Şampiy10
Magazin
Gündem

Avusturya sistemi bünyeye uyar mı?

Bir süredir kıdem tazminatı ile yatıyor kıdem tazminatı ile kalkıyoruz. Son rötüşları yapılan bir tasarı TBMM’ye sunulmak üzere. Peki bu modelin artılarını eksilerini ne kadar biliyoruz...

Ocak ayında bu köşeden yazdım.Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan’ın TBMM’ye kıdem tazminatıyla ilgili yeni bir tasarı sevk etmek istediklerini, bu konuyla ilgili, “Dünyadaki uygulamalar belli. Biz kendimizi dünyadan, gelişmiş ülkelerden soyutlayamayız. Mutlaka bir orta yolun bulunacağına inanıyoruz” cümlesi aslında “biz yine bir ülkeyi örnek alacağızın” habercisiydi.

Bu açıklamanın ardına kıdem sistemleri ele alınabilecek ülkeleri tek tek uygulamalarıyla anlatmıştık.

Üzerinden bir 5 ay geçti hatta yeni bir hükümetimiz oldu ama kıdem konusu gündemdeki yerini hep korudu.

Avusturya, Türkiye’de ki mevcut sisteme en fazla benzeyen kıdem tazminatı sisteminden 2003 yılında yapılan reform yasasıyla yeni bir uygulamaya geçti.

İşverene yükü ne?

Avusturya’da ki eski sisteme göre;

3-5 yıl çalışanlara 2 aylık,

5-10 yıl çalışanlara 3 aylık,

10-15 yıl çalışanlara 4 aylık,

15-20 yıl çalışanlara 6 aylık,

20-25 yıl çalışanlara 9 aylık ve 25 yıldan fazla çalışanlara ise 12 aylık ücret tutarında Kıdem Tazminatı ödeniyordu.

Yapılan reformla kıdem tazminatı sistemi tamamen değiştirilerek, işverenin belirli periyodlarla ödediği paranın bir fon tarafından yönetilmesi kararlaştırıldı. Avusturya’da çalışanların kıdem tazminatları bir havuzda değil, kendileri adına açılan bir hesapta birikiyor ve değerlendiriliyor. Böylece işçinin hesabında biriken fona ne devlet ve ne de işverenler dokunamıyor. Avusturya modelinde her ay işçi ücretlerinin yüzde 1.5377’si olarak belirlenen prim, Kıdem Tazminatı Fonu’na aktarılıyor.

AvusTürk modeli neler getiriyor?

Yeni işe girenlerde Fon’a katılım zorunlu, eski çalışanlarda isteğe bağlı olacak. Çalışan ve işverenin uzlaşması durumunda eski sigortalılar içinde yeni sisteme geçiş de mümkün olacak. Kıdemde Avusturya modelinde olduğu gibi 15 gün değil 30 günü muhafaza eden katsayı oluşturulacak. 1 yıl çalışmaya karşılık 30 gün brüt ücret tutarındaki tazminat miktarının fonla birlikte azalmaması sağlanacak. Çalışanlar birikimlerini tahvil, döviz, hisse senedi, altın gibi yatırım araçlarında değerlendirebilecek. Çalışan bir tercih yapmazsa bir bölümü kamu borçlanma araçları ile değerlendirilecek. Her ay sonunda hesabın hangi noktada olduğu ve neması takip edilebilecek.

Mevcut kıdemler de Fon’a devredilebilecek. İstifa eden de kıdemini alabilecek. İşçinin istifasını haklı bir nedene dayandırması zorunlu olmayacak. Bireysel kıdem tazminatı hesabına primi düzenli yatırmayan işverene vergi desteği başta olmak üzere teşvik kapıları kapanacak. Kıdem fonunun en az 15 yıl devlet hesabında kalacağını da dipnot olarak ekleyelim, eli kulağında ki kıdem fonumuz hayırlı olsun diyelim…

Mevcut çalışana 3 farklı seçenek

Avusturya Hükümeti yeni sisteme geçerken haksızlık olmaması için eski sözleşmeliler için 3 ayrı seçenek hazırlayıp sundu:

1) Çalışanlar eski sistemde kalmayı tercih edebilir. Bu durumda sözleşmesi sona erdiğinde işverence son aylığı üzerinden kıdem tazminatı ödemesi yapılıyor.

2) İşçi ile işveren anlaşarak yeni sisteme transfer yapılıyor. Yani işveren o tarihe kadar işçi lehine işlemiş kıdem tazminatını çalışan adına fondaki hesabına aktarıyor ve fona aktarılacak prim ödemeleri o tarihten sonra başlıyor.

3) Yeni sisteme kısmı transfer seçeneği. İşçinin işlemiş olan kıdem tazminatı donduruluyor. Ancak o tarihten sonra belirlenecek olan fon hesabına işçi lehine prim ödenmesine karar veriliyor. Sözleşmesi sona erdiğinde hem fondan tazminata hak kazanıyor hem de anlaşmaya kadar olan tarih için alacağını eski sisteme göre işverenden alabiliyor.

37.5 yıllık çalışmaya 1 yıl maaşı

-Çalışanın kıdem tazminatına hak kazanma şartlarında genel anlamda değişikliğe gidilmedi.

-İşveren tarafından işçinin maaşından veya ücretinden kesilen primler Kıdem Tazminatı Fonu’nda işçi adına bir hesapta toplanıyor.

-Bir işçiye ödeme yapılabilmesi için fona en az 3 yıl boyunca prim yatırılması şartı uygulanıyor.

-Kıdem tazminatına hak kazanmak için tek bir işverene bağlı çalışma koşulu kaldırılıyor.

-3 yıl içinde işten ayrılan bir kişinin primleri sıfırlanmıyor ve Kıdem Tazminatı Fonu’nda değerlenmeye devam ediyor. Yeni işe başladığında primler aynı hesaba yatırılıyor.

-Yıllık maaş zamları ve fonun getirisi hesapta biriken tutarın büyümesine neden oluyor.

-Çalışan bir kişinin 37.5 yıllık çalışma sonrası 12 aylık kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde bir hesap yapıldı.

-Bu hesaplama 40 yıl boyunca ücretlerde yıllık yüzde 3, fonun getirisinde de yıllık yüzde 6’lık reel artış olacağı dikkate alındı.

-İşçinin herhangi bir çalışma ilişkisi sonucunda kıdem tazminatına hak kazanması halinde seçim hakkı tanınıyor. Buna göre, işçi dilerse Kıdem Tazminatı Fonu’ndan bu tazminatını çekebileceği gibi, dilerse parasına dokunmayıp değerlendirilmeye devam edilmesini talep etme hakkına sahip.

Yazının devamı...

Yaşa takıldım diyen haline şükredecek

Emeklilikte yaşa takılan yaklaşık 5 milyon kişi bir umut bekliyor ancak bu bir sistem meselesi. Üstelik ileri yıllarda emeklilik öyle zorlaşacak ki bugünün dertlileri haline şükredecek

Sosyal güvenlik gündeminde her zaman popüler sıralarda yer alan ve listeden 17 yıldır inmeyen Emeklilikte Yaşa Takılanlar sorunu… Bir umut bekliyorlar ancak göreve gelen her bakan gündemimizde yok ve olmayacak diyor. Yine de yaklaşık 5 milyon kişi bir umut beklemeye devam ediyor.

Yaş sorununun kaynağı 08/09/1999 Tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 4447 sayılı Kanuna dayanıyor. Bu Kanunla birlikte 08/09/1976 ve sonrası sigorta girişi olan herkes yaş mağduru oldu.

Sosyal Güvenlik Reformu olarak adlandırılan, Kanun öncesi erkeklerde 25 yıllık sigortalılık süresini ve en az 5000 günü tamamlayan emekli olabiliyordu. Bu durumda 18 yaşında sigortalı olmuş birisini ele alacak olursak, 43 yaşında 25 yıllık sigortalılık süresi doluyor ve prim günü de tamamsa emekli olabiliyordu.

Bayanlarda sigortalılık süresi 20 yıl olarak uygulanıyor ve yine 5000 prim gün şartı aranıyordu. Eski uygulamaya göre örnek verecek olursak, 18 yaşında sigorta başlangıcı yapılmış bir bayan prim gününü tamamlaması halinde 38 yaşında emekli olabiliyordu. 4447 sayılı Kanunla birlikte emeklilik hakkına bir de yaş şartı getirilmiş oldu.

Belki herkes farkında değil ama bu kanun yeni nesil için büyük dert olacak.

Yeni nesil için durum oldukça vahim öyle ki babası yada dedesi 40-45 yaşında emekli maaşına hak kazanırken, o tam 15 yada 20 yıl fazladan bekleyecek. Mevcut dönemde Kanun çıktığında durumun farkına varanlar kendilerine emeklilikte yaşa takılanlar olarak adlandırdı bile. Peki ya yeni nesil ne yapacak? Onlarda muhtemelen ‘’emekliği göremeden vefat edenler’’ topluluğu oluşturacaklardır...

4. nesil sigortalılar mezarda emekliler

08/09/1999 Tarihi ve öncesi sigortalı kişileri I. Nesil olarak nitelendirecek olursak II. Nesil olarak tanımlayacağımız kişiler ise 09/09/1999 ve 2008 yılları arası sigorta girişleri olanlar olacaktır.

II. Nesil sigorta girişi mevcut olan kişilerde 7000 prim günü 25 yıl sigortalılık ve 60 yaş şartı bulunmaktadır. Bayanlarda ise prim günü ve sigortalılık süresi değişmeksizin yaş şartı 58 olacaktır.

III. Nesil kişiler ise zamanımızın sigorta girişlileri olacak. 2008 ve 2035 yılları arasında sigorta girişi olanlar. III. Nesilde sigorta girişi bulunanlarda II.Nesilden tek farkları 7000 prim günü ile değil 9000 prim günü ile emekli olacak olmalarıdır. Gelelim en şanssız dönemde çalışma hayatına girecek olan IV. Nesle. Bu kapsamda sosyal güvenlik sistemine kayıtlı sigortalılar kademeli sisteme tabi olacaklar. 2008 2035 arasında sigorta girişi bulunan erkekler diğer şartlar değişmeksizin 9000 prim günü 60 yaş, bayanlar 58 yaş şartı ile, 2036 2037 arasında sigorta girişi bulunan erkekler diğer şartlar değişmeksizin 9000 prim günü 61 yaş, bayanlar 59 yaş şartı ile, 2038 2039 arasında sigorta girişi bulunan erkekler diğer şartlar değişmeksizin 9000 prim günü 62 yaş, bayanlar 60 yaş şartı ile, 2040 2041 arasında sigorta girişi bulunan erkekler diğer şartlar değişmeksizin 9000 prim günü 63 yaş, bayanlar 61 yaş şartı ile, 2042 2043 arasında sigorta girişi bulunan erkekler diğer şartlar değişmeksizin 9000 prim günü 64 yaş, bayanlar 62 yaş şartı ile, 2044 2045 arasında sigorta girişi bulunan erkekler diğer şartlar değişmeksizin 9000 prim günü 65 yaş, bayanlar 63 yaş şartı ile emekli olacaklar.

IV. Nesil olarak tabir ettiğimiz sigorta girişli kişiler deyim yerindeyse tamamen bahtsız bedeviye dönecekler. Mevcut durumda isyan edilen ‘’emeklilikte yaşa takılma’’ II. ve III. Nesil’de ‘’mezarda emeklilik’’ sloganlarıyla devam edecek, IV. Nesil’e geldiğinde artık ses çıkmayacaktır. Vallahi tıp ilerlemezse SGK baya kar edecektir çünkü malum o yaşlarda emekliliği görebilecek pek kimse kalmayacak.

Yazının devamı...

BES’imize hayırlı olsun

Bir cümlede özetleyeyim nedir bu BES; “Alternatif SGK Emekliliği”. Yani şimdiden alışın, çoluk çocuk SGK emekli maaşı görmeyebilir hazırlıklı olun.

Geçen hafta Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in, BES’te otomatik katılıma dönük mevzuat çalışmalarını başlattıklarını, taslağı en kısa zamanda Meclis’e sunulacağını açıklaması üzerine, başta işveren kesimi olmak üzere tüm çalışanların gözü uygulamanın içeriğine çevrildi. Kıdem tazminatı fonu kurulmasının yankıları ve soru işaretleri sürerken hükümet tasarrufları artırmak ve kaynak oluşturmak amacıyla Bireysel Emeklilik Sistemini (BES) zorunlu hale getiriyor.

Hükümetin hazırladığı taslağa göre sisteme katılım otomatik olacak. 45 yaşın altındaki tüm çalışanlar sisteme mecburi olarak dâhil edilecek. Maaşlardan 6 ay boyunca 100 lira zorunlu kesinti yapılacak.

Türkiye’de 45 yaşın altında ve bugüne kadar özel şirketlerin yaptığı BES’e dahil olmayan 12 milyon kişiyi kapsayacak yasal düzenleme ile altı ayın sonunda 7.2 milyar liralık kaynak elde edilecek.

Otomatik katılım

Öncelikle işe yeni başlayanlar sisteme girecek, yaşa göre mevcut çalışanları da kapsayabilecek.

İşverenler sisteme katkı yapmayacak.

Asgari ücretliler dahil çalışanlar zorunlu olarak sisteme dahil edilecek.

Çalışanlardan aylık 100 lira katkı payı kesintisi yapılacak.

Aylık katkı payları işverenler tarafından çalışanın maaşından kesilecek.

İlk aşamada 50 ve üzeri çalışanı olan şirketler sisteme alınacak.

Çalışanların en az 6 ay sistemde kalması zorunlu tutulacak. Bu süre sonrasında isteyen çıkacak.

Devlet desteği %25 olacak.

Türkiye’de BES sistemi

İsteğe bağlı olan bireysel emeklilik sisteminin 2013 başında yaklaşık 3 milyon olan katılımcı sayısı 2015 sonunda 6 milyon kişiye çıktı. Fon büyüklüğü de 20 milyar liradan 48 milyar liraya yükseldi.

Bireysel Emeklilik sistemi için yapılan tanıma göz atalım. ”Türkiye’deki mevcut sosyal güvenlik sisteminde, bireylerin emeklilik dönemi gelirlerinin çalışma dönemlerindeki refah düzeyini yeterli ölçüde sağlayamaması, sosyal güvenlik sisteminin tamamlayıcısı olan Bireysel Emeklilik Sistemi’nin gelişimi açısından çok büyük bir potansiyel oluşturmaktadır.”

Çalışanın üzerinden oluşturulacak potansiyel büyük yani.

Özetle;

Sağlık dedik, SSK’lıya tamamlayıcı sigorta dediler…

Emeklilik dedik, tamamlayıcı sistem dediler…

Şu 3 harflileri de vatandaşa anlattık mı oldu bu iş gari…

Yazının devamı...

SGK’nın yeni uygulaması işvereni zora sokacak!

Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtdışı istihdamın önüne geçilmesi için her türlü tedbiri gün geçtikçe arttırarak almaya devam ediyor. Alo170 başta olmak üzere denetim faaliyetleri SGK’nın internet sitelerinden de yapılabiliyor. Son olarak kurumun e-Devlet üzerine entegre ettiği “4-a Sigortalılık Bildirimi” tüm kişilere açık bir şekilde sunulmak üzere yayımlandı.

4-a, 4/b ve 4c’nin tanımını hemen hemen 2008 yılından bu yana öğrenmiş olsak da bilmeyen okurlarımız için yineleyelim “4-a SSK, 4-b Bağkur, 4-c Emekli Sandığı’dır. Bahsetmiş olduğumuz 4-a işçi statüsü, 4-b esnaf ve işletmecilerin statüsü ve 4-c ise kamu görevlilerinin statüsü olarak düzenlenmiştir. 4-a Kapsamında bir personel temin eden işveren, kurumun e-bildirge sistemi üzerinden işe girişini girdiği gün itibariyle yapmak zorundadır. Tüm işverenler deneme süresi dahil olmak üzere istihdam ettiği personeli iş başı yapmış olduğu tarih itibariyle 5510 Sayılı Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve 4857 Sayılı İş Kanunu gereği kuruma bildirmek zorundadır.

İşçi bildirecek

Çoğu işverenimizin bilmediğini varsayarak bir düzeltme ve hatırlatma yapalım; personel deneme süresinde de sigortalıdır, kişileri deneme süresinden sonra değil iş başı tarihi itibariyle sigortalı yapın! Mevcut durumda büyükten küçüğe birçok işletme hala 2 aylık deneme süresinde sigorta yapılmayacağı konusunda ısrarcı. Bu ve buna benzer bildirim yükümlülüğünden kaçan işverenler binlerce liralık idari para cezasıyla karşı karşıya kalıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu ise işverenlerin yaptığı bu usulsüzlüğü tespit etmek için e-devlet üzerinden sigortalılara bildirim uygulaması açtı.

Sigortalı kişiler artık, e-Devlet üzerinden Sosyal Güvenlik Kurumunun uygulamalarına girerek 4-a Sigortalılık Bildirimi uygulamasından iş başı tarihlerini kuruma kendileri bildirecekler.

Sosyal Güvenlik Kurumu ise bu kişilerin bildirimleri ile işverenlerin bildirimlerini karşılaştıracak. Olası bir uyuşmazlık durumunda ise iş müfettişleri işyerlerini bizzat denetleyecekler.

Nasıl bildirim yapılacak?

İşe giriş tarihi hatalı olan kişiler, e-Devlet sistemi üzerinden giriş yaparak Sosyal Güvenlik Kurumu uygulamalarını açacak. Sonrasında ise “4/a Hizmetleri” bölümünün ilk satırında bulunan “4-a Sigortalılık Bildirimi” sekmesine girecekler. Belirtilen sekmede kayıtlı müracaatınız yok ise “Yapmış olduğunuz herhangi bir başvuru yoktur” yazısı ile karşılaşacaklar. Bu ekranda sağ üst köşede bulunan Yeni Başvuru butonuna tıklayarak müracaat gerçekleştirebilecekler.

Sosyal Güvenlik Kurumu teknolojiye ve bilişim çağına her geçen daha fazla ayak uyduruyor. Kayıtdışına geçit yok işverenler dikkat…

Yazının devamı...

Çocuk işçi bayramı kutlu olsun

Geçen ay 23 Nisan’ı kutladık. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı. Tüm bayram mesajlarında çocuksuz bir toplumun geleceği olmadığını vurguladı. Ama milyonlarca çocuk işçinin çalınan geleceği konuşulmadı. Hiçbir nutukta çocuk işçilerin durumu için neler yapılacağına değinilmedi…

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından hazırlanan, “Dünyadaki Çocuk İşçiler 2015” raporunda, düşük gelirli ülkelerde çocukların yüzde 30’unun 15 yaşında çalışmaya başladığı ve 5 ila 14 yaş grubu arasında dünya genelinde 120 milyon çocuk işçi bulunduğunun altı çizildi. Yaşları 15-17 arasında değişen 47.5 milyon çocuk ise ağır ve tehlikeli işlerde çalışmakta. Çocuk işçiler 78 milyon ile en fazla Asya-Pasifik bölgesinde bulunurken, burayı 59 milyon çocuk işçiyle Sahraaltı Afrika bölgesi izlemekte. Çocuk işçiler en çok tarım sektöründe çalıştırılmakta. Dünya genelinde 500 bin çocuğun ise militan gruplarca asker olarak kullandığı, Suriye, Irak, Afganistan, Nijerya gibi ülkelerde çocukların kaçırılarak silah kullanmaya zorlandığını belirtiliyor.

Türkiye’de durum ne?

Türkiye’de 22 milyon 870 bin 683 çocuk bulunuyor. TÜİK’in istatistiklerine göre, son 1 yılda istihdam edilen çocuk sayısı 7 bin artarak 709 binden 716 bine yükseldi. Üstelik bu artışı taşıyan kız çocukları oldu. 2014 yılında 503 bin olan erkek çocuk işçi sayısı 2015 yılında 497 bine gerilerken işçi kız çocuğu sayısı 206 binden 219 bine yükseldi. Çocuklarda istihdama katılım oranı toplamda yüzde 21’de sabit kalırken, kız çocuklarda yüzde 12.1’den yüzde 13’e yükseldi. Tüm bunların dışında Türkiye’de kaçak yollarla çalışan 250-400 bin Suriyeli işçinin yüzde 17’sinin çocuk yaşta çalıştırıldığı tahmin ediliyor.

Türkiye genelinde ekonomik işlerde çalışan çocukların haftalık ortalama fiili çalışma süreleri son derece yüksektir. 6-17 yaş grubundaki çocukların haftalık ortalama fiili çalışma süresi 40 saati bulurken, bu süre 15-17 yaş grubundaki çocuklar için 45.8 saattir. Erkek çocuklar haftada ortalama 43.2 saat, kız çocuklar 33 saat çalışmaktadır. Haftalık ortalama fiili çalışma süresi okula devam etmeyen çocuklar için haftalık 54.3 saat ile Türkiye ortalamasının üstündedir (TÜİK 2013)

İdari para cezası var

Ücretli, yevmiyeli veya kendi hesabına çalışan çocukların yüzde 52’si 2015 yılında aylık 500-700 TL’lik bir gelirle çalışmak zorunda kalmıştır. Ücretli ya da yevmiyeli olarak çalışan çocukların, yüzde 3.4’ü sakatlanma ve yaralanma yaşamıştır. Yüzde 34’ü aşırı yorulmaktadır. Üçte birine işyerinde yemek verilmemektedir. Yüzde 36’sının haftalık izni yoktur. Yıllık ücretli izin yüzde 89 için yoktur. Mesleki eğitim için çalışanların oranı yüzde 21.7 seviyesindedir. Bütün bu tablo çocukların düşük ücretlerle ve kötü çalışma koşulları altında çalıştırıldığını ortaya koymaktadır. Ayrıca iş kazaları çocukları da öldürüyor. 2013 yılında 59 çocuk işçi, 2014 yılında 54 çocuk işçi, 2015’te 63 çocuk işçi yaşamını yitirdi.

İşin en trajik tarafı ise; 1992’de Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (İLO) dünyada çocuk işçiliğinin sona erdirilmesine yönelik programı dünyada 6 ülkede başlatıldı. Bu altı ülkeden biri de Türkiye’ydi. 1999’da kabul edilen İLO’nun dünyada çocuk işçiliğinin en kötü koşullarının ortadan kaldırılması için acil eylem planı adı altında 182 sayılı sözleşmesine Türkiye’de taraf oldu ve bu çerçevede de Türkiye’de 15 yaşından küçüklerin çalışması yasaklandı. İş Kanunu hükümlerine aykırı olarak ağır ve tehlikeli işlerde 18 yaşını doldurmamış erkek çocukları ve gençleri ile çocuk ve genç işçileri gece çalıştıran işveren veya vekiline her bir işçi için 1.560 TL idari para cezası uygulanır. Bir milletin temel taşıdır çocuklar ve Mustafa Kemal’in sözleridir bunu en iyi özetleyen;

“Çocuklar geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir. Bugünün çocuğunu, yarının büyüğü olarak yetiştirmek hepimizin insanlık görevidir.”

23 Nisan’ı yaşayamayan yarının büyükleri; çocuk işçi bayramınız kutlu olsun…

Yazının devamı...

Özel hastanelere isyan bayrağı

Bu sefer bayrağı biz çekmedik. Konunun en yetkili ismi Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Mehmet Selim Bağlı’dan geliyor yolsuzluk isyanı. Bakın ne diyor Başkan Bağlı: “SGK bir geri ödeme kuruluşudur. Harcamaların 4’te 1’inin sağlık hizmetlerinin finansmanında kullanılır. Bu yaklaşık 60 milyar liraya denk gelir. Tedavi harcamaları 39.5 milyar, ilaç harcamaları 19 milyar TL. En fazla ödeme yapılan birim kamu hastaneleri. Özel sektörün sağladığı rekabet kamu için yol gösterici olmalıdır. Bu sektör ayakta kalacak. Sadece kamu ile sağlık hizmetlerinin sunulmayacağı tartışılmaz bir hakikat”.

Buraya kadar her şey normal. Hakikat şimdi başlıyor; Hakimlik ve hekimlik mesleğinin yolsuzlukla yan yana gelmemesi gerektiğine vurgu yapan SGK Başkanı Bağlı, devam ediyor:

ÖLÜYÜ TEDAVİ EDİYOR!

“Parayla bir hekimin çok fazla ilişkisi olmaz diye bilinir. Hele yolsuzlukla, usulsüzlükle hiçbir şekilde bunların yan yana gelmemesi gerekiyor. Bir hastane düşünün 124 bin vaka gönderiyor, bunun 123 bini acil. Orada atom bombası falan patlamadı. Hastane düşünün ölüyü tedavi ediyor, 60 yaşındaki teyzeye doğum yaptırıyor. Evlenmemiş kızımız gidiyor sezaryen ameliyatı oluyor, ortada çocuk yok, bir çocuk buluyorlar. Geriye dönük resmi bir muamele, evlilik cüzdanı çıkartılıyor. MERNİS’e kayıt yaptırılıyor. Bitmedi devamı var; Ölü adam nasıl tedavi edilir? Cezaevindeki adam nasıl diyalize girer? Almanya’daki insan nasıl böbrek ameliyatı olur? Bunları görmüyor musunuz? Görüyoruz, yakalıyoruz, tedbir kararı koyuyoruz, fesih yapıyoruz. Ondan sonra hemen toplanıyorlar, ortaklar orada çalışanlara devir yapıyorlar, ’Yeni bir şirket olarak geldim benimle sözleşme yap.’ Şeytan taşlamaktan salavat çekmeye vakit bulamadık. Bize verilen talimat bu sorunları çözme yolunda. Bu sektör ayakta kalacak. Hep beraber bu problemleri aşacağız, yeter ki uzlaşı içerisinde olalım.”

KİŞİYE ÖZEL MUAMELE

Bulamayız Başkanım bulamayız. Çünkü adı üstünde “özel” hastane… Yani kişiye “özel” muamele… ‘Masraflar çıkmıyor’ dediler muayene ücretlerinde farkı getirdiniz yüzde 200’e, yetmedi doktor farkı da koydunuz. Ama yetmiyor, görüyoruz ve duyuyoruz ki bir de acile göz dikmişler. Ancak unutulan bir nokta var; bütün hastaneler ve sağlık kuruluşları SGK ile sözleşmesi olsun olmasın, acil durumda olan tüm hastaları muayene ve tedavi etmek zorundadır. Hastadan veya hasta yakınlarından para istenmez çünkü tüm acil sağlık giderleri SGK tarafından hastanelere Sağlık Uygulama Tebliği fiyatları üzerinden ödenir. Bu durum acil hal bitene kadardır. Acil hal bittiğinde hasta (hastanın sağlık durumu stabil hale veya nakle hazır duruma gelmişse) ya devlet hastanesine nakil isteyecek ya da özel hastanenin taksimetresine razı olacak.

Travma vakaları, acil servis başvuruları sonrası hastaneye yatışı yapılan vakalar, tıbbi müdahale uygulanan vakalar, müşahede altına alınan vakalar, sevk edilen ya da başka bir sağlık hizmet sunucusundan sevkli gelen vakalar acildir.

ZAYIF ANDA ATTIRILAN İMZA

Sayısız telefon ve yazılı şikâyet geliyor özel hastane faturalarından bir de hasta ve yakınlarının duygusal olarak en zayıf olduğu anlarda attırılan imzalardan. Şimdi dikkatle okuyun:

Size girişte imzalatılan evrakın hiçbir geçerliliği yoktur. Acil hal bitene kadar tüm tedavilerin ücretsiz olarak uygulanması gerekmektedir. Acil hal bittikten sonra hasta ya da hasta yakınına sevk veya tedavi devamı için bilgi verilir, buna göre hasta ya da yakını taahhütname imzalar. Yalnızca bu belgenin geçerliliği vardır. Faturasız veya belgesiz tedavi ödemesi yapmayın. Sizden acil tedavilerinde para talep edildiğinde Alo 170 SGK, Alo 184 Sağlık Bakanlığı, Alo 189 Maliye Bakanlığı şikâyet hatlarını devreye sokun.

Özetle ve “özel” nedenlerle; atom bombasına gerek yok, devletin üstünden milyonlarca vurgun yapan hastanelerin yanında sahte boşanıp yetim maaşını alana kızmamak lazım. Balık daha baştan kokuyor…

Yazının devamı...

Yıllık izinleri bayramla birleştir turizmi kurtar

Yaz kapıda, bahar sıcakları bile bunaltmaya başlarken bir de malum birkaç ay sonra uzun Ramazan günleri çalışma hayatını zorlayacak. Hal böyle olunca her çalışanın, ”ruhen ve bedenen dinlenmek için” beklediği yıllık izinler konusu raflardan önümüze gelecek. Bir de geçtiğimiz hafta içinde Meclis’e gelen kanun tasarısına yıllık izin kullanımında değişiklik öngören madde eklenince, işçi-işveren arasında uyuşmazlıklara sebep olan yıllık izin konusunu ele almanın vaktidir diyerek haklarınızı anlatmaya çalışalım.

4857 sayılı İş Kanun’un 53 üncü maddesine göre; işyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az 1 yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir. İşçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi, hizmet süresi;

- 1 yıldan 5 yıla kadar (5 yıl dahil) olanlara 14 günden

- 5 yıldan fazla 15 yıldan az olanlara 20 günden

- 15 yıl ve daha fazla olanlara 26 günden az olamaz…

Yıllık izin hesabında, işyerinde ilk işe girilen tarihe göre yıllık dönemlerin tamamlanmasına dikkat edilir. Örneğin,1 Haziran günü işe başlayan bir işçinin yıllık izin hakkı her yıl 1 Haziran günü başlar. 1 Haziran 2015 tarihinde işe başlayan işçi, ilk defa 1 Haziran 2016 günü yıllık izne hak kazanır.

Şimdi ne değişecek?

4857 sayılı Kanun’un 56 ıncı maddesine göre; İzin süreleri, tarafların anlaşması ile bir bölümü 10 günden aşağı olmamak üzere en çok 37e bölünebilir. Örneğin, 14 gün izin hakkı olan bir çalışan için izin kullanımı için formül ancak şu şekilde olabilir: İşveren işçisinin izinlerini 10 gün, 1+3 veya 2+2 iş olmak üzere azami 3 bölümde kullandırabilir ve bir bölümü 10 işgününden az olamaz. Kanun tasarısı bu haliyle yasalaşırsa, yıllık izinlerin kullanım kriteri değişecek.

Yıllık izinler bugün itibarıyla en fazla 3’e bölünüp bir bölümü 10 günden az olamazken, değişiklik sonrası yıllık izinler 5’e bölünebilecek ve bir bölümü 6 günden az olamayacak. Dolayısıyla, değişiklik sonrası 14 günlük yıllık izin hakkı olan işçi iznini, 6 gün, 1 gün, 1 gün, 1 gün, 5 gün şeklinde kullanabilecek.

Bu değişikliğin amacı, genel tatil ve ulusal bayram günlerinin öncesinde ve sonrasında tatil olmayan günler için işçilerin yıllık izin kullanarak tatili uzatma imkanı sağlamak. Diğer bir deyişle kan kaybeden turizm sektörüne suni teneffüs…

İşçinin, izin süresine rastlayan pazar günleri ile ulusal bayram ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmaz ve kesin suretle izne ilave edilir. 14 gün izne çıkan bir işçinin izin süresi içine rastlayan 2 pazar günü ile birlikte 16 gün izni olur. Yıllık izin hesabında, yaşlılara ve gençlere istisnai ayrıcalık tanınmıştır. Belirtilen yıllık izin sürelerinin dışında;

18 ve daha küçük yaştaki işçilerle, 50 ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi 20 günden az olamayacaktır.

İzinde çalışmak yasaktır

İzin sürelerinin en önemli amacı,çalışma dönemi boyunca efor sarfeden işçilerin dinlenmeleri, moral ve beden enerjisini toplayıp yeniden iş başı yapmalarıdır. Bu sebeple yıllık ücretli izin süresince, çalışanların başka iş veya işyerlerinde çalışmaları da yasaktır. Şayet,yıllık ücretli iznini kullanmakta olan işçinin izin süresi içinde ücret karşılığı bir işte çalıştığı anlaşılırsa, bu izin süresi içinde kendisine ödenen ücret,işveren tarafından geri alınabilir. Ayrıca, işveren isterse bu personelin hizmet akdini, 4857 sayılı iş Kanunu’nun 25/II-(e) bendi uyarınca tazminatsız olarak feshedilebilir.

Sabırsızlıkla yıllık izinlerine bekleyenlerin güneşli ve huzurlu günlerde geçen izin günleri olsun. E malum hepimiz tatil için çalışıyoruz….

Yazının devamı...

2016 yılı emeklinin yılı olacak

64. Hükümet eylem planı içerisinde ilk sırada yerini alan asgari ücret vaadi yerine getirildi. Asgari ücret, bekâr kişi için AGİ dâhil 1.300 TL’yi görebildi. Bu durum da daha yüksek bir asgari ücret bekleyen kesimi pek sevindiremedi ancak emekli olduktan sonra asgari ücretle çalışmaya devam eden emeklilere biraz olsun nefes aldırdı.

SSK ve Bağ-Kur emeklileri bu yıl 3.6 oranında enflasyon zammı almalarına karşılık bir de 100 TL seyyanen zam aldı. Belirtilen seyyanen zam sadece SSK ve BAĞ-KUR emeklilerini kapsamakta. Emekli Sandığına tabi emekliler toplu sözleşmelerinden doğan farkı ve yüzde 0.9 enflasyon zammını geçtiğimiz yıl sonunda almışlardı.

13’üncü maaş nedir?

13’üncü maaş ilaç gibi gelecek…

Promosyon geldi geliyor..

Bankalar emekliye ekstra ödemeye yanaşmıyor…

Emekliye Şok…

Promosyon için yeni girişim…

SGK, Bankaları dize getiriyor…

Uzun zamandır emeklilerin gözü kulağı bu haber başlıklarında. Bankalarla bir küsüp bir barışır olduk hal böyle olunca… Yaklaşık 11 milyon emekliye 125 milyar TL emekli maaşı ödeniyor. Bankalar bu yatırılan tutardan ciddi kazanç elde ederken emekliye pay vermeye yanaşmıyorlardı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önderliğinde bankaların belirtilen maaşlardan kazançlarının bir bölümünü emeklilerle paylaşmaları adına yeni bir adım atılıyor.

Emekliler için beklenen 300 ile 500 TL arasında bir ek ödeme Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız tarafından daha önceden duyurulmuştu. Tüm emekliler 300 -500 TL arasında bir ek rakam beklerken Maliye Bakanımız son durumun bilgisini veren isim oldu. ‘’Bankalar 3 yıl için 900 TL’ye kadar çıktı.’’ Özel ve kamu bankalarıyla pazarlıklar sürerken, mevcut durumda ortada 2 formül var;

FORMÜL 1: Tüm bankalar emeklilere aynı tutarda promosyon ödeyecek. Anlaşma 3 yıllık dönem için 900 liradan sonuçlanırsa, emekli hangi bankadan maaş alıyorsa olsun bu tutarda promosyon alacak. Emekli, maaşını almak istediği banka ile sözleşme imzalar imzalamaz, 900 lirayı peşin olarak alacak. Karşılık olarak da 3 yıl boyunca sözleşme imzaladığı bankada kalacak.

FORMÜL 2: Bu formüle göre de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bankalarla anlaştığı promosyon tutarı, ‘taban tutar’ olacak. Bankalar, emekliye bu tutarın altında promosyon veremeyecek. Banka isterse maaş pastasından alacağı payı artırmak için emekliye daha fazla promosyon ödeyebilecek. Banka isterse, emeklilerin maaşlarını kendi şubelerine taşıması için 900 liranın üstünü de vaat edebilecek. Emekli, vaatleri görerek bankasını seçecek ve bu banka ile sözleşme imzalayarak peşin olarak bu ödemeyi alacak.

Haziran ayını bulabilir

Diğer taraftan bankaların promosyon yarışında emeklilere;

Kredilerde düşük faiz, mevduatta da yüksek faiz imkanı

Ücretsiz bankacılık imkânları, ücretsiz havale ve EFT,

Kredi kartına yıllık aidat ödenmemesi, hesap işletim ücreti alınmaması

Şubelerde işlem önceliği tanıması bekleniyor.

Pazarlıkların devam edeceği önümüzdeki haftalarda, kararın açıklanmasının Haziran ayını bulacağını söylemekte fayda var. Sayın Bakan söz artık sizde; Saniyelerle para kazanan bankaları, yılların emeğiyle emekli maaşına hak sahibi olan milyonlarca emeklimizin karşısında ikna etmenizi bekliyoruz…

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.