Modern çağın uyuşturucusu: Sosyal medya
.
Esprisini yapıp geçsek de sosyal medya bir bağımlılık olmuş durumda. Yeni nesil bir uyuşturucu gibi… Düşünmemizi engelliyor, zaman, mekân algımızı kırıyor. Üstelik sağlığa da olumsuz etkileri var. Ancak yasal olduğu için tehlikesinin farkına bile varmıyoruz.
Hepimiz için günde birkaç kez Facebook, Instagram ya da Twitter’a girmek gayet doğal değil mi? Ama toplayınca ortaya ürkütücü bir rakam çıkıyor. Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’ün kendi açıklamasına göre bir kullanıcının Facebook’ta geçirdiği zaman günde ortalama 50 dakika. Diğer platformlar da işin içine girince sosyal medyada ‘harcanan’ zaman günde 135 dakikayı buluyor. Bu henüz geçen yıl 126 dakikaydı. Yani bu süre büyük bir hızla artıyor. 7.5 milyar nüfuslu dünyada 2 milyar Facebook, 800 milyon Instagram kullanıcısı var. O denli kendimizi kaptırmış durumdayız ki tam 10 milyon kişi yanındaki arkadaşına sarılmayı ya da güzel bir dilek dilemeyi değil, 2018’e Facebook’tan canlı yayın yaparak girmeyi tercih etti.
Like’lar psikolojimizi mahvediyor
Ne kadar farkına varmasak da sosyal medya aslında zehirli bir sarmaşık. Her geçen dakika bizi biraz daha ele geçiriyor. Psikolojimizi nasıl olumsuz etkilediği üzerine yapılmadık araştırma kalmadı. İnsanların dışarıya yansıttıkları o mükemmel hayatı takip etmek içten içe hepimizi depresyona sokuyor. Paylaştığımız bir fotoğraf ya da yorumla yeterli beğeniyi alamadık diye moralimiz bozuluyor. Çünkü her ‘like’ta beyinde ödülle özdeşleşen dopamin hormonu salgılanıyor. Bu olmayınca da kaygı, uyku ve hatta yeme sorunları yaşanıyor. Üstelik photoshoplu güzellikler algılarımızı o denli değiştiriyor ki son yıllarda estetik operasyon yaptıranların sayısında büyük artış var.
Sosyal platform değil istihbarat servisi
Sosyal medyanın bir sıkıntısı daha var. Bu ağlar bir süredir istihbarat servisleri gibi çalışıyor. Gönüllü olarak hakkımızda yüzlerce bilgiyi bu platformlara kendimiz sunuyoruz zaten. Onlar da bunları bize karşı kullanıyor. Bizle ilgili topladıkları bilgilerle ‘tıklayabileceğimiz’ reklamları önümüze getiriyorlar. Üstelik kendileri itiraf etti, üzerimizde deneyler de yapıyorlar. Hislerimizi nasıl etkilediklerini, etkileyebileceklerini anlamaya çalışıyorlar. Unutmamak lazım Zuckerberg okulu bırakmadan önce Harvard Üniversitesi’nde bilgisayar mühendisliği ve psikoloji alanlarında çift ana dal yapıyordu. Bunun da hakkını veriyor. Geçen yıllarda yapılan bir deneyle Facebook haber kaynağında ne kadar olumlu haber paylaşırsa, kullanıcıların da o kadar olumlu paylaşımlar yaptığını ortaya koydu. 2016’daki ABD seçimlerinde de Facebook’un rolü çok tartışıldı. Örneğin Rusya kaynaklı 80 bin yalan içeriğin Facebook’ta 126 milyon kişiye ulaştığı, bunun bilinçli ve kötü niyetli olarak da kullanılabileceği belirtildi. Hatta sadece Facebook değil Twitter ve Google CEO’ları da Ekim ayında seçimlerdeki rolleri nedeniyle Amerikan Senatosu’nda ifade verdi.
Nasıl daha az zaman harcayabiliriz?
Olay sadece fotoğraf ya da düşüncelerimizi paylaştığımız platform olmaktan çıktı. Tehlikeli bir boyuta gidiyor. Kendinizle ilgili bir paylaşım yapmadan önce bir kez daha düşünmekte fayda var. Peki, kendimizi sosyal medyadan koparmak için ne yapabiliriz? Hesapları kapatmak kolay değil. Ama en azından bu platformlarda geçirdiğimiz zamanı kısıtlayabiliriz. Akıllı telefonlardaki uygulamaları silmek başlangıç için iyi bir yöntem. Logoları görünce elimizin gitmesine neden oluyor. Sildiğiniz zaman siz de bu siteleri bilgisayardan açmakla uğraşmayıp eskisi kadar ziyaret etmediğini fark edeceksiniz. Engelleme ve sessize alma tuşlarını da daha verimli kullanın. Çok paylaşım yapan ya da sizi mutsuz eden insanları çekinmeden engelleyin. İlk başta zor gelse de ruhunuza iyi gelecek.