Organik olmak o kadar kolay değil!

10 Mart 2016

Doğdukları andan itibaren bebeklerin beslenmeleri anne babalar için en önemli mesele oluyor. Tartışmasız anne sütüyle başlayan bu dönem bir terslik olmadığından altıncı ayda ek besinlerle devam ediyor. Yediğimiz içtiklerimizle dolayısıyla çocuklarımıza yedirdiklerimizle ilgili olumlu-olumsuz bilgi bombardımanına tutuluyoruz. Tabii ki herkesin tercihi çocuklarını doğal yiyeceklerle büyütmek ama bu ne kadar mümkün oluyor orası tartışma götürür. Doğal yiyeceklerin yanı sıra organik ürünler ise anne babaların çocukları için tercih ettikleri besin kaynakları... Çünkü özellikle ilk 3 yıl bebeğin ileriki yaşlarda oluşacak beslenme alışkanlıklarının temelini oluştururken aynı zamanda birçok hastalığın da öncüsü olabiliyor. Bu nedenle de bu dönemde seçilen ürün tercihlerinin önemi büyük oluyor. Peki organik diye satılan ürünlere güvenmeli miyiz?Dünyanın en büyük organik ham madde işleyicisi Hipp’in Pazarlama Müdürü Sayime Emine Arslan, organik ürünlerle ilgili tüketiciyi doğru bilgilendirmeye adamış kendini. Zaten markanın hikayesi de bu heyecanını destekliyor. 1899 yılında Hipp ailesinin sekiz bebeğinden 7 tanesini beslenme yetersizliğ ile kaybetmesiyle başlıyor Hipp’in hikayesi...İlk olarak bisküvi, süt ve galete ununu karıştırarak mama yapıyorlar. Yaptıkları bu mamayı Almanya’nın Pfaffenhofen şehrindeki pastanelerinde önce kendi yakınlara dağıtıyorlar. 2 yıl sonra ise ilk ürünleri olan kaşık maması ile fabrikasyon üretime başlıyorlar. Aile mevcut arazilerini 1950 yılında organik tarım arazilerine çevirme kararını veriyor. 1956 yılında ilk organik kavanoz mamasını dört çeşit olarak üretiyorlar. Şimdi ise dünyanın dört bir yanından milyonlarca bebeğe ulaşıyorlar.Sertifika ve logolara dikkat edin“Organik ürün nedir, gerçekten organikler mi?” gibi kafamızı karıştıran soruların cevaplarını, TÜGİDER ve BEBESAD gibi derneklerde gıda mevzuatı ile ilgili çalışmalar yürüten Emine Arslan veriyor. Gıda Mühendisi olan Emine Hanım, üzerinde “organik” etiketi bulunan herhangi bir ürünle ilgili kafalardaki soru işaretlerinin yersiz olduğunu söylüyor. Çünkü bir ürünün “organik” etiketini almak için çok sıkı testlerden geçtiğini belirtiyor: “Organik ürün, yetiştirilmesinden işlenmesine kadar en başta GDO (genetiği değiştirilmiş organizma), pestisit, antibiyotik, katkı, koruyucu, renklendirici, kıvam verici maddelerin hiçbir şekilde kullanılmadığı bitkisel ve hayvansal gıdalardır. Sofranıza gelene kadar her aşamasının mutlaka sertifikalı ve kontrollü olması gerekir ve ambalajlar üzerinde de bu sertifikaları veren bağımsız denetim kuruluşlarının logoları bulunmak zorundadır. Organik ürünlerin yetiştiği topraklarda, hiçbir kimyasal madde kullanılmadığını hepimiz biliyoruz, belki bunları da biliyorsunuz ama hatırlamakta fayda var. Organik tarım arazilerinde böceklerle ve zararlı haşerelerle mücadelede uygun kuş türleri kullanıyor. Böceklerin sevdiği bitki türleri arazinin etrafına ekiliyor.”DAHA ÇOK VİTAMİN MİNERAL Mİ İÇERİYOR?Bebekler için organik ürün kullanmak, bebeğin doğumdan itibaren ilk 3 yılını tamamlayana yani bağışıklığın en zayıf olduğu zaman dilimi içinde dışarıdan vücuduna zararlı olan maddeleri almaması adına çok önemli olduğunu belirten Emine Arslan şunları anlatıyor: “Organik ürünlerde öncelikli olarak daha çok vitamin, mineral ve besin değeri içerir gibi bir iddia yoktur. Organik ürün ile alerji riskine sebep olan ve bağışıklığa olumsuz etki eden zararlı bileşenleri bebeklerimizin vücuduna vermemiş oluruz ki organik ürünlerin tüketilmesinin asıl amacı budur.”EK GIDAYA SEBZE PÜRESİ İLE BAŞLAYINEk gıdaya başlama dönemleri anneler için en çok desteğe ihtiyaç duyduğu, bebeğin anne sütünden sonra boşalan demir rezervlerini de doldurmaları için ihtiyaç duyduğu tamamlayıcı beslenme dönemidir. Bebeklerin ek gıdaya başlangıç ürünü sebze püreleri olmalı. Daha sonra meyveler ve tahıllar eklenmeli. Bebek ilk önce şekerli bir tat ile başlar ise, sebzeleri kabulü daha zor ve zaman alıcı olur. Annelerin özellikle üç hafta kadar öncelikle tek çeşit sebzeler ile başlayıp yavaş yavaş diğer çeşitleri de deneyerek devam etmeleri daha uygun. Özellikle sebzelerde ve meyvelerde karışık olmayan tek çeşit sebze ve meyve püreleri, bebeğin alerjisinin olup olmadığını test etmenize de yardımcı olacaktır. Bebek ve küçük çocuk ek gıdası tebliğlerine göre üretilmiş ürünleri tercih etmeliyiz. Bebeklerimize meyveden gelen şeker içeriği olan, tam tahıllı, ilave tuz içermeyen ana ve ara öğünleri kullanmalıyız.Bebeklikten küçük çocukluğa adım atma döneminde seçilecek ürünlerin de aynı özenle seçilmiş olması, yetişkin ürünü olarak üretilen gıdaların küçük çocuklarınıza içerdikleri tuz ve şeker limitleri sebebiyle ana ve ara öğün olarak yedirmemeniz gerekir.

Devamını Oku

Hiperaktivite ile ilgili doğru bildiğimiz yanlışlar

25 Şubat 2016

Arkadaşımın kızı saattlerce televizyon izlemesine rağmen, sınıfta öğretmenini dinlemiyor, ödevlerini yapmıyordu. Ama TV ve tabletiyle saatlerce yerinden kıpırdamadığı için kızının hiperaktif olduğundan şüphelenmedi. Ancak yerine getirmesi gereken sorumlulukların hiçbirini yapmadığı için sonunda soluğu doktorda aldılar. Yapılan testler sonucunda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu teşhisi konuldu. Bu defa da arkadaşım ilaç kullanma konusunda ikna olmadı. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) hakkında doğru bildiğimiz yanlışları Emsey Hospital’dan Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Fırat Hamidi anlattı.Yanlış: Dikkat eksikliği sadece çocuklarda görülür. Erişkinlerde görülmez.Doğru: Dehb tanısı alan her 3 çocuktan 1 i erişkinlik döneminde de dikkat eksikliğinden muzdariptir.Yanlış: Dehb da kullanılan ilaçlar bağımlılık yapar.Doğru: Yapılan çalışmalarda Dehb de kullanılan ilaçların beyindeki etkisinin keyif verici düzeyde olmadığı bağımlılık riskinin düşük olduğu, aksine dehb olanlarda sigara alkol madde kötüye kullanımı daha yüksek. Hastalık tedavi edilmeyince bu maddelere karşı bağımlılık riski var.Yanlış: Çocuğum ders başında 5 dakika oturamaz iken nasıl olur da bilgisayar ve televizyon başında saatlerce gözünü kırpmadan oturabiliyor.Doğru: İnternet, televizyon gibi çocuğunuzun ilgisini çeken sevdiği, keyif aldığı durumlarda çocuk pür dikkat olabilir. Dikkat eksikliğindeki asıl problem; sorumluluk alması gereken ödev, proje vb etkinliklerde konuya odaklanıp işe başlamasında, sürdürebilmesinde ve uyaranlar karşısında dikkati dağıldığında hızlıca tekrar o konuya odaklanmasında sorun vardır.Yanlış: Bu çocuklar aşırı zeki olur.Doğru: Yapılan çalışmalarda hiperaktivitenin zekadan bağımsız bir hastalık olduğu, Dehb olanların 3’te birinde normal zeka, 3’te birinde düşük zeka, üçte birinde ise parlak-üstün zeka kapasitesi olduğu gösterilmiştir.NASIL TEDAVİ EDİLİR?Yanlış: Dehb ilaçsız da tedavi edilebilir.Doğru: Dehb nörobiyolojik temelleri olan, genetik aktarımı olan yapılan yüzlerce çalışma ile kanıtlanmış su götürmez bir gerçektir. İlaç tedavisi ile başarı oranı yüzde 65-75 dolaylarındadır. Yapılan çalışmalarda ilaç dışı diğer tüm alternatif tedavilerin hiçbirinin (psikoterapiler dahil) ilaç tedavisi etkinliğine ulaşamadığı görülmüştür.Yanlış: Dehb da kullanılan ilaçlar sadece okul döneminde kullanılır.Doğru: Kullanılan ilaçlar okul ilacı değildir. Dehb çocuğun okul, ev, toplumsal girdiği tüm ortamlarda uyumunu bozan bir hastalık olduğu için haftasonu ve yaz döneminde de kullanılmalı.

Devamını Oku

Çocuğunuz görsel mi işitsel mi öğreniyor?

18 Şubat 2016

Oğlum şu sıralar rakamlara çok ilgi gösteriyor. 4 yaşında olduğu için 1’den 10’a kadar rakamları yazıyoruz ya da parmaklarımız ile gösteriyoruz. Rakamları görerek daha kolay öğreniyor. Hatta yazdığım yedi rakamının ortasına bir çizik attığımda “Bu yedi değil ki” dedi. Onun bildiği 7 bu şekilde yazılıyordu. Gördüğü şeyleri hafızasında daha kolay tutuyor... Oğluma Reem Nöropsikiyari Merkezi’nden Nörolog Mehmet Yavuz’un hazırladığı bir testi yaptım ve tahmin ettiğim gibi oğlumun görsel algısı daha güçlü çıktı. Çocukların sahip oldukları bu algılama yeteneği onların eğitim hayatında önemli bir role sahip. Eksik olan yönlerini geliştirmek için görsel mi işitsel algısının mı güçlü olduğunu bilmekte fayda var. Nörolog Mehmet Yavuz’un önerileri şöyle: Çocuğum görsel mi işitsel mi nasıl anlarım?Görsel algı, okul ve eğitimde özellikle okuma becerisinde önemli bir role sahip. Öğrenme güçlüğü olan çocuklar, bazı harfleri birbirleriyle karıştırırlar. Görsel algı etkinliklerini üç grupta toplanabilir.Görsel ayrımlaştırmaBir objeyi diğerinden ayırma yeteneğidir.1- Çocuktan değişik boyutlardaki ve renklerdeki geometrik desenleri sınıflaması isteyin.2- Bir sayfaya birçok b-d-p harflerini karışık bir sırada yazın ve çocuktan gördüğü bütün b’lerin üzerini çizmesi isteyin.3- Birkaç şekilden sadece biri farklı. Çocuktan, farklı olan şekli bulmasını isteyin.Görsel dikkat ve bellek1- Çocuğa bir resmi bir süre gösterin, sonra resmi kapatın. Bu resimle ilgili çocuğa sorular sorun. Kaç kedi vardı? Kaç tanesi gözlüklüydü? vb.2- Çocuğun önüne birkaç obje dizin, her birine dikkati çekin. Sonra objelerden birini, çocuğun gözü kapalı iken saklayın. Çocuk gözünü açıp objelerden hangisinin saklandığını bulmaya çalışın.İşitsel ayrımlaştırmaUyarıcıları (tanıma ve birbirinden ayırt edebilme yeteneğidir.1- Farklı sesler çıkarın ve çocuğun gözleri kapalı iken bu sesleri tanıması isteyin.2- Çocuğun gözü kapalı iken, bir kaba konmuş küçük objeleri sallayın ve çocuktan bu objeleri tanımasını isteyin. Bir tane mi bir taneden fazla mı? vb.İşitsel dikkat ve bellek1- Çocuğun gözleri kapalı iken elinizi şaklatın ya da top sektirin. İşlemin kaç kere yapıldığını sorun.2- Çocuğa birkaç basit görevden oluşan bir yönerge verin ve bu yönergeye uyması isteyin. “Kapıyı kapa ve kitabı masanın üzerine koy.”vb.3- Matematik işlemleri el şaklatarak yapın. Çocuktan işlem ve sonucu isteyin.İşitsel algı işitmeye dayalı uyaranların işitilmesi, algılanması/ yorumlanması ve bu bilgilerin beynin ilgili bölgelerine gönderilip anlam kazandırılması olayıdır. Duyu merkezlerinin bir bütün olarak kendi aralarında bağ kurarak beynin bütüncül bir fonksiyon üstlenmesi. İşitsel algı testleri ise şu şeklerde yapılabilir;İşitsel ardışıklık:Kısa süreli bellekte depolanan işitsel uyarıcıların ardışıklıklarını hatırlayabilme (ardı ardına dizebilme) yeteneğidir.1- Çocuğa bir dizi sayı verin ve aynı sırada tekrarlanması ya da 4. sıradaki sayıyı söylemesini isteyin.2- Çocuğa kısa bir dizi olayı içeren parça okuyun ve olayları sırası ile tekrarlamasını isteyin.3- Çocuğa bir seri yönerge verin. Örneğin, “Pembe kalemi al, sayfanın en üstüne bir yuvarlak çiz, onun içine de bir kare yerleştir” gibi bir yönergeyi sırasıyla yapması isteyin.Sonuca göre çocuk hangi yönde kuvvetliyse, algılaması o yönde diyebiliriz.NASIL ÖĞRENMELİLER?Görsel öğrenen çocuklar- Kitapların kenarlarına o bölümü hatırlatacak sembol ve resimler çizmeli.- Karmaşık konuları çizimlere dönüştürmeliler.- Ders çalışırken renkleri kullanmalılar.- Okurken önemli yerlerin altını çizmeliler.- Düzenli ve kalabalık olmayan bir mekanda ders çalışmaları gerekiyor.- Anladığını kısa birkaç cümle halinde yazmalı.- Dersi dinlerken not almalı.,- Konuları görsel malzemeyle çalışmaları, öğrenmelerini kolaylaştıracak ve verimlerini artıracaktır.İşitsel öğrenen çocuklar- Sessiz bir çalışma ortamını tercih etmel.- Ders, CD olarak satılıyorsa satın almalı ve dinlemeli.- Yeni konuları kendilerine anlatarak çalışmalı.- Bellekte tutulması gereken bilgiler (tarih, isim) için melodiler yapmalı.- Üzerinde çalıştığı konuyu yüksek sesle okumalı ya da arkadaşlarıyla çalışmalı. Bu yöntemler öğrenmelerini kolaylaştıracak ve verimlerini artıracaktır.

Devamını Oku

Çocuklar resimleriyle bize ne anlatıyor?

12 Şubat 2016

Çocukların neler hissettiğini anlamak kolay olmuyor.Kendilerini tam olarak ifade edemedikleri, bazen bir şeyden korktukları ya da yaşadıklarını unutmak istedikleri için konuşmaktan kaçınıyorlar.4 yaşındaki oğlumun gün içinde neler yaşadığını, gününün nasıl geçtiğini daha da önemlisi arkadaşlarıyla, bakıcısıyla neler yaşadığını öğrenmem için bir hayli çaba sarf etmem gerekiyor. Direkt soru sorduğumda cevap vermiyor. Yaşına bakmadan “Sonra konuşalım” deyip parmağıyla da bir sus işareti yaparak beni geçiştirmeye çalışıyor.Bu durumda ben de ilk taktik olarak kendi günümün nasıl geçtiğini anlatıyorum ya da ondan almak istediğim bilgilere uygun basit hikayeler uyduruyorum. “Bugün işyerinde çok konuştuğum için müdürüm bana kızdı ya da işimi çok iyi yaptığım için bana aferin dediler” gibi... Diyalog böyle başladığında “Siz bugün okulda ne yaptınız” diye sorduğumda istediğim şeyleri duymam kolaylaşıyor.KİMİ SEVİP KİMDEN KORKUYORLARKimi sevip kimden korktuğunu anlamak için de basit ve çok eğlenceli bir yöntem keşfettik. Gülen ve kızgın surat resimleri... Sizin de işinize yarayacağını düşünüyorum. Malzemeler çok basit bir defter ve bir kalem. Önce kendim bir gülen surat çizdim ve “Bak bu senin yüzün, sonra bu da teyzenin gülen yüzü“ diye devam ettim. Çizdiğimiz resim sadece bir ağız ve iki yuvarlak gözden ibaret olduğu için oğlum da hemen eline kalemi aldı. Bir isim söyledim, yüzünü çizdi; gülen surat. Sonra bir isim daha söyledim, bir gülen surat daha... İsimler değişti ve bir kızgın surat... “Neden kızgın surat?” dediğimde “Çünkü bana kızıyor, gürültü yapıyorum, koşuyorum diye bana hep bağırıyor” oldu cevabı. Bu oyunu o kadar çok sevdi ki, defter bitti oyun bitmedi... Ben de çevresindekilerin oğluma nasıl davrandığı hakkında bilgi edinmiş oldum.Çocuklar anlatamadıkları birçok şeyi çizgilerle ifade ettikleri için çocuk terapistleri oyun terapilerinin yanı sıra resimlerle çocukları anlamaya çalışıyor.HER RESMİN FARKLI BİR ANLAMI VARÇocukların resim yaparken kullandıkları renkler, şekiller, kağıt üzerinde bulundukları konum hem onların psikolojisiyle ve karakteriyle ilgili bilgi veriyor. Bunu anlamak için çocuğunuzun çizdiği resme müdahale etmeyin. Örneğin, çocuğunuzun çizdiği ev resminde kapı yoksa bu onun gizlenmek ve kendi dünyasına kimseyi almak istemediğini gösteriyor. Bunu ya kendisini korumak ya da bir şeyden korktuğu için yapıyordur. Resimde çizilmiş bir güneş, annesini seven mutlu bir çocuğu anlatıyor. Bir aile resminde anne çok büyük baba neredeyse diğer çocuklar kadar küçükse bu resim ailenin temeli ve en önemli bireyinin anne olduğunu gösteririr. Babanın bu kadar küçük olması çocuğun babasından ihtiyaç duyduğu güven duygusunu alamadığına işaret eder. Resmin yapıldığı sayfanın sonuna yerleştirilmiş bir ağaç yine güven duygusunda bir sorun olduğunu anlatır. Sadece bir ağaç çizilmişse, doğru renkler ve orantılarla çizilmiş bir resim kendinden emin bir çocuğun göstergesidir. Çocuklarınızın yaptığı resimlere bir de bu gözlerle bakın ve size neler söylediğini anlamaya çalışın...

Devamını Oku

Tablet esaretinden kurtulmak gerek

4 Şubat 2016

Mevsim kış ve okullar da tatil olunca oğlum da birçok çocuk gibi mecburen eve kapandı. Dört yaşındaki bir çocuk için evde zaman geçirmek epey sıkıcı oluyor. 3 yaşına kadar oğlumu tabletten uzak tutmayı başarsak da -bunu başarı olarak değerlendiriyoruz- son bir yıldır tablet en iyi arkadaşı oldu. Bazı sabahlar, kalkar kalmaz tabletle oynamaya başladığı ve gün içinde ne kadar oynadığını kontrol edemediğimiz için ‘oyuncağını’ ortadan kaldırıyoruz. Ama kapıda babasıyla beni görür görmez, ilk sorusu “Tableti getirdiniz mi?” oluyor. Yemek yerken bile elinden tableti zor bıraktırıyoruz. Birçok arkadaşım ise çocuklarına ancak tabletle oynarken yemek yedirebildiğini söylüyor.Çağın teknolojisi aslında çocukları çoktan esir aldı. Bu biraz biz anne babaların çocuklarını sakinleştirmek için bu yolu seçmesinden oldu, çokça da teknolojinin sunduğu renkli dünyanın çocukları cezbetmesinden kaynaklandı. Ancak sonuçta gelinen nokta da anne babalar olarak çocuklarımızı tablet esaretinden kurtarmalıyız.FlowCoaching Akademik Direktörü ve Ebeveyn Koçu Talyaa Vardar ebeveynlere şu tavsiyelerde bulunuyor.1- Çocuğunuza sevgi diliyle yaklaşınEn doğru disiplin, sevgidir. Sevgiyle harmanlanmış iletişim, çikolata kaplı vitamin gibidir çocuk için. Ebeveynlerin çocuklarıyla iletişim kurmada yaptığı en büyük hata çocuklara ‘bunu yapamazsın, sana tablet artık yasak’ demek oluyor, çünkü çocukta özellikle okul öncesinde zaman mevhumu tam oturmadığı için, çocuk onu sonsuza kadar yasakmış gibi algılıyor. Çocukları tabletlerden uzaklaştırmak için yapılması gereken emir kipiyle cümleler kurmak yerine çocuğa daha cazip gelecek seçenekler sunmaları. Ayrıca, süre sınırlandırmasına gitmek de önemli. Saat kavramı oturmamış çocuklarda iletişimi şöyle kurabilirsiniz: “Kullanman yasak” yerine, “Yemek hazır olana kadar izleyebilirsin, yemekten sonra da seninle şu oyunu oynarız.....” gibi.2- Çocuğunuzla randevulaşınÇocuk, enerjisini aktaracak alan bulamadığı zaman pasif eğlence arayışına giriyor ki bu da çok doğal. Özellikle çalışan anneler için ilk etapta kurtarıcı görevi gören tabletler şimdilerde ebeveynlerin en büyük endişesi olmuş durumda. Çocukları bu bağımlılıktan kurtarmanın en basit yolu onunladaha fazla ilgilenmek ve ona eğlenebileceği etkinlik alternatifleri yaratabilmek. Birlikte tiyatroya gitmek, yürüyüş yapmak, evde çocuğunuzla sinema geceleri randevuları yaratmak gibi.3- Oyun, en etkili eğitimdirOyun, neredeyse ergenlik dönemine kadar, çocukların hem hayal gücünü geliştiren hem de kişiliklerine katkı yapan olmazsa olmaz bir aktivitedir. Ev içinde kamp kurmak, çamurla oynamak, resim malzemelerinden çiftlikler yaratmak, hayvanları konuşturmak... Evde yaratacağınız oyunlar sayesinde, “Tablette oynamak istiyorum” cümlesinden çok “Haydi kamp kuralım” sözlerini işiteceksiniz.4- Onun ilk rol modeli sizsinizÇocuğunuz tabletle çok vakit mi geçiriyor? Belki de sebep sizin sürekli telefon ve tabletle ilgilenmenizdir. Her çocuk rol model olarak annesi ve babasını görür. Siz işten geldiğinizde ya da her boş zamanınızda tabletle ilgileniyorsanız doğal olarak çocuğunuzda sürekli tabletle oynamak isteyecektir. Bunun için öncelikle çocuğunuzla birlikte geçirdiğiniz zaman diliminde sizin de kendinizi tablet ve telefon kullanımında sınırlandırmanız gerekiyor.5- Tableti, çocukları oyalamak için kullanmayınElbetteki zaman zaman tabletin yardımına ihtiyaç duyacaksınız. Hiç bir şey ya hep ya hiç değil... Ancak, burada önemli olan çocuğu ‘tablet bağımlılısı’ seviyesine getirmemek. Ebeveynleri, çocuklarına tablet kullandırmaya iten en önemli gerekçelerden biri çocukların tablet kullanımı esnasında yemek yemeye itiraz etmemeleri. Bunun yerine örneğin, bir yemek yeme oyunu yaratabilir ve çocuğunuzun bu oyun içinde yemek yemesini sağlayabilirsiniz. Ayrıca, örneğin bebeklikte de erken çocuklukta da onun önüne yiyebileceği şeyleri koyun; bırakın parmaklarıyla keşfetsin, dokunsun. Renk duygusu ve dokunma duygusu ile motor becerileri gelişsin.

Devamını Oku

“İçerdeki Çocuklar”ın yüzünü güldüren anaokulu

28 Ocak 2016

Anneleri cezaevinde olduğu için parmaklıklar arasında yaşamak zorunda kalan 0-6 yaş arası çocukların oyun ve eğitim imkanlarının iyileştirilmesi için yaklaşık bir yıl önce başlatılan “İçerde Çocuk Var” projesi ilk meyvesini verdi. Proje kapsamında toplanan bağışlar sayesinde İstanbul Bakırköy Kadın Cezaevi’ndeki anaokulu tamamen yenilendi. Artık çocukların rengarenk oyun parkları, kum havuzları, bisiklet parkurları, modern sınıfları ve özgürce koşuşturacakları bir bahçeleri var.Türkiye’deki 8 kadın cezaevinde yaklaşık 5 bin kadın mahkum var. Mahkum anneleriyle birlikte cezaevinde kalmak zorunda olan 0-6 yaş arası çocuk sayısı ise 421… Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı çatısı altında yürütülen, “İçerde Çocuk Var” projesinin amacı, işte bu çocukların hayatına dokunarak geleceğe dair umutlarını yeşertmek. Çocuklara eksiksiz bir anaokulu ortamı oluşturup, özgür bir yaşam alanı yaratmayı hedefleyen proje, ilk günden itibaren her kesimden büyük destek gördü. Özellikle çocuklar ve gençler, “Yuva” yazıp 4528’e SMS atarak projeye bağışta bulunurken, pek çok inşaat şirketi ve anaokulu sahibi de kampanyaya desteğini esirgemedi. Projenin ilk hedefi, 0-6 yaş arası 69 çocuğun yararlandığı Bakırköy Kadın Cezaevi’ndeki anaokulunu yenilemekti. Toplanan bağışlar sayesinde bu hedef gerçekleşti ve artık buradaki çocukların, en iyi anaokullarının sahip olduğu koşullarda bir anaokulları var.Şimdi okulun hem içinde hem de dışında yapılan tadilatlar ile minikler çocukluklarını yaşayacakları bir alana kavuştu. Sınıflar baştan dekore edildi.İç mekan duvarlarında farklı renk ve boyutlarda yuvarlaklar yapılarak, çocukların renk ve boyut kavramlarının geliştirilmesi hedeflendi. Dış alandaki tüm zeminler yenilendi, kum havuzu, bisiklet parkuru ve oyun parkı yapıldı. Açık alanda ders yapmaya olanak sağlayacak alanlar oluşturuldu. Bahçede mevcut ağaçlar korunarak, yeni bitkiler eklendi. Yeşil alanda platformlar yapıldı, küçük bir amfitiyatro bölümü oluşturuldu. Sulama sistemi kuruldu.Sırada Gebze ve Sivas var Projenin hedefi Bakırköy’den başlayarak, Türkiye’deki 8 kadın cezaevinde anneleriyle birlikte yaşayan çocukların hepsi için gelişimlerine uygun imkanlara sahip sosyal yaşam alanları yaratmaktı. Dolayısıyla projenin ikinci durağı Gebze ve eş zamanlı olarak Sivas olacak. Sonrasında Kocaeli, Samsun, Denizli, Adana ve Ankara var. Projeyle ilgili detaylı bilgiye www.icerdecocukvar.com sitesinden ulaşabilirsiniz. facebook/icerdecocukvar twitter/icerdecocukvarETKİNLİKLERMinik eller eğlenceye doyuyorFinansbank, ‘Minik Eller Büyük Hayaller Platformu’nu çocukların hayal dünyası için ilham kaynağı olacak ve yaratıcılıklarını güçlendirecek farklı projelerle büyütüyor.Çocuklar, The ZONE by Finansbank’ta, ‘Harika Matematik Sergisi’ni gezip keyifli bir öğrenme yolculuğuna çıkıyor, ardından da The Wolkwagen Arena’daki harika şovu izleyebiliyor.Trump Çocuk Katı’nda atölyeler sürüyorTrump Alışveriş Merkezi, sömestr boyunca birbirinden eğlenceli etkinliklerle çocukları mutlu etmeye devam ediyor. 1-5 Şubat tarihleri arasında saat 14:00 ile 17:00 arasında özel eğitmenler eşliğinde gerçekleşecek atölye çalışmalarıyla çocuklar, el becerilerini geliştirecek, hem de eğlenecek. Tiyatro oyunları ve çocuk katındaki renkli oyuncaklar da yine çocukları bekliyor!Otizmli çocukların eğitimi artık daha kolayTohum Otizm Vakfı’nın ilk defa 2011 yılında açtığı otizmli çocukları hayata hazırlamak üzere ailelere, öğrencilere, eğitmen ve uzmanlara yönelik ücretsiz eğitim portalı, kapsamı genişletilerek ve içeriğine 173 yeni video eklenerek yenilendi. ‘tohumotizmvakfı.org.tr’ sitesinin bilgi portalından bugüne dek 15.587 kişi ücretsiz faydalandı.

Devamını Oku

Sömestr tatilinde ilham kaynağını bulun

21 Ocak 2016

Yarıyıl tatili bugün başlıyor. Herkesi karne heyecanı sarmış durumda. Karnesi iyi olanlar, ailelerine isteklerini çoktan sıraladı bile... Notları düşük olanlar ise bu durumu açıklama endişesi yaşıyor.Karneleri nasıl olursa olsun tüm çocukları sevildiklerini bilmeye ve eğlenmeye ihtiyacı var. Onları notlarından dolayı yargılamak yerine bunun nedenini anlamaya çalışmalıyız. Tam bu noktada “ilham” kelimesi yardıma koşabilir. Onları hayatlarında ilham kaynağı olacak kişilerle tanıştırmak belki de ikinci yarı yılda başarılı olmalarının ilk adımı olabilir. Dünyada iz bırakan ünlü isimleri anlatan kitaplar ya da filmler hayatlarında yeni pencereler açılmasını sağlayabilir.Çocuklarınızın şehirde yapabileceği sanatsal ve fiziki etkinliklerle bakış açısını zenginleştirebilirsiniz. Özellikle, İstanbul Modern, Sakıp Sabancı, Rahmi Koç, Oyuncak Müzesi’nin düzenlediği sömestr atölyeleri çocuklara sanatın ve yaratıcılığın kapılarını açıyor.ETKİNLİKLERZorlu’da Picasso ile tanışacaklarZorlu Alışveriş Merkezi, bugün başlayıp 13 Mart’a kadar sürecek bir dizi etkinlik düzenliyor. Minik ziyaretçiler, Da Vinci’den Picasso’ya, Van Gogh’tan Monet ve Degas’a kadar bir döneme damgalarını vurmuş önemli sanatçıları, atölye çalışmaları ve interaktif oyunlarla tanıma fırsatı yakalayacak. Sömestr tatilini içine alan tarihlerde gerçekleşecek atölye çalışmasında Picasso’nun en önemli eserlerinden biri olan At Kuyruğu Saçlı kızın hikayesi anlatılacak interaktif oyunlarla desteklenerek çocuklara anlatılacak.DotKanyon’da çocuk atölyeleriDotkanyonda tarafından 6 - 11 yaş arası çocuklar için hazırlanan tiyatro atölyeleri yarın Dotkanyonda sahnesinde başlıyor. Birlikte bir mekan ya da hikaye yaratmak gibi ekibin bir parçası olabilme çalışmaları için sahnede hikayeler anlatarak, oyunlar yaratarak, tiyatroya dair doğaçlama çalışmalar yapılıyor.Farklı malzemeler ve görsellerden yola çıkarak diyaloglar hazırladıktan sonra, rolleri dağıtıp, ezberleyip, yönetip ve sahnelemek için Yaz / Oku / Yönet atölyeleri yarıyıl tatilinde çocukların hayal gücünü sahneye çıkarıyor.İstanbul Modern çocukları bekliyorİstanbul Modern Sanat Müzesi, 25 Ocak - 5 Şubat 2016 yarıyıl tatilinde 7 - 12 yaş arasındaki çocukları bekliyor. Sabah saat 10:00 - 12:00 arasında müze uzmanlarının yönetiminde, sanat uygulamalarını buluşturan atölyeler, çocukları disiplinlerarası düşünmeye ve üretmeye davet ediyor. Öğleden sonra saat 13:00-16:00 arasında Sanatçı Atölyeleri’nde çağdaş sanatçı Ardan Özmenoğlu ile buluşan çocuklar fikirlerini, boya ya da kalem dışında malzemeler kullanarak, somutlaştırıyor.Akmerkez’de ‘Her Güne Bir Sanatçı’Akmerkez’in ‘Her Güne Bir Sanatçı’ etkinliğiyle çocuklar, tatil boyunca; resim, heykel, mimari ve tasarım alanında tarihe damgasını vurmuş sanatçılarla tanışarak, eserlerine bir adım daha yaklaşmış olacak. Pace Çocuk Sanat Merkezi işbirliğiyle gerçekleşen, Akmerkez Sömestr Atölyeleri, 25 Ocak - 5 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Etkinlik boyunca minikler, Picasso, Van Gogh, Mimar Sinan, Antoni Gaudi sanatçıları tanıyacak.

Devamını Oku

Çocuklarda alerjiyi hafife almayın

14 Ocak 2016

Bu kış, grip bir türlü geçmek bilmiyor. Tam iyileştik derken yeniden hortluyor. 4 yaşındaki oğlumun grip ile mücadelesi daha da zorlu geçiyor. Belirgin şekilde alerjik bir bünyesi ve solunum yolu hassasiyeti olduğu için en küçük hava değişiminde bile burun akıntısı nüksediyor. Sadece oğlumun değil birçok arkadaşımın aynı yaşlardaki çocukları da alerjik nedenlerden dolayı sık sık hastalanıyor. Eşim ve ben alerjik bir bünyeye sahip olmadığımız için ister istemez “Nereden çıktı bu alerji” demeden duramıyorum.Tabii ki günümüzde ev ve okullarda kullanılan eşya ile malzemeler de farklılaştı. Alerji ile ilgili aklıma takılanları konunun uzmanı olan Çocuk Alerji ve Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akçay’a sordum.Gribal enfeksiyonların, astım ve alerjik nezle belirtilerini ortaya çıkaran en önemli nedenlerden biri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akçay, “Bu enfeksiyonlar alerjik olmayan çocukların da akciğer ve burunlarında hasar oluşturabilir bu da, burun ve akciğerlerin hassaslaşmasına yol açar. Hassas bronşları olan çocuklar çok daha kolay başka bir gribal enfeksiyona yakalanabilirken, parfüm ve sigara kokusuna da çok hassaslaşır. Ayrıca kış aylarında ev içinde çok fazla vakit geçiriliyor ve gribal enfeksiyonlarla çok karşılaşılıyor “diyor.Gözlerde kaşınma ve sulanmaya dikkat!Alerjilerin belirtileriyle ilgili ise Prof. Akçay şu bilgileri veriyor: “Alerji belirtileri alerjik hastalığın tipine göre değişiyor. Alerji belirtileri hafif olabildiği gibi ciddi de olabilir. Birçok çocukta alerji hafif seyirliyken alerji nedeniyle hayati tehlikeye neden olabilen alerjik şok olarak bilinen çok ciddi belirti ile de karşı karşıya kalınabilir. Örneğin; alerjik nezlenin başlıca belirtileri; burun tıkanması, burun kaşınması, nezle, gözlerde kaşınma ve sulanma olabileceği gibi, egzama (atopik dermatit) rahatsızlıklarda, ciltte kaşıntı, ciltte kızarıklık, ciltte kuruluk, belirtilerin yüz ve eklem yerlerinde görülmesi olabilir. Besin alerjisinde ise; ağız etrafında kızarıklık, dil, dudak, yüz veya boğazda şişlik, ciltte kaşıntılı kızarıklık olabilir.”Alerji testleri iki aylıktan itibaren yapılabilirİki ayrı uzman doktorun, oğlum belli bir yaşa gelene kadar nelere alerjisi olduğunu belirlemek için test önermediğini söylediğim Prof. Dr. Ahmet Akçay ilginç bir noktaya değiniyor: “3 yaşından önce ciltten alerji testi doğru sonuç verilmez denilmesinin asıl nedeni Türkiye’de çocuk alerji uzmanının sayısının 200 civarında olmasından kaynaklanıyor.Besin alerjileri için alerji testi 2 aylıktan itibaren yapılabilir. Çünkü anne sütü ile alerjenler çocuğa geçebildiği için 1-2 aydan sonra çocukların yüzlerinden başlayan egzama belirtileri ortaya çıkabilir.Egzamanın en sık nedenlerinden birisi gıda alerjisi olması nedeniyle de ciltten alerji testi yapılması gerekir ki hangi gıdaya alerji olduğu ortaya çıksın.Aksi taktirde gereksiz uzun süre birçok gıdaya diyet yapmanız gerekir. 3 yaşında zaten gıda alerjilerinin çoğu düzeldiği için ciltten alerji testinin çok daha önce yapılması önemli. Çocukların düzenli düzgün gelişimi için gıda alerjisinin ve egzamanın nedeninin anlaşılması için 1-2 aylıktan itibaren ciltten alerji testi güvenle yapılabilmekte ve doğru sonuç vermektedir.Astım ve alerjik nezle nedeniyle ciltten alerji testleri her yaşta yapılabilmekle birlikte genelde 2 yaşından sonra yapılması uygundur. Ancak çocuğun şikayetlerine göre bazen daha erken yapılabilir.”Peluş ve tüylü oyuncakları kaldırınProf. Dr. Ahmet Akçay alerjiye karşı alınacak önlemlerle ilgili şu bilgileri veriyor: “Kış aylarında ev içi alerjenleri, ev içi ve dışı tetikleyicileri özellikle astım ve alerjik nezle sorunu yaşayan çocuklar için ciddi problemlere neden olabilir. Ev içi alerjenlerinden özellikle ev tozu akarları miktarı kış aylarında çok artar. Bunun nedeni ev tozu akarlarının nemli ve sıcak ortamları sevmesidir. Bilhassa yüzde 65’in üstündeki nemli mekanlar ve 25-30 derecedeki ısı ev tozu akarlarının üremesi için en uygun ortamdır. İnsanların deri döküntüleri ile beslenirler ve tekstil ürünlerinde yaşarlar. Bu nedenle de özellikle deniz kenarındaki şehirlerdeki evlerde ev tozu akarları miktarı çok fazladır. Kış aylarında bu daha da artar. Yatak odalarında ev tozu akarı miktarının artmasıyla astımlı ve alerjik nezleli çocuklarda öksürük, nefes sıkışması, burun tıkanmaları ve peşpeşe hapşırmalar ortaya çıkar. Egzamalı çocukların ciltlerindeki kuruluk ve hasar artar. Egzamalı çocukların cilt döküntüleri de ev tozu akarları için iyi bir besin kaynağı olabilir.- Ev tozu akarlarına karşı önlem olarak alerjik olan çocuklar için antialerjik yatak kılıfı kullanılmalı.- Çarşaflar en az 55-60 derecede yıkanmalı ve sonrasında ütülenmeli.- Peluş ve tüylü oyuncaklar ortadan kaldırılmalı. Kaldırılamıyorsa bu tür oyuncaklar da 55-60 derecede yıkanmalı veya buzdolabı dipfrizinde 24 saat tutulmalı ve sonrasında sudan geçirilmeli.

Devamını Oku