Şampiy10
Magazin
Gündem

Kazanan ‘çalışma hayatı’ olsun

Ak Parti’nin 1.300 TL olarak vadettiği asgari ücret için eski başbakan yardımcısı Ali Babacan’ın seçimin hemen ertesine yaptığı açıklamayla kafaları karıştırdı. Babacan, asgari ücretin bu seviyeye gelmesinin 2016 yılı için tavsiye niteliğinde olduğunu söylemesinin ardından AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “Bin lira olan asgari ücreti hemen 2016 başında bin 300 liraya çıkartıyoruz” dedi. Davutoğlu, 1 Ocak kararlılığını “Asgari ücret, Aralık ayındaki komisyonda kamu kesimi tarafından bin 300 lira olarak teklif edilecek. Yanımıza ya işçileri ya da işverenleri alacağız veya ikisini birden alacağız ve ittifak yapacağız. Eğer ittifak olmazsa bize bir tarafın desteği yetiyor. Böylece asgari ücret bin 300 lira olmuş olacak. Bu konuda kararlılığımızı sürdüreceğiz” sözleriyle konuya açıklık getirdi.

SGDP kaldırılacak mı?

Emekli olup aktif vergi mükellefi olarak çalışma hayatına devam edenlerin emekli maaşlarından yapılan yüzde15 oranındaki kesinti 2015 yılının Ağustos ayından itibaren yüzde 10’a indirilmişti. AK Parti’nin seçim öncesindeki vaadi ise bu destekleme priminin kaldırılmasına yönelikti. SGDP’nin kaldırılıp kaldırılmayacağı ise şimdi beklentiler arasında yer alıyor.

Hem işverenleri hem de iş tecrübesi bulunmayan gençleri ortak olarak ilgilendiren bir vaat ise ilk kez işe başlayacak olanların maaşlarının bir yıl boyunca devlet tarafından karşılanması. Bu uygulama hayata geçirilebilirse hem işverenin “Tecrübeli eleman arıyoruz” klişesinin rafa kalkması hem de gençlerin işgücü piyasasındaki çalışma oranının artması muhtemel. AK Parti’nin diğer seçim vaatleri ise şöyle:

Neler vaat edildi?

- KADINLAR: Kadının iş gücüne aktif katılımı ve istihdamının arttırılmasına dair iş modelleri hazırlanacak. Kadınların karar alma mekanizmalarına etkin şekilde katılmaları sağlanacak.

Doğum izinlerinin memuriyet kıdeminde değerlendirilmesi konusunda çalışma yapılacak. Kadınlar ilk çocukta 2 ay, ikinci çocukta 4 ay, üçüncü ve sonraki çocukta 6 ay yarım gün çalışacak, ancak tam ücret alacak. Bu süreler bittikten sonra kadınlar isterlerse yarı zamanlı ve yarı ücretli olarak çalışabilecek.

- GENÇLER: Lise ve üniversite mezunu gençlerin Genel Sağlık Sigortası (GSS) giderlerini 2 yıl boyunca gelir testine girmeksizin devlet karşılayacak. İş kurmak isteyen gençlere 50 bin lira nakdi yardım yapılacak, 100 bin lira faizsiz kredi verilecek. Gençlerde evliliği teşvik etmek amacıyla açılacak çeyiz hesabında biriktirilen paranın 5’te biri kadar devlet desteği verilecek.

- EMEKLİLER VE YAŞLILAR: Tüm emeklilere ayda 100 lira, yılda 1.200 lira ek ödeme yapılacak. Böylece tarım bağ-kur’luları hariç bin liranın altında maaş alan emekli kalmayacak.

Emekliler aylık 250 lira taksitle TOKİ’den ev satın alabilecek.

- ESNAF: Esnafa düşük faizli kredi desteği devam edecek. Yatırımcıya sembolik kira bedeli karşılığı fabrika yapılıp verilecek.

- ASGARİ ÜCRET: Asgari ücret 1.300 TL’ye çıkacak. Yapılan işin tehlike sınıfına göre asgari ücret seviyesi değişecek.

- TAŞERON İŞÇİLER: Taşeron işçiler kamuda istihdam edilecek. Kıdem tazminatı ve özlük hakları korunacak.

Seçim beyannamesi ve vaatler oldukça kabarık. Tüm bakanlıkların işi çok ve de zor. Tek partiyi yeniden iktidara getiren vatandaş ise sabırsız. Ne diyelim seçimin kazanını “Çalışma Hayatı” olsun…

Yazının devamı...

Acil’de hastane tuzağına dikkat

SGK ile sözleşmesi olsun ya da olmasın tüm hastanelerin acil servislerinde yapılan müdahaleler ücretsizdir. Tüm acil sağlık giderleri SGK tarafından hastanelere SGK fiyatları üzerinden ödenir

Geçen hafta gittiğim özel hastanedeki görevliyle aramızda şöyle bir diyalog geçti;

-SGK ile anlaşmanız var mı?
-Hayır yok…

-Peki niye SGK taahhütnamesi imzalattınız?
-Muhasebe servisimizin vermiş olduğu talimat…

-Ben acilden giriş yaptım ve kırmızı alan hastasıyım. Sağlık Uygulama Tebliği’ne göre ücret almamanız lazım. Yapılan tedavi ve giderlerin dökümünü verir misiniz? Tabi ki cevap yok…

Karşılarında konuya hâkim birini görünce ortalık bir anda karışıyor ve aman bir an evvel git diğer hastaların “huzuru” kaçmasın telaşı başlıyor…

Hangi durumlar acildir?

Özellikle son genelgeden sonraki sağlık uygulama tebliğine göre; özel hastanelere yüzde 200’e kadar fark alma hakkı ve bıçak parası adı altında istenilen paralar geri dönmüştü. Bu şartlarda zaten karışık olan ve kanunu teğet geçip vatandaşı adeta soyan sağlık uygulamaları daha da fazlalaştı. Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor; Sosyal Güvenlik Kurumu ile sözleşmesi olsun ya da olmasın tüm hastanelerin acil servislerinde yapılan müdahaleler ücretsizdir. Tüm acil sağlık giderleri SGK tarafından hastanelere SGK fiyatları üzerinden ödenir.



1) Her ne boyutta olursa olsun travma vakaları,

2) Acil servis başvuruları sonrası hastaneye yatışı yapılan vakalar,

3) Tıbbi müdahale uygulanan vakalar,

4) Müşahede altına alınan vakalar,

5) Başka bir sağlık hizmet sunucusuna sevk edilen ya da başka bir sağlık hizmet sunucusundan sevkli gelen vakalar, ACİLDİR...

- Gebelik testleri ve gebelikle ilgili hizmetler,

- Yeni doğan yoğun bakımı, yeni doğan bebek kuvöz bakımı,

- Kardiyovasküler cerrahi hizmetleri,

- Tüm yoğun bakım hizmetleri,

- Yanık tedavileri,

- Kanserle ilgili kemoterapi, radyoterapi, izotop tedavisi,

- Organ, doku ve hücre nakilleri,

- Diyaliz hizmetleri, ilave ücret istenmeyecek işlemlerdir.

Yapılması gerekenler

Hastanız hastaneye yattığında hiçbir taahhütnameye imza atmayın. Acil hasta, stabil hale veya nakle hazır hale gelmişse yani acil durumu bittiyse sevk

için hasta yakınlarından taahhütname istenir. Hasta yakınlarının bu sevki kabul etmemesi halinde, hastanenin SGK ile sözleşmesi varsa yüzde 200 oranında, hastanenin SGK ile sözleşmesi yoksa hastanenin kendi fiyatları üzerinden fatura tarifesi başlar.

- Hasta veya yakınından acil tedavide para talep edilirse Sosyal Güvenlik Kurumu Alo 170 hattına,

- Hastane hakkında suç duyurusu için Sağlık Bakanlığı Alo 184 hattına,

- Hasta veya yakınından faturasız, belgesiz para tahsil edilirse Maliye Bakanlığı Alo 189 hattına, durumu bildirmek gerekmektedir.

Prim borcu olan da sağlık hizmetinden yararlanacak

BAKANLAR Kurulu’nun aldığı kararla Genel Sağlık Sigortası’ndan yararlanma konusunda 31.12.2015 tarihine kadar prim borcu şartına bakılmayacak. Prim borcu olanlar sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam edecek. 60 günden daha fazla Bağ-Kur prim borcu olanlar ve Genel Sağlık Sigortası borçluları, borç durumlarına bakılmaksızın yıl sonuna kadar provizyon alma noktasında sorun yaşamayacağı gibi, hastane kapısından geri dönmek gibi üzücü olaylar da gerçekleşmeyecek.

Seçim öncesi yatırımı gibi gözükse de devamını dilemek en doğal hakkımız…

SGK grip aşısını öder

Malum, gri mevsim hüzünle kapıyı çaldı. Yaz vedası, hediyesi ise hastalık oldu...

Grip ve nezle bu sene sonbahara erken eşlik etti. Kime baksan hasta, kime sorsan kırgın…

Doğal korunma yollarını çoktan unuttuğumuzdan, gribe karşı en sık başvurulan yöntem “grip aşısı”.

Her ne kadar grip aşısının tıbben etkinliği ve yan etkileriyle ilgili kamuoyunda tartışmalar olsa da bu hastalığın SGK kasasına ciddi zarar verdiği aşikâr. Özellikle hastalığa karşı antibiyotik, ateş dürücü ve ağrı kesici ilaçların sık kullanımı milyonlarca liralık ödemenin SGK tarafından yapılmasına neden oluyor.

Bir de hasta olanların aldıkları iş göremezlik raporlarının ödemelerini ekleyince işin SGK açısından ciddiyeti daha da büyüyor.

Grip aşısı vurulan kişi daha ağır geçireceği hastalığı hafif geçirince veya hiç hasta olmayınca Sosyal Güvenlik Kurumu’nu>nda masrafları azalıyor.Yani bu işten hem kişi kendisi, hem toplum, hem de SGK kârlı çıkıyor.

İşte bu nedenledir ki SGK grip aşısı ödemelerini karşılıyor. Karşılıyor ama bazı şartları var ve bu hak herkesi kapsamıyor.

- Grip aşısı bedelinin ödendiği ilk grup, 65 yaş ve üzerindeki kişiler;

- Bu kişilerin herhangi bir belge aranmaksızın grip aşıları karşılanır.

- Bazı kronik hastalık taşıyanlar;

- Astım dâhil kronik pulmoner ve kardiyovasküler sistem hastalığı olan erişkin ve çocuklar,

- Diyabet dâhil herhangi bir kronik metabolik hastalığı olanlar,

- Kronik renaldisfonksiyonu, hemoglobinopatisi veya immün yetmezliği olanlar veya immünsupresif tedavi alan erişkin ve çocuklar,

- 6 ay-18 yaş arasında olan ve uzun süreli asetil salisilik asit tedavisi alan çocuk ve adolesanlarıngrip aşılarını, yılda bir defaya mahsus ücretsiz olmaları mümkün.

Belirtilen şartların dışında kalanlar grip aşılarını kendi ceplerinden karşılamak zorundalar. Yani çare yine; nane-limon…

Yazının devamı...

Mesai saatinde bahis oynadı, işten atıldı

Son dönemde internet ve akıllı telefon trafiği yüzünden tazminatsız işten atılmalarda artış var. Sosyal medya, bahis ve oyun sitelerine ve online alışveriş sitelerine mesai saatleri içinde girmek, artık tazminatsız işten atılma sebebi...

İnternetin hayatımızdaki yerini artık sorgulamaya bile gerek yok. Herkesin elinde bir akıllı telefon. Aktif sosyal medya hesabı 40 milyon kişinin üzerinde.

WeAreSocial’ın 2015 yılının internet ve sosyal medya kullanım istatistiklerine göre, Türkiye’deki internet kullanıcıları gün içerisinde ortalama 4 saat 37 dakikayı internette, 2 saat 51 dakikayı mobil internette ve 2 saat 56 dakikayı sosyal medyada geçiriyor. Pek çok insan işi gücü olmadığı için bu sitelere giriyor ama bir de işi gücü olup üstelik bu süreyi iş saatleri içinde yapanlar var...

İşinizi yapmak yerine bu kapsamlı internet dünyasının içine girmek artık çok daha tehlikeli… İşyerinde ve sosyal hayatta internet kullanımına dikkat! Sosyal medya, bahis ve oyun siteleri ile online alışveriş siteleri, tazminatsız işten çıkarılma sebebiniz olabilir. Yargıtay’ın son zamanlarda vermiş olduğu kararlarda, çalışanların mesai saatleri içerisinde internet ortamında harcadıkları sürelere istinaden yapılan fesih işlemlerinde işvereni haklı bularak işveren lehine hüküm kurmaya başladı.

- Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, işyerinde sürekli internet kullanan ve asli görevini zafiyete uğratan güvenlik görevlisini işten çıkaran işvereni haklı buldu ve yerel mahkemenin verdiği işe iade kararını bozdu.

- Yargıtay 9. Hukuk Dairesi ise, internette sanal bahis oynayan ve bu durumu süreleriyle birlikte tespit edilen bir beyaz yakalı çalışanın, işini özenle yapmasına engel olduğuna kanaat getirdi ve personelin açmış olduğu davanın iptaline karar verdi.

Konuyla ilgili Yargıtay kararları incelendiğinde; “Mesai saatleri içerisinde internette oyun oynamak, sosyal medyada vakit geçirmek” gibi olguların işveren açısından haklı nedenle fesih gerekçesini oluşturduğu görülüyor.

Bir başka örnekde ise; Bir çalışanın iş sözleşmesi, mesai saatleri içinde sürekli internet mesajlaşmaları üzerinden işi ile ilgili olmayan görüşmeler yaptığı ve işini aksattığı için feshedildi. İşçinin dava açması üzerine işveren davacının bilgisayar kayıtlarını sundu ve mahkeme bu kanıtı değerlendirerek feshin haklı olduğuna hükmetti.


Paylaşım içeriği de atılma gerekçesi

Sosyal medya paylaşımları çerçevesinde iş dünyasının hassas olduğu diğer bir husus, paylaşımların içeriği. Örneğin; bir çağrı merkezi çalışanı iletişim halinde olduğu müşterinin kişisel bilgilerini içeren bir paylaşımda bulunduğunda işveren bilgi gizliliğini ihlal ettiği gerekçesiyle söz konusu çalışanı işten çıkartabilir. Bu durumda, çalışanın kıdem tazminatı alması söz konusu olmayacaktır.

Cep telefonu kullanması işyeri yönetmeliği ile yasaklanmış olan bir çalışanın, yasağa uymayarak cep telefonu ile çektiği bir fotoğrafı sosyal medya hesabından paylaşması nedeniyle iş sözleşmesinin feshedildiğine ilişkin örnekler de mevcut. Diğer yandan, sosyal medya paylaşımlarında açıkça işverene hakaret eden, bir başka çalışana veya işverene açıkça sözlü tacizde bulunan, işverenin meslek sırlarını açığa çıkaracak nitelikte bilgi paylaşımı yapan, işyerindeki bir çalışana veya işverene yönelik olarak cinsel içerikli paylaşımlarda bulunan ve yine işyerindeki bir çalışan veya işveren hakkında açıkça ırkçı, dini veya ayrımcı ifadeler kullanan çalışanların da iş sözleşmesi feshedilebilir. Bu durumdaki bir işçinin herhangi bir tazminat alması da söz konusu değildir. Yani özetle;

- Tweet atarken siz atılmayın…

- Facebook profilinize işsiz yazmayın…

- Bahislerde işverene karşı iddiayı siz kaybetmeyin…

- Oyun oynarken iş akdiniz game over olmasın…

Hastayım diyorsan‘Su güzel’ yazma

Malum hepimiz seviyoruz, “Ordayız, buradayız, şuradayız, şunu yiyoruz” paylaşımlarını. Sahile uzanan ayak baş parmaklarını çekip, selfielerde keyif anlarını fotoğraflayıp sosyal ortama koymayı. Ancak, sizlerin özellikle iş saatleri içinde kişisel sayfalarınız üzerinden yaptığınız paylaşımlara dikkat etmeniz şart. Paylaşımın içeriği önemli olmakla birlikte, bu paylaşımların zamanlaması da kritik hale gelebiliyor. Örneğin; işyerinden hasta olduğu için izin alan bir çalışan izinli olduğu günün mesai saatlerine denk gelen bir zaman diliminde “Su çok güzel, sende gelsene” gibi bir paylaşım yapar, bir de konumunu da içeren fotoğraf eklerse, işveren çalışandan raporlu mazeretin kötü niyetle kullanıldığında dair savunma isteyebilir.

Yazının devamı...

Vaatleri vermek kolay, yapmak olay

7 Haziran seçimlerinden sonra, 13 yıllık tek partili iktidarın son bulması ile halkın beklentisi olan koalisyon umutlarının sona ermesi gözleri 1 Kasım’daki erken seçime yöneltti. Erken seçimin yaklaşmasıyla da parti liderlerinin vaatleri bir yarış misali hızlanmaya başladı.

76 milyonun beklentilerinin içerisinde; asgari ücret, emeklilikte yaşa takılanlar, emekli maaşları, banka promosyonları, GSS prim borçluları, taşeron düzenlemeleri gibi konular önemli yer tutmakta. Hal böyle olunca 1 Kasım seçim vaatleri yine çalışma hayatı üzerinden prim yapacak gibi gözüküyor.

Ateşten gömlek giyecek

1 Kasım seçimlerinden sonra vatandaşın gözü, kulağı iktidar olacak parti liderinde ve yeni Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nda olacak. Bakalım bol keseden verilen vaatler yerini bulacak mı?

2015 seçimleri diğer seçimlerden farklı kılan nedir? Belki de 2015 seçimleri için sorulacak en doğru soru bu olsa gerek, neden mi? Önceki seçimlerde siyasi partiler bireysel özgürlükler, yoksulluk fonu, güvenlik yasalarının değişmesi, ticari ve ekonomik büyüme gibi alanlarda vaatlerde bulunurken uzun bir dönemin ardından ilk defa asgari ücret, emekli maaşları ve sağlık güvencesi gibi nüfusun büyük bir kesimine doğrudan hitap eden vaatlerde bulundular. Genel değil özel vaatler verilmiştir. Ve bu vaatlere istinaden de seçimin galibi siyasi partiler değil “çalışma ilişkilerinin düzenlenmesi gereği” olmuştur.

7 Haziran seçimlerinin sonunda tek partili iktidarın olmaması, koalisyon beklentisinin oluşturulamaması, 1 Kasım erken seçimlerinde parti beyannamelerini daha önemli hale getirdi. Partilerin beyannamesini incelediğimizde asgari ücret, emeklilere zam, taşeron çalışanlar için yeni düzenleme vaatlerin en başında gelmekte. Durum böyle olunca yeni dönem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın ateşten gömlek giyeceği yadsınamaz bir gerçek. Gerek verilen seçim vaatleri olsun gerekse çalışmalara başlanmış ancak sonuçlanmamış projeler olsun devletin ve halkın yeni bakandan beklentisini en üst düzeyde tutmaktadır.

Türkiye’de 4 kişilik bir ailenin ortalama gıda ve barınma harcamaları toplamı ise 2015 yılı Eylül ayında 1.705 lira 3 kuruş olarak tahmin edildi. Yapılan araştırmada, 4 kişilik bir ailenin sağlıklı bir biçimde beslenebilmesi için gerekli harcamanın Eylül 2015 verilerine göre günlük 34 lira 946 kuruş oldu. Ailenin aylık gıda harcaması toplamı ise bin 48 lira 38 kuruş şeklinde hesaplandı. Eylül 2015 itibarıyla ortalama 2 bin 407 lira 22 kuruş ücret alan bir memurun ailesi için yaptığı gıda harcaması maaşının yüzde 43.55’ini oluşturdu.

İcraatları belirleyici olacak

Memurun alım gücü 18 lira azaldı. Eylül ayında karşımıza çıkan bu rakamlardan sonra, halen net 1.000 TL’ye çalışan milyonlarca asgari ücretli çalışanımızın, alım gücü sürekli azalan emeklilerimizin ve özlük hakları bir türlü korunamayan taşeron işçi olarak çalışan vatandaşlarımızın bu seçimlerden sonra bir nebze olsun yüzlerinin gülmesi bizlerinde tek beklentisi. Siyaset bilimci ağzıyla konuşmamak gerekir bazen ancak 2015 seçimlerinde galibiyete giden yolda Çalışma Bakanlığı icraatlarının belirleyici olduğu aşikâr… Bu yazımız burada duruversin, seçimlerden sonra iktidar olacak parti veya partilerin verdikleri vaatleri hayata geçirmesini biz de sizler gibi bekleyip görelim.

Siyasi partiler, uzun bir dönemin ardından ilk defa asgari ücret, emekli maaşları ve sağlık güvencesi gibi nüfusun büyük bir kesimine doğrudan hitap eden vaatlerde bulundular.

İŞTE SEÇİM VAATLERİ

YENİ DÖNEMDE ÇALIŞMA BAKANI’NI BEKLEYEN KONULAR

- Asgari Ücret: Tüm partilerin seçim vaadi olarak kullanılan asgari ücretin yeni dönemde arttırılması bekleniyor.

- Emekli Maaşları: Emekli maaşında bir değişiklik olmasa bile tüm partilerin ortak görüşü “ikramiye”.

- Emeklilik Yaşı: Şu anki Sosyal Güvenlik Sistemine göre 2035 yılından önce yaş konusunda herhangi bir değişiklik yapılması sistemsel olarak imkânsızken bu konuda nasıl bir çalışma yapılacağı merak konusu.

- Taşeron Düzenlemeleri: Kamuda taşeron olarak çalışan personellere kadro verilip verilmeyeceği seçimin bir başka heyecan verici sonucu.

- 2000 sonrası emekli maaşlarında intibak: 2000 sonrası emekli olanlar için intibak düzenlemesi yeni çalışma bakanını bir hayli meşgul edecek gibi duruyor.

- Emeklilikte yaşa takılanlar: Bir şey çıkacağı yok ama bekliyor insan… Eğer maliye bakanı ile uzlaşma sağlanabilirse emeklilikte yaşa takılanları mutlu edecek haberler duyabiliriz yakınlarda.

- Kıdem tazminatı fonu: Belki de en çok konuşulan konu kıdem tazminatı fonu. Eski bakan Faruk Çelik, fonun sinyallerini vermeye başlamıştı. Tamamlamak ise yeni bakana düşüyor.

Yazının devamı...

Kıdeme esas yazı patronla işçiyi birbirine düşürdü

1999 öncesi sigortalı olanlara yani bilenen adlarıyla “emeklilikte yaşa takılanlara” bir parmak bal çalmaktı amaç; kıdeme esas yazıyla kıdem tazminatının talep edilebilmesi.

8 Eylül 1999 tarihinden önce işe başlayan kişiler normalde yaş şartı olmaksızın, prim günü ve sigortalılık süresiyle emekli olacaklardı.Ancak, dönemin koalisyon hükümeti hazırladığı sosyal güvenlik paketiyle prim gününün yanında yaş şartını da getirdi.Yani,dere geçerken at değiştirildi, 5 milyon kişiye emekli olmak için “Yaş şartınıda dolduracaksın” denildi.

Yıllardır hakkını arayan ve sürekli devlet hazinesine takılan kanun mağduru sigortalılara bu haklarının geri verilemeyeceği anlaşılırken, ”Biz seni emekli etmiyoruz, ama kıdem tazminatını işverenden alabilirsin” hakkı bu uygulamayla verildi.

Şimdi bu uygulama da çığırından çıktı. İşçi-işveren arasındaki iş barışını bozdu. Bir tarafta tazminatı isteyen işçi, diğer tarafta deneyimli işçisini kaybetmek istemeyen ve bu parayı istifa ederek giden işçisine ödemek istemeyen işveren…

NEDİR BU KIDEME ESAS YAZI

1999 yılı öncesinde sigorta başlangıcı olan çalışanların, tamamlamaları gereken sigorta primleri ile emekli olma yaşları arasında süre olarak ciddi farklılıklar mevcuttu. 1990 yılında sigorta girişi bulunan erkek çalışan 52 yaş ve 5525 prim gününe tabi olarak emekli olabilmektedir. Bu kişinin 20 yaşında çalışmaya başlayıp hiç ara vermemesi durumunda 15. yılın sonunda prim günü dolarken yaşının dolması için 17 yıl daha beklemesi gerekecek.

Kişinin prim günü dolmuş olduğundan geri kalan sürelerde çalışma zorunluluğu bulunmuyor. Bu süre içerisinde işten ayrılıp çalışmadan emeklilik yaşını beklemek isteyenler için Sosyal Güvenlik Kurumu, emeklilik için yaş şartı dışında diğer şartları taşıyanlara kişinin şahsi talebi halinde Kıdeme Esas Yazı düzenleyerek iş akdini kıdem tazminatını alarak sonlandırma imkânı tanımıştı. Bu hak, emeklilik sebebiyle iş akdi sonlanan personelle aynı haklara sahip olmak anlamındadır.

ŞARTLARI

1475 Sayılı Yasa’nın (4447 sayılı Yasanın 45. maddesi ile değişik) 14/V maddesi uyarınca, yaş dışında kalan diğer şartları, sigortalılık süresini, prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılan işçilere kıdem tazminatı ödeneceği hükmü bulunmaktadır.

Bu hüküm uyarınca, kıdeme esas yazı, kişinin emeklilik için yaş dışındaki diğer şartları asgari ölçüde tamamlaması ile alınabilmekte olup, bu asgari şartlar kişinin sigortalılık başlangıç tarihine göre ise farklılık göstermektedir. 08.09.1999 ve öncesi sigorta girişi olanların 15 yıl 3600 prim gününü doldurmaları gerekirken, 08.09.1999 tarihinden sonra sigortalı olanlar için ise bu süre 25 yıl 4500 prim günüdür.

Tazminatını alan başka işte çalışabilir mi?

Emeklilikte yaş dışında diğer şartları tamamladığı için istifa ederek kıdem tazminatını alan kişinin amaç olarak başka bir yerde çalışmaması beklenir. Ancak uygulamaya bakıldığında daha iyi iş imkânlarının olduğu bir başka yerde çalışabilmek adına ayrılacağı işyerinden kıdem tazminatı almak için kıdeme esas yazı ile işverenliğe başvuru yapan personellerle karşılaşılmıştır.Bu durumu fark eden işverenler, personelin kıdeme esas yazıyı kötü niyetle kullandıklarını iddia etmiş ve kıdem tazminatı alarak işten ayrılan personellerden ödedikleri kıdem tazminatlarının iadesini talep etmişlerdir. Ancak, Yargıtay içtihatları işveren taleplerinin aksi yönündedir. Keza Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 25.01.2013 Tarihli ilamında da “Şüphesiz işçinin bu ayrılmasından sonra yeniden çalışması gündeme gelebilir ve Anayasal temeli olan çalışma hakkının ortadan kaldırılması beklenmemelidir. Kanunda tanınan bu hakkın amacı, işyerinde çalışarak yıpranmış olan ve bu arada sigortalılık yılı ile prim ödeme süresine ait yükümlülükleri tamamlamış olan işçinin, emeklilik için bir yaşı beklemesine gerek olmadan iş sözleşmesini aktif sonlandırabilmesine imkân tanımaktır. Davacının ödenen kıdem tazminatının iadesine ilişkin talebinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi hukuka aykırıdır.” hükmü verilmiştir. Kısaca 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 gün prim gününü dolduran herkes emekli olabilir ve işyerinden ayrılarak başka bir işte çalışabilir kararı verilmiştir.

Kıdeme esas yazı ile ilgili bir başka merak edilen konu ise; aynı işyerinde çalışırken kıdeme esas yazı ile tazminat alınıp alınamayacağıdır. Önceleri kıdeme esas yazıyı almaya hak kazanan personellerin bu yazıyı işverenlerine tebliğ etmeleri halinde, aynı işyerinde çıkış giriş işlemi yapılarak personele kıdem tazminatı ödenmekteydi. Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan 2013 / 26 sayılı genelgede personele kıdeme esas yazıya istinaden tazminat ödemesi için işten çıkışın yapılma zorunluluğu kaldırılmıştır.

Yazı alıp ayrılanın GSS durumu ne olacak

Yaş dışında diğer emeklilik şartlarını tamamlayıp emeklilik yaşını evde beklemek isteyenlerin dikkat etmeleri gereken en önemli nokta; genel sağlık sigortasıdır. Son bir yıl içerisinde 90 gün sigorta primi ödenmiş olanlar (90+10) 100 gün daha sağlık hizmetlerinden faydalanabileceklerdir. Kişinin 100. günün ardından genel sağlık sigortalısı sayılacak olması sebebi ile kaymakamlıkların sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında gelir testine girilmesi ve gelir testinin sonucuna göre çıkacak primlerin her ay ödenmesi gerekmektedir.

Seçim çanları çalmaya başladı. Hükümet, prim günü eksiği olan yaklaşık 100 bin kişiye emeklilik yolunun açılması için düğmeye bastı. Emeklilik için gün sayısı yetmeyenlere borçlanma imkânı sağlanması için yapılan çalışmalarda sona yaklaşıldı.

Beklenen uygulamada, kadınlardan 58 yaşı ve 10 yıl sigortalılık süresini, erkeklerden ise 60 yaşı ve 15 yıl sigortalılık süresini tamamlamış olan herkese geçmişe dönük borçlanma imkânı sağlanacak.

Bu 2 şartı tamamlamış olanlar emekli olabilecek. 65 yaşın üzerindekiler için ayrı bir formül üzerinde duruluyor. 65 yaşın üzerinde olup prim günü yetmeyenlerin daha düşük bir borçlanma tutarıyla emekli olmaları sağlanacak.

Yazının devamı...

Sigaraya SGK zammı

Sigara içenlerin rahatsızlıklara yakalanma riskinin yüksek olması ve pahalı tedavileri yeni düzenleme ihtiyacı doğurdu. Sigaraya paket başına 50 kuruş zam geliyor. Ayrıca trafik kazası geçiren bir kişi alkollüyse iş görmezlik ödeneğinin yarısını SGK kesecek

Alkol ve sigaraya zam üstüne zam yapılırken, bir darbede Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan gelecek. Sigaraya SGK zammı yolda… Tütün Mamullerinin Üretim ve Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’te yapılması beklenen düzenlemeye göre, sigara satışlarından paket başına SGK payı alınacak. Sigara içenlerin içmeyenlere göre kronik rahatsızlıklara yakalanma riskinin daha yüksek olması ve bu pahalı tedavilerin SGK tarafından finanse edilmesi, yeni bir uygulamayı gündeme getiriyor. Düzenleme yasalaşırsa sigaralara paket başı 50 kuruş civarında SGK zammı yapılması bekleniyor. Böylece; Sosyal Güvenlik Kurumu’na ilave gelir kaynağı sağlanacağı gibi sigara tiryakilerinin muhtemel sağlık masrafları da paket paket tahsil edilecek.

Ehliyetsiz olan yandı

Yeni düzenlemede; trafik kazası geçiren kişi eğer alkollü ya da ehliyetsiz ise başı sadece polisle derde girmeyecek. Bir ceza da SGK’dan gelecek. Sigortalı işçinin alkollü veya ehliyetsiz biçimde trafik kazası geçirmesi sonucu iş göremezlik ödeneğinin yarısını SGK kesecek.

Alkollü araç kullanarak kazaya sebebiyet veren sigortalı hakkında TCK hükümlerine göre, kasti hareketi nedeniyle iş göremezliğe uğradığının kabul edilmesi halinde, 5510 sayılı Kanunun 22’nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine göre hak ettiği geçici iş göremezlik ödeneği yarısı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kesilecek.

Kıdem tazminatı tavanı 2. kez değişti

Kıdem tazminatı tavan tutarı, yılbaşı ve Temmuz başında olmak üzere, yılda iki defa değişir. Ancak bu yıl Eylül’den itibaren yayımlanan bir kararname ile kıdem tazminatı tavanı ikinci kez yükseldi. En yüksek devlet memurunun emeklilik ikramiyesinde dikkate alınan emeklilik keseneği ve kurum karşılığı oranını %200’den %215’e çıkarıldı. Tavanı 1 3.828,37 TL olarak belirlendi.

21-22-23 Eylül resmi tatil değil, ek ödeme yapılmaz

Başbakanlık tarafından son dakikada yapılan açıklamayla, Kurban Bayramı’ndan önceki 21-22-23 Eylül tarihlerini kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar için idari tatil ilan edildi.

İş Kanunu’nun 47. maddesinde kanunlarda ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde, işçilerin çalışmaksızın o günlerin ücretlerine hak kazanacakları, çalışırlarsa çalışmadan hak kazanacakları ücrete ek olarak çalıştıkları günün ücretinin ödeneceği ifade edilmiştir.

Kanunlarla resmi tatil olarak kabul edilmeyen idarenin kendi kararına dayanarak verdiği bu tür tatil günleri aynı kapsamda değerlendirilmemektedir. Bu nedenle Kurban Bayramı’ndan önceki 21 ve 22 Eylül ile 23 Eylül öğleye kadar olan sürede çalışılması halinde ek ücret hakkı olmayacaktır.

Özel sektör işverenlerinin inisiyatif kullanarak o günleri kendi çalışanları açısından da izin günü sayma ihtimalleri bulunmaktadır. Böyle bir uygulama yapılması halinde ise çalışanların ücretlerinden herhangi bir kesinti yapılmayacaktır.

Bununla birlikte 23 Eylül öğleden sonradan başlamak üzere işçilerin Kurban Bayramı süresince çalıştırılmaları halinde o günlerin ücretlerine ek olarak çalıştıkları sürenin normal ücretini de alma yani iki günlük ücret alma hakkı doğuyor. Çalışana aylık olarak sabit bir ücret ödeniyorsa, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştırılması halinde günlük ücreti ayrıca hesaplanıp bu aylık ücretine eklenmesi gerekiyor.

İş göremezlik ödeneği hangi durumda kesilecek?

Sigortalının aşağıdaki sayılan nedenlerden dolayı iş kazasına veya meslek hastalığına uğraması, hastalanması, tedavi süresinin uzaması veya iş göremezliğinin artması hallerinde geçici iş göremezlik ödeneği veya sürekli iş göremezlik geliri;

a) Ceza sorumluluğu olmayanlar ile kabul edilebilir bir mazereti olanlar hariç, sigortalının iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık nedeniyle hekimin bildirdiği tedbir ve tavsiyelere uymaması sonucu tedavi süresinin uzamasına veya iş göremezlik oranının artmasına, malûl kalmasına neden olması halinde, uzayan tedavi süresi veya artan iş göremezlik oranı esas alınarak dörtte birine kadarı Kurumca eksiltilir.

b) Ceza sorumluluğu olmayanlar hariç, ağır kusuru yüzünden iş kazasına uğrayan, meslek hastalığına tutulan veya hastalanan sigortalının kusur derecesi esas alınarak üçte birine kadarı Kurumca eksiltilir.

c) Kasdî bir hareketi yüzünden iş kazasına uğrayan, meslek hastalığına tutulan, hastalanan veya Kurumun yazılı bildirimine rağmen teklif edilen tedaviyi kabul etmeyen sigortalıya, yarısı tutarında ödenir.

d) Tedavi gördüğü hekimden, tedavinin sona erdiğine ve çalışabilir olduğuna dair belge almaksızın çalışan sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği ödenmez,

ödenmiş olanlar da yersiz yapılan ödeme tarihinden itibaren 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır. Bu durumu örnekle daha anlaşılır hale getirebiliriz: Trafik kazası geçiren sigortalının alkollü olduğu resmi belgelerle tespit edildi. Bu kaza sonucu da hastane 20 gün iş göremezlik raporu yazdı. Kazazede sigortalımızın da 2.700 TL brüt ücreti olduğunu varsayalım. 18 günlük rapor ödemesi 1.080 TL olması gerekirken Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kendisine ödenecek iş göremezlik ödeneği 540 TL olacak. Bu gelişmelerden sonra direksiyon başına geçmeden içtiğiniz her kadeh için bir kez daha düşünmekte yarar var…

Süre uzadı ama ödeme günü değişmedi

Normal şartlar altında 2015/Ağustos ayına ilişkin düzenlenen aylık prim ve hizmet belgelerinin verilmesi gereken sürenin son günü 23.09.2015 tarihi gece 23:59’a kadar. Bu son günün bu sene Kurban Bayramı arefesine rastlaması nedeniyle, Sosyal Güvenlik Kurumu yaptığı duyuruyla bildirge verme süresini bayramı tatilini izleyen ilk iş günü olan 28.09.2015 tarih saat 23:59’a kadar uzattı. Son günü pazartesi olarak belirlenen bildirgelerin ödemeleri ise normal takvim süresinde yani en geç 30 Eylül 2015 Çarşamba günü mesai bitimine kadar bankalardan veya gece yarısı 23:59’a kadar internet üzerinden ödenmesi gerekiyor.

Yazının devamı...

‘Sağlıkta parasız dönem’ güzel slogandı ama bitti

Yaklaşık 7 yıl önce adeta “bir devrim” niteliğinde sunulan ve aradan geçen süre içinde neredeyse değişmeyen tek satırı kalmayan “Sağlıkta Dönüşüm” vatandaş tarafından büyük takdir toplayan bir uygulama olmuştu. Ancak Hükümetin “Sağlıkta Parasız Dönem” sloganı ile sunduğu bu uygulama sadece bir yıl dayanabildi.

O zamanın sloganları; “Sağlıkta Parasız Dönem”, “Saatlerce sıra bekleme randevu al”, “Hastanede rehin kalma dönemi bitti” ve daha fazlasıyla sunulan “Sağlıkta Dönüşüm” aslında dönmeye devam ediyor. Hem de tam ters yönde. Nasıl mı? Eczaneler muayene parası tahsilcisi oldu, hastanede sıra beklemiyorsunuz ama Sağlık Bakanı’na bile 48 gün sonraya randevu veriliyor, hastanede rehin kalmıyorsunuz çünkü paranız yoksa muayene bile olamıyorsunuz, acile gitmeden önce bankaya gitmeniz gerekiyor…

Önce katılım payı alındı

Sağlık sistemi 7 yıl içerisinde nasıl değişti, hep beraber kısa başlıklarla bir göz atalım;

1 Ekim 2008 tarihinde başlayan “Sağlıkta Parasız Dönem” yalnızca bir yıl dayanabildi. 01 Ekim 2009 tarihinden itibaren devlet hastanesine başvuranlardan 8 TL, özel hastaneye başvuranlardan ise 12 TL katılım payı alınmasına başlandı. Ayrıca, muayene sonrasında doktor reçete yazmış ise 3 TL de katılım payı eczaneler tarafından tahsil edilmeye başlandı… Muayene parası bugün puanlaması en düşük özel hastanede bile 100 TL civarına, kamuda ise son tebliğ ile 15 TL’den 30 TL’ye çıktı.

Hastaneye gidip randevu alma dönemi ise bitti. Şimdi o randevuyu ‘Merkezi Hastane Randevu Sistemi’nin 182 numaralı hattını arayarak alıyoruz. Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerden randevu almak için aranan bu hattan, Bakanlık herhangi bir bedel almıyor. Ancak, ücret, telefon operatörlerine ödeniyor. Yoğunluk sebebiyle dakikalarca hatta beklemek zorunda olduğumuz 182’nin dakikası ise 15 kuruştan başlıyor ve 80 kuruşa kadar ulaşıyor… Geçtiğimiz aylarda Sağlık Bakanı canlı yayında bu hattı tanıtmak için telefon ile randevu almaya çalıştı, ancak 48 gün sonrasına sıra verdiler. Kendisi bile inanamadı…

Rehin kalma yok

Hastanede rehin kalma hala yok! Neden mi? Çünkü “provizyon uygulaması” geldi. Daha hastaneye girdiğimiz anda TC kimlik numarasına bakıp, “Sizin sosyal güvenceniz yok hastaneye alamayız” diyorlar ve hastaneye giremediğimiz için artık rehin de kalamıyoruz. Ama unutmuşlar ki, tedavi de olamıyoruz...

1 Ocak 2012 sabahına tüm Türkiye GSS’li uyandı. Bu saatten sonra 18 yaşından büyük çocuk, GSS prim borcu olan vatandaş acile gitmeden önce bankaya gitmek zorunda bırakıldı. İki buçuk senede 12 milyar TL’lik Genel Sağlık Sigortası prim borcu sessiz sedasız vatandaşa yazıldı.

Aile hekiminin tahlil yetkisi elinden alındı

Sağlık Bakanlığı, aile hekimlerinin tahlil ve tetkik yapma hakkını elinden aldı. Aile hekimine muayene olan hasta artık direkt hastaneye gidecek. Sağlık Bakanlığı’nın Aile Sağlığı Merkezleri’ne gönderdiği yazıda artık birçok tetkik ve tahlil aile hekimleri tarafından istenemeyecek. Gerekçe olarak ‘Laboratuvar Bilgi Yazılım Sistemi’nde revizyon ve çalışma gösterildi. Hastalar bu nedenle yapılacak tahliller için aile hekiminden devlet veya özel hastaneye sevk isteyecek.

İPTAL EDİLEN TETKİKLER

- Ürik asit (Hipertansiyon)

- Alkalenfosfataz (Siroz)

- Dehidrogenaz (Lenfoma)

- Kreatin (Kalp krizi)

- Fosfor (Karaciğer, tiroid)

- Kalsiyum (Kemik hastalığı)

- Magnezyum (Bağırsak)

- Sodyum (Diyabet)

- Potasyum (Hipertansiyon)

- Vitamin B12 (Demir eksikliği)

Toplu para yerine maaş hakkı geliyor

1 EKİM’DE Bireysel Emeklik Sistemi için yeni dönem başlıyor. Son 10 yılda ciddi büyüme kaydeden 2013 yılı başında devletin yüzde 25’lik doğrudan desteği ile büyük bir ivme kazanan Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), yıllık gelir sigortası yönetmeliğinin 1 Ekim’de devreye girmesi ile yeni bir döneme daha adım atıyor. 2003 yılında başlayan BES’te 10 yılını dolduran katılımcılar, yeni dönemde isterlerse toplu para yerine ömür boyu emeklilik maaşı alabilecek. 1 Nisan tarihinde yayınlanan ve 1 Ekim’de yürürlüğe girecek olan Yıllık Gelir Sigortası Yönetmeliği’yle sadece Bireysel Emeklilik Sistwemi emeklileri değil, ayrıca birikmiş parasını değerlendirmek isteyen herkes ömür boyu maaş alma hakkına sahip olacak.

Emekliyle oynamayın 13’üncü maaşı verin

Yaklaşık 11 milyon emekli, ek gelire kavuşmak için promosyon müjdesine kilitlendi. Sosyal Güvenlik Kurumu işin peşini bırakmadı, sonunda bankalarla görüşme trafiği hızlanacak. Seçime kadar sonuca ulaşılması bekleniyor. Bankalarla yapılacak görüşmelerde SGK tarafından bankalara yıllık 120 milyar liranın yatırıldığı vurgulanacak. Bankaların emeklilerden kazanmadıkları savlarına karşı, maaş pastasından pay almak için yapılan puan, para, altın hediye eden kampanyaların altı çizilecek. Vatandaşın cebinden büyüyen bankalar, emekliliklerimiz için bu sefer insafa gelecekler mi hep beraber göreceğiz.

Yazının devamı...

Şehit, gazi yakınları haklarını biliyor mu?

Keşke böyle bir konuyu gündeme getirmek zorunda kalmasaydık. Keşke güzel ülkemizde başka şeyler konuşuyor olsaydık. Ancak terör tırmanırken bu ayrıntıların bilinmesi gerektiğini düşündüm.

Çözüm ve kalıcı barış sürecini konuşuyorken bir anda tırmanışa geçen ve maalesef artarak devam eden terör olayları, hepimizin yüreklerini dağlayan bir hâl aldı.

Dağlıca, Iğdır ve diğerleri… 100’ün üzerinde polis ve askerimiz şehit oldu, yüzlercesi de yaralandı. Devletin kurumları, SGK başta olmak üzere terörden zarar görenlerin yanında. Şehit ailelerinin acılarını dindirmek elbette ki mümkün değil. Ancak, devam eden hayat içinde şehit aileleri, gazi ve terör mağduru vatandaşların yanında olan devlet kurumları, destek için elinden geleni yapıyor.

Dağlıca’da 16 şehit askerimiz… Ben bu yazıyı hazırlarken Iğdır’dan gelen 14 polisimizin şehit haberi… Dilin lâl olduğu, sözlerin tükendiği yer ve zaman arifesi. 30 senedir eksik olmayan acıyla birlikte yitip giden gencecik canlarımız.

SGK’ya başvurulması gerekiyor

Şehit yakınlarına ve gazilerimize sağlanacak haklar bu şekilde kanun maddeleri ile düzenlenmiştir. Maaş ve ödeme işlemleri için, Sosyal Güvenlik Kurumu Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne (Mithatpaşa Cad. No:7 Kızılay-ANKARA) müracaat edilmesi gerekmektedir. Şehit yakınlarının istihdamı ile ilgili İçişleri Bakanlığı, Personel Genel Müdürlüğü yetkilendirilmiştir.

İş başvuruları, 11.12.2012 tarihli ve 28494 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan; Terör Eylemleri Nedeniyle Şehit ve Malul Olanların Yakınlarının ve Çalışabilecek Durumdaki Malullerin Kamu Kurum ve Kuruluşları’nda İstihdamı Hakkında Yönetmelik Hükümleri’nden yararlanmak isteyen hak sahipleri, İş İstek Formu ile ikamet ettikleri yerin valilik veya kaymakamlığına başvurmaları gerekmektedir.

Yasımız var diye bayrağımızı karartanlar bilsinler ki bayrağımızın rengi şehit kanıdır. Ne şehitler ölür bu diyarda ne de vatanın bir karış toprağı terkedilir düşmana.

1921 yılının Ankara’sında askerini, milletini tek bir cümleyle anlatan Mustafa Kemal söylesin son sözü… Anlayana!

“Bu milletin evlatlarının fedakarlıkları, kahramanlıkları için kıyaslanacak örnek bulunamaz… Böyle evlatlara ve böyle evlatlardan oluşan ordulara sahip bir millet elbette hakkını ve bağımsızlığını bütün anlamıyla korumayı başaracaktır. Böyle bir milleti bağımsızlığından mahrum etmeye kalkışmak boş bir hayaldir.”

Hangi haklar sağlanıyor?

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.