Yüzde 55’in anlamı

Haberin Devamı



Değişik kamuoyu araştırma kuruluşlarının yaptıkları çalışmalarda ortak nokta, AKP’nin seçmen desteğinin yüzde 55 dolayında olduğunu gösteriyor. Diğer partiler üç aşağı beş yukarı son seçimlerde aldıkları oranlarda duruyor.

CHP’de artış yok, bazı araştırmalara göre, en dip noktası olan yüzde 20’ye doğru bir çekilme bile söz konusu.

Önümüzdeki ayları iç iktidar mücadelesiyle geçirecek olan CHP’ye yakın dönemde seçmen desteğinin artması da pek mümkün değildir.

***


Kürt meselesi ve terör konusunda seçim öncesi geliştirdiği çatışmacı üslubu giderek yerleştirmiş olan Başbakan Erdoğan’ın, bu sayede Orta ve Batı Anadolu’da daha çok MHP’ye giden muhafazakâr milliyetçi oylardan bir bölümünü çektiği anlaşılıyor.

Ancak seçim öncesinde Erdoğan’ın açık hedeflerinden biri, BDP ile paylaştığı Kürt seçmenin oylarını daha yüksek oranda partisine çekmek, Kürt siyasetinin halk tabanını zayıflatmaktı. Adil Gür’ün son araştırmasının sonucu o hedefin tutmadığını gösteriyor. Buna göre BDP’nin oy desteği yüzde 8’in üzerinde ve önümüzdeki seçimlerde, katılacak genç oyların etkisiyle bu partinin yüzde 10 barajını aşması bile muhtemel.

***


Kürt seçmenlerin AKP’den uzaklaşma, BDP’ye yaklaşma eğilimi göstermesi, temel sorunun çözümü yolunda bu kesimde iktidar partisinden beklentinin azaldığı anlamına geliyor.

Hızını kesmeyen KCK operasyonlarının üzerine gelmiş olan Uludere katliamının yaşanan değişime yol açan asıl etkenlerden olması doğaldır.

***


Şu anda geçerli olan eğilimlerin devam etmesi, daha önce de üzerinde durduğumuz “tek partili sistem”e gidişi iyice hızlandıracaktır.

2014’teki yerel seçimlerde AKP oylarının yüzde 60’a yaklaşmasına ve cumhurbaşkanı seçiminde Erdoğan’ın “rakipsiz” kalmasına bakarak da “tek partili sistem”in “yerleştiği”ni ilan etmek yanlış olmayacaktır.

İktidar partisi dışında ikinci siyaset odağı olarak sadece BDP’nin kaldığı bir yapının demokrasinin yakın geleceği için elverişli olduğunu söylemekse zordur. Siyasetin tıkandığı yapılarda demokrasi bütün zararlı rüzgârlara açık hâle gelir. Bu rüzgârların en vahimi de “bize bu kadarı yeter” anlayışının hâkim olmasıdır.

DİĞER YENİ YAZILAR