Mal mülke değil anılara odaklanıyoruz
.
Yeni nesil 'deneyim' peşinde. Bunu da sosyal medyadan paylaşıyor. Adı ise hayatı ‘Instagramlanabilirliğine’ göre yaşamak...
Eli para görmeye başlayan Y kuşağı olarak pazarlama trendlerini epey değiştirdik. 17-37 yaş arasındaki bu nesil öncekilerden çok farklı. Düşünün bir önceki kuşak Madonna'nın 1984'te patlattığı Material Girl şarkısıyla büyümüş. Çoğu dünyayı 'maddiyat' üzerinden tanımlamış. Zenginlik yatlar, katla, lüks saatlerle ölçülmüş. Ama artık bunların gösterişinin yapıldığı günler geride kaldı. Trend hayatı dolu dolu yaşamak ve bunu da sosyal medyada bol bol paylaşmak!
En güzel anılar deneyimlerde yaşanıyor
Instagram sayfamızı azıcık kaydırmak bile yetiyor. Sanki tüm listemiz dünyayı geziyor. Yurtdışındaki müzik festivallerinden, sırt çantasıyla Güney Amerika turuna, köylülerle hasattan, dalış kurslarına... Parası olanın o parayı yatırdığı yer artık çok farklı. Bu grup için mutluluk, ne sahip olduklarında ne de kariyerde. ABD merkezli Harris Group'un yaptığı araştırma bu konuda net. Y kuşağının yüzde 78'i 'bir şey' almaktansa parasını deneyimleyebileceği şeylere yatıracağını söylüyor. Bu oran diğer nesillerde yüzde 59 civarında. En güzel anıları sorulduğunda da çıkan sonuçlar şaşırtıcı değil. Yüzde 77 için en unutulmaz an konser ya da tatil gibi bir deneyimleri.
Festivallere yılda bin lira gözden çıkıyor
Anlamlı ve mutlu bir hayat yaşamak için bir şeyler yaratmalı, paylaşmalı ve anı biriktirmeliler. Mesela araştırmaya katılan Y kuşağı mensuplarının yüzde 69'u evde bir akşam geçirmektense dışarıda arkadaşlarıyla olmayı daha değerli görüyor. Özellikle festivaller bu konuda büyük önem taşıyor. Bir başka araştırmaya göre biletinden giyim kuşamına, Y kuşağının festivaller için yıllık harcaması kişi başı ortalama 924 lira. Her 4 kişiden biri yılda 4 festivalden fazlasına gidiyor. 3'te biri ise en az bir kez yurtdışında bir festivale katılmış. Üstelik bu da yetmiyor. Yüzde 72'i önümüzdeki yıl deneyimledikleri şeyler için ayırdığı bütçeyi daha da artıracağını söylüyor.
Önemli olan sahip olunan maddi şeyler değil deneyimlerdir.
Tatili sosyal medyaya göre seçiyoruz
Sadece yaşamakla da kalmıyorlar. Anları arkadaşlarla paylaşmak da önemli. Bir şey deneyimlerken yanlarında dostların olması önem taşıyor, evet. Ama öyle olmasa da çare var: Sosyal medya. Öyle ki bu konudaki takıntılarımız iyice artmış durumda. İngiliz sigorta şirketi Schofields Insurance'ın araştırmasına göre yeni neslin yüzde 40.1'i tatile gidecekleri yeri bile Instagram'da ne kadar çok fotoğraf paylaşabileceklerine göre seçiyor. Bunun için İngilizce bir kelime bile yaratılmış: Instagrammability, yani Instagramlanabilirlik. Araştırmada gezilip görülecek yerlerin çokluğu diyenlerin oranı ise sadece yüzde 3.9! 2014'ten kalma bir araştırma daha var konuyla ilgili. Katıldıkları bir etkinlik ya da deneyimledikleri bir anıyla ilgili sosyal medyada paylaşım yapanlar incelenmiş. Y kuşağının yüzde 60'ı paylaşım yapmış. O yıl 35-44 yaş arası olan bir önceki kuşakta ise oran yüzde 45'miş.
Para yetmeyince paylaşmak iyi seçenek
Bütçe festivallere ve tatillere gidince, kalan paranın yönetimi büyük önem taşıyor haliyle. Bu yüzden de deneyime katkıda bulunacak şeyler ya kiralanıyor ya da ikinci el alınıyor. Tatile giderken otelde kalmak yerine birinin lüks villası birkaç günlüğüne kiralanıyor ya da enfes fotoğraflar çekecek su altı kamerası yarı fiyatına başka birinden satın alınıyor. Bu işlere yarayacak telefon uygulamaları ve internet siteleri her geçen gün daha da yayılıyor. Anlayacağınız kendi aralarında paylaşmak üzerine kurulan bir ekonomisi var Y kuşağının. Üstelik bu daha başlangıç. PricewaterhouseCoopers bu 'paylaşma' pazarının 2025'te 335 milyar dolar olacağını tahmin ediyor.