Polisin Gezi Parkı’na müdahale ettiği 31 Mayıs’tan sonraki 1 hafta içerisinde vatandaş kredi kartıyla harcama yapmak yerine 300 milyon liralık borç kapatmayı tercih ettiGezi Parkı eylemlerinin başladığı 31 Mayıs’tan sonra kredi kartı kullanımı bıçak gibi kesildi. Merkez Bankası verilerine göre, 31 Mayıs-7 Haziran tarihleri arasında vatandaşlar cüzdanlarındaki kredi kartlarına neredeyse hiç dokunmadı. Mayıs ayı sonunda 83 milyar 133 milyon lira olan kredi kartları aracılığıyla kullandırılan kredi hacmi, Gezi Parkı olaylarının tüm yurda yayıldığı hafta yüzde 0.36 gerileyerek (299 milyon lira) 82 milyar 833 milyon liraya indi. Kredi kartı hacminde yaşanan düşüşün büyük bölümü, bireysel kredi kartı kullanımında yaşanan gerilemeden kaynaklandı. Bankacılık sektöründeki 82.8 milyar liralık kredi kartı hacminin 74.8 milyar liralık kısmı bireysel kredi kartlarından oluşuyor.31 Mayıs-7 Haziran tarihleri arasında bireysel kredi kartlarıyla verilen kredi tutarı yüzde 0.51 (384.21 milyon lira) azaldı. Kurumsal kredi kartlarında ise yüzde 1.07’lik yani 84.7 milyon liralık artış yaşandı.Yıllık artış 8.5 milyar TLKredi kartıyla yapılan harcamalar polisin Gezi Parkı’na müdahalede bulunduğu 31 Mayıs’tan önceki hafta bu yılın en hızlı artışına imza atmıştı. 24-31 Mayıs haftasında kredi kartı harcamalarında yüzde 2.35’lik bir büyüme yaşanmıştı. Yılbaşından bu yana kart harcamalarına bakıldığında ise tüketicilerin kredi kartı harcamalarının 8 milyar 577 milyon lira arttığı dikkat çekiyor. Bu artışın 6 milyar liralık kısmı bireysel kredi kartlarından kaynaklanıyor.Kredi kartı harcamalarında yaşanan düşüşte Gezi Parkı eylemlerinin yanında ayın ilk haftası olmasının bir miktar etkisi var. Çünkü tüketiciler genellikle kredi kartı borç ödemelerini ayın ilk haftası gerçekleştiriyor.1 haftalık yabancı satışı 488.6 milyon $Gezi Parkı olaylarının başladığı 31 Mayıs-7 Haziran haftasında yabancı yatırımcılardan ciddi bir çıkış yaşanmadı. Merkez Bankası verilerine göre, yabancı yatırımcılar söz konusu haftada hisse senedinde 463.5 milyon dolarlık tahvil ve bonoda ise sadece 25.1 milyon dolarlık net satış yaptı. Repo piyasasına ise aynı tarihlerde 248.4 milyon dolarlık net giriş oldu. Aslında yabancı yatırımcılar son zamanların en yüklü satışını 24-31 Mayıs haftasında gerçekleştirdi. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) parasal genişlemenin sonuna geldiği yönündeki endişelerle gelişmekte olan piyasalardan yabancı çıkışı Mayıs ayı sonunda hızlanmıştı. Mayıs ayının son haftasında yabancılar Devlet İç Borçlanma Senetleri’nde (DİBS) 1.1 milyar dolarlık, hisse senedinde ise 144.9 milyon dolarlık net satış yapmıştı.Uzmanlar, yabancıların hem hisse senedi hem de bono-tahvil piyasasında satış yaptıkları ancak bu paranın tamamının yurtdışına çıkmadığı yine yatırım yapmak için içeride kaldığı görüşünde.Son 2 ayda yabancıların yaptığı işlemlere bakıldığında hisse ve bonoda toplam 6.3 milyar dolarlık net alım gerçekleştirildiği görülüyor. Net alımların 3.2 milyar doları DİBS, 177.4 milyon doları hisse, 3 milyar doları da repo piyasasında yaşandı. Geçen yıl Kasım ayında Fitch’in Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyeye çıkarmasının ardından bu yıl da Moody’s’in aynı şekilde not artışı yapacağı piyasaların ana gündem maddesiydi. 16 Mayıs’ta Moody’s’in yaptığı not artışına kadar yabancılar ciddi alımlar yaptı. Ancak hem beklentinin sona ermesi hem gelişmekte olan ülkelerdeki çıkışlar yabancılardan gelen satışları hızlandırdı.Kartta taksitli harcama 1 yılda yüzde 51 arttı31 Mayıs-7 Haziran haftasında kredi kartı harcamalarında toplamda yüzde 0.36’lık düşüş olsa da kart kullananlar alışverişlerde “taksit” seçeneğini tercih etti. Söz konusu haftada kredi kartında taksitli harcamalarda yüzde 0.23’lük yükseliş oldu. Taksitsiz harcamalar ise yüzde 1.10 oranında azaldı. Kredi kartı hacmi son 1 yılda yüzde 30 büyürken taksitli harcamalarda yüzde 51.27’lik artış yaşandı.Konut kredisi talebi frene basmadıDüşen faizlerle birlikte artan konut kredisi talebi Gezi Parkı olaylarından etkilenmedi. 31 Mayıs-7 Haziran haftasında bankaların kullandırdığı konut kredilerinde yüzde 0.74’lik artış oldu. Geçen yıl sonunda 79.3 milyar lira olan konut kredisi hacmi 10.7 milyar liralık büyüme ile 90.1 milyar liraya çıktı. İhtiyaç kredilerinde de yine Gezi Parkı olaylarının başladığı hafta yüzde 0.56’lık büyüme yaşandı.Batık oranı artıyorGezi Parkı eylemlerinin patlak verdiği hafta kredi kartlarında batıklar artmaya devam etti. Kart kullanımı azalsa da tasfiye olunacak kredi kartı tutarı 31 Mayıs-7 Haziran haftasında yüzde 0.41 yükselerek 115.6 milyon TL’ye çıktı. Yılbaşından bu yana kredi kartlarında yaşanan batık artışı ise yüzde 33.11 olarak gerçekleşti.8 Haziran 2012 tarihinde 90.5 milyon lira olan tasfiye olunacak kredi kartı tutarı 2012 sonunda 86.9 milyon lira ile yılı kapatmıştı.
SPK’nın halka arzlarda aldığı önlemler yatırımcının yüzünü güldürdü. Bu yıl yapılan halka arzların neredeyse tamamında hisseler borsadan daha iyi performans gösterdiGezi Parkı olaylarının yarattığı dalgalanma sonrasından Emlak Konut GYO’nun halka arzı ileri bir tarihe ertelendi. Hisselerin yüzde 80’i yabancılara ayrılan halka arzda yeterli talep toplanamadı. Piyasalardaki sert fiyat hareketleri göz önüne alındığında borsa tarihinin en büyük halka arzlarından biri olan Emlak Konut GYO’nun ikincil arzına yeterli talebin gelmemesi çok normal. Yatırımcıların önlerini görebileceği ileri bir tarihte belki de Emlak Konut hisselerinin halka arz fiyatı belirlenen 2.65-3.10 TL aralığının bile üzerine olabilir. Ayrıca halka arzın ne olursa olsun yapılması konusunda ısrarcı olmamak da yatırımcıların korunması açısından doğru bir karar.Bu yıl yapılan halka arzlara bakıldığında da Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) aldığı önlemlerin ne kadar yerinde olduğu görülüyor. Zira geçen yıl yapılan halka arzla tam bir fiyaskoya dönüşmüş ve halka açılan şirketlerin neredeyse tamamına yakını yatırımcılarını hayal kırıklığına uğratmıştı.Yatırımcıyı üzmedi2013 yılında borsaya gelen şirketler için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Halka açılan şirket sayısı geçmiş yıllara oranla daha az olabilir ama hisselerin performansı ve halka arzların büyüklüğü “az ama öz” özelliği ile öne çıkıyor.Yılbaşından bu yana 6 yeni şirket birincil halka arz yaparak borsaya geldi. 2 şirket de gelişen işletmeler pazarında işlem görmeye başladı. Borsayla tanışan 8 şirketten 7’si BIST 100 Endeksi’nden daha iyi bir performans gösterdi. Yılbaşında göreve gelen SPK’nın yeni yönetiminin halka arzlarla ilgili aldığı önlemler nedeniyle ilk halka arz Şubat’ta Halk GYO ile gerçekleştirildi. Hisseleri 1.35 TL’den satılan Halk GYO hisseleri Cuma günü 1.27 TL’den kapandı. Halk GYO hisselerinin yüzde 5.93 gerilediği bir dönemde BIST 100 Endeksi yüzde 3.2 arttı. 24 Nisan’da işlem görmeye başlayan Servet GYO her ne kadar halka arz fiyatının yüzde 3.30 altında olsa da aynı dönemde BIST 100 Endeksi yüzde 7.61 düştü.Pegasus ise yatırımcısını en fazla mutlu eden şirketlerden. Pegasus borsanın yüzde 7.97 gerilediği 26 Nisan’dan bu yana yüzde 20.92 kazandırdı.Bu yılın en büyüğü PegasusHalka arz edilen şirket sayısı bu yıl sadece 6 olsa da arzlardan yüksek hasılat elde edildi. 6 halka arzda şirketler 1 milyar 174 milyon TL’lik gelir elde etti. Gelişen İşletmeler Piyasası’na gelen 2 şirket de toplam 9 milyon 940 bin TL’lik hisse sattı. Bu yılki halka arzlardan en fazla hasılat 650 milyon TL ile Pegasus’ta sağlandı. Halk GYO’nun halka arz büyüklüğü 250.4 milyon TL, Panora GYO’nun ise 102.2 milyon TL oldu. Royal Halı’nın halka arzında ise 76.7 milyon TL’lik hisse satışı yapıldı.Piyasa uzmanları isim vermek istemiyor!Taksim Gezi Parkı’nda başlayan eylemlerim tüm Türkiye’ye yayılmasıyla gündem bir anda değişti. Sadece Türkiye değil tüm dünyanın gözü buraya çevrildi. Piyasalar da gelişmelerden anında etkilenir hale geldi. Hükümetin söylemlerinde görülen bir yumuşama borsaya yükseliş, kur ve faize düşüş şeklinde yansırken üslubun sertleşmesi piyasaları bir anda karıştırıyor. İşte böyle bir ortamda biz gazeteciler yorum verecek uzman bulmak ta zorlanır hale geldik. Neredeyse aradığım bütün uzmanlar, “Aman adımı yazma” diyerek gelişmeleri anlatıyor. “Neden isminizin yazılmasını istemiyorsunuz?” soruma ise uzmanlar, “Hassas bir dönemden geçiyoruz. Söyleyeceğim cümleler farklı bir yerlere çekilebiliir. Çalıştığım kurum bu tür olaylarla gündeme gelmek istemiyor. Sonra başım ağrır” yanıtını veriyor.
Turkcell’de ortak kavgası nedeniyle 3 yıldır temettü bekleyen sadece yerli yatırımcılar değil. Teksaslı emekli öğretmenden, Tayvanlı işçi emeklisine, Norveç Hükümeti’nden Pittsburgh Üniversitesi’ne kadar çok sayıda yatırımcı Turkcell’in temettüsünü bekliyor.Turkcell’de ortaklar arasındaki anlaşmazlık nedeniyle genel kurul geçen hafta da yapılamadı. Böylece 3 yıldır temettü hayali kuran Turkcell’in “diğer” ortakları yeni bir hayalkırıklığı daha yaşadı. Turkcell’de gelinen son noktayı hatırlamakta fayda var.Şirketin anahissedarları arasında uzun yıllar süren anlaşmazlık sonrasında yabancı ortaklar Alfa ve TeliaSonera, Çukurova’ya karşı güçbirliği yaptı. Ancak bu güçbirliği de şirket yönetimini ele geçirmeye yetmedi. Şirketin 7 kişiden oluşan (2 Alfa, 2 TeliaSonera, 2 Çukurova, 1 bağımsız) yönetim kurulunda bağımsız üye kilit rol oynuyor. Çünkü yönetimde karar alınması için 5 oya ihtiyaç var. Yabancı ortaklar bağımsız üye Colin J. Williams’ın Çukurova ile ortak hareket ettiğini iddia ederek karar alınmasını engelliyordu. Turkcell yönetimindeki bu çıkmaz sonrasında Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Mart ayında, 3 ortağın birer üyeleri yerine şirket yönetimine 3 bağımsız üye atadı: Hilmi Güler, Atilla Koç ve Ahmet Akça.3 yıllık kâr 5 milyar TL29 Nisan itibarıyla yönetim kurulu üyeleri Colin J. Williams, Gülsün Nazlı Karamehmet (Çukurova), Alexey Khudyakov (Alfa) ve Karin Eliasson’ın (TeliaSonera) görev süreleri doldu. Geçen hafta yapılması beklenen genel kurulda 4 yeni üye yeniden seçilecek ya da yerlerine başka üyeler önerilecekti. Olmadı.Yani olan yine temettü bekleyen küçük yatırımcıya oldu.Cuma günü SPK, genel kurul yapması için için Turkcell’e 30 gün süre verdi. Aksi takdirde yönetim kurulunun toplanabilmesi ve karar alabilmesi için gerekli asgari üye SPK tarafından atanacak. Turkcell’de temettü kararının alınacağı genel kurulu sadece Türkiye’deki küçük yatırımcılar beklemiyor. Dünyanın dört bir yanındaki dev fonlar Turkcell’e yatırım yapmış durumda. Yatırımcılar bir şirkete iki nedenle yatırım yapıyor. İlki hisse senedi değer artışından elde edeceği kar için diğeri ise temettü geliri için. Dolayısıyla yatırımcılar son 3 yılda toplam 5 milyar lira kar elde eden Turkcell’den alacağı temettüyü dört gözle bekliyor. Turkcell hisselerine en fazla ilgi ABD’li emekli öğretmendenGEÇEN hafta genel kurul için temsilci gönderen yatırımcıların büyük bölümü ABD’li. New York Borsası’nda işlem gören tek Türk şirketi olan Turkcell, özellikle ABD’li emeklilik fonlarının gözdesi durumda. Los Angeles Polis ve İtfaiye Emeklilik Sistemi, Teksas, New York ve California Öğretmen Emeklilileri Fonu, Dallas Kamu Çalışanları Fonu, Maryland Emeklilik Sistemi, Minesota ve Nevada Eyaleti, Alaska Emeklilik Sistemi, Turkcell’in dağıtacağı temettüyü bekleyen yatırımcılar arasında.Avrupa, Asya ve Uzakdoğu’dan da çok sayıda yatırımcı Turkcell’e para yatırmış durumda. Güney Kore Emeklilik Sistemi, İskoçya Sosyal Güvenlik Fonu, Norveç Hükümeti, Abu Dhabi Emeklilik Fonu, Singapur Para Otoritesi, Tayvan İşçi Emeklileri Fonu’nun da portföylerinde Turkcell hissesi bulunuyor. Emeklilik fonlarının gözdesi- G. Kore Emeklilik Servisi- İskoçya Sosyal Güvenlik Fonu- ABD Demiryolu Emeklileri Fonu- Dallas Kamu Çalışanları Fonu- Los Angeles Polis ve İtfaiye Emeklilik Sistemi Ontario Emeklilik Kurulu Utah Eyalet Emeklilik Fonu- Illinois Emeklilik Sistemi- Los Angeles Kamu Çalışanları Fonu- ABD Ulusal Kamu Çalışanları Sistemi- Pittsburgh Universitesi Tıp Merkezi-Abu Dhabi Emeklilik Fonu- Hawai Emeklilik Sistemi Indiana Eyaleti Kamu Çalışanları Fonu- Kanada Kamu Çalışanları Yatırım Komitesi- Washington Üniversitesi Maryland Emeklilik Sistemi- California Öğretmen Emeklileri Sistemi- Minnesota Eyaleti- Norveç Hükümeti- Nevada Eyaleti- New Mexico Yatırım Komitesi- Ohio Öğretmen Emeklileri Sistemi- Tayvan İşçi Emeklileri Fonu- Singapur Para Otoritesi New Jersey Emeklilik Fonu- Teksas Öğretmen Emeklilileri Sistemi- New York Öğretmen Emeklileri Sistemi- Alaska Emeklilik SistemiCitibank’ta 1.7 milyar liralık hisse varHazirAn cetvelinde yer alan 500’e yakın yatırımcı arasında Citibank N.A’nın sahip olduğu Turkcell hisselerinin tutarı dikkat çekiyor. Citibank N.A. hesabında 150 milyon 161 bin adetlik Turkcell hissesi bulunuyor. Şirket sermayesinin yüzde 9.79’una denk gelen ve çok sayıda fonun sahibi olduğu tahmin edilen bu hisselerin Cuma günkü kapanış fiyatına göre değeri 1 milyar 772 milyon TL seviyesinde. Daha önce sermayede yüzde 5’in üzerinde payı olan dev fon Lazard’ın farklı fonlarında 43 milyon adet Turkcell hissesi var. Bu hisselerin sermayeye oranı yüzde 1.95.
Yurtiçi ve yurtdışındaki gelişmelerle dolar son 10 günde yüzde 4, euro ise yüzde 1.7 yükseldi. Kurlarda yaşanan bu artışla yüzü gülen döviz yatırımcısı 10 günde 5.5 milyar TL kazandı.Son yıllarda yatırımcısını hayalkırıklığına uğratan dolar, 1 yılın zirvesine çıktı. Yükselişte Türkiye’ye özel gelişmelerin dışında yurtdışında değişen konjonktür de etkili oluyor.Moody’s’in aylardır beklenen kararı vermesi ve Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyeye çıkarmasının ardından yatırımcılardan gelen kar satışları ve gelişmekte olan ülkelerden başlayan yabancı çıkışı üst üste geldi. Böyle olunca da 8 Mayıs’ta 1.7820 TL’den işlem gören dolar dün 1.8550 TL’ye kadar çıktı. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) parasal genişlemenin sonuna geldiği yönündeki görüşler de doların uluslararası piyasalarda hızla değer kazanmasına neden oldu. 10 gün önce 1.3150 seviyelerinden işlem gören euro/dolar paritesi 1.2860’a indi.Peki döviz piyasasının en büyük oyuncusu olan yerli yatırımcılar bu süreçte ne yaptı?Geçtiğimiz yıllarda kurlarda yaşanan sert fiyat hareketlerinin neredeyse tamamında doğru kararlar veren yerli yatırımcılar, son dönemde fazla hareket yapmamayı tercih ediyor. Bunda izlenen para politikası ve kurlardaki yatay seyir etkili. Hatta Fitch’in geçen yıl Kasım ayında yaptığı not artışını “beklenti bitti” diyerek yorumlayan yerli yatırımcılar yüklü miktarda dolar almıştı. Ancak ilerleyen günlerde dolar kurunda beklenen artışın gelmemesiyle yatırımcılar yeniden satışa geçmişti.Yerli yatırımcıların bu yılki hareketlerine bakıldığında çok fazla agresif karar vermedikleri dikkat çekiyor. Yerli yatırımcıların bankalarda bulunan Döviz Tevdiat Hesapları’ndaki (DTH) toplam tutar 10 Mayıs itibarıyla 104.5 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. Bu tutar geçen yıl sonunda 104.8 milyar dolardı. Yani yılbaşına göre sadece 263 milyon dolarlık bir azalış var. Yıl içinde haftalık bazda yaşanan değişimlere bakıldığında da sadece 11 Ocak haftasında 2 milyar doların üzerinde bir değişim var.Dolar hâlâ en gözde dövizNisan ortasından bu yana haftalık bazda küçük çaplı satışlar yapan yerli yatırımcıların yüzü, kurlardaki son artışla bir miktar gülmeye başladı. 10 Mayıs itibarıyla bankalardaki dövizin 61 milyar 748 milyon doları ABD Doları, 40.7 milyar doları ise euro olarak tutuluyor. O tarihten bu yana dolar kurunda yüzde 4, euro kurunda ise yüzde 1.7’lik değer artışı yaşandı. 10 günde yerli yatırımcılar pozisyonlarını korumaları halinde kazançları 5.5 milyar TL’ye ulaşacak.
Akbank Genel Müdür Yardımcısı Hülya Kefeli, “Moody’s’in not artışı 16 trilyon dolarlık varlığa sahip Asyalı fonların Türkiye’ye ilgisini artıracak. En az iki yatırım yapılabilir not isteyen Japon ev kadınlarına, TL cinsi tahvil ihraç edebileceğiz” dedi.Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in artışıyla Türkiye artık iki adet “yatırım yapılabilir” nota sahip ülke konumuna geldi. Moody’s’in kararı özellikle büyük devlet ve emeklilik fonlarının Türkiye’ye yatırım yapmasının önünü açacak. Çünkü bu tür fonların para yatıracağı ürünün 3 büyük derecelendirme kuruluşundan en az ikisinden yatırım yapılabilir nota sahip olması gerekiyor. Akbank Uluslararası Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Hülya Kefeli Mooyd’s’in not artışıyla birlikte özellikle 16 trilyon dolar büyüklüğünde fona sahip olan Asya ülkelerinin Türkiye’ye daha fazla yöneleceği görüşünde. Türkiye’ye büyük ilgi varTürkiye’de yatırımlarını artıracaklar arasında sadece büyük fonlar yok, Japon ev kadınları da var. Faizin sıfır olduğu Japonya’da ev kadınlarının ucuza borçlanıp Türkiye gibi göreceli olarak daha yüksek getiri vaadeden ülkelere yatırım yaptıklarını hatırlatan Kefeli, “Japon ev kadınları bu tür yatırımları şimdiye kadar ağırlıklı olarak Avrupalı bankalar aracılığıyla yaptı. Çünkü bu bankaların çıkardıkları TL cinsi tahvillerin kredi notları ‘yatırım yapılabilir’ seviyedeydi. İkinci yatırım yapılabilir notu almamızın ardından Türk bankaları da çıkaracakları TL cinsi tahvilleri artık Japon ev kadınlarına satabilir hale geldi. Akbank olarak biz de o piyasaya bakıyoruz” dedi.Kefeli, son dönemde Asya’nın Türkiye’ye olan ilgisinde ciddi bir artış olduğunu belirterek şunları söyledi: “Akbank olarak yaptığımız tahvil ihraçları için yurtdışında çok sayıda yatırımcı ile görüştük. Bu görüşmelerde Akbank’ı ve Türkiye ekonomisini anlatmıyoruz. Onlar bizi çok iyi biliyor. Artık yatırımcılar kendilerini bize anlatmaya başladı. Dışarıda yatırım yapacak inanılmaz likidite var.”BORÇLANMANIN OSCARI AKBANK’INAkbank, Euroweek tarafından düzenlenen Borçlanma İşlemleri ödüllerinde (Bond Awards) 3 birincilik aldı. Dünyanın önde gelen bankaları ve şirketlerinden 400’den fazla üst düzey yöneticinin katıldığı ödül galasında Akbank, gelişmekte olan ülkelerdeki devlet hazineleri, banka ve firmaların aday gösterildiği oylamada en çok oyu toplayarak “Tüm Gelişmekte Olan Ülkelerin En Başarılı Borçlanan Kuruluşu” seçildi.Akbank aynı zamanda, gelişmekte olan ülkelerdeki finansal kuruluşlar arasında da en yüksek oyu toplayarak “Tüm Gelişmekte Olan Ülkelerin En Başarılı Borçlanan Finansal Kuruluşu” ödülünü de kazandı. Akbank Uluslararası Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Hülya Kefeli ise en çok oyu toplayarak “Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’nın En Başarılı Borçlanma Yöneticisi” ödülüne layık görüldü. Kefeli de bu ödülü alan ilk Türk bankacısı oldu.Borçlanmalarda maliyet düşecekHülya Kefeli, not artışının bankalar için de yepyeni fırsatlar açacağını belirterek “Borçlanma maliyetlerinde düşüş sürecek. Yeni ürünlerle yeni piyasalara erişimimizi kolaylaştıracak. Ülkemize giren kısa vadeli spekülatif para yerini artık yatırım amacıyla gelen daha uzun vadeli para girişlerine bırakacak ve bu gelişme ülkemizin uzun vadeli büyümesini pozitif etkileyecektir” dedi.Türkiye artık şampiyonlar ligindeMoody’s den gelen nor artışının Türkiye’nin şampiyonlar liginde olduğunu tasdik ettiğini söyleyen Hülya Kefeli, bu başarıların arkasında Türk ekonomisinin ve bankacılık sektörünün yüksek performansının da yer aldığını belirtti. Kefeli, “Türk bankaları ve şirketleri 7-10 yıl vadeli ihraçları uygun maliyet seviyelerinden rahatlıkla yapabilmektedir. Dün borç aldığımız IMF’e bugün borç veren konumuna geldik. Türkiye şampiyonlar ligindedir” değerlendirmesini yaptı.Mevduat dışı borçlanmada sınır yüzde 10-12 olmalıSon dönemde bankaların tahvil ve bono ihraçlarının hızlandığının altını çizen Hülya Kefeli, yine de mevduatın ana finansman kaynağı olmaya devam edeceğini belirtti. Kefeli, “Mevduat bankalar için ana finansman kaynağı olmak zorunda. Çünkü bono ve tahvil ihraçlarından sağlanan kaynağın devamlılığı değişen konjonktürden etkilenebilir. Dolayısıyla toplam fonlama içerisinde bono ve tahvil ihraçlarının payı en fazla yüzde 10-12 olmalı. Bu oran sektörde şu an yüzde 4’ler civarında. Zaten Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) sadece bu konuda değil tüm alanlarda sektörü çok yakından izliyor” diye konuştu.
Altın sadace İran’dan alınan enerji ithalatı için bir ödeme aracı değil. İran’dan ithal edilen gül ve halı gibi çok sayıda ürün için şirketlerin neredeyse tamamı ödemeyi külçe altınla yapıyor.Türkiye’nin İran’a yaptığı altın ihracatında yaşanan patlama tüm dünyanın dikkatini çekmişti. İran’dan ithal ettiği petrol ve doğalgazında parasının TL olarak tahsil eden İran, bu parayla daha sonra altın alıp ülkesine götürüyordu. Hatta bazen bu ticarette Birleşik Arap Emirlikleri’ni de kullanıyordu. ABD ve AB’nin geçen yıl İran’a karşı uygulanan yaptırımların içerisine “altını” da dahil etmesi İran açısından sıkıntılı günlerin başlamasına neden olmuştu.Uçakla gidiyorİran Ekonomi Bakanı Şemseddin Hüseyni, Tahran yönetiminin, uluslararası ambargolardan dolayı petrol gelirlerinin yüzde 50’sini kaybettiğini ve 4 milyar dolarlık alacağını tahsil edemediğini açıklamıştı. İran son olarak, petrol satıp para transferi yapamadığı ülkelerden ilaç ve gıda alma yöntemini kullanıyor.Evet konuşulan rakamlar çok büyük tutarlar olduğu için uluslararası arenada oldukça yakından takip ediliyor. Ancak işin bir de küçük montanlı alışveriş tarafı var.Örneğin Türkiye’de çok sayıda şirket İran’dan gül ve halı gibi çok farklı mal ve ürün ithal ediyor. Şirketler hala bu ödemeler için altını tercih etmek zorunda.Lojistik anlamda İran’dan yapılacak ithalatı tercih eden şirketler, aldıkları ürünün bedeli karşılığında altın alıp uçaklarla İran’a gönderiyor. Hatta İran’la iş yapan kişilerin verdiği bilgiye göre, para ile ödeme neredeyse sona ermiş, son 2 yıldır altın neredeyse tek ödeme aracı haline gelmiş durumda.İran’a altın ihracatı Mart’ta iki kat arttıGeçtiğimiz günlerde açıklanan Mart ayı ihracat rakamları da İran’a yapılan altın ihracatının geçen yıla göre ivme kaybederek de olsa devam ettiğini gösteriyor. Türkiye’nin toplam altın ihracatı Mart ayında önceki aya göre yüzde 10 civarı gerilemesine karşın, İran’a yapılan altın ihracatı, Şubat ayına göre yükseldi.Mart ayında İran’a yapılan altın ihracatı iki kattan fazla artarak 380.7 milyon dolara çıktı. Bu rakam Şubat ayında 117.9 milyon dolar olarak gerçekleşmişti. Yılın ilk ayı ise İran’a hiç altın ihraç edilmemişti. Mart ayındaki 467.6 milyon dolarlık toplam altın ihracatının yüzde 92’si İran ve BAE’ye yapıldı.Zeytinyağına Borsa İstanbul piyangosu!İMKB’nin tarih olup Borsa İstanbul’un doğması bazıları için büyük şans oldu. Geçtiğimiz aylarda borsaistanbul.com adresini satın alan bir borsacının bu adresi “bedelsiz” olarak Borsa İstanbul’a devrettiğini yazmıştım. Daha sonra bir başka ayrıntı dikkatimi çekti. Borsa İstanbul’un kısaltılması olaran BIST’in (www.bist.com.tr) internet sitesi bir başkasına aitti. Beautiful Istanbul markalı zeytinyağı üreten Teksim Grup, bu adresi daha önce tescil ettirmiş. Şirket yöneticileri, Borsa İstanbul’un hayata geçmesinin ardından sitenin tıklanma oranlarında yükselme olduğunu söylüyor. Bu süreçte Borsa İstanbul’dan sitenin adresi ile ilgili bir talep gelmemiş. Peki gelirse bir bedeli de olsa devreder misiniz? soruma ise aldığım yanıt çok net: Hayır!
SPK’nın aracı kurumlara getirmeye hazırlandığı sermaye şartının altında, sektörün hızla artan borçları yatıyor. 2006 yılında 896 bin lira olan aracı kurumların toplam borcu, 6 yılda yüzde 720 artarak 2012 sonunda 7.4 milyar liraya ulaştı.Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) Nisan ayı ortasında görüşe açtığı aracı kurumların özsermayelerine ilişkin tebliğ taslağı sektörde büyük tartışma yarattı. Getirilmesi planlanan mininum sermaye tutarlarını şu an çok az sayıda aracı kurum karşılayabiliyor. Sektördeki rakamlara geçmeden önce SPK’nın konuyla ilgili tebliğ taslağını hatırlatmakta yarar var. SPK, yatırım hizmet ve faaliyetinin taşıdığı riskleri dikkate alarak aracı kurumları sahip olmaları gereken özsermaye açısından 3 farklı gruba ayırdı.Tebliğ taslağına göre, emir iletimine aracılık ve/veya yatırım danışmanlığı faaliyetlerinden herhangi birini yürütecek aracı kurumların 2.5 milyon lira özsermayeye sahip olmaları gerekiyor.İşlem aracılığı faaliyetinin yanında halka arz ve portföy yönetimi hizmete verecek kurumların sahip olması gereken asgari özsermaye tutarı ise 10 milyon lira olarak belirlendi. Bu faaliyetlere ek olarak, portföy aracılığı, genel saklama hizmeti ve/veya aracılık yüklenimi faaliyetinden herhangi birini yürütecek aracı kurumların 25 milyon lira özsermayeye sahip olmaları öngörülüyor.Şimdi gelelim sektördeki rakamlara...Sektörde 27’si bankaların kurdukları olmak üzere 100 aracı kurum var. Bankaların kurduğu 27 aracı kurumdan 15’i getirilen özsermaye şartını karşılayamıyor. Bankaların dışında kurulan 73 aracı kurumun da 44’ünün özsermayesi tebliğde getirilmesi gereken tutarların altında. Kısaca 100 aracı kurumdan 59’u tebliğin hayata geçirilmesi halinde ek sermaye koymak zorunda.Aracı kurum borçlarında korkutan tırmanışPeki SPK sürpriz sayılabilecek bir kararla neden aracı kurumlara böyle bir düzenleme getirme ihtiyacı duydu?Sorunun cevabı aracı kurumların borçlarında yaşanan hızlı artışta gizli.2007 yılı sonunda 1 milyar 388 milyon lira seviyesinde bulunan aracı kurumların toplam borçları geçen yıl sonunda 7 milyar 353 milyon liraya ulaştı. Başka bir ifadeyle aracı kurumların borçları son 5 yılda tam yüzde 430 arttı. Aynı dönemde kurumların özsermayelerindeki büyüme yüzde 67 olarak gerçekleşti. 2007 sonunda 1.8 milyar lira olan sektörün toplam özsermayesi 2012 sonunda 3 milyar liraya çıktı. Sektörün sermaye yeterliliği tabanı da 2.6 milyar lira seviyesinde. Toplam borçların sermaye yeterliliği tabanına oranı yüzde 285 gibi oldukça yüksek bir seviyede bulunuyor. Bu oran 2004’te yüzde 35, 2006’da yüzde 74, 2007’de de yüzde 95 olarak gerçekleşti.Sektörün borçluluk rakamlarındaki hızlı artışa bakınca, SPK’nın bu gidişe “Dur” demek istediği ortaya çıkıyor.Bu karar özel portföy yönetimini bitirirSPK’nın aracı kurumlara getirmeyi planladığı özsermaye şartı en fazla özel portföy yönetimi şirketlerini etkilemiş gözüküyor. Şu an 35 portföy yönetim şirketi arasında sadece Garanti Portföy ve İş Portföy’ün özsermayesi 10 milyon lira şartına uyuyor. Konuştuğum sektör temsilcileri, tebliğin bu haliyle kabul edilmesi durumunda kepenk indirmekten başka çareleri olmadığı görüşünde. Avrupa’daki sermaye şartının ortalama 750 bin euro civarında olduğunu söyleyen bir portföy yönetim şirketinin ortağı, “İyi getiri sağlayamayan emeklilik fonlarının özel portföy yönetimi şirketleri tarafından yönetilebilmesi gündeme gelmişti. Ancak 10 milyon lira özsermaye çok yüksek. En fazla 2.5-3 milyon lira olmalı. SPK’nın bu konuda bir adım atacağını düşünüyoruz. Aksi halde bu iş kökten biter. Sadece bankaların şirketleri kalır” yorumunu yaptı.
81 ilden sadece 7’sinin tasarrufundan daha az borcu bulunuyor. Borcu birikimlerinin neredeyse yarısı olan Tunceli ‘en sağlam’ il olarak öne çıkıyor. En borçlu iller ise Siirt, Gaziantep ve Osmaniye. Kart batığında lider Diyarbakır.Türkiye’de tasarruf oranını artırmaya yönelik adımlar atılmaya çalışılırken borçluluk rakamları her geçen gün tırmanmaya devam ediyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, geçen yıl nakdi kredilerin mevduata oranı yüzde 100’den az olan il sayısı 7’ye indi. Yani Tunceli, Ankara, Zonguldak, Aksaray, Uşak, Bartın ve İstanbul, toplam tasarruflarından daha düşük miktarda kredi almış durumda. Dolayısıyla bu illerin borcunu kapatabilecek tutarda tasarrufu bulunuyor. 2011 yılı verilerine bakıldığında tasarrufları borçlarından fazla olan il sayısının 12 olduğu görülüyor. Geçen 1 yılda Sivas, Hakkari, Eskişehir, Muğla ve Erzincan, ‘borçlu’ iller sınıfa dahil oldu.Toplam tasarrufuna göre en fazla borçlu ünvanı Gaziantep’ten Siirt’e geçti. 2011’de yüzde 200 seviyesinde bulunan nakdi kredilerin mevduata oranı Siirt’te yüzde 233’e ulaştı. Siirt’i yüzde 282 ile Gaziantep ve yüzde 270 oranla Osmaniye takip ediyor.En ‘sağlam’ TunceliToplam borcu tasarruflarından en az olan il ise Tunceli. Nakdi kredilerin mevduata oranı Tunceli’de yüzde 67 seviyesinde. Bu oran Ankara’da yüzde 73, Zonguldak’ta yüzde 88, Aksaray’da yüzde 91, İstanbul’da yüzde 93, Bartın’da yüzde 99.Kişi başına takipteki alacakların tutar olarak en yüksek olduğu il ise İstanbul. Kişi başına takipteki alacak miktarı İstanbul’da 623 TL iken Ankara’da 516 TL, Antalya’da 485 TL.Kişi başına takipteki alacağı en düşük olduğu il, 25 TL ile Bingöl. Ağrı, Hakkari, Muş, Bitlis, Siirt yine kişibaşına düşen takipteki alacak tutarı 50 TL’nin altında kalan iller olarak sıralanıyor.Doğu illerinde hem kredi artışı hem batık patladıBankaların kredi vermekte isteksiz davrandığı yönünde eleştirilerin yapıldığı Doğu illerinde kredi artışı tam anlamıyla uçtu. Geçen yıl Siirt’te kullandırılan nakdi kredilerin tutarı yüzde 106.5 artarak 1.6 milyar TL’ye çıktı. Kullandırılan nakdi krediler Bitlis’te yüzde 43, Mardin ve Muş’ta’de yüzde 37, Ağrı’da yüzde 34 arttı. Sektör genelinde ise nakdi krediler 2012’de ortalama yüzde 16.7 yükseldi.Nakdi kredilerdeki bu artış batık kredilere de aynı şekilde yansıdı. Takipteki kredi miktarı Batman’da yüzde 78, Muş’ta yüzde 73, Osmaniye’de yüzde 72, Karaman’da yüzde 71 arttı.Nakdi kredi artışının en az yaşandığı il yüzde 6.6 ile Zonguldak oldu. Bu oran İstanbul’da yüzde 13.36 olarak gerçekleşti.Kartta batık kredi oranı düştüKredi kartında batık oranının en yüksek olduğu il yüzde 9.55 ile Diyarbakır. 2011 yılında 55 milyar 488 milyon TL’lik bireysel kredi kartı harcamasının yüzde 6.34’ü yani 3 milyar 523 milyon TL’si takibe düşmüştü. Geçen yıl bireysel kredi kartında hacim 71 milyar 592 milyon TL’ye çıktı. Takipteki alacaklar ise 3 milyar 984 milyon TL’ye ulaştı. Yani bireysel kredi kartında batık oranı yüzde 5.56’ya geriledi. Adana, yüzde 9.36 ile kredi kartında batık oranı en yüksek ikinci il oldu. Bu oran Şanlıurfa’da yüzde 9.14, Gaziantep’te yüzde 8.58 oldu.Mevduat demek İstanbul demekBankacılık sektöründeki 737.3 milyar TL’lik toplam mevduatın yüzde 47’si (340.1 milyar TL) İstanbul’da bulunuyor. İstanbul’u yüzde 17.53 payı (126.8 milyar TL) ile Ankara izliyor. İzmir’de tutulan mevduatın toplamı 41.7 milyar TL. Başka bir ifadeyle 3 büyük ilin toplam mevduattan aldığı pay yüzde 70. Mevduatın en az olduğu il Ardahan.Kredili mevduat kullanımı artıyorFaiz oranı diğer kredilere oranla daha yüksek olan kredili mevduat hesaplarının kullanımı geçen yıl yüzde 22 yükseldi. 2011’de 3.7 milyar TL olan toplam kredili mevduat kullanımı geçen yıl 4.5 milyar TL’ye çıktı.