Şampiy10
Magazin
Gündem

Söz veriyorum 3 yıl hamile kalmayacağım

Doğum yapan kadınların yarı zamanlı çalışma sistemiyle ilgili kanun 10 Şubat’ta yürürlüğe girdi. Kanunla birlikte kadın personeline 3-5 yıl arasında doğum yapmayacağına dair taahhütname imzalatan işverenlerin sayısında artış yaşanıyor.

Cumhurbaşkanımız “3 çocuk” diyor, biz ille de “Kadın çalışma hayatına katılmalı” diyoruz… Ancak, çıkan kanunlar tam ters istikamete sapıyor… 10 Şubat 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak kanunlaşan “doğum yapan kadın çalışanlar için yarı zamanlı çalışma sistemi”yle birlikte işverenler kadın personelin bu durumlarına önlem almaya başladı.

Kadın sigortalılara getirilen haklar, işverene doğrudan bir maliyet oluşturmadı. Ancak, işgücü maliyeti açısından yarı zamanlı çalışma prensibi işverenin ek istihdamda bulunmasına sebebiyet verecek. Bu gibi işgücü sorunlarıyla karşı karşıya kalan işverenler soluğu kendilerince geçerli, ancak yasal olarak hiçbir hükmü bulunmayan taahhüt formu düzenlemekte buldu. Birçok işletmede git gide yaygınlaşmaya başlayan “5 yıl, 3 yıl hamile kalmayacağım taahhütnamesi” kadın işçiler kadar bizleri de oldukça şaşırttı.

Uygulama yasal mı?

Birçok işverenin yeni işe aldığı veya alacağı kadın personele imzalatacağı bu form tamamen hukuka aykırıdır ve geçerliliği yoktur. Ne 4857 sayılı İş Kanunu’nda, ne 5510 sayılı Genel Sağlık Sigortası ve Sosyal Güvenlik Kanunu’nda ne de eski kanunda bu tür bir uygulamaya yer verilmektedir.Bu uygulamayla karşılaşmanız durumunda önünüze sunulan belgeyi gönül rahatlığıyla imzalayabilir, dilediğiniz zaman da hamile kalabilirsiniz.

Ülke nüfusunun yarısının kadın olmasına karşın, kadının çalışma hayatındaki yeri maalesef yüzde 30 seviyelerini geçememektedir. 2014-2018 dönemini kapsayan 10. Kalkınma Planı’nda “Kadınların iş gücüne katılım ve istihdam oranlarının plan dönemi sonunda yüzde 34.9’a yükseltilmesi” somut olarak belirlenmiş olup kadınların çalışma hayatındaki önemine vurgu yapılıp 6663 sayılı kanunla yapılan düzenlemeler bu bağlamda oluşturulmuştur. Ancak, uygulama her ne kadar kadın istihdamını arttırmaya ve kadının çalışma şartlarını iyileştirmeye çalışsa da şimdilik beklenildiği düzeye ulaşmamış görünüyor. Bugün personelinin hamile kalmaması için taahhütname imzalatan işverenlerin, yarın iş hayatında kadın yerine erkek istihdam etmesi muhtemel bir görüştür. Eğer yasal önlem alınmazsa kadının işgücü piyasasındaki çalışma oranının git gide düşmesinin önüne geçemeyecektir. Türk siyasetine kadın katılım oranı Ruanda’dan düşük… Bin 381 belediye başkannın sadece yüzde 2.9’u kadın… Devlette sadece 1 müsteşar, 3 müsteşar yardımcısı, 1 vali kadın var. Kadınların ekonomik aktiviteye katılımı ve fırsat eşitliği bakımından Türkiye 132’nci sırada. Kadınların istihdama katılım oranı gelişmiş ülkelerden 2.5 kat daha az. Tüm bu olumsuz tabloyu değiştirecek gerçek;

“Daha emin ve daha doğru olarak yürüyeceğimiz bir yol vardır: Büyük Türk kadınını çalışmamıza ortak kılmaktır.”



İşveren erkek çalıştırmayı tercih edebilir

- Kadın işçiye doğum yapması halinde verilmesi gereken doğum izninin süreleri İş Kanunun 74’üncü maddesinde belirtilmiştir. Bu maddede öngörülen izinlerin bitiminden sonra, çocuğun mecburi ilköğretim (ilkokul) çağının başladığı tarihi takip eden aybaşına kadar ebeveynlerden biri (anne veya baba) işverenden kısmi süreli (yarım gün) çalışma talebinde bulunabilecek.

- İşveren bu talebi karşılamak zorunda olacak ve bu durumu geçerli fesih sebebi sayamayacak. Yani bu durumu işçiyi işten çıkarma gerekçesi olarak kullanamayacak. Bu durumda işveren yarı zamanlı çalışan işçinin açığını özel istihdam büroları aracılığıyla temin edeceği geçici işçi ile giderecek.

- İşçi, çocuğun okula başlamasını beklemeden istediği zaman tam zamanlı çalışmaya dönebilecek. Ancak bu durumda işçi aynı çocuk için tekrar yarı zamanlı çalışmaya dönemeyecek. Tam zamanlı çalışmaya dönen işçinin yerine yeni işçi alınmışsa o işçinin iş sözleşmesi de kendiliğinden sona erecek.

- Yarı zamanlı çalışma hakkından faydalanmak veya tam zamanlı çalışmaya geri dönmek isteyen işçi işverene bunu en az bir ay önce yazılı olarak bildirecek. Anne veya babadan biri çalışmıyorsa, çalışan eş yarı zamanlı çalışma talebinde bulunamayacak. Çalışanın bu haktan yararlanabilmesi için eşinin de çalışıyor olması gerekecek.

- Doğum sırasında veya doğum sonrasında annenin ölümü halinde doğum sonrası kullanılamayan doğum izni babaya kullandırılacak.

- Doğum sonrası analık izni bittikten sonra, çocuğun yaşıyor olması şartıyla, çocuğunun bakımı ve yetiştirilmesi için kadın işçiye veya üç yaşını doldurmamış çocuğu evlat edinen kadın ya da erkek işçiye istemeleri hâlinde birinci doğumda 60 gün, ikinci doğumda 120 gün, sonraki doğumlarda ise 180 gün süreyle haftalık çalışma süresinin yarısı kadar ücretsiz izin verilecek. Çoğul (ikiz, üçüz gibi) doğum halinde bu sürelere 30’ar gün eklenecek. Bu süre içerisinde kadın işçiye ayrıca süt izni verilmeyecek.

- Çocuğun doğması veya evlat edinmesi nedeniyle haftalık çalışma süresinin yarısı kadar ücretsiz izin kullanan işçiye İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yarım çalışma ödeneği ödenecek, bu işçinin yarım çalışma ödeneği ödenen sürelere ait sigorta primi de (işçi ve işveren payı) asgari ücret üzerinden İşsizlik Sigortası Fonu tarafından ödenecek. Yarım çalışma ödeneğinin günlük miktarı, günlük asgari ücretin brüt tutarı kadar olacak. Bu ödeneğinden yararlanılabilmek için, doğum veya evlat edinme tarihinden önceki son 3 yılda en az 600 gün işsizlik sigortası primi bildirilmiş olması, haftalık çalışma süresinin yarısı kadar fiilen çalışılması ve doğum ve evlat edinme sonrası analık hali izninin bittiği tarihten itibaren 30 gün içinde yarım çalışma belgesi ile başvuruda bulunulması gerekecek.

Yazının devamı...

5 milyon gencin eski borcuna af yok

1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı kanunun en önemli maddelerinden biri olan Genel Sağlık Sigortası uygulaması, altyapı yetersizliği nedeniyle 2012 yılına kadar bekledi.

1 Ocak 2012 sabahına 75 milyon vatandaş Genel Sağlık Sigortalısı (GSS) olarak uyandı. ‘Benim özel sağlık sigortam var, devlet hastanesinin önünden geçmem, ilacımı kendi paramla alırım’ diyenler dahil Genel Sağlık Sigortası kapsamına alındı.

Eylül ayında bu köşeden yazdık, “Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre toplamda 7 milyon 37 bin 180 kişinin yaklaşık 10 milyar TL GSS borcu var” dedik. 30 Kasım 2015 tarihine kadar Genel Sağlık Sigortası’ndan doğan borçların asıllarını ödeyenler faizden kurtulacak diye belirttik. Ancak, seçim arifesinde beklenen “AF”, yapılandırma başvurusunda beklenen sayıyı getirmedi.

Neden öncelik tanındı?

10 Aralık 2015 tarihinde yayımlanan 64. Hükümet, 2016 Eylem Planı’nda Genel Sağlık Sigortası bakımından yapılacak düzenlemeler genç vatandaşlarımıza yönelikti. Genel Sağlık Sigortası kapsamında yapılan gelir testi sistemi ve buna bağlı Genel Sağlık Sigortası primi ödemelerinin gözden geçirilmesi bir yıllık planlar arasında yer alıyordu. Bunun yanı sıra, gençlerin Genel Sağlık Sigortası primlerinin sıfırlanması, lise ve üniversite mezunu gençlerin Genel Sağlık Sigortası giderlerinin 2 yıl süreyle gelir testi yaptırmaksızın ve prim alınmaksızın devlet tarafından karşılanması, yeni yılın ilk 3 ayında tamamlanacaklar listesi içerisindeydi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Genel Sağlık Sigortası nedeniyle gelir testi yaptırmayan ve çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu yaklaşık 5 milyon kişiye, seçim öncesi 7 milyar liraya ulaşan borçların silineceği sözü vermişti.

Zorunlu eğitim sisteminin 4+4+4 olmasından sonra liseyi bitiren gençlerimiz dolu dolu 18 yaşına girmiş bulunuyor. Genel Sağlık Sigortası kapsamına girilmesi için 18 yaş, örgün eğitim görmemesi ve sigortasının olmaması şartları mevcut.

Hal böyle olunca; liseyi bitiren gençlerimiz ilk yılında herhangi bir yükseköğretim programına yerleşemezler (ek yerleştirmeler dahil 120 gün sonra) ise GSS kapsamına otomatik olarak alınıyor ve gelir tespiti yaptırmazlar ise en yüksek prim oranında borç tahakkuk ettiriliyor.

Mağdur duruma düşmeyin

Tabi konumuzun başlangıcında da belirttiğimiz gibi, SGK uygulamalarından bihaber gençlerimiz, GSS kapsamında olup olmadıklarını borçlarıyla yüz yüze gelinceye kadar bilmiyorlar. Öğrendiklerinde ise borçları çoktan 1.000 TL’lerin üzerine çıkmış ve sağlık aktivasyonları kapatılmış oluyor.

Öğrenim gören gençlerimizin GSS mağduru olmamaları için, lise öğrenimleri bittikten sonra yükseköğretim programına yerleşmişler ise öğrenci belgesini bağlı bulunduğu ilçedeki SGK merkezine iletmeleri gerekiyor. Aksi takdirde SGK öğrenci belgelerini okulundan temin edemediği öğrenim gören gençlerimize de borç tahakkuk ettirebiliyor.

Öğrenimleri devam etmeyen ya da herhangi bir yükseköğretim programına yerleşemeyen gençlerimizin ise öncelikle ilçe kaymakamlığına giderek “Gelir Tespiti Müracaatı”nda bulunmaları, gelir tespiti yaptırdıktan sonra SGK merkezine müracaat ederek gelir seviyelerine göre kendilerine GSS primi tahakkuk ettirmeleri gerekiyor.

10 Şubat’ta yürürlüğe girdi

6663 sayılı “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 10 Şubat 2016 tarihinde 29620 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Artık, torba yasa kavramı devlet geleneği halini aldığından bu kanunu da bir torba yasa olarak değerlendireceğiz.

Torbanın içinde neler olduğuna bakacak olursak; vergi kanunundan devlet memurları kanununa, iş kanunundan sosyal sigortalar kanununa kadar birçok düzenleme mevcut.

64. Hükümet 2016 Eylem Planı’nda Genel Sağlık Sigortası bakımından yapılacak düzenlemelerden “Gençlerin Genel Sağlık Sigortası primlerinin sıfırlanması ve lise ve üniversite mezunu gençlerin Genel Sağlık Sigortası giderlerinin iki yıl süreyle gelir testi yaptırmaksızın ve prim alınmaksızın devlet tarafından karşılanması” konusu da bu torbanın içinde. Yeni düzenlemeye göre;

Anne veya babası üzerinden bakılmakla yükümlü olunan kişi sayılanlardan; 20 yaşını doldurmayan lise ve dengi öğrenimden mezun olanlar, 25 yaşını doldurmayan yüksek öğrenimden mezun olanlar,

Mezun oldukları tarihi izleyen günden itibaren iki yıl süreyle gelir tespiti yaptırmaksızın aile içindeki geliri kişi başına düşen aylık tutarı asgari ücretin üçte birinden az olan vatandaşlar ile gelir tespiti yapılmaksızın genel sağlık sigortalılığı ya da bakmakla yükümlü olduğu kişi bulunmayan Türk vatandaşlarından 18 yaşını doldurmamış çocuklar kapsamında Genel Sağlık Sigortalısı sayılacaktır.

Eski borçlar ne olacak?

Eylem Planı’nda açık bir şekilde “Gençlerin Prim Borçları Silinecek” cümlesi yer almasına ve Başbakan Davutoğlu’nun “Gençlerin Genel Sağlık Sigortası prim borçlarını sıfırlıyoruz. Meslek lisesi ve üniversite öğrencilerinin staj yapmalarını özendirici tedbirler alıyoruz. Lise veya üniversite mezunu gençlerimizin Genel Sağlık Sigortası giderlerine destek oluyoruz. Buna göre primler 2 yıl süreyle gelir testi yapmaksızın ve prim alınmaksızın devlet tarafından karşılanacak” söylemine karşın yapılan 6663 sayılı düzenlemede geçmiş dönem borçlarının silinmesi ile ilgili herhangi bir düzenleme yok.

Yalnızca 10 Şubat 2016’dan itibaren lise mezunları için 20, üniversite mezunları için 25 yaşına kadar GSS prim alınmayacağı belirlenmiştir.

Yani; Asgari ücreti “AGİ Dahil” 1.300 TL yaptık…

GSS borçlarının geçmiş dönemini affetmedik, yeni borçlara engel olduk…

100 TL’lik devlet teşvikine kriterler koyduk…

Kafamda deli sorular; Eylem Planı’nı “teğet mi geçiyoruz” acaba?

Yazının devamı...

İş kuracaklara 50 bin lira hibe desteği başladı

64’üncü Hükümet’in vaatleri arasında bulunan; genç girişimcilere 50 bin lira geri ödemesiz ve 100 bin lira faizsiz geri ödemeli kredi desteği uygulanmaya başlandı. KOSGEB merkezleri ile iletişime geçtik, yeni başlayan uygulamayı, konunun püf noktalarını sizler için derledik. Netleşen bilgilere göre, sadece gençler değil başvuru şartlarını sağlayan herkes 50 bin TL hibe ve 100 bin TL faizsiz kredi desteğine başvuru yapabilecek. Geri ödemesiz destek üst limiti 50 bin TL. İşinizi kurmak için bu miktarın yeterli gelmemesi halinde üst limiti 100 bin TL olan uygun geri ödeme koşullarıyla faizsiz kredi desteğinden de yararlanabileceksiniz. 50 bin lira destek aldınız ve bu tutar kuruluşunuz için yetmiyor diyelim. Diğer giderlerin hesaplanması dahilinde 100 bin liralık krediye de müracaat edebilirsiniz. Belirtilen 100 bin liralık kredi desteği tamamen masrafsız ve sıfır faizli.

Teminat istenebilir

100 bin lira küçümsenecek bir rakam olmadığından sizden herhangi bir bankadan alınacak teminat mektubu getirmeniz talep edilecektir. Bankalar kolay kolay teminat mektubu vermese ya da masrafı çok olsa da endişelenecek bir durum yok. KOSGEB, teminat mektubu getirmediğiniz durumda size bir yol daha sunarak işyerinizdeki teçhizatlarınıza tedbir koyarak da bu krediden faydalandırıyor.

- Kuruluş giderleri: İşletme kuruluş desteği olarak maksimum 2 bin TL verilmektedir. İşletme kuruluş desteği; işinizi kurmaya yönelik teknik, hukuki, muhasebe kayıtları, iş planı çalışması gibi harcamalarınız için verilecek.

- İşyeri malzeme ve gereçleri: İşyeriniz için gerekli malzeme, makine ve çeşitli harcamalar için üst limit 18 bin TL.

- Temel işletme giderleri: İşinizi kurduğunuz andan itibaren kira, personel maaşları gibi işletme giderlerine yönelik 30 bin TL’ye kadar işletme giderleri desteği veriliyor. Bu destek sayesinde işletmeniz faaliyet halindeyken personel, kira gibi giderler geri ödemesiz olarak verilecek.

Yararlanma koşulları

- Girişimcilik eğitim koşulu: KOSGEB tarafından ücretsiz veriliyor. 10 gün sürüyor. Her şehirde belirli tarihlerde eğitim veriliyor. Eğitimini başarıyla tamamlayan girişimciler, girişimcilik sertifikası alıyor. Eğer örgün üniversite eğitimi sırasında girişimcilik dersi aldıysanız bu eğitimden muaf olabiliyorsunuz.

- Proje sunumu: İşinizle ilgili kapsamlı bir sunum yapmanız gerekiyor. Bu sunum için iş planı hazırlamanız gerekecek. İş planını, işinizle ilgili birçok bilginin yer aldığı rapor olarak düşünebilirsiniz.

- Kurul onayı: Projenizi hazırlayıp, iş planı ile birlikte şehrinizdeki KOSGEB birimlerine sunuyorsunuz. Kurul, iş projenizi yapılabilirlik başta olmak üzere önceden belirlenen kriterlere göre değerlendiriyor. Projenizin onaylanıp, onaylanmadığı tarafınıza iletiliyor.

- Proje kabul ve destek sağlanması: Projeniz onaylandığında işinizi kurmanız için gerekli tüm yönlendirmeler yapılıyor ve resmi olarak kuruluş süreci başlıyor. Süreçle birlikte destek ödemeleri de yapılmaya başlanıyor.

Dolandırıcılara dikkat

KOSGEB’in sağladığı destekleden istifade etmek isteyenler sadece girişimcilerle de sınırlı kalmıyor. Dolandırıcılar, her gün küçük işletmeleri arayarak “Kredi çıkarabiliriz” ile başlayan cümlelerle KOBİ’leri dolandırıyor.

Geçen ay, Mantı Evi işletmecisi olan Fatma Çatık dolandırıcıların son kurbanı oldu. Kendilerini danışman firma olarak tanıtarak 260 TL dosya masrafı, 390 TL kredi masrafı adı altında toplamda 550 TL’sini kaybetti. Oysa yukarıda sağlanan desteklerden herhangi bir ücret talep edilmemektedir.

“Dünyayı değiştirebileceğini düşünecek kadar çılgın olan insanlar, ancak dünyayı değiştirebilecek işler yapabilir” demiş Steve Jobs… Dünyayı değiştirecek kadar olmasa da başlangıcını sağlamak adına bu imkanı değerlendirmeniz dileğiyle…

Yazının devamı...

Kaçak işçi çalıştıranın canı fena yanacak

Korkulan oldu, daha da olacak; Asgari ücretin 1.300 liraya çıkmasıyla kaçak işçi çalıştırma oranları da artmaya başladı. SGK, denetimlerini sıklaştırdı. Bir yıl boyunca kaçak (sigortasız veya yabancı) işçi çalıştırmanın cezası 38 asgari ücrete yani 62 bin 586 TL’ye çıkarıldı. 20 ayrı alanda denetim yapan SGK denetmenleri, geçen yıl çoğu ihbar sonucu 70 binin üzerinde iş yerinde denetim gerçekleştirdi, 50 bine yakın işçi kayıt altına alındı. Kaçak işçi çalıştıran işletmelere de 500 milyon TL’nin üzerinde para cezası kesildi.

Yapılan denetimlere rağmen Türkiye’de kayıt dışı istihdam büyük bir sorun. TÜİK verilerine göre Türkiye’de 27 milyon 150 bin çalışan bulunuyor. Bu çalışanlardan yüzde 35.1’i de kayıt dışı olarak istihdam ediliyor. Türkiye’de 2014 yılında 50 milyar TL sosyal güvenlik açığı meydana geldi. Kayıt dışı istihdamda

1 puanlık azalma devletin kasasına yaklaşık 2 milyar Türk lirası para girmesi anlamına geliyor. Sosyal güvenlik sistemindeki açık ancak kayıt dışı istihdamın engellemesiyle önlenebilir.

Suriyeli işçi kolaylığı

Hem sigortasız, hem de çalışma izinsiz yabancı çalıştıran işverenlere, asgari ücrete endeksli SGK idari para cezalarının yanında yukarıda belirtilen cezalar da uygulanacak.

Ayrıca bu fiillerin tekrarı halinde idarî para cezaları bir kat artırılarak uygulanacak. Diğer yandan Kaçak yabancı çalıştıran işverenler, yabancının ve varsa eş ve çocuklarının konaklama giderleri ile ülkelerine dönmeleri için gerekli masrafları ve gerektiğinde sağlık harcamalarını karşılamak zorunda kalacaklar.

Çalışma Bakanlığı, Suriyeliler’le ilgili çok önemli bir düzenlemeye imza attı. Türkiye’de uluslararası geçici koruma altında bulunan Suriyeliler’in kayıt dışı ve kötü çalışma koşulları altında istihdam edilmesinin önüne geçilebilmesi için bu kişilere çalışma izni verilmesine ilişkin yasal düzenlemenin detayları belli oldu.

Göç İdaresi verilerine göre; Türkiye’de geçici koruma kimlik belgesi almış Suriyeli sayısı 2 milyon 415 bin 494. Bugüne kadar çalışma izni verilen Suriyeli sayısı 7 bin 351. İnşaattan tekstile, mobilyadan tarım ve mevsimlik çalışmaya kadar 500 binden fazla Suriyeli’nin, çalışma izni olmaksızın kayıt dışı şekilde çalıştıkları bilinen bir gerçek.

Suriyeliler’e verilecek çalışma izinleri için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanan çalışmaya göre; geçici koruma altındaki Suriyeliler, geçici kimlik belgesi düzenlenme tarihinden

6 ay sonra çalışma izni için başvurabilecekler. Ancak, çalışma izni verilirken kota uygulanacak. Bununla birlikte, doldurulamayan açık işler açısından herhangi bir kota söz konusu olmayacak.

Prim oranı ne olacak?

Kota düzenlemesi ile amaçlanan Türk vatandaşları için istihdam imkanlarının azalmasını ve yerel işgücü ile Suriyeli işgücü arasında bir rekabet ortaya çıkmasını önlemek. Bu sebeple, özel sektörde faaliyet gösteren firmalarda çalıştırılan Suriyeliler, toplam çalışan sayısının yüzde 10’unu geçmeyecek. Suriyeliler’in çalıştığı işyerlerinin işverenleri için sigorta primleri açısından bir farklılık söz konusu olmayacak. Yani Türk vatandaşına ödenen sigorta primi oranıyla aynı olacak.

Düzenlemeye göre, sağlık ve eğitim meslek mensuplarının Çalışma Bakanlığı’na çalışma izni başvurusu yapmadan önce ilgili bakanlıktan ön izin alması gerekiyor. Bu anlamda, doktorlar, hemşireler ve diğer sağlık görevlileri Sağlık Bakanlığı’ndan, öğretmenler ve akademisyenler ise Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’ndan ön izin alacak.

Mevsimlik tarım işleri ile hayvancılık sektöründe istihdam edilecek Suriyeliler için çalışma izni şartı aranmayacak. Söz konusu muafiyetten yararlanabilmek için geçici koruma sağlanan illerdeki valiliklere başvuru yapılması gerekiyor.

Hem Türk vatandaşlarına hem de artık sayıları 2.5 milyonu bulan Suriye vatandaşlarına kıssadan hisse; Sosyal güvencenin önemini bilerek büyü Türkiye…

Yazının devamı...

Torbalara sığmayan çalışma hayatı düzenlemeleri

Kamuoyunda torba yasa olarak bilinen, çok sayıda kanun uygulamasında değişiklik yapan, birçok konuda yeni düzenleme getiren, 2-3 yılda bir düzenlenerek adeta gelenekselleşen torba yasalardan ikisi, 2016 Ocak itibarı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunuldu. Bunlardan ilki, yani 2016’nın birinci Torba Yasası, “Askerlik Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan” Kanun Tasarısı, 14.01.2016 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Darısı diğerinin başına.

Yasalaşan 1’inci Torba Kanun, askerlikle ilgili olmasına karşın; emeklilik, teşvik, mali tatil düzenlemeleri de içeriyor. Gelin, bunları hep birlikte inceleyelim…

Asgari ücrete teşvik

Torba Yasa, asgari ücretin 1.300 TL’ye çıkartılması nedeniyle artan işveren yükünü azaltacak. İşverenler 2015 yılında 2 bin 550 liranın altında çalıştırdıkları işçi sayısı kadar 2016 yılında çalıştıracakları işçiler için 99.90 liralık sigorta prim yükünü, hazine karşılayacak.

İşveren 2015 yılı Ocak ayında 2 bin 550 liranın altında çalıştırdığı kadar işçi için 2016 yılı Ocak ayında teşvikten faydalanabilecek. 2016 yılında teşvikten yararlanılacak kişi sayısını önceki yılın aynı ayında bildirilen 2 bin 550 liranın altında çalışan işçi sayısı belirleyecek. 2016 yılından itibaren faaliyete geçecek işyerleri için böyle bir kısıtlama bulunmuyor.

Öte yandan, işveren maliyetinin karşılanması için düzenlenen teşvik kapsamında hileli işlem yapılması ya da personel ortalamalarının yanlış hesaplanması durumunda teşvikten yararlanılan tutarı gecikme faizi ve idari para cezası ile birlikte geri alınacaktır. Çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili 2016’ya ilişkin aylık prim ve hizmet belgelerini yasal süresi içinde vermeyen, sigorta primlerini yasal süresince ödemeyen, çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmeyen, kuruma prim, idari para cezası ve gecikme cezası bulunan işveren bu destekten yararlanamayacak.

Hazine katkısından yararlanmak için muvazaalı işlem tesis ettiği anlaşılan, sigortalıların prime esas kazançlarını eksik bildirdiği tespit edilen işyerlerinden Hazinece karşılanan tutar, gecikme cezası ve zammıyla geri alınacak.

YAŞ emeklileri

Kadrosuzluktan emeklilik hükümlerine tabi ve 30 Ağustos 2016 itibarıyla subaylıkta 28, 29 ve 30. hizmet yıllarını dolduran personel hakkındaki emeklilik talebine Yüksek Askeri Şura (YAŞ) karar verecek.

YAŞ tarafından emekliye ayrılacak albaylardan; 30. hizmet süresini tamamlayanlara emekliye ayrılması halinde alacağı ikramiyenin 5.5 katı, 29. yılını tamamlayanlara 11 katı, 28. yılını tamamlayanlara 16 katı emekli ikramiyesi ödenecek. İkramiyesi ödenen bu kişiler, 30 Ağustos itibarıyla kadrosuzluktan emekliye sevk edilecek. 30 Ağustos’ta bir üst rütbeye terfi ettirilenler, talepleri halinde emekli olmayabilecek. 2016 Torba (Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair) Kanun Tasarısı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan da geçti. Beklenen torba yasada;

SGDP’ye son nokta

Köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar” kapsamındaki Bağ-Kur’lu emeklilerden sosyal güvenlik destek primi alınmayacak. Emekli olduktan sonra bu kapsamda çalışmaya başlayanların aylıklarından yapılan sosyal güvenlik destek primi kesintisi kaldırılacak. Vazife malullüğü aylığı almakta olanlardan bu kapsamda çalışanlardan da söz konusu prim alınmayacak.

Aynı kapsamda çalışanlar, yaşlılık aylıkları kesilmeksizin, herhangi bir prim ödememeleri için sigortalı sayılmayacak.

Gençlere kıyak

Ana veya babası üzerinden bakmakla yükümlü sayılmayanlardan lise ve dengi öğrenimden mezun olanlar 20 yaşını, yüksek öğrenimden mezun olanlar 25 yaşını geçmemek şartıyla, primleri devlet tarafından ödenerek, mezun oldukları tarihten itibaren 2 yıl, gelir tespiti yapılmaksızın sağlık hizmeti alabilecek.

Anneye çocuk desteği

kadın işçiler de doğum yapmaları halinde analık izni sonrasında birinci doğumda 60 gün, ikinci doğumda 120 gün, sonraki doğumlarda ise 180 gün, günlük çalışma süresinin yarısı kadar ücretsiz izin kullanabilecek. 3 yaşını doldurmayan çocuğu evlat edinenler de bu haktan yararlanacak.

Kadın işçinin doğum sonrası veya evlat edinmede yarım çalışma ücretinden yararlanabilmesi için işçinin adına doğum tarihinden önceki son üç yılda en az 600 gün işsizlik sigortası primi bildirilmiş olması gerekecek. Analık izni ve yarı zamanlı çalışma sonrasında çocuğun mecburi ilköğretim çağına gelmesine kadar ebeveynlerden birinin, İş Kanunu’nda düzenlenmiş olan kısmı süreli çalışma hakkı talepleri karşılanacak. Bu durum iş sözleşmesinin feshinde geçerli sebep oluşturmayacak. Gözümüz kulağımız mecliste… Vatandaş için gelecek güzel haberlerde…

Yazının devamı...

Kıdem tazminatını kim nasıl uyguluyor?

Kıdem Tazminatı Fonu yıllardır gündemde. Ancak işvereni de işçiyi de tatmin edecek bir formül zor göründüğünden hükümet konuyu sürekli rafa kaldırıyordu. Seçim süreci bittiğine göre bu konuda reform yapılması için uygun zamandayız. Fon nasıl şekillenecek, dünyadaki örnekleri incelemekte fayda var.

Sonunda asgari ücreti 1.300 TL yaptık. Yaptık yapmasına ama asgari ücretin açıklandığı gün yapılan çok önemli başka bir açıklama geri planda kaldı. Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan, Ocak ayının sonu veya Şubat ayının başında TBMM’ye kıdem tazminatıyla ilgili yeni bir tasarı sevk etmek istediklerini açıkladı.

Bu konuyla ilgili, “Dünyadaki uygulamalar belli. Biz kendimizi dünyadan, gelişmiş ülkelerden soyutlayamayız. Mutlaka bir orta yolun bulunacağına inanıyoruz” şeklindeki açıklamasıyla daha çağdaş bir uygulama için adım atılacağının sinyallerini verdi.

Ortada henüz bir taslak yok... Görüşülenler, konuşulanlar sürekli değişiyor.

- Kıdem miktarı azalacak mı artacak mı?

- Fona sadece ilk defa sigortalı olanlar mı dâhil edilecek?

- Taşeronlar pilot olarak uygulanacak mı?

- Kıdem fonu SGK primine mi ilave edilecek?

- İşten kendi isteğiyle ayrılanlar da kıdem tazminatına hak kazanabilecek mi?

- Evlenen kadın sigortalının, askere giden erkek sigortalının kıdemi ne olacak?

- 15 yıldan önce kıdem tazminatı alınabilecek mi?

Her başlık bir soru işareti.

Kıdem tazminatı gündemi inişli çıkışlı. Amaç güzel, yöntem muallak.

Peki dünyada kıdem tazminatı uygulaması nasıl?

Çalışanın kıdemini garantileme hedefi

KIDEM tazminatı yılların emeği, alın teri. Az da olsa, çok da olsa her çalışanın aklının bir yerinde duran temel bir hak. Çalışma Bakanlığı sürekli olarak her 10 çalışandan sadece 1’inin kıdeme hak kazandığını belirterek yeni sisteme olan ihtiyaca işaret ediyor. Hükümet, yeni sistem oluşturulması ve bir tazminat fonu kurulması konusunda ısrarlı. Bu konuda geçen yıl da tartışmalar yapılmış, sendikalar ve işverenlerle ortak bir noktada buluşulamamış ve Başbakanın talimatıyla fon meselesi rafa kaldırılmıştı. Tartışmalar yeniden süre dursun, Çalışma Bakanlığı tarafların üzerinde mutabık olmadığı bir kıdem sistemini kesinlikle hayata geçirmeyeceklerini belirtmekte. Hedef; kıdem miktarını azaltmayan, işverenin ödeme kabiliyetini artıran, her çalışanın kıdemini garantileyen sistem olması.

AVUSTURYA

İŞYERİNDE kaç kişinin çalıştığı bir kıstas değil. Fakat kıdem tazminatına hak kazanabilmek için 3 yıl boyunca aynı işverence çalıştırılmış olmak gerekiyor. Burada kıdem tazminatı hesaplanırken çalışılan sürelere göre alınacak tazminat miktarı değişiyor. (Örneğin 5-10 yıllık çalışmaya 3 aylık maaş gibi.)

İSPANYA

HERHANGİ bir kıstas aranmamakta ve çalışılan her bir yıl için 20 günlük ücret ödeniyor. Bu 20 günlük ücret sözleşmenin kanuna aykırı olarak feshedilmesi durumunda 45 güne çıkıyor. Ayrıca belirli süreli iş sözleşmesiyle çalışanlar da her yıl için 8 günlük ücret olarak kıdem tazminatından yararlanabiliyor.

İTALYA

KIDEM tazminatı için herhangi bir şart gerekmiyor. İşçi kendi rızasıyla işten ayrılsa dahi kıdem tazminatına hak kazanıyor. İtalya’da kıdem tazminatı için bir fon sistemi kurulmuş. İşverenler fona işçileri için maaşlarına doğru orantılı miktarlarda primler yatırıyor. Ödenecek miktar hesaplanırken işverenin fona yatırdığı primler hesaba katılıyor. Ayrıca ödenecek kıdem tazminatının da herhangi bir üst sınırı bulunmuyor.

GÜNEY KORE

İŞYERİNDE 5 kişiden fazla çalışan varsa işçi ister kendi isteğiyle işten ayrılsın isterse işten çıkarılsın her halükarda kıdem tazminatına hak kazanıyor. Kıdem tazminatı hesaplanırken 1 yıllık çalışmaya karşılık 1 aylık brüt ücretin tamamı dikkate alınıyor.

HOLLANDA

40 yaşından küçük çalışanlar için 1 aylık ücret, 40 yaşından büyük çalışanlar için ise 1.5 aylık ücret tutarında kıdem tazminatı alınabiliyor.

ABD

ÖZEL sektörde kıdem tazminatı uygulaması yok. Ancak, federal çalışanların kıdem tazminatına hak kazanması söz konusu. Onların da yetersizliklerinden dolayı işten çıkarılmamış olmaları gerekiyor. Kıdem tazminatı hesaplanırken 10 yılı doldurmamış olanlara her 1 yıl için 1 haftalık ücret, 10 yılı doldurmuş olanlara her 1 yıl için 2 haftalık ücret dikkate alınıyor.

POLONYA

Emeklilik durumunda yıl başına 1 aylık ücret olarak kıdem tazminatı veriliyor.

SLOVENYA

1-5 yıl arası çalışanlar her yıl için 6 günlük, 5-15 yıl arası çalışanlar her yıl için 7.5 günlük, 15 yıldan fazla çalışanlar her yıl için 10 günlük kıdem tazminatı alabiliyor.

PORTEKİZ

HER yıl için 1 aylık ücret tutarında kıdem tazminatı söz konusu.

İSVEÇ

Genel bir düzenleme yok. Toplu iş sözleşmelerine konulabiliyor.

ALMANYA

İŞYERİNDE 10 kişiden fazla çalışan olması halinde kıdem tazminatı hakkı doğuyor. Kıdem tazminatı hesaplanırken her bir yıllık çalışma karşılığında en son alınan aylık ücretin yarısı kadarı dikkate alınıyor.

Yazının devamı...

Çalışma hayatında 2016 parametreleri

Asgari ücretten asgari geçim indirimine; çocuk parasından, idari para cezalarına kadar bilmemiz gerekenleri sizler için hazırladık

Seçimler, vaatler ve merak edilenlerle dolu 2015 yılını geride bıraktık. Hükümet seçim vaatlerini hayata geçirmeye başladı. Ağırlıklı olarak “Çalışma hayatını” ilgilendiren konuları da esas alırsak 2016 çalışma hayatının parametrelerini göz önüne sermek istedik. İşte; Asgari ücretten asgari geçim indirimine, yemek parası, çocuk parası ve aile zammından idari para cezalarına kadar bilmemiz gerekenler:

- 2016 yılı için uygulanacak asgari ücret 01/01/2016 ile 31/12/2016 tarihleri arası için tespit edilerek 31/12/2015 tarihinde 29579 sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nca alınan karar ile 01/01/2016 ile 31/12/2016 tarihleri arasındaki dönem için günlük brüt asgari ücret 54.90 TL olmuştur.

- 01/01/2016 - 31/12/2016 tarihleri arasında, sigorta primi ve işsizlik sigortası primine esas günlük ve aylık kazançların alt ve üst sınırları:

ÖZEL SEKTÖR

Günlük kazanç alt sınırı: 54.90 TL

Aylık kazanç alt sınırı: 1.647,00 TL

Günlük kazanç üst sınırı: 356.85 TL

Aylık kazanç üst sınırı: 10.705,50 TL

PRİME ESAS KAZANÇLARDAN İSTİSNA TUTULACAK YEMEK PARASI, ÇOCUK ZAMMI VE AİLE ZAMMI (YARDIMI) TUTARLARI:

- Yemek Parası: 01/01/2016 ile 31/12/2016 tarihleri arasında; 54.90 TLxyüzde 6= 3.29 TL (Günlük)

- Çocuk Zammı: 01/01/2016 ile 31/12/2016tarihleri arasında; 1.647,00 TLxyüzde 2= 32.94 TL (Aylık)

- Aile Zammı (Yardımı): 01/01/2016 ile 31/12/2016 tarihleri arasında; 1.647,00 TLx yüzde 10= 164.70 TL (Aylık) tutarındaki kazançları, prime esas kazanca dahil edilmeyecektir.

İDARİ PARA CEZALARI:

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda belirlenmiş olan fiiller için uygulanacak idari para cezaları da fiilin gerçekleştiği tarihte aylık asgari ücret esas alınarak belirlenmektedir. Buna göre, 1 Ocak’tan itibaren asgari ücretin onda biri olan en düşük ceza 164.70 TL, asgari ücretin 12 katı olan en yüksek ceza ise 19.764,00 TL olacaktır.


DAMGA VERGİSİ

24/12/2012 tarihli ve 2012/4116 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 01/01/2014 tarihinden itibaren yürürlüğe giren Damga Vergisi Kanunu’nun ekinde Ücretlerdeki Damga Vergisi Oranı yüzde 15 oranında artırılarak (Binde 7.59) olmuştur.

5510 SAYILI KANUNUN 4’ÜNCÜ MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASININ (b) BENDİNE TABİ SİGORTALILARIN PRİME ESAS KAZANÇLARI:

5510 Sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine tabi sigortalıların 01/01/2016 ile 31/12/2016 tarihleri arasında ödeyecekleri primler, prime esas günlük kazanç alt sınırı (54.90 TL) ile üst sınırı (356.85 TL) arasında kalmak şartı ile kendileri tarafından beyan edilecek günlük kazancın 30 katı olarak uygulanacaktır.

KIDEM TAZMİNATI TAVAN TUTARI

27.08.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2015/8057 Sayılı Kararname ile en yüksek devlet memurunun emeklilik ikramiyesi hesabında dikkate alınan emeklilik keseneği ve kurum karşılığı oranının yüzde 200’den yüzde 215’e çıkarılması nedeniyle, 01.09.2015 tarihinden geçerli olmak üzere, kıdem tazminatının tavanı yeniden belirlenmiştir.

Yazının devamı...

Eksik maaş şoku

SGK’nın veri tabanında 150-250 TL daha düşük emekli maaşı bağlanacağını öğrenen sigortalılar, kurumu soru yağmuruna tuttu. Maaşlarda 2016’da düşüş olmadığı, eksik hesabın sistemin güncellenmemesinden kaynaklandığı bildirildi.

Hepimiz bir gün emekli olmak için çalışıyoruz. Belki de emekli olma hayalinden daha çok emekli olduktan sonra ne kadar maaş alacağımızın hesabını yapıyoruz. Bunun içindir ki her gün binlerce kez hesap yapılmakta SGK’nın hesaplama motorunda. https://uyg.sgk.gov.tr/AylikHesap/bağlantısı ile ulaşılabilen bu uygulama, en düşük 3 bin 600 prim günü olan kişilerin sorgulama yapabildiği ve ‘’bu gün emekli olursam ne kadar aylık alırım’’ sorusuna yanıt bulabildiği bir uygulama olarak popülerliğini korumakta.

2016’da maaş düşüyor mu?

2015 yılında maaşlarını hesaplayan sigortalılar aynı hesabı 2016 yılında yaptıklarında pek iç açıcı bir manzarayla karşılaşmadılar. 2016 yılı hesabında önceki yıla göre 150 - 250 TL arasında daha düşük emekli maaşı bağlanacağını öğrenen sigortalılar tarafından soru ve şikâyet yağmuruna tutulmuş durumdayız.

Sürpriz düşüş güncellemenin yapılmamasından

Bu konuda biz de birkaç örnek hesaplama yaptığımızda; yandaki tabloda belirtilen sigortalının 2015’te sistemde hesaplanan ortalama aylık miktarı 2.501,56 TL tutarındayken 2016 yılı itibariyle hesaplanan aylık bilgisi ise tabloda görüldüğü üzere 174,131 TL eksik olarak hesaplanmaktadır. Konunun muhatabı olan Sosyal Güvenlik Kurumu, Emeklilik Yazılımları Daire Başkanlığı’nın açıklaması ise oluşan bu durumun 2016 yılı ile ilgili sistem yazılımı ve parametrelerin henüz güncellenmemiş olmasından kaynaklandığı, emekli maaşlarında 2016 yılı için herhangi bir düşüşün olmadığı yönündedir. Mevcut sistemin yazılım güncellemeleri ise bir aylık süre sonunda tamamlanacak olup, maaş hesaplamaları ay sonu itibariyle normal değerde seyredeceği alınan bilgiler arasındadır. Yani panik yok… Güncellemeyi bekleyin, yeni parametrelerle emekli maaşları düşmeyecek…

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.