AB-Muş köprüsü kanserle kuruldu
Salih Yüce Muş’tan aradı. ‘Bundan 10 yıl önce lenf kanserine yakalandım, kanseri yendim. Şu anda kanserli hastalarla ilgili çalışmalar yapıyorum, dernek kurdum...’ diye anlatmaya başladı.
Salih Yüce şu anda 30 yaşında. İki çocuk babası. 1998’de kansere yakalandığında büyük oğlu bebekti. İstanbul’da 1. Ordu Komutanlığı’nda askere başladığında rahatsızlandı, ’yorgunluk, bitkinlik’ derken GATA’da yumuşak doku kanserine yakalandığı tespit edildi.
Dünya başına yıkıldı Salih Yüce’nin.
‘Teşhis konulduğunda durum kritikti. Hastalığım ilerlemişti. Duyduklarıma inanamıyordum. Bir süre eşimle de durumu paylaşamadım, dilim varmıyordu anlatmaya...’ diye anlatıyor Salih Yüce.
Birçok kanser hastası gibi hem hastalıkla, hem bu hastalığın yarattığı psikolojik depremle hem de maddi sorunlarla boğuştu Salih Yüce.
Yeşil kart aldı
Bir mektup yazıp durumunu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e anlattı, ‘yeşil kart’ sahibi oldu.
Ankara Onkoloji Hastanesi’nde tedavisi devam ederken maddi zorluklar nedeniyle tedavi olamayanlar, umutsuz kanser hastaları onu derinden etkiledi. Memleketi Muş’a döndüğünde ise durum daha da içler acısıydı.
‘Nelerle karşılaştınız?’ diye soruyorum, Salih Yüce anlatıyor:
’Türkiye’de çok iyi kanser tedavisi yapılıyor ama herkes bu imkanlardan yararlanamıyor. Türkiye’de çok iyi doktorlar var ama herkes bu doktorlara ulaşamıyor. Genç, yaşlı, çoluk çocuk çok perişan olunuyor. Kanserin tedavisi çok pahalı. Kanser aynı zamanda bir aile hastalığı. Hastalar tedavi konusunda bilgisiz. Daha da önemlisi bu süreçte yaşanılan sorunlardan dolayı umutlarını tamamen kaybetmeleri...
Muş’a döndükten sonra ne yaptınız?
İlk önceleri çevremde bu hastalığa yakalananlardan bir çember oluştu. Amerika’daki Pleformik Rabdomyo Serkom Vakfı ile temasa geçtim. Bunlar bu işle kafayı uzun süre yorunca karşınıza çıkıyor. Tüm hayatınız bu konular üzerine yoğunlaşıyor. 2004’te Muş’ta Onkoloji Hastaları Yardımlaşma ve Sevgi Derneği’ni kurdum.
Neler yaptınız dernekte?
İlk etapta kadınlarda yoğun olarak görülen meme kanseri taramaları yapıldı. Sağlık Bakanlığı’yla çalıştık. 87 kadına teşhis konuldu. Muş’ta birçok kadın doktora hayatında ilk kez bizim sayemizde gitti. Dernek Sağlık Bakanlığı ve Valilik’le çalışıyor. Onlarca çocuğa yapılan taramalar sonucunda lenf kanseri tanısı konuldu.
Biz geliyoruz
AB fonlarından destek almak için proje yazdınız... Ve ilk kez AB Türkiye’de bir kanser projesi için fon ayırdı...
Projemizin adı ’Biz geliyoruz’. Kanserle ilgili bilgilendirici bir kampanya yapmayı amaçlıyoruz. Nisan ayında 10 Avrupa ülkesinden doktorlar ve kanser hastaları Türkiye’ye geliyor. Türkiye’den de doktorlar Muş’a gelecek. Türkiye’deki 10 ilde 2’şer kanser hastası seçiliyor. Bu hastaların yaşı 18-25 arası olacak. Bu kişilerle birlikte kanserli hastalara umut vermek istiyoruz. Bu kişiler salsa dersi alacak.
Neden salsa?
Herkes bizlerin halk oyunları oynamasını bekler. Öyle değil, bizim için değişik ve zor olan bir dansı seçtik. Hastalar da genç kanser hastalarına çaresizliği değil umudu işaret edecek.
AB ne kadarlık bir fon ayırdı sizin için?
8 bin 200 euro. Biliyoruz bu çok küçük bir rakam ama Muş’tan böyle bir proje çıktı ve Muş umudun sesi olmak istiyor. Bu projeyle onlarca Avrupalı Muş’a gelecek. Bizi tanıyacak. Sonuçta dünyanın neresinde olursanız olun hepimiz insanız ve kanser hepimize çok yakın. Biz bu projeyi hazırlarken bilinirliği artırarak kanser hastalarına yol göstermek ve umutlarını kaybetmemelerini sağlamak istiyoruz.