Şampiy10
Magazin
Gündem

Anne de mutlu sonla bitti

Cansu Dere, Vahide Perçin, Beren Gökyıldız, Gonca Vuslateri ve Berkay Ateş’in başrolleri paylaştığı, Star TV’de yayınlanan Anne, salı akşamı 33’üncü bölümüyle ekrana veda etti. Final bölümü Tüm Kişiler’de 7.02 reyting aldı ve zirveye oturdu. Her 100 kişiden 20’si Anne’yi izledi. AB’de ise 6.56 reytingle yine o kategoride her 100 kişiden 20’si “Anne” dedi. İlk bölümde sevdiği adam yüzünden gözü kör olmuş, kızına zulmeden Cengiz’i hoş gören bir Şule izledik. O Melek’in annesiydi ama herkesin anne olmaması gerektiğinin kanıtıydı. Zeynep öğretmen Melek’in yaşadığı acıyı görüp onu kaçırmıştı. Doğurmamıştı ve doğuştan Melek’in annesiydi Zeynep. Üstelik o Melek’in adını Turna diye değiştirmişti. Onlar anne-kız olmuşlardı. 33 hafta boyunca bu hikayeyi izledik. Anne olmayı başaramayan Şule’nin her hafta Zeynep karşısında yenilişini... Aslında Şule’de denedi anne olmayı ama bir türlü başaramadı. Başında sevdiği erkeğin olmasını çocuklarına tercih etti. Defalarca annelik sınavına girdi ama hep kaybetti. Zeynep ve ailesi ise Turna’yı canı gönülden sevdi. Anne’ye mutlu son yakışırdı. Finalde Şule Cengiz’i öldürdü, hapse girdi. Çocuklarının velayetini Zeynep’e verdi. Melek, Turna Güneş olarak sonunda mutluluğa ulaştı.

Dizi sektörü Ateş’i kazandı

Anne yani Japon versiyonuyla Mother, 9 bölümlük çok ağır bir diziydi. O 9 bölümden 33 bölüm çıkarmak gerçekten zor işti. Çoğu zaman içimizi parçalasa da hikayesi tükendi. Ama kazançlarımız oldu bu işten! Cansu Dere’yi ekranda görmeyi özlemiştik. Anne’yle hasret gidermiş olduk. Tartışmasız bu işin en çok parlayanı Beren Gökyıldız oldu. Kocamın Ailesi’nde onu fazlasıyla sevmiştik. Ancak Anne’yle bize yeteneğin önemini tekrar hatırlattı. Beren doğuştan oyunculuk yeteneğiyle doğmuş. Canlandırdığı Melek karakterinin başına gelenleri bu kadar iyi oynamasının ve duyguyu ekrandan bize geçirmesinin başka bir açıklaması olamaz. Onun yaşında bir çocuk kimden ders alırsa alsın yeteneği yoksa bu kadar gerçek olamaz. Bu dizinin en iyi kazançlarından biri de Berkay Ateş. Onu ilk Abluka’da izlemiş ve çok beğenmiştim. Anne’de Cengiz olarak nefret ettik ondan ama çok iyi bir oyuncu kazandı dizi sektörü... Gonca Vuslateri Yalan Dünya’dan sonra öyle bir karakter olarak karşımıza çıktı ki onu hem sevdik, hem kızdık, hem de acıdık. Şule anlaşılması çok zor bir karakterdi. Duygu durum bozukluğu yaşıyordu ve Gonca bunu fazlasıyla gösterdi bize. Şule’nin gel-gitleriyle medcezir olduk. Bu yıl dizi sürelerin uzunluğundan hikâyeler erken tükendi. Böylece bir sezonluk drama modası başladı. Buna İçerde’den sonra Anne’de uydu ve final yaptı. Herkesin emeğine sağlık!

Yazının devamı...

İçerde’ye mutlu son yakıştı

Bu sezonu kendi açımdan mutsuz geçirdiğimi defalarca dile getirdim. Eskiden keyifle izlediğim en az 5 dizim olurdu, bu sezon ne yazık ki samanlıkta iğne aradım. Show TV’de ekrana gelen, Ay Yapım imzalı İçerde ilk bölümüyle beni arada bırakan işlerden biriydi. İçerde mi yoksa dışarda mı olduğuma karar verememiştim. Ancak ikinci bölümünden sonra öyle bir hikayenin içine attı ki bizi her hafta heyecanla beklemeye başladım. 39 hafta boyunca hikaye yer yer kendini tekrar etti, söylendiğim onlarca an oldu ama konsepti belli, hikayesi ters köşe, rejisi muazzam, prodüksiyonu gerçekçi, oyunculukları alkış alan bir iş çıktı ortaya... Belki de en çok 39 bölümde final yapacağını bilmek ve sonunun başından yazıldığını bilmek rahatlatmıştı beni... Çağatay Ulusoy Sarp rolünü iyi giyinmişti. Bölüm içinde onu hem mafya, hem de polis olarak izliyorduk. Aynı durum Mert yani Aras Bulut İynemli içinde geçerliydi. Birbirlerine düşman olan ama birbirlerine hasret kalmış iki kardeşti onlar... Bir Umut’un peşine takılıp gittiler. Çetin Tekindor; kebapçı Celal karakteriyle bir fenomene imza attı. Mustafa Uğurlu Yusuf Müdür olarak unutulmaz bir karaktere hayat verdi. Nihal Koldaş gözü yaşlı anne Füsun’la her hafta bizi ağlatmayı başardı. Bensu Soral diziye düşük başladı ama her hafta performansını katlayarak devam etti. Damla Colbay, gazeteci kız Eylem, bizim meslek için fazla naifti ama dizide saflığın sembolüydü. Gözde Kansu her dizide farklı bir kadın olarak karşımıza çıkıyor. İçerde’de Celal’in karısı Yeşim olarak bizi ters köşelere boğdu. Rıza Kocaoğlu’na psikopat rolleri çok yakışıyor. Ezel’deki Temmuz’dan sonra Davut nev-i şahsına münhasır bir karakterdi. Uğur Yücel diziye sonradan dahil oldu. Ama özlediğimiz sert adam karakteri yani Kudret’i hepimize sevdirdi. Son bölümlerin konuk oyuncusu Levent Can’dı. Haluk Müdür olarak Celal’i hapse attı.

Nebil Sayın’a alkışlar

İçerde’nin en güzel yanlarından biri de sinematografik yüzlerin dizide yer almasıydı. Yıldıray Şahinler öyle bir Alyanak yarattı ki, ekranın efsane karakterleri arasına adını yazdırdı. Nebil Sayın’ı bugüne kadar tanımadığım için resmen utanıyorum. Coşkun öyle bir karakterdi ki, sevgiyle nefret arasında sıkıştırıp bıraktı bizi Nebil Sayın. Ona kocaman alkışlar! Seyithan Özdemir’i daha önce Sarmaşık’ta izlemiştim. İçerde’de Minik karakteriyle bambaşka bir adamdı. Finalde de fedakarlığıyla alkışı aldı. Duygu Sarışın Sema, Barış Kıralioğlu Musa, Uğur Yıldıran Selim, Deniz Gürzumar Barış, Esra Kılıç Fulya, Beran Soysal Gökhan, Erdağ Yenel Berke, Tevfik Erman Kutlu Barbaros, İlber Uygar Kaboğlu Mustafa, Çağan Efe Ak küçük Sarp, Emir Dinçer küçük Umut olmasaydı bu dizi eksik kalırdı. Senaristler Ertan Kurtalan, Toprak Karaoğlu ve Volkan Sümbül’ün kalemine sağlık! 39 hafta 140 dakika ritmi düşürmeden aksiyon dizisi yazmak herkesin harcı değildir. Yönetmen Uluç Bayraktar tartışmasız Ezel, Karadayı ve İçerde’yle Türk televizyon tarihine bambaşka bir reji anlayışı getirdi.

Sosyal sorumluluk projesi oldu

Final gecesi İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşti. Çünkü İçerde sadece bir dizi olmaktan çıkıp bir sosyal sorumluluk projesine dönüşmüştü. Seyirciye bilet satıldı. Tüm gelir MİKA-DER İÇERDE Rehabilitasyon Merkezi’ne bağışlandı. Seyirciyle izlemek benim için farklı bir deneyimdi. İlk defa kötü karakterlerin bile öldüğünde çılgınca alkışlandığını gördüm. Gelelim final bölümüne... Haftalardır Sarp mı yoksa Umut mu ölecek diye bir beklenti yaratılmıştı. Ancak pazartesi günü de yazmıştım. İçerde ters köşeleriyle bilinen bir işti. Bu kadar bariz bir final yapamazdı. Üstelik seyirci bence mutlu son istiyordu. Bölüm başladı. Önce senaryo bize Sarp’ın ölebileceği izlenimi verdi, bir süre sonra Celal öldü. Aslında ölmediği çok belliydi. Celal’e böyle bir ölüm yakışmazdı. Birkaç dakika sonra ölmediği ortaya çıktı. Bu kez Umut mu ölecek beklentisi yarattı senaryo... Sonunda da Sarp, Umut ve Celal karşı karşıya kaldı. Sonuç mutlu sondu. İşte bunu hiç kimse beklemiyordu. Davut ve Celal kendi karakterlerine yakışır bir şekilde öldüler. İntihar ettiler. Sarp ve Umut dizinin başında olduğu gibi salçalı ekmek yiyerek veda ettiler. Dizi Toygar Işıklı’nın şahane müzikleriyle sona erdi. 2016-2017 sezonunda reytingi düşük bir kanalda stilize olmayan bir dünya kuruldu, karanlık bir hikaye anlatıldı. Kimse izlemez diye düşünülürken seyirci gerçek emeği ve sahiciliği sahiplendi. İçerde’nin final bölümü Tüm Kişiler’de 8.76 reyting aldı. Yani her 100 kişiden 22 kişi İçerde izlemişti. AB’de 11.87 reytinge ulaştı. AB kategorisinde her yüz kişiden 30’u diziyi izledi. O nedenle önce bu işe inananların, sonra da emeği geçenlerin duygusuna sağlık!

Yazının devamı...

Fi bitti, sırada Çi var

PuHu TV’de yayınlanan, Ay Yapım imzalı, Mert Baykal’ın yönetmenliğini, Nüket Bıçakçı’nın senaristliğini üstlendiği, Ozan Güven, Serenay Sarıkaya, Berrak Tüzünataç, Mehmet Günsür, Büşra Develi, Tülay Günal ve Osman Sonant’ın başrolleri paylaştığı Fi, sezon finaliyle ara verdi. 12 bölümlük Fi’de Can Manay’ın Duru tutkusunu ve onu finalde elde etmesini izledik. İlk üç bölümünü büyük beğeniyle izlemiştim Fi’nin... Özellikle Ozan Güven’in Can Manay performansına hayran olmamak mümkün değildi. Ancak 4’üncü bölümden sonra hikaye yavaş akmaya başladı. Hem kitapları çok sevdiğim, hem de Türkiye’nin en yüksek bütçeli internet dizisi olması nedeniyle her bölümünü kaçırmadan izledim. Keşke hikaye daha hızlansaydı. Fakat 12 bölümde oyunculuk performansları harikaydı. En merak ettiğim karakterlerden biri Sadık Murat Kolhan’dı. Osman Sonant hayalimdekinden bile daha iyi bir performans sergiledi. Berrak Tüzünataç’la sahnelerini izlemeye doyamadım. Fi, Duru’nun “Sen kimsin?” sorusuna bulduğu cevapla sezon finali yaptı. Büyük ihtimalle gelecek sezon Çi’yi izleyeceğiz. Umarım ritmi daha yüksek bir senaryo ve rejiyle karşımıza çıkarlar. Her şeye rağmen Fi, bu sezon ortaya çıkmış en iyi işlerden biriydi. Herkesin emeğine, gönlüne sağlık!

İçerde finali tahminim

Bu akşam Show TV’de ekrana gelen, Çağatay Ulusoy, Aras Bulut İynemli ve Çetin Tekindor’un başrollerini paylaştığı İçerde final yapacak. Bir haftadır final tanıtımları yayınlanıyor. Herkes finalde kimin öleceğini konuşuyor. Ben mutlu sonları seven bir izleyiciyim ama İçerde’nin bizi 38 bölüm gerdikten sonra mutlu bir sonla biteceğini zannetmiyorum. Mutlaka birileri ölecektir. Peki, kim ölecek? Kim ölse şaşırırız? Kebapçı Celal, Davut, Yeşim ölürse hiç şaşırmam. Artık bu saatten sonra Sarp ve Mert ölürse de şaşırmayacağım. Çünkü bir haftadır başrol oyuncularından birisinin ölmesine şartlanmış durumdayız. İçerde ters köşe sahnelerle bizi şaşırtmış bir diziydi. Herkesin beklentisi Sarp ya da Mert’in öleceği yönünde... O nedenle mutlu sonla biterse hepimiz için ters köşe olacak.

Kimya tutarsa Dolunay olur

Okulların kapanmasıyla yaz dizileri yavaş yavaş kendisini göstermeye başladı. Bayram sonrası ekranda bol bol yeni aşk hikayeleri, yarışmalar ve eğlence programları izleyeceğiz. Bu yazın sürprizi ne olacak, ben de meraktayım. Ancak geçen akşam Star TV’nin Dolunay dizisinin yeni tanıtımını izleyince tanıdık bir şey hissettim. Dizinin ilk tanıtımını beğenmemiştim. Çünkü dizi hakkında hiçbir şey anlatmıyordu. İkinci tanıtımı izleyince de Kiralık Aşk’ın atmosferine benzettim. Eğer başrol oyuncularının kimyası tutarsa Dolunay’ın bu yaz şansı yüksek görünüyor.

Yazının devamı...

Ay Yapım yeni yüzler çıkarmalı

Bir dizide Ay Yapım imzası varsa izleyici de güven yaratıyor. Yaprak Dökümü, Aşk-ı Memnu, Fatmagül’ün Suçu Ne?, Ezel, Karadayı gibi pek çok başarılı yapımda da imzası var. Ay Yapım bir işe başlarsa sezonlar boyu sürer. Ancak son yıllarda dizi sürelerinin uzunluğundan, hikayelerin çabuk tükenmesinden ya da kimya tutmamasından tek ya da iki sezonluk dizilerle karşımızda! Bu sezon ekranda beş diziyle var oldu Ay Yapım. Büyük reyting yarışında ilk havlu atan Kadir Doğulu, Seda Bakan, Mustafa Üstündağ’ın rol aldığı Bana Sevmeyi Anlat oldu. Fox TV’de ekrana gelen dizi 22 bölüm sürdü. Yeni yılda atv’de Bu Şehir Arkandan Gelecek dizisi başladı. Kerem Bürsin, Leyla Lydia Tuğutlu’nun başrollerini oynadığı dizi çarşamba akşamı 20’nci bölümüyle ekrana veda etti. Bu sezonun efsane dizisi İçerde’ydi. Bir sezonluk dizi olarak tasarlanmıştı. Çağatay Ulusoy, Aras Bulut İynemli, Çetin Tekindor’un başrollerini paylaştığı dizi yarın akşam, yani 39’uncu bölümüyle final yapacak. Ben de seyircili izlemede olacağım. Ters köşe bir final beklentim var.

Moda başlatmalı

Burak Özçivit, Neslihan Atagül ve Kaan Urganıoğlu’nun başrolleri paylaştığı Kara Sevda ise ikinci sezonunu tamamlıyor. Çarşamba akşamı yani 21 Haziran’da 74’üncü bölümüyle final yapacak. Kıvanç Tatlıtuğ ve Tuba Büyüküstün’ün başrolünü oynadığı Cesur ve Güzel hikayesi erken tükenen dizilerden oldu. 22 Haziran Perşembe akşamı 32’nci bölümüyle ekrana veda edecek. Kısacası Ay Yapım bu sezon ekranda 5 diziyle varlığını gösterdi. Sadece bu sezon 151 bölüm dizi yayınladı. Ancak asıl merakım gelecek sezon! Çünkü beş dizisi de final yaptı. Gelecek sezon başlayacağı her iş yeni olacak. Eskiden Kenan İmirzalıoğlu, Kıvanç Tatlıtuğ, Çağatay Ulusoy aynı anda ekranda olabiliyordu. Çağatay Ulusoy gelecek sezon ekranda olmayacak. O3 Medya’nın Netflix için çekeceği dizide rol alacak. Kıvanç Tatlıtuğ’un ara vereceğini düşünüyorum. Kenan İmirzalıoğlu ise O3 Medya’yla anlaştı ve Fatih dizisinde rol alacak. Beren Saat, O3 Medya’yla Gazino için görüşmelerini sürdürüyor. Tuba Büyüküstün büyük ihtimalle bir sezon ara verir. O nedenle gelecek sezon Ay Yapım’ın tıpkı eskiden olduğu gibi hem yeni yüzler çıkarmasını, hem de yepyeni bir moda başlatmasını bekliyorum.

Yazının devamı...

Kadınların yeni kahramanı: “Shlok”

Kanal 7 uzun süredir Hint dizileri yayınlıyor ve reyting listesinde ciddi bir sonuca ulaşabiliyor. Açıkçası bu dizileri izlemeye pek gönüllü değildim. Öğlen ve akşam kuşağında yayınlanan dizilere bakacak vaktim olmadığını da itiraf etmeliyim. Fakat geçtiğimiz haftalarda annem beni ziyarete gelip, “Shlok başlayacak, sen içerde çalış istersen” diyerek beni odadan çıkarınca durumun ciddiyetini fark ettim. Çünkü annem televizyon karşısında geçirdiğim vakit yüzünden şikayet eden bir kadın. Dizi izlemek için yüzüme bile bakmıyorsa orada bir şey vardır. Herkesin annesi bir dizi uzmanıdır. Takdir edersiniz ki, dizi doktoru genimi annemden aldım. Ancak anneme iki yıldır Türk dizisi izletemiyorum. Survivor izleyip “Kafamı ne olacağını bildiğim, aynı şeyleri izlediğim Türk dizileriyle meşgul etmek istemiyorum” diyordu. Şimdiyse saat 22.00’de başlayan Tatlı Bela için hiçbirimizle konuşmuyor, “Kanalı değiştir” diye baskı yapıyorsak bizi odadan çıkarıyor. Babamla bu konudan çok mustaribiz. O nedenle susup annemle birkaç bölüm Tatlı Bela izledim.

Kadın değersiz görülüyor

Son derece basit bir prodüksiyon! Shlok ve Astha zorla evlendirilen bir çift. Shlok karısına karşı nefret besleyen, Astha ise sevgi dolu bir kız. Büyük mücadeleler sonucunda da Shlok’un sevgisini kazanıyor. Evde Shlok’un annesi kötülükler yapıyor. Daha doğrusu Astha öyle biliyor ama asıl kötülüğü babası Niranjan yapıyor. Kadına o kadar kötü davranıyor ki, Astha durumu fark edip gerçeği ortaya çıkarmaya çalışıyor. Eski kuşak kadına önem vermezken, yeni kuşak kadının kıymetini bilmek istiyor. Herkes sürekli çatışıyor. Kız çocuğu önemsiz, erkek değerli kabul edilirken Astha herkese kadının da değerli olduğunu öğretmeye çalışıyor. Önce kocası Shlok’un kalbini kazanıp yanına çekiyor ve birlikte mücadele ediyorlar.

Alfa erkeği görmek istiyorlar

Annemden sonra televizyon gurusu saha araştırması grubum kadınlarla buluştum. Onlarında ağzından da Shlok düşmüyordu. Hepsi aynı şeyi söylüyordu. “Evet dizi biraz saçma ama erkeklerin o kadar kötülük yapıp suçu kadınlara atması nedeniyle izliyoruz. Astha ve Shlok sevgiyle bu durumu aştılar. Niranjan’ı da sevgiyle değiştiriyorlar. Ayrıca Shlok çok yakışıklı!” Anlayacağınız kadınların yeni kahramanı Hintli oyuncu Avinash Sachdev! Çünkü esmer, sert, aşık, Alfa erkeği ve annesine sahip çıkıyor. Kadınlar ekranda artık adam gibi adam görmek istiyor. Bilmem anlatabildim mi?

Yazının devamı...

Yazın hangi diziler başlıyor?

Eskiden yaz dizisi denildiğinde aklımıza aşk, gençlik, aile komedileri gelirdi. Uzunca bir sürede öyle devam etti. Fakat Kırgın Çiçekler’in yazın drama türünde başlaması ve üçüncü sezonuna devam kararı alınmasıyla kanallar planlarını değiştirdi. Bu yaz geçmişe oranla daha az dizi başlıyor. Zaten Star TV Türk Malı’nı, Fox TV Şevkat Yerimdar’ı mayıs ayında başlattı. İkisi de komedi türünde yarışa çıktı ve reytingleri oldukça iyi! Önümüzdeki haftadan itibaren asıl yaz yarışı başlıyor. 15 Haziran Perşembe akşamı atv’de Kanatsız Kuşlar başlıyor. Melis Tüzüngüç, Ümit İbrahim Kantarcılar, Ahmet Varlı, Deniz Bolışık, Fatih Al, Servet Pandur ve Seda Türkmen’in rol aldığı dizi; hayata tutunabilmek için amansızca mücadele eden dört kardeş ile çocukları için her türlü fedakarlığa katlanan genç ve güzel bir annenin iç içe geçen öyküsünü anlatıyor. Tam anlamıyla Kırgın Çiçekler gibi bir dizi... Şansı yaver giderse sezona devam etme şansı yüksek! Fox TV, Deli Gönül dizisiyle yaz dizilerinde dram tercih eden bir diğer kanal... Murat Ünalmış, Tuvana Türkay, Ogün Kaptanoğlu, Macit Sonkan, Nilgün Karababa, Mine Tüfekçioğlu, Barış Yalçın, Zuhal Yalçın, Yılmaz Şerif, Hayal Ada Topakkaya’ın rol aldığı dizi; her şeyini kaybetmiş bir öğretmenin İstanbul’a taşınıp özel bir okulda görev almasıyla değişen hayatını konu ediniyor. Doğru gün ve zamanda yarışa başlarsa Tüm Kişiler’de yüksek reyting alacaktır.

Ateş Böceği merak uyandırdı

Show TV’de bu yaz rotasını drama kıranlardan... Öykü Karayel ve Gökhan Alkan’ın başrollerini oynadığı Kalp Atışı; hayatın hırçın davrandığı Eylül’ün lise yıllarından cerrahlığa uzanan hikayesini konu ediniyor. Ege’de bir kasabada başlayan acılı hayatını İstanbul’da bir hastaneye taşıyan Eylül ve Ali Asaf’ın bizi umuda taşıyacak öyküsünü izleyecekmişiz. Tanıtımlarında Öykü Karayel’i merak ettim. Ama dövüşen kadın algısı Türk izleyicisine nasıl gelir karar veremedim.

Star TV yaz konseptine bağlı kalanlardan... İki romantik komediyle karşımıza çıkıyor. İlki; Can Yaman ve Özge Gürel’in başrolünü oynadığı Dolunay... Profesyonel aşçı olmak isteyen Nazlı ve zengin iş adamı Ferit imkansız bir aşkın kapısını aralamasını konu ediniyor. Tanıtımdan hiçbir şey anlamadık. Dizinin konusu da bir şeyi ele vermiyor. Klişe bir tanıtım ve konusunu okuduk. Umarım izlerken bize bir sürpriz yapar. Star TV’nin bir diğer dizisi Ateş Böceği. Seçkin Özdemir ve Nilay Deniz’in başrolünü oynadığı dizi boşanma avukatı Barış’la taksi şoförü Aslı’nın birbirini değiştireceği serüvenini anlatıyor. Hem çok tanıdık, hem de farklı bir iş gibi duruyor. İlk bölümünü merakla bekliyorum.

Yazının devamı...

Endemol Shine Türkiye’den çekilecek mi?

Endemol Shine Grup, Türkiye pazarına girdiğinde öyle hamleler yaptı ki sektörün dengesini alt üst etti. Önce oyuncu kaşelerini artırdı ve cazibe merkezi haline döndü. Paramparça, Kördüğüm, Dayan Yüreğim ve Evlat Kokusu dizilerini yaptı. Paramparça’nın prodüksiyonuna o kadar çok para harcandı ki, kısa sürede yurt dışına satıldı. Geçtiğimiz aylarda ihracat şampiyonunun Paramparça olduğu açıklandı. Ancak Paramparça’yı Global Agency’nin sattığını belirtmeliyim. Türk dizilerinin olduğu bir katalog içerisinde satışa çıkıyor. Kördüğüm aynı mantıkla yapıldı. Yüksek oyuncu kaşeleri ve abartılı prodüksiyon vardı. Hatta dizinin ilk bölümünde prodüksiyona harcanan paranın gözümüze sokulduğunu yazmış ve diziyi eleştirmiştim. Endemol Shine Grup, Kördüğüm’le birlikte bir karar değişikliğine gitti. Madem Türk dizileri bu kadar çok satılıyordu, öyleyse neden bu satışı kendi grupları üzerinden yapmıyorlardı? Kördüğüm yabancı dizilerin ve formatların olduğu kataloğa girince beklenen satışı gerçekleştiremedi. Üstelik bu kadar yüksek bütçeli yapılmasının tek nedeni yurt dışı satışıydı. Evdeki hesap çarşıya uymayınca Türkiye pazarında ilk çatırdama başladı.

Panjurlar kapalı, kapılar kilitliydi

Biz yavaş yavaş Endemol Shine Grup’un ödeme sorunu olduğunu duymaya başladık. Daha sonra Dayan Yüreğim dizisinin hazırlıkları başladı. Bildiğimiz tek şey Ece Uslu’nun 13 bölüm parasını peşin aldığıydı. Dayan Yüreğim setinden negatif haberler gelirken Evlat Kokusu başladı. Ödeme sorunu artık herkesin dilindeydi. Her gün yeni bir haber geliyordu yapım şirketinin setlerinden... Sendika devreye girdi ama ödeme sorunu devam etti. Nisan ayında Cannes’da gerçekleşen MIP TV’de gördüğüm tablo Endemol Shine Grup’un küçüleceği ya da Türkiye’den çekileceğiydi. Zaten kataloğu yeni seçimlerinin Nordic Noir olduğunu gösteriyordu. Çok geçmeden Dayan Yüreğim, ardından da Evlat Kokusu bitti. Ama Endemol Shine Türkiye’de sular durulmadı. Sonunda bıçak kemiğe dayandı ve geçtiğimiz gün oyuncular bir eyleme imza attı. Ben de oradaydım. Levent’te bulunan Endemol Shine Türkiye binasının önünde Dayan Yüreğim oyuncuları, yönetmeni ve set çalışanları vardı. Tek istekleri Endemol Shine Grup uluslararası yetkilisi Marina Williams’la görüşmekti. Çünkü günler öncesinden randevuları vardı. Oyuncuların çoğu işini, setini ayarlamıştı. Ancak Williams son dakika, kimseye haber vermeden Türkiye’ye gelmeme kararı almıştı. Randevu iptaldi ve hiç kimse binadan içeri alınmıyordu. Üstelik panjurlar kapalı, kapılar kilitliydi.

Şirket adeta sirke döndü

Tek kelimeyle utanç verici bir tablo vardı. Basın mensupları ordaydı. Ece Uslu 13 bölüm ücretini peşin almasına rağmen arkadaşlarını yalnız bırakmamıştı. Onlarla birlikteydi. Üstelik basının orada olacağı duyulunca oyunculara ve teknik ekibe bir bölüm ücreti hemen ödenmişti. Ama Endemol Shine kapı duvardı. Endemol Shine Türkiye yetkilileri Hakan Eren ve Gökhan Tatarer bir hafta önce işten ayrılmıştı. İçeride belgeler inceleniyordu. Henüz bir sonuç açıklanmamıştı ama iki isimde zan altında bırakılmıştı. Yurt dışı yetkilisi ise toplantılarını haber vermeden iptal ediyordu. Kısacası dünyanın en büyük yapım şirketlerinden birisi adeta sirke dönmüştü. Endemol Shine Grup ne yazık ki krizi yönetemedi. Madem ortada mide bulandıran bir durum vardı; öyleyse bu inceleme Türk yöneticilerle birlikte yapılmalı, o sürede alacaklılara sağlıklı bir açıklama yapılmalı, çıkan sonuca göre yollar ayrılmalıydı. Şimdi her şey arapsaçına döndü. Ortada bir muhatap yok, Türk yöneticiler zan altında, kimse parasını ne zaman alacağını bilmiyor. Endemol Shine Grup kendisine Türkiye’de bir ortak arayışına başladı bile. Kimsenin bu itibarda bir şirketle ortaklık yapacağını zannetmiyorum. O nedenle dünyada küçülmeye giden Endemol Shine Grup, buradaki borçları bir ödeme planıyla açıklayıp Türkiye’den çekilecektir. Bize de arkasından sektörün dengelerini bozmuş, sonra çalışanlarını mağdur etmiş ama umursamadan çekip gitmiş dünyanın en büyük prodüksiyon şirketine bakıp kalmak düşecek.

Yazının devamı...

Güle güle Hayat Şarkısı

Dün sabah içim bir buruk uyandım. Uyumadan önce Hayat Şarkısı’nın final bölümünü izlemiştim. Yalan söyleyemem ikinci sezonuna ilk sezon kadar meftun değildim ama son yıllarda izlediğim en kaliteli işlerden biri olduğunu biliyordum. Üstelik bu tatta bir dizinin kolay kolay gelmeyeceğini de... Final bölümü keyifliydi. Kız istemesi, düğün hazırlığı, balayı, düğün, eğlence derken final bloğuna kadar geldik. Bir anda düğünü terk eden Hülya’yı gördük. Üstelik üç çocuğunu da Kerim’e bırakmıştı. İşte o anda geri döneceğini biliyorduk. Hülya çocuklarını bırakıp asla gitmezdi. Hülya’nın derdi içindeki boşluğu doldurmaktı. Ama olan Mahir’e oldu. Dizide herkes vuslata erdi. Bir tek Mahir gözyaşı döke döke veda etti diziye... Oysa Mahir insanlıktı, dostluktu, kardeşlikti, aşktı, eğlenceydi, zekaydı, merhametti. Ve mutsuz oldu. Bu finale içim buruk onu ekleyeyim. Ama Olgun Toker’i devleştirdi. Çok uzun yıllar bu yeteneği konuşacağız.

Hem masum, hem suçluyu oynadı

Hayat Şarkısı’nda Gül Oğuz’un kalbi vardı. O bir işe kalbini koyunca ortaya bizim kalbimizi burkan işler çıkıyor. Senarist Mahinur Ergun, benim bu ülkede kalemine hayran olduğum bir isim. Neredeyse yazdığı her dizide kendimden bir şeyler buldum. Çünkü odağına insanı koyuyor. Yönetmen Cem Karcı bu işin en büyük şanslarından biriydi. Dizi rejisine yeni bir boyut ekledi. Pek çok teknik denedi ve yarattığı dünyaya bizi hayran bıraktı. Bu dizide biz hikaye, reji ve oyunculuk istedik. Her şey birbirini tamamladı. O kadar çok isim kazandırdı ki sektöre... Burcu Biricik başarılı bir oyuncuydu. Ama kim derdi ki, o melek yüzünden önce bir şeytan, sonra bir aşık, tutkulu bir anne çıkacak. Hülya bıçak sırtı bir roldü ve Burcu ruhunu koydu bu role... Altından da kalktı. Bundan sonra oyunculukta zirveden inmeyecek Burcu. Birkan Sokullu zor bir rol üstlendi. Kalabalık bir ailenin içindeki baba parasıyla yaşayan bir jöne hayat verdi. Yani ekranda gördüğümüz örnekleri gibi kusursuzluk harikası değildi. Ama Kerim karakteriyle, Hülya’nın onu sevişiyle hayata tutundu. İzleyici de ona! Birkan Sokullu’ya kocaman bir alkış. Ahmet Mümtaz Taylan öyle bir Bayram Cevher yarattı ki, bizi güldürürken ağlattı. En çok içimizi o yaktı. Hem baba olmayı, hem koca olmayı, hem iş adamı olmayı, hem dost olmayı, hem suçlu, hem masum olmayı, hem de hep çocuk olmayı aynı karakterde bize anlattı.

Bıybıy şef!

Seray Gözler, Süheyla karakteriyle annemizi hiç aratmadı. Muhteşem bir çiftti onlar... Tayanç Ayaydın, Pelin Öztekin, Ecem Özkaya Üstündağ, Aytan Taş, Deniz Altan, Deniz Şen Hamzaoğlu, Recep Güneysu, Gamze Demirbilek, Almila Bağrıaçık, Serap Önder, Pınar Hamzaoğlu, Sibel Melek Arat, Taha Yusuf Tan ve adını yazamadığım tüm oyuncular Hayat Şarkısı’nın en güzel tınısını söylediler bize. Bize aşkın, tutkunun, aile olmanın, insanın içindeki iyi ve kötünün savaşının, dostluğun hikayesini anlatan tüm ekibin emeğine sağlık! Güle güle Hayat Şarkısı... Bize istemenin ve vazgeçmemenin değerini hatırlattığın için teşekkürler... Bıybıy şef!

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.