Geride ne kaldı?
HDP Genel Başkanı Demirtaş ve bir çok siyasetçi, siyaset bilimci sürekli olarak “Devletde istihbarat ve güvenlik zaafı olduğunu” söylüyor. Bu geçmişte de hep söylendi.
Gerekli tüm istihbaratı ve vatandaşların can güvenliğini sağlamak devlet olmanın şartıdır. “Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına sokmayalım” diye çırpınanlar bugünlerin geleceğini öngörüp uyarmışlardı. Ve bugün tüm ülke terör tehdidi altındadır.
Başbakan “Ülkenin bölünmesine izin vermeyeceğiz” dedi. Halk düşmanları zaten izin istemiyorlar.
Ekranlarda gözyaşı döken devlet adamları derseniz, o da bu çok tehlikeli süreçte bize yarayacak veya yakışacak son görüntüdür.
Tahmin mi bu?
Şiddet ve terör son haddine Şuruç’ta dayandı, MHP lideri şu tepkiyi verdi:
“Görünen o ki bu günlerden daha zor günler yaşanacak. Bunlarda zerre kadar duygu kalmamış. Her an bir saldırı olabilir!”
“Her an bir saldırı daha bekleneceğini” söyleyen başka liderler de oldu... İnsanlık düşmanları dünyaya insaftan ne kadar uzak olduklarını göstermek istediklerinde toplumları ancak bu kadar tehdit edebilir.
Ortadoğu’da gözlerini Türkiye’ye dikmiş ve bu fırsatı da sonunda yakalamış terör örgütleri her gün cüretini daha ileri götürüyor.
Bu cellatlarda zerre kadar duygu olsaydı, hiç değilse yardım için çalışan masum gençlere zarar vermeye kalkışmazlardı.
Türkiye’de siyasetçiler aydınlıktan hoşlanmıyorlar. Başları her sıkıştığında karartma uyguluyorlar. Son katliamın sebebini bile anlamakta zorluk çektiklerinden ve sansüre, yayın yasağına zor sorular sorulacağı korkusu ile başvurduklarından emin olabilirsiniz.
O nedenle Türk kamuoyu doğru haber alma imkanını Batı medyasından sağlayabiliyor.
Habersiz olmaz
Dünkü İngiliz gazeteleri çetrefilli yorumlar ortaya atmıştı mesela…..
İngiliz gazetesi Times: “Bu durumun Türkiye’nin Güney sınırındaki kaosu zaptetme açısından bir dönüm noktası olduğunu” yazmıştı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Batılı liderlere “IŞİD’ın yenilgiye uğratılması” yerine “Beşar Esad’ın devrilmesine” öncelik vermeleri için israr ettiğini vurguluyordu.
Gazete ABD Genel Kurmay Başkanı’nın “20 yıl sürebileceğini” söylediği bir mücadeleden söz ediliyor diyordu.
Bir başka İngiliz gazetesi ise yabancı savaşçıların çoğunun Türkiye üzerinden Suriye’ye geçtiğini, “kasıtlı şekilde tam olarak korunmayan” sınırı kullandığını bildiriyor. Türkiye çok ciddi bir tehlikenin içindedir ve bu noktada “oynak siyasetler” uygulaması batılı müttefiklerini kızdırmıştır.
Batı medyasına yansıyan telkin ve nasihatler ortaya net bir resim koyuyor.
Bu manzaraya ne isim vermeli, önemli değil çünkü gerçek değişmiyor.
“Allah kurtarsın” demekle kurtulamayız. Dikkate değer politika değişikliği acildir ve şarttır!