Evlilik de artık zenginler için
.
Mutlu evliliğin sırrı hep sorulur. Yanıtlar arasında sevgi-saygı var ama yeni çıkan bir kitap sırrın para olduğunu söylüyor.
Evlilikler son yıllarda büyük zorluklardan geçiyor. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de boşananların sayısı giderek artıyor. Öyle ki Türk İstatistik Kurumu’nun verilerine göre 2016’da 594 bin 493 kişi evlendi, 126 bin 164 kişi ise boşandı. Yani neredeyse her 4-5 evliliğe karşı bir boşanma işlemi oldu. Üstelik son araştırmalara göre 10 yılda açılan boşanma davalarının oranı yüzde 82, boşanmaların oranı ise yüzde 35 arttı.
Beklentiler değişti, boşanmalar arttı
Peki, ne oldu da bu hale geldik? ABD’nin ünlü Northwestern Üniversitesi’nden psikolog Prof. Dr. Eli Finkel yıllarını bu sorunun cevabını bulmaya adamış. Yeni kitabında da detaylandırmış. Bulguları hayli çarpıcı. Buna göre boşanmalardaki en önemli etken beklentilerimizin yıllar içinde fazlasıyla değişmiş olması. Eskiden partner seçimizde bu kadar seçici davranmıyorduk. Güçlü olsun, zeki olsun yeter diyorduk. Ancak son zamanlarda bu talepler ciddi oranda arttı.
Önce hayatta kalma dürtüsü vardı
Finkel’in araştırması tarihsel süreci inceliyor. Buna göre aslında hayatın her alanı gibi evlilikler de Maslow’un ünlü ihtiyaçlar hiyerarşisine göre ilerliyor. Yani ilk başlarda insanoğlunun evlilikten tek beklentisi fizyolojik ihtiyaçlarının ve güvenlik ihtiyacının karşılanmasıydı. Korunmak, kollanmak, başının üstünde bir çatısının ve yiyecek yemeğinin olması ona yetiyordu. Özellikle de ilk çağlarda kadınlar bunları sağlayacaklar güçlü, kuvvetli erkekleri tercih ediyordu. Ancak zamanla işler değişti.
Sonsuz aşk beklentisi etkili
İş hayatına giren kadınlar da yavaş yavaş kendi kendilerine yeter hale geldiler. Bu ihtiyaçları artık kendileri de karşılayabiliyordu. Böylece piramidin 3. basamağına geçildi. 1950’li yıllara denk gelen bu süreçte evliliklerin rengi de değişti. Artık insanlar ait olma ve sevgi ihtiyacını karşılamak istiyordu. Filmlere konu olan masal gibi aşklar aranmaya başlandı. Artık aşkın dozu biraz bile azaldı mı felaket senaryoları konuşuluyordu. İşte insanoğlunun ‘patladığı’ nokta da burası oldu. Tek beklenti sonsuz aşk olunca birkaç yıl içindeki ilk tökezlemelerde boşanmalar tırmandı. Neyse ki, bir yerlerde hata yaptığımızı anlamamız çok uzun sürmedi.
Kendimizi keşfetmek istiyoruz
Önce evliliklerde karşılıklı saygının önemini anladı insanoğlu. Bunu başarabilenler ise bir sonraki aşamaya geçti. Bu kez devreye kendini gerçekleştirme arzumuz girdi. Yani evliliklerde bizi daha yukarıya taşıyacak, her alanda tatmin eden eşler aramaya başladık. Finkel’e göre günümüzde artık sadece beğenilmek ya da takdir edilmek bize yetmiyor. Her şekilde bizi destekleyecek, kim olduğumuzu keşfetmemizi sağlayacak kişilerle birlikte olmak istiyoruz. İşte yazara göre para da tam olarak burada devreye giriyor.
Hayatımızdaki tüm ihtiyaçları partnerimizin karşılamasına gerek yok.
Bu işler para olmadan olmaz mı?
Maalesef bu talepleri karşılamak ucuz değil. Birlikte zaman geçirmek, tatile gitmek, yeni keşifler yapmak gerekiyor. Tüm bu süreçte çok fazla stres altında olup da birbirinizi boşlarsanız yandınız. Tüm bunları başarabilmek için haliyle belirli bir sosyoekonomik seviyede olmanız ve özellikle de kendi iş hayatınızda biraz da olsa söz sahibi olmanız gerek. Peki, aksi durumlarda yapacak bir şey yok mu? Elbet çaresi var. Finkel’e göre tüm beklentilerimizi tek bir kişiye yüklemek en büyük hata. Arkadaşlarımız ve ailemizin de öneminin farkına varmak lazım. Tüm beklentilerimizi partnerimizin karşılamasına gerek yok. Hayatımızdaki diğer insanlara da alanlar açıp, stratejik davranırsak farklı ihtiyaçlarımızı farklı farklı insanlarla karşılayıp mutlu ve huzurlu bir hayat sürdürebiliriz.