Şampiy10
Magazin
Gündem

Fitch ne yapar?

Fitch’in bugün açıklayacağı Türkiye raporunda; her şeyin aynı kalma ihtimali yüzde 15 notun düşme şansı yüzde 20, ‘not aynı kalır, görünüm negatife iner’ büyük olasılık.

Bugün finansal piyasalarımız yarım gün açık. Sabahtan enflasyon verisi açıklanacak. Piyasa beklentisi yüzde 0.1’lik bir artış. Ben o kadar iyimser değilim. Hem benim Pazar alışverişlerinde her hafta fiyat aldığım “Ispanak-Ceviz endeksim” daha yüksek bir artış geleceğini söylüyor. Diğer yandan doların yükselişi de ek bir “faktör” olacak. Yüksek bir enflasyon verisi, MB’nin işini zorlaştıracak!

Asıl merakla beklenen Fitch’in gözden geçirme sonuçlarının ne olacağı. Avrupa piyasaları kapandıktan sonra gelecek açıklama bayram sonrasında piyasaların yönü konusunda belirleyici olacak.

Bir not artışı beklenmiyor! Gelmesi için de herhangi bir sebep yok. Buna karşın özellikle dış politika ve içinde bulunduğumuz coğrafyanın sorunları göz önüne alındığında negatif bir açıklama gelmesi olasılığı artıyor. Fitch’ten gelebilecek açıklamanın üç alternatifi var.

1 ) Her şey aynı kalır

Yatırım yapılabilir seviyedeki “notumuz” ve durağan konumdaki “görünümümüz” değişmez. Bu seçeneğe yüzde 15 olasılık veriyorum. Bunda da henüz daha Fed’in adım atmamış olmasının payı olacak. Borsa ve kur tarafında çok fazla değişiklik olmaz, eğer enflasyonda çok olumsuz veri gelmemişse dolar/TL kurlarında 2.25’lere doğru düzeltme bile görebiliriz.

2 ) Notumuz düşer

Not indirimini gerektiren sebeplere bağlı olarak da önümüzdeki 12-18 ay içinde notun ne yöne değişebileceğini ifade eden ayrı bir “görünüm” açıklar. Kredi derecelendirme kuruluşu notu indirip, görünümü durağandan negatife indirebilir veya pozitife çıkarabilir.

Eğer “görünüm” pozitif olur, 12 aydan sonra işler iyiye gitmişse ya açıklanan görünümü iyileştirir ya da açıklanmış olan görünüm pozitif ise de notumuzu yeniden yükseltir.

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in notumuzu indirmesi piyasalar için en kötü senaryo. Görünüm pozitif bile olsa pratikte “2 basamak” indirim gibi algılanacak. Hukuk ve yargı sistemimizde yaşananlardan, Güney sınırımızdaki kargaşa ve savaş ihtimalinden dolayı ben bu seçeneğe yüzde 20 ihtimal veriyorum.

3 ) Notumuz aynı kalır görünüm negatife iner

Notumuzun inmesi durumunda işler karışacak. Çarşamba günü geldiğimizde; küresel piyasalar biz tatildeyken yatay kaldığı durumda; negatif yönde “boşluklu” bir açılış yaşayacağız. Dolar/TL kurlarında 2.31’lerin, BIST’te de 72.000’li rakamların ilk elde test edildiği, MB’nin müdahale etmesinin tartışılmaya başlandığı bir haftada olacağız. Politikacılardan “kararın politik olduğu” yönünde demeçleri saymıyorum bile...

Yüzde 65 olasılık verdiğim seçenek bu. Piyasalar da bu seçeneği fiyatladılar geçtiğimiz hafta boyunca. Bu durumda önümüzdeki 12 ay boyunca; çok aksi bir gelişme olmadıkça; yatırım yapılabilir ülke notumuz korunacak.

Eğer biz olumlu yönde adımlar atmazsak bu sefer notumuzun düşme olasılığı artacaktır. Kurlarda az da olsa bir yükselişe neden olsa da hareket panik boyutuna ulaşmayacaktır.

Fitch’den çok beni asıl endişelendiren Moody’s. Bölgesel gerilimler arttıkça; Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde yapacağı açıklamayı erteleyen kurumun;

5 Aralık’ta açıklayacağı kararın not indirimi yönünde olma olasılığı yükseliyor. Umarım bölgemize barış hakim olur da bu olasılık hızla azalır. Yoksa hem gerilimin, hem de yatırım yapılabilir notumuzu kaybetmenin maliyeti çok yüksek olacak!

Yazının devamı...

Dolar 2.39’u tekrar test edebilir mi?

Dolar/TL kurlarında Ocak ayından sonraki en yüksek seviyesi olan 2.2895 seviyesi görüldü. Sepet kur da (Dolar+Euro toplamının yarısı) durum biraz daha iyi. Mart ayından bu yana en yüksek seviye olan 2.5990 seviyesi görüldü.

Kurlardaki harekete bağlı olarak bono piyasasında da faizlerde yükseliş, borsada da düşüş yaşandı.10 yıllık tahvilde “çift haneli faiz” (bileşik yüzde 10.07) görülürken, gösterge bono yüzde 9.98 bileşik seviye ilk çift haneye oldukça yaklaştı.

Kurlardaki hareketleri yorumlayan Bakan Zeybekci ,“2.15-2.25 aralığının ihracatı teşvik edici olduğunu” yinelemiş. Yüksek kurun enflasyona etkisinden endişe duyulabileceğini belirten bakan, kurların müdahale “gerektirmeyen” bir seviyede olduğunu da eklemiş.

MB’nin Cuma gününden başlayarak fonlama faizlerini yükseltmesi de piyasalarda bir şeyler oluyor kaygılarını arttırdı. Ben de önümüzdeki günlerde MB’dan döviz satışı yönünde bir müdahale beklemiyorum. Ancak 2.2650 seviyesinin aşılması 2.3075 seviyelerini resmin içine soktu. Bu seviye Fitch açıklamaları öncesinde test edilebilir. Eğer Fitch açıklamasını Cuma günü piyasalar kapandıktan sonra yapacak olur ise açıklamanın fiyatlaması Bayram sonrasında kalacaktır. Not indirimi gelmezse 1.3075 ile sınırlı kalacak bir hareket görürüz. Eğer ki not indirimi gelecek olur ise o zaman işimiz hayli zor olacak.

Bu durumda önümüzdeki aylarda 27 Ocak’ta görülen 2.39 seviyesinin yeniden test edilmesi ve hatta geçilmesi ihtimali artacaktır. MB’nin faiz indirmesini değil, o günlere gelinecek olur ise faiz artışlarını bile konuşuyor olacağız.

Kurlardaki gelişmelerin ne yöne evrileceği Güney sınırımızdaki gelişmelere oldukça bağlı. Son yıllarda izlediğimiz dış politikada önemli değişiklikler yapmadığımız takdirde kurlar ve ekonomi üzerindeki baskılar korkarım artarak devam edecek.

Koalisyona destek vermemiz, (IŞ)İD tarafından bir terör dalgası ile karşılaşmadığımız ve notumuzun korunduğu bir ortamda ben Bakan Zeybekçi kadar iyimser olamıyorum. İyi halde bile Dolar/TL kurlarının yıl sonuna kadar 2.20-2.2250 bandının altın gerileyeceğini sanmıyorum.

Yazının devamı...

Kritik Fitch haftası

Bu hafta 2.2650 seviyesi dolar/TL’de önemli direnç olacak. Cuma’ya kadar üzerine çıkılacağını sanmam. Ancak Cuma günü hem Fitch açıklaması hem ABD Tarım Dışı İstihdam verisi sonrasında işler karışabilir

Cuma günü derecelendirme kuruluşu Fitch’in Türkiye’nin notu konusundaki resmi açıklamasını bekliyor olacağız. Kurallar gereği ya piyasalar açılmadan ya da piyasalar kapandıktan sonra resmi açıklama yapılmak zorunda. Karar 24 saat önce Hazine’ye bildirilmiş olacak. Geçtiğimiz günlerde “politika yapıcılarının” derecelendirme kuruluşlarına yüklenmelerinden; yatırım yapılabilir notumuzu kaybetme olasılığı varmış gibi bir endişe hasıl olmadı değil...

Piyasalarda belki de ilk kez ciddi olarak Suriye, (IŞ)İD sorunu fiyatlanmaya başlamış görünüyor. Küresel piyasalardan bu denli negatif ayrışmamızın arkasında güney sınırımızda yaşananlar büyük önem kazanmış durumda.

Geride bıraktığımız haftada Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin aldığı 18 maddelik (IŞ)İD kararında adeta Türkiye’yi adresleyen maddelerin olması, not konusundaki endişeleri arttırıyor. IŞİD kapımıza kadar dayanmışken ve de kürede (IŞ)İD ile birlikte anılıyorken, notumuz düşmese de kimin yeni yatırım yapacağını gerçekten merak ediyorum. Hatta Merkez Bankası faiz indirmiş olsa bile...

Bunlara bir de Bank Asya’nın Gözaltı Pazarı’nda işlem görmeye başlayacak olması eklenince piyasaların işi iyiden iyiye zorlaşmaya başladı, korkarım piyasalarımızı geren bu tarz kararların devamı da gelecek gibi. Piyasaları geren tüm bu gelişmelerin en fazla yansıdığı, daha doğrusu bu gerginliklerin en belirgin fiyatlara yansıdığı “finansal ürün”, dolar/TL kurları oluyor. Geçtiğimiz hafta da dolar/TL kurlarında önemli eşiklere geldik!

Geçtiğimiz haftanın ilk günündeki yazımda “Doların ve Dolar İndeksi’nin (DXY) yükselmesi içeride de dolar/TL kurlarını önemli seviyelere çıkardı! Teknik olarak 2.2260 seviyesi önemliydi ve haftalık kapanış bu seviyenin üzerinde gerçekleşti. Bu hafta için bu seviyenin kararlı bir şekilde altına inilmeyecek olursa 2.2650 seviyesinin test edilmesi olasılığı artıyor. Eğer bu seviyeye hızlı gelecek olursak, MB’nin müdahalesine şahit olabiliriz. Önemli!” diye yazmıştım.

5 milyar $’lık fonlama

Cuma günü 2.2676’ya kadar yükseliş oldu ve MB’den günlük satış miktarının 40 milyon dolara yükseltildiğini açıkladı. Cuma günkü satış ihalesinde 81 milyon dolarlık talep gelirken MB fonlama tarafında da önemli değişikliğe giderek uzun zamandan bu yana ilk kez gecelik repo ile fonlama yoluna gitti. 5 milyarlık fonlama gecelik faizden gerçekleşti ki yüzde 8.30 seviyesinde olan ağırlıklandırılmış fonlama faizi 8.61’e yükseldi. MB; piyasalara bir anlamda, döviz tarafında cari seviyelerin üzerine çıkılması durumunda “müdahaleci” olacağını söylüyor.

Cuma’ya kadar endişeler fiyatlanacak

Bu hafta için de 2.2650 seviyesi dolar/TL kurlarında önemli bir direnç olacak. Cuma gününe kadar üzerine çıkılacağını sanmıyorum. Ancak Cuma günü hem Fitch açıklaması hem de 220 bin kişilik artış beklenen ABD Tarım Dışı İstihdam verisi sonrasında işler karışabilir. Fitch veya Moody’s’den birinin yatırım yapılabilir notumuzu indireceği endişesini halen daha taşıyorum. Enflasyon verilerinin de açıklanacağı Cuma gününe kadar benzer endişeler fiyatlanacak!

Yazının devamı...

IŞİD sınırdayken faiz iner mi?

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu bugün toplanıyor. Dolar 2.24’e gelince politikacıların ‘Faizi indir’ baskısı da azaldı.

Bugün Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı var. Yurt içi piyasalar için önemli bir karar günü. Geçtiğimiz ay yapılan PPK toplantısında üç değişik borç verme (Marjinal fonlama, repo yoluyla borçlanma ve Geç likidite) faizinde de 75’er baz puanlık indirime gidilmişti. Bu faizler pratikte “iş gören” faizler değiller. Zira MB, bankacılık sistemini haftalık politika faizi olan ve Ağustos ayındaki toplantıda değişmeyen “politika faizi” olan yüzde 8.25’e yakın oranlardan fonluyor.

Geçen ay finans literatürümüze yeni bir kavram daha katıldı: “Simetrik faiz koridoru”. PPK toplantısı sonrasında yapılan açıklamada “Kurul, kısa vadeli faizlerdeki mevcut duruşun daha simetrik bir faiz koridoru içinde sürdürülmesine karar vermiştir” denilmişti. Bu “simetrik” meselesinin ne olduğunu pek anlamış değilim. MB, bu ay da “simetriye” uygun aşağıdan yukarıdan faizleri kırpar mı derseniz, simetrinin ne olduğunu bilmediğimden birşey söylemem mümkün değil. Eski okula mensup birisi olarak “iş gören faiz” olan politika faizinde bir değişiklik yapılmasını beklemiyorum.

Faiz baskısı

Eylül başında 2.15 seviyelerinde olan dolar/TL kurunun 2.24’lere gelmesiyle azalsa da politikacıların MB üzerindeki “faizi indir” baskısı devam ediyor. MB faizleri indirse ne olacak? Yatırım mı artacak, ekonomik büyüme mi bir anda hızlanacak gerçekten merak ediyorum.

IŞİD tehlikesi

Yapısal sorunlarımızı geçtim. Yanı başımızda IŞİD gibi bir bela varken değil yabancı, yerli yatırımcıların bile uzun vadeli planlar yapıp sırf faizler 50-100 baz puan indi diye istihdam sağlayacak yeni yatırımlara yöneleceklerini hiç mi hiç sanmıyorum...

ZK’lara telafi faizi başlayabilir

Bugünkü toplantıdan çıkabilecek bence tek “iyi haber” zorunlu karşılıklara faiz verilmesi olabilir. Başçı, ilk kez Mart ayındaki PPK toplantısı sonrasında bu olasılıktan söz etmişti. Önceki hafta Kastamonu’da yapmış olduğu bir konuşmada da Kasım ayında bu konuyu netleştirebileceklerini söylemişti. O kadar beklemeye gerek olmadığına karar verebilir ve “telafi faizi” uygulamasına hemen başlayabilirler.

Bu adım BIST’e de yarar. Mart ayında İstanbul Borsası yine bugünlerdeki gibi keyifsiz bir havadaydı ve “telafi faizi” açıklaması borsaya omuz vermişti. Bugünlerde BIST’in yine böyle bir desteğe ihtiyacı var. Ancak onun bile yaratacağı rüzgar çok uzun soluklu olmayacaktır.

Yazının devamı...

Faiz indirimi gelir mi?

Geçen haftanın en önemli gelişmesi tartışmasız 49 rehinenin sağ salim yurda dönmesi oldu. Nasıl ve ne bedelle geldikleri henüz daha tam olarak netleşmese de vatandaşlarımızın sağ salim kurtulmuş olmaları her şeyin ötesinde bir gelişme oldu. Emeği geçenlere teşekkür etmek gerekir.

Finansal piyasalar açısından oldukça zorlu bir haftayı geride bıraktık. Fed’in toplantısı, ardından İskoçya referandumu derken hafta oldukça hareketli geçti. İskoçlar, İngiltere’den ayrılıp bağımsızlık ilan etmeyi düşünmediler. Fed piyasaların beklentisinden çok da farklı bir açıklama yapmazken, Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) üyelerinden şerh koyanların sayısının ikiye yükselmesi ve tüm üyelerin geleceğe dair faiz beklenti ortalamalarının yükselmesi piyasaları, az da olsa tedirgin etti. Aslında gelişmiş ülkelerden çok gelişen ülkelerde hissedilen bir tedirginlik oldu bu!

Euro için zorlu dönem

Geçen haftanın finansal piyasalar açısından en “şaşırtıcı” gelişmesi Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) “Hedefli Uzun Vadeli Refinansman Operasyonu” (TLTRO) ihalesine gelen talebin düşük olmasıydı! 110-150 milyar arasında bir talep beklenirken, talebin 82.8 milyar euroda kalması piyasa katılımcılarının kafasını karıştırdı. ECB’nin bu hamlesi işe yaramayacak mı kaygıları öne çıktı. Bu kaygılar da euronun değer kaybetmesine, doların tüm para birimleri karşısında değer kazanmasına sebep oldu. Parite Temmuz 2013’ten bu yana gördüğü en düşük seviye olan 1.2828’e kadar geriledi ve haftayı neredeyse bu seviyeden kapattı. Euro için önümüzdeki dönem zorlu geçeceğe benziyor! Bu hafta için 1.2780 seviyesi önemli olacak. Bu seviyenin korunacağını tahmin ediyorum. Korun(a)mazsa 1.2440 ve 1.2250 seviyeleri konuşuluyor olacak ki bence bunları konuşmak için henüz erken! Bu seviyeler hedeflense bile öncesinde euronun toparlandığı dönemler göreceğiz! Doların ve Dolar Endeksinin (DXY) yükselmesi içeride de dolar/TL kurlarını önemli seviyelere çıkardı! Teknik olarak 2.2260 seviyesi önemliydi ve haftalık kapanış bu seviyenin üzerinde gerçekleşti. Bu hafta için bu seviyenin kararlı bir şekilde altına inilmeyecek olursa 2.2650 seviyesinin test edilmesi olasılığı artıyor. Eğer bu seviyeye hızlı gelecek olursak, MB’nin müdahalesine şahit olabiliriz. Önemli! Bu hafta için küresel piyasalar tarafında ABD’deki konut satış verileri dışında piyasaları çevirebilecek önemli veriler yok. Bizi asıl ilgilendiren Perşembe günü PPK’da (Para Politikası Kurulu) ne karar alacağı? Merkez Bankası’nın faizlerde bir değişiklik yapması beklenmiyor. Ben de beklemiyorum! Bir sürpriz olur mu? Piyasa katılımcılarının pozisyonlarını değiştirecek adım atılmasını beklemiyorum.

Yine “dostlar alışverişte görsün” ya da “MB, piyasaları sürpriz adımıyla şaşırttı” tarzında başlıkların atılmasına neden olabilecek ama karar vericiler adına çok da önemli olmayan adımlar atabilir.

Türk piyasaları için bir yandan halka açık bir banka konusundaki yorumlar ve 3 Ekim’den başlayacak derecelendirme şirketlerinin kararları önemli olacak! BIST için bu hafta önemli ve kritik!

Babacan ve Başçı G20 aile fotoğrafında

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Avustralya’nın Cairns şehrinde düzenlenen G20 Bakanlar ve Merkez Bankası Başkanları Toplantısı’na katıldı.

Haftanın ikinci yarısına dikkat

Geçtiğimiz hafta gelişmiş ülke borsaları kayıplarının bir kısmını telafi etme şansı yakaladı. BIST için bunu söylemek ne yazık ki mümkün olmadı. Bu hafta için 76.500 seviyesi çok önemli bir eşik! Altına inilecek olursa BIST cephesinde önemli bir kırılma yaşanacaktır. Haftanın ilk günlerinde “rehine krizinin” sağ-salim sonuçlanması ile bu seviye test edilmese de haftanın ikinci yarısında dikkatli olmakta fayda var!

Yazının devamı...

Negatif ayrışıyoruz

FED piyasaları fazla etkilemedi, bizim piyasa hariç. Borsa yüzde 2’ye yakın değer kaybetti, dolar 2.23’ü gördü. Peki neden?

Kendi elimizle ayrıştık! Fed’den önemli bir şey çıkmadı. Neredeyse tüm piyasalar iyimserliklerini korurken, bizim piyasalarımız diğerlerinden negatif olarak ayrıştı! Neden dersiniz?

Önce kısaca bir Fed’e bakalım sonra cevaba geçelim.

Haziran’daki toplantıdan bu yana ekonomik verilerde çok az değişiklik oldu diyen Yellen, piyasaların endişe ettiği “Ahir vade” ifadesini ve “veri bağımlı karar alma” hususlarını korudu. 2015’te faiz artışı bekleyen üye sayısı 12’den 14’e çıkarken, kararlara şerh koyan Fed başkanı sayısı S. Fisher’ın da eklenmesiyle ikiye çıktı.

Dolarda 2.2260 seviyesi kritik

Fed’in bilançosunu 2020’ye doğru kademeli olarak küçültüleceği söyleyen Yellen faiz artışları için herhangi bir zamanlama vermedi. Parasal genişlemenin sona ereceği 28-29 Ekim’deki toplantıya kadar piyasalar rahat olacaklar(dı). Gerçi yurt dışı piyasaları yine yatay/pozitif bir havada seyredecekler belki ama aynı sütliman hava bizde olmayacak gibi.

Dün diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinde ve paritede çok önemli hareketler görülmezken TL, dolar ve sepet bazında değer kaybetti. Dolar bazında teknik olarak kritik eşik olan 2.2260 seviyesinin üzerine çıkıldı. Asıl çarpıcı ayrışma Borsa İstanbul tarafında yaşandı. Avrupa borsaları Fed’in de etkisiyle pozitif bölgede işlem görürken, BIST 100 endeksi bir ara yüzde 2’ye yakın değer kaybetti. Diğer piyasalardan negatif ayrışmamızın ardında Cumhurbaşkanı’nın Bank Asya hakkındaki söylemlerinin etkisi büyük oldu. Konuşmasında “Bir bankanın batırılması için çalışılmıyor. O banka şu anda batmış zaten. Fakat bu, taşıma suyla ayakta durmaya çalışıyor” diye konuşması sonrasında bankanın hisseleri işleme kapatıldı. Bir süre sonra tekrar açılan banka, tavan fiyattan işlem görmeye devam etti. Yine de borsanın geneline yayılan olumsuzluk gün boyu sürdü.

Bugün için dolar/TL kurlarında yukarıda belirttiğim 2.2260 seviyesi kapanış bazında önemli olacak. Bu seviyenin üzerinde bir “haftalık kapanış” olursa, yakın bir gelecekte 2.2650 seviyesinin görülme olasılığı artacaktır.

Benzer bir “eşik” durumu da BIST 100 endeksi için geçerli. 76.500 seviyesi oldukça önemli bir destek seviyesi. Bu seviyeye henüz inilmedi. Ancak bu seviyeye gelinir ve altına inilir ise küresel piyasalardan negatif ayrışmamız hızlanabilir.

Yaşananları geri çevirebilmek hayli zor! Ancak hasarı azaltmak mümkün olabilir. Bunun için de yine bakanlardan Babacan ve Şimşek’e çok fazla iş düşecek.

Yazının devamı...

Gözler ‘Merkez’de

Fed ve ECB’nin bu hafta yapacakları toplantı kritik. İskoçya’daki referandum da piyasaları yakından ilgilendiriyor. Merkez bankaları oynaklığı düşürebilecek mi bekleyip göreceğiz.

Geçtiğimiz hafta küresel piyasalar açısından görece olarak sakin geçse de iç piyasalar hayli hareketliydi. Bu hafta iç piyasalara bir de gelişmiş ülke piyasaları eklenecek. 16-17 Eylül’de Amerikan Merkez Bankası Fed’in toplantısı, 17-18 Eylül’de de Avrupa Merkez Bankası (ECB) toplantısı var. Avrupa ama daha çok İngiltere için önemli olan İskoçya referandumu da 18 Eylül’de yapılacak. Hülâsası bu hafta piyasalar açısından geçilmesi gereken önemli eşikler var.

Geçen hafta da veriler ve “sözel yön göstermeler” adına “verimli bir haftaydı”. ABD’de Fed başkanlarının faizlerin tahminlerden önce artabileceği yorumları, özellikle İngiltere Merkez Bankası Başkanı’nın istihdam piyasasındaki seyir böyle devam ederse 2015’in ilkbaharında faiz artışlarına başlanabileceğini söylemesi önemliydi. ABD için adeta bir “laboratuvar” vazifesi yapan İngiltere’den gelen bu haber bence önemliydi.

Büyümede revizyon olacak

Geçtiğimiz hafta açıklanan ikinci çeyrek büyüme rakamlarının Orta Vadeli Plan’dan (OVP) uzaklaşılıyor olması endişeleri arttırdı. OVP’ye göre 2015 büyüme hedefi yüzde 4. İkinci çeyrek için açıklanan yüzde 2.1’lik büyümeden ve geçtiğimiz birkaç haftada piyasalarda yaşananlardan sonra bu hedefin tutması olasılığı azalmış durumda ve nitekim hükümet kanadında da önümüzdeki ay bir revizyon geleceği konuşuluyor. Yılın son çeyreğine giriliyorken bir “revizyon” ne kadar anlamlı o da ayrı bir tartışma konusu.

Bu haftaya döndüğümüzde Fed’in toplantısından 10 milyar dolarlık kısıntı dışında maddi bir sonuç çıkmayacaktır. Merakla beklenen faizlerin “makul bir süre daha düşük seyredeceğine” dair olan cümlenin açıklama metninden çıkıp çıkmayacağı. Eğer bu açıklama çıkarılırsa faizlerin yeni yılın ikinci çeyreğinde artmaya başlayacağı; ki benim beklentim bu; fiyatlanmaya başlayacak. Bu da bizim piyasalarımız için pek de iyi bir haber değil!

Bu haftanın küresel piyasalar açısından en önemli olayı ECB toplantısından çok İskoçya’daki “Bağımsızlık Referandumu” olacak. ECB’den parasal genişlemenin hangi yöntemlerle yapılacağının netleşmesi dışında yeni ve daha önemli bir açıklama beklenmiyor. Bu nedenle gözler 18 Eylül’deki İskoçya referandumunda olacak. Son açıklanan anketler İngiltere’de kalma yönünde olduğu yönünde.

‘Hayır’ pound’a yarar!

İskoçlar, İngiliz poundu kullanmaya devam edeceklerini ayrı bir merkez bankaları olmayacağını açıklasa da referandum sonucu önemli olacak. Dolar karşısında Temmuz’da gördüğü 1.7190 seviyesinden, geçtiğimiz hafta 1.6052 seviyesine kadar gerileyen pound, İskoçların İngiltere ile birlikte kalma kararı vermesi durumunda toparlanacaktır. Bu toparlanma sırasında geçtiğimiz haftayı 1.6267’den kapatan poundun ilk aşamada 1.6490, eğer bu seviyeyi de geçebilirse 1.6630 seviyelerini görme ihtimali hiç de az değil. Eğer İskoçlar “Biz kendi kaderimizi çizeceğiz” derlerse bu durumda 1.5725 seviyelerinin görülmesi işten bile değil!

Dolar Endeksi TL’yi de vuruyor!

Geçtiğimiz hafta tüm kürede “dolar rüzgarı” esti. Sadece TL değil tüm ülkelerin paraları da bu rüzgarda, dolar karşısında eğildiler. En fazla “eğilenlerden” biri de Rus Rublesi ve G.Afrika Randı ile birlikte Türk Lirası oldu. Geçtiğimiz hafta 2.1875’teki kritik eşik geçildi. Üstelik haftalık kapanış da 2.2230 ile bu seviyenin hayli üzerinde gerçekleşti. Paritenin 1.29 civarlarında salındığı haftada, doların değer kazanması “sepet kuru” da yukarıya götürdü. Önceki haftayı 2.4825’ten kapatan “sepet kur” geçen haftayı 2.5510 seviyesinden kapattı. Bu hafta Dolar Endeksi’nde yaşanabilecek bir yükseliş dolar/TL kurlarının 2.2560-2.2650 bandına taşıyabilir. Bu ister İskoç referandumundan, isterse de Fed açıklamalarından olsun bu seviyelerin görülme olasılığı artmış durumda. Dolar/TL kurlarında yeni yükseklerin görülmesi ihtimalinin artmasının ardında hafta sonu IŞİD’e karşı oluşturulan ”çekirdek koalisyonun” bildirgesine Türkiye’nin imza atmamasının da etkileri olacaktır. Ancak WSJ’nin “Ankara artık müttefikimiz değil” başlıklı haber/yorumu daha fazla dikkate alınırsa o zaman bizim piyasalarımızdaki “oynaklık” daha da artacak demektir. Bu durumda önümüzdeki hafta Merkez Bankası’nın yapacağı toplantı daha da fazla önem kazanacak demektir.

Yazının devamı...

Draghi coştu coşturdu!

Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) politika toplantısından sürpriz faiz indirimleri çıktı. Piyasa katılımcılarının büyük çoğunluğu faiz tarafında bir değişiklik beklemezken, parasal genişleme yönünde adımlar atılabileceğini bekliyordu. Ben her ikisinin de bu toplantıdan çıkmasını beklemiyordum. Hele ki faiz oranlarındaki indirimini hiç mi hiç beklemiyordum, bunda ECB’nin geçmişteki işi ağırdan alma alışkanlığının payı vardı.

2014 ve 2015 yılı büyüme tahminlerinin 10 baz puan aşağı çekilmesi geleceğe dair endişelerin arttığını gösteriyor. İhtimaldir ki Ukrayna sorunun da var olan sorunlara ek yükler getireceğini düşünen ECB; borç verme faizini (politika faizi) yüzde 0.15’ten yüzde 0.05’e, gecelik marjinal fonlama faizi yüzde 0.4’ten 0.3’e indirdi. Asıl çarpıcı olan bankaların ECB nezdinde tuttuğu bakiyelere uygulanan eksi faiz yüzde 0.10’dan yüzde 0.20’ye yükseltilmiş!

Diğer bir deyişle bankalar, ECB’de tuttukları para için ödeyecekleri ceza 10 baz puandan 20 baz puana artmış durumda. Draghi faiz indirmekle yetinmeyip varlığa dayalı menkul kıymetleri de alacaklarını söyledi. Galiba Almanya ipleri bayağı gevşetmiş!

Belki Ukrayna konusundaki ağırlıklı politika yapıcısı olan Almanya, yaptırımların ekonomileri olumsuz etkileyeceğinden endişeleniyor. Daha önce 400 milyar euro olacağı konuşulan rakamın 700 milyar euroların üzerine çıkabileceği tahmin ediliyor. Piyasaların arzu ettiği daha serbest bir parasal genişlemeydi. Yine de piyasaları coşturmaya yetti! Euro, dolar karşısında 1.2996’ya kadar geriledi.

Draghi satır aralarında faizlerdeki indirimlerin sonuna gelindiğini belirtti. ‘Benden bu konuda daha fazla bir şey beklemeyin’ mesajını sadece piyasaya değil, politikacılara da verdi. Büyümenin sadece para politikaları ile sağlanamayacağını yapısal önlemlerle büyümenin desteklenmesi gerektiği eklemeyi de unutmadı. Kararlar oy birliği ile alınmamış. Zaten AB içinde tek ses olması da hayli zor! Bu parasal genişleme bize de uğrar mı? Belki komşuda pişer, bize de düşer ama bunun çok da önemli bir miktar olmasını beklemiyorum.

Zira ECB, AB bölgesi içinde “hedefli” alımlar yapacağından piyasaya gelen likiditenin bize kadar ulaşması zor. Kaldı ki “carry trade” için faizi 0’a yakınsamış Japon yeni var... Bize paranın gelmesi diğer ülkelerin faizlerinden çok, ülke olarak ne yapacağımıza bağlı.

Son soru: ECB madem bunu eninde sonunda yapacaktı, neden 2 yıl kaybettiler?

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.