Ay ışığında deniz banyosu
İnsan neden teknenin yarattığı denizdeki köpüklerden gözünü alamaz? İnsan neden saatlerce ateşe bakabilir? İnsan nasıl olur da her Allah’ın günü günbatımından zevk alır?
Bazen düşünüyorum: Mutlu bir hayatın her akşam güneşin batışını izlemekle bir ilgisi olabilir mi acaba? Veya gün gün ayın tamamlanmasını ve eksilmesini izlemekle?
Beş altı gündür doğanın ortasındayım. Denizden beş yüz metre yukarıda, dağ başında. Güneşi de ayı da görmemi engelleyecek bir şey yok. Ne tepemde, ne sağımda, ne solumda... Küçük Prens gibi, her ikisini de doya doya izliyorum. Batırıyorum, doğuruyorum, bulut arkasına sokuyorum, tamamlıyorum, eksiltiyorum, sarartıyorum, kızartıyorum...
Güneşin sırrına erdim de yıllar yıllar önce, ayınkine bir türlü eremedim. Hani kimisi uçakların nasıl uçtuğunu anlamaz ya ben de ayı anlamıyorum. Her gün başka bir şey yapan, günü gününe uymayan tuhaf bir yuvarlak. Bir bakıyorsun güpegündüz gökte... Bir bakıyorsun nefis bir altın sarısı renkte ufuktan doğuyor... Sonra bir gün bakıyorsun yok... Kaybolmuş... Tamamen... Sonra pat tepende...
Hayır, sanmayın ki anlamaya uğraşmadım. İnternet varken öğrenemeyeceğin şey yok. Her evde, hatta her cepte bir Oxford var artık. Fakat şekillere, tariflere rağmen anlamış değilim. Dün oradaydı, bugün şurada olacak diyemiyorum... Bana astronomi öğreten ne bir babam ne de bir dedem vardı... Belki ondandır. Bilmiyorum... Belki de düpedüz akılsızım... Öyleyse bunu bana lütfen çaktırmayın... İnsanın en öğrenmeye dayanamayacağı şey aptal olduğudur...
Yunan mitolojisinde Ay tanrıçasının adı Selene. Doğa tanrıçası Artemis’in bir başka yüzü. Modern Yunanca’da ay için “fengari” diyorlarsa da dolunay için hala kullanıyorlar bu ismi: Panselinos. Bir gün, bu ay tanrıçası, Bafa Gölü kenarında çobanlık yapan Endimion’a aşık olmuş. Uyumakta olan delikanlıyı yumuşak ışığıyla okşamış. Delikanlı, hiç farkında olmadan Ay Tanrıçası ile sevişmiş. Tanrılarla insanların duygusal ilişki kurmalarına pek hoş bakılmadığı için Selene, babası Zeus’tan onu ölümsüz kılmasını istemiş. Zeus, kızının bu isteğini geri çevirmemiş, delikanlıyı ölümsüz yapmış ama hep uykuda olmak koşuluyla... Her aşk meşkte olduğu gibi burada da bir eksiklik, olmamışlık var gördüğünüz gibi... Çoban bir daha hiç uyanmamış. Tanrıça, sevgilisini almış Bafa Gölü’nün kıyısındaki Latmos (Beşparmak) dağlarında bir tapınağa yerleştirmiş. Ve her dolunayda Endimon’a ışığıyla ulaşmış...
Hikâyenin birkaç versiyonu daha var ama en güzeli bu...
Dün gece ay ışığında denize girdik. İkaria Adası’nın bir başka acayipliği olan “sıcak su plajında”. Taşların arasından sıcak hava çıkıyor ve denizin o kısmını neredeyse 40 dereceye kadar ısıtıyor. Denizin ortasına bir hamam! Bu tabii bilimsel açıklaması. Biz ise Selene’nin denizi bizim için ısıttığını düşünmek istedik. Selene’nin 50 kızından biriymişiz de annemizin şefkatli kucağına atmışız kendimizi... Harika bir tecrübeydi!
Bu gece ay bize nasıl bir oyun oynayacak bakalım....