Şampiy10
Magazin
Gündem

Hayat Sırları sırrını açıklamadı

Most Production-Gül Oğuz’un yapımcılığını ve proje tasarımını, Alpay Göltekin ve Zeynep Alasya’nın müziklerini, Mahinur Ergun’un senaryosunu, Murat Can Oğuz’un yönetmenliğini üstlendiği Hayat Sırları, çarşamba akşamı Star TV’de başladı. Ahmet Mümtaz Taylan, Ekin Koç, Hazar Ergüçlü, Devrim Yakut, Olgun Toker, Gökçe Yanardağ, Ecem Erkek, Mehmet Bilge Aslan, Ayşegül Cengiz Akman, Ayfer Dönmez, Efecan Şenolsun, Barış Gönenen, Ecem Simge Yurdatapan, Nilgün Türksever, Utku Ateş, Hakan Çimenser, Fuat Onan, Deniz Ali Cankorur, Kaya Akarsu, Yıldız Göngör, Ebru Soyuerden Aracı, Ahmet Melih Yılmaz, Arif Mustafa Güney, Samet Nurullah Arslan’ın rol aldığı dizi; Tüm Kişiler’de 3.03 reytingle 16’ncı, AB’de 3.18’şe 10’uncu, ABC1’de 3.37’yle 14’üncü oldu. Dizinin tanıtımlarından aldığım sıcacık duyguyu izledikten sonra hissedemediğim için sonuca şaşırmadım. Ama gönülden söylüyorum ki şaşırmayı çok isterdim. Çünkü uzun yıllardır İkinci Bahar tadında bir diziye olan hasretimi dile getiren biriyim. Hayat Sırları tanıtımlarında o duyguyu fazlasıyla hissettirmişti.

İlk bölümde ne anlattı?

Gelelim bölümün detaylarına... Öncelikle Diriliş Ertuğrul’un gelişiyle bozulan çarşamba matematiğinde zaten diğer diziler ikincilik için mücadele edecek. Herkes bunu kabul ederek yarışa başlıyorlar. Meryem dizisi de tahtını Diriliş’e bırakalı iki hafta oldu. Hayat Sırları’nda oyuncu kadrosu, yapımı, senaristi, kanalıyla ikincilik için yarışını göğüsleyebilecek tüm kriterler vardı. Ancak olmadı. Çünkü ilk bölümde bize ne yazık ki hiçbir şey anlatmadı. Adını yaşatmayı çalışarak sırlarından ucundan gösterip geri çekti. Hazar Ergüçlü’nün canlandırdığı Seher’le başladı hikayeye.. Bir çocuğu arıyordu. Burak’ı niye terk ettiğini Burak gibi biz de bilmiyorduk. Dizi bittikten sonra akıl yürüterek buldum. Burak’tan hamile kalınca ona bu mutlu haberi vermek istedi ama annesi tarafından aşağılanınca çocuğu doğurdu ama Burak’ı terk etti. Zaten Burak festivalde olduğu için onu hiç görmedi. Herhalde böyle bir şey olmuştur diye düşünüyorum. Çünkü dizi bize ilk bölümünde bunu anlatmadı. Mustafa Kuzgun Usta o Tekgözlü adamdan neden bu kadar korktu? Geçmişinde nasıl bir sır taşıyor anlamadık. Ancak o konuda akıl bile yürütemedik. Çünkü dizi bize hiçbir ipucu vermedi. Kemal sırrı tek açıklanan kişiydi. Babasının mutfağına bile sokmadığı ünlü bir şefti. Babasından gizli işe gidiyordu.

Ecem Erkek’e dikkat!

125 dakikalık bölümde bir esnaf lokantasına, bir de Burak’ın aşırı stilize hayatına tanıklık ettik. Galiba beni dizide en çok rahatsız eden şeylerden biri ilk bölümde hep iç mekanda olmaktı. Hep aileyle olmak. O ailenin mahallede yarattığı etkiye şahit olmamak. Burak ve Seher’in hayatında kimlere dönüştüğünü görememek. Dizinin ne anlattığını anlayamamak. Sürekli dramatik müziklere şahit olmak ama dramatik anları izleyememek. Sırları keşke sırrını ilk bölümde patlatsaydı. İşte o zaman neyi takip edeceğimizi bilerek yola çıkardık. Oyunculuklara söyleyecek lafım yok. Zira Ahmet Mümtaz Taylan, Hazar Ergüçlü, Ekin Koç, Devrim Yakut, Olgun Toker zaten ekranda izlemekten keyif aldığım, yetenekli oyuncular. Fakat bu dizide dikkat çeken diğer karakter Şirin oldu. Yani Ecem Erkek. İlk dizisiymiş. Yepyeni bir yüz kazandı dizi sektörü. Yeteneğini daha da izleyeceğimiz bölümleri olsun. Ezcümle; Hayat Sırları’nı izlemeye fazlasıyla gönüllüyüz. Umarım ikinci bölümde derdini anlatır ve bizi hasret kaldığımız o eski dizilerimiz gibi bir işe kavuşturur. Herkesin emeğine sağlık!

Yazının devamı...

Beyaz eğlenceli bir açılış yaptı!

Beyaz Show izlemek benim için bir gelenek halini aldı. Olmadığında kendimi eksik hissediyorum. O nedenle 27 Ekim’de geri dönüşüne mutlu oldum. Üstelik güzel bir açılış yaptı. Konukları Acun Ilıcalı, Simge Sağın, Özge Gürel ve Murat Yıldırım’dı. Acun Ilıcalı deplasmandaydı ama dimdik durdu. Beyazıt’ın tüm soru paslarını aldı, göğsünde yumuşattı ve topu taca attı. Beyaz’la Göz Göze skeci eğlenmek için çekilmişti ama gerçekti. Şeyma Subaşı’nın ev hali adlı skeç, eğlenceliydi ama Şeyma Subaşı’na yöneltilen eleştirilerle de dalga geçiyordu. Ezcümle; Beyaz Show yeni sezonunu yüzümüzü gülümseterek açtı. Umarım tüm sezonu çok tekrara düşmeden geçirir.

İlk Öpücük’ü izleyin

Özge Gürel Kiraz Mevsimi’nde tanıştığım ve kısa sürede hayatımın vazgeçilmezleri arasına giren, enerjisiyle insanı etkileyen, öğrenme açlığıyla insanı şaşırtan, hep daha iyisini yapabilmek için çabalayan genç bir oyuncu. Bir de öyle güzel kalbi var ki, asıl onunla tanışmak bir ayrıcalık. Dolunay dizisinde Nazlı olarak harikalar yaratıyor. Şimdi de ilk sinema filmi İlk Öpücükle karşımızda... 50 İlk Öpücük filminin uyarlaması olan filmde Özge, Bahar karakterine hayat veriyor. Her güne aynı gün olarak başlayan Bahar’ı öyle güzel bir yerden yorumlamış ki, keyifli bir film çıkmış ortaya... Eğer aşka olan inancınız artsın istiyorsanız İlk Öpücük’ü izleyin derim.

Stil Avcıları bugün başlıyor

Moda yarışmaları son yılların en çok rağbet gören programları arasında yer alıyor. Benim gibi modayla hiç ilgisi olmayan biri de birkaç tüyo öğreniyor bu programlardan... Bugün Fox TV’de yeni bir moda programı başlıyor. Jüri koltuğunda Uğurkan Erez, Hakan Akkaya ve Demet Şener var. Erez ve Akkaya’yı daha önce bu tip yarışmalarda izlemiştik ama Demet Şener’in nasıl olacağını açıkçası merak ediyorum. Stil Avcıları’nda büyük bir malikanede, üç jüri üyesi, iki rakip takım, stil olmak için yarışan 10 genç kız olacak. Her cuma bir genç kız stil seçilecek ve bir çanta dolusu para kazanacak. Stil Avcıları’nın Yıldızlar Takımı’nda Şebnem Schafer ve Fatoş Seğmen olacak. Melekler takımında ise mida ikonu olmak isteyen on genç kız yarışacak. Bakalım, Türkiye’nin yeni moda ikonu kim olacak?

Yazının devamı...

Ufak Tefek Cinayetler gerçek dışı ama derin bir gerçeklik taşıyor

AY Yapım-Kerem Çatay, Pelin Diştaş’ın yapımcılığını, Cem Öget’in müziklerini, Meriç Acemi’nin senaristliğini Ali Bilgin’in yönetmenliğini üstlendiği Ufak Tefek Cinayetler salı akşamı Star TV’de başladı. Gökçe Bahadır, Aslıhan Gürbüz, Mert Fırat, Tülin Özen, Yıldıray Şahinler, Bade İşçil, Ferit Aktuğ, Selim Bayraktar, Tansu Biçer, Duygu Sarışın, Hayal Köseoğlu’nun rol aldığı dizi Tüm Kişiler’de 4.02 reytingle 8’inci, AB’de 5.94’le 2’nci, ABC1’de 5.40’la 4’üncü oldu. Oya, Merve, Pelin ve Arzu’nun liseden sonra bir araya gelişini ve geçmiş sırlarının ortaya dökülmesini anlatan dizi, ilk andan itibaren bizi, içine aldı ve hikayesini takip ettik. Gerçi kafamda pek çok soru vardı ama yine de merak duygusu beni finale kadar sürükledi. Öncelikle dizinin en rahatsız olduğum tarafıyla başlayacağım. Karakolda ifade verilirken geçmişe dönüşü sevmedim. Başta güzel bir açılış olduğunu düşünsem de, sürekli araya giren anlatıcılar bir süre sonra rahatsız etmeye başladılar. Merve karakterine bayıldım. Türkiye’de kaç tane Merve var ki, çok abartılmış dediğinizi duyar gibiyim. Belki Merve’nin maddi imkanlarına sahip çok fazla insan yok ama ruhunun kötülüğüne sahip o kadar çok kişi olduğuna iddiaya girebilirim. İnanmıyorsanız, etrafınıza bakın! Arzu o hayatın içindeki en gerçek karakter. Hep güçlünün yanında olan ve vicdanıyla beyni arasında kalıp susmayı tercih eden! İnsanların çok büyük bir kısmı Arzu gibi değil mi? Pelin kadar kıskanç kadınlarla dolu değil mi çevremiz? Oya bu hikayenin mağduru! Ama o da hakkını aramak için çok geç kalmamış mı?

Aslıhan Gürbüz’e alkışlar

Kısacası stilize hayatların içinde ilk bölümde duyguları gerçek karakterler izlediğimizi düşünüyorum. Meriç Acemi’nin kalemine sağlık! Ay Yapım, işlerinde mekan hep başrolde oynar. Medcezir’de de, Cesur ve Güzel’de de, Çukur’da da, şimdi Ufak Tefek Cinayetler’de de bunu görüyoruz. Bu defa Merve’nin hakim olduğu bir semt hayatımızda... Yönetmen Ali Bilgin’in elindeki malzemeyi başka bir yere taşıdığını da düşünüyorum. Gelelim oyunculuklara... Zaten hikayenin merkezinde dört kadın var. Tabii ki en dişi karakter Merve. Aslıhan Gürbüz Merve karakterini öyle güzel giyinmiş ki, alkışlamamak elde değil. Gerçeklikten uzak ama kötülüğü en derin yerden anlatmış. Tülin Özen Arzu karakterinin suskunluğunu iyi yansıtmış. Gökçe Bahadır’ın da Oya karakterini giyindiğini düşünüyorum. Sadece Bade İşçil’e dair sürekli gözümü alamadığım bir durum var. O kadar zayıflamış ki, nerede Ezel’deki Bade İşçil derken buldum kendimi...

Görüneni değil ardındakini arayacak

Ezcümle; Ufak Tefek Cinayetler gerçeklikten uzak görünen ama gerçekliği derinde taşıyan, görüneni değil ardındakini arayan, bize hangisinin öldüğünü sorgulatan, gerilim dozu biraz yüksek bir iş olacak gibi görünüyor. Fazlasıyla izlediğimiz yabancı dizi trüklerini taşısa da, ikinci bölümüne de bakılmayı hak ediyor. Bakalım Oya hayatını mahveden ve ondan anne olma hakkını elinden alan arkadaşlarıyla nasıl bir hikayeye yelken açacak? Herkesin eline sağlık!

beIN SPORTS HABER ücretsiz izlenecek

5 kıta, 43 ülkede yayında olan beIN SPORTS HABER, Türkiye ve dünyadan spordaki en güncel olayları, son dakika haberleri sporseverlerle buluşturuyor. Kanalı Digiturk üyesi olmayanlar da izleyebiliyor. beIN SPORTS HABER Digiturk’te 83 No’lu kanalda yer alırken, Türksat ve Eutelsat uydularından şifresiz yayında. Kanalda dört ana haber kuşağıyla birlikte her saat başı Türkiye ve dünya gündeminde öne çıkan tüm gelişmelere yer veriliyor. Süper Lig ve TFF 1. Lig başta olmak üzere, beINSPORTS’un yayın haklarını elinde bulundurduğu tüm liglerdeki karşılaşmaların golleri ve özet görüntülerinin yayınlandığı kanalda, maç öncesi ve sonrası sürpriz yayınlar, maç sırasında stadyumlara yapılacak bağlantılar sporseverlerle buluşuyor.

Yazının devamı...

Kadın haftaya yükselecektir!

Med Yapım, MF Yapım-Faruk Bayhan ve Fatih Aksoy’un yapımcılığını, Yuki Sakamoto’nun orijinal senaryosunu, Hande Altaylı’nın senaryosunu, Cem Tuncer ve Ercüment Orkut’un müziklerini, Merve Girgin Aytekin’in yönetmenliğini üstlendiği Kadın, salı akşamı Fox TV’de başladı. Özge Özpirinçci, Caner Cindoruk, Bennu Yıldırımlar, Seray Kaya, Ayça Erturan, Ece Özdikici, Kübra Süzgün, Ali Semi Sefil, Feyyaz Duman, Devrim Özder Akın ve Şerig Erol’un rol aldığı dizi; Tüm Kişiler’de 5.67 reytingle 2’nci, AB’de 5.30’da 4’üncü, ABC1’de 5.64’le 3’üncü oldu. Reytingini artırmaya devam edecek bir potansiyeli olduğunu gösterdi. Zira; ilk bölümde Bahar’ın başına gelmeyen kalmadı. Önce aşık oldu, sonra evlendi, çocukları oldu, kocası öldü, evden atıldı, çocuğunu düşürdü zannetti, işe girdi, işten ayrıldı, yardım istedi, alamayınca dilendi, annesiyle konuşmaya gitti, kocasının ölmeden önce annesiyle görüştüğünü öğrendi, temizliğe gitti, finalde de cinsel istismar imasıyla sona erdi. Melodramı sonuna kadar yaşadık.

Özge Özpirinçci rolünün hakıını vermişti

Yükün çok büyük bir kısmı Özge Özpirinçci’nin omuzlarındaydı. Rolünün de hakkını fazlasıyla vermişti. Ben Japon yapımı Woman’ı izlemediğim için ilerleyen bölümlerde neler olacağını bilmiyorum ama Caner Cindoruk’u da izlemek için can atıyorum. İlk bölümde flashback sahnelerinde sadece çok az izleyebildik onu. Ölümü de benim için gizemini koruyor. Bennu Yıldırımlar ve Özge Özpirinçci’nin çatışmaları da merak uyandırdı. Kadın, ilk bölümüyle ajitasyon dozu yüksek bir bölüm ve iyi oyunculuk performansıyla izleyiciden geçer not aldı. Büyük ihtimalle özellikle Tüm Kişiler’de reytingini artırarak devam edecektir. Herkesin emeğine sağlık!

Kırgın Çiçekler seyircisini artırdı

Dünkü yazımda pazartesi akşamının reytinglerini yazarken bir hata yapmışım. O nedenle Kırgın Çiçekler ekibinden özür diliyorum. 16 Ekim ve 23 Ekim reytinglerini kıyaslarken Kırgın Çiçekler’in reytinginin az da olsa düştüğünü yazmıştım. Aslında tam tersini demek istemiştim. Yani Kırgın Çiçekler’in Tüm Kişiler reytingi az da olsa yükselmişti. 16 Ekim’de 5.89 olan reytingini, 23 Ekim’de 6.36’ya yükseltmiş. Söz, Siyah Beyaz Aşk, Kayıt Dışı, Çukur karşısında 0.47 reytingini yükseltmiş Kırgın Çiçekler. Bu da pazartesi akşamı izleyicisine 269 bin 212 kişi kattığını gösteriyor. Tebrikler!

Yazının devamı...

Çukur derdini haftaya anlatacak

Ay Yapım-Kerem Çatay, Pelin Diştaş’ın yapımcılığını, Gökhan Horzum’un senaristliğini, Toygar Işıklı’nın müziklerini, Sinan Öztürk’ün yönetmenliğini üstlendiği Çukur, pazartesi akşamı Show TV’de başladı. Aras Bulut İynemli, Dilan Deniz Çiçek, Ercan Kesal, Perihan Savaş, Mustafa Üstündağ, Erkan Kolçak Köstendil, Rıza Kocaoğlu, Öner Erkan, Kubilay Aka, Nebil Sayın, Çetin Sarıkartal, Kadir Çermik, İrem Altuğ, Zeynep Kumral, Boncuk Yılmaz, Cem Uslu, Uğur Yıldıran, Aytaç Uşun, Elif Doğan, İlayda Alişan, Ece Yaşar, Mustafa Kırantepe, Halil Babür, Doruk Nalbantoğlu, Ilgaz Kocatürk, Doğancan Sarıkaya rol aldığı, Bülent Ersoy, Cahit Berkay, Hikmet Karagöz, Bülent Polat’ın konuk oyuncu olduğu Çukur, Tüm Kişiler’de 4.91 reytingle 5’inci, AB’de 6.04’le 2’nci, ABC1’de 6.52’yle 2’nci oldu. Pazartesi akşamının karışacağı belliydi ama asıl karışıklık önümüzdeki hafta başlayacak. Zira; Kayıt Dışı’nın yeni yeni kıpırdanmaya başlayan reytingi Çukur’un gelişiyle yeniden düşüşe geçti. Kırgın Çiçekler’de az da olsa reyting kaybetti. Fakat en büyük darbeyi zirvede otursa bile Söz aldı. Çünkü geçen haftanın reytingiyle kıyaslandığında sadece Tüm Kişiler’de yaklaşık 5 reyting kaybetti. İşin özü bu yarış haftaya büyük kızışır.

Ercan Kesal’ı izlemek muazzamdı

Gelelim dizinin detaylarına... Çukur yeni bir dizi olmaktan çok İçerde’nin spin-off’u gibi bir his yarattı ben de... Oyuncu kadrosu, müzikleri, atmosferi sanki İçerde’nin Sarp ve Celal’siz devamı gibiydi. İlk bölüm tıpkı İçerde’de olduğu gibi mahallenin anlatılışı ve karakterlerin tanıtılmasıyla başladı. Uzun bir süre İdris Koçovalı ve onun hayatını izledik. Sonra Yamaç ve Sena’yı tanıdık. İşin özü Çukur mahallesinde yaşananlar Yamaç ve Sena ilişkisinden daha çok dikkatimizi çekti. Yine bir gazeteci kızla başlayan hikaye, İdris’in hayata bakışıyla devam etti. Dizinin sonuna kadar bu dizide ne izleyeceğimizi bilemedik. Sanırım bu bir Ay Yapım klasiği oldu. İlk bölüm bize anlatacağını söylemiyor. Dizi ikinci bölümden sonra başlıyor. İçerde başladığında “İçerde miyim, dışarda mı? İkinci bölümden sonra karar vereceğim” yazmıştım. Şimdi aynı hissi Çukur için hissediyorum. Yamaç babası İdris’in yerine geçecek. Kimyager-müzisyen Yamaç’ı şimdi racon keserken izleyeceğiz. Ağabeyi ve babasının intikamını alacak. İkinci bölümü heyecanla beklediğimi söyleyerek oyunculara geçmek istiyorum. Çünkü cast inanılmaz güzel olmuş. Ercan Kesal gibi şahane bir yeteneği izlemenin keyfi bambaşkaydı. Aras Bulut İynemli İçerde’de Mert’ti ama burada bambaşka bir adam yaratmış. Dilan Deniz Çiçek’in ekran enerjisine bayıldım. Fakat dizide üç yetenek var ki, onları bu dizide izlemek bambaşka bir keyifti. Bu ülkenin üç çok yetenekli komedi oyuncusu onlar... Mustafa Üstündağ, Erkan Kolçak Köstendil ve Öner Erkan... Üçünü de racon kesen sert adamlar olarak izlemek benim için muazzam keyifliydi. Gerçek oyuncunun her rolün altından kalktığının da kanıtıydılar. Rıza Kocaoğlu’nun Aliço yorumunun da bir alkışı hak ettiğini söylemeden geçemeyeceğim.

Oyuncu kadrosu gönlümüzü aldı

İlk bölümün en büyük sürprizi Bülent Ersoy’du. İdris’le rakı içip şarkı söylediği sahne son zamanların bence çekilmesi en zor sahnesiydi. Ezcümle; Çukur fazla altını çizile çizile yapılan göndermeleri, stilize edilmiş mahallesi, raconuyla pazartesinin dengesini bozar. Gerçi bize ilk bölüm derdini anlatamadı, Reji Uluç Bayraktar’ın rejisinin aynısıydı ama oyuncu kadrosunun kışkırtıcılığıyla gönlümüzü aldı. Yolu açık olsun, herkesin emeğine sağlık!

Yazının devamı...

Yüz Yüze hızlanırsa tadından yenmeyecek

Tim’s&B Yapım-Timur Savcı, Burak Sağyaşar’ın yapımcılığını, Ethem Özışık’ın senaristliğini, Hakan Bonomo, Ercan Uğur, Sedef Bayburtluoğlu ve Eylül İdiman’ın hikayesini, Toygar Işıklı’nın müziklerini, Osman Taşçı’nın yönetmenliğini üstlendiği Yüz Yüze, perşembe akşamı Show TV’de başladı. Birkan Sokullu, Sinem Kobal, Taner Ölmez, Özgür Emre Yıldırım, Muhammet Çakır, Ece Çeşmioğlu, Başak Daşman, Rüzgar Aksoy, Merve Dizdar, Selin Yeninci, Ali Seçkiner Alıcı, Nihan Dinçel, Celal Öztürk, Kağan Uluca, Kirkor Dinçkayıkçı, Fikret Urucu, Dolunay Ünal, Arda Görgen’in rol aldığı Yüz Yüze; Tüm Kişiler’de 3.29 reytingle 13’üncü, AB’de 3.05’le 11’inci, ABC1’de 3.67’yle 11’inci oldu. Aslında Bizim Hikaye, Kanatsız Kuşlar, Siyah İnci ve Ver Elini Aşk’la yarışıyordu. Yani çok daha yüksek bir başlangıç yapmasını bekliyordum. Çünkü daha önce de yazdığım gibi senaryosunu okuma şansım olmuştu. Fakat reytinglerde ilk bölümde beklenen etkiyi sağlayamadı. Bence Poyraz Karayel’de görmeye alışık olduğumuz o duvar yazılarında aramalıyız sebebini... Aynı senaristin kaleme aldığı Yüz Yüze’de ilk bölümünün duvar yazısı “Bizden eliti Şanzelize’de” idi. Anlayan anladı, sonuçta bunu göstermiş. Gelelim, ilk bölümün detaylarına...

Osman Taşçı üstüne çok şey koymuş

Babasını vatan haini zanneden, görünüşte çiçekçi olan ama hırsızlık yapan ve hayatı boyunca babasından nefret eden Cino’nun bir gece tesadüfen babasının masum olduğunu öğrenmesini ve arkadaşlarıyla birlikte çıktığı yolda iki kişinin ölüme gidişini anlatan Yüz Yüze, merkezine imkansız bir aşkı alıyor. Ölen polis arkadaşının katilinin peşine düşen Seliha’yla Cino birbirlerinin kim olduğunu bilerek ama aşktan kaçamayarak bir yola çıkacaklar ve her şey apaçık yaşanacak. İlk bölümde Cino’nun ve Seliha’nın hayatını izledik. Evlerini, ailelerini, işlerini ve arkadaşlarını tanıdık. Daha doğrusu Seliha’nın sürprizinin ne olduğunu göremedik. Birkan Sokullu ve Sinem Kobal’ı 7 yıl sonra bir araya getirdi Yüz Yüze. Sinem Kobal’ı Seliha rolüne inanılmaz yakıştırdım. O sertliği, acıyı, aksiyonu çok iyi yansıtmıştı. Birkan Sokullu Hayat Şarkısı’ndan sonra bambaşka biri olmuştu. Özgür Emre Yıldırım Tatar olarak tartışmasız dizinin en dikkat çeken karakteriydi. İşin rejisini de beğendiğimi itiraf etmeliyim. Osman Taşçı elindeki malzemenin üstüne çok şey katmış.

Şşşt melodisi dikkat çekti

Ancak ilk bölümün en büyük sorunu hikayenin yavaş akmasıydı. Herkesi tanıtmaya o kadar odaklanmıştı ki, olaylara geçişi biraz zaman aldı. Bir de diziyi izlerken sık sık İçerde’yi mi izliyorum diye düşünmeme sebep olan bir şey oldu. Dizinin müzikleri beni sürekli İçerde’ye götürüyordu. Jeneriğini kaçırmıştım ama Toygar Işıklı’nın müzikleri olduğuna yemin edebilirdim. Bittikten sonra baktığımda Işıklı olduğunu görünce şaşırdım. Çünkü ilk defa Ay Yapım dışında bir yapım şirketine müzik yaptığına şahit oluyorum. Jenerikte ve dizinin içinde “Şşşt” melodisinin sık sık kullanılması hem çok dikkat çekiciydi, hem de sanırım herkesin sürekli arkasına dönüp bakmasına neden oldu. Ezcümle; Yüz Yüze hikayesi, rejisi, müzikleri ve oyunculuklarıyla iyi bir iş çıkarmıştı. İlerleyen bölümlerde olaylar biraz hızlanırsa tadını daha fazla alacağımız bir iş izleyeceğiz. Bir de bu elitlik mevzusunu bu sektör artık kapatsa da hep birlikte rahatlasak. Herkesin emeğine sağlık!

Yazının devamı...

Siyah Beyaz Aşk’ta aşka inanmadık

D Productions-Lale Eren ve Ayşe Elif Durmaz’ın yapımcılığını, Eylem Canpolat ve Sema Ergenekon’un senaristliğini, Yıldıray Gürgen’in müziklerini, Yasin Uslu’nun yönetmenliğini üstlendiği Siyah Beyaz Aşk, pazartesi akşamı ilk bölümüyle Kanal D’de başladı. İbrahim Çelikkol, Birce Akalay, Muhammet Uzuner, Arzu Gamze Kılınç, Ece Dizdar, Deniz Celiloğlu, Cahit Gök, Uğur Aslan, Sinem Ünsal, Özlem Zeynep Dinsel, Timur Ölkebaş, Fatih Topçuoğlu, Ceyla Odman, Nihan Aşıcı, Burcu Cavrar ve Kadriye Kenter’in rol aldığı dizi Tüm Kişiler’de 3.05 reytingle 16’ncı, AB’de 4.38’le 6’ncı, ABC1’de 3.52’yle 10’uncu oldu. Sonuç şaşırtıcı mı? Hayır! Zira, pazartesi akşamı Söz alıp başını gitmişken, son haftalarda çift basamaklı reytinglere ulaşmışken Siyah Beyaz Aşk’ın bir anda memleket meselesinin önüne geçemeyeceği belliydi. Ama ben çok uzun yıllardır hazırlanan bir proje olduğu için Siyah Beyaz Aşk’tan umutluydum. Üstelik İbrahim Çelikkol ve Birce Akalay’ın tanıtımlardaki uyumu da gözden kaçmıyordu. Siyah Beyaz Aşk bana fazlasıyla 2008 yapımı Kore dizisi East Of Eden’i anımsattı. Gelelim ilk bölümün detaylarına... Öncelikle dizinin prologu yani jenerik öncesi sahne hiçbir şeye hizmet etmiyordu. Kızın doktor, adamın tetikçi olduğunu anlamak dışında hiçbir işimize yaramadı. İleride yarayacaksa da bu ilk bölümde anlaşılamadı.

Eskide kalmış duygusu vardı

Polis, tetikçi, belediye başkanı, doktor arasındaki ilişkiler ağı iyi kurulmuştu. Ancak ilk bölümden bu kadar da olmaz denilen şeyler vardı. Öncelikle Ferhat hiçbir gizem taşımıyordu. Flashbacklerle geçmişine yolculuk yapmamıza rağmen, hiçbir kadın bu kadar robotlaşmış, gözünü kırpmadan yanında adam öldüren ve ona insan gibi davranmayan bir adama aşık olamaz. Özellikle hayatını herkesi yaşatmaya adamış ve ağabeyi ise kendisini adalete adamış bir kadın... Tüm bölüm boyunca Aslı’nın Ferhat’ın insan olduğuna şahit olduğu tek yer köpeği sevmesiydi. Ferhat’ın Aslı’dan ne ara etkilendiğini ve finaldeki “Benim karım olursan yaşarsın” sorusunu soracak kadar gözünü kararttığını anlamadık. Zira, ikisi de birbirinin hiçbir anına şahit olmadı. Yani Siyah Beyaz Aşk’ta aşka inanmadık. Aşkın renklisine değil, renksizinden bir gram bile göremedik. Namık ve Yeter arasındaki ilişki gerçekten mide bulandırıcıydı. Ferhat Namık’ın oğlu olmasına rağmen onu dayısı bilmesi ve Yeter’le Namık’ın kardeşmiş gibi davranmaları şaşırttı. Bence ilk bölümün asıl problemi neyin gizemli kalacağı, neyin seyirciye açıklanacağının karışmış olmasıydı. Ancak senaryodan ziyade en büyük problem rejideydi. Ne yazık ki, işin atmosferi gerçekçi değildi. Pek çok sahne iliştirilmiş gibi duruyor, bütünlük taşımıyordu. Ama ben de en çok uyandırdığı duygu eskide kalmış duygusuydu. Sanki 15 sene önceden gelmişti.

İşte çok malzeme var

İlk bölümün bir bilgisayar üzerine kurulması, iki karakterinde dizinin en başındaki tıraş olma ve giyinme klibi dışında hayatlarına tanıklık etmememiz bu karakterlere inanmamızı zorlaştırdı. Oysa Namık’ı Ferhat’ın dayısı zannetmeye devam etseydik, Ferhat ve Yiğit arasındaki ilişkiye odaklanabilseydik, Aslı-Cem ve Sinan arasında bir bağ izleyebilseydik belki işin içine daha fazla girebilirdik. Üstelik reji bu durumu kapatabilseydi bambaşka bir şey ortaya çıkardı. Ezcümle; Siyah Beyaz Aşk dramanın pek çok trüğünü hikayesinde taşıyan, ancak çok seslilikle özünden uzaklaştırılmış bir iş olmuş. Eğer hikaye doğduğu ana geri dönebilirse, günü değişirse ve reji bu dünyayı inandırıcı kılırsa bu işte çok malzeme var. Herkesin emeğine sağlık!

Yazının devamı...

Mipcom’da en çok Mehmet ses getirir

Çok değil birkaç sene önce dünyaya sattığımız dizileri konuşurduk. Son zamanlarda ise Türkiye’de dizi tutturmak meselesine odaklanmış durumdayız. Zira; bir dizi Türkiye’de iyi reyting alıp devam etmezse dünyada var olma şansı yok. Bunu geçtiğimiz iki sene içinde tüm sektör öğrenmiş oldu. Gerçi sonuçları fazla ağır oldu ama herkes kendi halkının izlemeyeceği bir şeyi dünyaya izletemeyeceğini anladı. Dünyada Türk dizilerini yayınlayan kanallarda artık işlerini sağlama almaya başladılar. Önce dizinin devam ettiğini görmek, sonra satın almak istiyorlar. Çünkü bizim Türk dizilerinin çoğu yurt dışında hafta içi her gün, haber önünde yayınlanıyor. Yani bizim gündüz kuşağında yayınlanan günlük dizilerimiz gibi...

Gelelim bu senenin MIPCOM’una... Her yıl Fransa’nın Cannes şehrinde, ekim ayında düzenlenen dünya TV ve dijital içerik fuarı olan MIPCOM nedeniyle Cannes sokaklarını Türk dizilerinin afişleri kapladı bile... Fuar bugün başladı. Televizyon sektörünün dünyadaki tüm aktörleri orada... Herkes kendi ülkesinde reyting alabilecek bir işin peşinde! Türkiye için durum farklı değil. Kore, Japonya, Hint, Amerikan dizileri derken bakalım bu yıl rotayı hangi ülkeye kıracağız? Peki, hangi Türk dizisi bu yıl MIPCOM’a damgasını vurur? Açıkçası henüz başlamayan Mehmet’in dünyada heyecan yaratacağını düşünüyorum. Çünkü bizden Binbir Gece gibi aşk, Fatmagül’ün Suçu Ne gibi sosyal bir yaraya parmak basan iş çıkmadığından beri dünya bizden dönem dizilerimizi satın alıyor. Muhteşem Yüzyıl, Diriliş Ertuğrul, Payitaht Abdülhamit’in dünyaya satışında hiçbir sorun yok. O nedenle Mehmet’in de daha şimdiden ses getiren bir proje olacağını ve ön sipariş alacağına eminim.

Siyah Beyaz Aşk bugün başlıyor

Pazartesi akşamları Söz çok ciddi bir başarıya imza atıyor. Üstelik karşısında benzer türde işler olmasına rağmen reytingini her hafta artırmaya devam ediyor. İsimsizler’i yerinden etti. Kayıt Dışı her hafta bir tık yükselse de Söz’e kafa tutamıyor. Kırgın Çiçekler kendi halinde, sessiz sedasız, tüm iddialı dizilere rağmen listede üst sıralarda kalmaya devam ediyor. Anlayacağınız, pazartesi Söz ve Kırgın Çiçekler arasındaki rekabetle geçiyor. Bu yarışa önümüzdeki haftalarda Show TV Çukur’la katılacak. Kanal D ise İsimsizler’in yerine yeni dizisi Siyah Beyaz Aşk’ı koydu ve dizi bu akşam görücüye çıkıyor. Başrollerini İbrahim Çelikkol ve Birce Akalay’ın paylaştığı dizi çok büyük ihtimal Kayıt Dışı’nın izleyici kitlesinden alacaktır. Zira; konsept olarak birbirilerinden farklı olsalar da, izleyici kitlesinin benzer olduğu bir türde merhaba diyor Siyah Beyaz Aşk. Birce Akalay ve İbrahim Çelikkol’un enerjileri tanıtımlarda çok iyi görünüyordu. Umarım dizide de aynı hissi yaşarız. Siyah Beyaz Aşk’ın yolu açık, ömrü uzun olsun.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.