Girişimci annenin markası Leonardini...
.
Cemile Tankurt Şenulubaş... Bu iki zor soyadının arkasında başarılı girişimci bir kadın var. Cemile T. Şenulubaş okulda başarılı, işte başarılı bir kadın. Evlenip çocuk sahibi olduğunda da her şeyin en iyisinin peşine düşmüş. “Çocuk da yaparım, kariyer de’ derken kendini evde danışmanlık yaparken bulmuş.
O zamana kadarki kariyerine bakarsak, Cemile Hanım uluslararası bir firmanın yöneticilik basamaklarında olacak bir isim. Liseyi Beşiktaş Atatürk Lisesi’nde okurken AFS programıyla gittiği Amerika’da bitirmiş, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden yüksek şeref derecesiyle mezun olmuş. London School of Economics’de master yapmış. Sabancı’nın satış ekibinde ve Lafarge’ın çeşitli şirket projelerinde görev almış.
İlk kızı doğduğunda çok iyi maaş aldığı işinden ayrılmış. İkinci bebeği olduğunda ise yeni işi kafasında şekillenmeye başlamış.
Neden Türkiye’de yok?
Her yurtdışına gidişinde iki kızı için bavulunu oyuncaklarla doldurmaya başladığında, “Bu oyuncaklar neden Türkiye’de yok?” diye düşünmüş ve bu süreç sonucunda oyuncakçı olmuş. Ben “akıllı oyuncak” diyorum, Cemile Hanım, “eğitici ve öğretici” diyor.
Cemile Tankurt Şenulubaş’ın Leonardini adıyla mağazalar zinciri var. Leonardini, “Leonardolar” demek. İtalyanca bir isim olması yanıltmasın, hem bilim hem de sanatla yoğrulmuş çocukları çağrıştırsın diye Tankurt oyuncak mağazasına bu adı koymuş.
4 farklı markanın oyuncakları satılıyor Leonardini’de. Dünyaca ünlü ve güvenilir oyuncak markaları ELC (Early Leraning Center), Fiesta Crafts, House of Marbles ve Orchard Toys’un ürünleri.
Anneliğin girişimci yaptığı Cemile Tankurt Şenulubaş, 5 yıllık planlarını atıyor. Çin’de denetim altında tahta oyuncaklar üretip, bu oyuncakları Avrupa ülkelerine satma hayalini kuruyor.
Neden olmasın?
CE damgalı oyuncak aldınız, peki gerçek mi?
‘Çin malı’ oyuncak krizinden konuşuyoruz.
Birçok marka, oyuncaklarını Çin’de yaptırıyor. Cemile Hanım, anne ve babaları uyarıyor: “Üzerinde CE damgası olmayan oyuncaklardan uzak durun ve bu damganın gerçek olup olmadığını, yani oyuncağa sonradan eklenip eklenmediğni kontrol edin” Peki bunu nasıl anlayacağız? Oyuncakların sertifikasına bakmak ve çok uyanık olmak gerekiyor.
Balıkev İstinye Park’ta günde 1.5 ton balık satıyor
Alışveriş merkezlerinin sayısı artıyor, rekabet tavana vurmuş durumda. Fark yaratmak, müşterinin ayağını alıştırmak gerekiyor.
İstinye Park yeni alışveriş merkezlerinden biri. Dev gibi. Lüks tüketim de var, balık ekmek de.
Belki de en çok dikkat çeken yönü lüks markaların bulunduğu bulvarı oldu ama neresi alışkanlık yarattı derseniz, balık ekmek derim.
Alışveriş Merkezi’nin pazar yeri tuttu. Her daim tıklım tıklım. Günaydın, Malatya Pazarı, Uğur Market, Pelit ve Backhouse...
1200 fiş kesiliyor.
Oradaki yerlerden biri de Fishmekan’ın ortaklarından Çetin Kırışgil’in Balıkev’i. Balıkev’de günde 1000-1200 fiş kesildiği oluyormuş.
Hatırlatayım, Balıkev’in sadece 30 masası var. İsterseniz taze isterseniz pişmiş balık alabiliyorsunuz.
Peki Balıkev neden cazip?
Bir kere fiyatları çok uygun. Balık pişirmeyi biliyorlar. Mezelerle doymadan balığın tadına doyarak yiyorsunuz.
Ve hızlılar. Servis iyi, beklemiyorsunuz.
Taze balığa doymak isteyenlerin yeni adresi Balıkev’de günde 1.5 ton balık tüketiliyor.
Bu arada İstinye Park’ın lüks markalara ayrılan bölümünde Borsa ve Loft’un sahipleri tarafından açılan Masa var. Masa ‘görelim, görünelim’ meraklıları için iyi bir adres. Yemeklerine diyecek lafım yok ama servislerinden şikayetçiyim. “Benim şansıma, çok yavaş servis yaptıkları günlere denk geliyorum” derken çevremde Masa’ya giden herkesten aynı şeyi duyar oldum. Hızlanmalılar.
İstinye Park’ta farklı lezzet durakları var. Onlar da başka bir yazıya kaldı.