Üniversite giriş sınavları (YGS-LYS) pek çok öğrenci tarafından ‘olmak ya da olmamak sınavı’ olarak görülüyor. Sınav bitti, artık sadece aldığım puan önemli diye düşünülüyor; ancak sınavda alınan puandan daha önemlisi, belki de en önemlis, yapılacak tercihlerdir. Bu dönemde yapılacak tercihler, öğrencilerin geleceklerini büyük ölçüde belirleyecek. Böylesine önemli ve öğrencilerde sıkıntı yaratacak bir dönemde ailelere çok önemli görevler düşüyor. Peki siz, çocuklarınıza bu dönemde nasıl yardımcı olabilirsiniz?Bu dönemde pek çok belirsizlik yaşayan genç, kendi adına karar veren kişiler yerine, onlara destek olacak kişilere ihtiyaç duyar. Bu dönemde çocuğunuzun karar verme ve problem çözme becerilerini geliştirmede yardımcı olabilirsiniz. Aslında bu kriz durumunu bir fırsat durumuna dönüştürebilirsiniz. Kriz yönetimi, krizi doğru yönetmek aslında son derece önemli. Çocuğunuzun kendine özgü, farklı ve yetişkin bir birey olduğunu hatırlamalı ve kendi hayatının sorumluluğunu sahiplenmesi için önünü açmalısınız.Bilgi verelim, tavsiyede bulunalım, ama zorlamada bulunmayalım. Kendi istek ve düşüncelerimizi, çocuğumuz aracılığıyla gerçekleştirmeye çalışmayalım. Bu, yapacağınız en büyük hata olur. Bırakın, mesleğini kendi seçsin, bu karar ona ait; bize düşen görev, gücümüz yettiğince ona maddi ve manevi destek sağlamak olmalı.Öncelikle çocuğunuzu dinlemeyi ve ona hissettiklerinizi anlatmayı başarabilmelisiniz. Genellikle aileler, hissettiklerini davranışlarıyla anlatma yolunu tercih ederler, ancak davranışlar her zaman doğru etkiyi yaratmaz. Çocuğunuzun bir birey olduğunu kabul edin ve onunla duygularınızı paylaşın, bu kritik dönemde sürtüşmeye fırsat vermeyin. Onun neler hissettiğini öğrenmeye çalışın. Öncelikle onun tercihlerinin ne olduğunu öğrenin. Siz hangi üniversiteleri ya da bölümleri tercih etmesi gerektiğini belirtirseniz, çocuğunuzun kendi isteklerini açık bir şekilde ifade etmesini engellemiş olursunuz.Bu dönemde gençler, ergenlik döneminin de etkisiyle, kendilerini belirsizlik içinde hissederler. Bu dönemde meslek seçimi yapan gençler kadar, aileler de kaygı yaşarlar, doğal olarak çocuklarının geleceği ile ilgili endişe duyarlar. Bu kaygı; çevredeki insanların neler düşüneceği, ekonomik olanakların sınırlı olması, gerek dünyadaki gerekse kişilerde olan değişimlerden doğan belirsizlikler, popüler kültüre uyum sağlama isteğinden kaynaklanır. Gençlerin çoğu kez lise, meslek ve üniversite tercihlerini ailelerine bıraktıklarını ve sorumluluğu kendi üstlerine almadıklarını görüyoruz. Sizler, meslek seçimi ve tercihler döneminde çocuklarınızın yanında olarak onları olumlu yönlendirmelisiniz.Çocuklarınızla bu dönemde yaşayacağınız çatışmaları önlemek için, bu dönemde onlarla etkin iletişim kurmak, karşılıklı olarak kaygılarını paylaşmak; sizin ve çocuğunuzun birbirini daha iyi anlamasını sağlar.Bu dönemde çocuğunuzu sadece kendi isteğiniz veya çevrenin etkisiyle yönlendirmemeniz oldukça önemli. Pek çok aile, çocuklarına para ve kariyer getirecek ya da onlardan kendi aile işlerini devam ettirecek meslekler seçmelerini ya da kendi istedikleri üniversiteleri tercih etmelerini ister. Ancak insanların ve çevrenin sürekli bir değişim içinde olduğu unutulmamalıdır. Çevrenin ve kişilerin talepleri doğrultusunda para ve kariyer kavramları değişir ve farklı mesleklere kayabilir. Aile işlerini kapsayan meslekler ise genç bireyin özellikleriyle örtüşmeyebilir ve onların gelecek taleplerini karşılamayabilir.İlk adım, kendini ve isteklerini iyi tanımaktır. Çocuklarını en yakından tanıyan kimseler olarak, onların ilgi ve yeteneklerini belirlemelerine bu anlamda geribildirim vererek yardımcı olabilirsiniz. Meslek seçiminin, çocuğunuzun kişilik özelliklerine uygun olmasına dikkat edin. Üniversite tercihlerinde de aynı hassasiyeti göstermelisiniz, çocuğunuzun gelecekte iş yaşamından neler beklediğini ve kişilik özelliklerini dikkate almasını sağlamalısınız.Atılması gereken bir diğer önemli bir adım ise, meslekleri ve üniversiteleri tanımaktır. Bu adımda da rehberlik görevini üstlenebilirsiniz. Meslekleri ve üniversiteleri çocuğunuz için araştırmak yerine, onun bunları kendi başına araştırmasını sağlayacak yöntemleri çocuğunuza göstermeniz daha etkili olabilir. Bu araştırmalar; meslek ve üniversiteleri tanıtıcı kitaplardan, ilgili İnternet sayfalarından ve çevredeki meslek sahipleriyle yapılabilecek görüşmeler vb. içerir. Ayrıca onunla birlikte tercih etmeyi düşündüğü üniversiteleri gezebilirsiniz.Tercihlerinizi şansa bırakmayınHer yıl yaklaşık 2 milyon genç, üniversiteye yerleşebilmek için bugünkü adıyla YGS ve LYS sınavlarına hazırlanıyor. Bu sınavlarda başarıyı hedefleyen öğrenci ve velilerin, sınavlara hazırlık sürecinde ve sınav sonrasında yaşadıkları duygular farklılık gösteriyor. Kimi zaman motive olmanın, çaba ve hedefe kilitlenmenin getirdiği yüksek enerji, kimi zaman da beklentilerin yorduğu bıkkın ve dağınık bir ruh hali duruma hakim oluyor... Hemen her gencin ve ailesinin yaşadığı inişli çıkışlı bu ruh hali, sınavlardan sonra yerini başka sürece bırakıyor, tercih sürecinin karmaşasına bırakıyor…Tercih dönemleri, aslında gençlerin sınava hazırlanırken yaşadığı stresi, biraz daha fazla olarak anne ve babanın da işin içine girdiği duygusal ve bir o kadar da zor karar verme sürecine dönüşüyor. Yaklaşık 2 milyon öğrenci ve ailesi için sınav ve sınav sonrası yaşanan kaygının ana temeli hemen herkesin bu sınavlara yüklediği anlamda yatıyor. Üniversiteye girmek, bir bölümde okumak ama hangi bölüm olursa olsun bir yere yerleşmek arzusu, gençlerimiz ve aileleri için kaçınılmaz bir durum oluyor. Bu durumun nedenini, Türkiye’nin yaşadığı sosyal ve ekonomik dönüşümün, Türk aile yapısına yönelik yansımalarında aramak gerekiyor.Genç, kendini ne kadar iyi tanır ve önünde yer alan kariyer seçeneklerinden kendisine en uygununu belirler ve bu doğrultuda seçimler gerçekleştirirse, sınava ve sınav sonucu elde ettiği başarıya o kadar doğru anlamlar yüklemiş olur. Anne babalar, çocuklarıyla klişelerden uzak ilişki kurmalı; onların sınırlarını bilerek güçlü yönlerine odaklanmalı ve olaylara ve durumlara kendi pencerelerinden değil, çocuklarının kişilik özelliklerini de gözeterek kariyer planlamalarına destek olmayı başarabilmeli. Bu yaklaşım, sınav sonrası süreci hem çocuklar hem de aileleri ile sorunsuz yaşamalarına neden olur.
Tercih küçükten büyüğe doğru mu sıralanmalı?Tercih maratonu sürerken adayların formu doldururken puan sıralamasına göre tercih yapmalarına gerek yok. Tercihler arasında 3-4 binlik oynamalar olabilir. Tercihler illa da ‘puan ya da başarı sırasına’ girecek diye bir kural yok! Kendinizi o kadar katı kuralların içine hapsetmeyin, biraz esnek davranın, korkmayın. ‘Kullandığımız bütün veriler, geçen yılın verileri, bu yıl da aynıları olacak’ diye beklemeyin. Tercihler arasında 3-4 binlik oynamalar olabilir, yani 120.589’un altına 124.724’üncü sıradaki yeri yazabileceğiniz gibi ondan daha yukarıda bulunan 116.706’ncı sıradaki bir yeri de yazabilirsiniz. Bu ölü bir tercih olmaz, çünkü iki tercih arasında makul, mantık çerçevesinde ufak bir fark var...Okul birincileri nasıl yerleşiyor?ÖSYM, Öğrenciler tercih listelerini gönderdiklerinde yerleştirme işlemi yapılırken okul birincilerine farklı bir işlem uyguluyor. Bu işlemin birinci aşamasında tercihlerin ilgili bölümü yazan okul birincileri arasından ayrılan kontenjan kadarı yerleştirilir. Eğer okul birincisi olan öğrenci tercihlerinden herhangi birisine okul birincisi olarak yerleşmezse normal bir öğrenci gibi tercih listesine tekrar bakılarak normal yerleştirme işlemi yapılır. Buna göre okul birincisi öğrenciye iki kez bakılır. Okul birincisi olarak tercih yapacak öğrencilerin bu avantajı kullanmaları gerekir. Bunun için adaylar ilk tercihlerini kendi başarı sıralamaların 25 binden daha üzerinde yazmalıdırlar. Diğer tercihlerde ise daha mütevazı bölümlere yer verilmelidir. Okul birincilerinin kendi okullarında en yüksek ağırlıklı ortaöğretim başarı puanına sahip olabilmeleri için okullarındaki en yüksek mezuniyet puanına sahip olmaları gerekiyor. Okul birincilerine ayrılan kontenjan ayrıcalığı yalnızca bu yıl için geçerli olacak. Okul birincileri için ayrılan kontenjanlar sınırlı. Tercihlerin tümünü çok istenen programlar arasında yapan okul birincileri puanlarının yüksek olmaması durumunda hiçbir programa yerleştirilmeyebilir. Yerleştirmede eşit puan alan adaylara nasıl bir işlem yapılır?Merkezi yerleştirme işleminde bir programa kesin kayıt hakkı kazananların belirlenmesinde aynı programı tercih etmiş adaylar arasından, tercihi hangi sırada olursa olsun yerleştirmede kullanılan yerleştirme puanı ve varsa ek puan toplamı büyük olan adaya öncelik tanınır. Eğer adayların yerleştirme puanları eşitse ilgili YGS/LYS puanı büyük olana, bu puanları da eşitse YGS/LYS puanında ağırlığı en büyük olan testin ham puanı büyük olana (ağırlığı en büyük iki test varsa bunların ham puanlarının toplamı büyük olana) öncelik verilecektir. Eşitlik sürdüğü takdirde söz konusu yükseköğretim programını daha üst tercihinde gösterene, eşitlik yine de sürdüğü takdirde doğum tarihi günümüze daha yakın (yaşı küçük) olana öncelik verilir.Farklı puan türlerini nasıl karıştıracağız? Adayın hem MF hem de TM tercihleri yaptığını varsayalım. Aday, önüne iki boş A4 kağıdı alacak. Bunlardan birine MF tercihlerini, diğerine de TM tercihlerini yazacak ve her ikisinin toplamı 30’u aşmayacak şekilde düzenlenecek. Her bir tercih listesi, kendi arasında küçük sıradan büyük sıraya doğru veya makul ölçüde istek-sıra dengesi göz önünde tutularak sıralanacak. Sonra başka bir boş kağıda bunları şu üç şekilde aktarabilir:- Aday şöyle diyebilir: Ben önce MF’leri, daha sonra da TM’leri istiyorum. Bu durumda aday, önce MF listesindeki tercihleri olduğu gibi bu kağıda aktarır, sonra bunun altına TM listesindeki tercihlerini sıralayabilir.- Aynı aday şöyle de diyebilir: Ben önce TM’leri istiyorum, bunlar olmazsa o zaman MF tercihlerini istiyorum. O zaman önce TM listesindeki tercihler buraya aktarılacak, daha sonra da MF tercihleri yazılacak.- Aday isterse bu şekilde de davranabilir: İlk tercihim, MF’nin ilk sırasındaki yer olmalı, 2’nci tercih olarak yine MF listesinde bulunan 2’nci sıradaki yeri istiyorum. 3’üncü sırada, TM listesinin ilk sırasında bulunan yeri, 4’üncü sıraya MF listesindeki 3’üncü tercihi yazmak istiyorum. Ve bu işlem bu şekilde sürüp gider. Bu üç şekil de doğru, ama adayın olaya yaklaşım tarzı farklı. İşte bunun nasıl olması gerektiğine adayın kendisinin karar vermesi gerekir.Çok tercih kazanma şansını artırır mı?Yazdıklarınızdan pişman olmayacaksanız doldurun, 24’üncü tercihiniz bile okuyacağınız tercihse, doldurmakta sakınca yok! ‘Hele bir yazalım, sonra bakarız’ demeyin, son pişmanlık fayda etmiyor, bedeli de ağır oluyor. Yerimiz varken, tercihleri ve alternatifleri çoğaltmakta yarar var. İlla 24 tercih yapacağız diye de bir kural yok, ama bize sunulan olanağı da değerlendirmek gerekir. Örneğin aynı başarı sırasından birkaç yer yazmak, tercihlerden birini kaçırırsak diğerini yakalama şansı yaratır.Adım adım tercih listesi hazırlayalım- Öncelikle kendi başarı sıranıza göre tercih yapacağınız aralığı belirleyin, alt ve üst sınırı seçin.- Bu sınırları belirlerken alt sınırı geriye almanın, yerleşebilmek adına kendinizi garantiye alma anlamına geldiğini unutmayın.- Kullanacağınız tercih sayısının üçte birini başarı sıranızdan gerideki bölümlere ayırmanız yerinde olur (Örneğin 24 tercihte 7-8 tercih gibi).- Kişisel eğilim ve isteklerinize göre taban başarı sırası bu aralıkta olan bölümlerden bir liste oluşturun.- Bu listeyi öncelikle başarı sıraları küçükten büyüğe olacak şekilde sıralayın.- Sonra listedeki bölümlerin yerlerini kişisel eğilim ve isteklerinize göre değiştirebilirsiniz.- Eğer başarı sırası daha geride bir bölümü, daha öndeki bir bölümden daha çok istiyorsanız, geçersiz tercih olmamasına dikkat edin.- Tercih listesi hazırlarken, puandan ziyade başarı sıranı dikkate alın. Bir önceki yıldaki başarı sıraları size bu konuda yardımcı olabilir. Her yıl puanlar değişse de başarı sıraları bize en sağlıklı veriyi sağlar.- Alternatifi bol olan tercih listesi oluşturun. Tek bir üniversite ya da birkaç bölüm üzerine odaklanmayın.- Sadece bir bölüme takılıp kalmayın. İstediğiniz bölüm ile ortak özelliklere sahip başka bölümlerin de olup olmadığını araştırın. Geçişli bölümleri göz önünde bulundurarak tercih listenizde alternatif yaratın.- Alternatifli oluşturduğunuz tercih listesini, önceliklerinizi göz önünde bulundurarak ve uzman yardımı alarak, sadeleştirmeye çalışın.- Tercihlerinizi yaparken ilk beş ya da altı tercihin, kendi başarı sıranızdan yukarıda ve en çok istediğiniz üniversite ve bölümler olmasına dikkat edin.- Tercih listenizde kendi başarı sıranızdan yüksek tercihlere yer verdikten sonra, kendi başarı sıranıza yakın ya da denk olan en az 19-20 tercih yapabilirsiniz.- Yerleştirmede önemli olan tercih sırası değil, puanın yüksek olmasıdır. Puanı birbirinden farklı iki öğrenciden, ilgili bölümü önce tercih eden değil, puanı yüksek olan aday yerleştirilir.- Son beş veya altı tercih girmek istediğiniz bölüm ve üniversiteleri göz ardı etmeden- kazandığınızda asla pişman olmayacağınız ve tekrar sınava girmek istemeyeceğiniz yerler olmalı. Yazdığınız son tercih, sizin gitmeyi tercih ettiğiniz en son üniversite ve bölüm olmalıdır.- Acele etmeyin, tercih dönemini, açıklanan tarihleri göz önünde bulundurarak son gününe kadar değerlendirin. Üniversiteleri ziyaret edin, öğretim üyelerinden bölümler hakkında bilgi alın, uzmanlarla görüşün…- Yurtdışında eğitim almayı düşünüyorsanız, YÖK Denklik Bürosu’ndan okumayı düşündüğünüz üniversitenin denkliği olup olmadığını öğrenin. Türkiye’de geçerliliği olmayan üniversiteleri asla tercih etmeyin.YARIN: ANNE BABALARA TAVSİYELERSORUN: sgultekin@gazetevatan.com
Öğrencilerin tercih listelerini oluştururken sıklıkla yaşadıkları sorun, seçecekleri yükseköğrenim programlarını nasıl sıralayacaklarıyla ilgili oluyor. Bu noktada adayların kafası karışıyor ve neyi kıstas alacaklarını bilemiyorlar. Kimisi girmek istediği programları en yüksek puandan en düşük puana göre sıralıyor, kimisi önce tıp fakültelerini sonra mühendislikleri sonra işletmeleri sıralıyor, kimi aday üniversitenin bulunduğu ile göre sıralama yapıyor, kimi önce devlet üniversitelerini sonra vakıf üniversitelerini yazıyor.ÖNCE İSTEDİĞİNİZ BÖLÜMÜ BELİRLEYİNBu konuda farklı davranış şekilleri var, ama tek bir doğru yöntem var; adayın gerçekten okumak istediği bölümleri, en çok okumak istediğinden başlayarak sıralamasıdır, yani ‘İSTEK’ sırası yapmasıdır. Bu tip bir listede düşük bir programdan sonra ondan daha yüksek puanlı bir program gelebilir. Birçok kişi bu durumun hatalı olduğunu, yüksek puanlı programın düşük puanlı programın üstüne yazılması gerektiğini, aksi durumunda ‘ölü tercih’ olacağını söyler.Adaylar şunu iyi bilmelidir, aslında hiçbir terci h ölü tercih değildir. İşin özü şu: Puanı yetmediği için düşük puanlı programa giremeyen bir aday, bundan sonra yazmış olduğu daha yüksek puanlı programa da giremez. Ancak adaylar şunu da unutmamalı; üniversite programlarının taban puanları yıldan yıla değişi yor. Puanlarda bazı yıllar artış, bazı yıllar düşüş olabilir. Bu nedenle düşük puanlı bir programdan sonra yazmış olduğunuz yüksek puanlı bir program, o yılki tercihlere bağlı olarak daha düşük bir puana gerileyebilir.PUAN TUTUYOR DİYE İSTENMEYEN BÖLÜM SEÇİLMEMELİMeslek seçiminde anahtar bir soru vardır; ‘hem mutlu, hem de başarılı olabileceğim alan hangisi?’ Bunun üzerinde önemle düşünülmelidir. Doğru tercih yapmak için, sadece sınav başarısı veya puan yetmiyor. Tercih döneminde, adaylarda ve velilerde kaç net yaptığından veya sınavdan kaç puan aldığından daha çok, tercihlerde hata yapıp yapmama ile ilgili tedirginlik yaşanıyor. Dolayısıyla ‘hata yapma korkusu’ her şeyin önüne geçiyor. Adaylarda ve velilerde ‘en doğru tercihi ve listeyi’ yapma kaygısı var. Adayların, ilgi duyduğu alanları önem ve öncelik sırasına göre dizmesi gerekiyor. Sevmediği, istemediği bir bölümü sırf puanı tutuyor diye kesinlikle yazmaması gerekir. Tercihlerde yüzde yüz başarıyı yakalamak zor, mükemmeliyeti yakalamak mümkün değil. İstek sırası çok önemle girmeli. İstek orantılamasında yüzde 50’nin altındaki bölümler kesinlikle yazılmamalı.PUANLARI DEĞİL, SIRALAMAYI KULLANINTercihleri yaparken puanlara bakmayın, yani kendi puanlarınızla tercih edeceğiniz bölümlerin puanlarını karşılaştırmayın, yanılırsınız! Çoğu aday şundan yakınır ‘Hocam, puanım tutuyor, sıralamada geriye düşüyorum, ne yapmalıyım?’ Puan değişkendir, yıldan yıla farklılık gösterir; Türkiye soru çözüm ortalamasına göre değişir, standart sapmaya göre farklılık gösterir, sınava katılan aday sayısı her yıl değişir vb. Bütün bunlar değişir de, sıralama değişmez ya da çok az değişir. Bu biiir...BİR BÖLÜMÜ ÜST SIRAYA YAZMAK AVANTAJ SAĞLAR MI?Hiçbir avantaj sağlamaz, uyanıklık yapmayın! Şöyle bir örnek vereyim: Bizim Haber Müdürü Öge ile benim tercih yaptığımızı var sayalım. Öge aynı bölümü birinci sıraya yazsın, ben de aynı bölümü 30’ncu sıraya yazmış olayım, şayet benim puanım Öge’den 0.001 puan yüksekse ve o bölüme de tek bir öğrenci alınacaksa, o ben olacağım, Öge açıkta kalmış olacak! Birinci sıraya yazmak şu anlama gelir: Ben en çok, birinci sırada orayı tercih ediyorum; son sıraya yazmak, diğerleri olmazsa, en son burada okuyayım. Anlaşıldı herhalde...KENDİ SIRAMIZIN NE KADAR ÜSTÜNDEN YAZALIMİlk sıralara gönlünüzde yatan aslanı yazın. Aklınızda, gönlünüzde kalacağına, tercih listesinde kalsın! İlk birkaç tercihte uçun, nasıl olsa yerimiz dar değil, 24 tercih yapma hakkımız var. Diğer tercihler makul olsun, kendi sıramızın biraz üstü ve biraz altı olsun, böylece sıralamayı makul yere kadar indirelim. Diyeceksiniz ki ‘Hocam, kaçıncı sıraya kadar düşelim, garanti sıra nedir?’ Genel geçer, herkese uyan bir sıra yok, önce bunu belirtelim. PİŞMAN OLMAYACAĞINIZ YERE KADAR DÜŞÜN! Bu sıra, herkesin kendisinin belirleyeceği bir sıradır. Örn: Bir adayın TM-1’deki sırası 190 bin olsun, bu aday ilk birkaç tercihini 90-100 binlerdeki yerlerden yapıyor, daha sonra genel sıralamasını 160 binlerden başlatıyor, ortadaki bloğu kendi sıralamasının biraz üstü ve biraz altından oluşturuyor, en son sıraya da (pişman olmayacağı) 220 binlik bir bölümü yazıyor. İşte, bu ideal bir tercih sıralaması oldu...NEREYE KADAR DÜŞELİM?Pişman olmayacağımız yere kadar! En son yaptığınız tercih bile, kazandığınızda asla pişman olmayacağınız, bir daha sınava girmek istemeyeceğiniz, kazandığınızda okuyacağınız yer olsun. Lütfen şuna dikkat edin: Her bir tercihi yazarken, sanki başka tercih yokmuş, sadece o tercih varmış gibi hareket edin. Tercihlerdeki temel prensibimiz; ‘bu tercihi yazıyorum, ama bu tercihte gerçekten okur muyum’, yoksa ‘yazmış olmak için mi yazıyorum’ sorularının gerçek ve samimi yanıtlarını aramak olmalı!YENİ AÇILAN BÖLÜMLER NEREYE YAZILIR?Piyasadan bir örnek verelim: Diyelim ki bir ürün piyasaya yeni çıkacak, bu ürünün muadilleri vardır değil mi? Bu yeni çıkan ürünün kalitesi, özellikleri neyse, onun benzerleri vardır; işte, benzer niteliktekilerin fiyatı neyse, yeni çıkan da onlar gibi olacaktır, belki yeni çıktığı için fiyatı birazcık daha ucuz olabilir... Burada da aynı mantığı işleteceğiz. YTÜ’de yeni bir bölüm açılsın, bu bölümün aynısının MÜ’de ve İÜ’de olduğunu varsayalım, YTÜ’deki de onlar gibi veya onlara çok yakın bir puana sahip olacaktır.‘ÖLÜ TERCİH’ NEDİR?Tercih listesinin herhangi iki sırasında bulunan tercihler arasındaki tutarsızlığa, ölü tercih denir. Konuyu bir örnekle açıklayalım: Adayın 8’nci tercihi 150 binden öğrenci alan bir bölüm, 9’ncu tercihi de 120 binden öğrenci alan bir bölüm olsun. Şöyle düşünelim: 150 bine giremeyen bir aday, 100 binlik bir yere girebilir mi, böyle bir şey söz konusu olabilir mi; mümkün değil, değil mi? İşte, ölü tercih, bu demektir; alttaki tercihle, bir üstündeki tercihin uyumsuzluğu demektir. Bu durumda, alttaki tercih boşu boşuna yer kaplayan bir tercihtir, aslında var, ama yok! Ara bu kadar açık olmamalı, makul düzeyde olmalı. Ne gibi? 150 binin altına 140 binin yazılması gibi; bu idare eder, bu ölü tercih olmaz...BÖLÜMLERİN TABAN PUANLARI NASIL OLUŞUYOR?ÖSYM, yayınladığı tercih kılavuzunda üniversite taban puanlarını her program bazında program taban ve tavan puanları olarak açıklıyor. Taban puan her programa, kontenjanına göre, bir önceki yıl en son yerleşen adayın, ilgili puan türüne göre puanını ifade ediyor. Fakat unutmamak gerek ki, üniversite taban puanları sabit değerler değil. Her yıl programa son yerleştirilen adayın puanına göre değişkenlik gösteriyor. Tavan puan ise, programa ilk olarak yerleştirilen öğrencinin, ilgili puanını ifade ediyor.Taban puanlar, öğrencilerin talebine göre belirleniyor. Kılavuzda gösterilen taban puanlar önceki senenin talebini yansıtıyor. Dolayısıyla bir adayın puanının kılavuzda gösterilen programın taban puanından daha yüksek olması, adayın o programa girebileceğini garanti etmiyor. Çünkü adayın tercih yaptığı senenin taban puanları o seneki yerleşme yapıldıktan sonra belli oluyor. Taban puanların her yıl değişkenlik gösterdiği göz önüne alınarak, bir önceki yıl programa yerleştirilen son adayın başarı sıralamasına dikkat ederek bir liste hazırlamak daha doğru olur.YARIN: TERCİHLER İÇİN ÖNEMLİ İPUÇLARI-2SORUN: sgultekin@gazetevatan.com
11 ve 17-18 Haziran 2017 tarihlerinde yapılan LYS sınavlarının sonuçlarını açıkladı. Her şeyden önce sonuçların hayırlı olmasını diliyorum. Sizlerden tek bir ricam var, n’olur sonuçlarla kavga etmeyin, sonuç her ne geldiyse, buna göre kendimizi şekillendirelim.Bence, kötü sonuç yoktur; kötü tercih vardır, önemli olan elimizdekini iyi değerlendirmek...Netlerin yükselmesi ne anlama geliyorBir testte, soru çözüm ortalaması yükseldiyse, o sorunun puan değeri düşer, dolayısıyla bir önceki yıla göre getirisi daha düşük olur. Ancak burada paniğe gerek yok; getirisi herkes için düşüyor, dolayısıyla herkesin puanı düşecek.Burada açıklanması gereken bir başka önemli nokta daha var: Biz ne yapıyoruz, puanları geçen yıl ile kıyaslıyoruz; ancak geçen yıl, olmuş bitmiş bir süreç, aslında buna çok takılmamak gerekir, sadece geçen yıl ile bir kıyasla yapıyoruz. Puanlar geçen yıla göre düştüyse, aslında herkesinki düştü, burada kaybedilen ya da mağdur olunan bir şey yok; önemli olan, bu yılki grup içinde kimin neti ya da puanı diğerinden daha yüksek, buna bakmak lazım...Çok önemli datalar...Tercihleri yaparken, üç gündür verdiğimiz bu önemli dataları mutlaka dikkate alın, kendi değerlendirmelerinizin yanına buradaki verileri de ekleyin...Dünyada üniversitelerde verilen eğitimin kalitesi farklı kriterlere göre ölçülerek sıralamalar yapılıyor. Peki, Türkiye’de en iyi üniversite sıralamasında durum nasıl? Bu konuda farklı kriterlere dayalı farklı sonuçlar bulunuyor.Türkiye’nin en iyi üniversitelerini belirlemek için ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde2009 yılında kurulan URAP (University Ranking by Academic Performance) Laboratuvarı tarafından bir çalışma yapılıyor, “Üniversitelerin Akademik Performansa Dayalı Genel Sıralaması” saptanıyor...Bu çalışmada Türkiye’deki 125 üniversitenin, ”Makale sayısı, öğretim üyesi başına düşen makale sayısı, atıf sayısı, öğretim üyesi başına düşen atıf sayısı, toplam bilimsel doküman sayısı, öğretim üyesi başına düşen toplam bilimsel doküman sayısı, doktora öğrenci sayısı, doktora öğrenci oranı, öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı” olmak üzere toplam 9 kritere göre belirleniyor.URAP; kar amacı gütmeyen, Türkiye ve dünya üniversite sıralamalarını yapmayı toplumsal hizmet olarak gören bir kurum.URAP Araştırma Laboratuvarı 2009 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Enformatik Enstitüsü bünyesinde kuruldu. URAP’ın amacı yükseköğretim kurumlarını akademik başarıları doğrultusunda değerlendirebilmek için bilimsel metotlar geliştirmek ve yapılan çalışmaların sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmak. Hedef, çalışmalar sonucunda elde edilen veriler ile üniversitelerin kendi akademik performanslarını diğer üniversitelerle karşılaştırabilmesine ve belirlenen göstergelere göre gelişmeye açık yanlarını fark etmelerine yardımcı olmak...URAP’ın üniversitelerimiz için geliştirdiği bu sıralama sisteminin her üniversitenin kendi konumu hakkında bilgi sahibi olmasına yardımcı olacağını umuyoruz.Üniversitelerimizin bazı konulardaki eksiklerini görüp kendilerini geliştirerek belirli bir süre içinde dünya sıralamalarında daha üst sıralara yükseleceğine inanıyoruz.Halen, üniversitelerimizin dünyadaki yeri çok sayıda Avrupa üniversitesinden daha iyi. Üniversitelerimiz, tüm maddi sıkıntılara ve kadro sorunlarına karşın uluslararası sıralamalarda dünyanın en iyi üniversiteleri arasında yer alıyorlar...Bu çalışma, üniversiteleri ‘iyi’ ya da ‘kötü’ şeklinde ayırmayı hedeflemiyor. Amaç, üniversitelerin belirlenen kriterlere göre gelişmeye açık yanlarını fark etmelerine yardımcı olmak.Diğer sıralama sistemlerinde olduğu gibi, bu sistemin de eleştiriye açık yönleri tabii ki var, ancak önerilere ve ihtiyaçlara göre düzenlemeler yapılarak mevcut sıralama sistemi sürekli olarak iyileştirme ve geliştirme çalışmaları da asla göz ardı edilmemeli...Yapılan değerlendirme, üniversitelerimizi 9 göstergeye göre sıralıyor:1- Makale Sayısı2-Öğretim Üyesi Başına Düşen Makale Sayısı3-Atıf Sayısı4-Öğretim Üyesi Başına Düşen Atıf Sayısı5-Toplam Bilimsel Doküman Sayısı6-Öğretim Üyesi Başına Düşen Toplam Bilimsel Doküman Sayısı7-2014-2015 Yılı Doktora Mezun Sayısı8-Doktora Öğrenci Oranı9-Öğretim Üyesi Başına Düşen Öğrenci Sayısı
Bugün bir başka veriyi daha sizlerle paylaşacağım. TÜBİTAK tarafından, üniversitelerin girişimcilik ve yenilikçilik performanslarına göre sıralandığı ‘Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi 2016’ yılı sıralaması, tercih aşamasında işinize oldukça yarayacak ve sizlere yol gösterecek.Bundan 3-5 yıl öncesine kadar bu türden veriler elimizde yoktu. İki gündür verdiğimiz bu endeksler, gerçekten çok önemli veriler, bunları ciddiye alın. Tercihleri yaparken, elinizdeki tek veri, üniversitelerin taban puanları ya da yüzdelik dilimleri olmasın. Onları da kullanın, ama bunları ‘pas’ geçmeyin...Kanımca bu endeks, detaylı ve etraflı bir ölçüm ve çalışmaya dayandırılıyor. Bu endeksin oluşturulması Türkiye ve akademik camia açısından ve tercihleri yaptığımız şu günlerde adaylar açısından son derece yararlı bir gelişme...Girişimci ve yenilikçi üniversite endeksi 5 boyuttan oluşuyor:1. Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Yetkinliği2. Fikri Mülkiyet Havuzu3. İşbirliği ve Etkileşim4. Girişimcilik ve Yenilikçilik Kültürü5. Ekonomik Katkı ve TicarileşmeÜniversitelerimizin sektörle, sanayicilerle daha fazla iş birliği yapmasını amaçlıyoruz. Üniversitenin kapısı sanayiciye, sanayicinin kapısı da üniversitelere açık olmalı. Okuyan öğrenciler de bu işbirliği sayesinde okuduklarını uygulama olanağı bulsunlar. Üniversite, sanayicinin ihtiyaç duyacağı bilgiyi üretmeli; sanayici de, sorunlarını aşmak için üniversiteye başvurmalı.Akademisyenlerimizin bir ayağı sanayinin içinde bulunmalı. Sadece üniversitede, sınıflarda, laboratuvarlarda çalışarak, ekonomik ve sosyal faydaya dönüşen nitelikli bilgi üretilemez. Üniversite mezunu gençlerin girişimci ve yenilikçi bireyler olmasında üniversitelere önemli sorumluluk düşüyor. Üniversite, ‘ileri lise’ boyutunun çok daha ötesine geçmeli...Beş yıl önce başlatılan endeks çalışmaları, bugün başta üniversitelerimiz ve öğrencilerimiz olmak üzere kamuoyu tarafından merakla beklenen ve yol gösteren bir sıralamaya dönüştü.Bu endeks, üniversitelerin eğitim kalitesine göre sıralandığı bir liste veya en başarılı veya en başarısız üniversiteyi ortaya koyan bir sıralama değil. Bu endekste dikkate alınan, üniversitelerin girişimcilik ve yenilikçilik performansları...Üniversitelerimiz için girişimci ve yenilikçi olmak, bir tercih meselesi değil, bir zorunluluk. Bu endeks, üniversitelerimize adeta bir ayna tutuyor, girişimcilik ve yenilikçilik alanında neyi doğru ve neyi eksik yaptıklarını kendilerine gösteriyor.Endeks sıralamasına, öğretim üyesi sayısı 50’nin üzerinde olan 152 üniversite dahil edildi. Endeksin veri toplama sürecine 221 kurum katkı sağladı.Şu anda dünya ile yarışan, bir elin parmaklarını geçmeyen sayıda üniversitemiz var. Halbuki Türkiye gibi potansiyeli güçlü bir ülkenin, dünyada ilk 500’de en az 10’un üzerinde üniversitesinin olması gerekiyor. Eğer dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olacaksak, kurumlarımızı da dünya çapında lider kurumlara dönüştürmeliyiz. Özellikle üniversitelerimizi, dünya çapında bilim yapılan ve teknoloji üretilen merkezler haline getirmeliyiz.İlk 50’nin yer aldığı listedeki üniversitelerden 36’sı devlet, 14’ü ise vakıf üniversitesi. Bu yılın birincisi, 95,3 puanla Sabancı Üniversitesi, ikinci sırada 85,80 puanla Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), üçüncü sırada ise 82,63 puanla Bilkent Üniversitesi bulunuyor.Görüyoruz ki son yıllarda üniversitelerimiz bünyesinde girişimcilik ve yenilikçiliğe dair önemli adımlar atılıyor. Gençlerimiz de artık kendi işlerini kurmanın, girişimci olmanın hayallerini kuruyor. Dolayısıyla üniversitelerimiz için girişimci ve yenilikçi olmak, bir tercih meselesi değil, bir zorunluluk. Biz de bu endeksi yayınlayarak, tercih aşamasında bulunan gençlerimize daha bilinçli karar vermelerine yardımcı olmaya çalışıyoruz.YARIN: URAP TÜRKİYE ÜNİVERSİTE SIRALAMASISORUN: sgultekin@gazetevatan.com
LYS sonuçları bugün açıklandı, her şeyden önce sonuçlar hayırlı olsun, inşallah sonuçlar beklentilerinizi karşılar. Bundan sonra tercih telaşı var. Bu sıkıntılı süreçte yalnız değilsiniz, yanınızda olacağız. Ayın 20’sine kadar sizlere rehberlik edeceğiz, bilgi ve deneyimimizi sizlere aktarmaya çalışacağız.Bu süreçte hem bilgi vereceğiz, hem de sorularınızı yanıtlamaya çalışacağız. Geçtiğimiz günlerde bir rapor yayınlandı, ‘Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması (TÜMA) 2017’ raporu yayınlandı. Bilmem dikkatinizi çekti mi, bence önemli bir çalışma, dikkate alınması gereken bir çalışma.Eskişehir Osmangazi Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Cemil Yücel ve Prof. Dr. Engin Karadağ tarafından, Türkiye’de lisans düzeyinde öğrenim gören öğrencilerin deneyimlerini ve memnuniyetlerini anlama, üniversitelerin daha öğrenci merkezli üniversiteler olma yolunda ilerlemelerine katkı sağlama amacıyla ‘Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması (TÜMA) 2017’ raporu yayınlandı. Raporun ilki, geçen yıl yayımlanmıştı.Çalışmaya, 164 üniversiteden, tüm sınıf düzeyinde 13 bin 694 öğrenci katıldı. Çalışmada üniversiteler, öğrenme deneyimi, kampüs ve kampüs yaşamı, akademik destek, öğrenme olanakları, kişisel gelişime olan katkısı gibi birçok konuda değerlendirildi.Sıralamada üniversitelere A+, A, B, C, D ve FF gibi notlar verildi. En yüksek memnuniyet oranına sahip üniversiteler A+, en düşük olanlar ise FF aldı. Araştırma 164 üniversiteden 22’sinin ‘A+’, seviyesinde öğrencilerinin beklentilerini üst düzeyde karşılayabildiğini gösterdi.Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması raporuna göre, Türkiye’deki 45 üniversit e öğrencilerin beklentilerini ‘çok yüksek ve üst düzeyde’ karşılıyor . Tıp, diş hekimliği ve eğitim fakültelerinde okuyan öğrenciler okullarından ‘yüksek düzeyde’ memnunken, ‘en memnuniyetsiz’ öğrenciler fen edebiyat, orman, ziraat ve turizm fakültelerinde bulunuyor .A+ SEVİYESİ 22 ÜNİVERSİTE VARÖzyeğin, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Sabancı, Koç, Abdullah Gül, İhsan Doğramacı, Bilkent, Acıbadem, İstanbul, Kadir Has, Akdeniz, MEF, İstanbul Bilgi, İstanbul Teknik, Galatasaray, Boğaziçi, Gebze Teknik, Süleyman Demirel, Karadeniz Teknik, İzmir Katip Çelebi, İstanbul Bilim, Piri Reis ve İzmir Ekonomi Üniversitesi.A SEVİYESİ ÜNİVERSİTE SAYISI İSE 23Okan, Hasan Kalyoncu, Marmara, Çukurova, Orta Doğu Teknik, İstanbul 29 Mayıs, Yıldız Teknik, KTO Karatay, İstanbul Medeniyet, Bezm-i Alem Vakıf, Ondokuz Mayıs, Çanakkale Onsekiz Mart, Mersin, Yaşar, Işık, İstanbul Kültür, TED, Muğla Sıtkı Koçman, Erciyes, Yeditepe, İstanbul Şehir, Trakya ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi.EN İYİ KAMPÜSLEREn iyi kampüsler sıralamasında ilk onda sırasıyla Özyeğin, Akdeniz, Galatasaray, Boğaziçi, Yeditepe, Koç, Abdullah Gül, İstanbul Bilgi, Sabancı ve İstanbul üniversitelerinin geldiği ifade eden Prof. Dr. Yücel, bir önceki yıla göre yerleşke ve yaşamının doyuruculuğu puanını en fazla yükseltenlerin Uluslararası Antalya, İstanbul Medeniyet, Bezm-i Alem Vakıf ve TED üniversiteleri, en fazla düşürenlerin ise Nuh Naci Yazgan, Ankara ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji üniversiteleri olduğunu vurguluyor.45 üniversite beklentileri karşılıyorProf. Dr. Yücel “İlk 22 üniversitenin öğrencilerin beklentilerini çok yüksek düzeyde karşıladığını görüyoruz. A seviyesinde ise 23 üniversitemiz var. Bu seviyedeki üniversiteler ise öğrencilerin beklentilerini üst düzeyde karşılıyor. Başka bir ifadeyle ülkemizdeki 164 üniversiteden 22’si çok yüksek düzey, 23 üst düzey olmak üzere toplam 45 üniversitenin öğrencilerin beklentilerini üst düzeyde karşıladığını belirledik. Bu 45 üniversitenin öğrenciler ve veliler açısından gelecek kaygısının az olduğu, yaşam ve eğitim kalitesinin beklentilerin üzerinde karşılandığı mutlu bir üniversite kültürü sunmada oldukça öne çıktıkları anlaşılıyor” diyor.Prof. Dr. Yücel, FF seviyesinde 31 devlet üniversitesi ile 9 vakıf üniversitesi bulunduğunu belirterek, “164 üniversitenin 89 gibi büyük bir çoğunluğu C ve altı seviyede. Ayrıca genel memnuniyet düzeyleri bağlamında 2017 yüzdeleri ile 2016 yüzdeleri devlet üniversitelerinde A+ düzeyi dışında benzerlik gösteriyor. Devlet üniversitelerinde 2017 yılında A+ üniversitelerin sayısında önemli bir artış olduğu görünmektedir” diyor.Tercihleri yaparken çok yönlü araştırmak ve düşünmek gerekiyor. Sadece kulaktan dolma bir takım bilgilerle tercih yapılmaz, daha doğrusu bu şekildeki bir davranış sağlıklı olmaz. Tek bir veriye göre de tercih yapılmaz. Mümkün olduğu kadar kaynak sayısı çoğaltıp, hiçbir etki altında kalmadan analiz yaparak sonuca ulaşmak gerekiyor.
Lise seçimi, bir bakıma üniversite seçimi anlamına geliyor. Tabii ki tek amaç üniversite sınavı değil, zaten lisenin amacı bu değil ya da sadece bu olmamalı. Lise (ekol), kişiyi hayata, bir üst kademeye hazırlar. Sanat, kültür, spor, yabancı dil, iyi insan olmak vb. olmazsa olmazlar, lisenin kişiye kazandırması gereken en önemli temel değerlerdir. Lise seçerken, olayı sadece puana, olayı sadece üniversite başarısına indirgememek gerekir.Şimdi, gelin seçeceğimiz okul türlerine yakından bir bakalım ve onları genel anlamda değerlendirelim:FEN LİSELERİFen liseleri, üniversiteye girişte en başarılı okullar; hem özel, hem de devlet fen liseleri üniversite girişte en başarılı okullar. 2016 ÖSYM Sayısal Verileri’ne göre, bu okul türü 500 puan üzerinden 360 puana sahip. Bu puan, fen liselerinin Türkiye ortalaması. Devlet ve özel fen liselerinin puanları hemen hemen birbirine çok yakın. Kendisine en yakın Anadolu liselerine neredeyse 140 puanlık fark atmışlar. Fen liseleri, bilhassa iyi üniversitelerin en çok tercih edilen bölümlerini hedefleyen öğrencilerin tercih ettiği bir okul türü. Daha çok, tıp ve mühendisliği düşünenler için en doğru adres. Sınav başarıları yüksek, ancak sosyal bilimlere ve sosyal hayata biraz uzaklar; ama ‘ille de üniversite’ diyenler için ilk sırada düşünülmesi gereken okulların en başında geliyor. İngilizce hazırlık sınıfı konulması da bu okullara olan ilgiyi oldukça artırdı.ANADOLU LİSELERİ2016 verilerine göre MF’deki ortalama puanları 222, TM’deki puanları da 245. 500 puan üzerinden değerlendirildiğinde, vasati bir puana sahipler. İlk başlarda yabancı dille eğitim yapıyor diye tercih ediliyordu, ancak sonradan işin rengi değişti. Bu tür okulların neredeyse yüzde 99’unda yabancı dille eğitime son verildi. Normal liselerin de Anadolu lisesi dönüştürülmesi neticesinde, tabela Anadolu liselerinin sayısı o kadar çok arttı ki, okul seçerken çok dikkatli olmak gerekiyor. Bu tür okulları 3-4 kategoriye ayırmakta yarar var, zaten bütün yarış köklü olan ve ilk kategoride bulunan okullar arasında geçiyor. Bir de bunlara alternatif olan okullar var, gerisinde sıkıntı var…KOLEJLERKolej enflasyonu yaşanıyor. Dershanelerin liseye dönüşmesiyle sayıları oldukça arttı, ama aynı oranda kalite arttı mı? İşte, irdelenmesi gereken en büyük sorun bu! Çok azı dışında kontenjanlarını dolduran hemen hemen yok gibi. İşini ciddi şekilde yapanlar kontenjan sorunu yaşamıyor. Genelde ücretler yüksek ve veliler, ödedikleri paranın karşılığını aldığına inanmıyor. Başarı oranları okuldan okula değişiyor.YABANCI KOLEJLERYabancı dil öğretme konusunda en iddialı olan onlar. Üniversite başarısı okuldan okula değişiyor ve abartıldığı kadar çok yüksek değil; ama yine de üniversite başarıları Anadolu liselerinden yüksek. Çoğunun hedefinde yurtdışı üniversiteler var. Çok fazla öğrenci almıyorlar. Parası ve yurtdışı hedefi olanlar için düşünülmesi gereken alternatiflerin başında geliyor.TEMEL LİSELERBugün varlar, ama yarın ne olacakları belli değil. Dershane mi, lise mi belli değil! Karar verirken artılarıyla birlikte, eksilerini de düşünmekte yarar var.MESLEK LİSELERİBir an önce hayata atılmak ve bir mesleğim olsun diyenler için cazibe merkezi. Artık istedikleri yere katsayı sorunu yaşamadan girebiliyorlar, ama sınav soruları onlara göre değil, fen ve Anadolu liselerine göre hazırlanıyor. Bu yüzden üniversite şansları yüksek değil. İki yıllık önlisansı tamamlayanlar, Dikey Geçiş Sınavı (DGS) ile yollarına devam ediyor, ancak orada da onları bir başka sorun bekliyor. DGS kolay olmasına rağmen, devlette ayrılan kontenjan az, vakıflarda kontenjan sıkıntısı yok, ancak orada da bu kez ücret devreye giriyor.İMAM HATİP LİSELERİYatırım oldukça fazla, ancak bir başka sorun var; sayıları o kadar çok arttı ki, kaliteleri sorgulanmaya başladı. Katsayı nedeniyle azalan talep, artma eğilimi gösterse de, üniversite başarılarının sorgulanır olması, iddialı öğrencilere diğer okulları da düşündürüyor...
13- ÖZEL OKULLAR HANGİ PUAN TÜRÜNE GÖRE ÖĞRENCİ ALACAK?TEOG kapsamında kolejler, bu yıl farklı puan türleriyle öğrencilerini kabul edecek. Hem puanlamada dikkate alacağı ders sayısı hem de puanlama sistemleri farklı olan kolejlerin kayıt kabul şartları şöyle:ROBERT’TE TAVAN PUAN 1000Özel Amerikan Robert Lisesi, MEB tarafından yapılan merkezi ortaöğretime geçiş sınavı verilerine göre oluşturacağı Kayıt Kabul Puanı’na (KKP) göre öğrenci alacak. KKP hesaplanırken, her iki dönemde yapılan Türkçe, Matematik, Fen Bilgisi ve Teknoloji ve T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük derslerinin sınav sonuçları kullanılacak. Birinci sınavların yüzde 30 ’u, ikinci sınavların yüzde 70 ’i hesaplamaya alınırken öğrencinin Kayıt Kabul Puanı 1000 tam puan üzerinden hesaplanacak. Öğrencilerin yılsonu başarı puanı hesaplamaya katılmayacak, sadece eşitlik durumlarında dikkate alınacak.ÜSKÜDAR AMERİKAN, TARSUS AMERİKAN ve İZMİR AMERİKAN KOLEJİ ise Kurum Yönetmeliği çerçevesinde, Türkçe, Matematik, Fen Bilimleri ve T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük derslerinin Merkezi Ortaöğretime Geçiş Sınavları sonuçlarına göre öğrenci alacak. Puanlamada her iki dönem yapılan sınavlar yüzde 50, yüzde 50 etkili olacak.Dört dersin sınav sonuçları eşit ağırlıkta hesaplanacak, farklı katsayı kullanılmayacak; öğrencinin kayıt puanı 400 tam puan üzerinden belirlenecek. Üsküdar Amerikan Lisesi de öğrencilerin okul ortalamalarını puan hesaplamalarına dahil etmeyecek.SANKT GEORG AVUSTURYA ile İTALYAN LİSELERİ, devlet liselerinde olduğu gibi TEOG kapsamındaki YEP ’e göre öğrenci alacak. Buna göre yerleştirmelerde 6 temel dersten yapılan 12 sınav sonucu ve öğrencilerin 3 yıllık not ortalaması dikkate alınacak.ALMAN LİSESİ 4 DERSİ SEÇTİÖzel Alman Lisesi, Türkçe, Matematik, Fen ve Teknoloji ile Yabancı Dil olmak üzere 4 puan türüne göre öğrenci alacak. Alman Lisesi’nde tam puan 900. Yine 900 ’lük puan sistemine göre öğrenci alacak olan Saint Joseph, Saint Benoit, Saint Pulcherie, Saint Michel, Nötre Dame de Sion ve İzmir Saint Joseph Fransız liseleri Türkçe, Matematik, Fen ve Teknoloji ile TC İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük olmak üzere 4 dersin puanını dikkate alacak. Birinci sınavlar yüzde 50, ikinci sınavlar da yüzde 50 etkili olacak. Özel Türk kolejlerinin bir kısmı YEP ile öğrenci kabul ederken, bir kısmı ise TEOG ’u dikkate almayacak.14- 17 BİN KİŞİNİN BİRİNCİ OLMASI ŞAŞIRTICI DEĞİL Mİ?Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, TEOG’daki “17 bin birinci” konusuyla ilgili olarak bu durumun şaşırtıcı olmadığını belirterek, her iki dönemde bütün soruları doğru cevaplayan 665 birincinin olduğunu söyledi. Tekin, birinci sayısıyla ilgili olarak, başarılar kategorisinin her 2 dönem sınavı olarak ele alınması gerektiğini belirterek, “Normal sınavda nasıl 100 alan öğrencimiz varsa, burada da var. Mutlaka bir “çok başarılılar” kategorisi oluşturacaksak şunu yapabiliriz, her iki dönemde de yapılan ortak sınavda, toplam 240 sorudan hepsini doğru yapan öğrenciler kategorik olarak daha başarılıdır. Onun sayısı da sadece 665. TEOG ’da 665 birinci oldu, her iki dönemde bütün testleri doğru yaptılar” dedi.15- YERLEŞTİRMELER YÜZDELİK DİLİME GÖRE Mİ YAPILACAK?Yerleştirmeler TEOG Yerleştirmeye Esas Puan üstünlüğüne göre yapılıyor. Yani puanı yüksek olan kazanıyor. Doğal olarak puanı yüksek olanın, yüzdelik dilimi düşük oluyor.16- YÜZDELİK DİLİMİMDEN DÜŞÜK DİLİME SAHİP BİR OKULU KESİNLİKLE KAZANAMAZ MIYIM?Yüzdelik dilimler, bu yıla ait olan yüzdelik dilimler değil, bu yüzdelik dilimler geçen yıla ait; dolayısıyla yüzdelik diliminizden daha düşük bir okulu kazanma ihtimaliniz yine de vardır. Tabii ki fark ne kadar az ise, kazanma ihtimaliniz o kadar yüksektir.17- TERCİHLER DEĞİŞTİRİLEBİLİYOR MU?Tercihlerde düzeltme veya değişiklikler, okul müdürlükleri tarafından elektronik onaylama işlemi yapılmadan önce gerçekleştirilir. Onaylama işlemi tamamlandıktan sonra kayıtlar otomatik yapılıyor ve bundan sonra bir değişiklik yapmak mümkün değil. 18- ÖZEL OKULLARDA YÜZDE 100 BURSLU OKUTULACAK ÖĞRENCİLER NASIL BELİRLENECEK?Özel okullarda yüzde 100 burslu okutulacak öğrenciler, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından, puan üstünlüğü esasına göre yüzde 5’l ik dilimden seçilerek yapılır. Yerel şartları dolayısıyla Türkiye genelindeki ilk yüzde 5’lik dilimden öğrenci alamayan özel okullar, tam bursluluğa karşılık gelen boş kontenjanlarını il genelindeki ilk yüzde 5’lik dilimden karşılayabilir.19- KAÇ NET HANGİ OKULA GİRER?- GALATASARAY LİSESİ (499 PUAN)1. MERKEZİ ORTAK SINAV PUANI: 7002. MERKEZİ ORTAK SINAV PUANI: 7006. SINIF YIL SONU BAŞARI PUANI: 997. SINIF YIL SONU BAŞARI PUANI: 998. SINIF YIL SONU BAŞARI PUANI: 100 - BEŞİKTAŞ SAKIP SABANCI ANADOLU LİSESİ (489 PUAN)1. MERKEZİ ORTAK SINAV PUANI: 6802. MERKEZİ ORTAK SINAV PUANI: 6806. SINIF YIL SONU BAŞARI PUANI: 1007. SINIF YIL SONU BAŞARI PUANI: 958. SINIF YIL SONU BAŞARI PUANI: 95 - NİŞANTAŞI ANADOLU LİSESİ (480 PUAN)1. MERKEZİ ORTAK SINAV PUANI: 6752. MERKEZİ ORTAK SINAV PUANI: 6756. SINIF YIL SONU BAŞARI PUANI: 957. SINIF YIL SONU BAŞARI PUANI: 958. SINIF YIL SONU BAŞARI PUANI: 95 - KARTAL ANADOLU LİSESİ (470 PUAN)1. MERKEZİ ORTAK SINAV PUANI: 6602. MERKEZİ ORTAK SINAV PUANI: 6606. SINIF YIL SONU BAŞARI PUANI: 957. SINIF YIL SONU BAŞARI PUANI: 958. SINIF YIL SONU BAŞARI PUANI: 90 - İSTANBUL ROTARY 100. YIL ANADOLU LİSESİ (460 PUAN)1. MERKEZİ ORTAK SINAV PUANI: 6502. MERKEZİ ORTAK SINAV PUANI: 6506. SINIF YIL SONU BAŞARI PUANI: 907. SINIF YIL SONU BAŞARI PUANI: 908. SINIF YIL SONU BAŞARI PUANI: 90 YARIN: OKUL TÜRLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...