Savaş hem öldürür hem süründürür. Savaş, ölümün, genç ölümlerin yanında açlık demektir, fukaralık demektir, ekonomik ve sosyal yıkım demektir.
Ülkemizin bir kısmında devam eden savaşın acı bilançolarını her gün alıyoruz, her gün şehit sayıyoruz, ölüm açıklamalarını dinliyoruz.
Savaş bölgesinde yaşayan insanların hiç de kısa sürmeyecek ekonomik yıkımlara mahkum edildiğini de biliyoruz, en azından tahmin ediyoruz.
Ekonomik yıkımın boyutunu dünkü Milliyet’te Güngör Uras’tan öğrendik. Güngör Uras, resmi kayıtlardan yıkımın bilançosunu çıkarmış. Bu aslında bir ara bilançodur, savaş sürdükçe bu bilanço katlanarak artacaktır.
Savaşın cereyan ettiği ve etkilediği 21 ilde, yıl başından ekim ayı sonuna kadar kapanan işyeri sayısı 13 bine yaklaşmıştır. Bunların 11 bin 400’ü esnafa ait işyerleri, 1.500’ü sanayi ve ticaret işletmeleri. Ve bunlar sadece Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu’nun kayıtlarındaki rakamlardır. Kayıtlara geçmemiş olanlar bilinmemektedir.
Kaba bir hesapla, ekmeği kesilen aile sayısının 50 bin dolayında olduğu söylenebilir. Bu en az 250 bin insan anlamına gelir. Bu 21 ilde toplam nüfusun yaklaşık 14 milyon olduğunu düşünürsek yıkımın bilançosunun ağırlığını daha iyi görebiliriz.
Tekrar edelim, Güngör Uras resmi kayıtlardaki rakamları aktarmıştır, gerçek rakamları ancak tahmin edebiliriz.
Savaş bitene kadar da bu bilanço katlanacak, ekmeksiz kalan insan sayısı milyonları bulacaktır. Ufukta savaştan başka bir ihtimal olmadığına göre herkes kendi yıkım tahminini yapabilir.
Bu insanlar tekrar iş kuracaklar, iş bulacaklar, evlerine tekrar ekmek götürecektir. Ne zaman? Savaş kararı verenler savaşı durdurma kararı verdikleri zaman.
Bu yıkımın oranımı için tekrar planlar, programlar yapılacak, kaynaklar aranacak, zor bulunacaktır.
Savaşa karar vermek kolaydır, hem de çok kolaydır. Savaşın getirdiği bütün acıların, yıkımların onarımı zordur, çok zordur.