15-21 Kasım tarihleri arasında bu yıl 4’üncüsü düzenlenen Malatya Uluslararası Film Festivali’ne ilk kez katıldım. Açıkçası festivalden beklentim çok yüksek değildi. Özellikle bu sene Antalya Film Festivali’nde yarışan filmleri izledikten sonra yine mutsuz döneceğimi zannediyordum. Ne mutlu ki, beklediğim gibi olmadı. Kendimi gerçekten festival ruhuna bıraktım. Basın mensupları, film ekipleri ve jüri aynı otelde kaldık. Bu da festivalin anlamına yakıştı. Festivalde güzel filmler izlemek dışında, ekiplerle tanıştık. Uluslararası yarışma filmlerinin ekipleriyle kaynaştık. Bunu ne yazık ki, daha büyük festivallerde gerçekleştiremiyoruz. Basın ve film ekiplerinin otelleri arasında kilometreler oluyor. Bu da festivalin ruhuna uymuyor. Akşamları düzenlenen yemekler ve partilerde de eğlendik. Settar Tanrıöğen bağlama, Filistin yapımı Omar filminin oyuncusu Samer Bisharat ud çalarak kulaklarımızın pasını sildi. Malatya Park’ta sergilenen Kemal Sunal kıyafet ve aksesuar sergisi görülmeye değerdi. Bu arada Malatya’ya kadar gitmişken Nemrut’a da gündoğumunu izlemeye gittik. Soğuktan donduk ama müthiş bir ana tanıklık ettik. Festivalde Suriyeli mülteci kampına da bir gezi düzenlendi ve film gösterimi yapıldı.Ödüller Yozgat Blues’a gittiBu yıl ulusal yarışma filmleri Eve Dönüş Sarıkamış 1915, Yarım Kalan Mucize, Üç Yol, Lal, Yozgat Blues, Gözümün Nuru, Saroyan Ülkesi, Karnaval ve Kusursuzlar’dı. Jüride Tunç Başaran, Settar Tanrıöğen, Kenan Işık, Sevin Okyay ve Canan Tan vardı. Bence işleri zordu. Çünkü güzel filmler izledik. Benim ilk üçüm; Kusursuzlar, Yozgat Blues ve Karnaval’dı. Gözümün Nuru’nu da çok beğendim. Festivalin uluslararası film seçkisi de görülmeye değerdi. Kapanış töreninde "Bu gece söz sinemanın” diyen Malatya Valisi ve Festival Onursal Başkanı Sayın Vasip Şahin’in konuşma yapmama kararı alması salonda dakikalarca alkışlandı. Protokol konuşması yapılmayınca ödül töreni akıcı bir şekilde gerçekleşti. İlk defa sıkılmadan bir tören izledim. Birsen Tezer’in sahne alması ise benim için sürpriz oldu. Çok sevdiğim sesi bir de Malatya’da dinledim. Gecede Yozgat Blues en iyi film ve Siyad ödüllerini aldı. Mahmut Fazıl Coşkun en iyi yönetmen oldu. Yozgat Blues, 6 Aralık’ta vizyona giriyor. Mutlaka izleyin derim. Eve Dönüş Sarıkamış 1915, Kemal Sunal halk jürisi ödülünün sahibi oldu. Görüntü yönetmeni Hayk Kirakosyan jüri özel ödülü aldı. Serdar Orçin filmdeki muhteşem oyunculuğuyla en iyi erkek oyuncu ödülüne layık görüldü. İpek Türktan Kaynak, Kusursuzlar’daki performansıyla sonuna kadar hak ederek en iyi kadın oyuncu oldu. En iyi senaryo ödülü Saroyan Ülkesi’ne gitti. Saroyan Ülkesi, izlenmesi gereken bir kurmaca belgesel ama sinema filmi değildi. O nedenle sadece senaryo ödülü beni şaşırttı.Karnaval tekrar vizyona girmeliGözümün Nuru’nda yönetmen Melik Saraçoğlu, kendi hikâyesini yani yönetmen olmak isteyen birinin kör kalmakla imtihanını hiç ajite etmeden çok samimi bir dille anlatmış. Film vizyonda sadece bir hafta kalabildi. Keşke Benim Dünyam gibi bu filme de daha fazla ilgi gösterilseydi. Karnaval’ın hiç ödül alamamasına şaşırdım. Can Kılcıoğlu’nun yönetmenliğini üstlendiği Karnaval’da Serdar Orçin ve Tülin Özen başrolleri paylaşıyor. Derdini açıkça anlatan, mizahı dozunda tertemiz bir bir iş Karnaval. Fakat o da vizyonda seyirci bulamayanlardan… Keşke tekrar vizyona girse ve izlense. Malatya’da bir hafta dolu dolu geçti. Bu yıl ki, film seçkisiyle gelecekte ülkenin önemli sanat etkinliği olacağını kanıtladı. Ama iki önerim var. Öncelikle törenin yapıldığı Malatya Kültür ve Kongre Merkezi çok küçük, oraya büyük bir salon yapılmalı. İkincisi halkın daha fazla ünlü isimle kaynaşması gerekiyor. Böylece hem halkın hem de medyanın Malatya Uluslararası Film Festivali’ne ilgisi artar ve Malatya sadece kayısıyla değil, sanatla da anılır.
Star TV’den Show TV’ye transfer olan Dila Hanım 13 Aralık’ta sona erecek. Yapımcı Faruk Turgut bunu Twitter hesabından duyurdu ve kanalın tasarrufunun bu yönde olduğunu açıkladı. Dila Hanım, zaten Star TV’de kalsa yıl sonunda final yapacaktı. Ancak Show TV diziyi transfer edince haziranda bitmesi bekleniyordu. Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı. Peki, Show TV diziyi yayından kaldırarak doğru bir karar mı alıyor? Açıkçası yeni el değiştiren ve 6’ncı kanal olan Show TV’nin çok agresif bir politika izlediğini düşünüyorum. Çünkü geçen yıllar içinde Show TV izlenme oranını ciddi oranda kaybetti. Eskiden kumandalarımızda ilk açtığımız kanalken son yıllarda yüzüne bile bakmadığımız bir kanal haline gelmişti. Zaten o nedenle Dila Hanım, Benim İçin Üzülme gibi yapımları transfer etti. Dizinin sevenleri de onları yalnız bırakmadı. Dila Hanım, neredeyse 4.50 reyting alıyordu. Cuma günü böyle bir reyting almak Show TV için bereket. En iddialı dizilerin yarıştığı günde ilk 10’da yer alıyordu. O nedenle yapması gereken başlattığı ya da transfer ettiği yapımların arkasında durmak. Bir kanalın başarısı sadece reytinglerde birinci olmak değildir. Hem sektöre hem de seyirciye güven telkin etmeli. Üstelik bu sezon dizi tutturmak bu kadar zorlaşmışken, çok büyük yapımlar 4.50 reyting bile alamazken, Dila Hanım’ı yayından kaldırmak bence yanlış bir karar. Artık Star’dan Show TV’ye taşıdığı izleyiciyi küstürdü. Şu anda asla yapmaması gereken bir karardı. Eğer bu politikayla devam ederse kimse Show TV’ye iş yapmak istemez. Yeniden ekrana çekmek istediği izleyiciyi de kaybeder.Bir Aşk Hikâyesi devam ediyorGeçtiğimiz hafta Bir Aşk Hikâyesi’nin biteceğini duyurmuştum. Dizinin müthiş bir fan kitlesi var. Kendilerine fankafa diyorlar. O kadar çok mücadele ettiler ki, Fox TV dün diziye devam edeceklerini açıkladı. Açıkçası bunu görmekten dolayı mutluyum. Dizinin eleştirilecek yanları olabilir ama izleyicinin dizisine bu kadar sahip çıkması diğer kanallara da örnek olmalı. Başarılı bir kanal olmak için önce izleyicinin isteklerini dikkate almak gerekiyor. O nedenle fankafaları takdir ediyorum. Bu arada Sana Bir Sır Vereceğim’in de bitmeyeceği açıklandı. Zaten böyle bir dizinin bitirilmesi mantıklı değildi. Çünkü çok samimi bir iş. Üstelik ciddi anlamda bir genç kitlesi var. Kısacası, Fox doğru olanı yaptı ve izleyicisine saygı duyduğunu ortaya koydu. Darısı diğer kanalların başına…Melek Gençoğlu neden ayrıldı?Türkiye’de en çok reyting alan diziler arasına adını yazdıran senaristler Melek Gençoğlu ve Ece Yörenç. Aşk-ı Memnu, Yaprak Dökümü, Fatmagül’ün Suçu Ne, Kuzey Güney’de hep ikisinin imzası var. Hatta bu sezon Medcezir’e de birlikte başladılar. Ama geçtiğimiz hafta ekrana gelen bölümün ön jeneriğinde sadece Ece Yörenç’in adı yazdı. Ben Kıvanç Tatlıtuğ’un rol alacağı Kurt Seyt&Shura için çalıştığını düşünmüştüm. Fakat partneri Ece Yörenç, Gençoğlu’nun bir süre dinlenip çocuklarıyla vakit geçirmek istediğini yazdı. Senaristlik hiç kolay bir meslek değil. Düşünsenize, her hafta 120 dakikalara varan dizi yazmak evinizde olan çocuğunuzun bile yüzünü görmemeniz anlamına geliyor. Umarım Gençoğlu, dinlenir ve tekrar sahalara döner. Çünkü çok özel bir kalem…
Son yıllarda en çok etkilendiğim oyunculardan biri Ercan Kesal. Aslında ona sadece oyuncu demek yanlış olur. O doktor, yazar, oyuncu… Kesal’la eşi Nazan Kesal’la röportaj yapmak için evlerine gittiğimde tanışmıştım. Hastaneden döndükten sonra o da sohbetimize katılmış ve bir şeyler yazdığından bahsetmişti. Açıkçası kısa bir süre sonra bu kadar hayranlığımı kazanacak bir yazar olacağını tahmin edememiştim. Önce Bir Zamanlar Anadolu filminin senaryosunu yazdı, ardından köşe yazıları geldi. Kendimi her hafta Ercan Kesal okumak için beklerken buldum. Önce yazarlığıyla biz okuyucuları tavladı. Ardından oyunculuğa el attı. Aslında birkaç filmde rol almıştı ama oyunculuk konusunda iddiası yoktu. Bir Zamanlar Anadolu’yla Türk sinemasının en çok aranan oyuncusu haline geldi. Her yıl iki filmde rol alıyor. Şu anda Malatya Film Festivali’ndeyim ve dün Mahmut Fazıl Coşkun’un Yozgat Blues filmini seyrettim. Ercan Kesal, filmde Yavuz karakterine hayat veriyor. Filmden çıktığımda Kesal’a bir kez daha hayran oldum. İnanılmaz gerçek bir oyunculuğu var, bir an bile başkası olduğuna inanmıyorsunuz. Film, 6 Aralık’ta vizyona giriyor. Bence bu yıl izlenmesi gereken filmler listenizde yer almalı. Ercan Kesal’ın Peri Gazozu kitabını okuduktan sonra “Bu kitabı okumuyorsunuz, seyrediyorsunuz” demiştim. Filmden çıktıktan sonra sizin de “Ercan Kesal oynamıyor, yaşatıyor” diyeceğinize eminim.Karadayı’ya Turgut veda ettiBirkaç ay önce Karadayı dizisinin senaryosunun kabak tadı verdiğini yazmıştım. Ama artık mutluyum. Pazartesi akşamı ekrana gelen bölümünde dizi hızlanmaya başladı. Artık olaylar çözülme yolunda gidiyor. Turgut ise artık yolun sonuna geldi. Finaldeki uçurumdan yuvarlanma sahnesiyse nefes kesti. Eğer o kaza hayal ürünü değilse, Turgut’un kurtulması mümkün değil. Dizinin kötü adamı Karadayı’ya veda etti. Bence Karadayı’nın en iyi karakterlerinden biriydi. Yurdaer Okur, şahane bir savcı Turgut karakteri çizdi. Onu hepimizin “Cancağızım” derken hatırlayacağına eminim. Fakat bu ölüm, Feride ve Mahir’i daha büyük bir çıkmaza sokacak. Haftaya neler olacağını şimdiden merak ediyorum.Kahramanımı kaybettim13 sayısının uğursuzluğuna artık inanmaya başladım. Bu sene iş, sanat, edebiyat ve spor dünyasından o kadar güzel ismi kaybettik ki, artık bu yıl bitsin derken buldum kendimi. Önce Metin Kaçan’ın acı haberi geldi. Onu Mehmet Ali Birand, Metin Serezli, Burhan Doğançay, Macide Tanır, Tekin Akmansoy, Müslüm Gürses, Savaş Akova, Toktamış Ateş, Ahmet Mete Işıkara, Alev Sururi, Ferdi Özbeğen, Şenay Yüzbaşıoğlu, İbrahim Yazıcı, Gül Yalaz, Cemal Saltık, Asım Kocabıyık, İsmet Kür, İsmet Hürmüzlü, Öke Aydemir, Tuncel Kurtiz, Tomris Oğuzalp, Savaş Ay ve Aytunç Altındal takip etti. Önceki akşam da Türk tiyatrosunun en önemli isimlerinden Nejat Uygur’u kaybettiğimiz haberi geldi. Bir süredir hastaydı ama hep iyileşeceğine inanmıştım. Nasıl inanmayayım ki, ben tiyatroyu Nejat Uygur sayesinde sevmiştim. Sahnede devleşen, yüzümü güldüren ve beni hayal kurmaya teşvik eden kahramanımdı o. Mekânı cennet olsunUygur’un… Ben onu hep gülümseyen yüzüyle hatırlayacağım.
Medcezir, cuma akşamı 9’uncu bölümüyle ekrana geldi. The O.C.’yi sevmeme rağmen, Medcezir’den sıkılmaya başlamıştım. Neredeyse her bölüm aynı şeylerin olması, Yaman ve Mira’nın cesaretsizliği ve aşka teslim olmaması kendini tekrar ediyor duygusu yaratmıştı. Neyse ki, cuma akşamı dizi hızlandı. Orkun’un Mira’yı Hale’yle aldattığı ortaya çıkınca Yaman ve Mira aşkına da ruhsat çıktı. Diziyi birkaç kız arkadaşımla birlikte izledim. Mira ve Yaman’ın el ele tutuşması ve öpüşmesi evde bir çığlık kasırgasına neden oldu. Yaman ve Mira aşkı sonunda izleyiciye “Oh” dedirtti. Dizinin izleyici kitlesinin daha çok gençler olduğunu baz alırsak sorun açık. Gençler aşka açlar. Aşk sahneleri izlemek istiyorlar. İnsanlar yaşayamadığı aşkları ekranda görmek ve kendilerini o aşkın yerine koymak istiyor. Dizide Yaman ve Mira’nın bir düğüne sızıp damat halayı yapması, Ankara’nın Bağları’nda misket oynaması çok eğlenceli sahnelerdi.Falay ve Tugay iyi ikili olduYaman ve Mira’nın birlikte düet yaptığı şarkıdaki performansları da güzeldi. Çağatay Ulusoy, oyunculuğunu gerçekten çok geliştirmiş. Fakat Serenay Sarıkaya’nın acilen sesine müdahale etmesi lazım. Daha önce defalarca yazdım Mert’e yani Taner Ölmez’e bayılıyorum. Bu bölümde yine harikalar yarattı. Ama benim izlemekten daha çok keyif aldığım sahneler Selim ve Ender aşkı. Barış Falay ve Mine Tugay, muhteşem bir ikili oldular. Bu arada diziyi Ece Yörenç ve Melek Gençoğlu yazıyordu. Ama bu hafta jenerikte sadece Ece Yörenç’in adı yazdı. Birlikte yazdıkları, Kıvanç Tatlıtuğ’un rol alacağı Kurt Seyt & Shura dizisi nedeniyle ekibi böldüklerini düşünüyorum ama yakında gerçek sebebi ortaya çıkar. Sonuçta, Medcezir bu hafta bir ivme kazandı. Umarım böyle devam eder. Aksi takdirde hep aynı bölümü izliyormuş gibi hissediyorum.Böyle Bitmesin yükselişe geçtiMalum cuma ekranın en zor günlerinden biri. TRT 1’de Böyle Bitmesin, Show TV’de Dila Hanım, Kanal D’de Yalan Dünya, atv’de Huzur Sokağı ve Ben Onu Çok Sevdim, Star’da Medcezir ve Ben de Özledim, Fox’ta Karagül ve Görüş Günü Kadınları var. Yani bir gecede 9 dizi yarışıyor. Bu zor reyting yarışında da bazı diziler ne yazık ki, zor fark ediliyor. TRT 1’de ekrana gelen, Nergis Öztürk, Cemal Toktaş, Yeliz Kuvancı ve Kaan Çakır’ın rol aldığı Böyle Bitmesin bu yarışın içinde kan kaybetmişti. Fakat bu hafta reytinglerini yükseltti. İyi bir senaryo, prodüksiyon ve başarılı oyunculuklarıyla da dikkat çekiyor. Cuma hâlâ dizisini bulamayanlar için iyi bir alternatif Böyle Bitmesin.Baran’a dikkat!Karagül dizisinde Baran karakterine hayat veren Mert Yazıcıoğlu’nu izlemekten çok keyif alıyorum. Dizi başladığından beri dikkatimi çekiyor. Onun omuzlarındaki yük çok ağır. Çünkü ana hikâyenin tam göbeğinde oturuyor. Yaşanan tüm kötü olaylara rağmen o dizide vicdanı temsil ediyor. Daha liseye gitmesine rağmen olgunluğuyla tüm konağa meydan okuyor. Ayşe’yle olan aşkındaki masumiyeti de çok gerçekçi yansıtıyor. Doğal oyunculuğuyla dikkat çeken, 20 yaşındaki Mert Yazıcıoğlu’nu bir kenara not edin. Çünkü gelecek sezonlarda karşımızda jön olarak yer alacak.
Muhteşem Yüzyıl’da Mihrünnisa Hatun karakterine hayat veren Berrak Tüzünataç’ın sosyal medyada oyunculuğunun kötü olduğu yorumlarından sonra yapımcıya “Dizinin mart ayında bitmesini beklemeden beni lütfen hemen öldürün" dediğine dair haberler çıktı. Öncelikle Muhteşem Yüzyıl mart ayında bitmiyor, haziranda final yapacak. Zaten Tüzünataç’ın oynadığı karakterin finale kadar olmayacağı belli. Şehzade Mustafa öldüğünde o da diziden çıkacak. Yani büyük ihtimalle ocak ayında hem şehzade Mustafa yani Mehmet Günsur hem de Mihrünnisa Hatun Berrak Tüzünataç diziden ayrılacak. Şu sıralar anlamakta zorlandığım şey, neden Berrak Tüzünataç’ın bu kadar üzerine gidildiği… Kimsenin avukatı değilim ama izlediğimi de görüyorum. Tüzünataç ekranda izlediğim pek çok kadın oyuncudan daha iyi bir performans sergiliyor. Kaldı ki, bugüne kadar Elveda Rumeli’de, Son’da, Bu Kalp Seni Unutur mu’da, Ezel’de layığıyla işini yaptı. Daha iyi oynayabilir, oyunculuğunu geliştirebilir. Bunun için eleştirilebilir ama bu kadar acımasız hatta hakaret içeren eleştirileri de hak ettiğini düşünmüyorum. Tüzünataç’ı tanımıyorum ama eleştiri aldı diye işini bırakıp gidecek biri olmadığına da eminim. Yani Mihrünnisa karakterinin hikâyesi bitene kadar Tüzünataç ekranda olacak.A.Ş.K.’taki aşkı anlamıyoruzNebahat Çehre, Hazal Kaya, Hakan Kurtaş, Aslı Tandoğan ve Kaan Urgancıoğlu’nun başrollerini oynadığı A.Ş.K.’ın çarşamba akşamı yedinci bölümü yayınlandı. Bu yılın en iddialı projelerinden biriydi ama bir türlü istenen etkiyi yaratmadı. Çünkü senaryo bizi kahramanımızla yakınlaştırmıyor. Bu dizide aşkı için kendi hayatından vazgeçen, kendi elleriyle sevdiği adamı Şebnem’e veren Azra’yı anlamıyoruz. Bizim için de tıpkı son bölümde Melis’in söylediği gibi Azra, ölecek olan bir insanın parasına konmak için sevgisinden fedakârlık yapan bir dolandırıcı. Kerem’le empati kuruyoruz, Azra’yı sevmesine rağmen ölmek üzere olan Şebnem’den artık vazgeçemeyeceğini söylüyor. Eğer giderse Şebnem’i kendisinin öldüreceğine inanıyor. Bu noktada kendini aklıyor. Ama Azra’nın para için hamile olmasına rağmen yalan söylemesini, sevgilisini kendi elleriyle nikâh masasına götürmesini hatta nikâh şahidi olmasını bu senaryoda anlamak mümkün değil. Karakter motivasyonu yanlış kurulmuş. Bizim Azra’ya kızmamız ama aynı zamanda ona hak vermemiz gerekti. Dizinin reytinglerini yükseltmek istiyorlarsa önce senaryoya müdahale edilmesi lazım.Kan davası ve berdelin gölgesinde aşkÖzcan ve Yasemin Allen’in başrollerini oynadığı Su ve Ateş filmi dün vizyona girdi. Film, kan davası ve berdele karşı direnmeye çalışan Haşim’in Yağmur’a âşık olmasıyla kendisini tanıma sürecini anlatıyor. Londra ve İstanbul ‘da geçen filmin görüntüleri ve rejisi gerçekten etkileyici. Müzikler kalbinize dokunuyor. Özcan Deniz ve Yasemin Allen’in oyunculuk performansı başarılı. Bu arada Allen, saçlarını koyuya boyatmalı, inanılmaz güzel olmuş. Fakat filmin konusu çok klişe. Kan davası, berdel, mutsuzluk ve imkânsız aşk. Özcan Deniz, yönetmenlik konusunda bir hayli yol almış. Aşk filmi sevenler için eli yüzü düzgün bir film. Hafta sonu için iyi bir alternatif.
Haftalardır medya dünyası Acun Ilıcalı’nın tv8’i alıp almadığını tartışıyor. Bu haberin bu kadar kıymetli olmasının nedeni ise kanallar arasındaki rekabette tüm dengeleri sarsacak olması… Neden mi? Acun Ilıcalı, Star TV’de Yetenek Sizsiniz ve O Ses Türkiye programlarını yapıyor. Haftada dört gün ekrana gelen bu iki programda Star TV’yi prime time’da dört gün birinciliğe taşıyor. Ilıcalı’nın Star’a geçmesi Kanal D’yi 10 yıllık birinciliğinden bile etti. Hal böyle olunca, Ilıcalı’nın kendi kanalını kuracak olması Star TV’nin birincilik koltuğunu yerinden edecek bir tehdit oluşturuyor. Acun Ilıcalı’nın Star TV’yle anlaşması haziran ayında sona eriyor. Eylül ayında tv8’de Yetenek Sizsiniz, O Ses Türkiye başlayacak. Survivor’da tv8’de ekrana gelecek. Bu durumda bugüne kadar butik bir kanal olan tv8 majör kanallar listesine girecek. Kanal D, yeni sezon için çok iyi bir hazırlık yapmak zorunda. Kaybettiği birinciliği yeniden elde edebilir. Star, çok kan kaybedecek. Ama önlerinde 10 ay var. Çok iyi formatlar ve diziler hazırlarlarsa tepetaklak bir düşüş yaşamazlar. Tabii tv8’de sadece O Ses Türkiye ve Yetenek Sizsiniz’le prototipini dolduramaz. Ilıcalı, mutlaka dizi işine de girecek. O nedenle tüm kanallar dikkat! Şimdiden en iyi dizileri Acun Ilıcalı’ya kaptırmak istemiyorsanız elinizi çabuk tutun. Son olarak, muhabir olarak başladığı meslek hayatında kanal patronluğuna yükselen Acun Ilıcalı bir başarı hikâyesidir. Yeni kanalı hayırlı, uğurlu olsun.Tatar Ramazan pazar olur mu?Ben Onu Çok Sevdim 13’üncü bölümde sona erecek. Yarın 7’nci bölümüyle ekrana gelecek. Yani artık cuma akşamları 22.00’de yayınlanacak. Tatar Ramazan ise cuma 22.00’den pazar 20.00’ye alındı. Bundan sonra Yetenek Sizsiniz, Küçük Gelin ve Güneşi Beklerken’e karşı yarışacak. Peki, Tatar Ramazan’ın pazar akşamı yükselme şansı var mı? Çok zor. Çünkü Tatar Ramazan daha çok erkeklerin izlediği bir dizi. Pazar akşamları erkekler o saatte maç izliyor. Ama eğer salı akşamları Kaçak’ın ardından Tatar Ramazan yayınlansaydı reytingini yükseltebilirdi. Çünkü Kaçak’ı izleyen seyirci Tatar Ramazan’ı da seyrederdi.Katil stüdyoda yakalandıMüge Anlı’nın önceki gün ekrana gelen programında 30 Ocak’ta Avcılar sahilinde işlenen Medet Altun cinayeti çözüldü. Altun’un eski sevgilisi Sevda canlı yayında sevgilisi Hasan’ın Medet Altun’u öldürdüğünü itiraf etti. Üstelik Hasan o sırada stüdyodaydı. Polis, Hasan’ı yakaladı. Böylece Türk televizyon tarihinde bir ilk yaşandı. Benim izlerken sinirim bozuldu. Her ne kadar ben bu tarz programların toplumun ruh sağlığı açısından zararlı olduğunu düşünsem de, Müge Anlı ve ekibine tebrikler. Sevda’yı yayına çıkarmak ve bunu itiraf ettirmek programcılık açısından büyük başarı. O nedenle hepsinin eline sağlık…
Pazar akşamı ekrana gelen Küçük Gelin’in Yetenek Sizsiniz’i devirerek birinciliğe yerleşmesi rakip kanalları yerle bir etti. Pazar akşamları Yetenek Sizsiniz, Güneşi Beklerken, Sana Bir Sır Vereceğim, Babam Sınıfta Kaldı, Küçük Gelin ekrana geliyor. Yani üç gençlik dizisi, bir kadın draması ve bir yarışma… Kanallar bu sene pazar akşamlarını gençlik dizisi için uygun gördüler. Çünkü pazar maç günü, ardından yorumlar var. O nedenle erkekleri ekrana çekmek zor. Ama kadınları hesap etmediler. Hiçbir majör kanal pazar akşamına bir kadın draması koymadı ve Küçük Gelin o boşluktan çıkarak zirveye oturdu. Bunun üzerine Fox TV, Sana Bir Sır Vereceğim ve Babam Sınıfta Kaldı dizilerini yayından kaldırdı. Bu arada Bir Aşk Hikâyesi de bitiyor. Böylece ekranda üç gençlik dizisi sona eriyor. Peki, gençlik dizilerini kaldırmak çözüm mü? Kabul ediyorum, gençler ekran karşısında olmak yerine bilgisayar karşısında vakit geçiriyor. Fakat bu ülkenin genç nüfusunu hesap edersek kanalların onlar için de içerik üretmesi gerekiyor. Başarısız sonuç alınca dizileri yayından kaldırmak çözüm değil. Kaldı ki, Sana Bir Sır Vereceğim cuma akşamı ekrana gelirken, Medcezir karşısında çok sağlam ayakta durmuştu. Güneşi Beklerken ve Pis Yedili’nin başarısı ortada. Demek ki, iyi bir içerik üretip, doğru bir günde yayınlanırsa gençler dizi izliyor.Garaj’ı izlerken kendimi kalabalık hissettimKemal Hamamcıoğlu’nun yazdığı, İpek Bilgin’in yönettiği, Enis Arıkan ve Güven Murat Akpınar’ın rol aldığı Garaj oyunu pazartesi akşamı prömiyerini yaptı. Daha önce yazmıştım, bu sezonun en merak ettiğim oyunlarından biriydi. Oyunu izlerken bir an olsun geldiğime pişman olmadım. 65 dakika nasıl geçti hiç anlamadım. Garaj, bir yılbaşı gecesi travesti Orkide ve fotoğrafçı Kahraman’ın bir garajda geçirdikleri bir saati anlatıyor. Ürkek Kahraman’la, hırçın Orkide’nin yalnızlıklarını paylaşma anlarında ortaya çıkan durum komedisi sizi kahkahalara boğarken, finalde gözünüzde tutamayacağınız bir yaş bırakıyor. Oyundan çıkarken tüm yalnızlığınıza rağmen Orkide’nin söylediği gibi “Kendimi kalabalık hissettim, teşekkür ederim” derken buluyorsunuz kendinizi. Gelelim oyunculuklara… Enis Arıkan, oyunda Orkide’ye hayat veriyor. Sahneye çıktığı ilk anda şoke olacaksınız. Çok güzel bir kadın olmuş. Rolüne gerçekten çok çalışmış, çünkü onun bir an bile Enis olduğuna inanmıyorsunuz, karşınızda kanlı canlı bir Orkide var. Mimikleri, sesini kullanışı, davranışıyla kendinizi ona bakmaktan alamıyorsunuz. Güven Murat Akpınar’ın işi çok zor. Orkide ne kadar coşkuluysa, Kahraman bir o kadar sakin. Onun karşısında ezilmeden oynamak ustalık işi. Ama o bunun altından kalkmış. Kemal Hamamcıoğlu, çok genç bir yazar. Kabin’de kalemini çok beğenmiştim, Garaj’da da beni şaşırtmadı. Kendi adıma genç ve yetenekli bir yazarımız daha olduğu için mutluyum. Oyunun dekoru Simone Mannino-Jesse Gagliardi’ye ait. Yalın ve inandırıcı olmuş. Finalde sizi Athena’nın şarkısı bekliyor. Yönetmen İpek Bilgin, kadın ruhunu koymuş oyuna… Detayları bir dantel yapar gibi işlemiş. Kısacası, Garaj’ı izleyin, bırakın kalbiniz sulansın. Garaj, kasım ayı boyunca pazartesi ve salı akşamları Atölye Craft’ta…
Başrollerini Selçuk Yöntem, Nazan Kesal, Serhat Teoman, Cansu Tosun ve Ali Ersan Duru’nun oynadığı, atv’nin yeni dizisi Bugünün Saraylısı cumartesi akşamı ilk bölümüyle görücüye çıktı. Yapımını Avşar Film’in, yapımcılığını Şükrü Avşar’ın üstlendiği dizinin yönetmen koltuğunda ise Kudret Sabancı oturuyor. Refik Halit Karay’ın aynı adlı eserinden esinlenerek ekrana gelen dizi, cemiyet hayatının saygın ailelerinden Katiboğlu Ailesi’nin dar boğaza düşerek yalılarını eski kâhyalarına satmasıyla ortaya çıkan sırları konu ediniyor. Gelelim dizinin ilk bölümünün bize gösterdiklerine… Zengin hayatını anlatmak konusunda kaç tane yönetmen var derseniz herhalde ilk aklımıza gelen isimlerden biri Kudret Sabancı olur. Binbir Gece’de kurduğu zengin dünyasını hatırlarsanız bana hak verirsiniz. Fakat Bugünün Saraylısı’nda şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Ataman Ailesi için kurduğu modernlikle hiçbir derdim yok. Hatta yalıları, kostümleri, takıları çok iyiydi. Hem de o ev Aşk-ı Memnu’daki yalı olmasına rağmen farklı görünüyordu. Ama Katiboğlu Ailesi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Ailenin tek geleneksel karakteri Ata Bey olmasına rağmen tüm ailenin üzerine hükmetmişti. Nazan Kesal’ın canlandırdığı Üftade karakterinin kostümleri olmamıştı. Zenginler gündüz vakti düğüne gider gibi pul payetli elbiselerle gezmezler. Ne yazık ki, Ata Bey dışında Katiboğlu Ailesi’nde müthiş bir görgüsüzlük vardı. Oysa bu aile cemiyet hayatının en köklü ailelerinden biriydi. Mekânlara çok para harcanmış ama bize hep başka bir iş hatırlatıyordu. Ata Bey’in atölyesi Binbir Gece’deki Şehrazat’ın ofisiydi. Tüm bunları bir yana bırakırsak, Kudret Sabancı’nın hiçbir planı diğerine benzemiyordu. Ortada müthiş bir emek vardı.Teoman başarılıydıDizinin jenerik müziğinin ilk notasını duyduğum anda Binbir Gece başlıyor zannettim. Kıraç ve Nevzat Yılmaz’ın yaptığı müzikler tüm bölüme hâkimdi. Hatta bu bölümün başrolü müzikti. Fakat ne yazık ki, özgün değildi. Binbir Gece ve Aliye benzeriydi. Dizinin konuk oyuncusu Metin Coşkun adeta sinirlerimi bozdu. Her çıktığı sahnede kahkahalarla gülmeye başladım. “Saç renginden oyununa bu kadar mı karikatür bir karakter çizilir” dedim. Senaryo Tılsım grubuna aitti. Adını Feriha Koydum dizisini de onlar yazmıştı. Konu güzel ama diyaloglara inanmakta güçlük çektim. Kâhya Yaşar’la kızı Ayşen arasında ve Ata Bey’le eşi Üftade arasındaki diyalogları şaşkınlıkla dinledim. Dediğim gibi konu güzel ama acilen senaryonun diyaloglarına sağlam bir elin değmesi gerekiyor. Gelelim oyunculuklara… Üç oyuncuyu gerçekten çok beğenerek izledim. İlki Serhat Teoman… Teoman’ı ilk Uygun Adım Aşk dizisinde izlemiştim. Orada gördüğümde “Mutlaka jön olmalı, müthiş bir enerjisi var” demiştim. Daha sonra Kuzey Güney’de rol aldı Teoman. Ben Pragma oyunundaki performansını da çok beğenmiştim. Bugünün Saraylısı’nda karşımıza jön olarak çıktı. Açıkçası ben yarattığı Savaş Ataman karakterinin hem zampara, hem merhametli, hem de hırslı olmasını aynı anda hissettirmesini çok beğendim.Çarşamba yayınlanmalıİkinci oyuncu, Gözde Cığacı… Onu da ilk kez Kuzey Güney’in Demet’i olarak izledik. Dizideki ürkek, âşık ve idealist Süreyya’yı çok iyi çizmişti. Son oyuncu Cansu Tosun. Küçük Hanımefendi ve Kayıp Şehir’den sonra bu kez Ayşen olarak karşımıza çıktı. Tosun’un değişik bir yüzü var. Bize saf, sevgisiz büyümüş Ayşen’i gösterdi. İlerleyen bölümlerde nasıl bir intikam prensesine dönüşeceğinin de sinyallerini verdi. Nazan Kesal’ı izlemekten çok keyif alıyorum ama o kostümlerine acil müdahale edilmeli. Bugünün Saraylısı; Yetenek Sizsiniz, Fatih Harbiye, Arka Sokaklar, Şefkat Tepe, Osmanlı Tokadı, Adını Kalbime Yazdım, Lale Devri’nin yayınlandığı ve kıran kırana bir reyting mücadelesinin yaşandığı cumartesi akşamında Tüm Kişiler’de 3.15 reytingle 13’üncü, AB’de 3.65’le 6’ıncı oldu. Daha önce yazdım, tekrar söylüyorum eğer çarşamba akşamı ekrana gelirse, senaryosuna müdahale edilirse kesinlikle sıralamadaki yerini ve reytingini yükseltecektir.