanıdığı, sevdiği isimlerin oynadığı dizileri görmek isteyince Türk dizi sektörü 10 ismin olduğu projelere sıkışıp kaldı. Sektörde bir projenin ne kadar nitelikli olduğundan daha çok kimin oynadığı önemli. Önce isimle anlaşılıyor, sonra proje seçiliyor. Hal böyle olunca; ortaya eski samimiyetinden eser kalmayan projeler çıkıyor. Ne yazık ki, o işler yurt dışında da karşılığını göremiyor. Tam anlamıyla Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oluyoruz. Bu mantıkla baktığımızda Türk dizilerini gelecek sene çok büyük bir tehlike bekliyor. Zira; Çağatay Ulusoy, Kıvanç Tatlıtuğ, Burak Özçivit, Tuba Büyüküstün, Cansu Dere gibi isimler eylül sezonunda ekranda olmayacaklar. Yurt dışı satışı en yüksek olan oyunculardan bahsediyoruz. Kenan İmirzalıoğlu, Engin Akyürek, Hazal Kaya, Halit Ergenç, Bergüzar Korel gelecek sene ekranda olacaklar. Ancak daha fazla isme ihtiyacımızı var. O nedenle artık yeni, yepyeni isimlere de fırsat vermek gerekiyor. Geçtiğimiz sezon yaz dizilerinden Barış Arduç gibi yepyeni bir isim kazandık. Bu sene doğru düzgün yaz dizisi de yok. Ama sezonda yine onlarca dizi başlayacak. Umarım sektör bu defa seçimlerinde yepyeni yüzlerin çıkmasına izin verir.

Huzur rotası: Daphnis

Haziranın gelmesiyle bir fırsat yaratıp hafta sonu Bodrum’a kaçtım. Birkaç gazeteci arkadaşımla birlikte Göltürkbükü’ndeki Daphnis Otel’e geldik. Organizasyonu meslektaşım Sayım Çınar yaptı. Sayım’ın gustosuna çok güvenirim. O bir işe el atarsa mutlaka harika yemek yeriz, iyi vakit geçiririz, bol bol edebiyat konuşuruz. Sayım Çınar ve Esra Zarakol Bodrum’un gürültülü halini sevmediğimi bildiği için kendimizi deniz kenarında, sakin, huzur dolu bir ortamda bulduk. Lal Restaurant’taki yemekler olağanüstüydü. Otelin genç sahipleri Osman Yitgin ve Yıldıray Yavaş huzurla lezzeti sentezlemiş, içine samimiyet katmış, iyi bir ekiple yola çıkmışlar. Şahane bir hafta sonuydu, siz de benim gibi huzura kaçanlardansanız rotanızı Daphnis’e kırın!

Yazının devamı...

House of Cards 4K yayınlanıyor

Türkiye’de pay televizyonun ilk örneği Digitürk. Uzun yıllardır kendisiyle aşk-nefret ilişkisi yaşıyoruz. Televizyonu Digitürk kanallarından izlerken, şiddetli bir yağmurda sinyalinin yok olmasına çok öfkeleniyoruz. Sadece benim yüzlerce kavga anım var. Özellikle paket fiyatlarının birkaç sene önce değişmesi iyice çileden çıkardı hepimizi. Her kanal için ekstra para ödemek can sıkıcı bir hal almaya başladı. Digitürk Bein Media Group’a satıldığından beri nasıl bir değişiklik yapacaklarını merak ediyordum. Öncelikle kanalların isimleri değişti ve Bein oldu. Ancak beklenen hamle henüz gelmemişti. Geçtiğimiz gün Pazarlama ve Satış Grup Başkanı Erem Demircan, Pazarlama Direktörü Boysan Akkaya ve Kurumsal İletişim ve Reklam Direktörü Kadri Mutlu’yla bir araya geldik. İyi haberi onlardan aldım. Artık yüzlerce kombinasyonlu paket dönemi tarihe karışıyor. Sadece 4 paket üzerinden abone olunacak. Giriş paketi; ulusal kanallar, çocuk kanalları, belgesel kanalları, spor kanalları (Lig TV hariç), bol futbol, bir dizi kanalı ve bir film kanalını içeriyor. Spor paketinde; Lig TV dahil tüm dünya ligleri yer alıyor. Sinema paketinde; tüm sinema kanallarına erişim sağlanıyor. Her şeyin dahil olduğu bir paket var. Bein’in tüm kanallarını kapsıyor. Bir de hangi pakete üye olursanız olun, 10 TL fazla ödeyerek dizi paketini alabiliyorsunuz.

1800 film seçeneği var

Gelelim, beni en çok heyecanlandıran habere… Netflix Originals dizisi House of Cards beşinci sezonuyla dün geceden beri BeinConnect’te yer alıyor. Amerika’da temmuzda yayınlanacak. Hem bir ay önce izleyeceğiz, hem de 4K seçeneği mümkün! 13 bölüm birden dün gece yüklendi. BeinConnect benim çok fazla kullandığım bir platform. 1800 film seçeneği sunuyor, 4 binden fazla dizi bölümü var. Üstelik hem televizyondan, hem tabletten, hem de televizyondan izleyebiliyorum. İzleme alışkanlıklarına göre sana seçeneklerde sunuyor. Kendine ait bir televizyon yaratma şansı tanıyor. Erem Bey’e teknik servisin her defasında bizden 35 TL almasından duyduğum rahatsızlığı da söyledim. Yeni paketlerde abone 2 yıl taahhüt verirse teknik servisin ücretsiz olacağını söyledi.

Miramax’ın da sahipleri

Bein Media Group aynı zamanda Miramax Stüdyoları’nun da sahibi. Haliyle oldukça geniş bir film arşivine sahipler. Ancak benim asıl merak ettiğim Miramax’ın da pek çok yabancı menşeli şirket gibi Türkiye’de bir yapı kurup kurmayacağıydı. Erem Demircan; Miramax’ın başına yeni bir CEO atandığını, yapımcı Bill Block’un girişimci ve vizyoner biri olduğunu söyledi. Benim anladığım çok kısa vadede böyle bir girişim yok ama Miramax mutlaka yüzünü Türkiye’ye dönmemesi için hiçbir sebep yok. Bir yıla kadar Miramax’la anlaşan oyuncularımız olduğunu duyarsam hiç şaşırmam.

Yazının devamı...

Komediler geliyor

Uzun zamandır ekranda dramalara boğulmuş durumdayız. Komedi dizileri başlarsa izleneceği konusunda da iddiaya giriyoruz arkadaşlarımla. Show TV’nin Yeni Gelin’iyle bu iddiayı ben kazandım. Şimdi iki yeni dizi daha geliyor. Uzun zamandır çekimleri devam eden, bir sinema filminden televizyona aktarılan Şevkat Yerimdar haftaya cuma akşamı Fox TV’de ilk bölümüyle görücüye çıkıyor. Cuma zor gün! Ancak izleyicinin mutlaka bakacağına eminim. İlk bölümde istenen etkiyi yaratamayabilir. Ancak ilerleyen bölümlerde yükselme potansiyeli yüksek bir iş. Star TV’de haftaya pazar akşamı Türk Malı başlıyor. Şafak Sezer ve Binnur Kaya’yla izlemeye alışık olduğumuz, bir zamanların kült dizisinde bu defa Şafak Sezer, Mehmet Ali Erbil, Hasibe Eren, Nergis Kumbasar, Burcu Binici ve Anıl İlter rol alıyor. Survivor ve Savaşçı’ya karşı ilk bölümde ne yapar bilinmez ama onun şansı hazirandan sonra iyice artacaktır. Kanal D’nin de yeni bir komedi dizisi hazırlığında olduğunu duydum. Yaz ekranını zaten komediler kurtarır. Şu anda tek eksiliğimiz romantik komedi. Sanırım o ihtiyacı da Star TV, Ateş Böceği dizisiyle karşılayacak. Seçkin Özdemir başrolü üstleniyor. Bakalım, bu yaz hangi çifti konuşacağız?

Keşke daha fazla ekranda olsa!

Fi dizisinin 19 Mayıs’ta gelen yeni bölümlerini de yüklenir yüklenmez izledim. Can Manay karakterine hayat veren Ozan Güven her bölüm insanı kendisine hayran bırakıyor. Can, Duru’ya gitgide yaklaşıyor. Saplantısı her geçen gün büyürken, Duru’nun da bir kaplan olduğunu kanıtlıyor. 8’inci bölümde dizide bir yönetmen karakteri izledik. Selahattin Töz’ün hayat verdiği yönetmen Duru’nun hiç hoşuna gitmeyen planlar aldı. Üstelik onu aşağıladı. Duru, Deniz’i aramak yerine Can’ı arayarak o görüntüleri sildirdi. Aralarındaki ilk temasta böyle başladı. Bizi artık bambaşka bir hikaye bekliyor. Yönetmen karakterine hayat veren Selahattin Töz’ü daha önce İstanbul Film Festivali’nde Mahalle filminde izlemiştim. Oyunculuğuyla hepimizi kendisine hayran bırakmıştı. Fi’de bambaşka bir tipte görünce şaşırdım. Araştırdım, konuk oyuncuymuş. Daha önce Kurtlar Vadisi Pusu, 6 Mantı, Muhteşem Yüzyıl dizilerinde rol aldı. Hepsi de birbirinden farklı rollerdi. O kadar değişmişti ki, onu tanımak bile zordu. Fi’de izleyince düşünmeden edemedim. Keşke Selahattin Töz’ü ekranda daha fazla izleme şansımız olsa!

Yazının devamı...

Aşk anatomisi: Kırık Bebek ve Diva

Bazı insanların enerjisine ve kendini geliştirmek için verdiği mücadeleye saygı duymamak elde değil! Yeşim Ceren Bozoğlu çoğunuz için oyuncu ama benim hayatımda çok fazla şey ifade ediyor. Sadece oyuncu değil, daha iyisi olmak için çaba sarf eden bir oyuncu. İyi bir oyuncu olmanın iyi bir insan olmaktan geçtiğini şiar edinmiş biri! Tiyatroya ve gençleri yetiştirmeye kendini adamış biri. Atölye 1314’te yetiştirdiği onlarca genç yetenek var. Pazarlama konusunda da yıllardır kendisini geliştirir. Dosttur, yardımseverdir ve en önemlisi hep çözüm üretir. Hayal kurmaktan ve onları hayata geçirmekten hiç vazgeçmez. Tiyatro yönetmenliği de eskidir. Ancak bugün bu yazıya konu olmasının sebebi; yarın akşam Toy İstanbul’da sahneye koyacağı ve dünya prömiyerini yapacağı Kırık Bebek ve Diva oyunu... Konsept tasarımını ve yönetmenliğini Yeşim Ceren Bozoğlu’nun üstlendiği oyunun koreografisi ve performansını Pınar Ataer’e emanet! Pınar uzun yıllardır tanıdığım, onca başarısına rağmen mütevaziliğinden ödün vermeyen yetenekli bir koreograf. Bu iki yetenekli heyecan bir araya geldi ve aylardır prova yapıyorlar.

Uçurumdan düşüp yeniden doğuyor

Konumuz Kırık Bebek ve Diva! Sahnede bir kadın var. Hayatın içinde güçlü, göz alıcı ve çok yetenekli bir balerin, bir Diva! Daha ilk cümlede kendinizi bu kadına benzettiniz mi? Oyun bu kadının kendi hayatı içindeki zaman yolculuğuna çıkmasını konu ediniyor. Hayatının bel kemiğini kıran bir aşk hikayesini izliyoruz. Sonra da her bölümde o savaştan sonraki dönüşümü karşımıza çıkıyor. Kadının 25 yaşındaki Diva halinin 30 yaşındaki kırık bebek versiyonuyla karşılaşmasıyla zaman yok oluyor ve parlak bir yıldızın kırık bir bebeğe dönüşmesine tanıklık ediyoruz. Aşkın kanat takıp insanı uçurduğu ve uçurumdan aşağıya attığı anları iliklerimize kadar hissediyoruz. Sonra da kırık bir bebeğe dönüşen Diva’nın yaralarını nasıl sardığını izliyoruz. Aslında oyun bir kadının aşk anatomisini gözler önüne eriyor. Üstelik yüksek dozda ruhsal pornografiyle... Birkaç dakikasını arkadaş kontenjanıyla izledim ve tüylerim diken diken oldu. Yeşim Ceren Bozoğlu’nun yönetmenliğinde, Pınar Ataer’in performansıyla, Arif Boztepe’nin ışık tasarımıyla bambaşka bir serüvene hazır olun.

Yarın Toy İstanbul’da

Kırık Bebek ve Diva’da sahnede bir balerin var ama bizi Beyonce’yle karşılayıp, Carmen’le parlatıp, İbrahim Tatlıses ve Yıldız Tilbe’yle ezberimizi bozuyor. Kırık Bebek ve Diva yarın 20.30’da Toy İstanbul sahnesinde dünya prömiyerini yapıyor. Biletlerinizi almayı unutmayın. Çünkü izlemezseniz çok şey kaçıracaksınız. Bir kadının doğma, yıkılma, düşme ve yaralarını sarıp yeniden doğmasına tanıklık etmek umudunuzu artıracak.

Yazının devamı...

Anneler Günü’nde çocuklara destek için #anıbiriktir

İçerde dizisi şahane bir sosyal sorumluluğa imza atıyor. Şimdi buna destek olma zamanı! Minik Kalplerle El Ele Derneği (MİKA-DER) ve İçerde yürüttükleri kampanyayla Tekirdağ’da bir spor ve rehabilitasyon merkezi açacaklar. Buna bir sürü firmanın destek olması gerekiyor. İlk destek Omo’dan geldi. 23 Nisan’da başlattığı #anıbiriktir kampanyası bugün sona eriyor. Yani Twitter ve Instagram’dan #anıbiriktir etiketiyle sevdiklerinizle bir fotoğraf paylaştığınızda siz de MİKA-DER’e bir katkıda bulunmuş oluyorsunuz. Daha doğrusu Omo sizin için bağışta bulunuyor. Bugün Anneler Günü daha fazla fotoğraf paylaşın. Sevdiklerinizi bu fotoğraflara dahil edin ve sonuna mutlaka #anıbiriktir etiketini ekleyin. Ayrıca 5145’e SMS gönderebilirsiniz.

Yılın ekran annesi Zeynep

Ekrandaki anneler arasında en iyi anneyi seçmeye kalksak hiç düşünmeden Anne dizisini söylerim. Ama bu dizide de biyolojik anne olamamış ama hepimize anne olmak için doğurmanın şart olmadığını kanıtlamış Zeynep derim. Ünlüler dünyasında ise Ceyda Düvenci tartışmasız yılın annesidir. Onun kızı için verdiği mücadeleyi takdir etmemek elde değil! Ceyda şimdi ikinci çocuğuna hamile! Dilerim, anneliğinin tadını çıkaracağı, çok daha mutlu günler onun olsun.

Netflix O3’le anlaştı

Netflix Türkiye’ye giriş yaptığından beri izleyicisiyim. Hatta Türk dizilerine olan ilgimi azalttıklarını da itiraf etmeliyim. O kadar zengin bir içerikle karşımızdalar ki; gündüzleri dizi, akşamları film, geceleri belgesel izleyerek günlerimi geçirebiliyorum. Merak etmeyin, Türk dizilerini de izliyorum. Geçtiğimiz gün Netflix pazarlama ve Pr ekibi Türkiye’ye geldi. Hatta üç kişilik bir ekiple sabah buluştuk. Hem tanıştık, hem de Türkiye’de en çok hangi yapımların izlendiğini konuştuk. Tabii ki, eylül ayında yapacaklarına söz verdikleri Türk yapımı hakkında da bolca soru sordum. Sadece “Sözümüzü tutacağız” dediler. Akşam verecekleri partide bir açıklama yapıp yapmayacaklarını sordum. Türkiye’deki izleyicilerine teşekkür etmek istediklerinin altını çizdiler. Kısacası bir Türk yapımıyla anlaştıklarını açıklamayacaklarını söylediler. Netflix’in sadık bir izleyicisi olarak büyük gol attılar bana. Çünkü akşam partide tek bir açıklama yaptılar. Netflix ilk orijinal Türk yapımı için O3’le imzayı atmış. Yakın zamanda gelişmeleri bildirecekler. Bu yıl Netflix’te hangi Türk oyuncuyu izleyeceğimizi ben de çok merak ediyorum. Yüzünü Amerika’ya dönmek isteyen tüm oyuncuların bu işte olmak için uğraşacağına eminim.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.