Şu ‘zırh’lıya bir “alo” daha deseniz
Adam, Talimhane’nin göbeğinde, elinde ‘zırh’ ile insanlara saldırdı. Birini yaraladı, birini ‘zırh’ ile tokatlayıp(!), üstüne sırtından tekmeledi.
Savcı tutuklanmasını istedi, hâkim “Gerek yok, tutuksuz yargılanabilir” dedi.
Kamuoyu ve hükümetten gelen tepkiler üzerine savcılık itiraz etti, mahkeme de bu kez “Tamam tutuklansın” dedi.
“Talimhane ‘zırh’lısı” için yakalama kararı çıkartıldı.
Ne gerek var ki?
‘Yakalama’, ‘kaçan’ kişi için söz konusudur. Gözaltına alındığında, polise verdiği ifadede ne diyordu arkadaş?
“(...) evime gidip üzerimi değiştirdim. Polis aradı. ‘Gelmen gerekiyor’ dedi.”
Yani...
Polis arayıp, “Gelmen gerekiyor” deyince geliyor ya...
Davete icabet ettiğine göre yine gelir herhâlde.
Çok zor değil.
Bir “Alo” yeter!
Haydi telefonla bir daha arayıverin arkadaşı da, o da yine kalkıp geliversin!
Not: Ankara Dikmen’de elinde döner bıçağı ile sokağa çıkan ‘delikanlı’ da Ankara Emniyeti’nden bir “Alo” bekliyor olabilir mi acaba?
Karşılıklı güvensizlik esası
“(...) Ankara’da hiçbir şey olmaması ihtimalini de göz ardı etmeden yürüyoruz. Çünkü PKK tecrübeli bir örgüttür. Şunu iyi biliriz: Tarihin her döneminde devletler Kürtleri kandırmıştır. Onun için yeterince tecrübeliyiz. Böyle bir oyuna imkân vermeyecek kadar tecrübeli (...)”
Henüz bir buçuk ay önce (23 Mayıs 2013’te) Kandil Dağı’nda Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Sabri Ok ile yaptığı 5 saatlik mülâkatta Karayılan, gazeteci Hasan Cemal’e böyle diyordu.
Bilmem anlatabiliyor muyum?
Bilmem anlayabiliyor musunuz?
Örgüt devlete güvenmiyor.
Tabii devlet de örgüte..
Süreç, PKK ile devlet arasında karşılıklı güven değil, mutlak bir ‘güvensizlik esası’na göre yürüyor.
Sorun da bu zaten.
Şaka mı bu?
KCK yeniden yapılanmış.
Kandil’de revizyon olmuş.
PKK süreç ayarı yapmış.
Vs... Vs...
Murat Karayılan’ın yerine eş başkanlar Cemil Bayık ve Bese Hozat getirilmiş.
Yazılar, yorumlar, analizler...
Şahin, güvercin benzetmeleri...
Bütün dünyada ‘barış’ın sembolü olan ‘güvercin’in, dünyanın tescil ettiği teröristleri tanımlamak için kullanılıyor olması garabeti bir yana;
Bu insanların hepsi “önderliğe (!) kayıtsız şartsız biat ettiklerini” defalarca ilan etmişken...
Öcalan’dan gelen talimatların dışına çıkmadıkları ve çıkmayacakları gün gibi ortadayken...
İsimler değişse de İmralı iradesinin belirleyiciliği değişmeyeceğine göre neyi konuşuyor, neyi yorumluyor, neyi analiz ediyorsunuz anlayabilmiş değilim.
KEŞKE...
Şu Ankara’nın gündemi, bir yaz mevsiminde de havadan daha sıcak olmasa.