CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisindeki ulusalcıların hareketlenmesi üzerine verdiği bir beyanatta “ulusalcılık vatanseverliktir” dedi.
Kılıçdaroğlu, ülkenin en eski siyasi partisini, ana muhalefet partisini “sol” bir siyasi hatta yerleştirmek, ülkeye bir sol siyasi iktidar alternatifi oluşturmak üzere yola çıkmış bir siyasetçi. En azından Baykal sonrası CHP tartışılırken bize böyle söylendi.
Ama Kılıçdaroğlu’nun “ulusalcılık” kelimesinin siyasi içeriğiyle ilgili “farkındalık” durumunun bayağı eksik olduğu anlaşılıyor.
“Ulusalcılık”, milliyetçilik kelimesinin öz Türkçe tercümesidir. Milliyetçilik kelimesi varken ortaya bir ulusalcılık kavramının ortaya çıkması, geleneksel milliyetçi muhafazakar siyasi hatta bir “sol makyaj” yapılmasından başka bir şey değildir.
Ulusalcıların temel siyasi açıları klasik milliyetçi devletçi ve demokrasi korkusu hattının aynısıdır, ancak ulusalcılar kendilerini siyasi yelpazenin solunda sayarlar.
Türkiye’de solun, sosyal demokrasinin, sosyalizmin çeşitli kesimlerinin devletçi-Kemalist vesayet altına girmesi 1960 sonrası ortaya çıkmış bir gelişmedir.
İrtica ve bölünme korkusu
Bu dönemde ortaya çıkan “zinde güçler” kavramı, kendilerini solda sayan, ama geleneksel devletçi Kemalist çizginin içinde yer alan askerleri anlatmak için ortaya atılmıştı.
“Zinde güçler” devletin zaafa düştüğü ve ülkenin bölünme veya irticanın eline geçme tehlikesinin arttığı dönemlerde harekete geçme görevini kendi kendilerine vermiş ve “asker-sivil aydın” zümre olarak da nitelenen bir “siyasi ve silahlı güc”ün adı olmuştur.
Bu gücün kendi solculuğunu kanıtlamak için daha solda müttefiklere ihtiyacı vardı, daha soldaki bazı siyasetler için de bu ittifak müstakbel cunta iktidarının bir köşesine ilişivermenin yoluydu. Bu ittifakın sol açısından meşrulaştırılması için de ortaya “sağ Kemalistler-sol Kemalistler” ayırımı atıldı.
Solun devletçi vesayet altında kullanılmasının bu şekline 1971 ve 1980 darbelerinden sonra hiç ihtiyaç kalmadı.
Müesses nizamın bu ihtiyacı bu şekilde kalmadı, ama solun yine de devletçi ve demokrasi korkusu hattında tutulmasına ihtiyaç vardı. Çünkü müesses nizamın irtica ve bölünme, bu kez daha fazla bölünme korkusu yine tavan yapmıştı.
Ulusalcılık, CHP içinde ve dışında kendini solcu sayanların müesses nizam hattında, devlet hattında tutulmaları için son ideolojik operasyonun adıdır.
Sol Kemalizm gibi ulusalcılık da miadını dolduracaktır. Kılıçdaroğlu’nun “ulusalcılık vatanseverliktir” demesi de kendisinin bu konulara çok uzak olduğunun kanıtından başka bir şey değildir.