Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan’ın bazı önemli konularda farklı görüşler ifade etmeleri yeni değil. Her farklılığın da dikkatle izlenmesi çok doğal, çünkü siyasetin en tepesinde gerçekleşecek değişikliklere fazla zaman kalmadı.
Görüş farklılığı ortaya çıktığında AKP çevreleri, daha çok aslında bir görüş farklı olmadığı, görüş farkı gibi algılanan durumun sadece “üslup farkı” olduğu yorumunu getiriyorlar.
Üslup farkının nedeni de, Cumhurbaşkanı’nın konumu gereği daha “kucaklayıcı” olması, Başbakan’ın ise güncel politikada kamuoyuna daha açık mesajlar vermesi, açık tavır alması gerektiği şeklinde açıklanıyor.
Tabii ki bu açıklamanın devamında “Neden Başbakan da değişik kesimleri kucaklayan, herkese güven veren bir üslup kullanmasın” sorusu var ve bunun cevabı AKP’liler açısından da kolay değil.
“Üslup” denilen şey aslında “siyaset”i oluşturan unsurlardan biridir ve siyasiler kendi pozisyonlarına göre tercihlerde bulunurlar.
Erdoğan daha 1994’te; yerel seçimde İstanbul belediye başkan adayı olduğu gün “dobra dobra” konuşmayı seçmiş, bugüne kadar da öyle gelmiştir. Bu “üslubun” siyasi getirisi olduğuna kuşku yoktur. Fakat bir süredir de tartışma konusu.
Gül ile Erdoğan’ın üsluplarından başlayarak, önemli meselelerdeki tavırlarında fark olup olmadığı bundan böyle çok daha fazla bir dikkatle izlenecektir.
AKP’ye oy verenler de vermeyenler de izleyecektir; sadece Ankara’nın “ince” siyasetle yatıp kalkan siyasileri ve bürokratları arasında değil, ülkenin her köşesinde bu konu konuşulacaktır.
Erdoğan bir buçuk yıl sonra görev yerini değiştirecek. Bu bir buçuk yıl içinde, cumhurbaşkanı yetki ve sorumluluklarını değiştiren bir anayasanın yazılması ihtimali giderek sıfıra yaklaşırken, yine de halk tarafından seçilmiş olması dolayısıyla bir “farkı” olacağına kuşku yoktur.
Erdoğan Çankaya’ya çıkarken AKP’nin “kuvvetli lideri” olarak çıkacaktır ve partisinin yeni yapılanmasında birinci söz sahibi olacaktır.
Cumhurbaşkanı Gül’ün de Başbakan Erdoğan’ın da bundan sonra sarf edecekleri her kelime, her kelimenin hangi vurguyla söylendiği, her vatandaş için büyük ilgi konusu olacaktır.
Her siyasi pozisyon farkında olduğu gibi, görüş birliklerinde de yakın geleceğin işaretleri aranacaktır.