16 Nisan’ın haritası kendi başına her şeyi anlatıyor. Türkiye’nin üçe bölünmüşlüğü referandum ile daha da güçlenmiştir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 16 Nisan akşamı ülkenin üç parçasının ikisine seslendi.
Kürtlere teşekkür etti, Orta Anadolu’nun egemen kasaba yapısına da idam konusunu tekrar gündeme getirerek “sizinleyim” mesajı verdi.
Kasabalı orta sınıf hak ve refah beklentilerini ilk kez geniş bir şekilde bulduğu Ak Parti’den, Tayyip Erdoğan’dan ayrılmıyor.
Ak Parti, dünyayla, Batı’yla ve demokrasiyle ilişkisinde geri adım attığı zaman da yanından ayrılmıyor.
Ekonomik ve toplumsal gelişmişlik farkının çok net olduğu Batı ve Güney içine kapanmaya karşı net bir tavır aldı.
Kasaba ruhunun temel niteliği olan korkular yükseldiği zaman Amerika’da Trump geldi, Fransa’da Marine Le Pen başkanlığın en kuvvetli adayı oldu.
Dışarıdan korkuları yükselmiş olan Türk kasabası da Ak Parti’nin muhafazakar politikalarının sarsılmaz desteği olduğunu gösterdi.
Ülkenin üçüncü parçasını oluşturan Kürtlerin bir kısmının daha Kürt siyasetinden koparak Ak Parti’ye oy vermesi veya sandığa gitmemesinin sonuçtaki etkisini Erdoğan iki teşekkürle değerlendirdi.
Kürt seçmenin muhafazakar kesimi bu oy tercihiyle, Kürt siyaseti üzerindeki baskılara da onay vermiş olmasına aldırmadı. Bu tavrının doğal riskinin bu baskıların artması olmasını da hiç dikkate almadı.
Türkiye’deki bölünmeyi başka türlü anlatmak da analiz etmek de mümkün.
Türkiye’nin Türkleri şehirler ve kasabalar olarak ikiye bölünürken, Türkiye’nin Kürtleri de muhafazakarlar-dindarlar ve demokratlar olarak ikiye bölünmüştür.
Türkiye’nin kasabaları ile muhafazakar Kürtlerin sahibi olarak Ak Parti kalmıştır. Demokrat Kürtlerin sahibi, güç kaybetmiş olsa da halen HDP’dir. Türkiye’nin şehirlerinin ise halen sahibi yoktur.
Ak Parti ile MHP’nin ittifakı bilinçli ve planlı olarak kurulurken, CHP ile HDP’nin ittifakı kendiliğinden, suyun akışının gereği olarak kurulmuştur.
Şehirlerin şu anda CHP hattında konumlanmış olmaları iki yıl sonrası için hiçbir güvence getirmez.