Şampiy10
Magazin
Gündem

Yılbaşı akşamının keyfini çıkartın!

Dört gün sonra yeni bir yıla merhaba diyeceğiz. Hepinizin yeni yılını en içten dileklerimle kutluyorum. Dileğim mi? Yeni yıl bilim yılı olsun! Bilginin ışığıyla yıkanalım, aydınlanalım, daha çok öğrenelim.

Gelelim yılbaşı akşamına... Hayatta bazı günler var ki tadını çıkartmak şart. Hep söylemişimdir; yılbaşı akşamı bence kısmanın anlamı yok! Artık keyif zamanı, anı yakalayın, kaçırmayın. Fakat şimdi ‘Oh, istediğim kadar cips atıştırabilirim, çikolataları, tatlıları boca edebilirim’ demeyin lütfen. Akıllı yiyin!

Yılbaşı akşamını kilo almadan geçirmek mümkün

Saat 17 gibi mutlaka bir ara öğün yapın

Eğer bu ara öğün yapılmazsa gidilen yerde aç karnına içilecek bir kokteyl bile insanı çarpabiliyor. İnsanın davranışlarını, gecesini etkileyebiliyor. Daha fazla, bazen normalin 2 katı yemesine neden olabiliyor. Aç gitmeyin, kan şekeriniz dengede olmalı.

Dışarıya çıkmadan önce ara öğün önerileri

- 1 kase yoğurt
- 1 elma rendesi
- 2 kaşık yulaf ezmesi
- 2-1/2 paket yulaflı light bisküvi
- Light labne peynir
- Çay
- Kepekli tost

Kafanızı kurup partiye öyle gidin

‘Yemeye değil eğlenmeye, insanlarla kaynaşmaya, sohbete gidiyorum’ diye kendi kendinize tekrarlayın. Güzel ama ağır yemeklerin olacağını bildiğim yerlere kafamı böyle kurarak gidiyorum. İşe yarıyor.

Kendinizi fazla kiloya hazırlamayın

Çoğu kişi ‘ En az 1-2 kilo alırım’ diye baştan kilo alma hedefi koyuyor. Bunu yapmayın. Bir şekilde vücudunuza daha fazla kilo için emir veriyorsunuz. Aksine şöyle düşünün: ‘Bu yılbaşı akşamından hiç kilo almadan çıkacağım.’ Zihin sandığımızdan daha güçlü; vücudumuz üzerindeki etkisi büyük. Bu tür kendi kendine meditasyonun çok işe yaradığına hep tanık oldum.

Yılbaşı akşamı ana hedef yemek mi olmalı?

Yılbaşı akşamı ana hedef yemek değil, olmamalı da! Ailemizle, arkadaşlarımızla çok keyifli zaman geçireceğiz! Böyle düşünün, çok daha az yediğinizi farkedeceksiniz. Mutlu olmak için illa 2 dilim çikolatalı kek yememiz gerekmiyor, 1 ince dilim de yetiyor! Ailemizle, arkadaşlarımızla tombala oynamak, gülüşmek, dans etmek, birlikte TV seyretmek... Bunlar hep fazla yeme düşüncesinden uzaklaştırıyor.

Ordövr tabakları kalori deposu

Bu tabaklarda genellikle zeytinyağlı dolma kısmını es geçin. Çünkü yarım tabak pilavı önceden yemiş oluyorsunuz! Tabaktaki somon, ince kesilmiş etler, ince dilim peynir, sebzeleri yiyebilirsiniz. Yağlı, mayonezli karışımlar, kızartmalar oluyor; bunlara dokunmayın.

Mönüdeki pilav veya kremalı patatesi es geçin

Etinizin ve yanında gelen sebzelerin keyfini çıkartın. Yanındaki pilav veya patatese de dokunmayın.


Kuruyemişler çabuk kalori aldırır

Çoğumuzun kuruyemişe zaafı var. Ancak 2 dolu avuç karışık kuruyemişten çok rahat 400-500 kalori alabiliyoruz. 1 avuç alın.

Ya çikolata?

Bitteri tercih edin. Çikolata harika bir yiyecek, ama çok kalorili! Çikolata benim de yenildiğim alan. Kararında kalmakta zorlanıyorum.

İçki miktarına dikkat

Herkesin tolere edebildiği miktar farklı. Alkol kilo aldırıyor, kan şekerini çok hızlı yükseltiyor. Kırmızı şarap tercihiniz olabilir.

Kekteki kremayı sıyırın

Genellikle hazır keklerin üst kısmı aşırı yağlı, kremalı olabiliyor. İç kısmındaki muhallebili bölüm daha uygun.

Salataya hücum edin

Salata bilmediğiniz soslarla donatılmışsa dikkat! Sosu ayrı isteyin.

Yazının devamı...

Yeni yıla hafif girelim-mi?

Hala şansımız var! Yılbaşına istediğiniz gibi iddialı girebilirsiniz. Bu son haftada biraz dikkat edersek rahatlıkla 1 kilo verip elbisemizin içinde göbeğimiz, kalçamız çıkmadan güvenle salınabiliriz. Çok farklı light çorbalarım var. Denemeye değer!

1. gün

Kahvaltı

- Elma n muz n 1 küçük bardak süt

- 2 yemek kaşığı yulaf ezmesi

- 1 tatlı kaşığı kuru üzüm

Öğlen

- Izgara tavuk

- Sebze

Akşam

- Zerdeçallı kereviz çorbası n

- 2 mandalina

- muz

Gece

- paket yulaflı bisküvi

2. gün

Kahvaltı

- Yarım armut

- Süt

- 2 yk yulaf ezmesi

- 1 tk kuru üzüm

Öğlen

- Izgarabalık

- Salata

- 2 kare bitter çikolata

Akşam

- Zerdeçallı kereviz çorbası

- 1 kase probiyotik yoğurt

- 1 Trabzon hurması

3. gün

Kahvaltı

- 1 yumurta

- 1 dilim peynir

- 1 dilim ekmek

- 1 tatlı kaşığı zeytinyağı

- 1 avuç kiraz domates

Öğlen

- Tavuk çorbası

- Salata

- 2 kare bitter çikolata

Akşam

- Buharda karnabahar, brokoli, kabak, havuç kırmızı biber

- 1 kase probiyotik yoğurt

- 1 muz

- 2 mandalina

4. gün

Kahvaltı

- muz n elma

-n Süt

- 2 yk yulaf ezmesi

- 1 tk kuru üzüm

Öğlen

- Izgara et n Sebze

Akşam

- Kabak ve havuç çorbası

- 1 kutu probiyotik yoğurt

- 1 armut

5. gün

Kahvaltı

- 3 kaşık müsli

- Süt

Öğlen

- avokado

- Izgara somon

- Salata

Akşam

- Tavuk çorbası

- 1 Trabzon hurması

- 1elma

6. gün

Kahvaltı

- 1 yumurta n avokado

- 1 avuç kiraz domates

Öğlen

- Izgara köfte ( 3 adet)

- Salata

- 2 kare bitter çikolata

Akşam

- Zerdeçallı kereviz çorbası

- 1 muz

- 1 kase yoğurt

7. gün

Kahvaltı

- Omlet( 2 yumurta + 1 dilim peynir)

- 1 dilim ekmek n Kiraz domates

Öğlen

- Tavuk şiş

- Buharda sebze

- Trabzon hurması

Akşam

- Kabak ve havuç çorbası

- 1 kase yoğurt

- 1 elma

Yazının devamı...

Diyet yapmak çok keyifli olabilir mi?


Her kadın gibi ben de yılbaşı elbisemin içinde emin adımlarla ilerlemek için çabalıyorum. Ne mi yapıyorum? Haftada 4 kez DVD eşliğinde spor yapıyorum, aşırı kalorili yiyecekleri kestim. Diyetisyen Güneş Aksüs’ün kitabı tam da bu sırada elime geçti. Adı: ‘Güneş’le Kaçamak Diyeti’.

Kaçamak diyetinde ne pişer?

Kaçamak diyetinde sizi mutlu eden tüm yemekler pişebilir! Her şey olabilir ama bir dengesi ve birlikte güzel bir ilişkisi olmalı yiyeceklerin. Sadece sağlıklı yemekler değil, aynı zamanda lezzetli olmalı... Bu diyetin olmazsa olmazı. Ama bunun daha sağlıklı ve hafif halini dene! Aynı zamanda yoğun çalışan birinin bile pişirebileceği yemekler var bu diyette. Çok yorgunsun, işten geldin, evdeki malzemeyle 15 dakikada pişen sağlıklı ve lezzetli yemekler...Yani hepimizin ihtiyacı olan tarifler.

Diyet yapmak keyifli olabilir mi?

Olmaz gibi görünüyor ama bence olmalı. Çünkü keyif almadığımız bir şeyi sürdürmek istemeyiz. Diyet yapmaya ihtiyacınız var ise, fazla kilolarınızdan kurtulmak, sağlıklı olmak ve iyi hissetmek istiyorsanız belki de bir ay, belki de bir yıl diyet yapmanız gerekebilir. Bundan keyif alırsa bu bir listeden çıkar ve hayatımıza yerleşir. Bu işi keyif haline getirenler , hem diyet yapmanın hem de zayıflamanın tadını çıkarıyorlar. Ben de keyif kısmına yoğunlaşıyorum! Bence en önemli konu bu... Yoksa kalori hesabı tek başına işe yaramıyor.

Diyet yaparken motivasyon çok önemli. Motivasyonu artırmak için ne yapmalı?

Her işte olduğu gibi diyet yaparken de ‘motivasyon’ çok önemli.

İşte motivasyonu artırmanın 10 kuralı

1- Mutlu olmanın yollarını öğrenin!

Mutluluk ile yaptığınız her işte daha iyi sonuç alırsınız. Mutlu olanlar, şükredenler ve hayatın tadını çıkaranlar daha kolay zayıflıyor. Sizi mutlu eden şeyleri bulun, hayatınıza sokun!

2- Haftada bir gün kaçamak yapın

Haftada bir gün kaçamak yapmak ne işe yarar? Önce keyif verir, mutlu eder, sonra vücudunuzun aynı ve düşük kalorili diyet listelerine alışmasını önler ve olumlu anlamda bir değişiklik yapmış olursunuz. Sıkılmadan diyetinizi daha uzun süre yapabilir ve korumada daha başarılı olursunuz.

3- Ne yediğinizi yazın

Yazmak fark etmek demektir! Bugünü, dünü, geçen haftayı ve ayı görmeden yolunuza devam etmeniz önünüzü görmeden ve plansız bir şekilde yürümenizi sağlar. Ne yaptığınızı bilin ve ona göre adım atın!

4- Hedeflerinizi belirleyin, plan yapın

Büyük rakamlara gerek yok! Bu ay kaç kilo verebilirsiniz? Hatta bu hafta? Önce bunu başarın. Sonra da bu başarıları biriktirin.

5- Vücudunuzu tanıyın

Sizi iyi gelen ve rahatsız edenler neler? Her besin size iyi gelmeyebilir. Ya da her yiyecek sizi tok tutmayabilir. Önce kendinizi iyi tanıyın. Herkesin kilo alma sebebi de aynı değildir!

6- Çok hareket edin

Bugün düne göre 10 adım fazla mı attın? Süper! Devam...

7- Ara öğünleri atlamayın

Ara öğünleri atlamak zayıflamayı yavaşlatır. Aralarda kan şekerini dengeleyecek minik ara öğünler olmalı. Ana öğünlerde masaya çok aç oturmayın!

8- Su için

Su içmek kesinlikle size iyi gelecek. Suyun faydası saymakla bitmez. Ama diyet yaparken en çok istediğin şey tokluk hissi ise su içmeyi unutma...

9- Günde iki fincan yeşil çay için

Yeşil çay metabolizmayı hızlandırır, ödem atmana da yardımcıdır ve çok değerli bir antioksidan içerir. Her gün mutlaka olmalı!

10-Diyetisyen ile çalışın

İşin uzmanı ile çalışmak, sizi başarıya götürür. Yanlış uygulamalar denemek ve sağlığınızı riske atmak yerine diyetinizi diyetisyeniniz ile birlikte yapın.

Güneş’le Kaçamak Diyeti’nden tarifler

Rengarenk dürüm

Malzeme

- 1 kepekli lavaş
- 100 gr tavuk göğsü
- 7-8 parça brokoli
- 1 kırmızıbiber, 1 yeşil biber
- 1 soğan  2-3 diş sarmısak
- 1 yk zeytinyağı
- Kimyon, karabiber, sumak

Yapılışı: Tavuk göğsünü jülyen doğrayın. Brokolileri kaynar suda 5 dakika haşlayın, çok yumuşamadan sudan çıkarın. Biberi, soğan ve sarmısağı da jülyen doğrayın. Teflon tavaya zeytinyağını soğan ve sarmısakları koyup biraz kavurun. Tavuk ve biberleri de koyarak soteleyin. Pişerken baharatları atıp karıştırın. Piştikten sonra içine haşlanmış brokoliyi atın ve harmanlayın. Kepekli lavaşı başka bir tefolon tavada ısıtın, sebze karışımının içine koyun ve dürüm şeklinde yiyin.

Yoğurtlu sebzeli dilim

Malzeme

- 1 yufka
- 1/2 bağ pazı
- 1/2 bağ ıspanak
- 1-2 sap pırasa
- 1 bardak yağsız lor.
- 1 yumurta
- 200 ml az yağlı yoğurt
- 2 diş sarmısak
- 2 yemek kaşığı zeytinyağı

Yapılışı

Zeytinyağı, 1/4 çay bardağı su ve yumurtayı karıştırın. Yufkayı açın, içine bu karışımdan sürün. Bir tencerede pazı, ıspanak ve pırasaları hafifçe pişirin. İçine loru koyun ve ocağın altını kapayın. Yufkanın tam ortasına uzunlamasına yayın ve rulo olacak şekilde sarın. Önceden ısıtılmış fırında üzeri kızarıncaya kadar pişirin. Çıktıktan sonra dilimleyin ve üzerine sarmısaklı yoğurt dökün.


Yazının devamı...

‘Hem gıda, hem insan diyeti yapıyorum’

Erol Evgin herkesin sevgilisi bir sanatçı. Hangi alanda çalışırsak çalışalım hepimize rol model aynı zamanda; sesiyle, fiziğiyle, seyirciye saygısıyla, örnek aile yaşamıyla... Yıllardır hiç değişmeden gayet fit kalmayı başarıyor. Peki nasıl; sırrını sordum...

Çocukluğumda neyseniz, şimdi de O’sunuz! Nasıl bu kadar formda kalıyorsunuz? Sırrınız nedir?

Öyle mi görünüyorum (Gülüyor)... Yarısı genetik. Anne tarafım Kafkasya’dan gelmiş, Karadeniz ailesi. Uzun ömürlü insanlar. İnşallah biz de öyle oluruz. Bir Ballı Ninem vardı, 104 yaşında öldü. Anneannem 96, annem 95 yaşında rahmetli oldu. Biraz onlara güveniyorum, bana moral oluyorlar. Onun dışında ruh ve beden sağlığı çok önemli. Ruhumu iyi tutmaya bakarım.

Tutkularım vardır; ama hırslarım yoktur. Kin tutmam. Hep bir şeylerle uğraşırım: Resim yaparım, müzik dinlerim, beste yaparım, bahçeyle ilgilenirim... Bir kaç yıldır burada Polonezköy’de yaşıyorum, temiz havası çok iyi geliyor. Sigara içmiyorum. En az 8 saat uyurum. Akşam 22.30’da yatağa girmek kadar sağlıklı bir şey yok. Sabahları yüzümü sodayla yıkarım. Çok faydalı, yüzünüzü geriyor, rahatlıyorsunuz.

Sesiniz de çok genç, hiç değişmiyor, hep muhteşem! Nasıl koruyorsunuz?

Teşekkür ederim. Beslenmeme, uykuma özen gösteriyorum. Bir de düzenli olarak yaptığım ses egzersizlerim var.

Hep güler yüzlüsünüz. Her zaman gülümsemek mi sizi bu kadar genç tutuyor acaba?

Bedenime ve ruhuma iyi bakmaya çalışıyorum. Hem gıda diyeti, hem insan diyeti yaparım. Beş, altı aydır hiç ekmek ve hamur işi tüketmedim; çünkü benim bedenime zararlı olduğu söylendi. Ayrıca bana zarar verdiğini düşündüğüm hiç kimseyle görüşmem. Bu demek değil ki kendimi bir koza içinde koruyorum, çok seçiciyim; evden çıkarım, kahveye girerim herkesle hal hatır sohbet ederim. Sadece dostluk ilişkilerimde seçiciyim.

Özel bir beslenme biçiminiz var mı?

Uzun zamandır Doktor Ender Saraç’a gitmeyi çok istiyordum. Tahlillerimi gösterdim. O da bana mayasız bir rejim önerdi. Bu rejimde un hiç yok. Mayalı yiyecekler yok. Ekmek, makarna, pirinç yok. Peynir yok. Sadece keçi peyniri, keçi sütü var. Yoğurt yok. Bol sebze ve kırmızı et var. Balık eti, tavuk eti var. Enginar kürü yapıyorum. Yürüyüş yapıyorum. Alkali su içiyorum. Bunları yaparak hemen 20 günde 5 kilo fark ettim. Son 20 yılın en zayıf kilosuna indim. Bu işler hep beyinde başlayıp, beyinde bitiyor. Beynim bu rejime inandığı için canım da istemiyor.

Mutfağıma hiç sokmam dediğiniz yiyecekler?

Konserve besinler tüketmemeye özellikle özen gösteriyorum.

Soframdan hiç eksik etmem dediğiniz yiyecekler?

Mevsimine göre hazırlanan zeytinyağlılar.

Destek kullanıyor musunuz peki?

Destek kullanmaktansa, vitamin ve mineralleri doğal besinlerden almayı tercih ediyorum.

Düzenli spor yapıyor musunuz?

Evet. Düzenli yüzüyorum ve pilates yapıyorum.

Starlar arasında nadir bir şey daha var: Yıllar süren mutlu evlilik! Mimar eşiniz var, yıllardır adınız hiç bir dedikoduya karışmadı. Bu da mutlaka formda kalmanıza yardımcı olan faktörlerden biridir sanıyorum...

Evde huzur ve mutluluk çok önemli. İki çocuğumuz, üç torunumuz var. Gelin var, damat var. İki kişiydik yola çıkarken, sonra çocuklar gelince dört olduk. Gelinle damat geldi, altı olduk bir anda. Şimdi üç torunla birlikte dokuz kişiyiz ve mutluyuz.

Yazının devamı...

İşte dünyanın en büyük gıda araştırma merkezi!

Ülkemizin değerli Beslenme ve Diyetetik Profesörleri ve diyetisyenleriyle birlikte İsviçre’nin Lozan kentinde bulunan Nestle Araştırma Merkezi’ndeydik. 5 binin üzerinde bilim insanının görev yaptığı bu dünya gıda devinin araştırmaları gerçekten etkileyici, büyüleyici. Merkezde gıda endüstrisinin gelişimine katkıda bulunacak bilimsel ve teknolojik araştırmalar yapılıyor. Lozan’da bulunan merkezin Şili, Misouri, Pekin ve Tokyo’da olmak üzere 4 uydu birimi daha bulunuyor. Her yıl 200’ün üzerinde bilimsel araştırma yayınlıyorlar ve sektörünün geleceğinin şekillenmesine yardımcı oluyorlar.

Dünyanın en büyük gıda araştırma merkezindeydim. İtalya’da yaşları 21 ile 111 arasındaki gönüllülerden alınan kan ve idrar örnekleri karşılaştırılarak ‘uzun yaşamın ayak izi’ bulundu. Uzun yaşam süresine sahip olan kişilerin biyolojik yapılarında antioksidan savunmasının yüksek olduğu sonucu ortaya çıktı. Araştırma 21 ile 111 yaş üzeri 396 gönüllü üzerinde yapılmış. 100 yaş üzeri kişilerden alınan kan ve idrar örnekleriyle çok genç yaştaki kişilerden alınan örnekler arasında benzer bileşikler bulundu. Bu benzerlikler daha uzun ve daha sağlıklı yaşlılık dönemini öngören fizyolojik işaretler olarak tanımlandı. Araştırmaya katılan 100 yaşını aşmış deneklerin kan ve idrarında bulunan maddeler bu kişilerin vücutlarının özellikle daha iyi ‘ anti oksidatif ’ tepkiye sahip olduğu sonucunu ortaya çıkartıyor. Dr. Collino; uzun bir yaşamın metabolik gen yapısını keşfetmenin yaşlanmanın biyolojik mekanizmalarını anlamak adına heyecan verici bir adım olduğunu belirtti ve sonucun yaşlı insanların sağlıklı olması ve daha uzun yaşaması için gerekli süreçlerin ortaya çıkarılmasına yardımcı olacağını da açıkladı.

Probiyotik bakteriler obeziteden koruyor

Özel bir probiyotik türünün kilo yönetimi üzerindeki olumlu etkisi saptanmış. Probiyotikler, alınan kalorilerin sindirimini ve vücutta enerji kullanımını düzenleyerek kilo kaybına yardımcı oluyor. 125 obez denek 12 haftalık bir kilo verme diyeti ve ardından vücut ağırlığının korunmasını amaçlayan 12 haftalık bir dönemden geçirilmiş. Çalışma süresince katılımcıların yarısı bir kapsül yoluyla probiyotik bakteri, diğer yarısı plasebo almış. Probiyotik alan kadınların plasebo alan kadınlara göre çok daha iyi kilo verdiği görülmüş. Belirli bir probiyotik türü olan LPR obez kadınlarda kilo vermede etkisi olmuş.

Beslenebilirim Projesi ile 18 bin çocuk bilinçlendi

Beslenmeyle ilgili sorunlar okul çağındaki çocuklarda artış gösteriyor. Bu küresel sorunun çözümüne katkı sağlamak amacıyla dünyada 68 ülkede 280 kuruluşla ortaklaşa “Sağlıklı Çocuklar” isimli küresel programı yürütüyorlar. Ülkemizde ‘Beslenebilirim’ projesiyle ilkokul 3. sınıf öğrencilerinin yeterli ve dengeli beslenme farkındalığını geliştirmeyi amaçlıyor. Proje Türkiye’de 13 ilde 58 okulda uygulanıyor. Şimdiye kadar 18 bin öğrenciye ulaşmış.

Lezzetten ödün vermeden nasıl sağlıklı beslenebiliriz?

İnsanların beslenme alışkanlıkları ve kalori alımını etkileyen faktörler konusunda çalışmalar yürütüyor. yiyeceklerden keyif alırken aynı zamanda da kilo alımının nasıl kontrol altına alabileceğine ilişkin öneriler sunuluyor.

Çikolatayı farklı algıladık

Merkezde lezzetin biyolojisinin ve fizyolojisinin ince detayları üzerinde çalışıyor. Örneğin; bir şeyler yediğimizde tat alma reseptörlerimiz o gıdanın yapısını, güvenliğini ve besinsel değerini değerlendiriyor. Bu karmaşık profil, daha sonra tat algılama sürecini tamamlamak üzere beyne gönderiliyor ve anında onu beğenip beğenmediğimizi biliyoruz.

Akdeniz tipi beslenme en doğru seçim

Ülkemizde özellikle Ege ve Akdeniz kıyılarında hakim olan bu beslenme biçimi Avrupa’da yükselişte. Artık bu Akdeniz diyeti diye değil, ‘Akdeniz tipi beslenme’ olarak tanımlanıyor bilimsel çevrelerde. Açıklaması da şu: ‘Herkesin Akdeniz’e kıyısı yok, ama Akdeniz tipi beslenebiliyor.’

Şimdi de 100 yaşını aşmış kişilerin üstün biyolojik özelliklerine Akdeniz diyetinin etkisini de mercek altına almış durumdalar. Görüşüm; sonuçlar açıklanıncaya kadar en iyi beslenme biçimlerinden biri olan Akdeniz tipi beslenmeye tutunmak en doğrusu.

Yazının devamı...

Türkiye’de her yıl 150 bin prematüre bebek doğuyor

17 Kasım Dünya Prematüre gününde Boğaziçi Köprüsü kadınların en sevdiği renklerden mora bürünmüştü. Köprünün mor ışıklarla aydınlatılmasını sağlayan PremaTürk:Prematüre Bebek Koalisyonu idi.

Çoğunlukla prematüre bebek annesi olan kadınların kurduğu koalisyon Türkiye’de prematüre doğumlarda yaşanan sorunlara dikkat çekmek, prematürelik hakkında farkındalığı artırmak ve bu problemlerin çözümü için politikaların oluşturulmasına katkı sağlamak amacıyla kurulmuş. Kendileri de prematüre bebek sahibi olan anneler bir araya gelmiş, yeni prematüre annelerine yardımcı oluyorlar.

PREMATÜRE BEBEK NE DEMEK?

37 haftadan önce doğan bebeğe prematüre bebek deniyor. Bu bebeklerin gelişimi henüz tamamlanmadığı için yüksek risk altındalar. Gelişimlerini tamamlayıncaya kadar hastanede özel koşullarda bakılmaları gerekiyor. Dünyada 10 bebekten 1’i prematüre yani zamanından önce doğuyor. Ülkemizde ise son 5 yılın bebek ölüm nedenlerine bakıldığında prematüreliğe bağlı nedenler ilk sırada yer alıyor. Koalisyon üyelerinden Zeynep Kamil Hastanesi Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan yoğun bakım ünitesi sorumlusu Prof. Dr. Fahri Ovalı’yla görüştüm. İşte açıklamalarından başlıklar:

- Türkiye’de yılda yaklaşık 1,3 milyon doğum olmakta ve bu doğumların yüzde 12’si prematüre doğum olarak gerçekleşmektedir. Bu da yaklaşık her yıl 150.000 prematüre bebeğin doğduğunu göstermekte.

- Türkiye’de ve tüm dünyada prematüre doğumlardaki artış nedeniyle prematüre doğan bebekler ve sorunları giderek önem kazanmaktadır.

- Amacımız toplumumuzun ve ailelerin prematürelik ve prematüre bebekler konusunda bilgi ve farkındalık düzeyini artırmaya destek olmak.

- Prematüre bebekler, gerek hastanede yatarken, gerekse taburcu olduktan sonra birçok fiziki ve bilişsel sorunlarla karşılaşmaktadır. Bu sorunların erken tanınması ve yönetilmesi, bebeklerin ileride özürlü olma ihtimalini azaltmaktadır.

“Benim Umut Dolu Küçük An’ım”

PremaTürk: Prematüre Bebek Koalisyonu aynı zamanda ‘’Benim Umut Dolu Küçük An’ım’’ adlı bir fotoğraf yarışması da düzenlemiş. İşte bu yarışmayı kazanlardan bir aile de bebekleriyle ödülü almaya gelmişti.

Beyin gelişimi için 2 ana faktör önemli:

1- Genetik

2- Çocuğun çevresiyle ve ana bakıcılarıyla kurduğu iletişim. Yani çocuğunuzu emanet ettiğiniz bakıcı da bebeğin zekası üzerinde etkili!

YUMURTA SARISINDAKİ KOLİN ZEKAYA DESTEK!

ABD’deki en önemli üniversitelerden biri North Carolina’dır. Bu üniversiteyi ziyaret etmiş ve çalışma sistemlerine hayran olmuştum. İşte North Carolina Üniversitesi’nde yapılmış bir araştırma zeka konusuna ışık tutuyor. Kolin beynin çalışmasında görevli hücrelerin iletişimi için gerekli bir kimyasal. Farelerde bebeklere kolin verildiğinde belleğin güçlendiği ve öğrenme hızının arttığı görülmüş. Üstelik bu kazanımlar kalıcı olmuş, yaşla yok olmamış. Kolin azalınca durum tersine dönümüş. Peki acaba insanlar için de aynı şey geçerli mi? Biliminsanları şimdi bunu belirlemeye uğraşıyorlar.

Kolinden en zengin yiyecekler

- Ciğer n Yumurta sarısı n Morina balığı n Tavuk n Karnabahar

- Brokoli n Ispanak

- Kinoa n Buğday ruşeymi n Anne sütü

Yazının devamı...

Protein almak için tavuk iyi bir seçenek!

TV programım nedeniyle 2 yıl boyunca Anadolu’yu çok dolaştım. Çok üzülerek gözledim ki; halkımız yeterli protein tüketemiyor. Bunu bilimsel istatistikler de ortaya koyuyor zaten. Örneğin; bir Amerikalı kişi başı yılda yılda 38 kilo et tüketirken, bir Türk 11 kilo tüketiyor. Bir Amerikalı kişi başı yılda 43 kilo piliç tüketirken, bir Türk yılda yaklaşık 19 kilo tüketiyor. Kırmızı et ülkemizde çok pahalı, halkımız düzenli yemekte zorlanıyor. Ancak tavuk çok uygun fiyatlı, hazırlaması kolay, sağlıklı ve protein değeri de yüksek bir yiyecek. Geçmişte tavuk hakkında çıkartılan şehir efsaneleri yüzünden çoğu kişi bu değerli yiyeceğe hala sofralarında yeteri kadar yer vermiyor. Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıkları Birliği (BESD- BİR) ofisime bir kitapçık göndermiş, oturdum okudum ve çok yararlı buldum. Kafamızdaki pek çok soruyu içtenlikle yanıtlamışlar.



SAĞLIKLI PİLİÇ ETİNİ NEREDEN ALABİLİRİM?

- Kasaptan ya da marketten ambalajlı ve etiketli olan , markası belli piliç etlerini gönül rahatlığıyla alabilirsiniz. Ambalajların açılmamış, yırtılmamış, bozulmamış olmasına dikkat edin.

- Kesinlikle ambalajsız ürün almayın.

- Alım yaptığınız kasap ya da marketin soğuk zincirin devamını sağladığına emin olun.

SATIN ALIRKEN NELERE DİKKAT ETMEK GEREKİYOR?

- Markası belli olmalı.

- Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından verilen onay numarası olmalı.

- Soğukta muhafaza edilmiş olmalı.

- Ambalajlı olmalı

- Ambalajın üzerinde son tüketim tarihli etiketi olmalı.

- Böylece kontrollü çiftliklerde yetiştirilmiş sağlıklı piliçlerin hijyenik kesimhanlerde kesilmesiyle elde edilmiş ürünleri yeme şansına sahip olabiliriz.

SICAKTA BIRAKMAYIN, 75 DERECEDE PİŞİRİN

-Tavuk alışverişini ayrı yapmalı, en sona bırakmalı.

- Tavuk satın alındıktan hemen sonra mümkün olduğunca çabuk tüketilmeli, eğer tüketilmeyeceyecekse hemen dondurulmalı.

- Piliç eti sıcaklığı en az 75 derece olacak şekilde (içi kırmızı kalmayacak şekilde) pişirilmeli.

DONDURULMUŞ ÜRÜNÜ BUZDOLABINDA ÇÖZDÜRMEK İDEAL

- Dondurulmuş ürünler buzdolabında 0-4 derecede çözdürülmelidir.

- Donmuş bir ürün çözdürüldükten sonra asla tekrar dondurulmamalı.

- Çözülme sıraında oluşan damlama sıvısı, mikoroorganizmaların gelişimi için uygun bir ortam oluşturur.

- Donmuş ürünlerin çözümünde mikrodalga da kullanılabilir, ancak ideali buzdolabında çözdürmektir.

MARKETTEN TAVUK ALDIĞIMIZDA NASIL SAKLAYACAĞIZ?

- Ya hemen tüketin, ya da soğuk zincir bozulmadan muhafaza edin.

- Taze soğutulmuş et ve ürünleri buzdolaplarının normal sıcaklığı olan 0 ile +4 derecede etiketlerinde belirtilen son tüketim tarihlerine kadar saklanabiliyor. Buzdolabı kapasitesinin üstünde ürün koymayın.

- Piliç etlerinin muhafazası için buzdolaplarının -10 ila -1 derece olan buzlukları veya -18 ile -24 derece olan derin dondurucu kısımları da kullanılabilir.

- Donmuş ürünler mutlaka derin dondurucuda muhafaza edilmeli.

- Buzdolabında kanatlı etler ve diğer sebze meyve vb. gıdaları birbiriyle üst üste koymamaya özen gösterin.

HORMON KULLANILIYOR MU?

Avrupa Birliği ülkeleri de dahil tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kanatlı yetiştiriciliğinde hormone kullanılmamakta. Türkiye’de hormon kullanmı, imal edilmesi, satılması bulundurulması yasak. Diğer tarafan hormon ucuz bir madde olmadığından uygulama ekonomik açıdan da rasyonel değil. Kullanımı durumunda üretim maliyetin birkaç misli artıracaktır. Uygulamadan iyi sonuç alınabilmesi için hayvanın cinsiyetine göre hormonun doğrudan hayvanın organizmasına tek tek verilmesi gereklidir ki, bu tavukçulukta pratik olarak mümkün değildir. Geçmişte ABD başta olmak üzere gelişmiş ülklerde kanatlı hayvanlardaki hormon kulanımının uygulanabilirliği ile ilgili araştırtmalar yapılmış, yem katkısı şeklinde yapılacak hormon uygulamalarından sonuç alınamadığı bilimsel olarak kanıtlandı.

ANTİBİYOTİK ARTIK YASAK

Büyüme ve gelişme faktörü olarak antibiyotik kullanımı Avrupa Birliği’nde olduğu gibi ülkemizde de Ocak 2006 tarihinden itibaren tamamen yasaklandı. Bu tarihten beri antibiyotikler sadece tedavi amaçlı kullanılıyor.

GDO’SUZ KARMA YEM ÜRETMEK MÜMKÜN MÜ?

Karma yem içeriğinde büyük oranda mısır ve soya fasulyesi kulanılır. Bu hammaddeleri kullanmadan karma yem üretmek mümkün değil. Mümkün olsa dahi çok pahalı bir yöntem ve sürdürülebilir değil. Bu ürünlerin dünya ticaretine arz edilenlerinin hemen hemen tamamına yakını ise GDO’ludur. GDO içermeyen hammaddelerle yem yapabilmenin tek koşulu ise bu hammadelerin hayvancılık sektörünün ihtiyacına yetecek kadar Türkiye’de üretilmesi! Bu konuda mısır üretiminde büyük başarı sağlandı. Soya fasulyesinde ise üretim çok düşük seviyede.

DONDURDUĞUNUZDA BESİN DEĞERİ DEĞİŞTİRİYOR MU?

Dondurma diğer koruma yöntemleriyle kıyaslandığında besin öğelerine en az zarar veren yöntem. Dondurma işlemi kanatlı etlerin besin değerinde önemli bir değişiklik oluşturmaz. Çözülme ve pişirme sırasında protein, vitamin ve minerallerde kayıplar oluşsa da önemli düzeyde değildir.



RAF ÖMÜRLERİNE DİKKAT EDİN; BİR AY İÇİNDE TÜKETİN

- Taze soğutulmuş ürünler üretim tekniğine ve ambalajına bağlı olarak 8-12 gün arası bir raf ömrüne sahiptir.

- Ülkemizde üretilen dondurulmuş ürünler iç sıcaklığı -18 derece olacak şekilde üretildiklerinden en az 1 yıl raf ömrüne sahiptirler .

- Evlerde buzlukta veya derin dondurucuda dondurma yapılmış taze et ürünleri en fazla 1 ay içinde tüketilmeli.

NEDEN ORGANİK TAVUK ÜRETEMİYORUZ?

Organik tavuk üretimi de bir üretim modeli. Ancak bu tür üretimde çok büyük alanlara gereksinim duyulması, yem ve işçilik maliyetlerinin yüksekliği, organik yem maddesi teminindeki güçlükler nedeniyle organik üretimin maliyeti çok yüksek. Maliyetin bedelini ödeyecek tüketiciler oluştuğunda üretimini de gerçekleştirmek her zaman mümkün.

Yazının devamı...

Gençlerden ‘Diyabeti kolaylaştırmak’ için adım

Ailesinden iki kişiyi diyabete bağlı sorunlar nedeniyle kaybetmiş biriyim. Babam da diyabetli. Sorunlarını çok yakından yıllardır izliyorum. Diyabet alanındaki her çalışmayı, buluşu büyük sevinçle karşılıyorum, öğreniyorum, sizlere aktarmaya çalışıyorum. Beni çok heyecanlandıran, mutlu eden bir ödül törenindeyim. Diyabet alanında öncü çözüm ve tedavi yöntemleri geliştiren Sanofi’nin Türkiye Diyabet Vakfı ile üniversite öğrencileri arasında başlattığı ‘Sen Bul Diyabet Kolaylaşsın’ adlı proje yarışmasında kazanan projeler belli oldu. Yarışmanın hedefi diyabetli hastaların hayatlarını kolaylaştıracak fikirler üretilmesiydi.

‘Ailemde ağır diyabetliler var, ne yapmam gerekiyor’

Birincilik ödülü liseden beri arkadaş olan ikiliye ait. ‘İstanbul Ün. Tıp Fak öğrencisi Emre Ceyhun ve Boğaziçi Ün. Bilgisayar Müh. öğrencisi Çağatay Yıldız’ın projesinin adı: ‘Şekerim’ Hastalar için düzenli kan şekeri, tansiyon gibi parametrelerin takibini yapan ve hatırlatan aplikasyon modeli geliştirmişler. Bu sayede hekimin hastasını takip etmesi çok kolaylaşacak. Proje akıllı telefonların kullanımına dayanıyor. Doktor adayı Emre Ceyhun’ Ailemde 2’si ağır 3 kişi diyabetli. Bu yüzden bir şeyler yapmam gerekiyordu. Diyabetin önlenmesi aslında çok kolay’ diyor.

Çoğu kişi diyabetli olduğunun farkında değil

Trakya Ün. Tıp Fak. Öğrencisi Oktay Oğuz bir diyabet hastası. Sağlık turnesine çıkmışlar ve 30 bin kişinin kan şekerini ölçmüşler. ‘Gördüm ki köylerimizde farkındalık yüksek değil. Projem hastaları SMS ile uyarma, bilgilendirme, hatırlatma üzerine kurulu. Diyabet hastaları ile doktorlar arasındaki iletişimi artırmayı amaçladım’ diyor. Ülkemizde diyabet denince akla gelen ilk isim olan Prof. Dr. Temel Yılmaz da projeyi çok uygulanabilir bulduğunu açıklıyor: ‘ Kayıtlı 50 bin diyabet hastası var. Bu projeyi bir an önce hayata geçirme arzusundayız.’

Acil durumda ailelerine-ambulansa ulaşabilecekler

Üçüncülük ödülü alan Erciyes Ün. Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi İsmet Can’ın projesi ise acil durumlar düşünülerek tasarlanmış. Hastanın kan şekeri ve doktor randevu takibini yapmak bulunduğu konuma göre en yakın eczane ve hastane bilgisine ulaşmak, gerekli durumlarda tek tuşla aile ve ambulansa ulaşabilmek gibi özellikleri içeren bir model.

Kan dolaşımını artıran çorap tasarlayan tıp öğrencisi

İstanbul Ün. Tıp Fak. Öğrencisi Aylin Çiftkaya diyabetli anneannesinin yaşmını kolaylaştırmak için tasarladığı çorapla mansiyon ödülü aldı. ‘Piyasada diyabetliler için zaten çorap satılıyor’ diyebilirsiniz. Ben de aynı soruyu sordum. Ancak Prof Temel Yılmaz’ın da vurguladığı bu çorapların normal çoraplardan çok büyük farkları olmadığı... Oysa doktor adayı Aylin Çiftkaya’nın tasarladığı masaj yapan, kan dolaşımını artıran ısıtma sistemi olan bir çorapmış. Bunu elastik bir iplik kullanarak ördürmüş ama daha ileri teknoloji ile üretilmesi gerektiğini söylüyor.

Prof. Dr. Temel Yılmaz Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı

Yolda gördüğünüz her 5-6 kişiden biri diyabetli

- Birleşmiş Milletlerin son uyarısı diyabetle ilgli. Türkiye’de 2000 yılında diyabetli oranı yüzde 7.2 idi. 10 yıl sonraki araştırmada yüzde 13.6 bulundu. Yani 10 yıl içinde ülkemizde diyabet yüzde 100 artmış!

- Mikrobik bir hastalık olmamasına ragmen diyabet artık dünyada salgın bir hastalık.

- Diyabet artış hızı en yüksek ülkeyiz. Dünya ortalamasının 2 kat üzerindeyiz.

- Ülkemizde 7.2 milyon diyabetli var.

- Diyabet kalp-damar haatalıkları, felç,hipertansiyon ve obesitenin 1 numaralı nedeni.

- Türkiye bütçesinin yüzde 25’ini götürüyor.

Doç. Dr. Oğuzhan Deyneli Marmara Ün. Endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları Öğretim Üyesi

Yolda gördüğünüz her 5-6 kişiden biri diyabetli

- 16 yaşından beri Tip 1 diyabetim var insülin pompa tedavisi ile yaşıyorum.

- Diyabetliye hayatı boyunca dikkatli olması gerektiği gerçeği ağır gelebiliyor. Özellikle çocuklara ve gençlere...

- Gençler için diyabet kamplarımıza katılan gençler diyabetlerini idare etmeyi, diyabetle yaşamayı öğreniyorlar.

BELKİ DE DİYABETİNİZ VAR FARKINDA DEĞİLSİNİZ

- Dünya çapında 2013 yılı itibariyle 382 milyon kişi diyabetli ve yüzde 46’sı (175 milyon kişi) tanı almamış.Yani belki de diyabetiniz var ve farkında değilsiniz.

- 2035’de, Diyabetli kişi sayısının 592 milyona ulaşması öngörülüyor.

- 2013 yılında 5,1 milyon kişi diyabet nedeniyle ölmüş. Her 6 saniyede 1 kişi diyabet nedeniyle ölüyor.

- Diyabetli kişilerin yaş aralığı 40-59.

- Diyabetli hastaların yüzde 80’i düşük ve orta-gelirli ülkelerde yaşıyor.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.