Şampiy10
Magazin
Gündem

Hatır için çiğ tavuk çocuk için dırdır yenir

Evliliği bitenler çocukları yoksa birbirlerinin yüzüne bakmak zorunda bile kalmıyor. Bir süre hayatlarını paylaştıkları eski eşlerini ne arıyor, ne soruyor ne merak ediyor. Sokakta rastlasalar görmemezlikten geliyor. Ama arada çocuklar olunca durum değişiyor. İstemeseler de görüşmek zorunda kalıyorlar. Tıpkı Duman grubunun solisti Kaan Tangöze ve olaylı bir şekilde boşandığı 2 çocuğunun annesi eski manken Seçkin Piriler gibi.

Seçkin, Kaan’ın şarkıcı Kıvılcım Ural’a gönlünü kaptırması ve ilişkisini ulu orta yaşamaya başlaması yüzünden 6 yıllık eşinden istemeye istemeye ayrılmıştı. Evliliğini kurtarma çabaları sonuç vermeyince kaderine razı olup boşanmıştı. O günden beri görüşmeyen araları limoni çift, 5.5 yaşındaki oğullarını karne töreni için bir araya gelmiş. Kim bilir ne eziyet çektiler? Çocuklarına durumun tatsızlığını çaktırmamak için nasıl zorlandılar?

Seçkin aldatılan ve terk edilen taraf olarak her fırsatta lafı gediğine oturtmuştur. Kaan’ı iğneli ve manidar sözleri, suçlayıcı bakışlarıyla doğduğuna pişman etmiştir. Kadınların doğasında vardır. İntikamlarını mutlaka alırlar. Kaan garibim de ne yapsın? İster istemez kendini ezik hissetti.

‘’Hatır için çiğ tavuk, çocuk için dırdır yenir’’ dedi. Bir yenisi daha başlayana kadar o gün de öyle geçti!

10 yıl sonra para konuşur para

Halit Ergenç ile Bergüzar Korel 2006 yılında ‘Binbir Gece’ dizisinde oynarken birbirlerine aşık olup evlenmişlerdi. O günden beri çocuklarıyla birlikte mutlu bir aile yaşamları oldu. Bu arada oyunculuk serüvenleri de devam etti. Halit Ergenç, Muhteşem Yüzyıl’da Kanuni rolüyle kariyerinde zirveye ulaştı. Bergüzar da ‘Karadayı’ dizisinde başarılıydı. Şimdi ikisi ‘Vatan Haini’ diye bir dizide başrolleri paylaşacak ve bu proje için rekor paralar alacakmış. Halit uyanık davranmış. 12 milyon TL’ye yakın ücretini peşin almış. Bergüzar da bölüm başı 80 bin TL kazanacakmış.

Yapımcılar herhalde Kösem Sultan’dakiler gibi yaptılar. Halit ile Bergüzar’ın dizisini içeriye, dışarıya peşin sattılar. Ünlü çifte gelince… Bunca zamandır setten sete sabahtan akşama kadar emek verdiler, düştüler dara. 10 yıl sonra en popüler dönemlerinde bir dizide buluşuyorlarsa para konuşur para!

Gülben’in fendi muhabirleri yendi

Gülben Ergen tatil sezonunu çocukları ve annesiyle Bodrum’da açmış. Eşi Umre ziyaretinde olduğu için sonra gruba katılacakmış. Gülben geçmiş yaz aylarında selülitleriyle gündeme gelirdi. Bu kez denize girmeden, mayolu görüntü vermeden, oğullarıyla oynayarak, magazincilerle sadece şakalaşarak haber olmayı başarmış.

İskelenin ucuna gidip ‘Çekin, kaçırmayın! Bakın atlıyorum’ diye kahkaha atarak dalgasını bile geçmiş. Ne diyelim? Gülben’in fendi sonunda muhabirleri yendi!

Yazının devamı...

Canım Türkiyem

Canım Türkiyem’de şu anda hayatta, konumlarıyla özdeşleşmiş ve kendileri de çocuk sahibi olan en ünlü babalar:

Siyasetin babası:

Recep Tayyip Erdoğan

İş dünyasının babası: Rahmi Koç

Doktorların babası: Mehmet Öz

Futbolun babası: Fatih Terim

Fenerbahçe’nin babası: Aziz Yıldırım

Galatasaray’ın babası:

Abdürrahim Albayrak

Beşiktaş’ın babası: Fikret Orman

Gençlerbirliği’nin babası: İlhan Cavcav

Basketbolun babası: Ergin Ataman

Televizyonun babası: Acun Ilıcalı

Sanatçıların babası: Zülfü Livaneli

Tiyatronun babası: Haldun Dormen

Yazarların babası: Orhan Pamuk

Stand-Up komedinin babası:

Cem Yılmaz

Komedi filmlerinin babası:

Şahan Gökbakar

Aksiyon filmlerin babası: Cüneyt Arkın

Aşk filmlerinin babası: Ediz Hun

Dizi filmlerin babası: Halit Ergenç

Türkülerin babası: İbrahim Tatlıses

Arabeskin babası: Orhan Gencebay

Babalar Günü’nde babanızın parasıyla babanıza hediye almayı unutmayın.

Babalar Günü kutlu olsun!

Paparazzilerin silahı: Kameralı drone'lar

Ünlülerin kaçacak yeri kalmadı. İnsansız hava aracı drone’ları kameralarla donattılar. Dünyadaki tüm paparazzilerin işini kolaylaştırdılar. Artık ağaç tepelerine tırmanıp pusuya yatmalarına gerek kalmadı. Binaların damlarında saklanma devri bitti. Şişme botlarla tekneleri o koydan bu koya kovalamalarına ihtiyaç yok. Tek bir poz yakalamak için sabahlara kadar nöbet tutmaları tarihe karıştı. Uzaktan kumandalı çok fonksiyonlu multikopterler sayesinde magazincilerimiz, istedikleri ünlüyü, diledikleri zaman ve yerde görüntüleme imkanına kavuştu. Pahalısından ucuzuna, profesyonelinden amatörüne, her keseye ve amaca uygun boy, boy, çeşit çeşit drone’lar piyasada cirit atıyor. Ünlüleri eşleri veya sevgilileriyle öpüşüp, koklaşırken veya tartışıp kavga ederken, kaçamak yaparken, sere serpe yatarken ve üstsüz güneşlenirken yakalamak çocuk oyuncağı. İstedikleri kadar dikkat etsinler. Göbeklerini içeri çeksinler. Selülütlerini gizlesinler. Paparazzilerin yeni silahı kameralı drone’lardan kurtulamazlar!

Hadise "La" dedi Bodrum’da beach açtı

Hadise televizyondaki jüri üyeliğinden, konserlerden, reklamlardan servet kazanıyor. Sektörde kalıcı olmak için çeşitli yatırımlar yapıyor. Yakında Acun’un kanalını satın alırsa hiç şaşmam. Şimdilik Bodrum’da sosyetik bir beach açmış.

Adını ‘La Plaj’ koymuş. Her şey bir Eurovision macerasıyla başladı. Hadise ondan sonra “Tutmayın beni’ dedi. Popülaritesini sürekli yükseltmesini bildi. Bu arada ‘La’ ismi nerden geliyor biliyor musunuz? Tabi ki mesleğinin erbabı notalardan. Hadise, Do, Re, Mi, Fa, Sol’u ıskalayıp ‘La’ diye kendine bir beach açmış Bir de popçular için nota bilmez derler!

Yazının devamı...

Deniz Seki’nin çilesi kendine yeter artar...

Deniz Seki hapishanede özgürlüğüne kavuşacağı günü dört gözle bekliyor. Arada basın mensuplarına kendi iç dünyasını yansıtan dokunaklı mektuplar yazıyor. Deniz cezaevinde kendine sürekli meşgale aradı. “Deniz’in Dibi” adını verdiği bir kitap bile yazdı. Müzikten kopmamak için besteler yaptı. Arada bir de medyada hakkında çıkan haberlerle uğraşmak zorunda kaldı. Son olarak nişanlısı Faruk Salman’ın bir eğlencede kadınlarla çekilen fotoğrafından sonra ikilinin ayrıldığı iddialarıyla yüz yüze geldi. Neyse ki Deniz’in nişanlısı basın danışmanı aracılığıyla duruma açıklık getirdi. “Deniz Seki ile ayrıldığımız doğru değildir. Fotoğraftaki bayan öz yeğenimdir. Aile arasında yapılan doğum gününde çekilmiştir. Evli ve 2 çocuk annesidir” dedi. Söz konusu fotoğrafta yanında 3 kadın olduğu için kendisinin öz yeğeni hangisi pek anlaşılmasa da hiç önemli değil. Deniz Seki’nin çilesi kendine yeter. Bir de yeğenlerle uğraşacak hali yok!

Gökten yağmur yağdı

Galatasaray’ın reyiz lakaplı emektar futbolcusu Sabri Sarıoğlu’nun eşi Yağmur, Caner Erkin’den ayrıldıktan sonra ortalıkta fazla gözükmeyen Asena Atalay’ın yerini aldı. Magazin basınına her geçen gün daha çok malzeme vermeye başladı. Yağmur, şimdi de sosyal medya fenomeni yanından ayırmadığı kankişi Kerimcan Durmaz, kardeşi Yaprak ve futbolcu Gökhan Gönül’ün eşi Hatice ile Las Vegas’a gitmiş. Kankişleriye bol bol gezip selfieler çekmiş. Derken aynı zamanda pilot olan Yağmur’a bunlar monoton gelmiş. Adrenalin tutkunu olduğunu söyleyip bir binanın 108. katından yani 260 metreden kendini aşağı bırakarak ‘sky jumping’ yapmış. Ne diyelim? Sabri sağdan ortaladı. Gökten Yağmur yağdı!

Özcan Deniz’in espri anlayışı

Özcan Deniz kariyerine türkücü olarak başladı. Sonra dizilerde ve filmlerde oyunculuğu denedi. Sonunda kankası Mahsun Kırmızıgül’e özenip sinemacı oldu. Özcan Bey ayrıca yıllar önce Cem Uzan’ın kanalında kendi adını verdiği bir talk şov da yapmıştı. Baştan aşağı beyazlar giyer, espri yapmakta zorlanır, konuşacak laf bulamadığında stüdyodaki konuklara döner ‘Alkışşş’ diye haykırıp birden şarkı söylemeye başlardı. Özcan Bey, geçen gün seri katil Atalay Filiz’e benzeyen birini bulup espri olsun diye çektiği selfie ile gündeme geldi. Ancak gelen tepkiler üzerine paylaşımını sildi.

Cennet dünyada bir yer: Dalyan

Dalyan, Muğla sakin, sessiz, huzurlu, olağanüstü doğası olan havası tertemiz bir yer. Bodrum, Çeşme gibi değil. Kalabalık, gürültü yok. Trafik sorunu yok. Fiyatlar uçmamış. İstanbul’dakinin dörtte birine geçinirsiniz. Bu sezon İngiliz, Alman, Hollandalı tek tük turist var. Onlar da zaten artık Dalyan’ın yerlisi olmuş vaziyette. Günübirliğine İztuzu Plajı’na deniz kaplumbağalarını yüzmek isteyen, mavi yengeçleri merak eden yerli turistler geliyor. O kadar. Yıllar önce Bali, Endonezya’ya gittiğimde yeşilliğine, tabiatın el değmemiş güzelliğine hayran kalmıştım. Boşuna oralara seyahat etmişim. Dalyan’ın, Bali’den eksiği yok fazlası var.

Yazının devamı...

Sosyetik, atletik ve artist bir kurt

Demet Akalın, son derece hırslı ve yetenekli bir kadın. Mankenliği bıraktı şarkıcılığa geçti ve çok başarılı oldu. Aşklarıyla, evliliğiyle, bebeğiyle sürekli gündemde kaldı. Eşi Okan Kurt ve kızları Hira ile sonunda mutluluğu yakaladı. Demet ayrıca zamanla kendisini olduğu kadar eşini de geliştirdi.

Öncelikle ona kesenin ağzını açmasını ve para harcamasını öğretti. Hatırı sayılır maaşlarla asistanlar, dadılar, yardımcılar tutturdu. Dünyaca ünlü markaların imzalarını taşıyan pahalı ciciler aldırdı. Eşinin hediyesi takılar, saatler, timsah derisi bavullara sarılıp pozlar verdi. Birbirinden lüks ve ihtişamlı araçlardan inmedi. Son olarak modaya uyup eşine, kızı, bakıcısı ve kendisi için Bodrum’daki bir sosyetik beach’de günlüğü 1.000 TL olan localardan kiralatmış. Demet işini biliyor.

Okan’ı fizik olarak da formunun zirvesine taşımış. Kış boyunca spor yaparak kaslanmasını sağlamış. İstediği kıvama gelince de yeni klibinde dövüşçü rolünde oynatmış. Daha ne yapsın? Karşınızda Demet Akalın’ın eseri: Sosyetik, atletik ve artist bir Kurt!

Süslü ve bakımlı topçularımız

Ülkemizdeki futbolcuların hepsi kendilerine çok iyi bakıyor. Kondisyon ve kilo olarak değil. Dış görünümleri açısından. Koşamayan, kilolu olanları var. Ama saçı, başı düzgün olmayanı yok. Makyaj yapıp, parfüm bile sürüyor olabilirler. Hülya Avşar Türk sinemasında jön sıkıntısı olduğunu iddia etmişti. Yeşil sahalarımızda ise öyle bir sorun yok. Maşallah futbolcularımızın hepsi birer jön.

Maçlara sanki top oynamaya değil dizi veya film çekmeye hazır çıkıyorlar. Nedeni televizyon! Canlı yayında onları yakından gösteren kameralar. Durum böyle olunca kendilerini izleyen milyonlarca taraftara ekranda en yakışıklı halleriyle görünmek istiyorlar. Her biri kendine göre bir imaj seçiyor.

Saçlar taralı, boyalı, köpüklü, jöleli, spreyli oluyor. Vücutlar güllük gülistanlık dövmelerle kaplanıyor. Hırvatistan’dan gol yediğimiz anda Ozan Tufan’ın saçlarını düzeltiyor olmasının tepki çekmesi çok saçma. Ne yapsın çocuk? Dağınık mı bırakacaktı? Süslü ve bakımlı topçularımızla Euro 2016’da bakalım nereye kadar gidebileceğiz?

Tıkla dokun Ebru’ya

Seksi popçu Ebru Polat’ın yeni şarkısı ‘Dokun Bana’ 10 gün içinde 1 milyon kişi tarafından izlenmiş. İnanılır gibi değil. Ebru iyidir, tatlıdır, hoştur ama şarkıcı olarak vasattır. Cazibesiyle, havasıyla, seksapalitesiyle durumu kurtarır. Herhangi bir şarkısının o kadar çok izlenmesi için sesinin veya melodinin güzelliği yetmeyebilir. Ancak baygın bakışları ve mini mini şortu sayesinde o rakamlara rahatça erişebilir.

‘Dokun Bana’ gerçekten 10 günde 1 milyon izleyici bulduysa, ‘Tıkla Dokun Ebru’ya’ deselerdi herhalde internet filan çökerdi!

Yazının devamı...

Sallasana sallasana elini

Kenan İmirzalıoğlu ile Sinem Kobal balayındaymış.

Kalabalık bir arkadaş gurubuyla mavi tura çıkmışlar.

Lüks guletleriyle Göçek koylarını geziyorlarmış.

Bozburun’a demirlediklerinde magazincilere yakalanmışlar.

Teknede arkadaşlarıyla şakalaşırken Sinem’in uzaktan fotoğrafını çekmişler.

Çiçeği burnunda gelin kendisini “Gel gel sarışınım gel” diye tempo tutarak denize çağıran arkadaşlarına o meşhur ‘ayıp’ el işaretiyle karşılık verirken görüntülenmiş.

Arkadaşları, Sinem’in yaptığı hareketi görünce şarkıyı hemen değiştirmeliydi.

‘Bir Dalda İki Kiraz’ türküsünün nakarat kısmına geçmeliydi.

“Sallasana sallasana mendilini

Akşam oldu göndersene sevdiğimi

Sallasana sallasana saçlarını

Akşam olsun söyleyeyim suçlarını”

‘Mendili’ yerine de ‘elini’ deseler cuk otururdu.

Ayrıca Sinem, el işaretini kendisini denize çağıran arkadaşlarına değil peşine takılıp şişme botlardan görüntülemeye çalışan foto muhabirlerine doğru sallayacaktı.

İşte o zaman yaptığı şaka çok daha anlamlı olurdu!

Taksi yoksa uber var

İki saniyede senaryo yazabilir. Kamera arkasında başarılıdır.

Başkalarından farklı bir tarzı vardır.

Sinema ve reklam filmleri hep ses getirir.

Vizyonu son derece geniştir.

Bir işe başlamadan sonucunu tahmin edebilir.

İleri görüşlüdür. Yatırımlarını akıllıca yapar.

Onun için Cihangir, zamanla Cihangir olmaktan çıkıp Sinangir’e dönüşmüştür.

Gel gör ki bu becerikli adam, oğullarını kontrol etmekte acizleri oynamaktadır.

Geçtiğimiz Ocak ayında büyük oğlu Rüzgar alkollü olarak kullandığı aracıyla bir polisin şehit olmasına neden oldu.

22 yıl hapis istemiyle tutuklu olarak yargılanıyor.

Şimdi küçük kardeşi Orfeo Çetin sahneye çıkmış.

Sabaha karşı arkadaşlarıyla Bebek’te bir bar çıkışı direksiyon başında objektiflere yakalanınca yüzünü gizlemeye çalışmış.

Anlaşılan Sinan’ın küçük oğlu abisinin başına gelen faciadan hiç ders almamış.

Ne işi var o saatte direksiyonda?

Burası İstanbul.

Çemişgezek değil.

Taksi yoksa Uber var!

Bırak Sıla’nın kolunu

Sıla, Suadiye sahilinde yürüyüş yaparken tacize uğramış.

Biri gelip kolundan çekmiş.

Sıla kendisini sürekli rahatsız eden ve daha önce fotoğrafını gördüğü kişiyi hatırlamış.

“Beyefendi sizi tanımıyorum, kolumu bırakır mısınız?” demiş.

Tam kolunu kurtarıp yürümeye başladığında tacizci tekrar kolundan çekmiş.

Dehşete düşen Sıla olay yerinden hızla uzaklaşmış.

Tacizler artınca şikayetçi olmuş.

Sosyal medya hesaplarından da kendisini rahatsız ettiğini belirttiği kişi hakkında mahkeme kararıyla uzaklaştırma talebinde bulunmuş.

Ben bu tacizcileri anlamıyorum.

Bu devirde sosyal medyada dilediğin gibi tacizin en alasını yapma imkanı emrine ve keyfine sunulmuş zaten.

Bırak Sıla’nın kolunu!

Yazının devamı...

Kılını kestiğine değmez

Bir daha şarkı söyleyemeyeceğini iddia edenlere ateş püskürmüş. "Eğer albüm yapamazsam, eğer İbo Show’u yapmazsam bıyıklarımı keserim" demiş. Ayrıca kendisini kötürüm sanıp havaalanında yardım etmek için koluna girmeye çalışan bir hayranınından bahsetmiş. "Ben kötürüm değilim. Yakında bomba gibi geliyorum" müjdesini vermiş.

İbrahim Tatlıses’i çok özledik. O müthiş sesine hasret kaldık. İnşallah bir an önce eski günlerine döner. Ama sağlığı ve huzuru her şeyden önemli. Başkalarının dediklerini hiç umursamasın. Kimseyle iddialaşmasına gerek yok. Değil bıyığını kılını kestiğine değmez!

İrem Derici’inin tartışmalı aşkı

Selami ve Didem Şahin çiftinin oğlu Lider Şahin, reklamcı Hulusi Derici’nin kızı İrem Derici ile aşk yaşıyormuş. Lider’in annesi Didem Hanım konuyla ilgili bir yorum yapmış. 31 yaşındaki oğlunun radyocu eşinden bir süre önce boşanan 29 yaşındaki popçu ile olan ilişkisinden hoşnut olmadığını belli etmiş. "Horozumu saldım çayıra, tavuğu olan düşünsün" demiş. Pek şık bir benzetme olmamış. Onaylarsın, onaylamazsın ayrı. Olayı kümesin içine sürüklemeye ne gerek var?

Sevgili İrem’in babası Hulusi’yi iyi tanırım. Son derece yaratıcı ve lafı gediğine oturtmasını bilen adamdır. Reklam dünyasında çok ses getiren marjnal sloganlarıyla tanınır. Didem Hanım’a cevap yetiştirmeye kalkışırsa inanın ortalık karışır. Aslında babasının kendisi adına bir karşılık vermesine ihtiyacı yok. İrem’in ağzı çok iyi laf yapar. Suskun kalırsa muhatap olmak istemediğindendir. Velhasıl, Selami’nin horozu, Hulusi’nin tavuğu bakalım nereye kadar gidecek?

Sertab ile eşi düşman çatlatıyor

51 yaşındaki şarkıcı Sertab Erener belki de gençliğinde yaşamadığı kadar hararetli bir aşkı bugünlerde yaşıyor. 33 yaşındaki müzisyen eşi Emre Kula ile denizin içinde sarılıp defalarca öpüşüyor. Eşi gitar çalarak ona serenatlar yapıyor. Görenler onlara çifte kumrular diyor. Sertab ile eşi kıskananları çatlatıyor. Öte yandan Sertab’ın uzun yıllar sevgilisi olan müzisyen Demir Demirkan, uğruna ilişkisini sonlandırdığı lise arkadaşı eşiyle gözlerden uzak sessiz bir yaşam sürüyor. Bir de çocuk sahibi oldu. O da kendine göre mutlu. Yani Sertab ile Demir 18 yıllık birlikteliklerinde bulamadıkları huzura başkalarıyla kavuştular. Şimdi biri yani Sertab ortada. Diğeri yani Demir kayıplarda. Durum böyle olunca insanın aklına geliyor. Sertab ya Demir’e biraz olsun nispet yapıyor. Ya da gerçek aşkı bulmanın sevincini yaşıyor. Fotoğraflarının çekilmesine filan aldırmıyor. Dilediğini yapıyor, hayatın tadını çıkartıyor. Şayet böyleyse çok güzel. Sertab in love!

Berengül'ün suçu ne?

Nurseli İdiz, Kösem Sultan’ı canlandıran Beren Saat’in rolü için hiç araştırma yapmadığını söylemiş, “Günümüzde yaşıyor gibi oynuyor. Biraz daha çalışması lazım" demiş. Senaryoda ne yazıyorsa onu oynuyor. Herhalde kendi kafasından uydurmuyor. Eksiği, hatası varsa kabahat Beren’de değil yönetmende. Fatmagül’ün Suçu ne? gibi. Berengül’ün Suçu ne?

Yazının devamı...

Fatih’in aslanları

Avrupa Şampiyonası Euro 2016’da mücadele edecek milli futbol takımımızdan çok umutluyuz. Moraller iyi. Oyuncular formda.

Takım kadrosu güçlü.

Fatih Terim her zamankinden daha fazla hırslı.

Hiçbir rakipten çekinmiyor.

Savunmada fire vermeden hücum futbolu oynatmak istiyor.

Turnuvada sonuna kadar gidebilecek hatta şampiyon olabilecek kapasitedeyiz.

Ay yıldızlı ekibimizin tek eksiği onları ve bizi daha da motive edecek bir isim.

12 Dev Adam, Filenin Sultanları, Potanın Perileri gibi.

Yabancılar da anlasın diye Team Turkey (Takım Türkiye) veya Turk Force (Türk Gücü) diyebiliriz.

‘Çimlerin Kralları’ da olabilir.

‘Yeşil Sahaların Hükümdarları’ da.

Ama bence en uygun olanı

Fatih’in Aslanları.

Yolları açık olsun.

Bol şanslar, başarılar!

Ramazanlık İvana

Sırp manken İvana Sert kendi reklamını yapmasını çok iyi biliyor.

Televizyonda başarılıydı.

İzleyici onu sevdi.

Aksanlı Türkçesiyle popüler oldu.

Tarz programında ‘Bizimlasın’ demesi dillere düştü. Güzellik ürünleri, takıları ve AVM’lerdeki söyleşileriyle iyi para kazandı. Özel hayatında da kendisine yeni bir sevgili buldu. Tesadüfen o da eski eşi Yurdal Sert gibi varlıklı bir ailenin veliahtı çıktı. İvana önceki gün bir iftar yemeğine katılmış. "Müslüman olmadım. Ama namaz kılıyorum. Çünkü huzur buluyorum. Sık sık camiye de gidiyorum. Dua edilen yerlerin enerjisi bana çok iyi geliyor" demiş.

Ne güzel. Zamanlama olarak ne kadar anlamlı. Ekranda jüri koltuğunda oturuyordu. Daha önce de dans yarışmasındaydı. 11 Ay’ın Sultanı geldi. İftar sofrasına oturdu.

Ramazanlık İvana oldu!

En baba babalar

Babalar Günü için bir anket yapmışlar. Ülkemizde sosyal medyayı en iyi kullanan ünlü babaları ortaya çıkarmışlar. Araştırmaya göre Twitter’da ileti başına etkileşimi en yüksek baba Acun Ilıcalı çıkmış. Çıkar tabii. Adam koskoca bir kanalın ve ıssız adadaki Survivor yarışmacılarının da babası.

İkinci Cem Yılmaz olmuş. Her fırsatta oğlu Kemal ile bir anını milyonlarca takipçisiyle kendine özgü esprili bir şekilde paylaşıyor. Instagram’ın zirvesindeki ünlü babalar, yine Acun, oyuncu Engin Altan Düzyatan ve Şahan Gökbakar olmuş. En sosyal babalar bunlar olabilir. Hiç itirazım yok. Ama en baba babalar denince. Bir Dem Ba Ba var. O Çin’e transfer oldu. Ben kaldım. Cem Baba!

Yazının devamı...

Mutfakta tencere göbekte pencere

Sosyetik hanımlarımız modayı takip etmede inanılmaz derece başarılılar. Amerika ve Avrupalı hemcinslerinden bu konuda fersah fersah öndeler. Hatta Türk sosyetesindeki kadınlar dünya modasının öncüsü diyebiliriz. Yeni bir trend çıkar çıkmaz derhal benimseyip kendilerine uyguluyorlar. Bir giydiklerini bir daha giymekten de kaçınıyorlar.

Dünyaca ünlü yabancı bir yıldız olmadıkça başka biriyle aynı üst başla yakalanıp pişti olmak istemiyorlar. En ünlü en popüler en pahalı markaları fütursuzca kullanıyorlar. 2016 yaz modasını da çoktan kapmışlar. Göbeği açıkta bırakan bluz, gömlek ve elbiseler giymeye başlamışlar. ‘Göbekte pencere’ adını verdikleri bu akımın en çok yakıştığı isimler düz karınlarıyla dikkat çeken Yasemin Özilhan, Çağla Şikel, Ronit Gülcan ve Işıl Reçber’miş. Ben şahsen bu akımın daha yaygın olmasından yanayım. Sadece gergin karınları ve ince belleri olanların değil, kilolu ünlülerimiz de bu modaya uymaları halinde yaz sezonunun görsel açıdan daha eğlenceli geçeceğine inanıyorum. Ne demişler? Mutfakta tencere. Göbekte pencere!

Nerdesin aşkım nerdesin Beren?

Kenan Doğulu’ya nasıl bir aşık olduğunu sormuşlar. “Çok duygusal ve romantiğim’’ demiş. Ünlü popçu “Aşkı her şeyin üstünde tutuyorum. Şaşkınlık derecesinde işime bağlıyım. Ama aşık olduğumda işimin önüne geçen bir empati dünyası serserisiyim” diye devam etmiş. Ne demek istediğini tam olarak anlamasam da sevdim.

‘Empati dünyası serserisi’ tanımlaması kulağa hoş geliyor. Keşke bu isimde yeni bir şarkı yapsa. Beren Saat ile evlendiğinde aşk sarhoşuydu. ‘Tencere Kapak’ diye bir parça bestelemişti. Tencere, kapaktan aşk şarkısı çıkartabilen bir sanatçı için empati dünyası serserisi diye bir parça yapmak çocuk oyuncağı olsa gerek. Röportajı sırasında Kenan’ın eşi Beren’den hiç söz etmemesi dikkat çekmiş. Görünen o ki Kenan, fazla yalnız bırakmaya gelmeyecek kadar aşkı seviyor. Hadise’nin şarkısındaki gibi… ‘’Nerdesin aşkım, nerdesin Beren, aşka geliyorum of ’’ deyip duruyor!

Yürürken bile defonu buluyorlar

Ünlü kadınlarımızı yaz aylarında mayo veya bikiniyle yakalanma korkusu sarıyor. Ağaç dallarına, bina damlarına saklanan muhabirlerin en biçimsiz pozlarını, fazla kilolarını görüntülemesinden çekiniyorlar. Bu yüzden magazincilerin kamp kurduğu Bodrum ve Çeşme’de tatile gitmiyorlar.

Hatırlarsanız Hülya Avşar ve Gülben Ergen’in selülitleri uzun süre konuşulmuştu. Ama ünlüleri artık plajda, teknede, mayoyla filan yakalamalarına gerek kalmadı. Sokakta yürümeleri yetiyor. Örneğin; Bergüzar Korel yürüyüşe çıkmış. Hemen bacağının arkasındaki damarların şişkinliğini fark etmişler. ‘’Varis mi oldu?” demişler. Ne yaparsan yap kurtuluş yok. Yürürken bile defonu buluyorlar!

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.