Şampiy10
Magazin
Gündem

Ufak Tefek Cinayetler’de gerilim dozu olacak

Ay Yapım imzalı, Ali Bilgin’in yönetmen koltuğuna oturduğu, Meriç Acemi’nin senaryosunu kaleme aldığı Ufak Tefek Cinayetler’in hem ilk tanıtımı, hem de yayın tarihi açıklandı. 24 Ekim Salı akşamı başlayacak olan dizide; Gökçe Bahadır, Mert Fırat, Aslıhan Gürbüz, Tülin Özen, Yıldıray Şahinler, Bade İşçil, Ferit Aktuğ, Selim Bayraktar, Tansu Biçer, Duygu Sarışın ve Hayal Köseoğlu rol alıyor. Dört yakın kız arkadaşın geçmişten kaçarken bir tesadüf eseri tekrar araya geldiği ve büyük yüzleşmelere sahne olacak bir dizi izleyeceğiz. Belli ki kimi zaman gerilim dozu yüksek bir dizi olacak. Bu arada başrol karakterin adı Oya. İlk defa bir dizinin başrol karakterinde kendi adımı duyacağım. Bana da diziyi izlerken bir değişiklik olacak. Star TV diziyi salı akşamına yani Dolunay’ın yerine koyuyor. İlginç bir karar olmuş. Çünkü tüm yazı birinci olarak sürdürmüş bir dizi Dolunay. Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ın gelişiyle de ikinciliğe düştü. Ancak diğer dizilere göre izleyicisini kaybetmeden devam etmeye çalışıyordu. Şimdi tam da Hızır ve Meryem gaza basmış giderken, dört kadının hikayesi izleyiciyi salı akşamı çeker mi bilemedim. Bence Ufak Tefek Cinayetler için en doğru gün çarşamba. Çünkü Meryem almış başını giderken, yani sırlı bir dizi orada iş yapıyorken onu ancak başka bir sır durdurabilirdi. Ufak Tefek Cinayetler’de sırlar ve maskeler bu kadar hakimken iyi rakip olurlardı. Ne diyelim, Ufak Tefek Cinayetler’in salı akşamı yolu açık olsun!

Kızgın Damdaki Kedi’yi mutlaka izleyin

Tennessee Williams’ın Pulitzer ile Tiyatro Eleştirmenler Birliği Ödüllleri’ni almış eseri Kızgın Damdaki Kedi, bu defa Mam’art Tiyatro’yla sahnede! Serkan Salihoğlu, Tuğrul Tülek, Feri Baycu Güler’in çevirdiği, Serkan Salihoğlu’nun yönettiği oyunda; Sezin Akbaşoğulları, Tuğrul Tülek, Ayten Uncuoğlu, Ünal Silver, Bennur Duyucu ve Ömür Kayakırılmaz rol alıyor. Cuma akşamı ilk oyunu izleme şansım oldu. Yönetmen Serkan Salihoğlu, bu denli uzun bir oyunu tek perdede anlatmayı hedeflemiş. 3 perdelik, uzun oyunlardan daralan biri olarak bu hamlesini sonuna kadar destekliyorum. Üstelik 75 dakikada ortaya gayet iyi bir oyun çıkarmışlar. Oyun; büyük arazi sahibi, zengin bir Amerikan ailesi içindeki gizlenmiş, saklı kalmış birtakım gerçeklerin ortaya dökülmesiyle yaşanan çatışmaları psikolojik-gerçekçi bir dille anlatıyor. Sezin Akbaşoğulları’nı sahnede ilk kez izledim. Ne kadar yetenekli bir oyuncu olduğunu da ancak sahnede daha net görebiliyorsunuz. İlk oyun nedeniyle bazı aksaklıklar olsa da, oyun oturduğunda tadından yenmeyecek bir performans izleteceğine iddiaya girerim. Tuğrul Tülek, 10 yıldır her sezon aralıksız tiyatro yapmasının avantajını sahnede kullanıyor. Öyle minimal, öyle gerçek, öyle sakin oynuyor ki kendinizi ona kapılmış giderken buluyorsunuz. Ünal Silver ve Tuğrul Tülek’in baba-oğul konuşması o kadar gerçek ki, hayatın içinde öyleysine yaşanıyormuş gibi... Hiç ajite etmeden, çok sıradan bir dille oynuyorlar. Bu da gerçekçiliğe sizi daha çok yaklaştırıyor. Ayten Uncuoğlu o evhamlı, her şeyden haberi olan ama hiçbir şeyi bilmeyen anneyi çok güzel oynamış. Ezcümle; mutsuz bir ailenin hırslarıyla yüzleşmek, iyi bir performans izlemek için Kızgın Damdaki Kedi’yi izleyin derim. Oyun; 22 Ekim’de Caddebostan Kültür Merkezi’nde, 10 Kasım’da Moi Sahne’de, 16 Kasım’da Gazanfer Özcan Sahnesi’nde oynanıyor.

Yazının devamı...

Vatanım Sensin İzmir Marşı’yla geliyor

Ekim ortası oldu Vatanım Sensin’den hala ses yoktu. Sokakta yürürken teyzeler kolumdan çevirip sorar olmuştu: “Oya kızım Vatanım Sensin niye başlamadı? Yoksa yayından mı kaldırıldı?” Herkese tek tek açıklama yapmak zordu. Neyse ki, Vatanım Sensin yeni sezon fragmanı çıktı da hepimiz rahatladık. İkinci sezon Cevdet’in küçük kızı Hilal’ın tutuklandığı tanıtımla açılış yaptı. İzmir Marşı’nı söyleyen Hilal’i ve ona zulmeden Yunan askerini gördük. Bu sezon Yunan Ordusu’nun Anadolu’yu işgalini izleyeceğiz. Geçen sezon perşembe akşamları ekrana geliyordu Vatanım Sensin. Ancak eylülde başlayan Ver Elini Aşk kafaları karıştırmıştı. Bu hafta gelen reytingler gösterdi ki, Ver Elini Aşk’ın yeri perşembe gününde sağlam değil! Vatanım Sensin kendi yeri ve saatine dönecek. Bu ayın son haftası Vatanım Sensin’in oyuna yeniden katılacağını ve perşembenin oyununu bozacağı aşikar! Hadi artık yarış başlasın!

Çocuk jürisiyle çalıştık

TÜRSAK Vakfı tarafından 14’üncüsü düzenlenen Çocuk Filmleri Festivali’nde bu yıl benimde küçücük bir katkım oldu. En iyi filmi, çocuk jürisi seçecekti. Ödül töreni öncesinde onlarla bir araya geldik ve “Nasıl bir jüri üyesi olunur?” konulu atölye çalışması yaptık. Beş film izledik. Daha sonra da filmleri tartışmaya başladık. Gerçekten son zamanlarda en mutlu olduğum aktiviteydi. Çünkü hepsi zehir gibiydi. Tüm alt mesajları görmüşlerdi. Sevginin her şeyi çözebileceğini biliyorlardı. Uzun tartışmalar sonuncunda iki film arasında kaldık ve biraz zorlandık. Sonunda da savaşın gölgesinde tek başına kalan ve eski oyuncakları toplayan bir çocuğun hikayesinin anlatıldığı, Michal Zabka imzalı ‘Bir Yılbaşı Hikayesi’ni birinci seçtik. Ödül töreninde ise çocuklar sahneye çıkıp tek kelimeyle neden bu filmi seçtiklerini açıkladı. Sonuç; çocuklar hayattan şunu istiyor: Sevgi, barış, kardeşlik, arkadaşlık ve mutluluk!

Kenan çok güzel gülüyor

Başrollerini Kenan İmirzalıoğlu, Haluk Bilginer, Meryem Uzerli’nin paylaştığı, Onur Ünlü imzalı Cingöz Recai’yi önceki akşam galasında izledim. Filme dair inanılmaz büyük bir heyecanım olduğunu ve İmirzalıoğlu’nu binbir surat izleyeceğim için mutlu olduğumu geçen hafta yazmıştım. Peki, filmde ne izledim. Kenan İmirzalıoğlu’nun beyazperdeye de tıpkı televizyon gibi çok yakıştığını, Cingöz olmak için çaba harcadığını, gülmenin ona çok yakıştığını, Haluk Bilginer’i çok sevdiğimi... Cingöz Recai senaryosunda büyük boşluklar olduğunu, çok iyi kotarılabilecek bir filmi kaçırdıklarını düşünüyorum. Devamının geleceğinin sinyalini de verdiler. Umarım Kenan İmirzalıoğlu’nu daha çok gülümseyeceği projede izleriz. Çünkü inanılmaz güzel gülüyor.

Yazının devamı...

Mehmet Aykaç dikkat çekiyor

Kırgın Çiçekler dizisi üçüncü sezonuna da oldukça iyi başladı. Hikaye evrildi, yeni oyuncular katıldı, polisiye tarafı eklendi. Reytinglerde de karşılığını aldı. Bu sezon en çok dikkat çeken oyuncu ise dizinin Serkan karakteri yani Mehmet Aykaç oldu. Zira; Serkan bu sezon lösemiyle mücadele ediyor. Serkan’a Mehmet Aykaç hayat veriyor. Mehmet üç yılda öyle yol kat etti ki bunu görmemek imkansızdı. Gerçekten liseli bir öğrenci gibiydi üç yıl önce. Gözümüzün önünde büyüdü. Şimdi hem üniversiteli bir genç, hem de lösemiyle mücadele eden birini canlandırıyor. Bunun için hem vücudunu geliştirmiş, hem de aldığı risk alkışlanmaya değer. Saçlarını kazıttı, oyuncu koçuyla uzun süre çalıştı, hastalık psikolojisini en doğru duyguda yansıtmak için araştırmalar yaptı. Bu da ekrana yansıyor. Mehmet Aykaç’ı ilk kez bir dizide izliyorum. Bu azim ve çalışkanlıkla umarım uzun yıllar ekranda onu izleyeceğiz. Emeğine sağlık Mehmet!

Frankfurt Film Festivali geliyor

Almanya Frankfurt’ta Kültürlerarası Transfer Derneği tarafından düzenlenen Frankfurt Türk Film Festivali, Filmhaus Frankfurt, ABG/SaalbauGmbH, Press-und Informationsamt Frankfurt, T.C. Frankfurt Başkonsolosluğu ve Kültür Ateşeliği, T.C. Kültür Bakanlığı desteği ile bu yıl 17’nci kez sinemaseverlerle buluşuyor. 26 Kasım-2 Aralık 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilecek festivalde, Türkiye ve Almanya’dan sinemaseverler, 40’ın üzerinde Türk ve Avrupa filmi, belgeseller ve kısa filmlerle sinemalarda buluşacak. Festivalin lansmanı, Sirkeci Hodjapasha’da basın mensupları ve sanatçıların katılımı ile gerçekleştirildi. Festival Başkanı Hüseyin Sıtkı, Festivalin Türkiye Direktörü Serap Gedik ve Türkiye lansmanını düzenleyen Festival Danışmanı Sayım Çınar, bu yılki festival programı ve akış hakkında bilgi verdi. Bu yıl Erden Kral, Biket İlhan, Gökhan Mumcu, Murat Şeker, Fehmi Yaşar, Okan Arpaç, Funda Karayel, Yeşim Ceren Bozoğlu, Bahar Öztan festivalin jüri üyeliğini yapıyor. Festivalde Albüm, Babamın Kanatları, Bana Git De, Beginner, Koca Dünya, Müthiş Bir Film, Rauf, Rüzgarda Salınan Nilüfer, Tereddüt ve Toz filmleri yarışıyor. Geçen yıl ben de jüri üyelerinden biriydim. Umarım, bu yıl da güzel bir festivale imza atarlar.

Yıldız Tilbe iyi ki geldi

O Ses Türkiye’de bu sezon Yıldız Tilbe’nin olacağını duyduğumdan beri çok keyifli bir yıl olacağına emindim. Cumartesi akşamı bu yılın ilk bölümü yayınlandı. Yıldız Tilbe ilk programda henüz jüri olmaya alışamamıştı, sessizdi ama sezonda bize neler yaşatacağının da sinyalini verdi. Birkaç defa kahkahalar atarken buldum kendimi... O güzel sesinden şarkılar dinledik. Yıldız Tilbe iyi ki geldi, bu sezon O Ses Türkiye’de bol bol Yıldız Tilbe konuşacağız.

Yazının devamı...

Binbir surat Kenan geliyor

Bir oyuncuyu bambaşka karakterlerde izlediğimde ve her birinde şaşırttığında mutlu olan izleyicilerdenim. O nedenle yıllardır Kenan İmirzalıoğlu’nun yolculuğunu takip ederim. Her seferinde başka adamlara hayat vermesine rağmen, benzerlikleri olduğunu da inkar edemem. Fakat bu defa karşımıza hepimizin farklılık açlığını kapatacak şekilde geliyor. Çünkü İmirzalıoğlu 13 Ekim Cuma sinemalarda karşımıza Peyami Safa’nın unutulmaz eseri Cingöz Recai olarak çıkacak. Limon Yapım ve Kanal D’nin ortaklığında, Content Turkey’in yapımcılığı üstlendiği Cingöz Recai Bir Efsanenin Dönüşü’nün yönetmen koltuğunda Onur Ünlü oturuyor. Onur Ünlü sinemasına hayran biri olarak filmi gerçekten merak ediyorum. Üstelik senaryoyu Kerem Deren ve Pınar Bulut kaleme almış. Yani Ezel’den sonra Kenan İmirzalıoğlu, Kerem Deren ve Pınar Bulut yeniden bir arada... Üstelik yönetmen Onur Ünlü katkısı var. Bir de filmde; Meryem Uzerli, Haluk Bilginer, Musa Uzunlar, Fatih Artman, Selim Bayraktar, Serkan Keskin, Algı Eke, Ushan Çakır, Boran Kuzum, Hakan Boyav, Cem Cücenoğlu, Meriç Aral, Günay Karacaoğlu rol alıyor. Her şey olması gerektiğinden daha iyi görünüyor.

Mehmet yurt dışına satışı garantiledi

Filmin iki fragmanını da izledim. Oldukça renkli bir iş izleyeceğimiz çok belli. Ancak ne yalan söyleyeyim beni en mutlu eden şey Kenan İmirzalıoğlu’nu onlarca başka tipte ve karakterde izleyecek olmak. Çünkü uzun zamandır ekrana ve sinemaya ara veren Kenan İmirzalıoğlu bu sezon hem sinemada, hem de televizyonda bambaşka karakterlerle geliyor. Haftaya cuma sinemada polisiye türündeki Cingöz Recai Bir Efsanenin Dönüşü’nü izleyeceğiz. Ocak ayında ise Fatih Sultan Mehmet olarak izleyeceğiz onu. İlk afiş geldi. Gerçekten hem çok farklı, hem de çok güzel görünüyor Mehmet. Haftaya başlayacak olacak MIPCOM’da eminim en çok dikkat çeken proje Fatih olacaktır. Şimdiden yurt dışına satışının garanti olduğunu düşünüyorum. Kısacası Kenan İmirzalıoğlu uzun süre durdu ama onu izlerken en keyif aldığım Son Osmanlı Yandım Ali’de olduğu gibi hem oyunculuğunu yükselten, hem de yüzümüzü gülümseten projelerle geliyor. Zaten onu görmeyi özledik, ben de kredisi çok yüksek. O nedenle hem filmi, hem de diziyi merakla bekliyorum.

Yazının devamı...

Yüz Yüze’de sağlam bir çatışma var

Senarist Ethem Özışık Poyraz Karayel’le gönlümüze öyle bir taht kurdu ki, kaleminden çıkacak her projeyi takip edeceğime kendi kendime yemin ettim. Gecelerin Ötesi’ni yani yeni adıyla Yüz Yüze’yi de merakla bekliyordum. Şanslıyım, üç bölümü ele geçirip okuma fırsatına da nail oldum. Etrafımdaki herkes bu projeden bahsediyordu. Karakterlerin derinliğini dinlerken o kadar çok merak ettim ki, sonunda okumaktan başka şansım kalmadı. Okuduğum ilk bölüm, eğer değişmediyse, iyi kurulmuş, çatışması sağlam ve karakter motivasyonları derin kurulmuş bir işti. Birkaç ciddi eleştirim var ama sette onları fark ettiklerine inanıyorum. Dizinin iki tanıtımı yayınlandı. İlki aşk temalı bir tanıtım. Birkan Sokullu ve Sinem Kobal’ı 7 yıl önce Küçük Sırlar’da izlemiştik. Şimdi ikisi de büyümüş ve bir dramayı taşıyan iki yüz olarak karşımıza çıktılar. İkisi de şık bir restoranlar. Cino Seliha’ya evlenme teklif ediyor. İşte o anda flashbackle bunun hiç masum bir teklif olmadığına şahit oluyoruz. Zaten tanıtımın finalinde de Cino’nun evlenme teklifini kabul eden Seliha’nın da masum olmadığını görüyoruz. Masanın altında ikisi de birbirine silah çekiyor.

Bu devirde dizi bulmak zor

Gelelim ikinci tanıtıma... Çete adlı tanıtımda işte o benim uzun zamandır dinlediğim mahalledeki arkadaşları izledik. Yine beni bir merak sardı. Tims&B’nin yapımcılığını üstlendiği, Osman Taşçı’nın yönetmen koltuğuna oturduğu Yüz Yüze’de Taner Ölmez, Özgür Emre Yıldırım, Ece Çeşmioğlu, Rüzgar Aksoy, Başak Daşman, Ali Seçkiner, Muhammet Çakır, Selin Yeninci, Merve Dizdar, Nihal Telcan, Kaan Uluca ve Celal Öztürk rol alıyor. Bu ay sonuna kadar ekranda olacağını düşünüyorum Yüz Yüze’nin... Sizi bilmem ama ben kesinlikle dizinin ilk bölümünü izliyor olacağım. Çünkü bir yanda sağlam bir arkadaşlık, diğer tarafta imkansız bir aşk ve son tahlilde bir mahalle hikayesi izleyeceğiz. Bu devirde böyle dizi bulmak zor!

Neden bu isimler yok?

Altın Kelebek adayları açıklandı ve yine gözlerim şaşkınlığa uğradı. Açıkçası aday listesinde beni çok şaşırtan bir durum var. Kara Sevda dizisi ekranda iki sezon kalmış ve aday listesine girmiş bir dizi. Ancak dizinin en çok dikkat çeken ismi, Emir Kozcuoğlu’na hayat veren Kaan Urgancıoğlu adaylar listesinde yok. İşin tuhaf tarafı geçen senede yoktu. O zaman anlamamıştım ve mutlaka bir nedeni vardır demiştim. Ama bu sene de olmamasının nedenini açıkçası merak ediyorum. Çünkü bu listede yer almamasının haksızlık olduğunu düşünüyorum. Ekranda dört bölüm kalmış diziler aday, oyuncuları aday ama kesinlikle övgüyü hak eden bir oyuncu yok. Ödül almasından bahsetmiyorum, aday olmaması bana saçma geliyor. Mantıklı bir sebep bulamıyorum. Aynı durum Anne dizisinde rol alan ve geçen sezonun en çok konuştuğumuz isimlerinden biri olan Gonca Vuslateri içinde geçerli. O da bu listede yok. Bu da benim anlamadığım bir durum. Umarım neden isimlerim olmadığını en yakın zamanda anlarım!

Yazının devamı...

Siyah İnci ilk bölümde derdini anlatamadı

Gold Film-Faruk Turgut’un yapımcılığını, Barış Aryay ve Mehmet Andiçen’in müziklerini, Yekta Torun ve Duygu Tankaş’ın senaryosunu, Erol Özlevi’nin yönetmenliğini üstlendiği Siyah İnci, perşembe akşamı Star TV’de başladı. Tolgahan Sayışman, Hande Erçel, Berk Hakman, Hüseyin Avni Danyal, Yeşim Büber, Nazmi Kırık, Neriman Uğur, Melis Sezen, Burak Altay, Çağla Demir, Mehmet Mehmedov, İpek Bağrıaçık, Selin Işık, Hakan Çeliker, Burak Çimen, Erman Erberk’in rol aldığı dizi Tüm Kişiler’de 3.20 reytingle 12’nci, AB’de 2.77’yle 9’uncu, ABC1’de 3.07’yle 11’inci oldu. Peki, Siyah İnci bize ne anlattı? İşte orada işler karışıyor. Çünkü ne yazık ki, ilk bölümün son dakikaları hariç günlük hayattan manzaralar dışında bir şey görmedik. Oysa ortada dizi konusunda uzmanlaşmış, artık olacak olayları izlemeden tahmin edebilen bir seyirci kitlesi var. Yıllardır o kadar çok melodram izliyorlar ki, artık olay akışını işin uzmanları kadar anlatabiliyorlar. O nedenle onları şaşırtmak öyle kolay değil! Bir de bambaşka bir alışkanlık edindiler, dizi süreleri uzadıkça bölüm içinde olan olaylar arttı. Hatta bazen bir bölümde olan olaylara yetişemez hale geldik. Bu da seyirciyi dinamik tutmayı sağladı. Artık reyting aslanın midesinde, konular kendini tüketmiş artık milyonuncu tekrara girmişken Siyah İnci’nin de değişen bu izleyici kitlesine uygun bir ilk bölümü ne yazık ki göremedik.

Aşkla bakma işini çözmüş

Peki ne izledik? Efsaneye göre aşkını ispat etmek için siyah inci çıkartmaya giren bir Kenan, üvey babasının evlenmesine izin vermediği bir Hazal, eski aşkını galiba öldürmüş bir Vural ve günlük hayat koşuşturmaları... Zaten Vural’ın görür görmez Hazal’a aşkı, Hazal’ın kardeşinin çiğ eniştesine yan gözle bakma halleriyle olayın seyrinin değişeceğini ilk 5 dakika anladık. Kısacası dizi konuya ilk bölümde giremedi ve daha önce izlediğimiz onlarca dizinin sahnelerinden oluşan bir kolajla karşımıza çıktı. Ne yazık ki, bu da reyting listesinde onu gerilere itti. Bir dizi ilk bölümde çatışmasını seyirciye veremiyorsa sonuç hep böyle oluyor. Siyah İnci’nin acilen konuya girip çatışmasını sergilemesi gerekiyor. Gelelim oyunculuklara... Tolgahan Sayışman’ı bugüne kadar takım elbiseyle izlemiş biri olarak ben Kenan’ı sevdim. O bitirim hallerini de sevimli buldum. Ayrıca başka biri olarak karşımıza çıkmasını da destekliyorum. Hep holding patronu olmasından kendi adıma sıkılmıştım. Hande Erçel televizyon oyunculuğunda bir konuyu çözmüş. Nasıl bakması gerektiğini çok iyi biliyor. Üçüncü projesinde de bizi o aşk dolu bakışlara inandırdı. Kiminle partner olursa sanırım aşkına inanacağız. En önemli meseleyi çözmüş.

Vural karakterinin açıkları vardı

Berk Hakman’ın canlandırdığı Vural karakterine dair birkaç kelam edeceğim. Berk Hakman çok iyi bir oyuncu. Bu karakteri de gayet iyi oynamış. Ancak karakterin ilk bölümde büyük açıkları vardı. Madem bu kadar psikopat bir adamı oynayacak, ona senaryonun daha çok pas atması gerekiyordu. Bu hikayede seyircinin ilk inanması gereken karakter Vural. Acısından hırçınlaşan bu adamı anlamadık. Hazal’ı görünce dağıldı ama Aziz’in karşısındaki tavrı neydi? Açıkçası anlamadım ve bu tutarsızlığı desteklemek imkansız. Prodüksiyonu gayet güzeldi Siyah İnci’nin... Fakat işte her şey dönüp dolaşıp bir yerde sıkışıyor. Bir dizinin ilk bölümünde ne anlattığını seyirciden gizlemek ne yazık ki tutmayan bir formül. Geçtiğimiz seneler ilk bölümde konuya giremeyen dizilerin başlarına neler geldiğini gördük. O nedenle Siyah İnci’nin ikinci bölümde acilen hızlanması gerekiyor. Herkesin emeğine sağlık!

Yazının devamı...

Basitliğe övgüsü nedeniyle şansı hak ediyor

Gold Film-Faruk Turgut’un yapımcılığını, Birol Güven ve Murat Aras’ın senaryosunu, Aydın Sarman ve Burcu Güven’in müziklerini, Amir Khalilzadeh’in yönetmenliğini üstlendiği Sevda’nın Bahçesi cumartesi akşamı Kanal D’de başladı. Sibel Can, Emre Kınay, Begüm Kütük Yaşaroğlu, Alina Boz, Baran Bölükbaşı, Teoman Kumbaracıbaşı, Berat Yenilmez, Mehmet Bozdoğan, Esra Kızıldoğan, Haydar Köyel, Özlem Mahmutoğlu, Melahat Abbasova, Yasemin Öztürk, Fulya Aksular, Doğa Konakoğlu’nun rol aldığı dizi Tüm Kişiler’de 2.59 reytingle 9’uncu, AB’de 2.91’le 6’ncı, ABC1’de 2.97’yle 6’ncı oldu. Tanıtımlarında vaat ettiği şeyi fazlasıyla verdiğini itiraf etmeliyim. Bize basit ve bilindik bir hikaye anlatacağını söylemişti. Dediğini de yaptı. Dizinin başlangıcında Sevda karakterine hayat veren Sibel Can, tam da kameranın içine bakarak yani izleyiciyle doğrudan bir ilişki kurarak şu cümleleri söyledi: “Başımdan geçenler kim bilir kaç kadının yaşadığı, artık hiç kimsenin şaşırmadığı, sıradan, sıkıcı, rutin şeyler belki... Seninki gibi, onunki gibi, kim bilir kimlerin ki gibi... Basit, sıradan, alelade bir hikâye işte.” İzlediğimiz dizide de bu basit ama herkesin yaşadığı sorunları gördük. O nedenle Sevda’nın Bahçesi’nin seyirciyi hiç kandırmadığını ve dürüst bir iş olduğunu düşünüyorum.

Aylin çok tanıdık biri

“Aslında çok basit” sloganını kendine şiar edinmiş biri olarak, basitin en zor olduğunu bilirim. Çünkü herkesin bildiğini anlatmak daha zordur. İkna etmek için daha fazla emek harcamanız gerekir. Sevda’nın Bahçesi ilk bölümde basit olduğunu gibi gözler önüne sermiş. Kızıyla ve arkadaşlarıyla yemek yapan bir kadın, yükselme hayalleri olan kızı... Ama birbirlerine sonuna kadar bağlılar... Hayatın zorlukları zaten öyle çok ki, yepyeni sorunlarla mücadele etmeye halleri yok. Ta ki hayatlarına Aylin gelene kadar... Aylin karakteri bu hayatta her gün karşımıza çıkan, ruhu kirlenmiş, hepimizin çok iyi tanıdığı biri. Önce gelir sizi bir hayale inandırırlar, sonra da hayalinizi çalarlar. Üstelik bunu yaparken bir an bile utanmazlar. Bir de üste çıkıp hiçbir şey olmamış gibi davranırlar. O nedenle karakterin gerçekliğinin altına imzamı atarım. Begüm Kütük Yaşaroğlu da karakteri köpürtmüş. Ancak biraz daha kendini göstermeden, daha sinsice davransa daha gerçek hale gelecek.

Suriyeli ailenin hikayesi merak uyandırdı

Alina Boz’a bayıldım. Tam ergen halinde ama annesine sıkı sıkıya bağlı bir karakteri canlandırıyor. Paramparça’dan sonra bu kez tam tersi bir rolle karşımıza çıktı. Sibel Can ve Emre Kınay yıllar sonra yine birlikte rol alıyor. Ancak Levent’i sevmek mümkün değildi ilk bölümde... O da hayatta tanıdık biri aslında... Para için ailesinden vazgeçen ama aile kavramını en çok savunan kişi. Size de fazla tanıdık gelmiyor mu? Sibel Can yıllar sonra ekran karşısına geçti. Gelecek bölümlerde daha fazla açılacağına eminim. Ancak ne yalan söyleyeyim, dizinin Suriyeli aile hikayesiyle bir başka gerçek gözler önüne serildi. Hamdi ve kızlarının hikayesi beni dizide daha fazla etkiledi. O hikayeyi inşallah daha fazla açarlar. Ezcümle; Sevda’nın Bahçesi ilk bölümüyle maalesef izleyiciden geçer not alamadı. Reytingleri çok düşük geldi. Seyirci dizilerde o kadar çok olay olmasına alıştı ki, bu diziyle henüz bir bağ kuramadı. Umarım kanal diziye sahip çıkar. Çünkü hepimizin hayatında olan sıradan sorunların anlatıldığı işler izlemeye de ihtiyacımız var. Sevda’nın Bahçesi bu konuda mükemmel bir iş diyemem ama yine de basitliğe övgüsü dolayısıyla bence şansı hak ediyor. Herkesin emeğine sağlık!

Yazının devamı...

Cennet’in Gözyaşları’nda farklılık yoktu

Nur topu gibi bir Kore uyarlamamız daha oldu. Tears of Heaven atv ekranlarında dizi oldu. Süreç Film-Ali Gündoğdu’nun yapımcılığını, Not Defteri’nin senaryo uyarlamasını, Alp Yenier’in müziklerini, Sadullah Celen’in yönetmenliğini üstlendiği Cennet’in Gözyaşları, pazar akşamı ilk bölümüyle ekrana geldi. Berk Atan, Esra Ronabar, Almila Ada, Yusuf Akgün, Zehra Yılmaz, Şencan Güleryüz, Hazım Körmükçü, Ebru Nil Aydın, Çiçek Acar, Süeda Çil, Ebru Destan, Sude Nur Yazıcı, Oktay Çubuk, Güler Ökten ve Ali İpin’in rol aldığı dizi Tüm Kişiler’de 3.31 reytingle 5’inci, AB’de 2.57’yle 8’inci, ABC1’de 3.10’la 7’nci oldu. Öncelikle son derece klişe bir konusu olmasına rağmen ilk bölümün akıcı olduğunu itiraf etmeliyim. Az sonra ne olacağını bile bile izledim diziyi. Bu da yönetmen Sadullah Celen’in başarısı... Dizi Cavidan’ın doğum sahnesiyle başladı. Çocuğunu bırakıp giden Cavidan’ın yılın iş kadını seçilmesiyle de devam etti. Ancak adı Arzu olmuştu ve Melisa adında bir kızı vardı. Üstelik Cennet’i doğurup kaçan Cavidan yerine Melisa’ya fazlasıyla düşkün bir anneydi bu kez Arzu. İstediği hayata kavuşmuştu, başarılıydı ama mutsuzdu. Dizinin diğer aksı ise Melisa’nın Cennet’le savaşıyla geçti. Cennet’in Melisa’nın aile şirketinde çalışmaya başlamasıyla yeni bir durum başladı. Melisa Selim’e tutkundu ama Selim’in gözü Cennet’teydi. Finalinde ise Arzu Cennet’in kızı olduğunu anladı ve onu şirketinden kovdu. Anlayacağınız, bir Kore uyarlaması olmasına rağmen bugüne kadar yüzlerce kez izlediğimiz dizilerden hiçbir farkı yoktu. Oyunculuklar iyiydi ama konu ne yazık ki izleyici için yeni değildi. Kabul ediyorum, klişe candır ama farklı anlatıldığında kıymetlidir. Ne yazık ki, Cennet’in Gözyaşları’nda farklılık adına bir şey yoktu. Bundan sonra da yükselmesi için senaryo ekibinin elindeki formata biraz takla attırması gerekiyor. Herkesin emeğine sağlık!

Çukur’u bekliyorum

Bu sezon merakla beklediğim dizilerin başında Çukur var. Kod adı Aras’tı. Sonunda karar verilmiş ve adı Çukur olmuş. Pazartesi akşamı Show TV’de ilk tanıtımı yayınlandı. Fazlasıyla İçerde’ye benzetsem de yine de merak uyandırdı. Aras Bulut İynemli, Dilan Deniz Çiçek, Rıza Kocaoğlu, Ercan Kesal’ı gördüğüm anda da bir an önce başlasın diye heyecanlanmaya başladım. Çukur pazartesi akşamları ekrana gelecek. Kırgın Çiçekler, İsimsizler ve Kayıt Dışı’nı zorlayacağı aşikar. Pazartesi akşamının yarışı Söz ve Çukur arasında geçecek gibi görünüyor. Hadi hayırlı olsun!

Babamın Günahları tanıtımı yayınlandı

Başrollerini Kadir Doğulu ve Melisa Sözen’in oynadığı Babamın Günahları dizisinin ilk tanıtımı Pazartesi akşamı Star TV’de yayınlandı. Tanıtımda baba ve kızın “Beni bırakma” adlı diyaloğunu izledik. Hiçbir şey anlamadık. Umarım ikinci tanıtımda dizinin ne anlattığına dair ipuçları olur. Kore versiyonunu izlediğim ve senaryosunu tesadüf eseri okuma şansım olduğu için ben ne anlattığını biliyorum. Fakat keşke ilk tanıtımda bu iddialı yapımın içinde aşk, aksiyon, polisiye barındırdığını görseydik. Çünkü içinde türleri barındıran bir iş izleyeceğiz.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.