Şampiy10
Magazin
Gündem

Karayip'te bir cennet: Turks and Caicos

Karayipler'in en popüler Caicos’un ‘Providenciales’ isimli adası. Gittik, gördük, beğendik.

ABD seyahatimiz sırasında eşimle birlikte Turks and Caicos’a (TCI) da gittik. Karayip’teki bir dolu ada arasından TCI’yı tercih etmemizin iki nedeni vardı. Biri isminin bize yakın ve sempatik gelmesi. Diğeri Miami’den direkt uçuşla sadece 1 saat 20 dakikalık uzaklıkta olması. TCI konum olarak Küba’nın doğusu ve Haiti’nin kuzeyinde. Turks and Caicos isminin Türklerle bir ilgisi yok. Caicos’un eski İspanyolca’da karşılığı küçük ada. "Turk" ise kaktüs anlamına geliyor. British Overseas Territory yani Britanya’nın denizaşımı bölgesi olarak biliniyor. Ancak adada büyük çoğunluğu İngilizler değil Amerikalılar teşkil ediyor. İngilizce konuşulan TCI’deki para birimi de zaten Amerikan doları. Yüzölçümü 1000 km kareden, nüfusu 55 binden az. TCI iki gurup tropik adadan kurulu. Toplam 6 adadan oluşan ülkeyi Caicos 6, Turks 2 adayla temsil ediyor. En popüler ve en yoğun olanı Caicos’un ‘Providenciales’ isimli adası. Gittik, gördük, beğendik. Karayip’lerde bir cennet varmış adı da Turks and Caicos.

Ada Miami’den direkt uçuşla 1 saat 20 dakikalık uzaklıkta olması.

TCI'nın en güzel yeri "Grace Bay" ama cennet bedava değil

TCI’nın en güzel sahili Grace Bay. En iyi tesisler burada. Denizi harika. Mis gibi tertemiz. Renkler muhteşem. Deniz mavi ve yeşil. Alabildiğine kumsal. Kumu pudra şekeri kıvamında. Sahil boyunca 60 küsür otel var. Çoğu deniz manzaralı ve konforlu. Biz Sands adında bir otelde kaldık. Plajı, yemekleri, odalarının ve balkonunun genişliği, hizmet kalitesi gayet iyiydi. Fiyatlar da uçuk değildi. Ancak adada her şey ekstra. Bizdeki gibi oda kahvaltı veya her şey dahil çok az tesis var. Harcadıklarınızı üçle çarptığınızda günlük maliyetiniz hiç de ucuza gelmiyor. Sizin anlayacağınız cennet bedava değil!

Türkler her yerde

The Sands otelindeki personelle kısa sürede samimiyet kurdum. Fırsat buldukça "Ben Türk’üm sen Caicos’lu olmalısın" diye espri yaptım. Önce anlamadılar. Anlatınca güldüler. Baktım zahmetli. Fazla uzatmadım. Otelin deniz kıyısında "Hemingway" adını verdikleri şirin restoran çok keyifliydi. Adanın en romantik restoranı ise Coco Palms. Yer bulmak çok zor ama uğraşa değiyor. Palmiye ağaçları arasında muhteşem bir gurme deneyim yaşıyorsunuz. TCI’de suşisinden, İtalyanına, balıkçısından, etçisine kadar her tür yer var. Hatta "Turks and Kebab" adında tipik bir Türk lokantası bile mevcut. Eşimle adayı gezerken acaba bir Türk’e rastlayacak mıyız diye merak ettik. Çünkü bizimkilerin dünyada keşfetmedikleri ve gitmedikleri yer kalmamıştır. Nitekim Grace Bay’in en lüks otellerinden biri olan Palms’ı gezerken havuzda küçük çocuklarıyla yüzüp, oynayan bir Türk çifte denk geldik. İşte o an birbirimize bakıp "Tamam! Grace Bay de bizimmiş" dedik, rahatladık. Kural asla bozulmaz. Türkler her yerde!

TCI: Miami'nin Antalya'sı

Turks and Caicos Amerikalıların sayfiyesi. Çoluk çocuk maile her fırsatta geliyorlar. Ya otelde kalıyorlar ya da yazlıklarında. Marketler, mağazalar, televizyon kanalları, oteller, restoranlar Amerika’dakileri aratmıyor. Her şey tamamen Amerikalılaşmış vaziyette. Sadece trafik İngiliz usülü soldan işliyor. Ama o kadar çok Amerikan arabası var ki çoğunun direksiyonu ters tarafta kalıyor. Yollarda ciddi bir karışıklık söz konusu. TCI’de ciddi bir de gelir ayırımı var. Yerel halk fakir, gelen turistler zengin. Belki de onun için yerel halkın suratı asık. Gülümsemekte zorlanıyor. Turist mutlu, esnaf ve çalışanlar pek değil. Tıpkı bizdeki gibi. Turks and Caicos. Miami’nin Antalya’sı!

Yazının devamı...

ABD'de TV reklamları

Amerika özgür yaşayanların diyarı. Televizyonda neredeyse her şeyin reklamı yayınlanıyor.

Amerika’da televizyon reklamları bizden çok farklı. Sigara ve uyuşturucu hariç nerdeyse her şeyin reklamı yapılıyor. Bira, şarap ve alkollü içecek reklamları serbest. İlaç reklamları yan etkilerini tüm detaylarıyla vurguladıktan sonra serbest. Avukatlar, doktorlar, dişçiler, tüm profesyoneller tanıtımlarını yapabiliyor. Gizli reklam diye bir saçmalık yok. Televizyonda herkes istediği markayı istediği gibi rahatça söyleyebiliyor. Ekranda buzlanmayı daha öğrenememişler. Ürünlerin üstündeki markaları buzlamıyorlar. Reklam sürelerinde hiçbir kısıtlama yok. İzleyiciyi kaybetme korkun yoksa istersen 24 saat reklam yap. Büyük kanallar aralarında anlaşmış hep aynı zamanlarda aynı sürede reklamlarını yayınlıyor. Diğerleri bildiğini okuyor. ABD’nin RTÜK’ü, FCC (Federal Communication Corporation) kanallara küfür ve müstehcen yayın nedeniyle aklına geldiği gibi ceza yağdıramıyor. Televizyon kanalları reklam kazançlarından RTÜK misali FCC payı ayırmak zorunda kalmıyor. Normal vergilerini ödüyorlar o kadar. İşte onun için oraya "Land of the free", özgür yaşayanların diyarı deniliyor!

ABD'nin yeni başkanı Clinton mu Trump mu?

ABD başkanlık yarışı gün geçtikçe kızışıyor. Kasım ayındaki seçim öncesi Demokrat Parti adayı Hillary Clinton, yarışı Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump’dan bir adım önde götürüyor. Ancak Trump henüz son sözünü söylemiş değil. Uyanık işadamı hamlesini seçim öncesi yapacak. Reklam kampanyasına Ekim ayından itibaren ağırlık verecek. Çünkü seçmenlerin balık hafızalı olduğunu biliyor. Rakibinin tüm kozlarını erken harcamasını bekliyor. Bu arada dünyadaki her terör olayı Trump’ın lehine gelişiyor. IŞİD ve diğer örgütler belki farkında olmadan Trump’a çalışıyor. Çünkü Amerikalılar Clinton’u Obama’nın devamı gibi görüyor.

Angelina Jolie ve Brad Pitt ayrılıyor mu?

Angelina Jolie ve Brad Pitt Hollywood’un A-List denilen en gözde çiftlerinden. Her gittikleri yerde dikkat çekiyorlar. Sürekli gündeme geliyorlar. Son zamanlarda aralarının bozulduğu ve ayrılacakları iddia edilmeye başlandı. Brad Pitt’in başka kadınlara ilgi gösterdiği ve Angelina’nı kıskançlık krizine girdiği söylendi. Ancak ünlü çift her zamanki gibi gözlerden uzak birlikte olmaya devam ediyor. Gelecekte ne olur bilinmez. Ama hem kendi çocukları hem evlat edindikleriyle o kadar geniş bir aile kurdular ki Brangelina’nın düzenlerini bozmaları kolay olmayacak. Bu manevi tarafı maddi tarafı ayrı. Çok büyük bir servet kaybı söz konusu. Onun için bence ilişkileri gizemliliğini koruyarak aynen sürecek. Angelina ve Brad çıkan tüm dedikodulara rağmen ayrılmayacak.

Yazının devamı...

Babla’ya deve feda olsun

Diva Bülent Ersoy, nam-ı diğer Bülent Abla ya da kısaca Babla, muhteşem bir kadındır.

Bir kere enine boyuna fevkaladenin fevkinde endamlıdır. Sonra takıları, mücevherleri, kostümleri, makyajı, perukları son derece gösterişli ve görkemlidir.

Ayrıca normal arabalara binmeyi sevmez.

Dışı büyük, içi geniş, konforlu, minibüsleri tercih eder.

Üç ayda bir de şöför değiştirir.

İştahı nazar değmesin şehir efsanesidir.

Bir oturuşta ne kadar çok yemek yediği, porsiyonlarının miktarı dillere destandır.

Durum böyle olunca Babla’nın olduğu yerde her şeyin büyük olması çok doğaldır.

Nitekim geçenlerde Şanlıurfalı bir iş adamının oğlunun sünnet düğününe katılmış.

Babla için deve kesmişler.

Dolarlar havada uçuşmuş.

Zaten aksi olsa şaşardım.

Babla gibi heybetli ve şahane bir ünlü için küçük hatta büyük baş bir hayvan kesmek yeterli değildir.

Kurban edilebileceklerin en irisi ve en büyüğünün kesilmesi gerekir.

Duyduk duymadık demeyin.

Babla bu Babla.

Deve ona feda!

Alişan’ın fotoşoplu kısmetleri

Alişan bir süre önce çocuk için artık evlenebileceğini açıklamıştı.

Annesiyle birlikte Kıbrıs’a konser vermeye gittiğinde muhabirler ayaküstü bunu kendisine hatırlatmış.

Ünlü şarkıcı “Annem her gün 4-5 kız fotoğrafı gösteriyor. Beğeniyorum ama hepsi fotoşoplu çıkıyor” diye kısmetsizliğinden dert yanmış.

Alişan’nın annesi acaba oğluna dünya evine girmesi için günde 4-5 aday nerden, nasıl buluyor?

Evlilik programlarında bile o kadar çıkmıyor.

Ayrıca Alişan o kızlarla buluşup fotoşoplu olduklarını keşfedecek vakti nasıl buluyor?

Günde 4-5 kız, haftada 30-35 gelin adayı eder.

Kolay değil hepsiyle bir araya gelip fotoğraflarındaki gibi olmadıklarını görmek.

İnsanın işini gücünü bırakıp bununla uğraşması lazım.

Alişan’ın kafası karışmış olabilir.

Beklediği gibi çıkmamaları ayrı.

Fotoşoplanmış çıkmaları ayrı. Evlililik işi kolay değil.

Birbirlerini iyice tanımadan hayatlarını birleştiren çiftler çok geçmeden boşanıyor.

Görücü usülü dünya evine gireceğini söyleyen Alişan dua etsin de evleneceği kızın içi fotoşoplu çıkmasın!

Adada olan adada kalmalı

Survivor yarışması sonrası adada olup bitenler hakkında çeşitli söylentiler çıkıyor.

Dedikodulara son katılan ‘Ünlüler’ grubunda yarışan manken Tuğba Özay olmuş.

Kendisinin temizlik abidesi olduğunu ve bu özelliğini yarışma sırasında koruduğunu belirtmiş.

Ünlüler grubundaki yarışmacı arkadaşı Yılmaz Morgül’ü bir keresinde yiyecek aramak için kafasını çöplüğe sokarken gördüğünü iddia etmiş.

Doğru bile olsa gereksiz bir açıklama.

Dünyanın kumar ve eğlence merkezi Las Vegas’ta, “What happens in Vegas stays in Vegas” derler.

“Vegas’ta olan Vegas’ta kalır” anlamına gelir.

‘Survivor’ için de aynısı olmalı.

Adada olan adada kalmalı!

Yazının devamı...

Dokunmak değil bakmak bile yasak

Serdar Ortaç, İrlandalı genç ve güwzel manken eşi Chloe Loughnan ile dünya evine girdikten sonra hayatına çeki düzen verdi. Kötü alışkanlıklarını bırakmak için elinden gelen gayreti gösterdi. Bağımlısı olduğu kumar masalarında çok nadir görüntülendi. Çapkınlığı bıraktı. Eşine sadık kaldı. Çocuk istediğini her fırsatta tekrarladı.

Ünlü popçu şimdi de sahne aldığı Antalya’da hayranlarına evlilik tavsiyeleri vermiş. Evliliğin iyi ve kötü tarafları olduğunu belirtmiş. Dansçılarından birine sağ gözüyle bile bakamadığını söylemiş. Dansçılarına artık dokunamadığından yakınmış. “Hiç kimseye ‘canım’, ‘balım’, ‘cicim’ diyemiyorsun” demiş.

Sevgili Serdar yanılıyor. Çapkınlık konusunda sabıkalı değilsen eşin sana güvenir. O zaman başka kadınlara bakışlarını hoş görür. İltifatlarını latife olarak değerlendirir. Kötü bir niyetin olmadığını bilir. Ama yıllardır yanında birbirinden güzel ve seksi mankenler, modellerle dolaşmış gece yaşantısıyla ünlü bir popçuysan… İşte o zaman senin için tek kural var. Dokunmak değil bakmak bile yasak!

Gülşen her haliyle güzel

Pop müziğin en başarılı isimlerinden Gülşen, minyon ve son derece hoş, havalı kadındır. Kliplerinde makyajla olduğu kadar yakından da pürüzsüz teniyle doğal güzeldir. Gülşen 3 aylık hamile olduğunu müjdelemiş. “Anne olmak için şimdiden sabırsızlanıyorum” demiş. Eşi Ozan Çolakoğlu ile Bodrum’da deniz ve güneşin tadını çıkartıyormuş. Cennet Koyu’na demirleyen teknesinde meyve atıştırırken görüntülenmiş. Hamileliğinden dolayı göbeğinin belirginleştiği gözden kaçmamış.

Gülşen’i kutlamak gerek. Kariyerinin en verimli, en popüler döneminde çocuk sahibi olabilmek için mesleğine ara vermekten çekinmiyor. Hayatta ideallerinin peşinde koşmaya devam ediyor. Fotoğrafının çekilmesine, göbeği çıktı demelerine aldırış etmiyor. Yani kontrolü dışındaki boş işlerle uğraşmıyor. Tatilinin keyfini doya doya çıkartıyor. Çok da iyi ediyor. Teknedeyken kamaranın içine saklanmasına gerek yok. Gülşen her haliyle güzel!

Elini de öper ayağını da yıkar

Sabahların Sultanı Seda Sayan, bayramda sevgilisi Erkan Çelik’in elini öpmüş. Ünlü şarkıcı ve evlilik programları sunucusunun yeğeni de fotoğrafını çekmiş. “Halam Erkan Çelik’in elini öptü, harçlığı kaptı” notuyla sosyal medyada paylaşmış. Bunun üzerine Seda Sayan’ın takipçileri arasında büyük bir tartışma başlamış.

Kimi bu hareketi aşağılayıcı bulmuş. Kimi bunun bir gelenek olduğunu savunmuş. Kimi de Seda’nın kendinden genç sevgilisinin elini öpmesiyle aklınca dalga geçmiş.

Bu olay bizdeki sosyal medyanın ne kadar rahatsız bir yer olduğunun son kanıtıdır. Bayramda işleri güçleri kalmamış, Seda’nın sevgilisinin elini öpmesini tartışıyorlar. Kadırgalı Aysel demişler ona. Elini de öper, ayağını da yıkar!

Yazının devamı...

Loto zengini böyle olunur

Amerika’da şans oyunları son derece yaygın. Nerdeyse haftanın her günü farklı türde birlotto oynanıyor.

Zengin olma hayalindeki insanlar bu oyunlarabüyük para yatırıyor.

Dolayısıyla büyük ödüller hatırı sayılır bir servet boyutuna ulaşıyor.

Rekor miktarlardaki ikramiyeler de ABD’deki talihlilere nasip oluyor.

Lotodan büyük ikramiye kazananların hikayeleri her zaman ilgi çekiyor.

Örneğin New York’lu bir ev hanımı olan Nancy Viola geçtiğimiz Ocak ayında eşinden toplam ikramiyesi 1 milyar dolara ulaşan Powerball biletlerinden almasını istiyor.

Adamcağız bir süpermarkete gidip karısı için 20 dolarlık bilet alıyor.

Cebindeki 1 dolarlık bozuk parayı da farklı bir çekilişe, Mega Millions’a yatırıyor.

Aldığı o 1 dolarlık Mega Millions biletine tam 169 milyon dolarlık büyük ikramiye çıkıyor.

Nerden nereye demeyin.

Kısmetinizde varsa önlenemez.

Loto zengini işte böyle olunur!

Hollywood’un en güzel yaşlanan çifti kim?

Zaman ünlü münlü dinlemiyor.

Kadın erkek herkese eşit derecede acımasız davranıyor.

Hollywood’da ünlüler yaşlanmaya karşı önlem almaya çalışıyor.

Sayısız estetik ameliyatlar, dolgular, botokslarfilan yaptırıyor.

Sonuç başarılı olsa bile istisnasız hepsinin surat ifadesi değişiyor. Melanie Griffith, Meg Ryan ve Renee Zellweger’in gibi yıldızların güzelim yüzleri tanınmaz hale geldi.

Ama bunun bir de tam tersi var. Dozunda yapılan estetik müdahalelerle eski günlerindeki gibi duranlar.

Goldie Hawn ve Kurt Russell ikilisi gibi. Saç, baş, mimik, gamze, hepsi yerli yerinde.

Üstelik hala birbirlerine delicesine bağlılar.

Hollywood’un bence en güzel yaşlanan çifti.

Gaga, Lama ve araba

Pop müziğin dünyaca ünlü divası Lady Gaga son derece ilginç bir kadın. Kendine özgü marjinal tarzıyla sürekli gündeme gelmeye devam ediyor. Geçenlerde Dalai Lama ile yeryüzündeki iyilikler, merhametler, sevgiler, acılar üzerine 20 dakikalık medyatik ve felsefi bir görüşme yaptı. Şimdi de yıllarca almaya uğraştığı sürücü belgesine kavuştuğunu müjdeledi. Böylece Lady Gaga 30 yaşından sonra ehliyet sahibi oldu.

Lady Gaga. Önce Lama. Sonra araba. Sonuç olarak:

Gaga, Lama ve araba!

Ne üçlü ama?

Yazının devamı...

Donald Trump gerçek mi palavra mı?

Trump gerçek mi? Bunu bilemeyiz ama ne olursa olsun, eğlenceli olduğu kesin.

ABD başkan adaylarından Donald Trump tam bir muamma olmaya devam ediyor.

Cumhuriyetçi Parti’den olmasına rağmen kendi partisi onu desteklemek istemiyor.

Demokrat’lar ırkçı, bölücü söylemleri, alaycı, kendini beğenmiş, parasına güvenen hali ve tavrından nefret ediyor. Seçmenler ya onu bağrına basıyor ya da kelimenin tam anlamıyla ondan tiksiniyor. Medya ise her ekrana çıktığında sansasyonel konuşmalarla reyting yapan Trump’a bayılıyor.

Televizyon kanalları en çok Trump hakkında haberler yayınladıklarında izleniyor. Gazeteler onun hakkında olumlu, olumsuz yazdıklarında tirajlarını artırıyor.

Durum böyleyken 70 yaşındaki New Yorklu eksantik emlak kralının iddia ettiği gibi gerçekten milyarder olup olmadığı tartışılıyor.

Trump iddialara göre kendi adına açtığı üniversitede öğrencilerden para sızdırmış. Marka haline getirdiği ismini ve dünya çapındaki ününü kullanarak geçiniyormuş.

Gerçek bir milyarder asla onun gibi her fırsatta reklamını yapıp para dilenmezmiş.

Bitmedi. Seçim kampanyası için acımasızca eleştirdiği ve karşısında olduğunu iddia ettiği dış kaynaklardan hem de Araplardan bağışlar topluyormuş. Çünkü kendi parası yeterli gelmiyormuş.

ANGELİNA İLE BRAD: KEDİ KÖPEK KAVGASI

Hollywood’un ünlü çifti Angelina Jolie ve Brad Pitt’in yataklarını ayırdığı ve ayrı odalarda kaldıkları, devamlı tartıştıkları iddia ediliyor.

Cazibesiyle göz kamaştıran Angelina’nın yakışıklığıyla kadınların gönlünde taht kuran Brad’in gişede hüsrana uğrayan ‘’By the Sea’’ filminin yönetmenliğini yapması bardağı taşıran son damla oldu deniliyor.

Aşklarından dolayı değil sırf çocukları uğruna evliliklerini devam ettirdikleri belirtiliyor.

Angelina ve Brad bundan tam 11 yıl önce başrollerini paylaştıkları ‘Mr and Mrs Jones’ filminin setinde tanıştılar.

Aksiyon komedi türündeki filmde birbirlerini öldürmeye çalışan, profesyonel katil olan karı kocayı canlandırdılar.

Evlilik herkes gibi yıllar içinde onları da çok değiştirdi.

Filmde rol icabı birbirlerini yok etmeye çalışan çift gitti.

Gerçek hayatta kedi köpek gibi kavga eden bir ikili geldi!

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.