Haberin Devamı
Güven, öyle bir şeydir ki yıllarca uğraşılarak kazanılır, bazen bir tek kelimeyle kaybedilir.
Afyon faciası duyulur duyulmaz insanların aklına gelen olasılıklar, anlamlı anlamsız iddialarla bir anda her yeri sardı.
Bir sabotaj ya da terör eylemi sonucunda meydana gelmiş olmaması, bu faciaya yol açan durumun vahametinden bir şey kaybettirmiyor. Yaşanan facia, ülkemizde insana değer verilmiyor oluşunun, insan hayatının ucuzluğunun ağır kanıtlarından biridir.
Olayın ardından yetkili şahıslardan gelen tutarsız açıklamalar hızla ciddi kuşkulara dönüştü. Sorulan soru açıktı: “Yine bizden bir şeyler mi gizleniyor?”
Bu soru ortaya çıktığında, sorunun asıl muhatabı olanlar, iktidar sahipleri, oturup ciddi ciddi düşünmek zorundadırlar. Çünkü insanlar, kendilerinden bir şeyler gizlendiği kanaatine vardıkları zaman, onları tersine ikna etmek ve tekrar güvenlerini kazanmak kolay değildir.
Uludere kıyımı bu açıdan ciddi bir kırılma noktası oldu. Olayın izah edilmesi bir yana, sorumlularının arandığına ilişkin inandırıcı bir durum da yaratılmadı, geçiştirme yoluna gidildi.
Suriye’de düşürülen askeri uçakla ilgili daha ilk açıklamada onlarca soru kamuoyunun zihnine nakledildi. Bu soruların tümü hâlâ cevaplanmış değil.
Gaziantep kıyımında anında PKK gösterildi. Bunun gibi birçok kıyımı üstlenmiş olan PKK hâlâ ısrarla bu olayın sorumluluğunu reddediyor, gözaltındaki zanlıların birçoğu salındı. Bu olayla ilgili duygulu konuşmalar dışında bir bilgi ulaşmıyor.
Üçü de büyük olaydır; kanlı, toplumun tümüne acı veren, toplumu geren, kötümser duyguları tırmandıran olaylardır.
Bütün bu olanlar ardı ardına sıralandığı zaman, onlarca soru yüzlerce soruya dönüşüyor. Soruların cevaplarını vermek, söylentilerin yıpratıcı etkilerini gidermek için gerçekleri olduğu gibi anlatmak durumunda olan, siyasi iktidardır.
Siyasi iktidarların en büyük güç kaynağı toplum nezdinde kazandıkları güvendir.
Kendisine oy vermemiş olanlarda bile belli ölçüde bir güven duygusu yaratabilmiş bir iktidar en güçlü siyasi iktidardır.
Uludere’den Afyon’a kadar “Hükümet duruma ne kadar hâkim” sorusuyla gelindi.
Hükümet de kendi kendisine sormalıdır, “duruma ne kadar hâkimiz” diye.