Şampiy10
Magazin
Gündem

Yapılandırma dönemi bitti, ödeme dönemi başladı!

 

2020 ve 2021 yılı Kamu alacakları yönünden yapılandırma yılları olarak tarihe adını yazdırmış durumda. Öyle ki pandeminin etkisi bireysel, kurumsal ve kamuyu da vurmuş durumda. 2020 Yılında çıkarılan yapılandırma, ülke genelinde pandeminin oluşturmuş olduğu belirsizlikten verimsiz kanun olarak kaldı diyebiliriz. Hemen ardından getirilen 2021 yılı Nisan öncesini kapsayan ikinci bir yapılandırma ise herkese derin bir nefes aldırmış görünüyor. Peki yapılandırmamızı yaptık, şimdi ödeme zamanı geldi!

İLK TAKSİT SON ÖDEMESİ 30 KASIM 2021!

7326 Sayılı kanun kapsamında yapılandırmanızın bozulmaması için ilk iki taksitin kesintisiz bir şekilde ödenmiş olması gerekmektedir.
İlk iki taksiti düzenli olarak ödediyseniz sonraki taksitlerde bir yada iki defa atlama hakkınız olabilir. Ancak ilk iki taksitte böyle bir imkan bulunmuyor, hal böyle olunca yapılandırma fırsatından faydalananlar için kritik gün 30 Kasım 2021 diyebiliriz.

 İKİNCİ TAKSİT SON ÖDEMESİ 31 ARALIK 2021!
İlk taksit ödendikten sonra diğer ödenmesi gereken taksitin son ödemesi 31 Aralık 2021’de gelmiş olacak. Bu taksitinde ilk taksit gibi kesinlikle ödenmesi gerekmektedir. Birinci yada ikinci taksiti ödeyemeyen kişiler için alternatif olarak yine yapılandırma imkanı mümkündür. Ancak peşinat ve teminat yatırmaları gerekecektir.

YENİ YAPILANDIRMA GELECEK Mİ?

Mevcut yapılandırmaların ödeme tarihleri henüz geçmemiş olmasına rağmen enflasyon dolayısıyla ödeme planları bozulacak binlerce kişi olacaktır. Sadece ülkemiz değil tüm dünyada ekonomik olarak yükselen kriz durumu dar gelirliler için koşulları zorlaştıracaktır.
Salgının getirmiş olduğu online alışveriş sistemi ülkemizde bir çok esnafın işlerini zor ve kötü duruma düşürecektir. Böyle bir durumda piyasaların ekonomik olarak canlanmaması da küçük ve orta ölçekli işletmeleri zor durumda bırakacaktır. Henüz konuşmak için çok erken olsa da kamu 7326 sayılı kanundan etkin bir tahsilat yapamayacak olup, yeni yılda yeni yapılandırma modellerini devreye alacaktır.

Yazının devamı...

Asgari ücretin gerçek senaryosu

Türkiye’de asgari ücretin artış oranı merakla beklenirken, artışın yeterli seviyede yapılması için DİSK  2022 Asgari ücret önerisi 5 bin 200 TL olarak açıkladı. Türk-İş Başkanı Ergün Atalay ise  basına verdiği açıklamada “"45 yıldır asgari ücret belirleniyor bu yıl 45 yıla bedel bir yıl olacak, işçinin yüzünü güldürecek" bir anlaşmayı imzalamaya hazır olduklarını ve söylemişti. Dolar ve Euro kurunun artması, enflasyonun yükselmesi gerekçeleriyle 2022 yılı asgari ücretinin ne kadar olabileceği merak uyandırıyor. İşte %30, %35 ve %50 zam ile asgari ücret ne olabilir;

 

1.Senaryo

 

2.Senaryo

 

3.Senargo

 

Asgari ücret yönetmeliğine göre, asgari ücret “işçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret” olarak tanımlamıştır. Şimdi de işçinin gıda, konut, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçların 2021 yılı başından günümüze kadar ki fiyat artışlarının karşılaştırmasına bakalım;

GIDA FİYATLARI

Temel ihtiyaç maddeleri arasında yer alan Ayçiçek yağı, Et ve Balık fiyatları basına sürekli yansıyan zam haberlerinden bilindiği için burada ayrıca değinilmemiştir.

 KONUT FİYATLARI

Türkiye İstatistik Kurumu, ekim ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Buna göre, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ekim yüzde 2,39 artarken, yıllık bazda yüzde 19,89 oldu. TÜFE'de 2021 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre %2,39, bir önceki yılın Aralık ayına göre %15,75, bir önceki yılın aynı ayına göre %19,89 ve on iki aylık ortalamalara göre %17,09 artış gerçekleşti. Kiralara en fazla yüzde 17,09 zam yapılabilecekti fakat Sektör Temsilciler, İstanbul'da kira artışlarının semt semt değişmesine rağmen bazı semtlerde %100’e  yakın arttığını söylemekteler, TÜFE oranına göre bile zam yapıldığı takdirde, görünen o ki mevcut kiranız 2.000,00 TL ise, 341,80 TL kira tutarınız artarak 2.341,80 TL olarak yeni kiranızı ödeyeceğiniz anlamına gelecektir. Tabi ki kiranızın yanında sağlığınızı korumak istiyorsanız evinizde ısınmaya da ihtiyacınız olacağından İstanbul’da Doğalgaz da aşağıdaki görüleceği üzere zamlanmıştır;

 

 Elektrik zammı ise ocak, şubat ve mart aylarını kapsayan birinci çeyrek dönem için EPDK tarafından Ulusal Elektrik Tarifesi'ne yaklaşık %6'lık bir zam yapılmış, takip eden dönem olan ve nisan, mayıs ve haziran aylarını kapsayan ikinci çeyrekte ise tüketicilere etki eden bir elektrik zammı yapılmamıştı ancak, 2021 yılının Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarını kapsayan üçüncü çeyrek elektrik fiyatlarına %15 zam yapıldı. 2021 Kasım ayında evler 0.91555 TL’den, iş yerleri ise 1.2175 TL'den elektrik kullanacak. Böylece 2021 yılında elektriğe toplam %21,90 zam yapılmış oldu. Su Fiyatları ise 7 Eylül 2021 tarihinden geçerli olmak üzere aşağıdaki şekilde zamlanmıştır;

 

ULAŞIM FİYATLARI

Ulaşımda da zam süreci tüm vatandaşların cebine yansımıştır, Tablo İstanbul’da toplu taşıma fiyatları baz alınarak hazırlanmıştır;

3 KÜLTÜR FİYATLARI

Netflix’in hayatımıza girmesiyle sinema artık popülerliğini yitirdiğinden insanlarımız netflix gibi uygulamalar ile dizi ve film izleyebiliyorlar.2021 Mart ayında yapılan zam ile yeni Netflix ücret tarifesi ise aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere zamlanmıştır;

Yazının devamı...

İlaçlara erişim sıkıntısı mı var? Bakanlık harekete geçti...

Sağlık Bakanlığı tarafından yılbaşında ilaçlar için avro kuru 4.57 TL olarak sabitlendi ancak Euro 13 lirayı aştı. "İlaç ve döviz kuru" arasındaki makasın büyümesi nedeniyle en az 645 farklı kalem ilaca erişim sıkıntısı yaşandığı öne sürülüyor. Özellikle düzenli ilaç kullanan hastalar ‘ilaç piyasadan kalkarsa ne yaparız’ diye düşünmeye çoktan başladı. Bakanlık hemen harekete geçti. Kur farkından dolayı zarar ettiğini öne süren yabancı ilaç firmaları çareyi bazı ilaçları getirmemekte buluyor. Etken maddelerin çoğu yurtdışından geldiği için ülke içinde üretim yapan firmalar mevcut kur üzerinden hammaddeyi sağlayamıyor. Etken maddeleri üreten Türk firmalar bile güncel kurdan satış yaparım diyor. İşte bu yüzden idrar yolu antiseptiğinden ülser ilacına kadar çoğu kanser ve kronik rahatsızlıklarda kullanılan 645’e yakın ithal ilaç ya “yok” ya da depolarda çok az var.

Antidepresanlar, astım ilaçları, öksürük şurupları, insülin, romatizma ilaçları, ağrı kesiciler, ateş düşürücüler, tansiyon ilaçları, bazı hormon ilaçları, burun damlası yok, grip aşısı, bazı kalp ilaçları ya yok ya da az var… Yılbaşında belirlenen Euro mevcut Euro kurunun%30’unda kaldı.İlaç firmalarının iki seçeneği var: Ya kur yeniden güncellenene kadar ilaç getirmeyecekler ya da bu zararı göğüsleyecekler. Görünen o ki sektördeki eğilim zarar daha fazla büyümeden ilaç getirmemekten yana! Bakanlık ilaç üretiminde yerli hamleler peşinde.

İlaçlara erişim sıkıntısı iddiaları üzerine Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan denetimlerde ecza depoları ve eczanelerin fiziki stokları ile kayıtlarının uyumlu olup olmadığı kontrol ediliyor. Kasım ayında denetlenen 57 ecza deposunun 17'sinin ve 144 eczanenin kayıtlarında uyumsuzluk tespit edildi. Yapılan denetimlerde uygunsuzluk tespit edilen ecza depoları ve eczaneler hakkında idari işlem başlatıldı. Türk Eczacılar Birliği, çocuk hastalıkları ilaçları başta olmak üzere 645 ilacın tedariğinde sıkıntı yaşandığını açıklamıştı.

Türkiye İlaç Ve Tıbbi Cihaz Kurumu ise “Kur farkı nedeniyle, hastalarımızın kritik ilaçlara erişemediği yönündeki haberler gerçeği yansıtmamaktadır” açıklamasında bulunmuştu. Kurumun açıklamasında, döviz kurundaki yükseliş nedeniyle kritik ilaçlara erişilemediği yönündeki haberlerin yakından takip edildiği belirtildi. Türkiye'de ilaç fiyatlarının, dönemsel avro kur değişikliğine bağlı olarak yılda bir kez güncellendiği anımsatılan açıklamada, kur güncellemesinin tebliğe uygun olarak 2022'nin şubat ayında yapılacağı duyuruldu.

"Tedarik sıkıntısı olabileceği tespit edildiğinde gerekli önlemler hızla alınmakta"

İthal edilmiş veya üretilmiş her kutu ilacın hareketinin üretiminden eczanede satışına kadar izlenebildiğine, sistem üzerinden üretici-depo-eczane arasındaki ilaç akışının düzenli takip edildiğine yer verilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Kurumumuz, piyasada bulunamadığı ileri sürülen ilaçları, İlaç Takip Sistemimizden tek tek ve detaylıca kontrol etmektedir. Çalışmalarımızın sonucunda söz konusu ilaçların ekseriyetinde tedarik problemi tespit edilmemiştir. Dolayısıyla kur farkı nedeniyle hastalarımızın kritik ilaçlara erişemediği yönündeki haberler gerçeği yansıtmamaktadır.

Kurumumuz, global ve yerli firmalarla sürekli irtibat halindedir. Herhangi bir ilaçta tedarik sıkıntısı olabileceği tespit edildiğinde gerekli önlemler tarafımızca hızla alınmaktadır. Denetim birimlerimizce tespiti halinde firma, depo veya eczane düzeyinde ilaca erişimi engelleyici her türlü fiile karşı gerekli yaptırımlar uygulanacaktır. Hastalarımız tedarik edemedikleri ilaçlar için ilac.tedarik@titck.gov.tr ya da halkla.iliskiler@titck.gov.tr adreslerine e-posta gönderebilir, 44 44 680 numaralı telefondan kurumumuza ulaşabilirler."

Yazının devamı...

Devlet, asgari ücretliler için vergi alacağından vazgeçer mi?

83 Milyon nüfuslu bir ülke düşünün, toplam kayıtlı çalışan sayısı TUİK verilerine göre 27 milyonu aşmış durumda. Kamu kurumlarını liste dışı tuttuğumuzda 13 milyonun üzerinde özel sektör çalışanı bulunuyor. 2020 yılında yayınlanan SGK verilerine göre 6.5 milyon asgari ücretli çalışanımız var.  Yapılan anket çalışmalarına göre her 10 kişiden 4’ü ülkemizde asgari ücret ile çalışıyor veya bu şekilde gösteriliyor.

Peki asgari ücretliler için yeni yılda düşünülen rakam ne olacak? Son günlerde devletin vergi alacağından vazgeçeceği konuşuluyor, bu mümkün mü? Böyle bir şey olursa asgari ücretlinin eline ne kadar geçecek?

 GELİR VERGİSİNİN TANIMINI YAPIYORUZ!

Yaşamış olduğumuz ülkede devlet yasal kazancı olan herkesten gelir vergisi adı altında pay almaktadır. Siz bir işe girdiğinizde, brüt olarak görmüş olduğunuz SGK hizmet dökümünüzdeki rakamdan %15 SGK payını düştükten sonra kalan tutar üzerinden de %15’lik gelir vergisi kesintisi yapılmaktadır. Ayrıca yine brüt ücret üzerinden binde 7,59 oranında damga vergisi kesintisi de yapılmaktadır. Hemen aşağıda örnekle gösterelim.

 

 

Tablomuzda belirtilen kalemlerin kesinti nedenlerini basitçe açıklayacak olursak her şey daha net anlaşılmış olacak. SGK işçi payı %14’tür, bu kesinti bir vergi değildir siz emekli olduğunuzda alacağınız emekli maaşınızın ve tedavi masraflarınızın karşılanması amacıyla SGK’ya ayrılan paydır. Yani size dolaylı olarak dönen tutardır. Buna %1’de işsizlik payı eşlik eder, bu kesintide adından da anlaşılacağı üzere işsiz kaldığınızda işsizlik maaşı almanıza olanak sağlayan paydır.

 Damga vergisi ise tamamen kağıt masrafı için ayrılan paydır. Artık her şey elektronik ortamda dönse de bu damga vergisini şimdilik kaldırma ihtiyacı duymadılar. Evet, bu tutar da asgari ücretliden alınıyor. Gelelim gelir vergisine, bu vergi yazımızın başında bahsettiğimiz gibi devlete giden kısımdır. Gelir vergisi dilimleri SGK işçi payı ve işsizlik rakamı düştükten sonra yani brüt ücretten %15’lik kesinti yapıldıktan sonra kalan tutarlar her ay toplanır. Buna da gelir vergisi matrahı denir. Bu rakamlar her ay toplanır, 24 bin lirayı aştığında devlete ödeyeceğiniz vergi %15’ten %20’ye çıkmış olur.

ASGARİ ÜCRETE YÜKSEK ZAM

2022 model asgari ücret senaryoları piyasada dolaşmaya başladı. Sendikaların yüksek vaatlerinin yanında hükümet kanadında da ciddi artış olacağı ve işçilerin mutlu olacağı yönünde söylemler mevcut. Hatta sayın Çalışma Bakanı bile “İşçilerimizi enflasyona ezdirmeyecek bir ücret üzerinde çalışıyoruz” dedi. TUİK’in açıkladığı enflasyona göre bir söylemde bulunduysa asgari ücrete yapılacak zammın %25’i geçmeyeceğini hemen söylemek lazım. Ancak reel enflasyona göre bunu açıkladıysa en az %35 veya %40 oranında bir artış beklentisi başlar.

 Peki bu oranda bir artış yapılırsa işverenler bunu kaldırabilir mi?

Devlet 2022 yılında işverene nasıl bir destek sağlayacak?

Asgari ücret destekleri devam edecek mi?

Yeni teşvikler gelecek mi?

Eğer bu soruların cevabı işveren sendikasının talebi gibi “akılcı” olmaz ise işsizlik rakamının ve kayıtdışı istihdamın artması kaçınılmaz olur. Masada tüm bu sebeplerden duran en etkili formül; hükümet asgari ücrete az zam yapacak geri kalan kısımda ise gelir vergisinden kısmi de olsa vazgeçecek. Böylelikle hem işçiyi hem de işvereni mutlu etme politikası izleyecek.

 GELİR VERGİSİZ BİR ASGARİ ÜCRET NASIL OLUR?

2022 yılı için uygulanacak asgari ücrete devlet %25 oranında bir zam yaptı diyelim. Bu zam oranı brüt asgari ücreti 4.471,50 TL’ye çıkaracak. Bu tutar üzerinden tablomuzdaki kesintilere başlayacak olursak %15’lik SGK payı ve işsizliği düştüğümüzde 3.800,77 TL olacak. Damga vergisi kesintisinden sonra ise 3.766,83 TL’lik bir ücret ortaya çıkacak. Gelecek yıl asgari ücretten gelir vergisinin kaldırılması durumunda kişilerin eline geçecek net rakam 3.766,83 TL olacak. Gelir vergisi ortadan kalktığı için bu kişilere ayrıca bir AGİ ödemesi söz konusu olmayacak.

 Bu tutarda bir artış söz konusu olduğunda işverenlerin bir sigortalı için ödeyeceği minimum SGK payı 536 liradan 670 liraya yükselmiş olacak. Böyle bir rakamın asgari ücretliler üzerinde etkisi elbette enflasyon karşısında oldukça olumlu olacaktır. Ancak işveren kesimi için yine maliyet artışı olacağından belki asgari ücret desteğinde de artış yoluna gidilebilir.

 Tabi bunlar bakanlık nezdinde de çalışılan ve değerlendirilen konulardır, bu tabloya kişisel bakış açım ise gelir vergisinin tamamen kaldırılamayacağı inancımdır. Çünkü devlet bu kadar büyük bir gelirden vazgeçmez, ancak düşürebilir. Gelir vergisi için yapılacak düşüşlerde de kanun düzenlemeleri gerekebilir. Sayın bakan bu konuda Cumhurbaşkanı kararlarıyla da çözebiliriz dese de vergi kanunlarında değişikliğe gidilmesi gerekecektir.

Senaryolar gelecek ay toplanacak asgari ücret tespit komisyonu kararıyla sonlanacak.

 Bakalım kim kazanacak;

İşçi mi?

Enflasyon mu?

İşveren mi?

 

Yazının devamı...

Asgari ücret için masada dört senaryo var

TUİK Rakamlarında mı bir artış olacak, gerçek enflasyona göre mi bir artış olacak, her yıl yapıldığı gibi ortalama bir rakamda mı artış olacak yoksa sayın Çalışma Bakanının da açıkladığı gibi işçileri sevindirecek bir ücret mi olacak gelecek ay netleşecek. Peki işçileri sevindirecek diye konuşulan rakam nedir? Tamı tamına asgari ücrete bin lira zam yapılması konuşulmaktadır. Mevcut asgari ücrete %35 oranında zam yapılarak 3 Bin 800 Lira bandına çekilmesi hükümet tarafından ciddi ciddi düşünülüyor. Peki enflasyon ve artan döviz kuru karşısında asgari ücret yılbaşından bu yana ne oldu?

DOLARLA MAAŞ ALAMADIK!

Pandemi hayatımıza girdi gireli ülkemizde ne kur durdu ne de enflasyon. Hayat pahalılığı her geçen gün yukarı yönde ivme kazandı. Ülkemizdeki maaşlarımız hariç her şey dolara endeksli olduğundan elbette bir kıyaslama yapmadan da duramıyor insan. Pandemi öncesi yani 2019’da asgari ücret kaç dolardı, pandemi yılında yani 2020’de ne oldu ve yüksek enflasyon yılı 2021’de nereye geldi tablomuzda bakalım.

 

Yıl başlarında dolar karşısında değer kazanan asgari ücretimiz ne yazık ki yıl içerisinde mevcut değerini koruyamadı. Yıl içerisindeki asgari ücretin dolara endeksi 15-20 veya 25 dolar arasında olurken 2021 yılı için yıl başıyla yıl sonu arasındaki fark şimdiden 87,82 doları aşmış durumda. Asgari ücretin dolara endeksindeki fark tarihimizde ilk defa bu seviyeleri görmüş durumda.2022 Yılı için asgari ücrete yapılacak bin liralık net zamla asgari ücretin dolar üçerindeki karşılığı 395 dolarla son 5 yıldaki en yüksek seviyesine çıkmış olacak. Teklifim hala geçerli endeksleyelim dolar kuruna asgari ücreti olsun bitsin bu iş…

 

Yazının devamı...

Asgari ücret ile geçiniyoruz!

Ülkemizde toplamda 13 milyon 732 bin ücretli ve kayıtlı çalışan bulunmakta.

2020 yılı başında yapılan zamla beraber 9 milyona yakın çalışan asgari ücretle çalışan haline geldi.

Asgari ücret pazarlıklarının başlayacağı aralık ayına ilişkin ise ücretlilerin kafasında hep aynı sorular var;

Yeni yılda asgari ücretliler geçimlerini sürdürebilecekler mi?

Asgari ücretle önceden ne yapıyorduk, şimdi ne yapıyoruz?

Masada ki Asgari ücret zam senaryoları neler?

Asgari ücret mi artmalı, faiz ve zamlar mı inmeli?

Asgari ücret açlık sınırının ne kadar üzerine çıkabilecek?

ASGARİ ÜCRET SENARYOLARI

2022 Asgari ücretiyle ilgili çeşitli senaryolar ortaya atılmaktadır. Sendikaların açıkladığı verilere bakacak olursak %20 ile %35 arasında bir artış olacak gibi duruyor. Peki hangi senaryoda asgari ücretliler kazançlı çıkacak?

Hak-İş’in açıkladığı verilere göre yıl sonu enflasyonunun %5, %6 fazlasını teklif edeceklerini açıkladılar. Yılsonu enflasyon beklentileri ise %16 oranında. Peki %16’lık bir enflasyon oranına %5 veya %6’lık bir artışla teklif vermek asgari ücreti hangi seviyeye taşıyor? Hemen aktaralım

ASGARİ ÜCRETLİ GEÇİNEBİLİYOR MU?

‘’Asgari ücretle geçinebiliyor musunuz?’’ konu başlıklı sokak röportajlarına mutlaka denk gelmişsinizdir. Gelmediyseniz de şöyle söyleyelim her 10 kişiden 10’u asgari ücretle geçinemediğini belirtiyor. Peki bu doğru mu? Kendimizi de ikna etmek adına bir temel yaşama tablosu oluşturuyor sonucunu görüyoruz. Evli, bir çocuklu ve kiracı çalışanın tablosunu lütfen inceleyin.

Yukarıda belirtilen tablo güncel döneme ait bir asgari ücretli ailenin temel ihtiyaçlarının bir özetidir. Şüphesiz ki tabloda belirtilen tutarda kiralık ev bile bulmak imkansız, bu aile sosyal hayattan uzak ne yazık ki borçla ayını kapatmak durumunda kalmıştır. Tabi tabloda belirtilen kişiler için bazı kuruluşlar yakacak, giyecek ve çocukların okul masrafları için destekte de bulunmaktadır. Yani bu ailemiz borca girmeden bir ayını sadece sosyal yardımlarla geçirebilecektir.

ASGARİ ÜCRET ARTIYOR MU AZALIYOR MU?

Ülkemizde çalışan milyonlarca asgari ücretli vatandaşımız aslında birer ekonomistlerdir. Çünkü o parayla en fazla faydayı sağlayabilen insan ülkeyi bile yönetebilir. Ancak yıl sonu olduğunda tüm gözler Komisyona çevriliyor ve gelecek zam oranı bekleniyor.

Yıllardır işçi kesimi kabul görmeyeceğini bile bile ‘5 Bin lira olsun, 10 Bin lira olsun’ şeklinde tekliflerle kendilerini avutuyor. Amaç ‘bakın biz istedik, onlar yapmadı’ olsun demek için midir? (Bilinmez)

İşçi kesiminin yapacağı en mantıklı teklif ‘Zam yapmayalım, asgari ücretliden vergi alınmasın ve zorunlu giderlerde vergi indirimi olsun.’ Olmalıdır. Mesela asgari ücretlinin ödeyeceği elektrik, su, telefon, internet ve doğalgaz faturalarından vergi alınmamalı. Ekmek 2,5 TL yerine 50 Kuruş olmalı ve en önemlisi mavi kart ücretleri de yarı yarıya indirilmelidir.

Yazının devamı...

Büyükşehirlerin trafik sorunu iş davalarına da neden oluyor

Büyük şehirlerimizin artık kronik bir problemi haline gelen trafik, işverenlerin de bir hayli canını sıkmış durumda. İşe geç kalmaların rutin hale geldiği İstanbul’da konunun yargıya intikal etmiş olduğu yüzlerce dava bulunmaktadır. Bir firmada işbaşı saati 09:00 ise personel belirlenen bu saat içerisinde mesaisinin başında olmak zorundadır. Ancak hayat akışını etkileyecek dış etkenlerin oluşması durumu haricinde. Deprem, sel, yangın ve benzeri afet riski taşıyan durumlarda çalışanlara mazeret izni tanınmaktadır ancak olağan dışı trafik sorunu bazı durumlarda haklı nedenlerle iş akdi fesih sebebi olarak kabul edilmektedir.

KÖPRÜ GEÇİŞLERİNDEKİ TRAFİK İŞE GEÇ KALMA BAHANESİ DEĞİLDİR!

Avrupa yakasında ikamet edip, Anadolu yakasında çalışıyorsanız ya da tam tersini yaşıyorsanız, sizin ‘köprüde trafik vardı’ diyerek geç kalma mazeretiniz bulunmamaktadır. Konuyla ilgili olarak yaşanan davaların birçoğu işveren lehine sonuçlanmıştır. Birçok yerel mahkeme köprülerin mesai saatleri içerisinde trafiksiz olmasının bahane olmadığı kararına varmıştır. Yani 1. Ve 2. Köprüyü kullanacaksınız trafiği de seyahat organizasyonunuzun içine katarak hareket etmelisiniz.

Henüz 3.köprü işe gidip gelirken kullanmalık kadar uygun bir fiyatta olmadığından yargıya da intikal eden bir dosyası olmamıştır.

TRAFİĞE SİZ KALIRSANIZ BAHANE, SERVİS TAKILIRSA TRAFİK GERÇEKTEN VARDIR ALGISI!

Trafiğe kim takılırsa takılsın trafik bir bahane değildir ancak her gün trafik nedeniyle personelleri geç getiren servisçinin de işinden olması kadar doğal bir durum olmayacaktır.

Hemen hemen bütün büyük firmalarda servislerin trafiğe takılması halinde pek önemsenmediği düşünülmektedir ancak bu durumdan işçilerin pek haberi olmasa da servisçinin de yevmiyesinden kesinti yapılmaktadır. Hatta düzenli trafik nedeniyle geç kalınan servisçinin de işine son verilmektedir.

TRAFİK SORUNUNU BELEDİYEYE BIRAKMAMAK!

Aslında çoğu vardiya düzeni ile hareket eden firmalara örnek niteliğinde bir uygulama bazı firmalarca uygulanmaktadır. İsim vermeden belirtmekte fayda var dünyanın en büyük gazlı içecek firması mesai saatlerini personellerine uyumlu hale getirecek şekilde ayarlamıştır.

Mesela mesai saati 08:00’da başlayan da var 10:00’da başlayan da! Sabah erken saatte başlayan mesai erken saatte sonlanıyor, geç saatte başlayan mesai yine geç saatte sonlanıyor. Personeller bölgelerindeki trafik saatine göre kendilerine mesai saati seçebiliyorlar.

Buna alternatif olarak yine birkaç hatırı sayılır firma mesai saatlerini normal mesai saatlerine göre farklı şekilde ayarlamış bulunmaktadır. Normal mesai saati 08:00 – 17:00 iken 07:00 ve 16:00 olarak ayarlamışlardır. Böylelikle hem trafik sorununu ortadan kaldırmış oldukları gibi zamandan da tasarruf etmiş olmaktadırlar. Kendi başkanlık sistemini getiren bir ülkede kendi mesai saatlerini geliştirmesi gerçekten beklenecek en doğru uygulama olmuştur.

MARMARAY’DAN ÖNCE BİRİKMİŞ DAVALAR HALA SÜRMEKTEDİR

Marmaray açılmadan önce kıyı kesimlerde oturan kişiler şüphesiz ki vapur ve deniz motorlarını kullanıyorlardı. Eminönü – Kadıköy, Üsküdar – Beşiktaş vapurları bunlara en güzel iki örnek olacaktır. Yine buralarda çalışan ve oturan kişiler kötü hava koşullarından dolayı iptal edilen sefer mağduriyetleri yaşadılar. Öyle ki bir seferin iptal olması yarım saatlik yolculuğu otobüs ile iki hatta üç saate çıkarabiliyordu. Sefer iptallerinden oluşan mağduriyetler bazı işverenler için avantaj niteliğindeydi ki personel çıkarmalar hep olumsuz hava koşullarında gerçekleştirilmekteydi. Konuyla ilgili pek az kişi yargı yolunu tutmuş olsa da işe iadelerini kazanan kişilerde olmuştu. İş dünyasının gözle görülemeyen ancak yargıyı da birçok işçiyi de mağdur eden iptal seferler marmaray’ın hayata geçmesiyle son bulmuş oldu.

BOZULAN METROBÜS, METRO İŞ AKDİ FESİH SEBEBİ SAYILAMAZ!

İkamesi olmayan ulaşım araçlarını kullanarak işlerini yürütmekte olan işçiler için yada işe gidip gelenler için olası bir arıza durumunda iş akdi fesih uygulanamaz. Metrobüs arızası trafikli uzun bir yolculuk yapıyor iseniz iş akdi fesih sebebi sayılamaz ancak bir duraklık kullanıyorsanız ve yürüyerek de gidebileceğiniz bir mesafede metrobüsün yapılmasını bekliyorsanız dolaylı yoldan işinizi aksatıyorsunuz anlamına gelmektedir ve ihtar sebebi içermektedir. Metro arızası da metrobüs hatları gibi ikamesi olmayan ulaşım araçlarıdır. Bir metro arızasından kaynaklanan gecikmenin telafisini ne yazık ki yaya olarak yerine getiremeyebilirsiniz. Bu gibi durumlarda iş akdi fesih gerçekleşmez, gerçekleşmesi halinde işe iade davasını kazanabilirsiniz.

Marmaray arızası halinde yapılmasını beklemeniz iş akdi fesih sebebi sayılabilir! Bunu da detaylıca aktarmak gerekirse Marmaray bir ikame araçtır, arıza yapması halinde karşı istikamete vapur ile de geçmeniz mümkündür. Sadece karşı istikamete geçmek amacıyla arızalanan bir marmary’ın uzun sürecek olan tamirini beklemeniz iş akdinizi riske atmanızdan farksız olacaktır. İşvereniniz belirtilen ulaşım aracının ikamesi olduğu halde işi aksattığınızı ileri sürerek savunmanızı isteyebilir ve iş akdiniz tehlikeli duruma düşebilir. Hayat pahalı,ulaşım zor, bu koca şehirlerde yaşamak ise; mucize…

Yazının devamı...

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda çalışmak zorunlu mu?

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 98. Yıldönümünü kutlayacağımız 29 Ekim 2021 günü Cuma gününe denk gelince, e bir de yılbaşına kadar başka kutlanacak resmi tatil kalmayınca okuyucularımız, Cumhuriyet Bayramı tatilinde çalışma şartları, çalışan ve çalışmayan işçiye ne şekilde ücret ödeneceği konusunda çok sayıda soru sormuş.

Gelin hem bu özel günü hem de mevzuatımızdaki çalışma şartlarını ele alalım. Cumhuriyetin ilan edildiği 29 Ekim günü Ulusal Bayramdır. Türkiye'nin içinde ve dışında Devlet adına yalnız bugün tören yapılır. Bayram 28 Ekim günü saat 13:00'ten itibaren başlar ve 29 Ekim günü devam eder.

Mahiyetleri itibariyle sürekli görev yapması gereken kuruluşların özel kanunlarındaki hükümler saklı kalmak koşuluyla, 29 Ekim günü özel işyerlerinin kapanması zorunludur. (2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun md.2) Ancak, işin niteliği gereği sürekli çalışmak zorunda olan Hastane, fırın, otel vb. işyerleri için özel bir düzenleme ve işyerini kapatmayanlar hakkında cezai yaptırım öngörülmemiştir. Bu gerekçeyle Yargıtay kapatma yasağına uymayan hakkında beraat kararı vermiştir. Bununla birlikte; söz konusu yasak herhangi bir cezai yaptırıma bağlanmış durumda değildir.

İş Kanunu gereği, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışılıp çalışılmayacağı iş sözleşmelerinde düzenlenebilmektedir. İş sözleşmesinde bağlayıcı bir hüküm bulunmaması durumunda tatil günlerinde çalışılması için işçinin onayının alınması esastır.

Ulusal bayram ve genel tatil günlerinin ücretleri herhangi bir çalışma karşılığı olmaksızın işçiye ödenmektedir. Böylesi günlerde çalışan işçi, çalıştığı her bir gün için 1 günlük ücretine fazla çalışma ücreti olarak hak kazanmaktadır.

Bu vesile ile;

Cumhuriyetimizin ilanının 98. yılında Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk”ü, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı ve rahmetle anıyor, Cumhuriyet Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.