Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile müzakereleri durdurma kararı “tavsiye” niteliğinde,
Avrupa Birliği’nin yetkili organlarında görüşülecek, ondan sonra kesin karar çıkacak.
Dün Avrupa Parlamentosu’nun kararına şaşırmış gibi yaptık, adetimiz üzere sert bir tepki verdik.
Aslında en iyi Ankara biliyor ki ortada bir sürpriz yok, epeydir beklenen bir karar var.
Önümüzdeki birkaç gün tepkilerimize devam ederken, bize verilen ve tutulmayan sözleri sıralayacağız.
Ama tam üyelik başvurusu yaparken ve bu başvuru kabul edildiği zaman imza attığımız taahhütlerin ne kadarını yerine getirmiş olduğumuzdan hiç söz etmeyeceğiz.
Son birkaç yıldır Avrupa Birliği de tek tek Avrupa ülkeleri de hükümetleri de sivil toplum örgütleri de demokrasi arızalarımızı yüzümüze söylüyorlar.
Biz hiçbir eleştiriyi kabul etmiyoruz, her eleştiriyi düşmanca görüyoruz ve Avrupa Birliği ailesinde yer almayı bekliyoruz.
Avrupa Parlamentosu kararının kesinleşmesi biraz zaman alacak, ama bu süreç tamamlanırsa da Türkiye’nin Avrupa ile ilişkileri bir otuz yıl geriye gidecektir.
Bu geriye gidişin Avrupa’da yaşayan Türkler açısından da somut karşılıkları olacak, Türkiye’nin Avrupa ile ekonomik ilişkileri açısından da tahmin etmesi kolay olumsuzluklar yaşanacak.
Avrupa Birliği üyeliğine aday bir ülkenin vatandaşı olmak ile, Avrupa’nın dışarıda bıraktığı bir ülkenin vatandaşı olmak arasındaki farkı maalesef tekrar yaşayacağız.
Bağırmak çağırmak, ağır hakaretlerde bulunmakla sadece öfkemizi boşaltırız, hiçbir sorunu çözemeyiz.
Avrupa organlarında karar süreçleri devam ederken Ankara’nın bağırıp çağırmadan ilişkileri onarma hamlesi yapması da mümkündür. Ancak bunun için yeterli zaman olup olmadığı da kuşkuludur.
Avrupa’nın kapısına koyulmak kabul edilmesi kolay bir durum değil. Ama Avrupa’nın ana güç merkezleri kesin karar vermişlerse de bu faturayı hep birlikte ödeyeceğiz.