Malum sezon dizilerinin tatile girmesiyle Ramazan ayı neredeyse aynı anda başladı. Ekranlarda yaz dizileri başlarken, yayın akışını iftar, sahur, yarışma programları ve dizi tekrarları doldurdu. Ama dizi tekrarı meselesini özellikle Fox ve Star TV çok abarttı. Bir aydır günün her saati Kocamın Ailesi, Kiraz Mevsimi ve Güzel Köylü tekrarları izliyoruz. Neredeyse altı gün dizi tekrarı giren bir işi neden kendi gününde izleyelim diye düşünmeye başladım. Kendi işlerine balta vuruyorlar, benden söylemesi! Ramazan ayının kazananı İlker Ayrık’ın Fatmagül Fakı’yla birlikte sunduğu Çarkıfelek oldu. Ancak Mehmet Ali Erbil’le Eyvah Düşüyorum’un da beklentimin çok üstünde bir başarı sergilediğini itiraf etmeliyim.Eylülde kıyım bekleniyorRamazan ayı dün itibariyle sona erdi. Şimdi ekranda bayram programları izleyeceğiz. Hepimizin bildiği gibi kanallar iddialı projelerini eylül ayında görücüye çıkarırlar. O nedenle senelerdir ağustos ortasında çekimlere başlarlardı. Fakat bu yıl eylül dizileri için hazırlık haziran ayında başladı. Temmuz ayında çekimlere start verildi. Çünkü herkes eylül ayının çok kanlı geçeceğinin farkında… Bu sezon büyük bir kıyım yaşanması bekleniyor. Sezon dizilerinin tanıtımları da haziran ayından beri yapılıyor. Karadayı ve Kara Para Aşk’ın da yeni sezon tanıtımı temmuzda başladı. Tüm bu erken hazırlıktan anladığımız izleyiciler için karar vermekte zorlanacakları bir sezon geliyor. Sektör ise yaşanacaklardan fena halde korkuyor. Şimdi boş verelim dizileri, hepinize mutlu bayramlar…Paylaşılamayan Muhteşem YüzyılMuhteşem Yüzyıl 5 Ocak 2011 yılında Show TV’de başlamış ve büyük ses getirmişti. 40 bölümün sonunda da Show TV’den ödemelerini alamayınca Star TV’ye transfer olmuş ve finalini o kanalda tamamlamıştı. Haziran sonunda Star TV, ilk 40 bölümü kolaj olarak yayınlayarak salı akşamları Muhteşem Yüzyıl tekrarı yayınlamayı denedi ama sonuç umduğu gibi olmayınca diziyi geri çekti. Şimdi Show TV aynı hamleyi yapıyor. Muhteşem Yüzyıl’ın en güzel bölümleri olan ilk 40 bölümü hafta içi her akşam yayınlayacak. Şu sıralar ekranda hiçbir şey yok. Aynı dizilerin sürekli tekrarını izleyeceğimize Muhteşem Yüzyıl’ın ilk bölümlerine yeniden bakabiliriz.
Yıllarca adını duyup bir türlü gelemediğim Akyaka’ya geçtiğimiz ay Güzel Köylü set ziyaretimde geldiğimde adeta aşık oldum. Denizi, havası, doğası büyüleyici ama ben en çok insanından etkilendim. Size öylesine kucak açıyorlar ki, kendinizi oraya ait hissediyorsunuz. İstanbul’a döndüğünüzde de Akyaka sizi çağırıyor. Yani en azından bana öyle oldu. Bir ay sonra bu kez tatil için soluğu yine Akyaka’da aldım. Akyaka’da sizi Bodrum, Çeşme gibi hareketli bir hayat beklemiyor. Zaten slow city (Yavaş şehir) ilan edilmiş bir yer. Kimsenin gürültüye tahammülü yok. İnanılmaz bâkir koyları var. Ama yapabileceğiniz en mantıklı şey kitesurf yani uçurtma sörfü. Ben denemeye korktum ama bir dahaki gelişimde mutlaka yapacağım. Gidilebilecek çok fazla mekan yok. O nedenle herkes aynı mekanlarda toplanıyor. Özellikle No:22’ye Doruk ve Senem’in güleryüzü, Romina ve Ahmet’in sohbeti ve Pınar’ın şahane yemekleri için uğramak lazım. Kitesurf yapanlar bu mekânda toplanıyorlar. Orada oyuncularla da karşılaştık. Açıkçası hepsinin disiplinine hayran kaldım. Sete gider gibi kitesurf’e gittiler.Dizi izlemiyorlarAkyaka Marmaris’e, Bodrum’a, Datça’ya, Dalyan’a, Köyceğiz’e yakın olduğu için eğer arabanızla giderseniz şahane bir bölge turu da yapabilirsiniz. Ama Akyaka’ya gidip Akbük Koyu’nu görmemek olmaz. Maldivler’in denizine bayılıyoruz ya, Akbük’ü görüp aşık olmamanız mümkün değil. Azmak Nehri’nde 8 derecede yüzüp, Kordon’da ahtapot ızgara yiyip, Feroni’nin şahane etlerini tatmadan dönmeyin. Vız Vız Bijuteri’de Gülşah’ın bileklerinden almayı sakın unutmayın. Bir de ikram ettiği kahveyle sohbeti var ki, insanlık ölmemiş diyorsunuz. Açıkçası Akyaka’ya gidip televizyon izlemek pek mümkün değil. Kimsenin ne dizilerle ilgilendiği var, ne de programlarla... Ben de birkaç gün kendimi kapattım ve televizyondan uzak kaldım. O nedenle bugün size ne reytingden, ne dizilerden bahsedemedim.Setin terapisti Ata BademGüzel Köylü dizisinin senaristlerinden Baykut Badem, eşi Özlem ve oğlu Ata benimle Akyaka gezim boyunca ilgilendi. Oğulları Ata 4.5 yaşında. Zekasıyla ve sevimliliğiyle sizi hipnotize ediyor. Kendinizi beş dakika sonra Ata’nın yörüngesine girmiş ve ona hizmet eder halde buluyorsunuz. İşin en güzel yanı, onunla geçirdiğiniz her anı mutluluk sebebi olarak görüyorsunuz. Ata, otelde Güzel Köylü ekibiyle kalıyor. Setin adeta terapisti. Çünkü herkesi iyileştiriyor. Şu sıralar cankurtaran olmak istiyor ama benimle tanıştıktan sonra gazeteci olabileceğini düşünmeye başladı. Berk Cankat’a özel bir sevgisi var, suratının asılmasına tahammülü yok. Akyaka’da onu tanımayan yok. Her güzel kadınla flört ediyor. Bana kalırsa bu kadar oyuncunun arasında büyüyen Ata, oyuncu olacak. Yeteneği ortada, geleceğin başarılı oyuncularından birini size şimdiden takdim ediyorum.
Oya Başar ve Ali Sunal ikilisi Benim Annem Bir Melek dizisinde öyle anne-oğul oynadılar ki, izleyiciyi gerçekten buna inandırdılar. Zaten gerçek hayatta da Başar birlikte çalıştığı kişilerin annesi gibidir. Şimdi bu ikili yapımını Süreç Film’in, yapımcılığını Ali Gündoğdu ve İsmail Gündoğdu’nun üstlendiği yeni bir sinema filmine başladı. Filmin adı Yusuf ve Yusuf. Filmin senarist ve yönetmenliğini Ersoy Güler üstleniyor. Çekimler Ankara’da başladı. Filmde; Ali Sunal, Oya Başar, Burak Satıbol, Sinem Öztürk, Eylül Öztürk, Bülent Seyran, Tülin Oral, Sezai Altekin, Ayçin İnci, Tuğçe Özbudak, Berrak Güven, Yakup Yavru, Sinan Bengier rol alıyor. Konusuna gelince; çocukluğundan beri arabalara, otomobil yarışlarına ilgi duyan ve hep rallici olma hayali kuran, ancak hayat şartlarına yenilip, Ankara’da dolmuş şoförü olmuş Yusuf’un hayatı anlatılıyor. Aksiyon ve komedinin harmanladığı filmin vizyon tarihi henüz belli değil. Ama kadroya bakınca nasıl bir iş çıkacağını kestirmek zor değil. Benim Annem Bir Melek tadı Yusuf ve Yusuf’ta yeniden lezzetlenecek gibi görünüyor. Zaten Oya Başar ve Ali Sunal kimyasını seyirci de seviyor. Ekrandaki kimya bakalım sinema perdesine nasıl yansıyacak?NUR İÇİNDE YAT ÇOLPAN İLHANGün geçmiyor ki, bir acı haber almayalım. Cuma sabahı da yine acılı bir habere uyandık. Devlet sanatçısı, oyuncu Çolpan İlhan’ı geçirdiği kalp krizi sonucu kaybettik. Herkesin hayatında unutamayacağı bir isimdir Çolpan İlhan… Oyunculuğu, eğitmenliği, aile yaşantısıyla hep örnek olmuştur. Sadri Alışık’ın eşi, Atila İlhan’ın kardeşi, Kerem Alışık’ın annesi ve hepimizin ustasıydı Çolpan İlhan. İlhan için yarın 10.30’da Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde bir anma töreni düzenlenecek. Teşvikiye Camii’nde kılınacak öğlen namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilecek. Alışık Ailesi’nin, sevenlerinin ve hepimizin başı sağ olsun. Nur içinde yat Çolpan İlhan. Gerçek sanatçılar hiç unutulmazlar, sen de unutulmayacaksın…
Başrollerini Canan Ergüder, Damla Sönmez ve Barış Kılıç'ın paylaştığı, senaryosunu Melis Civelek ve Sırma Yanık'ın kaleme aldığı, Merve Girgin'in yönettiği Güllerin Savaşı salı akşamı üçüncü bölümüyle ekrana geldi. İlk bölümü izlediğimde yeni Adını Feriha Koydum olmuş demiştim. Hikâyede gitgide öyle devam ediyor. Ve reytinglerde yükseliyor. Zaten ilk bölümden yükseleceğinin mesajını da vermişti. Yaz boyunca salı akşamlarının lideri olacağı açık. Dizide Gülfem ve Gülru’yu yani Canan Ergüder ve Damla Sönmez’i de çok beğendiğimi tekrar belirtmeliyim. Özellikle Ergüder’in performansı ders niteliğinde. Ama Güllerin Savaşı, Ruhumun Aynası'na yaramadı. Başrollerini Tuba Ünsal ve Filiz Ahmet'in oynadığı dizi bir türlü yükselmedi. Açıkçası bu kadar düşük reytingleri hak etmediğini düşünüyorum. Çünkü iyi bir rejisi, şahane bir oyuncu kadrosu, eğlenceli bir senaryosu var. Fakat Fox TV’nin izlenme oranlarının düşmesi diziye seyircinin ulaşamamasını sağlıyor. Keşke kanal kış sezonunda O Hayat Benim dizisine uyguladığı taktiği Ruhumun Aynası için de geçerli kılsa. Yani sürekli tekrar yayınlasa. Böylece diziyi izleyici bir yerden yakalayabilir. Çünkü yaz aylarında ne kadar tekrar o kadar seyirci demek anlamına geliyor.Rekor ücret klişesiBir süredir internet siteleri ve gazetelerde “Rekor ücret” başlıklı haberler aldı başını gidiyor. Özcan Deniz’in Kaderimin Değiştiği Gün dizisi için bölüm başı 95 bin liraya anlaştığı yazıldı önce. Ardından Erkan Petekkaya’nın Nurgül Yeşilçay’la oynayacağı dizi için Endemol’le 75 bin lirada el sıkıştığı haberleri çıktı. Şimdi Halit Ergenç’e bölüm başı 80 bin lira teklif edildiği haberlerini okuyoruz. Kimin ne kadar kazandığı kimseyi ilgilendirmez. Ama ortaya atılan bu iddiaların çoğu asılsız. Biri bir şey söylüyor, diğeri iyice abartıyor ve oyuncu kaşesi yükseliyor. Bazıları doğru da olabilir ama bu bir taktik olarak kullanılıyor. “Rekor ücret” başlığı da vazgeçilmez klişe oluyor.
Son yıllarda oyuncuların sadece oynayabilmesi yetmiyor. Her birinin farklı alanlarda yeteneklerini göstermesi gerekiyor. Çünkü senaryolarda buna hizmet ediyor. Türkiye’de insanların farklı alanlarda hobiler edinmesi dizilere de yansıyor. Artık bir dizi karakterinin en az bir sporla ilgilenmesi gerekiyor. Eskiden ata binmek ve tenis oynamak dizilerde en çok kullanılan sporlarken, şimdi oyuncuların kürek, dövüş, kick-boks, sörf, koşu, atış talimi bilmesi gerekiyor. Neredeyse hepsinin şarkı söyleyebilmesi, bir enstrüman çalması lazım. Zira, farklı şeyler yapabilen oyuncular öne çıkıyorlar. Bunun en yakın örneğini Ulan İstanbul’da gördük. Erkan Kolçak Köstendil ve Şebnem Bozoklu şarkı söyleyebildikleri için oyunculukları dışında sesleriyle de öne çıktılar. Yeni sezon dizilerine baktığımızda da durum farklı değil. Yani anlayacağınız, iyi oynamak yetmiyor! Mutlaka başka maharetleri de göstermek gerekiyor. Ama Türkiye’de bir oyuncunun en iyi bilmeniz gereken şey dövüşmek. Demedi demeyin, ekranlar yeni sezonda da dövüşen oyunculardan geçilmeyecek.Buna emek hırsızlığı denirArtık sayısını bilmediğimiz kadar internet sitesi var. Kimisi çok öne çıkıyor, bazısı da öne çıkmak için türlü türlü başlıklar atıyor. Özellikle dizi ve televizyon haberleri çok okunduğu için iş üretmek gerekiyor. Farkındaysanız üretmek dedim ama çoğu bunu yapmıyor. Bir yerde okudukları haberi doğruluğunu araştırmadan yayınlıyorlar. Çoğu da bir köşe yazarının yazısından haber yapıyor. Birçoğunu ben de yakından takip ediyorum. Ama en ilginç olanı kendi köşe yazımı o sitelerin kendi imzasını kullanarak yayınlamasını okumak oluyor. Birebir yazımı, haberimi kullanıp altına da kendi internet sitelerinin imzasını kullanıyorlar. Sanırım farkında değiller ama buna açıkça emek ve bilgi hırsızlığı deniyor. Sitelerin tek tek isimlerini deşifre etmeye kalksam bu yazıya sığmaz. Ama emeğe saygı duymalarını rica ediyorum.
Adam Film’in sektörden çekilmesiyle sahibi olan Serdar Akar ve Tarkan Karlıdağ başka yapım şirketleriyle anlaştılar. Karlıdağ, yoluna Süreç Film’le devam ederken, Serdar Akar Pana Film’in genel sanat yönetmeni oldu. Bu sezon atv’den Kanal D’ye transfer olan Kurtlar Vadisi’nin yeni yönetmeninin de Serdar Akar olacağı yazılmıştı. Önceki gün Serdar Akar’la buluştuk. Ben de merak ettiğim soruları sordum. Öncelikle Kurtlar Vadisi’ni Serdar Akar yönetmeyecek. Vadi’nin yeni yönetmeni Doğan Ümit Karaca oldu. Daha önce Elveda Rumeli, Behzat Ç., Son Yaz: Balkanlar ve Çalıkuşu dizilerini yöneten Karaca, Vadi’ye yeni bir soluk getirecek. Serdar Akar’a gelince; Pana Film’le yeni bir dizi için çalışıyor. Senaryosunu Behzat Ç.’nin de senaristi olan Ercan Mehmet Erdem’in kaleme aldığı, kod ismi Adı Yok olan proje için hazırlanıyor. Projenin gönlünden geçen adının da Ailemi İstiyorum olduğunu ekliyor. Eylül ayında Kanal D’de ekrana gelecek dizi için oyuncu seçimleri halen devam ediyor. Dizi, iyiyle kötünün savaşını işlerken, vicdan azabıyla yüzleşen bir adamın dramını anlatıyor. Behzat Ç., Türk televizyon tarihinin en sevdiğim dizilerinden biriydi. Aynı ekip, bu kez Adı Yok’la nasıl bir ivme yakalayacak göreceğiz.Abdülhey hangi dizide oynayacak?Kurtlar Vadisi’nin Abdülhey’i Kenan Çoban sezon sonunda elinde bombayla kalmış ve akıbeti yeni sezona bırakılmıştı. Vatan Gazetesi Magazin Müdürü Gülşen Yüksel ayrılığın perde arkasını daha önce kaleme almış, Çoban’ın Pana Film’den ayrılan Cüneyt Aysan ve Bahadır Özdener’le yoluna devam edeceğini yazmıştı.Detaylar çıkmaya başladı. Kenan Çoban, Pana Film’den ayrılan Ozan Aksungur ve Emre Özdür’ün sahibi olduğu Reaksiyon Yapım’la anlaştı. Yapım şirketi, bu sezon İbrahim Çelikkol, Nehir Erdoğan, Selen Soyder, Yurdaer Okur ve Erdal Beşikçioğlu’nun başrollerini paylaştığı, adı da halen Reaksiyon olan ve “Herkes düşmanını tanıyacak” sloganıyla tanıtımı yapılan dizi dışında yeni bir projeye hazırlanıyor. Senaryosunu Cüneyt Aysan’ın kaleme aldığı, yönetmenliğini Kayıp dizisinin ikinci yönetmeni olan Baran Özçaylan’ın üstleneceği dizide; Kenan Çoban ve Ali Sürmeli başrolleri paylaşacak. Eylül ayında atv’de ekrana gelecek dizinin adı son anda değişmezse Beyaz Karanfil olacak. Beyaz Karanfil, bahçıvanlık ve taşımacılık yapan bir adamın kandırılarak hapse düşmesini ve daha sonra polise yardım etmesini konu ediniyor. Bakalım, Kenan Çoban Gürkan Uygun gibi 11 sene bir karakter oynadıktan sonra seyirciyi yeni bir maceraya sürükleyecek mi?
Yaz sezonunda başlayan ama aldığı reytinglerle kış dizilerinin tozunu attıran Güzel Köylü’nün Muğla’daki setine Makaron girdi.Bazı setler özeldir. Benim için Güzel Köylü’nün seti de öyle… Nedeni çok açık. Çünkü samimiyet var. Laf olsun diye demiyorum, en samimi duygularımla söylüyorum. Bugün hem hayatta hem de ekranda bulmakta en çok zorlandığımız duygu… Zaten o yüzden bu kadar iyi reyting alıyor. Emeğin samimiyetle, aile olmakla birleşmesiyle ortaya kaliteli bir iş çıkıyor. Güzel Köylü, Muğla’nın Bozöyük köyünde çekiliyor. Deniz sahneleriyse Akyaka’da… Yani bir set düşünün 20 dakikada köydesiniz, 20 dakika sonra denizde… Sete iki gün konuk oldum. Bir gün çalıştık, diğer gün repoya denk gelince Gökova’nın mavisini ve yeşilini içimize çekip ekiple tekne turu yaptık. Oh, değmeyin keyfime… Ama senaryo ekibinin yüzerken toplantı yapmasını izlerken de ne yalan söyleyeyim kıskançlıktan çatladım.Mangal partileri yapılıyorGüzel Köylü’nün yapımcısı Faruk Turgut, yönetmeni Mustafa Şevki Doğan, senaristleri Filiz Ekinci ve Baykut Badem… Dizide; Gizem Karaca, Berk Cankat, Mehmet Ali Nuroğlu, Ahmet Mümtaz Taylan, Zerrin Sümer, Ali İpin, Erkan Sever, Simge Selçuk, Özlem Tokaslan, Esin Civangil, Deniz Baytaş, Aylin Kabasakal, Toygan Avanoğlu, Uğur Biçer, Su Kutlu, Tolga Ortancıl, Volkan Baş, Kerim Yağcı, Ömür Özdemir, Eylül Demirpehlivan, Osman Bayar, Alaaddin Durdu, Sinem Dağlı, Can Kıran, Ege Şarman rol alıyor. Hava çok sıcak, reyting çok kaygan ama sette huzur var. Çünkü yönetmen Mustafa Şevki Doğan herkese “Çocuğum” diyor ve tek tek ilgileniyor. Senaristler setin ablası ve abisi… Oyuncular birbiriyle daha yakın arkadaş olmak istiyor. Çünkü birbirini sevmenin ekrana da yansıyacağına inanıyor. Zerrin Sümer, Ahmet Mümtaz Taylan ve Berk Cankat Muğla girişinde bir otelde kalıyor. Gizem Karaca Akyaka’da ev tutmuş. Teknik ekip ve diğer tüm oyuncular Muğla merkezde bir otelde kalıyor. Ama genelde birbirlerinden ayrılmıyorlar. Seti biten soluğu ya Akyaka’da alıyor ya da ekibin kaldığı otelin havuz başında… Mangal partileri, Toygan Avanoğlu’nun gitar çalması ve sesi güzel olan herkesin eşlik etmesiyle hem ekip şenleniyor, hem de Muğla… Eğer bu ritim devam eder, samimiyetten hiç vazgeçmezlerse ve kanal arkalarında durursa kış sezonunda da yüksek reytinglere imza atar. Demedi demeyin gari…HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN!
Televizyon ekranının hayatını belirleyen reyting, artık seyircinin gündemi oldu. Aslında ekranda yayınlanan içeriklerin reytingleri reklamveren için ölçülür. Çünkü reklamveren hangi içeriğe reklam vereceğine reytingine göre karar verir. Ancak son yıllarda reyting canavarı hayatımıza o kadar sızdı ki, neredeyse herkes bir reyting uzmanı oldu. Hani depremden sonra herkes Richter ölçeği gibi artçı depremlerin kaç şiddetinde olduğunu söylüyordu ya, şimdi ekrana gelen bir dizinin reytingini geceden söyleyen, kaç bölüm süreceğini iddia eden uzman seyircilerle dolu Türkiye… Eskiden bir diziyi izleyip beğenen seyirciler varken, artık bir sektör çalışanı gibi sabah kalkıp reytingine bakan ve ona göre izleyen kişiler var. Üstelik sayıları da hiç azımsanacak kadar değil. Çünkü devam etmeyecek bir işi izlemek istemiyorlar. Hep söylüyorum, bir dizide çalışan insanların ne kadar emeği varsa izleyicinin de emeği var. Her hafta ekran karşısına oturup diziyi izlemek ciddi bir mesai. Üstelik son üç yıldır sürekli yayından kaldırılan diziler nedeniyle kimse bir diziye bağlanmak istemiyor. O nedenle seyirci de oyuncular, senaristler, yönetmenler hatta kanallar gibi izleyeceği iş için garanti istiyor.“Bana Artık Hicran De”ye yeni oyuncu katıldıÖYLE Bir Geçer Zaman ki’nin senaristi Coşkun Irmak’ın senaryosunu kaleme aldığı, Volkan Kocatürk’ün yönetmen koltuğuna oturduğu, Süreç Film’in yapımını üstlendiği Bana Artık Hicran De dizisinin 24 Temmuz’da çekimleri başlıyor. Başrollerini Buğra Gülsoy, Aslı Enver ve Alican Yücesoy’un paylaştığı, eylül ayında Kanal D’de ekrana gelecek olan dizinin en önemli karakterlerinden biri de Lale olacak. Uzun süredir Lale karakteri aranıyordu. Sonunda aranan oyuncu bulundu. Dizide Lale’yi Şebnem Hassanisoughi canlandıracak. Bana Artık Hicran De; zengin ve fakir çatışmasından beslenen, aşk, entrika ve tutkuyla bezenmiş bir hikâyeyi anlatacak.