Somalı çocuklar anne bağımlısı oldu
Soma faciasında acıyı en çok yetim kalanlar yaşıyor. Çocukların en az travmayla hayatlarına devam etmeleri için terapiler düzenliyor. Somalı çocuklara destek veren psikolog Mehmet Teber ile çocukların psikolojik durumunu konuştum.
GEÇTİĞİMİZ hafta, Soma’da çocuklarla çalışan bir grup terapist ve pedagogtan söz etmiştim. Felaketin, 52’sini de çıkardığımız bu zor süreç artık yaraları sarmak için yeni dönemeçler almak zorunda... En önemli virajda, bu faciada bir sabah evden uğurladıkları, ama bir daha hiç göremedikleri babalarını kaybeden madencilerin çocukları var. “Yeryüzü Doktorları” önderliğinde, faciayı yaşayan çocuklarımızın en az travmayla hayatlarına devam etmeleri için çalışan ekip, ilk etabı tamamlayıp İstanbul’a döndükten sonra Klinik Psikolog ve Pedagog Mehmet Teber ile görüştüm. Gelin, çocukların yaşadıkları psikolojik sorunları ve ekibin uyguladığı “oyun terapi” yöntemini öğrenelim:
Proje nasıl oluştu, kimler destek veriyor?
Yeryüzü Doktorları ve Pedagoji Derneği, Van Depremi’nden sonra birlikte Van çocuklarına yönelik bir çalışma yapmıştı. Soma’da kaza olunca hemen akıllara oraya gidip orada terapi çalışması yapma fikri geldi. Bunun için oyun terapi odalarının kurulması gerekiyordu orada. THY’den gönüllü bir ekip işin finansmanını üstlendi ve projenin tohumları böyle atıldı. Hemen kaza sonrasında gitmek istemedik. İnsanların yasını yaşamasını, oradaki hengamenin son bulmasını, okulların kapanmasını istedik. Çocuklara eş zamanlı bir çok çalışma yapılması doğru olmayacaktı. THY ekibinin geniş gönlü, Yeryüzü Doktorları’nın saha tecrübesi, Pedagoji Derneği’nin pedagog/oyun terapisti desteği ile proje gerçekleşmiş oldu.
Her çocuğa birebir oyun terapisi düzenledi
Projenin sürdürülebilirliği ve hedefi nedir? Kaç ay, kaç çocukla çalışma planlanıyor?
Projenin ilk etabında 18 çocuğa ulaştık. 301 şehidimizin 18 yaş altında toplam 432 yetim çocuğu var. Bizim hedef kitlemiz ise 2-12 yaş arası çocuklar. Yani ulaşacak daha çok çocuk var. Ancak önümüzde zorluklar da var. Kimi aileler taşınmış durumda, çocukları her gün terapiye getirmek aileler için zor olabiliyor, terapi merkezi bir yere kurduğunuzda diğer ailelere uzak olabiliyor. Bu nedenle çok iyi planlama yapıp yola çıkmak gerekiyor.
Projenin ilk etabı bitti. Ama ulaşılması gereken çocuk çok fazla. Peki ya bundan sonra?
Şimdi ikinci etabı için çalışmalar yapıyoruz. İkinci etapta da yine iki uzmanla gidip 10 günlük bir çalışma yaparsak 18 çocuğa daha ulaşmış oluruz. Bu şekilde etap ilerleyebiliriz. Ramazan ayında olmamız, yaz tatilinin gelmiş olması gibi faktörleri de hesaba katarak hareket ediyoruz. Ulaşamadığımız çocuklara yönelik ise “terapötik oyuncak seti” dağıttık. Bu sette baret, maden sahası, madenci, kömür yerine geçecek siyah hamur, resim defteri, boya gibi malzemeler var. Hedef çocuğun içinde yaşadığı duyguları bu oyuncaklarla dışarı çıkarması.
Çocuklarla ne gibi çalışmalar yapılıyor?
Çocuklara yapılan çalışma birebir terapi çalışması. Her bir çocuk altı seanslık birebir terapiye alınıyor. Terapi, oyun terapisi. Çünkü çocuklarla konuşma merkezli, oturmaya dayalı bir terapi yapmak çok zor. Oyuncaklar onların kelimeleri, oyun ortamı ise kendilerini ifade edebilecekleri güvenli bir ortam. Her bir uzman günlük dokuz görüşme alıyor. Bu çocuklarla 40 dakikalık oyun terapisi uyguluyor. Aynı çocuk altı gün boyunca terapiye devam ediyor. Uyguladığımız “Çocuk merkezli oyun terapisi”, temelleri Virginia Axline bir yöntem. İki çocuğa yaşları büyük olduğu için çocuk merkezli oyun terapisi yerine, kukla terapisi ve sanat terapisi uygulandı. Her çocuk günde bir kere 40 dakikalık terapiye alındı. Yedi gün içinde 18 çocuğa toplamda 108 seans oyun terapisi uygulandı. Bazı çocuklar yaşanan yası inkar ederken, bazılarında da içe kapanma görüldü. Çocuklarda tırnak yeme, alt ıslatma, kaka kaçırma gibi semptomlara rastlandı.
Ayrılık anksiyetesi en belirgin tepki
En çok rastlanan şikayetler, sorunlar neler?
Bizim çalıştığımız 18 çocuğu düşünürsek genel olarak 5 yaş altı çocukların annelerine aşırı bağlandıklarını gözlemledik. Hatta bu bir yapışma şeklindeydi. Babaları “İşe gidiyorum” diye gitmiş gelmemişti. Çocuklar da “Ya annemiz de böyle gider gelmezse” kaygısı vardı. Bu nedenle tuvalete bile gitmelerine izin vermiyorlardı. Ciddi ayrılık anksiyetesi gösteriyorlardı. Büyük erkek çocukları geneldeolay olmamış gibi davranıyorlar, konuyu hiç açmıyorlar, hiç babalarını sormuyorlardı. Bazı çocuklar içe kapanma, dünyaya küsme gibi depresif belirtiler gösteriyordu. Bir çok çocuk ise hırçınlaşmış, uyumsuz, akdi davranmaya başlamıştı. Sürekli ölümden, babasından bahseden, sürekli konuyu oraya getirip duran çocuklarımız da vardı. Bu sürede çocukların yaş durumuna farklı tepkiler verdiği görüldü.